14 Oca 2010

Öteki Mahallenin Çocukları; Metin Tekin


Bir zamanlar esas maçlardan önce, aynı takımların genç takımları maç yapardı. Ve her takımın genç takımında, seyredilmeye değer, esas takıma veya başka bir takıma geçmesi an meselesi olan futbolcular olurdu. Misal Samsunspor'da Tanju varken Kocelispor'da sarı, uzun saçlı bir genç top koştururdu. Çok seyretmişliğim var dönemin Kocaelispor'unu, dolayısıyla Metin Tekin'i. Ve çok şahit olmuşumdur da, genç takım maçlarından sonra işini bitirip giden seyircilere. Evet bir zamanlar, sadece futbolsever vardı tribünlerde. Semt takımı, amatör küme, İsmetpaşa demez, nerde biraz futbol varsa seyre dalarlardı.

İşte bizim Metin Tekin, İsmetpaşa'daki futbolseverlere henüz taraftar denmediği zamanların Metin'i. Metin ismi, sarı saçları, ve Galatasaray'a yakınlığı ile bekliyorduk kendisini bizim mahalleye. Kocaelispor'a yakın arkadaşlar da, Galatasaray'a yakıştırıyordu bu renkli delikanlıyı. Bir de baktık, Kocaelispor esas takımında doğru dürüst oynamadan, ligimizin renksiz takımına transfer oldu Sarı Fırtına. Okula giden nadir futbolculardandı. Oynadı delikanlı, delikanlıca. Adını tribün şarkılarına yazdırdı. Bizim maçlarıda bütün gözler, Metin ve Köylü Yusuf'un kıyasıya kapıştığı kanattaydı. Çoğunda Metin, Yusuf'u yerlere yatırır, sonunda tekmeyi yer kendisi yatardı aynı yere.

Türk futbolundaki 3. takımda oynaması dolayısıyla, hakettiği yerde olmadı hiç bir zaman. Rıdvan, Beşiktaş'ta, Metin Fener'de oynasaydı, bu gün Kadıköy'de Can Bartu'nun yanı başında olacaktı. Pislik yapmadı, transfer senelerinde sorun çıkarmadı, kaderine razı olup iyi bir Beşiktaşlı olarak kaldı ve kalacaktır. Beşiktaş'ın gelmiş geçmiş en büyük 11 inde 7 numara onundur. Bir anısı vardır benim bildiğim. Fenerbahçe'yi 2-0 yendikleri maçtan sonra taksiyle giderken, şoför maçın kaç kaç olduğunu sormuş tanımadan. ''2-0 yendik, 2 golü de ben atttım'' demiş, taksiciyi dumura uğratmıştır.

Metin Tekin; Şimdilerde cımbızla arıyoruz ama ne yazık bulamıyoruz. Rakip takım taraftarları tarafından da sevilen futbolcu var mı? diye. Arda Turan'ın Moda'da, Lugano'nun Florya da gezerken dayak yemeyeceğinin garantisi yok artık. Metin Tekin, Galatasaray tribünlerinin kapalısında olsa bir Beşiktaş maçında yine de herkes severdi. İçimde bir hicran yarasıdır Metin Tekin, bu yüzden ilk ondan başladık, futbol tarihinin arka bahçelerinden Başka Mahallenin Çocuklarını aramaya.

11 Oca 2010

Futbolumuzdaki Servet Vakası


Baştan yazayım, daha önce yazdığım gibi. Servet benim yaşadığım, büyüdüğüm mahallemin çocuğudur. Delikanlıdır, merttir, tipik Anadolulu, Iğdır'lı bir kardeşimizdir. Hakkında olumsuz yazmak, düşünmek en son bana düşer, ne var ki konu Galatasaray'dır.

Galatasaray dergisinin son sayısını okudum, Reykart'ı. Rüştü yerine Valdez'i tercih eden, savunmayı olabildiğince önde kuran, Peter Çek'i, Buffon'u Barselona kalesine uygun bulmayan büyük hocayı.

Futbol konuşulunca, eğer Maradona, eğer Hagi işin içinde yoksa, benim için onlardan sonra gelen Surinamlı, kurduğu takımda stoperde hala Servet'le oynuyorsa konuşacak şeylerim var benim. Tamam, savunması yok değil, geldiğinde Türk Ulus takımının bankosu, mendireği takımındaydı. Saatli bomba da olsa onunla oynamaya mecburdu. 3 yıldır dikkatle izliyorum, unutulmaz bir maçı, attığı bir golü, kurtardığı bir maçı hatırlamıyorum. Yine de yazmayacaktım, son Orduspor maçında durum 3-0 iken rakip korner direğinde top, rakip ve Servet aynı karede olmasaydı. Bir futbolcu, futbol topuna bu kadar mı yakışmaz? Birilerinin basiret bağlanması sonucu mu desek, gök tanrının mucizesi mi saysak? Sen kalk Dünya'da en az 30 milyon kişinin taraf olduğu bir takımın savunmasında oyna, ve topu 20 metre yakınındaki adama atama.

