Halbuki bu maça daha aylar öncesinden hazırlanmıştık. Takımın, tarihinin en büyük utkusunu kazandığı unutulmaz günün 9. yıldönümüydü. Liderdik, haftaya oynanacak olan Beşiktaş maçına yollayacaktık takımı bu gece. Ardından da bir unutulmaz finalle Mayısı geçecektik. Mayıs ayların gülüydü, kupalara dokunuluyordu bu ayda. Bu ayın ortalarında Avrupa'da bir başkentte final oynamıştık, kupayı getirmiştik.
Bugün hoş olmadık yani dostlarım. Dünyanın en büyük hocalarını getirsen, Capello, Mourinho, Hiddink, Ferguson... hepsini birden oturtsan kulubeye, alın bu Galatasaray'ı UEFA kupasına gidebilmek için rakiplerinin yenilmesi için dua eder duruma getirin deseler, imkansız yapamazlardı.
Kadrosunda, Lincoln, Arda, Baros, Kewell gibi forveti olan, orta sahasında Barış, Ayhan, Topal'ı, Kalesinde Santchiz, Balta'sı, Aşık'ı bünyesinde bulunduran takımın durumuna bakın. İnsanın maça gidesi gelmiyor. Ne kadar eski, ilkel kalmış olursa olsun Dünyaca ünlü stadımız, dünyaya meydan okuyan taraftar oluşumumuz var ve biz gariban Sivas yenilsin diye totemlerle uğraşıyoruz. Yakışırmıydı bize, başkalarının mutsuzluğundan mutlu olmak.
İddia ederim, bizim yaptığımız ince hesapları ne futbolcular, ne Hoca ne Başkan yapıyor. Dün televizyondan basket maçı seyrediyorduk, aynı anda Sivas can çekişiyordu golü bulabilmek için. Az daha altımıza almıştık bile bir rakibi, başkan Polat maçı merak ediyormuydu? çok merak ediyorum.
4 futbolcu sarı kart sınırında, olası bir iyi haber haftaya oynanacak maçı final havasına sokabilir, bu itimali düşünen biri var mı? Klasik, nefret ettiğim küçük takım hocasının lafıdır.'' biz kendi maçımıza bakıyoruz, başkasının maçı bizi ilgilendirmez''. Seni Beşiktaş'ın maçı ilgilendirmiyorsa ne işin var koca Galatasaray'ın başında. Gelmiş geçmiş en büyük forvete sahip olup gol ortalamasını 1(bir) in altında tutturuyorsun. Belki ligde 1 gol kader etkileyecek, milyonlarca dolara mal olacak.
Sorumlusu Süper Lig'de o da küme düşmüş bir takımda 17 maça çıkmış birini başa getirip, yanılgılarını bir bir açıklayan Başkan'ındır. İki şık vardır ya bu işi hiç bilmiyorum diyecek çekip gidip bir bilene bırakacak. Ya da ben dolandırıcıyım diyecek. Ben 2. şıkka daha yakınım. Adnan Polat futbolu hepimizden iyi bilir, ve bizim bilmediğimiz pek çok şeyi de bilir ki yıllardır göz önündedir.
Para desen vermezler, ne çıkarları varsa yıllardır koltukları bırakmazlar. Bizden tek farkları zengin Galatasaray'lı oluşları. Aralarına bizi almazlar, stadın dışında bir yerde görseler boka bakar gibi bakarlar, aşağılarlar, konuşmaya tenezzül bile etmezler, yanlarına bile yaklaşamazsın. İş kart satmaya, forma kakalamaya gelince de ellerine su dökemezsin.
Er meydanı tribünlerin karşısında süt dökerler. İşler sarpa sardığında şu maçı da bir atlatsak derler, atlatamazlarsa kozları hazır, nasıl olsa kendi parası değil, verirler tazminat kovarlar hocayı, yenisini alırlar onu da kovarlar.
Maça mı? evet maça, 2 maçım kaldı emekliliğime, vicdanım rahat, Galatasaray'a olan bağlılığımla geçti ömrüm ve daha ne kadar vefa ederse devam edecek hasletim. Biz elimizden gelenin fazlasını yaptık, her sene kart aldık, her formayı, her ürünü satın aldık, her maça gittik, her maçı yazdık, okuttuk, kendi payımıza onlarca çocuğu Galatasaray'lı yaptık ve çekip gidiyoruz yakınlarda.
Belki birgün Galatasaray boyunduruktan kurtulur, özgür olur, sadece Galatasaray'lı taraftarlara kalır ve ben o zaman dönerim.
bugün 17 Mayıs, yine dost yarelendi, gönlüm hoş değil.
1 yorum:
Abi gidiyorum diyorsun. Hepimiz zaman zaman dedik gidiyruz artık yeter diye ama sarı-kırmızı aşk gitmeye veya ondan ayrı kalmaya izin vermez. Acı çekeriz ama gidemeyiz be abi, ki bu sözlerimi sana yeni sezonun ilk haftasında hatırlatırım :))
Yorum Gönder