Çok zaman önceleriydi. Mahalle denen yaşam alanlarındaki boş arsa mahallenin toprak sahasıydı. Mahallenin paftası iki toprak saha arasındaki mesafeydi. Hangi sahaya yakınsan o mahalledendin. Maç var anonsuyla nasıl olurda herkesin haberi oluyorsa bütün çocuklar sahada olurdu. En iyi oynayan iki kişinin çocukları takımlara ayırmasıyla başlardı şov. Adam almaca işin temeli. Karşılıklı belli mesafeye açılınır herkes sırayla ayakkabı boyu kadar bir adım atar. En son ayakkabı koyacak yeri kalmayan kaybeder ve diğeri ilk oyuncuyu alır. Genelde topun sahibi yağcılık kontenjenından ilk alınır. İyi oynayanlardan başlanarak kaçar kişi alınacaksa alınır takımlar belli olur.
Hakem yoktur aslında hakemede gerek yoktur. En adilane biçimde oynanır maç faulse faul golse goldür. Kimse yalan söylemez yalandan yere yatmaz. Büyüklerle küçükler aynı maçta olduğundan küçükler kollanır. Abanmak yok denir. Penaltıları frikikleri topun sahibi atar.
Yoldan varsa araba, köpek, hoca, yada birinin babası falan geçerse oyun durur. 3 korner 1 penaltıdır. Kaleciler genelde fasulyeden oynayanlar olduğundan penaltı olunce iyi oynayan kaleye geçer. O zaman penaltı 2 kere atılır. Santrayı geçmeden atılan gol sayılmaz. Top bahçeye kaçarsa atan alır. Top patlarsa patladan öder. Cam kırılırsa ortak ödenir. Top patladığında başka top yoktur maç biter, patlayan topun içine taş konur yoldan geçen birinin vurması beklenir. Top meşinin içindeki iç lastiğin şişirilerek memesinin deliğin ağzına sıkıştırılmasıyla maça hazır hale gelir. Tın tın olmamasına dikkat edilir. Kale direkleri üst üste konulmuş iki büyük taşla tesbit edilir. Yüksekliği kalecinin boyuyla orantılıdır. Göz kararı elleri yukarda zıplama mesafesidir. Kaleci 3 kere sektirirse kimse degaj yapana kadar rahatsız etmez. Kimi babalar eve gelir gelmez oyuncu eve çağrılır. Bu çağrılan çocukların çoğu sonradan futbolcu olmuştur. Baraj mesafesi 3 adımdır. Atışı kullanacak takımın en uzun adamı ayaklarını gererek mümkün olduğunca barajı uzağa çeker. Penaltı mesafesi hemen hemen kalenin 1.5 katıdır. Maç evden çağrılanlar fazlalaşınca, hava kararınca ya da kapanmayacak fark olunca cıvır ve biter. Eğer kafa kafaya gidipte hava kararmışsa atan galip kuralı devreye girer. Kimse yorulduğu için oyundan çıkmaz. Maçın süresi başlangıcta 5 de devre 10 da biter şeklinde konur. Ofsayt yoktur, sahanın yanında duvar varsa oradan taç olmaz. Hayalarına top gelene işe denir muhakkak işetilir. Maçlar gazozuna oynanır. Nasıl oluyorsa mutlaka sahanın yanında futbolu sevmeyen bir amcanın evi vardır. Hiç acımadan topu keser vicdansız.Eğer bir mahalle takımının forması varsa , mahalle maçında 12 tane yerse formasının rengi değişirdi. Kan ter içinde tozlu çamurlu elbiselerle eve gelinir dayak, dayak olmazsa top karınmı doyurdu diye azar işitilirdi. Topun 20-30 sene sonra gerçekten karın doyuracağını nerden bilsinlerdi.
Hakem yoktur aslında hakemede gerek yoktur. En adilane biçimde oynanır maç faulse faul golse goldür. Kimse yalan söylemez yalandan yere yatmaz. Büyüklerle küçükler aynı maçta olduğundan küçükler kollanır. Abanmak yok denir. Penaltıları frikikleri topun sahibi atar.
