8 Ara 2021

El S.kko

Dünyanın en kanlı en ünlü derbileri nasıl ünlü olmuşlar, nam salmışlar bir bakalım.

İskoçya; Glaskow Rangers-Celtic. Aynı şehrin iki takımı. Din derbisi, biri Katolik diğeri Protestan.(Katolik golcü Johnston, Rangers'a transfer olduğunda evi yakıldı. 

Maç, Johnston'un golüyle 1-0 kazanılsa bile, Rangers taraftarları "maç 0-0 bitti" diyordu. )

Arjantin; Buenos Aires. Aynı şehrin iki takımı. Boca Juniors ve River Plate. Birini İtalyan göçmenler kurdu, öbürünü öz be öz Arjantinliler. Irk derbisi...(Durum öyle vahim ki, sadece Bocalıların gömüleceği kabristan yapılıyor. Yani, mezara kadar...)

İtalya; Roma. Aynı şehrin iki takımı. Lazio ve Roma. Biri faşist, öbürü demokrat. İdeoloji derbisi...
(Laziolular  Mussolini'nin torunları... Zenci ya da Yahudi futbolcu istemiyorlar. Asıl isimleri SS Lazio... SS, Societa Sportiva... Yani, sportif müessese... Ama onlar için anlamı farklı... Roma'nın amblemi ise, Roma'nın kurucuları Romus ve Romulus'u emziren kurt figürü. Yani, parlamentonun ataları...)

İtalya; Milano. Aynı şehrin iki takımı. Inter ve Milan. Biri kıro, öbürü asil. Sınıf derbisi..(Milan taraftarları arasında Dükler Baron'lar falan var.)

Romanya; Bükreş. Aynı şehrin iki takımı. Steau ve Dinamo. Biri asker, biri polis Derin devlet derbisi...(Genel olarak birbirlerini dövüyorlar... Sonra birleşip, herkesi dövüyorlar...)

Türkiye; İstanbul. Aynı şehrin iki takımı. Fenerbahçe ve Galatasaray. Din ayrımı yok. Irk ayrımı yok. İdeoloji ayrımı yok. Sınıf ayrımı yok. Asker-polis ayrımı yok. Zengin-fakir ayrımı yok. Eğitimli-cahil ayrımı yok...Üstelik, dünyadaki ünlü derbilerden farklı olarak, taraftarları şehir ile sınırlı değil , Bütün ülkede var...Peki bunun adı nedir?
Sidik yarışı derbisi...(İnanılmaz nefretin mantıklı bir izahı yok çünkü...)




5 Ara 2021

Büyük Gala Taraftarına Sevgilerle

Demirel futboldan anlamazdı, kendi adına düzenlenmiş kupa törenlerine bile katılmazdı. Siyasetten de anlamazdı, anlasaydı Salazar gibi düşünür bizi eğlence, din ve futbolla uyutur sokaklarda Devletin Düzenini değiştirmeye yollayıp Darbe yaptırmazdı. Özal'da bilmezdi futbolu, oğulları bilse gene iyiydi ama onlar da paradan başka bir şey bilmediler. Gerçi büyük oğul bir ara Cem Uzan'la ortak kurdukları çanaklı kanalla naklen futbol yayınladılar ama onların amacı futbolu değil hamutu kaldırmaktı. Karısı oyalansın diye BJK maçlarına gönderdi.

Sonrasında futboldan anlayan bir başbakan çıka geldi. Galatasaraylıydı ne hikmetse. Futbolla çok ilgilenmeye başladı. Ona yaranmak isteyenler sıradaydı, en alakasız Galatasaraylılar tribün amigosu olmuşlardı sanki. Mehmet Ağar, Işın Çelebi bu zamanda palazlandılar. Şaşılası bir şekilde Galatasaray yükseliyordu. Devlet mekanizması Galatasaray'ı özgür bıraktığından mı nedir, sınırlara sığmıyordu. Geliyordu sanki gelmekte olan Avrupa kupası.

Bir mucize daha oldu, Ecevit Türkiye Cumhuriyetine Başbakan oldu.  Olacak şey değildi oldu, toptan anlamazdı, topu idare edebilecek birilerini memur yaptı. Galatasaray Avrupa Kupasını Atatürk Hava Limanına indirdi, yetmedi Şampiyonlar Şampiyonun yenip Dünyanın 1 numaralı takımı unvanını aldı. Aynı takım Dünya Kupasına denk geldi, başında hoca olsa Dünya Şampiyonu olması iş bile değildi.

