18 Oca 2011

Eski Tüfek Derki; Much Ado About Nothing "Hiç Uğruna Çok Gürültü!"





Shakespeare’in eseri olan bu komedyayı duydunuz mu bilemiyorum ama basit gibi algılanabilecek konusu biraz yakından izlendiğinde, insanlığın 1600’den bu yana ne yol aldığını ya da alamadığını anlamamıza yardımcı olacaktır sanırım. Eserde beceriksiz, yetersiz, akılsız insanın trajedi ve komediyi nasıl bu nedenlerle iç içe yaşadığını anlatıyor üstat. Sevgi ve insani değerlere yakın duruyormuş gibi gözükürken nasıl oluyor da bundan uzakta kalınabiliyor, basitçe görebilmek mümkün bu eserde. Kendini kandırmanın nasıl bir erdem görüntüsünün altına saklanabildiğini, insanca bir şeyi yapmaktan kaçmak konusunda kendini nasıl kandırıp kaçış senaryoları üretebildiğini bu eserde de, kendi gündelik hayatımızda da görmek son derece kolaylaşıyor.

Mesele bir kişinin kendine gösterilen tepkiye gösterdiği tepki değildir. Bunun hiçbir önemi yoktur. Sonuçta bireydir, bir tepki koymak istemiş ve koymuştur. Hiç önemsemiyorum. Herkes bulunduğu durumu, kendi sübjektif süzgecinden geçirir, içtimai mevkisine göre bir karar alır ve uygular. Bunun önemi yoktur. Özgürdür de hepimizden üstelik. İstediğini azarlar, över, taltif eder, tekdir eder, azleder. Uyarsa rahatça uymazsa uyarına getirip yapar. Bu sadece bir kişinin özel tepkisi olmamıştır tarih boyunca. Kendi içtimai durumunu özel bulan herkes, her zaman aynı türden tepkiler koymuştur hep.

Asıl mesele toplumsal tepkilerin ne olduğudur. Tepki sosyolojik veriler içerir.
Yıllarca önce, Erbakan Hoca 300–500 kişilik kalabalıklara hitap ederken İzmir’de geçen bir olayı aktarayım dedim. Hoca gene esprili, nüktedan tarzı ile tıraş yapıyordu. Milli görüş, Ağır sanayi falan deyi. O sırada Ege Üniversitesinden bir grup “Başbakan Erbakan” sloganları ile meydana girdi. Hoca iki elini kafasının üzerinde birleştirip selamlayınca, aynı grup, “şaka yaptık” diye tezahürata başladı. Anlayacağınız, Erbakan Hoca o zaman pek ciddiye alınmazdı. Günümüzde ise, ülke sorunları ile ilgili en çarpıcı tespitler bu kadar siyasi içinden yalnızca Necmettin Hocadan geliyor son yirmi yıldır. Yanlış anlamayın Hoca değişmedi, hep aynı Hoca. Değişen ve gerileyen, onu toplumun en ciddi yorumcusu durumuna getiren İnsanların geldiği ya da gerilediği durumdur.

Adam kulübün başkanı, ne diyor? Bunları içeri almayacağız. Peki ne yapmış içeri almayacakları? Tepki koymuş. Tepki koydukları insan ne yapmış? Gitmiş? Yasal bir hakkı mı çiğnenmiş? Hayır. Yahut öyle olduğunu düşünüyorsa kendi kişisel yolları var. Sana ne bundan?

Benim memleketimde örgütsel disiplin olması gereken yapılanmalarda (parti, dernek, şirket) aranmayan gerekli disiplini, bay başkan bir spor kulübünün taraftarları arasında sağlamaya çalışacak. Bu mümkün mü? Bu memlekette sanıyorum herkesin kendi Cumhuriyeti var artık. Meslektaşının “Fenerbahçe Cumhuriyeti” kendinin de “Galatasaray Cumhuriyeti” Vay be!...

Kimsiniz siz bayım? Yetki ve sorumluluklarınız arasında kimin sahici, kimin sahte olduğunu belirlemek var mı? Ya da bu yetenek?

Kimsiniz siz bayım? Hangi ahlaki normlarınızla örnek teşkil ediyorsunuz? Fenomen yapan ne sizi? Yahut otorite?

Yahut bir başbakana bu yapılmaz diyenler? Bunu yalnızca bir insanlık dışılık varsa söyleme hakkınız var. Yani başka bir insana yapıldığında karşı çıkılası bir şeyse bunu söyleyebilirsiniz bu denli basit bir tepkiyi. Neden itilen kakılan, hak arama mücadelesinde kış günü üzerine soğuk sularla tazyik yapılan insanlar söz konusu iken sus-pussunuz?

Yav başkan biz tanırız birbirimizi. Ne gerek bu tavırlara?

İnsan eninde, sonunda 'yüzdür'. Dostlarımız, arkadaşlarımız, bakkalımız, kasabımız hep yüzleri ile aklımızdadır. Peki öyledir de, pek çoğumuzun uzak ya da yakın çevremizde bildiğimiz, tanıdığımız insanlar var ki bunları tek bir yüzle tanımlamak mümkün olmuyor. Yanlış ise dostlarımız düzeltir, sanırım "ipokrizi" deniyor, bizde tiyatro yapmak ya da oynamak anlamına da geliyor. İnsanlıktan çıkıştır.

Kör gözüne parmağım şeklinde, gözüne, kulağına, burnuna, beynine sokulan kötülüğe lütfen bir "Ay bu da olur mu? Bu ne vahşet?!" kerhen tepkisini (!) gösteren, ama böyle bir zorlama söz konusu değilken neme lazımcı ya da, duyarsız davranan insanlarımız var her yerde! Bu ne ikiyüzlülüktür? Bu ne riyakarlık?!

Gerisi "Hiç Uğruna Kuru Gürültü!"…

2 yorum:

Unknown dedi ki...

abi merhaba,

fotodaki karl marx haberin olsun

Adsız dedi ki...

hayır o eski tüfek.