3 Oca 2012

Arena'da Hagi'nin Hayaleti; Galatasaray 4- Belediye 1


MAÇKOSKOP
KADRO:
Muslera
5
Aboo
5
Semih
6
Ufo
7
Hakan Balta
4
Selçuk
6
Engin
7
Emre
9
Kazım
4
Elmander
-2
Baros
-1

ZURNANIN ZIRT DEDİĞİ AN:
Kazım’ın sarı kart alıp cezalı duruma düşmesi. Bir sonraki maç muhtemelen Engin oturacaktı, Engin’in yedek kalmasına gönlüm razı değil. Önümüzdeki maç, Engin takıma banko olarak katılır, en zayıf halka Kazım bekler. Unutulmaz 11 e uygun adım gidilir.
-
VARİL:
Elmander; Geldiğinden beri en etkisiz maçını oynadı. Baros’la inanılmaz bir uyumsuzluk vardı aralarında. Çok pas hatası yaptı, maçın en çok koşan adamı olması kötü oynadığı gerçeğini değiştirmez.   
-
GLADYATÖR:
Emre Çolak; Topla oynarken sanki Hagi, koşarken sank Okan’dı. Attığı goller istisna, verdiği paslarla adeta resital çekti. Alttan geliyorsan, sana şans geldiğinde işte böyle bir destan yazacaksın. Artık Galatasaray’ın değil, ulusal takımın da bankosudur. Fiziği gelişmiş, geçen yıllarda korneri yetiştiremeyen Emre Çolak’tan füzeler seyrediyoruz.
-
BOROZANCI:
Halis Özkayha; Özellikle ekranın karşısına denk gelen hakemin kesin bir göz kusuru vardı. Sanki bayrakları şansa kaldırıyor veya kaldırmıyordu. Baros’un hileli ofsaytını göremedi, sonraki pozisyonda Hakan Balta kırk yılda bir sarktı ofsayt değildi. Oyundan atamadığı futbolcunun yerine cezayı diğerine kesti. Önemli bir hatası yoktu.
-
BİR SORU – BİR CEVAP:
Abo ayrılınca savunma da bir sakatlık olur mu?
Gözle görülür bir savunma zaafı olmaz. Takım, takım oldu, göreceksiniz Sabri bile sağ bekte sırıtmadan, azar işitmeden oynayacak. Ne var ki büyük bir hücum bekini seyretmekten mahrum kalacağımız kesin.
-
İMPARATOR:
İmparator egolarından arınmış, sahaya çıkardığı, tribüne gönderdiği, sonradan oyuna aldığı futbolcularda yüzde yüz hem fikiriz. İşi takım kurmaktı, görüyoruz ki ezbere sayacağımız 11 artık oturmak üzere. Takımın 7-8 bankosu var, artık kimi oynatırsa oynatsın kalıcı olur. Çürük elmaları sağlamlardan ayırınca seyre değer bir futbol her maç taraftar mutlu şekilde tribünlerden ayrılacak.
-
ORDAKİLER:
Galatasaray taraftarı artık büyük bir stadın taraftarı olabilmeyi de beceririyor. Lüzumsuz, sıkıcı oyundan bağımsız tezahüratların yerini direk oyuna katkısı olacak şarkılara geçiş yapıldı. Tribünlerin boş görünen yerleri geçmişten kalan kötü takımın hatası. 1.5 sene önce Galatasaray tribünlerine rağbet zayıftı, yeni sezonla birlikte stadın en iyi yerleri kapışılır ve görüntü kirliliği yaşanmaz.  
-
ANALİZ:
Takım haftalardır sıfır kazmayla oynuyordu, kelime manasında gerçekten oynuyordu. Bunun yanında teknik olarak da haftalar geçtikçe gözle görülür bir kalite oluştu. Geriye, yana paslar gittikçe azaldı. Geriye 5 metre pas verilirse bu mutlaka ileriye 20 metre pas verebilmek için yapılıyor. Ve dizilişlere bakıldığında iki forvetle oynayan tek takım Galatasaray deniyor ama ben katılmıyorum. Takım iki değil 10 forvetle oynuyor bana göre. İşte benim istediğim, yıllardır beklediğim oyun şekli. Galatasaray gibi takımın beki olmaz, savunması olmaz.

