16 Eki 2012

Türkiye Futbol Devirimi Manifestosu

GİRİŞ; Ülkemiz futbolu, ne yazıktır ki, gelinen nokta itibariyle, alt yapısı, stadyumları, gelişen seyirci profili, parasal değeri ve bütün futbol argümanlarıyla olması gereken yerde değildir. Birinin 12 sene önce aldığı netice istisna, artık hiç birisinin uluslar arası düzeyde bir turnuva kazanma ihtimali yoktur. Ülke takımı yine aynı şekilde daha önce aldığı neticelerin yanına bile yaklaşmaktan uzaktır. Ülkede oynanan, futbolseverlerin arzına sunulan futbol, kısır fanatik taraftarların dışında hiç kimseyi memnun etmemektedir. Tek tek değerlendirildiğinde her biri üst düzey futbol oynayabilen futbolcular, bir takım haline getirildiklerinde görmek istenen şovu sergileyememektedir. Bir maç iyi oynayan futbolcu, diğer maçta rezalet oynayarak taraftarları travmaya sokmaktadırlar.Takımı bir maç iyi oynarken görenlerin bir sonraki maçta da iyi oyun görme ihtimali çok zayıftır. Neticeler çok küçük faktörlerle takımların hanelerine yazılmaktadır. Ligimizde her takım her takımı yenebiliyorken, hiç bir maçın garantisi yokken, nasıl oluyorsa olmakta, ligin son maçında görünmez bir el torbaya elini atıp iki takımdan birini Şampiyon olarak çekmektedir. Normalde ülke takımı ve ülkenin iki majör takımı katıldıkları her turnuvadan en az yarı finalle çıkması gerekirken, ilk turlarda elenip şovun dışında kalmaktadır.

TEZ; Ülkemiz futbolu,sportif dereceler dışında, hayal bile edilemeyecek maddi boyuta eriştiğinden dolayı, çok acıdır, futbolu yönetme ve yönlendirme işi, bilenlerin değil de oligarşinin tekelindedir.Bunun içindir ki oligarşi bu güzel oyunu yığınların gözünden düşürüp, yeni bir sosyal statü adı altında üst tabakalara pazarlamaktadır. Sportif dereceler ikinci plana atılmış, futbol, sadece kar amaçlı bir endüstri haline getirilmiştir. Konu endüstri olunca da, para eden iki kulüp dışındakiler, sistemin dışına atılmıştır. İmalat hatası olarak aradan bir takım sıyrılsa da, aynı hatayı bir daha yapmamak için şebeke daha işin başından önlemini almıştır. Türkiye futbolunun gerçek varoluş sebebi olan uluslararası zaferlerin kazanılması için, şu an  futbolu yöneten bütün kurum ve kuruluşlar, bütün hocalar, bütün sistemler, gerekirse bütün futbolcuların değişmesi, yerini yeni kurum ve kuruluşlara bırakmasına, futbolun yeniden yapılanmasına, bir devirime ihtiyaç vardır.

