4 Oca 2021

Beşiktaş Namlı Bir Takım Yoktur



Önce Beşiktaş yalan tarihiyle başlayalım;

1903 de kurulduğu söylenen Beşiktaş 1905 de kurulan Galatasaray'la ilk lig maçını 1924 de oynamıştır. Çünkü yoktu.

15 değil bağışlananları saysak bile 13 Şampiyonluğu vardır. 1. lig öncesi 2 defa Şampiyon kulüpler kupasına çeşitli illerde oynanan maçlar sonunda bir İstanbl takımı olarak gönerildik demek ki şampiyonuz diye az sonra değineceğiz karanlık bir güç tarafından çok geride kalması sebebiyle 2 şampiyonluk yazılmıştır. Ne var ilk şampiyon kulüpler kupasına giden takım bir önceki sezon Galatasaray olmasına rağmen konu gündeme bile getirilmemiştir. (getireni ilk biz recm ederiz) 

Efsane Başkanımız dedikleri Süleyman Seba'yı millet dürüst, gariban emekli bir devlet memuru sanır. Aslı, ülkenin en karanlık, devletin olmadığı dönemlerin MİT mensubudur. Şimdilerde tezahürat yapan çarşı taraftarının solcu babalarına, amcalarına kimbilir neler etmiştir.Galatasaray'ın uzun süren Şampiyonluksuz geçen yıllarının tribün çocuklarıyız, şimdi sizlerin şike dediğiniz şeylerin bin beterini gözlerimizle gördük. Turgut Özal anlamazdı, Semra Özal eğlensin diye Beşiktaş maçlarına gönderdi, dönemin kare ası, Mit Süleyman Abi, Devlet Semra Özal, TFF başkanı Kemal Ulusu, Feto para darphanesi müdürü İhsan Kalkavan'dı.Hakemlerin direk gol attığı maçlara şahidiz.Şimdilerde yüz defa seyredip değdi değmedi vardı yoktu diye sinirden küpünüzü patlatıyorsunuz nafile, yapmayın, yok sayın, gerçekten yok, olsa ben rastlamazmıydım. 11 yaşıma kadar Bjk adında iyi kötü bir takım olduğunu bile bilmiyordum.

Efsane futbolcun kim diye sorsan Baba Hakkı derler, Baba Hakkı bir Karagümrük efsanesidir. Karagümrük o zamanlar Beşiktaş'tan büyük takımdı, kabadayıların takımıydı, bir başka kabadayı Beşiktaş'a zorla göndermişti. Karagümrük bugün de Beşiktaş'tan büyük takımdır. Tezlerimizi ispatlamaya çalışacağız. Sergen'i saymıyorum, Beşiktaş'tan çok daha büyük bütün takımlarda oynamış bir futbolcudur.

8-0lık Galatasaray Ankaragücü, Malatya Beşiktaş maçı için tek cümle yazmaya bile değmez.

Beşiktaş, Dolmabahçe Sarayının atlarına, at arabalarına bakan, arabacılar, kaşağıcılar, tımarcıların formda kalması, idman yapması için Kafkas kökenli saray bakıcıları Fetgeri kardeşler tarafından kurulmuş beden kulübüdür. Bu yüzden ARABACILAR diye nam salmıştır. Futbolla alakaları 20 sene sonralarına dayanır, Galatasaray'la maç yapabilecek seviyeye gelişi Cumhuriyet sonrasıdır. Şimdilerde büyük sayılmaları konjönktür sayesindedir. Beşiktaş'tan daha büyük takımlar tarih olmuştur. Mensucat Fabrikası takımı Alibeyköy Adalet, Gayri Müslim esnafın yoğun desteklediği Beyoğluspor, Ermeni tekstilcilerin takımı Feriköy, Kabadayıların, bitirimlerin, Bebe Ruhi'lerinin, tulumbacıların duman- ateş formalı büyük  takımı Karagümrük, Bozacıların Lise takımı Vefa bugün bile Beşiktaş'tan büyük takımlardır.


İmalat-ı Harbiye, Ankara'ya taşınmasa Ankaragücü, Zeytinburnu Sanatkarangücü olarak kalacak, belki de Galatasaray'dan bile büyük takım olacaktı. Beşiktaşlılar, Sarıyer, Beykoz gibi bir takım değilse Baba Hakkı'ya dua edeceğine İsmet İnönü'ye dua etsinler. Dolmabahçe Stadı şimdiki yerine değil de Haliç'e yapılmış olsaydı, Beşiktaş maçlarını yürüme mesafesi Saray'ın bahçesi Şeref stadında oynayacak, en fazla 3. ligte mücadele ediyor olacaktı. Stada yürüyerek gelip giden Beşiktaşlı çocuklar, çoğaldılar, semt takımını büyüttüler. Nitekim araçla gidemedikleri Olimpiyat Stadı günlerini hepimiz hatırlıyoruz. Sütlüce'den Taksim'e yürüyerek gelemeyen Alibeyköy, mazi olmuş, maçlara tabanvayla gelebilen Çarşı esnafı beden takımı, Beşiktaş'a dönüşmüş ise de. benim nazarımda Alibeyköy Adalet'ten büyük takım değildir.

