Dün iki saat arayla, iki gol iki kaleci izledik. Birincisinde Yiğido yaradana sığınıp, olanca gücüyle vurdu topa. Muhtemelen son yılların hız rekorunu kırdı attığı şut. Unutulmaz bir gol olacaktı Sivasspor puan alsaydı. Bu arada hiç birimiz daha önce Sivasspor'un Fenerbahçe'ye attığı gole kulübenin ve futbolcuların çıldırırcasına sevindiğini görmemiştik. Neyse o gol, hezimete mani olmasa da benim için unutulmayacak bir gol olarak kendi tarihime geçecektir. Golün büyüklüğünün, muhteşemliğinin yanında gole mani olmaya çalışan bir delikanlının yaptığı refleksi, direnişi, teslim olmayışını, o golü yiyen kaleciyi Volkan Demirel'i, unutmayacağım.
Aynı şekilde 2 saat sonra cillop gibi sahada, kendi degajından geri tepen topun, organize bir atağa dönüşünü izleyen, gelişigüzel kafa vuran Denizlispor'lu futbolcunun vuruşunu eliyle içeri dürten kalecinin pasif duruşunu, teslim bayrağını çekişini, poz verişini de.
Volkan Demirel, üzerine ivme kazanarak gelen bazukaya insan üstü yaylandı. Kurtarmasını isterdim, o atlayışın hakkı o topu kurtarmaktı. Eğer kurtarsaydı Dünyanın elit kalecileri arasında ilk 5 e koyardım. Volkan Demirel'in Kartalspor'dan Fenerbahçe'ye geçmesinde karınca kararınca katkım olmuştur. Zamanın Galatasaray hocalarına önermiş, bi bok olmaz yanıtını almıştım. Konuşmalarımı duyan Fenerbahçe'ye yakın bir arkadaşım, benden aldığı tüyoyu Fener'e satmış belki de transfere sebep olmuştur.
İki saat sonra kaleye gelen topta bizim kaleci, kısmi felç geçirmiş, dolayısıyla topa engel olmamıştır. Olamamıştır demiyorum, o topu kurtarmak için kaleci olmaya yabancı kontenjanını işgal edip senede 3 milyon yuroyu indirmeye gerek yoktur.
Hatırlayın ilk yarıdaki Kayserispor maçında, Elano'nun şutunda Süleymanoğlu doksana uzamış, topa engel olamamıştı. Fakat bendeniz o topa uçan(kelime manasında) kaleciyi de unutmayacağım. Ve elbet hatırlatacağım yeri geldi çünkü, Taffarel'in imkansız kurtarışını, umutsuz vakayı zafere dönüştüren uçuşunu. Acaba diyorum o anda kalemizde Leo olsaydı, o topa uçmaya karar verirmiydi? Dünkü kaleciyi gördükten sonra kesin olarak atlamazdı diyorum ve korkuyorum haklı olarak. Yarın bir ölüm kalım maçında biraz riskli top geldiğinde rahatını bozmayacağından, yerinde çakılarak kurtarışı gök tanrıya havale edeceğinden kuşkumuz olmasın.
Taffarel'den sonra kaleye Mondragon geçti. Kurtarış kalecisiydi, dünkü topu kafayla çıkarırdı. Tekniği olmadığından o da topları şişirirdi. Sonrasında kaleye geçenler de topu degajla oyuna soktular ki, Galatasaray kalesine geçen böyle kalecilerden nefret etmişimdir. Dün ayrıca yediği golden daha fazla, beni vakit geçirmekten sarı kart alması üzmüştür. Hakem ya acıdı ya görmedi, ben olsam o alkıştan sonra kırmızıyı çakardım. Bütün maç boyunca ayağına, eline gelen her topu ileri şişirdi, kaptırdı, taca attı. Hele ki son dakikada yaptığı aptallığa acıdım. Uzun yıllar kalemizde böyle iğrenç bir maç çıkaran kaleci görmemiştim.