Hadi kabiliyetin yok, beynin de mi çalışmaz be mahalle arkadaşım, Kartal'lım. Ne diye 70 metre uzağındaki adama şişirirsin topu, ne diye akarsın rakip açıklarına. Ne yapacaksın, çalım mı atacaksın, orta mı yapacaksın? Cem Yılmaz'mısın kardeşim senin işin milleti güldürmek mi?

İddiaya girerim, hayatımda dandik maçları saymazsam futbol oynamamış biriyim, bu yaşta yarışırım benden fazla top sektiremez. Benden daha isabetli pas atamaz, çıldıracağım, benim bilmediğim anlayamadığım ne var bu kardeşimizde? Bilen, anlayan biri varsa ne olur akıl versin, o gözle seyredeyim bir sonraki maç. Galatasaray'ın yediği bütün golleri tekrar tekrar izleyelim, Servet'i seyredelim. Yazık, Leo Fıranko'ya yazık. Önünde Servet oynamasa, bu kaleci kolay kolay gol yemez.

Sezon başında transfer oluyordu nerdeyse, ne çok seviniyordum. Belki başka takımda çok daha verimli olabilir, ancak, Reykart'ın takımında, olması gereken en son adam olmalıydı. Polayanna Galatasaray'lının cevabı hazır. Servet'in yerine kim oynatacak? Benim de cevabım hazır. Hiç kimseyi, ya da kimi oynatırsa onu(Gökhan Zan hariç tabi ki). Hakan Balta-Mehmet Topal ikilisi ne çok yakışır aslında Galatasaray savunmasına. Büyük maçlarda Emre Aşık, küçük maçlarda Sinan, Semih.

Karekterini çok sevdiğim, futbolunu hiç sevmediğim kardeşim hakkında belki zamansız, gereksiz bir yazı yazdım. Ancak, ben Surinamlıya güveniyorum, çok iyi de biliyorum nasıl bir futbol oynatmak istediğini. İşte bu yüzden eminim ki onun takımında balta, kazma, topu gelişigüzel kullanan, daha doğrusu kullanamayan futbolcuya yer yok. Er ya da geç bizde Katalonya'lılar gibi kalecisinden topu alıp, oyun kurabilecek stoperlerle oynayacağız. Hadi özenmeyelim Katalonya'lılara, 10 sen önceki biz gibi, diyelim, Popesku'yu analım.

Servet Çetin; Senden her şey olur kardeşim, bir tek şey olmaz, Frank Rekyart'ın yönettiği Galatasaray'ın stoperi.

10 Oca 2010

Merhaba Taraftar, Orduspor 0- Galatasaray 3


İçimizden bir şey yazmak gelmiyor, senenin 10 günü geçti geçeli. Aslında boş geçmek istemiyordum ama, tam ben yazacakken konu gündemden çıkıyordu. Misal Rikardo Kosta yalan transfer haberi geldiğinde yazacaktım. 7 senede 75 maç oynayabilmiş bir stoper. Bizim çakma Gökhan Zan daha verimli oynamış, oynattıkları takımlarda. Stoperde Sinan namında bir çocuk varmış, Semih Kaya var, Topal, Hakan Balta varken, üstüne Kayserispor'lu balta Ali Turan alınmak üzereyken nerden çıktı bu transfer? diyecektim ki konu uçtu gitti.

Ben yarıda gelen futbolculara bir türlü ısınamadım. Hani gelen Koseçki gibi, Riberi gibi uçaktan iner inmez sahaya çıkacak biriyse lafım yok. Var mı böyle biri? Sercan deniyor, gelse bile sahaya çıkması 10 maçı bulur. O da oynadığı ilk maç verimli çıkarsa.

Arda Turan'la yatıp kalktı yalama medya. Hıncal Uluç, Messi'den daha büyük olduğunu yazdı, Liverpuul'a transfer hikayeleri uydurdular, Servet'in Elano'ya ettiği küfürü okuduk. Okuduk dediğime bakmayın gazete almıyorum. Nereye kaçarsan kaç duyuyorsun. Haldun kardeşin, sır gibi sakladığı transfer haberlerini açıkladılar. Zavallılar, ne yapsınlar bizim gibi gönüllü yazar değiller ki. Biz yazmasak da oluyor, onlar yazmazsa olmuyor. Bir taraftar olarak transfer istemediğimi, takımın yeterli olduğunu düşünerek tekrar oturuyorum klavye başına.

