Yazmıyorum söz verdim. Meğer ne zormuş yazmamak. Yazdık, 3 sene boyunca, hiç bir şey değişmedi, hatta bana göre daha geriye gitti. Yazmasak gönül razı değil. En iyisi kendimize saklamak her halde.
Surinamlı yaktı beni. Çok güvenmiştim kendisine. Sanmayın ki Galatasaray'ı şampiyon yapacak, Avrupa Kupalarında tur atlatacak diye değildi şerefsizim. Çaylak, ardından kapris kaptanından sonra can çekişen asil Galatasaray ve Galatasaraylı ruhunu depreştirebilecek, tribünleri yangın yerine çevirebilecek tek isim Surinamlı'ydı bana göre.
Tabelayla işim olmadı, hiç bir zaman da olmayacak. Barcelona gibi top oynatmasını bekleyen de yok bu kazmalara. Daha önce gördük, dündü oysa; top bizdeyken mahşerin atlıları gibi saldırdığımız, top rakibe geçtiğinde kan kusturduğumuz, yenik duruma düştüğümüzde oyunu forselediğimiz, bize golü atan takımı doğduğuna pişman ettiğimiz günler, maçlar.
Büyük Galatasaray tarihi büyük geri dönüşleri kanla irfanla yazmıştır. Reykart'ın Florya'ya indiği an ki heyecanım, Galatasaray'ın ilk maçına gittiğimdekinden az değildi. O yüzden yaşadığım travmayı atlatmam kolay olmayacak. Çok büyük bir yanılgı ve hayal kırıklığı yaşadım. Aşırı sevdiğim bu büyük futbolcuya şimdilerde duyduğum nefreti sizlerle paylaşamam. Sizlerin de kafalarınızı karıştıramam. O yüzden çekip gittim buralardan.
Reykart giderse düzelir mi? Düzelmesi gereken şey, bir hocanın, bir futbolcunun yapabileceği şeyler değil. Defalarca yazdım, bir kez daha yazmayayım. Kısaca kelam edeyim. Hırsız çetesi dağılmaz, dağıtılamaz. Galatasaray'ın sürekli başarılı olması işlerine gelmez. Tarihimizin en şanssız başkanı Faruk Süren'dir. Zavallı Başkan'a yüzyılın takımı, Hagi bonusuyla rast geldi. Transfer yapamadı, hoca kovamadı, komisyon alamadı, Romanya'dan öteye futbolcu almaya gidemedi. Üstelik kendi işini de batırdı emekliye ayrıldı. En şanslı Başkan ise Adnan Polat'tı. Üstelik en akıllısı. Galatasaray kötü oldukça kasalarını dolduruyor. Elendikçe transfer, yenildikçe transfer....Sakat futbolcuları getir, doktorlara iş çıkar.
Toparlayacak olursam, bu sene Reykart'tan bu ortamda hiç bir şey beklemiyorum. Adamlar seçiyorlar, her yaptıkları şey olumsuz manada tam isabet kaydediyor. Matematikteki iki eksinin çarpımı gibi bir şey. Ne yaman çelişkidir, biz seviniyorsak bilinki onlar üzülüyordur. Biz kahrolmuşsak onlar hedefi 12 den vurmuştur.
Galatasaray'ın oynadığı son lig maçının kadrosunu gördüğüm anda Surinamlı'dan nefret ettim. Adam değilmiş, Emre Aşık'ı ilk 11 koymayıp 10 gün sonra kaçacak adamın ekmeğine yağ sürdüğü, Galatasaray'dan ayrılsa başka hiç bir takımda oynayamayacak olan futbolcularla sahaya çıktığı için ayrıca şerefsizin dik alasıymış. Bütün bu olanları kendi yapıyorsa ki hala sanmıyorum futbolun alfabesini bile bilmiyormuş. Emir kulu, Adnan giller ne derse onu yapıyor, o da şebekenin has evladı olarak cebellezini doldurup sırasını başka bir hırsıza bırakacağı günleri sayıyor.
Bu hafta çıkacak takıma bakınız. Kalede Aykut, çerçeveyi bulan ilk topu içerden çıkarma ustası. Sabri sakat, sakat olmasa ne olacak o ayrı da yerine oynayacak Ali Turan bu ligin belki de en kötü sağ kanat oyuncusu. Götüyle top oynayan Servet, Lucas Neil'in dengesini bozacak. Kötü oyunu çekilmez, Hakan Balta, 16 numara yanına bir kazma ön libero daha. Sakat olduğunu bilerek aldıkları Pino, sağlık ekibine teslim. Cana'nın ne olduğunu yakında öğreneceğiz.
Kewell, sakatlanana kadar taşır Galatasaray'ı. 5 maç üst üste oynayamaz. Baros'dan da bu sene ben bi bok beklemiyorum. Adeleleri yalama olmuş, ya koşmaz, ya yeniden sakatlanır. 2 sene sözleşme yaptıklarına göre garanti sakattır. Buraya yazıyorum iki sezonda toplam 20 maça çıkamaz. Arda olmasın topu rakip 18 içine sokamayız.
Reykart Aslantepe'yi göremez. Aslantepe'yi bu sene yabancı takımlar da göremeyecekler. Bu sene maça gitmeyeceğimi anons etmiştim. Galatasaray'lı futbolculara küfür etmemek için sevdamdan vazgeçiyorum. Aykut'un kalede, Servet'in stoperde, 16 numaranın orta sahada olduğu bir takımı televizyondan bile seyretmeyi düşünmüyorum. Bu adamların, Aslantepe Stadının ev sahibi soyunma odasında forma giyip çıkarmasına nasıl dayanacağım bilemiyorum. Bir kez daha yazıklar olsun diyerek, tarihe not düşmek istiyorum.
Zulüm köpeklerine kaldı nazlanarak gezdiğimiz sahalar, stadyumlar.
Uyan ey yaralı, kükreyen aslan taraftar, bu gaflet uykusundan.
not; bu yazı lig başlamadan, o dandik avrupa kupası maçından önce yazılmıştır.
6 yorum:
Hoşgeldin abi, özlemiştik.
Nazmi abi geri dönmene çok sevindim, dediklerine de katılmamak mümkün değil..
abi hoşgeldin, sevindim geri dönmene...
sen gittin gideli değişen bir şey yok, buralarda her şey aynı. yine ışık yok malesef...
iyi ki döndün ...
Nasıl da güzel anlatıyorsun tüm hissiyatımızı ...
umarım hep yazarsın !
abi hosgeldin tekrar.. ayhan ve mustafayla taraftarın sabrını ölçüyorlar..
nazmi abi hoşgeldin, özlettin valla.
Yorum Gönder