Kendine özgü bir tezahüratı, harsı, hulusu yoktur. Semtin dışına hele ülke dışına çıksan tanıyan bulamazsın. Bugün her maçını izleyen ortalama bir taraftara yolda görse Beşiktaşlı futbolculardan 3 kişiyi tanımaz. 5-6 yıl önce Türkiye'nin en zengin ailesi Başkan iken, menemen yiyen takım, devlet desteğiyle pirzolaya geçmiş, hakem kararıyla Fenerbahçe ile yıldızı eşitlenmiştir. Yarın KOÇ, Tüpraş'ın spornsorluğunda Kocaelispor'u alsa, takımın başına Hagi'yi akademisiyle beraber İzmit'e getirse, 60.000 İzmit'liye kağıt attırır, Eskişehirspor'un 40-50 yıl önce yapamadığını yapar, Şampiyonluklara ambargo koyar. İsanbul takımı taraftarını Diliskelesi'ne kadar kovalattırır, Beşiktaş'ın önüne geçer. Neyin büyük? Şampiyonluğum çalındı diye cırt cırt öten Şenol Güneş'e şike yok dedirtmek için memur edip, Şubat ayını alttaki 3 takıma 28 puan puan fark attırılarak Şampiyon ilan edilmişsin, lağım medyad Fenerbahçe kadar adın geçmiyor.
Kaldı ki 3.yıldızı aldık diye sevindiğin bile yalan.1959 yılında kurulmuş ligde 1057,1958 şampiyonluğunu yazdırmakta övünenler, muhtemel alacakları 2011 Süper Kupadan kendi isteğiyle vazgeçmiştir. Sadece bu olay bile bir büyük takım refleksine uymamaktadır. Mit Ajanı Seba, Fetullahçı Kalkavan sayesinde çok geride kaldıklarından acımışlar, lig kurulmadan önce 2 sezon Avrupa kupası maçı oynadıkları bahanesiyle bedava Şampiyonluk vermişlerdir. Duyan da bir Avrupa destanı var sanacak. Aynı mantıkla onlardan önce ilk Şampiyon kulüpler maçını oynamış ve elemiş Galatasaray'a şampiyonluk verilmemiştir. Galatasaraylı da istemeye tenezzül etmemiştir.
2011 şike operasyonu iki takımı suç ortağı yapmış belgelemiş, damgalamıştır. Fenerbahçe hakim takım olarak göz önündedir. ne Fenerbahçe ne Beşiktaş hakemler tarafından katledildiğinde tek kelime edemezler, aynı takımdır. Lig tarihinde Beşiktaş'ın Şampiyon Fener'in 2. olduğu tek sezon 3.yıldız verilmesi için izin istedikleri sezondur. O sezon da diğer takımlar uzak ara geride kalmıştır. Fenerbahçe ile Beşiktaş ligte yarışıyorsa şampiyon Fenerbahçe olacaktır, çünkü BJK yoktur.

İşte böyle olsa olsa en fazla küçük boy bir başaltı takımının ısrarla, Fenerbahçe'nin geriye düşme ihtimaline karşı kasko olarak Galatasaray'la it dalaşına sokulmak istenmesi, futbolumuzun dip yapmasının biricik sebebidir. Futbolumuzun anıt mezara gömülmesinin ayıbı da şimdilik ne yazık ki bu büyük manüpilasyonlara karşı direnç gösteremeyen bizlerin,temiz  futbol dilencilerinindir. Bir gün herşey mutlaka çok güzel olacak, umarım günleri görmeye ömrümüz vefa eder.

3 Oca 2021

Faydası Yok; Galatasaray 0-0 Antalyaspor

6-0 yenilmiş bir takım, daha bir kaç ay önce kovulmuş  sözde bir büyük baş hoca. Tahminler havalarda uçuyor, üstelik yılın son dakikalarında gelen vahim bir kaza haberi maça başka anlamlar da yüklemiş. Takım beklenmedik şekilde şapkadan çıkmış onca takım arasından 2020 yi lider kapamış. Havada gol kokusu var. 

Açıkçası benim tahminim 7-0 dı. ne var ki ilk 10 dakikada değişti, peğ peşe tweetler gelmeye başladı. Takım kötü oynuyor 1-0 olsun bizim olsun diyenler çoğaldı. Takım kötü oynamıyordu oysa. Ersun dünyanın en aşağılık futbolunu oynat(mıyor)du. Her an 18 içinde kaleci dahil 4, önünde 6 kişi, santrayı geçer geçmez de mayına basmış gibi geri kaçan 1 adam. 