Neyse biz bekledik, Galatasaray'ımızı bir görelim de öyle başlayalım bu senenin ilk hikayesine diye. Bakmayın, oyunun başında hakeme ettikleri küfüre Ordu'luların. Hiç gitmesem de Artvin'den sonra en çok sevdiğim Karadeniz iline. Ne yapsın çocuklar, tek kurtuluş yolu bu maçta gösterecekleri en büyük oyuna bağlı gelecekleri. Kurtuluş düşü kimi Ordusporlu'lar için bu maçta kurulmuştu. Topa sağlam girmek isteyen çocuk tabanı Arda'ya geçirince rüyası bitti. Bundan sonraki futbol yaşamını Hoca Efendi'nin liginde geçirecek. Bu arada Kongo nire Ordu nire, ön liberedo ne işi varsa bir Afrika'lı vardı. tekniğini konuşturup, dikkat çekmek istedi ama işte bu kadardı ürküttüğü kurbağa.

Ben bahiste bu maça 4-6 gol yazdım. Bir şeyi unuttum. Galatasaray asla bir takımı ezmezdi. Rencide etmezdi, hele ki 10 kişi kalmış zayıf rakibi yenmeye acırdı. Nitekim Arda attığı gole nerdeyse üzüldü gördük. Bu durum bizim karekterimizdir. Mahalle maçında fark olduğunda, maç cıvımasın diye karşı takıma yol verilir ya, aynı işte. Halbuki bu hafta 14 gollü galibiyetleri duyduk. Hiç mi acımadınız şerefsizler? onlar da futbolcu değil mi? gururlarıyla ne oynuyorsunuz?.

Galatasaray gol yemedi, kalede Ufuk vardı. Çok merak ediyorum kendisini. Kaledeki heybeti, fiziği, fasülyeden bir maça çıktığı haldeki konsantrasyonu, duruşu, imajı benim gibi Aykut antipatisi olanları umutlandırdı.

Nonda girdiğinde ister inanın ister inanmayın, gerçi dediğim çıkmadı ama 3 gol atar dedim. Dediğimi kimse duymadı, tek başıma maçı seyrettim. Gol attığına da sevinmedim. İstatistiğini geliştirmekten başka işe yaramıyor. Görüşüm değişmez, isterse her sene gol kralı olsun. Baroş gelene kadar idare etsinler yeter.

Bi ara yanlış görmediysem Linderoth'u gördüm sahada. Aydın'ı görmek isterdim oysa Ayhan Akman'ın yerine. Ey büyük koskoca Ayhan Akman, bu kadar kolay bir maçta bile öne çıkamıyorsun ya, sana önerim kaç askerlikten akıl danış Tümer'e.

Bugün maçta Emre Aşık'a da acıdım. Ey büyük Surinamlı Reykart( bu arada yeni yıldaki yeniliğim nasıl duyuyorsam bundan böyle öyle yazacağımdır. İster gülün ister hak verin yabancı dilimiz yok, bu yüzden hep yanlış yapıyoruz üstüne Türk dilinin yılmaz savunucusu bekçisiyiz işinize gelirse) sana kimse deme di mi? Emre Aşık büyük maç futbolcusudur, sıradan maçlarda sıradan futbolcu olur. Sen beklet misal Aletiko Madrid maçında , 36 yıl önceki Tarık gibi oynat.

Caner, ikinci yarıya mühür vuracak anlaşılan. Hakkında tam hüküm vermem için bir büyük maçını seyretmem lazım.Şu var ki kafası çalışıyor, Galatasaray'a yakışıyor.

Demem o ki sevgili büyük Galatasaray taraftarı, savunmada Servet'in yanında biri, ön liberoda Sarp ve Topal'dan biri, ilerde mahşerin 5 atlısı olan Galatasaray'ı seyretmeye doyamayacaksın.

Büyük Galatasaray taraftarı, sen pek bilmezsin biz Galatasaray'ı neden çok seviyoruz? Bugünkü duruşu için örnek. Eğer 10-0 yenselerdi ben bu akşam kusacaktım. Bırakalım gol rekorlarını başkaları kırsın, başkaları vursun düşenin üstüne bir tekme, biz Galatasaraylı'yız farkımız olmalı.

Kusurumaza bakma mor beyazlı fındık diyarı, seni seviyoruz, ama izin ver, başka sevdalar peşindeyiz biz, bizimki iflah olmaz Galatasaray sevdası. Ordu'lu sana selam olsun.