5 Ara 2009

Fark Olur


Bizim Surinamlıya yalvarmalarımız para etmedi. Fakat iyi Galatasaray'lı olduğumuzu Yüce Gök biliyordu. Sonunda dualarımız kabul oldu ve bir taşla iki kuş birden vuruldu. Gökhan Zan( kendisine geçmiş olsun diyoruz, başka takımdan bile olsa hiç kimsenin sakatlanmasını istemem ama konu Galatasaray olunca başka, kusuruma bakmasın, kendisine uzun istirahatler dilerim) sakatlanarak, bizim çelişkimiz olan iki kazmayla koca Galatasaray'ın savunulması işinde rotasyona sebebiyet verdiği için teşekkür ederimç. Bu birinci kuştu vurulan , ikinci taş aynı özellikteki iki savunma çapasından birine isabet etti. Ve Mehmet Topal savunmaya geçti. O dakikadan sonra düzgün ataklar yapmaya başladık.

Yarın maça Mehmet Topal- Servet arkada Barış- Sarp önde başlanacak. Ben maç yazısını şimdiden yazıyorum. Fark olur, heleki Elano'yu kesmeden bir formülle maça çıkarsak hezimet gelir. Oyun için umutluyum, geriden düzgün toplar çıkacak, bu sayede orta saha biraz daha önde topla buluşacak Mustafa Sarp karşı kaleye daha yakın oynayacak.

Keita'nın takıma dönüşü ses getirecek, Arda, attığı çalımlardan ve attırdığı golden sonra geri dönüş sinyalleri verdi. Milli takımın elenmesi en çok Arda'ya koymuştu, form düşüklüğünün sebebi bence buydu. Yanlız gözümüzden kaçmayan şeyler var. Pao maç yazısında belirttim, Elano'ya Sabri iki kez pas atmadı, ben Elano'yu bir ara çaresiz seyrettim. Adam elini kaldırıyor, tacı bile başkasına atıyorlar. Umarım bizimki vesvesedir. Elano Melih Beyin benzettiği gibi piyadeyi destekleyen havan mevzisi pozisyonunda. Kazmaların 8 pasta kat ettiği mesafeyi tek bir pasla hallediyor. Geriden gelenlere koridor açıyor. Biraz da Arda serbest vuruşları bıraksa da kararımızı iyice versek.

Kewell'in yükü ağırlaştı, bence yarın kenarda oturarak başlar. Bana kalsa Nonda'nın yerine oynatırım ama bu kadar değişikliğe de razıyım. Baros gelene kadar idare edelim yeter. Yarın bir futbolcu daha teraziye çıkacak. Bakalım kaç okka gelecek. Uğur Uçar'ın yokluğunda Sabri futbolcu oldu, sıra kendisinde eğer bıraktığımız yerden başlayabilirse Hakan Balta korkulu rüyalar görmeye hazır olsun.

Ben yarın Servet'ten de olumlu futbol bekliyorm, gol atarsa demedi demeyin. Kendisinden futbol bekleyen yok, Ayıboğan'lık yapsın yeter. Topu kaleciden almaya korkuyorlardı, aldıklarında da kendilerine garanti pas verip sorumluluktan kaçıyorlardı. Şimdi Topal topu ileriye doğru daha rahat dürter. Ve Servet asıl görevine döner, bu rahatlıktan pozisyon bile bulur.

Son lafım Galatasaray taraftarına. Perşembe gecesi dakika 90, penaltı gibi frikik atıyorlar ve bizimkiler bağırıyor'' elimde sigara deplasman yolunda, sen var ya sen....'' arabesk ağıt. Sahada oynana oyuna en ufak bir katkısı olmayan tezahüratlarla Beşiktaş'lıları geçtik. Bence ters bile tepiyordur bu bağırışlar. Kale arkasında bir kule var, her kimse tanımıyorum, amigo namlı kardeş bir saniye bile maça bakmadı. Son saniyedeki serbest vurşu bile seyretmedi. Bu tezahürat sistemine başka bir yazıyla değineceğim. Fakat görüşüm taraftarın gittikçe kötüleşmesidir.

