27 Kas 2014

Çok Paralı Adamları Musallat Ettik Başımıza,

P
14-15 sene önce, Belçika, Avusturya, İsviçre  Şampiyonları bize ön eleme maçlarında çıkardı. Yeni transferlerin galası gibi bir maç olurdu, maçtan bile saymazdık. 3 avans verir 5 de bitirirdik. O zamanlar Almanya Şampiyonuna yolda rastlardık, 2 kafa bir yumruk mola bile vermezdik. İngiltere Şampiyonu Final'de çıkar, dur ulan derdik, İspanyollar'ın bir takımı kesmemişti, doyamamıştık, Endülüs'te halay çekecektik daha,. Hagi'nin Roberto Carlos'u gelmişti, Şampiyonlar Ligi Şampiyonuna mendil sallamanın başka yolu yoktu.

Bedeli ağır oldu, şimdiki nesiller ödeyecekti.

Maceradan muzaffer çıkanların yolları Dünya Kupasına açıldı. Başlarında vizyonsuz, sistemin esir alamayacağı uzun eğri burunlu, konuşmayı şefkatle sevse bile ne dediğini anlatamayan, hamsi balığının ve mısır ekmeğinin zaferi için gözünü kırpmadan ateşlere yürüyen biri vardı. Dünya Şampiyonluğunu kaçırdı, dövdüler, Çin'e sürdüler, her seferinde bir delik buldu çıktı, Şampiyonluklarını saymadılar, TFF binasının yanından geçirmediler.

Bedeli çok ağır oldu, bugün Milli takımın oynadığı maçlarda karşı takımı tutanların oranı % 90.

Futboldan anlamayan Ecevit'in takım tutmayan Spor Bakanı'nın, futbolcu Tayyip'e teslim ettiği enkaz buydu. Her şeyin bir nedeni vardır, bu gerilemenin de elbet.

Bugün ülkemizde kamuyu ilgilendiren veya ilgilendirmese de parasal boyutu çok büyük olan bütün kurum ve kuruluşlar çürümüştür. Tamamının başında hak etmeyenler, bilmeyenler, ihanet şebekeleri vardır. Ve ne yazık ki tamamı tek elde tek nefeste toplanmıştır. Niçin, ne karşılığı olduğunu belki gelecek kuşaklar analiz edeceklerdir, ama bugün bütün bu olanları futbolun doğal seleksiyonuyla açıklamak olanaksızdır. Futbolun başındaki maaşlı en büyük yetkilisine bu ülkenin % 80 i beddua etmektedir. Zengin olmasa en fazla Şeref Stadın'da antrenman yapan Zekeriya'lara, Vedat'lara çamurlu Beşiktaş formalarını vermesi için yalvaracak Embesil bugün Futbolumuzun başındadır.

Edirnekapı-Habipler arası çalışan hasta Galatasaraylı Abdurrahim'in minibüsüne Bedreddin Dalan binmese, bugün en fazla Florya'da A2 takım otobüsü şoförü olacak Şebek, koskoca Galatasaray'ın, koskoca Futbol Takımının karar vericisi, Ceo'su. Bunlar iyi günlerimiz.

43 senedir tribünlerdeyim, bu sezon hariç. 1000 den fazla Galatasaray maçını canlı izledim. Artık Büyük Galatasaray Taraftarı sıfatını kullanırken içim acıyor. Şu anda hiç bir futbolcunun alacağı olmasa, önümüzdeki 55 ay boyunca Selçuk İnan gittikçe artan miktarı saymasak bile ayda 900.000 lira alacaktır. 900 işçi maaşını kimden, hangi işletmeden, almaktadır inanılır gibi değildir. Bu büyük manipülasyonun yeni yeni farkına varmış taraftar önlem almak için cılız seslerle homurdansalar bile, simit alacak parası olmayan, maç çıkışı metroya kaçak binen taraftar Selçuk İnan'a moral tezahüratıyla onları bastırmıştır. Bu gerilemenin en somut eylemi budur aslında.

80 yaşındaki adamların, para kazanmayacakları bir işe talip olmasının, icra, haciz memurlarıyla, banka müdürleriyle, insan satıcısı menajer adlı tüccarlarla, taraftarla, devletle muhatap olmak için yarışmasının sebebi nedir. Hangi zengin, hangi makam mevki sahibi insan bu işi kabul eder. Tefecilere borç veren tefecinin biri gelir, olmayan paradan gelecek nesil Galatasaraylıları borçlandırır (Burak-Selçuk ikilisine toplam 50 milyon dolar borcunuz var) kaçar, 2 prostatlıdan, çişini daha çok tutabileni Başkan yaparlar, zavallı adam bereket hukukçuymuş, kulüpten daha fazla para gitmesin diye duruşmalara kendi girer. Zır delinin birine takımı emanet ederler, zaten diken üstünde futbolcular, 20 metreye pas atamaz hale gelir. Elimi vicdanıma götürüyorum, Burak'a küfür etmekten çenem felç oldu, hala açılmadı. O gölü 2 sene önceki Burak kaçırır mı? Ödü kopuyor çocuğun topla buluşmaya, İddia ediyorum Messi bir tarafta, Ronaldo bir tarafta oynasın ama maskeyle, kim olduğu belli olmasın, yine başlarına maskeli Morinho'yu geçirin sonuç değişmez. Gaz yok, ruh yok, çok para alıp, netice veremeyen futbolcular ezik.

