1 Kas 2013

Ulan Sabri; Galatasaray 2-1 Konyaspor

Mancini'yi sokmuşlar kozmik bir atölyeye, yap demişler bir uzay mekiği, sonra bin, çık atmosferden aya git, 1969 yılında Neil Armstrong'un diktiği Amerikan bayrağını indir, Galatasaray bayrağı dik gel. İroni mironi ama senede 3.5 milyon yuroyu verseler bu işi yaparım diyen en az 500 kişi çıkar ya neyse.

Alt tarafı senede 3.5 milyon yuroyu indirip, sahaya 11 Galatasaray formalı genç çıkaracak, ligin en kötü takımına karşı, Arena'da top oynatacaksın. Çok mu zorlandın Sinyor. Galatasaray bu ülkenin majör takımıdır. Oynayacağı 34 maçın 30 unda maçı forsa eder, oyun ve pozisyon üstünlüğünü sağlar. Kafa kafaya oynayacağı maç 3 tür, bir de her sene bizim ligde bir takım efelenir, tepeleri son nefesine kadar zorlar, bir de o takımla oynayıp ligi en kötü ihtimalle 2. bitireceksin. Bu takımı dövsen, Florya'daki bahçıvanları da oynatsan 3. yapamazsın. Avrupa Şampiyonu da yapamayacaksan ne işin var dı da huzurumuzu kaçırdın?

30 sıradan maçtan birini oynayacaksın. Melo, Sneijder, Drogba, Bruma banko 4 yabancı oyuncun. Amrabat futbolcu değil, çabuk uyanıp kurtuldun, geriye 5 yabancı dan 2 adam seçip, Selçuk'la Burak, Semih'i koyup sahaya çıkacaksın. Hak yemek istemiyorsan, Muslera dahil, 5 yabancının ismini bir kağıda yaz torbaya koy, çek iki kişi olsun bitsin.

Aslında kısmet ayağına gelmiş, Sneijder bir önceki maçtan sakat geçirmiş haftayı, korkudan tir tir titriyorsun, Muslera'ya kıyamıyorsun,, dinlendir Sneijder'i, koy yakın zamanın en büyük futbolcularından biri olması kesin olan Bruma'yı. Yok koyamam, kalecilerim çok kötü diyorsan, ona da razıyım, madem Dünya çapında bir kalecin var kalede, gol yemez, o zaman beklerdeki yabancılardan birine kıy. Hoca değil, kadro mühendisliğinden anlamıyor, oyun planı yok. Kumarbaz birine benziyor, futbolcuları da, bizi de maymuna çevirdi.

Tugay Kerimoğlu'na dikkat ettiniz mi? Sanki silah zoruyla, mafya korkusuyla hoca yapılmış gibi. Surat bir karış, maç atmosferine gireceğine dini bir ritüel seyrediyor gibi. Che Guevara'nın o ünlü resmi gibi, çek endişeli bir resmini as duvarına. Hasan'la Ümit maçın içindeydiler, Terim sanki oynardı, kulübeyi bu yönüyle kıyaslarsak şimdiki kulübe cenaze arabası mürettebatı gibi.

Maç kadrosunu öğrendiğimde maça gitmediğime şükrettim. Eğer gitseydim, muhtemelen, Sabri'yi sol bekte, Bruma tribünde gördüğüm saniye tribünlerden inerdim. Galatasaray'ın verilmiş sadakası varmış da, Sabri, Roberto Carlos çıkmadı. Çıksa Fener maçında da sol bek oynar, muhtemel hezimete yardımcı olurdu. Şimdi büyük deha Sinyör, şapkadan başka bir kazma sol bek arasın dursun bakalım.

Maçı seyretmeden yazmıştım, değiştirmiyorum. Muslera bana göre geldiğinden beri en iyi maçını oynadı. İlk yarı topla en çok oynayan futbolcuydu. Her topu alan dönüp Muslera'ya attı. Selçuk bile bir pozisyonda geri geri gidip, son anda utandı Muslera'ya atmaktan vazgeçti. Muslera'da o kadar çok top verilince, sizin gibi beklere diye saydırıp, oyuna girmek istedi. 3 kere yokladı, kendi kalesine atmayı, 4.de attı. Gol anında her zamanki gibi hatasızdı, gol üçgeni içinde değildi. Kapasite bu kadar, bütün bir hafta boyunca bunu söyledim. Gelen her topu yiyor zaten, bırak bir tane fazla da diğer sepetler yesin, de biz bir kaç gol pozisyonuna daha fazla girelim. Şu maçta Muslera'nın, kadrajda bile görünmemesi lazım dı, savunmanın kazmalığı yüzünden, uzun top riskine devamlı kendisini soktular.