Ligimizin langırt ligi olduğunu yazmıştık, dün Beşiktaş maçını seyretmedim, langırt maçı berabere bitmiş. Her maç her sonuca gebe, Dürüllü'lü o futbolla nereye kadar zıplayacak? Benden tüyo Nihat'ın iyileşmesine sevinelim. 12 puan farkı Nihat düz koşu yaparken kapattılar.

Yarın İç Anadolu'da bir büyük maç var. Kayseri'li hemşehrilerim maça gitmez demiştim, uyarılarımı dikkate almışlar! maçı beleş yapmışlar( maç 1 lira yanında çaman ekmek bedava) ve Kayseri'liler ''nööreceem maçta'' demeyerak bedava maça hücum edecekler. Ve ilk defa tıklım tıklım bir maç oynanacak Kadir Has'ta.

Neyse araya garnitürden sıkıştırdık bunları da. Toparlarsak bu yazının ana fikri, Gökhan Zan'ın sakatlığının bizim geri dönüşümüze katkı yapacağı varsayımıyla maçtan önce kehanette bulunmamdır. Üst oynayın fark olur, yatasanız amortiniz benden.

4 Ara 2009

İkimiz Bir Fidanız; Galatasaray 1- Pana 0


O lanetli maçın üstünden haftalar geçti. Her iki takım da o maçtan büyük zaiatla çıktılar. Tabelaya bakarsak Fenerbahçe bizi yenmiş, biz aslan gibi yenilmişiz. Fener'in burnundan gelmiş o galibiyet. Dikiş hala tutmuyor işte.

Fener bizden aldığını Beşiktaş'a verip ödeşti. Sonrası hüsran, galibiyet yok, iyi oyun yok. Fener puan kaybettikçe biz kaybettik, o maçtan sonra iyi oyuna gole hasret kaldık. Dün gece Fenerbahçe deplasmanda galip gelerek ilk defa bir Türk takımı guruptan birinci çıktı diye övünecekken, limon sıkıldı ve bu gece aynısını Galatasaray yaparak, bir maç kala gurubu lider bitirdi.

Bursa maçını taraftar unutmamış, dolu olmasına rağmen tribünler hele ki bir Avrupa Kupası maçı coşkusunda değildi. Alpaslan tribünü daha bir bilinçli, hiç bir futbolcuyu çağırmadılar. Ve mor formayla çıktı sahaya takım.

Biz artık alışacağız bu sisteme. İstemesek de Surinamlı bu takımı çıkaracak. Defansta iki kazmayla savunma yapılacak, onların önünde de aynı türde iki bekle ilk toplara basılacak. Ya kötü oyuna razı olacağız, ya da bu adamlar oynaya oynaya oynamasını öğrenecekler. Gökhan Zan sakatlanıp çıkınca ne yalan söyleyeyim gol kadar sevindim. Onun çıkmasıyla bir anlamda benim istediğim değişiklikler yapılmış oldu. İki baltadan biri çıktı, yerine Topal geçti. Topal'ın tekniği Gökhan'dan iyi olduğu için düzgün çıkmaya başladık. Ve kaç maçtır özlediğimiz rekor pas trafiğini 3-5 defa seyrettik. Topal geriye gelince Sarp'ın oyunu gözle görülür biçimde iyiye döndü.

Fener maçından sonra en iyi oyunu oynadık. Kimse memnun oldum sanmasın sakın. Öyle ahım şahım bir futbol yoktu, ancak bu kötü periyotta morale büyük ihtiyaç vardı. Umarım kötü futbolumuz dip yapmıştır, ve bu maçla birlikte çıkışa geçecektir. Ah şu Baros iyileşene kadar idare edebilsek. Manda yiyicisi yere yığıldı yığılacak. Sezon sonuna kadar banko oynasın 5 gol atamaz. O da beleş olursa. Yürümeye dermanı yok.

Elano Blumer'e acıdım. Bu maçta kendisini dikkatle izledim. Bence ona pas atmıyorlar. Ya da çok kötü pas atıyorlar, alıp kontrol edemiyor. Gökhan, Servet, Sabri, Balta isabetsiz uzun toplardan kaç tane attılar, Elano'yu tercih etmediler. Bu gidişle Elano'nun banko oynaması, iki maç üst üste ilk 11 çıkması imkansız gibi.

