Sondan bir önceki maç yazısıdır, Fenerbahçe maçıyla beraber blog hayatımızı sonlandıracağız. bu maçı da atlattınız sayılır, bir maç yazısı daha katlanın.
CATENACCİO İtalyanların bulduğu sistemdir, kilitleme taktiği. Gol yememek, yenilmemek için futbolun ırzına geçme işidir. Mancini değil elbette mucidi, ama büyük ustasıymış, çok güzel uygulayabiliyor. 20 puan fark yemişiz yemesine de en az golü biz yemişiz, en az pozisyonu da biz vermişiz. Adam kendisini İngiltere'de, İtalya'da sanıyor. Deplasmanda hele gol yemeden berabere kalmışsa görev tamamlanmıştır sayıyor.
İstifa edip, sistemden çıkmaya karar vermemin en büyük nedeni, artık dayanamıyor oluşum. Özelde ülkemizin, genelde sahibi kamu olan bütün kurumların başında ya hırsız, ya hiç bir şey bilmeyen adamlar var. Başbakanın, ya Ecevit gibi halkını tanımayan, işi bilmeyen, ya Tayyip gibi hırsız ise, futbolun başında da ya hırsızlar, ya bilmeyenler tarafından işgal edilmiş durumda olması kaderdir. Bizler piyonuz, salağız, nice Hasan Şaş gibi her yenildiğimizde yağ bağlayan Galatasaraylı sandıklarımızı daha bayrak yaparız.
Hadi Fenerbahçe savunduğu davanın arkasında duruyor, yabancı sayısının düşürülmesini isteyerek kadro planlamasını ona göre yapıp, maçlara 3-4 yabancıyla çıkıyor. Biz ise ağlıyoruz, yabancı sayısı düşecek diye. Sen önce elindeki 6 yabancıyı oynat da yetmediği zaman ağlarsın. Deseler ki, sadece 2 yabancı oynayacak, ama 20 yabancı kadroda bulunduracaksın. Bizim kulüp bayram eder, 1 ayda 10 çöp daha transfer eder. yazmaktan bıktık, devre arasında 9 transfer yapıldı, 8 i 18 yüzü göremiyor, oyuna sonradan giren Berk İsmail de, Tugay'ın 5 sene önce çocukken aldığı, ısrarla oynatmaya çalıştığı futbolcu. O zaman kabul edeceksiniz kardeşim, ya bi bok bilmiyorsunuz, ya dolandırıcısınız. Kim bu Mancini, daha ne kadar taşak geçecek bizle.
Benim hatırladığım maskotlar maçın başında takım sahaya çıkarken, kaptanın elinden tutar o zaman görünürdü. Bizim Maskot bitime 10 saniye kala oyuna girmek üzere hareketlendi. Mektup yazmaya gerek olmayacak kadar yakındı, çok merak ediyorum, ne dedi acaba oyuna sokmaya uğraşırken. Hakem ki son yıllarda gördüğüm en iyi hakemdi, dalga geçilmesine müsaade etmedi, oyuna almadı. Helal olsun Halis Özkayha. 30 saniye kazanacağım sanıyor. Biz yıllardır, maçı bitirmek için çalışan hocaların son saniyelerde oyuncu değişikliğine gittiğini sanıyorduk. Sen 90 dakika yapamadığını 30 saniyede mi yapacaksın? Hadi diyelim sinekten yağ çıkarıyorsun, hangi hakem ekler son 30 saniyeyi? Resmen kovulma maddesi çalışıyor, verin tazminatımı gideyim demenin kalleşçesi. Reykart bile bu puştluğu düşünememişti. Mancini'nin mektupla taktik vermesinin bir açıklaması var galiba. Futbolcular o kadar aptal ki okudukları not kağıdını yere atıyor. Biri alıp okusa maskara olacağız televizyonlarda. İnsan çorabın içine sokar okuduktan sonra. Tugay ise pusulayla yetinmemiş, kalamozayla, klasörle, dosyalarla, oyunculara taktik verdi. Fenerbahçe maçında kulübeye muhasebe servisini, arşiv müdürünü çağırırlarsa şaşırmayın.
Bankada, devlet dairesinde, kritik işlerde iki kardeşi aynı işte çalıştırmazlar. Burak'la, Selçuk kardeş, ikisinden birini feda etmezsek bu daha iyi günlerimiz. İkisinden birine kıyamıyorlarsa, ikisine birden yol versinler. Prekazi- Tanju, Hagi- Hakan Şükür ilişkisi, maç kardeşliğiydi. Maçlardan sonra belki de hiç görüşmüyorlardı. Destanlar yazmışlardı. Selçuk- Burak ilişkisi maç dışı kardeşliği, maç içi ortaklığıdır. Masal olmak üzerelerdir.Ambara fare girmiştir, artık dikiş tutmaz. Mancini, Burak, Selçuk, 3 ü birlikte sezonun sonunu göremeyecek.
