13 Haz 2009

Saçları Topuz



Kendi yiğit, Anadolu delikanlısı. Düşermisin menajer adlı insan satıcılarının, kan emicilerinin pençesine, işte böyle maymun ederler adamı. Ah icad eden Lidya'lıların kemikleri sızlayıcısa para. Ne söz, ne din, ne iman dinliyor. Nice arkadaşlıkları, kardeşlikleri bitiriyor, nice yeni düşmanlıklar peyda ettiriyor.




Saçları topuzlu topçumuz Mehmet, daha lig başlamadan iki büyük takımın formasını giydi. Küçükken de alakası olmayan diğer büyük takımın giydiği söyleniyor. Bu konuda ilk vahiy bana indi, böyle karektersiz futbolcunun bizde işi yok diye yazdım. Futbolunu severdim, sapına kadar delikanlı sanıyordum. Değer mi acaba? biz olsak ne yaparız. Buradan atıp tutamamak kolay. Ancak biz zurnanın zırt dediği deliği arıyoruz. Beşiktaş Başkanı, Sayın Tüpçü ortalığı ayağa kaldırmadı mı? Borsaya bildirilmedi mi? Mehmet Topuz bizde diye, bu haberi duyan kimi yatırımcı kendince yorum yapıp hisse senetlerini alıp satmadı mı? Yokmu gerçekten böyle biri? ve diyelim ki zarar etti, sebebi kimdir? Manüpilasyonun kralıdır, Yıldırım Demirören'in tutuklanması gerekir. Elinde hiç bir belge yok, bu devirde bir dolandırıcının sözüne güvenecek, koskoca Beşiktaş Başkanı sıfatıyla madara olacak. Eğer gerçekten böyle biri varsa hesap sorma hakkı yok mudur? Ne cevap vereceksin taraftarlarına. Bu olay çok ağır bir darbedir, doğuda bu olayın binde birini yapan, sebep olan namus davası çıkarır.




Fenerbahçe taraftarı ne yapacak dersek, memnun olmuşlardır. Bu yüzden Fenerbahçeli 'dir zaten onlar. Biz olsak böyle futbolcuyu transfer edeni küfür manyağı yapardık, Fener'li ise nasıl geçirdik tatminliği içindedir. Fakat futbolcu için Fener taraftarları asla güvenilir değildir. En ufak bir formsuzluğunda olanları başına kakacaktır. Beşiktaş taraftarı içinse artık Fener maçları ayrı motivasyon konusudur. Mehmet Topuz hedeftir. Menajeri için olay bayram yeri olayıdır. Şimdilerde dolar saymakla meşguldür.



Mehmet Topuz mu? Atatürk'ün tanımladığı ahlaklı sporcu tanımına bire bir uygundur. Yalancıdır, nankördür, koskoca bir taraftarın gururuyla oynamıştır, sevgi ve nefreti aynı anda yaşatıp travmaya sebep olmuştur. Layık olduğu, olması gereken kulüptedir. Emre Belözoğlu'nun kankası oda arkadaşı olmalıdır.



Aziz Yıldırım mı? Her sene böyle bir karektersiz futbolcuyu takıma kazandırmasıyla ne kadar övünse azdır. Düşünüyorum da acaba seneye de bir futbolcu ben de önersem. Bizim lig ender de olsa mutlak şerefsiz bir futbolcu daha çıkaracaktır. Şu resimde ki işbirlikçi Cemil bu işleri iyi bilir, daha önce Rıdvan'ı, Tarık'ı, Bülent Uygun'u bu şekilde transfer etmişlerdi.



Yıldırım Demirören, Dürüllülü'nün şapkasından çıkardığı kupaların sevincini yaşayamadan büyük bir dayak yemiştir. Senmisin zenginin sırça köşküne taş atan, bu kupaları burnundan fitil fitil getirirler Başkan. Fakat sen fazla üzülme bu sahtekar futbolcudan sana zaten hayır gelmezdi.



