27 Eyl 2008

Bir Yanımda Yaprak Düştü Bir Yanım Bahar Bahçe



Bülent Uygun kazandı, ben üzüldüm.

Fenerbahçe kaybetti, ben sevindim.

Memleketimin takımı kazandı, ben sevindim.

Dünyanın ikinci büyük takımı!, sıradan bir takıma yenildi, ben üzüldüm.

Selçuk gol attı, ben sevindim(bir dahaki maç oynatsınlar diye, Can kendi kalesine gol attığı için de üzülmüştüm).

Kazım oyundan atılmadı, ben sevindim(bir daha oynasın diye)

Emre oyundan çıktı, üzüldüm(Foyası ortaya henüz çıkmadı)

Alex gol kaçırınca sevindim, o golü Semih kaçırsa üzülürdüm, (yedekliğine yedeklik katmasın, bir an önce banko oynasın diye)

Aragones yenildi üzüldüm(Ambara fare girdi yerine hoca arayışına başladılar, devam etseydi babalık)

Volkan Babacan yedi üzüldüm.(o kurtarışlardan sonra yemese, belki Volkan Demirel iptal olacaktı futbol aleminden.)


Ben futbolsever değilim. İster inanın ister inanmayın bu sene dünkü Fener maçının ikinci yarısı hariç hiç bir maçı seyretmedim. Ben Galatasaray'lıyım, 40 yıldır hemen hemen her maçını seyretmişimdir. Benim futbolla ilgili tek motivasyonum Galatasaray'ın kazanması ve Fenerbahçe'nin kaybetmesi üzerinedir. Diğer bütün takımlar benim için aynıdır. Beşiktaş dahildir. Beşiktaş benim için yok hükmündedir. Denizlispor'dan, Gaziantepspor'dan bir farkı yoktur. Kazanması, kaybetmesi bende en ufak bir etki tepki yapmaz. Nasıl ki Kocaelispor Avrupa'da bir maç oynayınca kazanmasını isteriz aynı duygu Beşiktaş içinde olur. Ama bizim ligte değişmez.

Futbol endüstri olmaya başladıkça, futbol sevgisi benim için yok olmaktadır. Misal 30 sene önce Ajax'ın maçı olduğunda Cruyf'un, Haan'ın, Bayern maçı olduğunda Backenbauer'in, Real'in maçı olduğunda Santilla'nın, Dinamo Kiev'in maçında Blohin'in oynamadığını sakat olduğunu göremezdik. Onlar olamdığı için de sevinen olmazdı. Şimdi bir bakıyorun maçlara, her takımın hastanesinde büyük futbolcular yatıyor. Hiç bir takım maça en iyi kadrosuyla çıkamıyor. Ve maç kazanılması içinde her yol geçerlidir kuralı işliyor.

Bizim gibi amatör ruhlu, mahalle takımı sevdalısı futbolseverler, yerlerini futbolu sevmeyen, sosyal statü kazanmak için maça giden ya da takım tutan bencil, her şeyi kendisi kazanmak isteyen aç gözlülere bırakıyor. Onların olduğu yerlerde bizler olamayacağımız içinde mümkün olduğunca kaçıyoruz. Seyretmiyoruz futbol sirkini. Kötü olan herşey iyi olanı kovmuştur. Ne yazıkki futbolu sevme işindede aynı teori geçerlidir. Bizi kovdular.

Bülen Uygun'un, kendisinin kazanırken nasıl üzüldüğünü bu kadar maymunlaşarak anlatabilmesi ne büyük bir çelişkidir. Ne büyük bir cezadır kendisi için. Dünyanın en büyük ikinci takımını yenmiş, sevinemiyor. Kadir gecesi yücegök adamı böyle çarpar işte.

Hiç yorum yok: