23 Eki 2009

Fener Maçı İdmanı; Galatasaray 4- Dinamo 1


Galatasaray'ın ciddi takımlarla oynamama serisi devam ediyor! Araya sıkışmış dandik bir Avrupa Kupası maçı angaryası daha oynandı! Akıllar Pazar günü oynanacak maçta. Bir sakatlık olmasın diye aşırı dikkat edildi. Kaptan bu kez kulübenin kaptanıydı. Elano'yu dikkatle izleyecektik.


Tribünler bu sene klasik, Bucaspor maçında bile tıklım tıklım olur. Leo Franko'dan başlayalım. Bu maçta aslında hiç iş düşmeyecekti, o kıl gol olmasaydı. Ancak bizim attığımız ilk golde aynıydı. Servet'in gölgesi golü kazandırdı. Sabri artık oldu, büyük takım futbolcusu kazandık. O kadar büyüdü ki, bir sonraki maç düşünülerek oyundan çıkarıldı.

Onca stoperden yine Mehmet Topal'a iş çıktı. Topal'da tabela oluşuncaya kadar çok iyi oynadı. Caner için hala iyimser olamıyorum. Bu kadar kolay maçta kendini daha fazla göstermesini beklerdim. Demek yetenek bu kadar.

İlk yarı her halde %80 le falan oynadık. Bir ara pas sayısı 40 ı buldu. Gerçi bu pas trafiğini gereksiz bulan ulemalar var, ancak işin aslı böyle işte. Fazla pas yapıp, bir ara kıstıracak ve pozisyona gireceksin. Karambol topları, gelişi güzel ortalar pek görünmeyecek artık Galatasaray'da.

Takımın sağ tarafı en güçlü olduğumuz bölgemiz. Sabri- Keita ikilisi bölgeyi felç eder nitelikte. Kara Şimşek kankası Manda Yiyicisi'ne 2 gol attırdı. Kendi de bir gol atsaydı keşke. Taklasını özledik.

Taraftar bu maçta çok rahat söyledi Nevizade Geceleri'ni. 4-0 olunca artık maçı bitirdik. Toplu istirahete çekildik. Dinamo'nun da şansı varmış ki 3 gün sonra Fener maçı vardı. Yatsın kalksın Fener'e dua etsinler. Eğer başka bir maça çıkıyor olsaydık ve de takım isteseydi Avrupa Kupası maçlarındaki gol rekoru kırılırdı.


Leo'ya hayranlığım maçlar ilerledikçe artıyor. Degaj yapmayan bir kalecimiz var artık. Aslında kaleci demek bile yanlış, Leo elle oynama hakkı olan bir defans oyuncusu. Topla en az Servet kadar oynadı. 6 pasın içinde çalım bile attı.


Takım ve taraftar 50. dakikadan sonra Fener maçına konsantreydi. Bütün futbolcular o maçta kazasız belasız oynayabilmek için risksiz oynadılar. Maçın sonlarındaki isabetsiz paslar bu yüzdendi. Yediğimiz gol üzerinde düşünmemiz lazım. Yine toptan korkan futbolcular, sırtını dönenler vardı.


Maç bu elbet posizyon verilecek, biraz daha dikkat çocuklar. Şimdi hepimiz yatalım kalkalım, yine yatıp kalkalım ve Kadıköy'e hazırlanalım. Büyük Galatasaray Ailesi; seferberlik ilan edildi bu defa boş dönmece yok.

19 Eki 2009

Fener'in Asisti; Galatasaray 4- Trabzonspor 3


Bugün maç erken başladı bizim için. Fener maçının ilk yarısını seyredip yola düştük. Ali Sami Yen mahalline geldiğimizde maçın bitmesine 6 dakika falan vardı. Uzaktan umutsuz gözlerle seyrederken Meşale'de kıyamet koptu. Beraberliğe el sıkışıp uzayalım derken, son saniyede serbest vuruş kazandı Gaziantep. Ne olur ne olmaz diye telefonun videosunu hazır ettim. Ve Fener'in büyüsünün bozulduğunu canlı kayıt yapmış olduk. Ve maça galip başladık oynamadan.

Tribünler her zamanki gibi tıklım tıklımdı. Nitelikli taraftar vardı. Ve gittikçe organize tezahüratlarla çıkardık takımı. Artık Nevizade Geceleri'yle sahaya çıkacak takım. Çıktı bir baktık sakatsız sahadalar. Uzun zamandır ilk defa tam kadroyu görünce sağlık ekibine hayret ettik.

Maç yoğun taraftar desteğiyle başladı. Galatasaray son maçın hıncını Trabzonspor'dan çıkarmaya kararlıydı. Kara Şimşek'in ortasına Kewell çaktı, kaleci kurtardı ama ataklar durdurulacak gibi değildi. İyileşen ve futbol oynamasını, orta yapmasını öğrenen Sabri yeni gelecek Milli Takım hocasına kopya verdi. Maç başı Fener'i perişan etmesi emredilen Sabri'nin mükemmel ortasını Kewell içeri yolladığında Ali Sami Yen'de Cim Bom'u yenmenin kolay olmadığı belli oldu. Bu golün yapılışında cebir, geometri fizik kimya, bilimin bütün kolları kullanıldı.

İkinci golden sonra artık çok rahat maç seyrederiz sandık. Oyuna bakarsak hezimet olması işten bile değildi. Takım makine düzeninde oynuyordu. Maçın kötü adamı Hakan Balta, iyi adamı Sabriydi. Maçın önüne çıkan futbolcu olmadığına göre takım oyunu oynanıyordu. En güzeli de buydu, atılan golde ne kadar çok futbolcu topa dokunursa o kadar iyiydi.

Servet bu maçta gelişigüzel çıkışlarda bulunmadı. Duran top organizasyonunda topa sert vurdu. Kaleciyi de içeri sokacaktı neredeyse. 3. gol geldi gelecek derken serseri bir topu kalemizde bulduk.

Ayhan iyi oynarken gereksiz bir top kaptırdı. Çok uzaktan çok kötü yere gitti top. Servet o topu vurdurmamalıydı. Hadi rakip vurdu da kıçını dönmemeliydi. Toptan futbolcu neden korkar anlamıyorum. Trabzon atak yapmadan 2 gol buldu. Bu güne kadarki en beğendiğim oyununu oynayan Sarp'ın asistiyle 3. golü bulmaları işten bile değildi. Yani olacak şey değil, bu kadar iyi oynayan takım hiç pozisyon vermeden 3-2 geriye düşecekti nerdeyse.

Ciddi sayılacak bir rakibe karşı Milli maç yorgunu takım 2 gol daha bulup aktif dinlenmeye geçmek üzereydi. Maça damga vuracak olan görünmez bir kuvvet Trabzonspor'a 3. golü attırdı. Golü televizyondan seyredince neresiyle vurduğunu anlayamadık. Bir şeyini anlayamadım Surinam'lının, maç 4-3 e gelince soktuğu Aydın'ın görevi neydi? Son saniyede atılan korner az daha Aydın'ın sırtını dönmesiyle içeri girecek şu maç 4-4 bitecekti.

Arda Turan maç 4-3 olduğunda oyundan çıktı, doğru soyunma odasına gitti. Mutlak bir sorunu vardı, yoksa Arda durum tehlikeliyken bırakıp gitmezdi.

Maçın sonunda Hagi'yi görmenin heyecanıyla eve döndük. Oyunumuzda bir değişiklik yok, yenildiğimiz maçta da yenebilecek pozisyonlar bulduk. Ortalamanın üstünde gol attık, maçı seyretmeyenler defansı hatalı bulabilir ancak yenilen 3 golde şanssızlıktan oldu. Bu defans ilerleyen haftalarda golsüz maçlar seyrettirecek bize kimse korkmasın. Yeterki şu Fener maçını atlatalım. Gol yemeden maçı bitirebilirsek mutlak atarız.

Maçtan önceki maçta atıldı bu maçın gol pasları. Sezar'ın hakkını verelim teşekkür edelim.