Sabri, geçen haftaki muhteşem ötesi kötü futbolunun ödülü olarak, yine Drogba'nın, Melo'nun önünde sahaya çıktı. Dikkat, hem de sol bek olarak, hatta bir ara sol açıkta, içeriye top çekip Arda gibi, Mesut Özil gibi kesişlerini ibretle izledik. Kendisini sağ açık sandığından, o unutulmaz pozisyonda kaleyi şaşırıp vurdu. Yüzde yüz eminim gol olsun diye vurdu, keleyi şaşırdı atamadı. Mutlaka oynatacaksınız bir tüyo vereyim, Sabri, hem Ufuk'tan, hem Eray'dan çok daha iyi kalecidir, kaleye geçirin. Sneijder, sakatlanıp çıkacağına atılsaydı daha iyiydi. Bu Emre'ye tribünler nasıl dayandı acaba? Ben kesin dayanamazdım. Ya Burak'a nasıl katlanıyorlar, tez konusu. Her hareketi faul, yalan, hile. Ofsaytı kesin bilmiyor, vuruş bilgisi yok. Bu adam bu kadar golü nasıl atmış? bir tez de bu konuda yazılmalı.

Midemiz bulana bulana, kan kusa kusa bir maçı daha atlattık. Koskoca Galatasaray son dakikalara Estergon Kalesi savunmasıyla girdi. Muslera en az 20 dakikayı tek başına çaldı. Sneijder'siz idare ediliyor, dört büklüm de olsa felçli felçli maç alınıyor. Eğer Drogba'ya bir sıkıntı olur, bir deforme omur daha oynatmak zorunda kalırsak yandığımızın resmidir.  Bu savunmayla Fenerbahçe maçına çıkmak, intihar etmenin diğer adıdır.  Biri akıl versin de bari bütün yabancı hakkını Melo'ya gelene kadar bitirsinler. Kaleci, 4 yabancılı savunma, Melo ve 5 yerli malı futbolcu.

7-10-11 numaralı futbolcusuz maç oynayan hoca, benim gözümde Hoca falan değildir. İstediği kadar maç alsın, iyi futbol oynatamayacaktır. Fakat bir taraftan da maça şu gözle baktım. Sabri, Emre, Semih, Aydın onca hengamede, onca milyon yuroların çakıl taşı gibi saçıldığı ortamda, Galatasaray alt yapısından çıkma 4 futbolcuydu. Üzülsek mi, teselli mi arasak? Bilemedim.

Muslera, Selçuk, Drogba sarı kart sınırındaydı. Hakem beklediğimiz gibi kötü niyetli bir hakem olsa, Selçuk'a sarı kartı yapıştırıp, Fener maçı öncesi darbeyi indirirdi. Aslında 2 pozisyonda sarı kartlık durum vardı. Şaşılası biçimde hakem bize acıdı, ben seyretmem de Fener maçını dikkatle izleyin, eğer sarı kart sınırında biri varsa, hakem onu kollayıp, sarı kart gösterirse, Fener maçı, sistem açısından bize döndürülecek demektir.

Bu maç benim açımdan kazanılmış bir maç değildir. Küçük maçları Hoca oynayamıyor, büyük maçlar geldi çattı. Son sözümü Fenerbahçe maçından sonra sehpada söyleyeceğim. Şimdilik durum berbat. Yatıp kalkıp, Sabri Reiz'in kazmalığı için gök tanrıya şükür edelim. Ya kaleyi tutturabilseydi?

1 yorum:

UçanTekme dedi ki...

Maçı yedek kulübelerinin arkasında, maç izlemek için en anlamsız yerde izleyen birisi olarak iki not;

Mancini'nin iki pozisyonda Sabri'ye saydırdığı İtalyanca sözler (muhtemelen en okkalı küfürlerdir), Sabri'nin de karşılık olarak kafasını sağa sola çevirip duymazdan gelmesi,

Uğur Tütüneker'in maç öncesi tribünlere çağrıldıktan sonraki puslu gözleri ve dönüp kulübesine "İşte Galatasaray'da oynamış olmak böyle bir ayrıcalıktır." demesi.
Aynı lafı bir de 85. dakikada söyledi, ama biraz daha farklı bir sebepten.

Saygılar.