11 Tem 2011

Halep Yolunda Eşek İzi Aramak

Milat, bir önceki sezonun son maçının son dakikasında Fenerbahçe'nin, Trabzonspor'a 2.golü atamayıp yenemediği  Bursaspor'un şampiyonluğunu ilan ettiği dakikadır. Şebekenin eyvah çektiği günler o zaman başlamıştır, şimdi değil. Milattan önceki lale devirlerinde Tüpçü, Seramikçi ve Yıldırırım geçinip gidiyordu ne güzel. İstanbul'un ünlü 3-5 restaurantından Şampiyonun kim olacağı belirleniyor, bütün bir sezon boyunca  kayıkçı kavgaları yapılıyor ve kitleler uyutuluyordu. 10 senelik periyotta 4 defa Fenerbahçe, 4 defa Galatasaray, 2 defa da Beşiktaş Şampiyon olacaktı, kardeş kardeş paylaşılacaktı pasta. Yazılı olmayan kurallar bir şekilde işleyecek, şebekenin ön gördüğü biçimde sonuçlanacaktı. Sıra Fenerbahçe'nin di, Tüpçü Şuster'le, Seramikçi Surinamlı'yla başladı. Erken kalktılar sofradan, avı Fenerbahçe'ye teslim ettiler, afiyet olsundu. Yıldırırım'ın işi çok kolaydı millattan önce, her sene bir Anadolu takımı diklenir sonlara doğru nasıl olsa kim vurduya giderdi. Son maçlara puan farkıyla girdiği halde, ne Ertuğrul, ne de Yeşil Bursa'da bir taraftar kendi Şampiyonluklarına inanıyordu. Seramikçi sezonun en büyük topunu Bursa'ya karşı oynamış, Kankasının ekmeğine ballı kaymak sürmüştü. Timsah tarafımızdan yatırılmış, işi bitirmek Yıldırırım'a bırakılmıştı. Son maç Trabzonspor'laydı ve 50.000 Fenerli orgazm vaziyetini almıştı. Beklenen gol gecikmedi, fakat Karadeniz'in inadı mı ne tutmuştu? Şebekenin tekerine çomak sokuyorlardı, Tay Burak beraberlik golünü atmış, Onur kaleyi Estergon Kalesine çevirmişti. Son dakikalarda Yıldırırım'ın şekeri yükselse de beklenen 2. gol gelmeyince devir değişmişti.

Beğenmediğimiz Romanya Liginde son 10 senede 7 farklı takım şampiyon olmuştu. Bizde ise Trabzonspor'un orta çağda kalmış imalat hatası Şampiyonluklarını saymazsak, futbolun para ettiği lale devrinde 3 takım Şampiyonluğu paylaşmıştı. Bugün Metris ceza evine gönderilen Aziz Yıldırım bile, 10 sene üst üste şampiyon olmayı istemez. Sistem tek takım üzerinden asla yürümez, hele ki devir her alanda yetiştirilmiş kadrolara geçtikten sonradır ki Milattan sonraki dönemde şebekenin varlığına kimse izin vermezdi.

Sıra Aziz Yıldırırım'ındı, o öyle sanıyordu. Tüpçü Şusteri, Seramikçi Surinamlı'yı kovdu, daha ne yapsınlar dı, başlarına bela mı alsınlar dı. Gereğinden fazla yenildiler artık Fener sırasını savsaydı da kurtulsalar dı. Fakat o da ne, geçen sene son maçta posta koyup Şampiyonluğu Bursa'ya veren Trabzonspor, bu sene kendisi kuşanmıştı. İlk yarı uzak ara liderdi, takım aynı takımdı, hoca aynı hoca. Fenerbahçe her maç kazanıyordu, puan farkı eridi gitti. Trabzonspor da kaybedeceği kadar kaybetmiş, ama gök tanrı her seferinde Trabzonspor'a bir kıyak geçiyordu. Kaç maç son saniyelerde dönmüş, kaç kere Karadeniz ipten alınmıştı. Şebeke elinden geleni yapmış kendi sahasında Fenerbahçe'ye yenilmişti. Yok canım bir kepazelik yapıldı demiyorum, bizim maçta Baros'un golü verilmemiş, 2 stoper felç geçirmiş Alex paşa 2 tane bırakmıştı. Fakat Galatasaray'ın bir farkı vardı diğer takımlardan. Her ne kadar profesyonel takım sayılsa da işin aslı bir Lise Takımıydı. Şebekeden çıkmamakta direnen Seramikçi'yi derdest ettiler. Tüpçü'yü ligimizin bana göre en kötü hakemi Cüneyt Çakır bitirmişti. Seyirciden etkilenmeyen Cüneyt Çakır, her maç en az 10 defa olan pozisyonda acımamış, Ferrai'yi yakalayıp oyundan atmış penaltıyı çalmış görevini yapmıştı! Aynısı Kadıköy de olsa Cüneyt Çakır çalardı ama Kadıköy'e ölüm kalım maçına Cüneyt'i kimse istemezdi. Son düzlüğe gelindiğinde artık her kes işini biliyordu, hesap şebekenin kurduğu şekilde kesilmiş Şampiyonluk Bağdat Caddesine inmişti.