10-15 sene önce zengin dediğimiz adamlar, onların çocukları, Mercedes'e binerlerdi, bugün bakıyoruz garip garip arabalara biniyorlar. Düğmeye basınca tekerlek tavana fırlıyor, kapı yere doğru açılıyor,İnsan binmeye korkar, 280 km hızla giderken yanlışlıkla bir tuşa bassan atmosfere fırlarsın, uzay mekiği gibi arabalar. Sabri'nin garajda 5 tane var, Mercedes'i karısının şöförü, çocuğu ana okuluna götürüp getirirken, manava giderken kullanıyor. Bugün Başak Şehir Spor'da oynayan bir futbolcu bile Mercedes'e, BMW'ye binmeye utanıyor. Milli takımın yenilmesini isteyenler, yavaş yavaş kendi takımlarının da yenilmesini isteyecekler, Kravatlı eşkıya, hırsız, dolandırıcı yöneticiler, sırtlan futbolcular defolup gidene kadar ben de Galatasaray maçlarına gitmeyeceğim. Bugün Burak-Selçuk felç olsa Galatasaray taraftarının en az yarısının sevineceğinden şüphem yok. Bu adamı nasıl top oynatacaksın, bu yazdıklarımızı bunlar okumuyor mu?

Bu ne kepazeliktir, Sedju son dakikalarda isyan etmese 1 maç kala Fenerbahçe'nin rekorunu averajla kırmış olacaktık. Gelecek Galatasaraylı kuşaklar bu kara lekeyi boyunlarında bir zincir gibi taşıyacaklardı. Tarihiyle, imajıyla, Dünya'nın her stadında üçlü çeken taraftarıyla her turnuvada oynanabilecek son maçı oynama ihtimali olan Aslan Takımı, 10 senede sıçana dönüştü, kim yaptı, kim çaldı? Niçin? daha ne kadar çalınacak?, Nerede durulacak? Her ilçeye stad yapılıyor niye, kim seyredecek futbol diye yutturulan orta oyununu. 40 sene öncesinin Güney Amerika takımı olsak, futbolcuların can güvenliği yok. Bir daha Arena'da 50.000 kişinin Pınar Başı çekmesi için en az 20 sene geçmesi lazım. Düzelmez, düzeltmek kimsenin işine gelmez. Ortada kamuya ait bir cinayet var, katil bulunamıyorsa sebebi Devlettir, Devlet'in bu işten çıkarının ne olduğunu da zaman gösterecektir.

Bizleri bir zamanlar, hükümetlere küfür etmeyelim diye stadyumlara tıkanlar, şimdi sizleri hükümetlere küfür etme ihtimaliniz var diye stadyumlardan attılar.

Hepimize geçmiş olsun, atkılı, bereli, meşaleli taraftarları, kravatlı, parmak arası terlikli, şortlu, metroya kaçak binmeyen, her maça yeni forma alıp, giymeyen, yerine oturan, ayağa kalkmayan, üçlü çekmeyen, futbolcusuna kızmayan, attığı golü alkışlayan, yediği gole tepki vermeyen, 20 dakika kala maçtan çıkan seyirciyle değiştiriyorlar. Futbol ölmüştür, iti kim öldürmüşse, leş ona taşıtılmaktadır. 17.5.2000 gecesi, Galatasaray Avrupa Kupasıyla göklerde süzülerek Ülkeye dönerken planlanan operasyon dün gece tamamlanmıştır.

Parası çok olan adamları musallat ettik başımıza, bundandır böyle dibe vuruşumuz.

Dua bilen 3 Kulhu bir Elham okusun, bilmem diyen bu gece az meze bol rakıyla arınsın, Ortalık leş kokuyor, çöplükten uzak durun, bekleyin. Tribünleri biz kurduk, bu oyun bizim, bu gerilemenin de elbet bir sonu olacak, tekrar Re Re Re Ra Ra Ra diye gırtlaklarımızı parçalayacağımız, kısılan seslerimiz için annelerimizin çiğ yumurta içireceği günler elbet gelecek. Tez elden gelmesini gönülden dilerim,

Hepinizi, hiç bir kimsenin, kurumun, futbolcunun, fosilin, sonucun bitirmeye gücünün yetmeyeceği Galatasaraylılığımın olanca ateşiyle bir kere daha gönülden kucaklıyorum.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Hangi belçika şampiyonuymuş o yendiğimiz? Herhangi bir belçika takımına karşı galibiyetimiz yok da..

Adsız dedi ki...

ha belcika takimi, ha avusturya takimi, ha isvicre takimi... o dönem hepsi ayni ayardaydi.