Yoldan varsa araba, köpek, hoca, yada birinin babası falan geçerse oyun durur. 3 korner 1 penaltıdır. Kaleciler genelde fasulyeden oynayanlar olduğundan penaltı olunce iyi oynayan kaleye geçer. O zaman penaltı 2 kere atılır. Santrayı geçmeden atılan gol sayılmaz. Top bahçeye kaçarsa atan alır. Top patlarsa patladan öder. Cam kırılırsa ortak ödenir. Top patladığında başka top yoktur maç biter, patlayan topun içine taş konur yoldan geçen birinin vurması beklenir. Top meşinin içindeki iç lastiğin şişirilerek memesinin deliğin ağzına sıkıştırılmasıyla maça hazır hale gelir. Tın tın olmamasına dikkat edilir. Kale direkleri üst üste konulmuş iki büyük taşla tesbit edilir. Yüksekliği kalecinin boyuyla orantılıdır. Göz kararı elleri yukarda zıplama mesafesidir. Kaleci 3 kere sektirirse kimse degaj yapana kadar rahatsız etmez. Kimi babalar eve gelir gelmez oyuncu eve çağrılır. Bu çağrılan çocukların çoğu sonradan futbolcu olmuştur. Baraj mesafesi 3 adımdır. Atışı kullanacak takımın en uzun adamı ayaklarını gererek mümkün olduğunca barajı uzağa çeker. Penaltı mesafesi hemen hemen kalenin 1.5 katıdır. Maç evden çağrılanlar fazlalaşınca, hava kararınca ya da kapanmayacak fark olunca cıvır ve biter. Eğer kafa kafaya gidipte hava kararmışsa atan galip kuralı devreye girer. Kimse yorulduğu için oyundan çıkmaz. Maçın süresi başlangıcta 5 de devre 10 da biter şeklinde konur. Ofsayt yoktur, sahanın yanında duvar varsa oradan taç olmaz. Hayalarına top gelene işe denir muhakkak işetilir. Maçlar gazozuna oynanır. Nasıl oluyorsa mutlaka sahanın yanında futbolu sevmeyen bir amcanın evi vardır. Hiç acımadan topu keser vicdansız.Eğer bir mahalle takımının forması varsa , mahalle maçında 12 tane yerse formasının rengi değişirdi. Kan ter içinde tozlu çamurlu elbiselerle eve gelinir dayak, dayak olmazsa top karınmı doyurdu diye azar işitilirdi. Topun 20-30 sene sonra gerçekten karın doyuracağını nerden bilsinlerdi.
Not; Bu yazı benim ilk yazılarımdandı ama güncelllendi, ihtiyaçtan, okumayan varsa okusun diye
6 yorum:
ne güzel yazmışsın abi. senin çocukluğunla bizimki arasında çok bir fark yokmuş. eline sağlık.
abi şu an hala çocuklar böyle mahalle maçları yapıyorlar mı bilmiyorum ama şu an 20'li yaşlarda olan ben dahil bir çok gencinde çocukluğunda bu tarz mahalle maçları vardı :) Ama eminim şu zamanlarda çocuklar bilgisayar başında fifa, pes oynamaktan gerçekte maç oynamaya bile fırsat bulamıyolardır ki mahalle maçı apayrı birşeydi.. Birde uluslararası maçlar gibi x mahallesi ile y mahallesi birbiriyle kapışırdı. Sonra bunun okuldaki karşılığı beton zeminde oynanan sınıf maçı olurdu.. ''Aldım verdim'' kuralıyla adam alınırdı.. Ne güzeldi ya..
artık mahallelerde maçlar değil pes turnuvaları yapılıyor...
yazdıkların hiç yabancı gelmedi be abi... okul maçları, sınıf maçları, mahalle maçları... profesyonellik yok, endüstriyel modern futbol yok; sadece futbol vardı...
galiba çocukken bu şekilde top oynamış son nesil biziz, yani 88 kuşağı.. bizden sonra kalmış mıdır , zannetmiyorum..
Wayy bee ne günlerdi... Bu maçlardan 3 tane yapardık yorulmak nedir bilmezdik.Toprakta asfaltta rövaşata çekmenin tadına doyamadığımız zamanlardı :))
Bi kaç küçük kural haricinde aynı çocukluğumun maçlarını anlatmıştım abi :)
Yorum Gönder