16 Ağu 2009

Kıvırcık Saçlarına;Galatasaray 4- Denizli 1


Taraftar çağrımıza kulak vermiş, teşekkür ederiz. Bi bok sandıkları Ahmet Çakar'a gereken küfürü ettiler. Arda'yla uğraşanı ben bile zapt edemiyorum demek. Ne mutlu olmuştur, ismini 25.000 kişi lanetle anarken. Demek sokakta Arda'ya biri sataşsa 10 Galatasaray'lı girişecek.


Maçı stadyumda izlemeyenler için giriş yapalım. Hani geçmiş yıllarda Sami Yen bize dar geliyor diye bir tezahüratımız vardı. Uzun yıllardan sonra bu sezon gerçekten dar geliyor. Ya stad küçüldü ya biz büyüdük. Her maçımız dolu tribünlerde oynanacak ve seyirci coştukça coşacak. Tribünler bu maçta tezahürat bütünlüğü içindeydi. Gereksiz, kulak ısıran tezahürat olmadı. Bu sezon dominant taraftar kale arkasında alışmak bir kaç maç alır. Maçlar ilerledikçe seyirci zevki de artacak. Maça geldiğimize bin pişman olduğumuz maçlar artık geride kaldı.


Yazmaya doyamadığımız maç başını yazıyoruz. Arda'nın önderliğinde ısınmaya çıkan takımı bile seyretmek büyük zevk. Taraftar artık maça 1 saat kala içeri giriyor. Maçı 90 dakikadan fazla seyretmek istiyor. Elimizde olsa Florya'dan başlayacağız maç günü. Ve ben sanıyorum Fenerbahçe maçı Florya'dan başlayacak. En az 10.000 kişi takımı oradan alıp gelecek mabede.


Başlayalım maça, Medyamızın maymunları maç kadrosunu yazdılar gazetelerinde. Ezberlerinde vardı ya, klasik hocaların uğur bozulmasın, kimse kızmasın mantığıyla yenen takım değiştirilmez taktiği. Neme lazım, bir önceki maç yenmişim, takımı değitirip kazayla yenemezsem başıma iş alırım. Bir baktık savunma tamamen değişik. Hem de Milli takım uzun aradan sonra iyi oynamış farklı kazanmış, o takımın bekleri yedekteler. Hatta Servet kadroda bile yok. Yüzsüzler, hiç bir şey olmamış gibi davranırlar yine. Amaç araştırmadan, analiz yapmadan kafasına göre merdiven altı yazı yazmak. Bizde foyalarını çıkarıyoruz işte.


Kötü bir hakem vardı sahada. Top oynatmamak için uğraşanlarla, oynamak için uğraşanların mücadelesinde racon kesemedi. Kendisi tanınmayan hakem olduğundan bol düdük çalarak yüzünü, daha doğrusu kelini ezberletti. Çaldığı penaltıyı yan hakem verdi. Bu arada santra yaparken sarı kart alan ilk takım biz olduk.


Keita, Kewell, Arda, top bunların ayaklarında olduğunda bir başka oluyor. Akrobasi yapıyorlar sanki. Maçta muhteşem hareketler oldu. Fantastik goller kıl payı kaçtı, 2 penaltı golü ve ikide adama çarpıp giren gol, maça biraz limon sıktı. Denizlispor maçtaki ilk ve tek atağında golü buldu. Yandan gelen ortaya Emre Güngör kafaya çıkmadı ve biz bu maçta seyredemedik Leo'yu.


Boş geçmediler, duran topran bir gol daha attılar. Gol olsun olmasın bundan böyle bizim kornerlerden çok çekerler. Keita'dan daha çok çekecekler. Bu sevimli siyahi oyuncumuz Baros'a attırmak üzere verdiği pas dandik bir şekilde içeri girince ellerini yana açıp gol benim değil der gibiydi. Mustafa Sarp için başlarda pek iyi yazmadım ancak Topal'ın bir benzeri. Her topa müdahele etti. Yanlız pasları verirken sanki arkadan biri gelip yetişecekmiş gibi. Emre Aşık, defansın nöbetçi çavuşu, belki 5 sene daha oynatsalar oynar. Tam bir Galatasaray futbolcusu. Volkan Yaman esas adama yerini bırakıp çıktıktan sonra Kewell saz çalmaya başladı.


Galatasaray'dan en kısa zamanda rekor bir paslaşmadan sonra sahalarda görülmemiş goller bekliyorum. Manda Yiyicisinin beklenmedik formu Baros'u sıkıntıya sokuyor galiba, haydi hayırlısı. Golcüler böyle, seriye bağlar yakında. Arda Turan Messi'nin tek bacağı olmazmış, böyle buyurdu ulamalar. Gerçi biz kıyaslamamıştık ama bundan sonra kıyaslarız.


Ve taraftar bir şarkı tutturmaya çalışıyor, bende iştirak ediyorum.


Kıvırcık saçlarına, kar düşmüş uçlarına, Cim Bom taraftarına, el salla Frank Rijkaard.

2 yorum:

sembolist dedi ki...

Volkan Yaman valizlerini toplamıştır bu gece artık..:))
Bu tip maçlar sisteme ısınma ve kaynaşma maçları..
''Rotasyon'' kavramını takım içerisine yerleşatirmek düşüncesine çok sağlıklı ve futbolcuları hazır tutma adına yerinde bir anlayış..

hadesperado dedi ki...

yazı çok güzeldi abi, keyifle okudum tespitlerini... sanki her satırında Ali Sami Yen'deydim, eyvallah...

hele o türkü... :)

bu arada Keita bu sene bizi uçuracak, jilet diyorum ona, nazar değmesin...