40 gün 40 gece Şampiyonluk kutlanıyordu. İt ürümüş kervan yürümüştü. Kervan yürümüş, gideceği yere gitmişti ama bir gariplik vardı. İt ürümeye devam ediyordu. Bir baktık bir pazar sabahı şebekenin huzuru kaçmıştı. Aa neler olmuşta haberimiz olmamıştı. Neymiş Korcan 55.000 dolara gol yemişmiş, Ümit Karan Trabzonspor'a çelme atsınlar diye para almış, arkadaşlarına dağıtmış, Mehmet Yıldız'ın kötü oynayacağını bile bile zavallı Rıza son maçta onu oynatmış. Yok İbrahim Akın'a Fener'e gol atmaması için hocalardan fetva alarak para gönderilmiş, Emenike Fenerbahçe'ye karşı oynamasın diye transfer sözü verilmiş. Miş te miş yüzlerce soru, yüzlerce resim, yüzlerce cevap.  Ne büyük futbolcularımız varmış da bizim haberimiz yokmuş. Meğer Sezer Öztürk tek başına Trabzonspor'u yenebilirmiş. Biz de inandık, Fenerbahçe de düşmanımız, oh olsun dedik.

Şu futbol aleminde  benden daha fazla Fenerbahçe'den nefret eden varsa hodri meydan, çıksın karşıma. O ayrı bir şey, ben başı derde girmiş,  suçu taraftar olmak olan ve asıl cezalanan Fenerbahçe taraftarına üzülüyorum.  Fenerbahçe Başkanına sorulan 300 soruyu toplasan 5 para etmez. Ben savcı olsam, önüme bu dosyayı koysalar, bu dosyayı koyanları tutuklarım. Devletin en baba savcısının vaktini almaktan.

Kurt kuzuyu yemeye karar vermiş. Kuzu suçum ne diye sorduğunda, suyumu bulandırdın demiş kurt. Nasıl olur Kurt kardeş, sen suyun başındasın, ben aşağıdayım nasıl bulandıracağım. Ya kardeşim kusura bakma elbet bir bahane uyduracağız. Bir bahane uyduracaklar kurtlar. Suç ağır, şampiyonluklar adil değil, maçlar adil değil. Koskoca Aziz yıldırım, Bucayı yenmek için 3 çapulcuya 3 kuruş para verecek, onlardan medet umacak, ben de buna inanacağım. Hiç bir şey yapmasına gerek yok, sıra Fenerbahçe'deydi, öyle ya da böyle o kaleci o golü yiyecek, Mehmet Yıldız atmayacak, Eskişehirspor'lu futbolcu Trabzon'u durdurmak için ölümüne oynayacak, hakem Fener'e penaltı yaratacak, olmadı ofsaytı görmeyecek, Cüneyt Çakır o ünlü kartal gözleriyle sahada kuş uçurtmayacak, medya uyduruk penaltıları imbikle süzerek haklıya çevirtecek, Karadeniz den gelen feryat figan duyulmayacak şekilde izole edilecek, Ankaragücü kalecisi durup dururken penaltı yapacak, zaten adalet tecelli olacak, Şampiyonluk gelecekti. Durumu bilerek ne diye gebe kalsınlar etrafta dolaşan leş kargalarına.