Ne çok sevinmiştim Leo Franko transferine. Kendisini hiç tanımadığım halde sadece Arjantin'li oluşundan dolayı ve de uzun yıllar İspanya'daki kale referansı beni bayağı umutlandırmıştı. Beklenen maçlar yakındı, Leo, gelen topu en kısa zamanda önündeki stoperlere en teknik biçimde aktaracaktı. Hatta topa basan forveti, Leo paslaşarak eksiltecek oyundan düşürecekti. Fener maçına kadar durum böyleydi aslında. Tamam ipten aldığı bir maçı yoktu, gerçi ipe götürdüğü maç ta yoktu ve kalecimiz etliye sütlüye karışmadan idare ediyordu. O maçtan sonra elle pas sanki yasaklandı, top geldiğinde 2 dakika düşünüyor ne yapacağını. Yere düşmeye korkuyor sanki. Bir kaleci atlayışını görmedik henüz. Tamam ye kardeşim ama bir uçuş tekniğini göster bize. Her yediğin golde ayakta kalıyorsun.
Ufuğu tam seyredemedik henüz, bir fikrimiz yok. Aykut'a ise ben hiç güvenmiyorum. Kazma kalecilerden önde gideni, her topu ya taca ya rakibe atacak. Ancak Leo bundan böyle dünkü gibi kalecilik yapacaksa yandık haberiniz olsun. Vakit geçiren, topu taca atan kaleci büyük takım kalecisi olamaz. Hele ki büyüyen, büyümekte olan, olası destanlara pek yakın olan Galatasaray kalesinde sıçan gibi kalecinin yeri yok. Gerekirse kaleye Sabri geçecek, en azından yenilen golde elinden geleni yapacaktır. İki metre yana devrilemedin mi be adam? o gol yenir mi? Volkan Demirel'in doksana uçuşunu seyretmedin mi? Uçarsan kurtaracaksın, yoksa forvet topu sana çarptırdığında kurtarmış olmayacaksın.
Limon sıkmasa maça Leo, takım 2. golü bulsa El Çiko daha ilk maçtan, Co Dalton ikinci maçtan sonra kaskoyu yapmış olacak, tam rahatlayacaklardı. Şimdi işleri bir sonraki maça kaldı.
Leo Franko kardeş; adın aslan ama sen git gide sıçana dönüyorsun. Biz sana Taffarel'in formasını verdik haberin olsun. Şu çıktığın maçları maç sanma bunlar tatbikat, savaş başlamadı henüz. 4-0 ı unutma sakın. Olur ya 10 sene öncesinin Cim Bom Bom'u gibi bir savaş timine denk gelirsin, duman olursun, sonun olur. Bir 10 sene vaktin kalmaz unutturmak için, ama olan bize olur. Biz senin yüzünden rezil kepaze olursak, neticeye spor diye bakmayız Mallorca'lılar gibi. Divan-ı harbe çıkartır bu ülkeye gelip geleceğine pişman ederiz, aklını başına devşir, bir büyük takımın kalesinde olduğunu sakın aklından çıkarma. Gol yemekten korkma, bu son olsun top bizim ağlarla buluştuğunda seni ayakta yakalarsam bozuşuruz yeğen.
İnanmazsan senden önce bozuştuğum futbolcuların akibetlerini araştırabilirsin. 40 yıllık taraftarlık hayatımda benim lanetime rağmen takımda kalabilen futbolcuya evelallah tribün tarihi henüz şahit olmamıştır.,
4 yorum:
valla beklediğim yazı geldiğinden beri söylüyorum bu adam kaleci değil top toplayacı olamaz eline sağlık nazmi abi
Hakan RICHARDSON-Dubaiden sevgiler
el çiko ismi hiç ama hiç uyamış..çok gıcık..
nazmi abi bu arada nefret ettiğin futbolcularla bir bir ilişkiler kesilmeye başlandı.. Önce manda yiyicisi şimdi de aydın kiralandı.. Darısı bu yazıdan sonra leo'nun başına..
yazı cok güzel olmuş.
Yorum Gönder