Kader Keita'ya yedeklik yakışmıyor. Girdikten sonra maça hareket geldi. Futbol maçında olduğumuzu hissettirdi. Bakalım kim oynamayacak önümüzdeki maç. Dileğim Nonda'nın oturması, Kewell'in santrafor oynaması. Rijkaard yapamazsa sakatlık belası yapar bu değişikliği.

Leo Franko'yu ben bu maçta ilk defa beğenmedim. Ne gariptir, benim beğenmediğim maçı gol yemeden kapadı oysa. Ne zamandır hatırlamıyoruz gol yemediğimiz maçı. Topu devamlı şişirdi durdu. Acemi kaleciler gibi dandik bir gol yiyecektik nerdeyse. Elle topu en yakındakine veren Leo gitmiş, sıradan degaj yapan kaleci gelmiş. Taktiği böyle vermişlerse kötü.

Servet kardeş, Mehmet Topal'ın Gökhan Zan olsa garanti gol olacak pozisyonda muhteşem alışına penaltı çaldı nerdeyse. Durdu resmen penaltı diye. Bir ara sağ açık pozisyonunda orta yaptı. Bereket avuta gitti de bir daha aynı yerden orta yapmaya kalkmaz.

Arda Turan bir kaç pozisyonda klasını gösterdi. Çalımları bel kırar cinstendi. Golü de attırınca üstündeki miskin toprak kalktı. Fakat itirazdan sarı kart alması yalışmadı. Sonlara doğru da oyundan iyice düşüp idare etti.

Kolay geçeceği belli olan maçı kolay geçtik. Her ne kadar maçın skoru yavan olsa da fazla zorlanmadan 3 puan aldık. Gurup maçları antrenman havasında geçti, esas maçlar şimdi başlıyor. Önümüzde ki angarya Strm Graz maçını geçip, ciddi rakibimizi bekleyelim bakalım.

1 Ara 2009

Türkcell Langırt Ligi


Süper lig başladığında ne ümitliydik. Her maç keyif veren futbol, bol gollü maçlar, uzun pas trafiği ve kayıpsız geçen haftalar. Rekorlar kıracağımızı sanıyorduk. Aynı rüyayı Fener'liler de görüyordu. Bu arada Dürüllü'lünün defteri dürülüyor zirve iki takıma kalıyordu. Ta ki o lanetli maça kadar. Geçen yıl Sami Yen'de oynanmıştı o uğursuz maç. Berabere kalmış en önemli oyncları kaybetmiş, Beşiktaş'a yaranmıştık. Sonrasında her iki takımın gafletinin ardından ligin en kötü futbolunu oynayan Beşiktaş yararlanmış şampiyon olmuştu.

Bu sene Beşiktaş'ı 3 kez izlediim. Üçünde de sıçan gibi oynadılar, 2 sini kazanıp birini bize kaybettiler. Ve her iki takımdan 12 şer puan fark yediği halde Denizli bıyık altından gülüyordu. Bu salaklar Kadıköy'de bir maç yapar, o maçın öncesi, o maç ve sonrası bize yarar hesabı yapıyordu. Ne oldu bizi yenen Fenerbahçe'ye önce ona bakalım. Bizim maçtan önceki maçı feda ettiler. Bütün enerjilerini bizim maça verip kazandıktan sonra, hem takımda hem taraftarında korkunç bir boşalma oldu. Maç seyircisiz oynanmasa bile inanın kimse son maça gitmeyecekti. Bilica'yı cezalı duruma düşürdü o lanet maç. Ve sonrası hüsran oldu.

Biz ne yaptık peki. Biz de ölüm kalım maçını kaybettik ve öldük. Baros sakatlandı, Keita tam formdayken ölüye çıktı. Yenilginin verdiği moralsizlik hocaları yeni çareler arayışına itti ve daha büyük bir travma geçiriyoruz, atlatılacak gibi de değil.

Ne yapmalı peki? Ben bundan sonraki Fenerbahçe maçına Kadıköy'e gitmeyeceğim, misal Manisaspor'la oynuyormuşuz gibi izleyeceğim. Futbolcuları gereksiz kasıyoruz. Biz kendimiz hayatımızın en önemli şeyiymiş gibi değer veriyoruz o maça. Maç ta maç olsa bari. Beşiktaş Fenerbahçe maçı nasıl dostane oynandı gördünüz. 3. gol ofsayt gole bile itiraz eden yok.