Ben mi? bana ne ne halt yerlerse yesinler, ben sadece kehanette bulunabilirim, bir kelek yapmış, içiyle barışık olmayan futbolcu hiç bir takımda dikiş tutturamaz. 20 maç oynamaz, sonraki sene 10 maça düşer, bir de Ağırol Memed transfer edilirse kulübenin paspasçısı olur.

11 Haz 2009

Menajer



Ne de güzel ad bulmuşlar. İngiltere'de antrenöre menajer diyorlar. Bizde menajer deyince akıllara futbolcunun temsilcisi geliyor. Bildiğimiz insan satıcısı işte. Sattığı insanlardan komisyon alıyor. Orta çağın köle ticaretinden farkı yok. İnsanlığı, vefayı, minneti ortadan kaldırdılar. Metin Oktay'ın menajeri mi vardı? Hakan Şükür sözleşme yapmaya babasıyla gelirdi. Eskiden futbolcular babasıyla, abisiyle, ya da güvendiği büyüğüyle girerdi sözleşme zamanı, transfer zamanı odalara. Ön planda hatır vardı, '' hadi koçum'' dendimi imza atılırdı. Futbolcular para istemeye utanırlardı.

Şimdi kulüpleri batıranlar, gözü doymaz menajerlerdir. İşi kızıştırır, ne kadar fazla paraya kakalarsa o kadar fazla götürürler. Futbolcuların sırtından geçinirler, bu yazdıklarımı okuyanlar arasında varsa böyle biri kusuruma bakmasınlar. Nefret ediyorum bütün menajerlerden. Kimseyi de tanımam etmem. Bildiğim en büyük komisyoncu Balkan futbolcularını kakalaya kakalaya imparator olmuş Eşşek Saffet'tir. Getirdiği hiç bir futbolcu iz bırakmamıştır, ne hikmetse kulüp yöneticileri kapısından eksik olmaz.

En son olay nefretimi yazmama neden oldu. Mehmet Topuz olayı patlamadan ben yazmıştım bir şeyler. Mehmet, yani sahibi ,her takıma gidebiliriz gibisinden demeçler patlattılar insan pazarına. Çok para kazanacaklar ya, üç kulübü bir birine düşürdüler. Önümüzdeki sezon muhtemel düşmanlıkların şimdiden temelini attılar. Bence ortada yanlış yapan biri varsa o da Mehmet Topuz'un dolayısıyla onun satıcısınındır. Aziz Başkan'la, Tüpçü işbirliği yapıp Topuz'u ortada bırakmalılardır. Cezasını çeksin menajeri, aklı başına gelsin.

Her çocuğun formalı resmi vardır. Şimdi büyük takımlarda oynayan futbolcularda bir zamanlar çocuktular. Bekliyorlar, tam kapağı attıkları anda çıkarıyorlar formalı çocukluk resimlerini. Misal Yusuf Fener'de oynarken, Beşiktaş formalı resmini göstermedi. Fener'e tekrar gelseydi hiç söylemeyecekti, bizde bilmeyecektik. Mehmet Topuz'u Fener alsaydı, küçükken Beşiktaş'lıyım demeyecekti.

Futbolcu menajerleri günümüzün komisyoncularıdır. Ne kadar az muhatap olursak o kadar iyidir. Bunlar kan emicilerdir. Olmasalar çok daha güzel olur herşey, nitekim eskiden yoktular ve çok daha delikanlıca olurdu transferler.

10 Haz 2009

Ben Demedim mi?


Schuster'in Galatasaray'ın tazminat ödenmek istenmemesinden dolayı ile sözleşme imzalamadığı ileri sürüldü. Marca, Schuster'e 2 yıllık sözleşme öneren Galatasaray'ın "Eğer 1. sezon içinde göreve son verilirse herhangi bir tazminat ödenmeyecek" şeklinde bir madde koyduğunu ve Schuster'in de bunu kabul etmediğini ifade etti. Fotomaç 10.06.09

İşkembeden atarlar ''ben demedim mi lafını kullanmayı hiç sevmem''. Ben severim arkadaş, çok kullanırım, eğer dediklerimde isabet çıkmışsa dediklerimi gözlerinin içine sokarım. Hiç bir şey demessen, ben demedim mi lafını sevmezsin. Ya da çok şey dersin de dediklerinin hiç bir çıkmaz o zaman da kullanırsın '' ben demedim mi'' lafını.

Ne demişiz, ne yazmışız Hagi gitti gideli. Bu takıma gelecek hocaların hocametreleri bellidir. Tazminata bakacaksın, kim daha az kovulma tazminatı alacağını beyan ederse o işte takımınızın hocası. Shuster bey, kovulunca tazminat almazsın maddesini kabul etmemiş. Niye etmiyorsun kardeşim, burası Ali, Aziz Baba'nın çiftliği mi? Ye iç, yan gel yat, merkez bankası yükü yeşili indir, taraftarı kahret, futbolcuyu canından bezdir, takımı itin kıçına sok eee sonra, beni kovarsanız bir de tazminat ödeyiniz lütfen.

Daha ne olacak, 75 yaşında adam, parayı ne yapacaksın, sen olmasan, Paf takımla çıksa Fener'in alacağı derece zaten 3. lüktü, sen onu da alamadın, haysiyet, şeref hak getire, benim kontratım var kardeş. Neyse el elin eşeğini türkü söyleyerek ararmış, Aragon Dede varsın tokatlasın, biz kendi eşeğimiz arayalım.
Bizim mekan çiftlik değil, biz Aslan Yuvası'nda yaşıyoruz. Paramız kıymetli, karizmamız var, asaletliyiz her şeyin en iyisini önce biz yaparız. Başkaları iyi bir şey yapmışsa da bekleriz daha iyisini yaparız.Shuster Bey, kovulursam para isterim demiş, ben yönetici olsam bunu diyen adamla konuşmam bile. Talip olduğumuz futbolcu, hoca her kimse ne istiyor fazlasını veririm. Beğenmezsem, başarısız görürsem, başarısız olduğunu bilirkişilere tesbit ettirirsem(Çünkü bizim başarısızlık dediğimiz 2. liğe bunlar başarı derler) verdiğimi geri alırım. İster gel ister gelme.

Yıllardır kendine güvenen bir er bulamamıştık bu meydanda. Hem karizma, hem büyük futbolcu, hem başarılı, hem kendine güvenen ve işler sarpa sararsa ''kafama sıkar giderim'' diye racon kesecek biri nihayet aramızda. Eğer kovarsak, o ana kadar ki aldığı parayı da verir gider bu büyük Hoca. Görürsünüz o sözleşmesini mazisiyle yazmış, gözleriyle imzalamış.

Ben demedim mi?