AJİTASYON; Mevcut durumu biraz örneklerle açmak durumundayız. Ülkenin son şampiyonunun kalesinde Dünya'nın en büyük kalecilerinden biri olduğu söylenmektedir. Yabancıdır, ve eğer öyleyse, şampiyon, gol yememek için savunmasını yabancılardan oluşturarak, bütün bütçesini boş yere harcamıştır. Yetmemiş, kontr- garanti olarak ön liberosunu da yabancı kontenjanından oluşturmuştur. Ülkenin son şampiyonunun başında gelmiş geçmiş en büyük teknik direktör vardır. Ve oynattığı futboldan memnun olduğunu söylemektedir. Ülke liginde şampiyon olmak için geçeceği tek takım vardır. O da ne hikmetse, gol atmak için bütün bütçesini yabancılardan yana kullanmıştır. Bu iki takım istediği kadar kötü oynayabilir, istediği kadar kötü neticeler alabilir. Taraftarlarının boşuna vesveseye kapılmasına, korkmasına, endişe duymasına gerek yoktur. Sezon sonunda bir yazı tura atılacaktır nihayetinde. Demek bu büyük bütçeler yabancı takımlardan gol yememek, yabancı takımlara gol atmak içindir. Gerçeğe dönünce de, gol yemesi mucize olan takım follaş olurken, gol atamaması mucize olan takım ilk büyük turnuvadan elenmiş, ikincisinde can çekişmektedir. Kulüp takımları düzeyinde başarı ihtimali sıfıra yakınken, ülke takımı düzeyinde bir zamanlar alınmış neticeler artık hayal bile edilemeyecek uzaklıktadır. İki büyük takımında 16 yabancı futbolcu olan bir ülkenin ulusal takımından başarı beklemek aptallık değilse, aymazlıktır, yalandır, hayal satmaktır. Harcadıkları paralar küçük bir muz cumhuriyeti ülkesinin merkez bankası bütçesine eşit olan bu büyük takımlarımızın aldıkları, daha doğrusu alamadıkları uluslar arası neticeler içimizi acıtmaktadır. Suçlular, sorumlular ortalıktadır. Derdest edilmeyi beklemektedir.

SENTEZ; Futbolu yönetmek üzere çöreklenmiş oligarşik yapı, bilinenden çok daha akıllıdır. Ülkemizin iki büyük takımını yönetenler, kokteyllerde, davetlerde, açılışlarda, bürokraside hatta kendi aralarındaki maçta büyük bir işbirliği ve eşi benzeri görülmemiş bir dostluk içindedir. Gittikleri lokantalarda verdikleri bahşişler taraftarlarının bir aylık maaşlarına denk gelir. Fakat ne hikmetse kulüplerin gerçek sahibi taraftarları bir birlerine sosyal hayatta bile yabancılaştırılmıştır. İki takım taraftarları, okulda, işte, kahvede bile bir araya gelmemektedir. Maça gitmeyi geçtik, yakında iki takım taraftarları kendilerine ait kafelerde takılacak, kendi sokaklarında gezeceklerdir. Biri bir tişört yapıp binlercesini satar satmaz, diğeri aynı şekilde cevap verip aynı karları realize etmektedir. İki büyük takımın taraftarını bir araya getirmemek, şebekenin ömrünü uzatmak için buldukları yegane yoldur. Geldikleri nokta, gittikleri yolun doğru olduğuna inanmış baronların huzuruyla bezenmiştir. Gelinen kulüp dereceleri noktası ise, gerçek taraftarların beklentisinden çok uzaktadır. Ve artık durumdan vazife çıkarma vakti çoktan gelmiştir. Bizden daha az bütçeli, daha az taraftarlı, daha kalitesiz takımların altında kalmaya isyan zamanıdır. İlkeli ve gönüllü birliğe ihtiyaç vardır. İki büyük takım taraftarının önderliği, diğer futbolseverleri de önüne katarak Türk futbolunu kokuşmuş karanlıklardan kurtarabilir.

SONUÇ; Ey büyük Galatasaray ve Fenerbahçe Taraftarı, bunca yıldır sizi bir birinizden ayırmaya çalışan, ve ne yazık ki başaranların oyunlarını bozunuz. Kulüplerinin, kayıtsız, koşulsuz kongresiz, seçimsiz sahibi olan, Fikirtepeli, Çukurbostanlı Fenerbahçeliler, İkitellili, Seyrantepeli, Hacıhüsrevli Galatasaraylılar çağrım sizedir. Aranızdaki husumete bir son veriniz. Takımlarınız asla, Galata Sarayı Efendilerinin, Beylerin, Oğullarının, Bahçesinde Fener olan, Bağdat Caddeli tikilerin değildir. Galatasaraylı, Fenerbahçeli patronların inadına BİRLEŞİN. Tribünlerinizin yüzde doksanını sizin gibi olmak isteyen, fakat asla olamayacak olan parası bol olanlara sattılar, güzel oyunu ellerinizden aldılar, UYANIN. Kaybedecek neyiniz var.

Lefter'iniz, Alex'iniz, Metin Oktay'ınız, Hagi'nizden başka.