Umut Bulut sezonun en iyi futbolunu oynuyordu. Tugay ısrarla, kendi bulduğu adamı kadroya aldırdığı gibi piyasaya sürmeye çalışıyordu. Çocuk çok iyi pozisyona girdi, takımın laneti ona da bulaştı, çok rahat atabileceği golü, kıl payı kaçırıp, Aydın olma şansını başka maçlara bıraktı. Rüzgar arkanda, Konya atak yapamıyor, takım son haftaların en iyi futbolunu oynuyor( Rezalet futbollardan sonra bu maç iyi geldi) Berk'i de sokacaksın, gol geldi gelecek, gole en yakın adam Umut'mu çıkar. Çıkarsana Selçuk İnan'ı, çıkarsana Burak'ı. Ne çok severdim, Tay Burak demiştim. Bostanlarda kuyulardan su çekilen bir dolap vardır. Yaşlı yarış atlarını koşarlar o dolaba. Ata, at gözlüğü takarlar, yanları göremesin diye. At dolanır durur, gidiyorum sanar, halbuki dönüyordur, aynı eksende. Tay Burak, olmuş dolap beygiri. Bir bakarsın İbrahimoviç'in bile çekemeyeceği şutu çeker, bir bakarsın 5 yaşındaki çocuğun atabileceği golü kaçırır. Kulağı çekilmişti sanki, ofsayta düşersen falakaya yatırırız demişler gibi, hiç risk almadı. Topu hep geride bekledi. Bir de hücum faul yapmayacaksın diye odunla döverlerse, sezon sonuna kadar bizim dolabı döndürebilir. Futbol hayatı boyunca 20 gol atamaz demiştim, 3 maç oynadı o maçtan sonra.
Geçen hafta son saniyelerde kaybolan 1 puan dün Karabük'te bulunmuştu. Bu hafta Fener maçı vardı. Her sene onların düştüğü pozisyona bu sefer biz düşmüştük. Ligin başında yapılan operasyonla, yattığımız yoğun bakım servisinden ex olmakla, dirilmek arasındaki araf maçına çıkacaktık. Bu moralsizlikle, yarın seçim sonuçlarıyla tavan yapacak taraftar huzursuzluğuyla gel de o maçı oyna. Her türlü sonuçta Şampiyonluk turu atarlar. Bu takımın evire çevire Fenerbahçe'yi yenebileceğine inanan var mı? Ayı Eboue'nin oynayıp oynamayacağı kurayla belli oluyor galiba. Bir bakıyorsun sahada, bir bakıyorsun Florya'da bırakılmış. Ceyo Ture'si hayatının en mutlu sezonunu geçiriyor. Israrla bir futbolcu çıkaracaksan büyük Galatasaray Taraftarına, Umut Gündoğan'la oyna hocam. Telles Brezilya'lı, o memlekette topu bilmeyen erkek çocuk çıkmaz, onu geçelim. Diğer 8 kişiden biri oynayacaksa, en yakın adam Umut Gündoğan'dı. Diğerleri uzak bile değil, gözle görünmüyorlar.
Melo'nun oynamadığı bir Galatasaray'ı seyretmek yarı işkenceydi, cımbızla çekersek maçtan Semih'i, Yekta'yı ayırabilirdik. Bir de tam konsantre Muslera'yı. Kendi ortalama oyununun üstündeki Umut Bulut'a da çıkarken acıdım. Mutlaka önceden tespit ettiği değişiklik. 60
da Umut'u çıkarırım. Sonlara doğru Prekazi'nin geçirdiği İmam Hayri'yı sokarım. Yazıktır, cebinde 10 milyon yuro olan gariban Bosnalı, oynamadım demesin. Bir de Halis kıyak yapıp Maskot'u oyuna aldırsaydı, o da CV sine, Vikipedia'sına 12. resmi maçını oynamış olarak yazdıracaktı.
Biz mi? küfür etmeyeceğiz kardeşim. Takımı ameliyat ettiler ama büyük taraftarın kılına bile dokunamayacaklar. Çıkılacak o Fener maçı oynanacak. En azılı, en büyük 52.544 Galatasaraylı Arena'da olacak. O tur orada attırılmayacak. Bu sezonu unutmayın, tarihin en büyük şikesinin yapıldığı bu sezonu. Midemiz bulana bulana tamamlamak üzereyiz, Son sözümüzü sehpada söyleyeceğiz.