Ağırol' Memet


Bizim çakma Memet dönüyormuş gözümüz aydın. Ben bu adamı hiç sevmedim. Futbolunu da sevmedim. Bi bok sandıklarımıza ilave edeceğim. Koskoca Roberto Carlos’un oynadığı takımdan, Roberto Carlos’un geldiği lige, 5 para etmez iken milyon dolarlar kazandıran Fenerbahçe’ye 5 dolar kazandırmadan adeta kaçtı.
Kaçırıldı, pis, dolandırıcı, hırsız, yalancı menecerler( ne demekse, komisyoncu haraççı desek daha iyi) yüzünden.(bu konuya da el atacağız)
Küme düşmüş oynadığı takım, beter olsun bize ne. Çakma Memedi kakalayacaklar yeniden.
Bir koyundan 5-6 post çıkarıyorlar. Birilerinin basiret bağlanması sonucu kendini yabancı olsun da nasıl olsun diyen, parası bol olmasa da gönlü bol olanların yaşadığı ülkede bulmuş bir futbolcu işte o kadar. Menegerlerin dolandırıp maymuna çevirdiği Mehmet Topuz, çakma Memed’i cebinden çıkarır.
Bize gelecek diye ödüm kopuyor. İşte biz bunun için farklıyız. Sene boyunca eleştirdiğimiz, küstüğümüz, hakaret ettiğimiz Başkan’ımız façamızı indirdi. Tam nefret edecekken, bir an gelip sevgiye dönüşür bizim hikayelerimiz. Ağırol Mehmet’in müracat edeceği adres belli, Bokludere’de denerler şanslarını. Kimse sormaz arkadaş senin oynadığın takım neden küme düştü diye. Bu kadar büyük futbolcusun, takımının küme düşmesinde senin hiç mi kusurun yok?
Ne yüzle geliyorsun bu ülkeye. Aynı suda iki defa yıkanılmaz derler bizde. Benim bildiğim Aziz Yıldırım bu adamı bu saatten sonra malzemeci bile yapmaz. Ancak Beşiktaş pusuda, onların sarhoşluğu 5-6 sene geçmez. Hazır husumet tavan yapmışken, geçen yıl Emre’yi bize nisbet yapmak için alanlar gibi, Memed’ide Fener’e darbe indireceğim diye alır bu Beşiktaş. Hem Fatih Hoca varken bir kontenjandır Memet. Tükürdüklerini yalamamak için her daim almak zorundalar. Bari Beşiktaş’tan bir oyuncu olsun mantığıyla Beşiktaş havada kapabilir.
Onlarda almazsa, Memet zaten biliyor (unutmadıysa tabi) Ulus Marşımızı, birkaç da dua ezberletip Sivas’a kakalarlar. Bir iki de ceddin deden neslin baban marşı istikamet Temeltepe, marş marş.

7 Haz 2009

Unutulmaz Maçlar


Bizim Galatasaray taraftarı Genco, anasının karnından doğmadan üç gün önceydi. Galatasaray tarihinin en büyük maçına çıktığımızın farkında değildik elbette. 15 gün önce İsviçre’de 3-0 kaybettiğimiz maçın rövanşının unutulmaz bir maç olacağı hiçbirimizin öngörüsü değildi. Takımın başında henüz Dürüllü’lü ünvanını almamış Denizli vardı. Maçı televizyonların vermesine izin vermediler. Denizli’nin tur atlayacağız demeçlerinin pek önemi yok. Bendeniz banka çalışanıyım o zamanlar,Taksim’de, Elmadağ’da. Maça gitmiyorum, dinleyebilirsek radyodan dinleyeceğiz malum elenmelerimizden birini daha.


Öğle paydosundayız, yemek yediğimiz lokantanın küçük televizyonunda, takımın maç öncesi Florya’dan çıkışını gösteriyor. Kaptan Cüneyt kükredi o anda, tam takım yola çıkarken savaş meydanına doğru.’’Ali Sami yen’e ölmeye gidiyoruz’’


Yemeğimi yarım bıraktım, koştum bankaya izin alabilmek için. O sırada evden telefon geldiğini söylediler. Genco’nun anası sancılanmış, Müdüre çıktım, karımın durumu ağırmış dedim. Müdür dediğim o da arkadaşımız, beraber top oynuyoruz, Fener’li. Yetiş lan dedi, yapabileceğim bir şey var mı? Yok dedim, cebime hesap makinalarından topladığım şeritlerli doldurdum. Eve telefon ettim, yalandan. Sancım var diye feryat geldi telefonun öbür yanından. İzinliydim, tercihimi Mecidiyeköy’den yana kullandım. Genco nasıl olsa doğardı, ama bu maç bir daha olmayacaktı.
Stada vardığımda kapılar kapanmıştı. 50.000 işsiz Ali Sami yen tribünlerinde bir tarihe tanıklık etmek üzere görev başındaydı. Stadı tavaf ettim, giriş imkansızdı. Acaba eve mi gitsem dedim, vicdanımda rahatsızdı o anda. Son bir umut yeni açık tarafına yöneldim. O sırada tek sıra halinde bir polis mangasının demir kapıdan içeri girdiğini gördüm. Polis mangasının en sonuna takıldım. Ben de içeri girdiğimde demir kapıyı kapattılar. Dışarıda 20.000 işsiz daha vardı, ben içerdeydim. Polisler sorgulamaya başladılar sen kimsi diye. Ellerinden gelse kapıyı açıp beni atarlardı ama imkansızdı. 10 cm aralansa kapı inanın en az 100 kişi içeri girerdi o kadar delikten.
Bıraktılar beni kaderime, hadi girdin tribüne nasıl çıkacaksın. Kapılarda biner kişi var, tribünleri bilenler hak verir takım elbisemi yırtarak tırmandım yeni açık alt tribünün giriş çıkış betonuna. Maymun olsa çıkamazdı ben çıktım.