Aslında savcılara falan gerek yoktu. Federasyon, federasyon olsa Fenerbahçe'nin son maçlarını saymazdı. Fenerbahçe, Buca'ya, Galatasaray'a, Beşiktaş'a yenilmişti zaten. Ama işte dedik ya şebekenin, Şampiyonluğun bir daha Anadolu ya gitmesine rızası yoktu. Bu sene de Trabzon olsa, seneye mutlaka Kayserispor olacaktı. Sonra Gaziantepspor derken her sezon 10 takım Şampiyonluğa oynayacak leş paylaşılacaktı. Bu bölüşüm kargalar için kabul edilemezdi. Biz taraftar olarak Trabzon Şampiyon olsun diye totem yaparken, bizim seramikçi bizim gibi düşünmüyor, Beşiktaş'ı yendiğinde Yıldırırım'ı ilk tebrik eden olacak, Fenerbahçe'nin şampiyonluğunu kutsayacaktı.

Ortada büyük bir suç vardı. Senelerdir işleniyordu bu faili meçhuller. Suçu işleyenler bu sefer kötü yakalanmıştı. İsnat edilen, suç delili diye sunulan şeylere gülüp geçtim. Bütün bunları yaptım dese bile ben 1 gün gözaltı  vermem. Ben onları kanunların suç saymadığı şeyleri yaptıkları için mahkum ediyorum. Kim varsa bu sitemin içinde pusturulmuş, surturulmuş işini yapmaz hale gelmişti. Fenerbahçe'ye yaranmak rant kapısı olmuş, hakemler takdir hakkını devamlı Fenerbahçe lehine kullanır olmuş. Azıcık kafasını çıkartmaya çalışanların bir şekilde kafası kopuyor. İstedikleri adamı televizyondan kovduruyor, istedikleri hakemi maçlarına verdiriyor, istedikleri futbolcuyu transfer ediyor, orantısız güç kullanıyorlardı. Bunlar kanun önünde suç değil, ama bana göre asıl suç bunlardı, diğerleri fasa fiso.

Asker Bülent şaşırıyor, sanıyor ki ortada dolaşan 3 kuruş paraya tenezzül ettiği için( hiç sanmıyorum 5 kuruş almamıştır) içeride olduğunu düşünüyor. Kendisini savunurken suçunu itiraf ediyor. Cami yaptırmış, okul yaptırmış. Hah işte kendin söyledin şimdi. Sen kim sin? de bu ülkede cami yaptırıyorsun, okul yaptırıyorsun. Kim bilir hangi leşin birinden payına ne büyük parça düştü de aklın sıra kafanı kuma sokmak için hayır yapmışsın. Senin hoca sıfatıyla her hangi bir takımın kulübesinde oturman bile suç.

Bu zamana kadar böyle gelmiş böyle gidiyordu. Bu defa itin sesini birileri duymuştu.Haramiler deve kervanını  kazasız belasız Halep'e ulaştırmıştı. Çölde deve izi, eşek izi arayanlar boşuna arıyorlardu. İz yoktu, ama kervan geçmişti kardeşim. Yükünüz  öyle 3-5 puan değildi, zaten kurulmuş gelecek şampiyonluk için koskoca kervanı kullanmazsınız siz, yükünüzün ne olduğu ortaya çıkana kadar başınız belada.  Bahaneye gerek yok ama mevzuat böyle işliyor,  Suyumuzu bulandırdınız, suçunuz büyük, cezanızı hapishanelerde değil, sistemden atılarak, bir daha asla maçlara gelemeyerek çekeceksiniz.

Bu sene de geçti, birileri ya sayacak, ya saymayacak bu şampiyonluğu, kupayı. Ama artık bundan sonra her şey delikanlıca olacak. Şebeke dağılmıştır, maçlar sahada oynanacak, sahada bitecektir. Başta Fenerbahçelilere olmak üzere hepimize geçmiş olsun. Kurtulduk kokuşmuş karanlıklardan.

1 yorum:

RÜÇHAN dedi ki...

ELİNE SAĞLIK USTA.