Takımı ezbere sayabiliyoruz artık. Gereksiz futbolcu kirliliği yapanlar kısa zamanda unutuldular. Şimdi tribünde oturan futbolcular yakında artık bizim maçları evlerinde ya da birahanelerde seyredebilirler. Bizim de sinirlerimizi bozmazlar.

Belediyespor’lu Vebo’nun atıldığı pozisyonu hatırlayalım. Galatasaray stoperi Semih, yatarak topu kesti, aynı pozisyonda şimdi tribünde olan milli stoperlerimiz olsa ne yapardı? Kayarak müdahale edecek yetenekleri ve yürekleri yok.

Adı Engin olup da kötü futbolcu olanını ben bilmiyorum. Kendine has,ters pasları olan, tekniği çok yüksek bir futbolcu. Hasan şaş’tan sonra kendine güveni olup, çalım yapabilen futbolcuya hasret kalmıştık. İstediği kadar çalım atabilir, kaptırabilir. Çalım futbolun en az gol kadar süsüdür. Her türlü taktiği, önlemi çalım atan futbolcular bozarlar. Adam eksiltmenin, öne daha fazla adamla akmanın en güzel yolu çalım atmaktır. Yalnız Engin’e bir sitemim olacak. Gol olan pozisyonda sırtını döndü, top hafifçe kendisine çarptı. O topu Muslera çıkartırdı.

Emre Çolak’ın çolaklığı geride kalmış. Galatasaray orijinli olması bizi fazlasıyla gururlandırıyor. Attığı füze de top hiç dönmeden süzüldü, gittikçe ivme kazanan şut ağlara giderken Hagi’yi anmayan Galatasaraylı eminim yoktu. İkinci gol de de tamamen çalışılmış bir kombinasyon seyredildi. Ayrıca bitmek bilmeyen enerjiyle sahada basmadık yer bırakmadı. İkinci golde Semih’in klipsi gözünüzden kaçmasın.

Takımın bankolarının sarı kartla oynayamayacak olmasına hep içimde garip bir sevinç oluşur. Mesela Melo cezalı olmasa bu maçta muhtemelen Engin’i seyredemeyecektik. Şimdi Kazım cezalı, takım değişmeyecek Melo girecek, takım seriye devam ederse ki eder o zaman top İmparator da olur. Umarım Kazım’ın yerine Engin ilk 11 e daha yakın olur.

Baroş bu maçı da topu elleyerek tamamladı. Hakemi yanılttı, epeyce bir süre ofsaytta bekleyerek önce savunmayı kandırdı, sonra bir an geriye doğru kaçarak yan hakeme yedirdi, gereksiz, haksız benim hiç hoşuma gitmeyen iğrenç bir gol attı. O golü ben saymıyorum.

Asist kralımız, kendi golüne asistan istemedi. Kendi kendine asist yaparak ilerledi, çok iyi yere bilerek vurdu. Serbest vuruşunda kıl payı girmeyen topundan sonra, çok klas şutu Arena gecesinin ballı ekmek kadayıfıydı.

Yine mi maçımız var, seyretsek dert, seyretmesek gönlümüz razı değil olan günlerden, ne zaman Galatasaray maçı var diye beklediğimiz günlere geldik. Gel 3-5 gün gel diyoruz.    

1 yorum:

Adsız dedi ki...

idda ediyorum.. kazımın yerinde keita veya benzeri bir oyuncu olsa maçlarmız ilk yarıda en az 2 farklı skora gelir..
kazımın her dk kasına yazık