Ecevit'i yoğun bakıma kaldırdılar, futboldan anlayan, hatta futbolcu biri Başbakan oldu. Başladı bir gece ay doğarken Sultan-ı Yegah'ın hazin hikayesi.

Direnebilirdik oysa, Faruk Süren'den sonra Cem Uzan Başkan olsaydı, şimdi Mecidiyeköy'de 100.000 kişilik büyük takım stadımız en az 3-5 daha Avrupa kupamız vardı. Bilemeyiz elbet, ilk onu kovdular, memleketi yoğun bakıma kaldırmaya ilk GALA'dan başladılar. Suçu çok büyüktü, Bursaspor'un Şampiyon olmakla işlediği suç neyse, GALA'nın Avrupa Şampiyonluğu suçu aynıydı, daha da ağırdı muhtemelen ki, 20 yıldır işkencelerdeyiz.


3F ci Başbakan Fenerliydi, çalsın Fado, başlasın Fiesta, perdeler açılsın, oynansın futbol adlı hisseli harikalar kumpanyası tiyatrosu. Başbakan koyu Fenerliydi, Genelkurmayda öyle. Emniyet Müdürü de. Hatta İstanbul patladığı zaman Emniyet Müdürü Fener maçına dışarı gitmişti. Fener'i kıpırdatmanın zamanıydı. Zengin biri Başkan oldu. Çok büyük stat yaptılar, Fiesta nasılmış İstanbul'a gelsinler de görsünlerdi. Formalar, star futbolcular, hakemler, ceza kurulları. Bütün iş Fener'i en önde yapmaktı. Haklıydılar. Galatasaray forması 1 milyon satılıyorsa Fener forması 20 milyon satılıyordu. İplikçi, boyacı, düğmeci, tezgahtar, televizyon decodercisi, gazetecisi, turizmcisi, lokantacısı, hokkabazı, oluşturulacak zift medyası maymunları..., aklına ne geliyorsa futbolda ki ekonominin amiral gemisi Fenerbahçe'ydi. 

Her şey normaldi yani. Bu gün Feneri kollamayan adamı(Galatasaraylıyı bile) televizyona çıkarmazlar, gazeteci yapmazlar, hakem yapmazlar, gözlemci yapmazlar, daha açık futbolcu yapmazlar. Sıkıysa misal Kayseri Fenerin tekerine çomak soksun. Erciyes Dağını bile pastırma sucuk yaparlar. Bir taraftan akvaryum pis diye yırtınacağız, diğer taraftan pis akvaryumdaki temiz balığın çöpçü balığına yem edilmesine. Devran dönmediği sürece daha beter olacaksın. Görmek için gelecek tarihçisi olman gerekmiyor.

Kızmaca darılmaca yok. Global Kraliyet Kardinalizmi kim şampiyon olacak tespit etmişse hakeme, Vara yoğa kızmak şer cephesini eğlendirmekten başka bir işe yaramaz. Otur oturduğun yerde seyret akşam maçını. senin bildiğin futbol 11-16 kişinin 7 dönüm tarlada oynandığı ayak topu değil artık. Bir Galatasaray dirilişi, şahlanışı olmaz ise umudun ancak maç bazında kalacaktır. Başındaki adamların bu büyük donanmayla başa çıkacak ne aklı ne vizyonu ne parası var. 

Ey büyük Gala Taraftarı, Ne yaparsan tribünlerde o da cezalı değilsen sen yapacaksın ve varsa eğer senin gibi düşünen bir kaç Galatasaraylı futbolcu, kulübede mi, cezalı tavanda mı, kovulmuş Bodrum'da balık mı tutuyor çağıracaksın Fatih Terim'i geçireceksin halayların başına  onlar ağlayacak sen tribünde gırtlağını parçalayacaksın. 

'' Cim Bom Bom'um Benim, Biricik Sevgilim. Söyle Senden Başka Kimim Var Benim''

Kimi Metin gibi sever gönülden, kimi Alpaslan'dır koşar peşinden. Aşkların en güzel çocukluk Aşkıdır.

ÇOCUKLUK AŞKIMSIN Galatasaray.