Galatasaray savaş veriyordu, Denizli ile, taraftarla beraber. İlk yarı 1-0 bitti. İkinci yarı boğduk İsviçre’lileri. Tanju’yla çöktük, kabus olduk, Büyük Metin’le aktık, Cüneyt Kaptan kudurmuştu. Gevur Prekazi’yle, Uuuuu(uğur)’la saldırdık. 3-0 oldu maç, o ana kadar en şiddetli desibelle bağıran taraftar, korkudan bağıramaz oldu. Ben 3-0 a kadar bağırmadım ne yalan söyleyeyim. 4-0 olunca en arkadan ortalara kadar yuvarlandım. O sırada inanılmaz bir gol kaçırdılar, girdikleri ilk ve tek pozisyonda. Taş kesildi 50.000 işsiz ve Simoviç. Üstten avuta gitti, sonra sol kanattan bir top geldi Uğur’a, girdi kesti, Tanju yapıştırıp ağlara topu, mühürü bastı. ‘’Avrupa Avrupa duy sesimizi’’, ‘’Cim Bom final yakışır sana’’ tezahüratları söylenirdi o zamanlar. Sesimizi duyurmaya başladığımız, Final’i de göreceğimiz yakındı artık. Golü attıran Uğur yeni açığa doğru koşmaya başladı. Ben de sürüklenerek, dellenerek demirlere tırmandım, o golü kimbilir kaç kere seyretmişsinizdir. Demirin bir tarafında be diğer tarafında Uğur vardı. O ‘’Koyduuuuuk, koooooyduk’’ diye bağırıyordu. Ben insanlık dışı ses çıkarıyordum.


Galatasaray tarihinin en büyük maçından utkuyla çıkmıştık. Sonradan çıkacağımız daha büyük maç ve kazandığımız utku beklide hiç olmayacaktı eğer biz o maçı alamamış olsaydık.
Maç bittiğinde neleri kazandığımızın pek farkında değildik sıcağı sıcağına. Tarih yazılırken o an orada olanlar pek farkında olamıyorlar demek, zaten o anda yaşadıklarımız tarih değildi.
En kısa yoldan eve gitmeye koyuldum, telefon edebileceğimiz bir ortam yok, bir tarafım evde olamadığım için vicdan azabıyla boğuşurken bir tarafım o büyük maça o şartlarda şahit olabilmenin dayanılmaz onuruyla coşku doluydu. Neushatel Xamax’a evire çevire geçirmiştik.Eve geldiğimde endişeli bir durum yoktu. Ben ki daha önce babamım kolundaki serumun çabuk bitmesi için musluğunu açıp, maça yetişmiş bir Galatasaray ahvadıydım.

Genco’ya kötü bir şey olmadı, 3 gün sonra doğdu, Monaco maçında havalara atıldı.
Eminim yerimde olsa o da aynı şeyi yapardı.

Not; Bu yazıyı okuyanlar unutulmaz bir maçı yazsınlar, sadece hangi maç olduğunu yazsalar da olur.