Yine tweetler düşmeye başladı, ne yapmalı? Bir ara Fatih Terim'i gösterdiler.Tepeden üzgün, bitkin bir şekilde boş gözlerle sahaya bakıyordu. Lanet olsundu. Omar'a mı yanalım, haksız ceza aldığımıza mı, ağzımızdaki maskeye mi, tribünlerdeki hayaletlere oynanan futbola mı, anti futbol oynatma ustası Ersun'a mı. Gençlerbirliği zamanlarında geliştirmişti sarı kartsız faullerle durdur, en ufak bir temasta vurulmuş gibi bağır yat. Her zaman dedim, Gala Taraftarı dünyada futbolu bilen tek taraftardır. Yanında biri olsa gelen tweetleri okusa mutlaka beklenmedik futbola karşı beklenmedik hamleler yapardı.

Benim aklıma Okan'ı çıkarmak geldi ilk 10 dakikada, saldım tweeti. Donk'un eline ver eldiveni, al bir hızlı adam daha.. Kaleciye gerek yok hızlı adam da çalımlarla 18 e girsin, karambol kovalansın, insanlık dışı kasap sol bekleri 3 toptan birinde penaltı yapacaktı zaten. Bir gol yetmez 2 ye bile razıydı, 2 olduktan sonra Ersun'u saklandığı delikten çıkarıp, bir hezimet daha atıp, Antalya'ya dönen uçağa bindermeyecektik.

İlk defa puan kaybedilen bir maçta kimseye kızamıyorum. Faydası yok. Bir futbol maçı oynamadık. 10 kişi kalmış takıma kalecin, yetmedi korner atmayan oyuncun vakit geçirmekten sarı kart alıyor. Bu arada vakit geçirme hırsızlıktır bana göre. Günde 10 maç canlı izlemek mümkün, taraf olmadığımız bir maçta böyle oynayan, korneri bile atmayana denk gelsek ne yaparız. Ben küfür eder kapatırım. Kuralın değişmesi lazım, hangi pozisyonda sarı kartlık vakit geçirme tesbit edilmişse tam tersine oyunu başlatırım. Kaleciyse ver korner, korner, faul taç ise aynı yerden topu diğer takıma ver. Bana ne senin sarı kartından. 2 sarı kart maçtan 2 dakika çaldı.

Hakemler bizde art niyetli falan değil, kesin hasta. Futbolu bilmiyorlar demiyorum, hasta diyorum. vardır mutlaka bu konuda eğitim almış bir doktor, yorum yapsın. Yaşı 50 den fazla olanlar bilir, olmayanlarda duymuştur. Bizim mahalleden hatırladım maçtan sonra. Bir çocuk vardı top oynamasını çok sever ama hiç bilmez. Maç kurulurken ilk o gelir, adam eksik veya sayı tekse zayıf takıma verilir, tamsa biri geldiğinde çıkarılır. Her birimiz Maradona'ydık, hiç birimiz bir bok olamadık o hakem oldu. Eziklikten takım tutmazdı, daha doğrusu ayda bir takım değiştirirdi. Kim kendisine iyi davranır onun takımını tutardı. İyi futbol oynayanları hiç sevmezdi. Muhtemelen yönettiği maçlarda futbolun ırzına geçmişti. Çocukluk travmalarının acısını maç be maç  Arda'lardan, Belhanda'lardan, Taylan'lardan çıkarmıştır.. 

O girseydi, Emre atılmasaydı, Taylan olsaydı hepsi nafile tekrar ediyorum faydası olmazdı. Hiç biri çocukken bile böyle bir maç oynamamıştı. Eminim Fatih Terim 1000lerce maça çıktı, böyle bir takıma karşı oynamamıştı. Böyle maçlar için taktik üretmeye vakit harcamaya bile değmez. Bir daha asla olmayack. Çıkarılacak tek ders, serbest vuruş, korner kullanacak bir alternatif bulmak. Futbol topu ırz düşmanına karşı ne yapabilirsin? Antalya'lı futbolseverler, gerçekten futbolu sevseler bu yaratığı Antalya'da denize bile sokmazlar. Başkanı futbol dışı planlar içinde değilse tesislere almaz. Ne yazık ki konjonktür böyle, devir bunların devri. Ne kadar kötü olursan, ilgili olduğun alanı ne kadar kirletirsen  o kadar kıymetlisin. Bizde hocaların CVsinin ilk maddesi kaç takımdan kovulduğudur.

Gala'dan başka takım yüzü, forma rengi görmemiş Fatih Terim'e top yekun düşmanlığın sebebi budur. 

Çocukluk travmalarıdır.

Yense de büyüktür yenilse de.