Beşiktaş haftalardır yemeyerek, gol de atamayarak nasıl oluyorsa puan cetvelinin tepesine yerleşmiş. Bu kadar kötü oynayan takım oralarda kalabilir mi? Kalabilir, bizim lig lig değil. Bütün maçlar langırt maçı. Her maçta her sonuç çıkar. Misal Beşiktaş oynadığı bütün maçları kaybedebilirdi. Bizde bütün maçlarımızı kazanabilirdik. 200 senesindeki oyunla gelen şampiyonluktan sonra alınan şampiyonluklar da langırt işi. 3 büyükler dediğimiz takımların langırt tahtasındaki futbolcuların en(se)leri daha kalın fark o kadar.

İki maç iyi oynayan takımı geçtik, iki maç iyi oynayabilen futbolcuya razıyız. Bir maçta çatala gol atan Mehmet Topal, aynı uzaklıktan taca şut atabiliyor. 20 metre mesafeye pas atamayan futbolcular cirit atıyor Türkcell Langırt Liginde. Bakıyorsun bir maçta langırt kalecisi yuvarlanarak, takla atarak topu kurtarıyor ve takımı galip geliyor. Son maçtaki langırt kalecisi Volkan topu kendisi deliğe sokup neticeyi oluşturuyor.

Kimse üzülmesin bizim langırt da çalışmaya başlar yakında. Yeter ki milleri çevirenler Denizli kadar şanslı olabilsinler. Hepimizi kandırıyorlar, milyonları götürüyorlar. En güvendiğimiz futbolcunun önümüzdeki maç nasıl oynayacağını bilemiyoruz. Hatta oynar mı oynamaz mı onu bile bilmiyoruz. İki takım çıkar denen Galatasaray, ligin yarısı geldi 8 kazmayla maça çıkıyor. Yenilen futbolcu sabah kalktığında maçı nutmş oluyor. Neşelerine diyecek yok.

Ben yönetici olsam son Bursa maçını her gün 5 er kere mecburi izletir, o maçtan imtihan yaparım. Bundan sonra da yenildiğiniz her maçı ceza olarak 20 defa seyredeceksiniz desinler bakalım bir daha yeniliyorlar mı kolay kolay. İnsanın sinirden bir şey yazası gelmiyor. Şu Beşiktaş bu futbolla bizden önde ya, günün deyimi ile içim acıyor.

Kayserispor şampiyonluğa oynuyor, maçını o güzelim stadyumda 2.000 kişi izliyor. Milyonluk şehirde maça gelebilecek parayı harcayacak 20.000 kişi yok işte cimri Kayseri'lilerde. Trabzonspor son yılların en büyük futbolunu oynayıp langırt kalecisini geçemeyip yeniliyor, 5 futbolcu kadro dışı, mevcut antrenör ülke dışına yollanıyor.

Langırt liginde bu sene kim şampiyon olacak bakacağız. Çünkü şu ana kadar iyi futbol oynayan hiç bir takım yok. İyi futbolcu desen 5 kişi sayamayız. Biz bu orta oynunun neresinde oluruz acaba, hiç bir fikrimiz yok. En dandik dediğimiz takım yenip gider, en korktuğumuz takıma fark atar yollarız. Sezon başında Brezilya Milli Takımından iki banko en büyük iki takımımıza geliyor, yedek kulübelerinin pas pasçılığını yapıyorlar. Kim sakat, kim oynayamayacak transfer edilip spor salonlarında bakılıyor. Sadece parası fazla diye birileri yönetici olup hayatımıza yön veriyor. Hile, yalan, sahtekarlık egemen olmuş, lanet olası 3 puanı alan hoca haftayı mutlu geçiriyor.

Benim itirazım var, dalgasız denizlere, kavgasız insanlara. İtirazım var karsız dağlara meyvesiz ağaçlara. Yavaş yavaş bu düzlemden de çekileceğim. Topu 5 kere sektiremeyip milyonlarca dolar alan baltaları, topalları sadece Galatasaray'lıyız diye seyretmek istemiyorum. Bu devran döner durur ve biz bir gün çeker gideriz. 2 maç üst üste iyi futbol seyredemeden.