Ne güzel başlamıştı her şey. Takım, Beşiktaş'ı devre dışı bırakmış, Sarı Ejder'in sevincini yaşarken Kıta Afrika'sından haber gelmiş. Kıta'nın gelmiş geçmiş en büyük futbolcusu Kara Tren'in geleceği haberinin üstüne Yılmaz Tutuş'un içerden çıkışı, gelmiş geçmiş en büyük deplasman tribünün olacağı beklentisiyle milyonlarca Galatasaray taraftarı maç başındaydı.
Televizyon maymunları Galatasaray kadrosunu veriyordu 1 gün öncesinden. Sarı Ejder yoktu, Burak vardı. Galatasaraylı bir prostatlının torpilinden artık emin olduğum Emre Çolak sahadaydı. Küçük takımların küçük hocalarının vazgeçilmez teoremiydi. Galip takım değiştirilmez mantığı geçerliydi. Melo ve Hamit cezalı olmasa onlar oynayacaktı. Hoca için sorun değildi, onların yedeklerini oynatarak galip takımı değiştirmemiş oldu. Sarı Ejder'in maç eksiği vardı, tıpkı Emre Çolak'ın maç fazlası olduğu gibi.
Hayatım boyunca büyük Galatasaray taraftarın ali menfaatlerini düşündüm. Her maça galip gelme olasılığıyla çıkan bir taraftar olmak istedim. Gerisi maçtır 3 ihtimallidir, benim takımım, imajı, tarihi, kültürü, stadı, Dünya'nın her stadında meşale yakan taraftarıyla büyük takımdır. Yener yenilir, hiç itirazım yok ama aptallığa savaşım var benim. Oyuncu gurubu içerisinde en kuvvetli 11 le sahaya çıkamayan Hocaya itirazım var. Bozuk saat misali doğruyu 1 kere göstermiş, bir gol atmış oyuncuyu ısrarla oynatana itirazım var.
Galip takım değişmez, iyi ki yenemedik. Eğer yenseydik Sarı Ejder'i seyredemeyecektik. Eğer yenmeye devam etsek, Kara Tren Hoca'nın yanında kulübenin koltuklarını pas pas yapacaktı. Bilen bilir, ben bazen Galatasaray'ın kaybetmesini isterim. Nitekim devrimin yapıldığı bir önceki sezon misali. O sezon kazayla, 3. olsaydık bugün bu takım yoktu. Şimdi yine sevinçliyim yenemedik diye. Sezonu kurtardık, eğer yensek aynı takımı sahaya süreceklerdi.
Milyonlarca yuro ödenerek alınmış Sarı Ejder son 20 dakika takımı kurtarsın diye sahaya sürüldü. O anda Emre, Aydın, Amrabat sahadaydı. Bu üçlü aynı anda sahada olduğu bir maçı Galatasaray'ın kazanma olasılığı sıfırdır. Futbol tanrısı dualarımızı kabul etmedi. Fas ulusal takımının final oynamasını, hatta süper final oynamasını istedik. Hangi hırsızın, hangi salağın, hangi hainin marifetiyle koskoca Galatasaray'da oynatılan Amrabat'ın hesabını bu tribün elbet soracaktır. Ama ve lakin bu Emre Çolak'ın bu takımın banko futbolcusu olduğuna karar veren mekanizmanın kim olduğunu biliyoruz. Neyin bedelini ödüyoruz, akıl tutulması yaşıyorum. Değil 350, 3500 maça çıksa görüşüm değişmeyecek. Fatih Terim bu takımın başında ölene kadar kalması gereken, yerine başka adam olmayan tek adamdır. Ama kesin olarak söyleyebilirim ki, futboldan zerre kadar anlamamaktadır.
Galatasaray başkanı elbet bu duruma da müdahale edebilecek bilgi birikimine sahiptir. Milyonlarca yuro ödeyerek, rakipleri ürküterek getirdiği adamı sıkışınca oyuna sokan hocasını derhal hastaneye kaldırmalıdır. Fatih Terim cinnet geçirmektedir. Bu normaldir, her kes delirebilir, sahanın en kötü 2 oyuncusu Emre Çolak ve Engin Baytar'ı oyunda tutup, Yekta ve Elmander'i çıkartan hoca normal değildir. Balıklı Rum Hastanesinde format atılması gerekir.
Muslera'ya çok yüklendim. Çuval ilan ettim. Aykut Erçetin tekrar takıma gelince de artık yüce göke iman ettim. Futbol tanrısı benim belamı veriyordu. Bu maç itibarıyla Muslera'cı oldum. Benim için bundan sonra Dünya'nın en büyük kalecisidir. Maçtan önce bu duygular içindeydim. Kaleye gelen ilk top gol olduğu zaman bile kızmadım. Kızmadığımın ödülünü aldım. Muslera sanki beni duydu, 1.5 senedir ilk defa bir maçta Galatasaray'ın kaybetmesini önledi. 2 muhteşem kurtarış yaptı, maçın adamıydı.
Burak acaba ne suç işlemişti? Hoca eğer bizim bildiğimiz delikanlı hocaysa bu hafta da Burak'ı oynatmasın da görelimdi. Ben yaptım oldu demekle olmaz hocam. O kadar büyük kredin var ki, benden başka hiç kimse sana direnemiyor.İş işten geçmesini mi bekliyorsun? Bekleme o günü hocam gelmeyecek. Galatasaray eğer başında bir hoca varsa yenemez ancak. Bu Galatasaray'ın bir maçı kazanması için başında bir hocaya ihtiyacı yoktur. Takımın başında hiç kimse olmasa bu takım her takımı zaten yener.
Maç öncesi medya maymunları konuşuyor. Fatih Terim'in mesajlarını çözmeye çalışıyor. Umut, Burak'tan daha fazla koştuğu için takımda olduğunu ve hocanın haklı olduğunu savunuyor. Eğer bu doğruysa büyük bir yanıltmaca vardır. Salak futbolcu koşar, ben 45 senedir maç seyreden ben, bu maça kadar büyük futbolcunun koştuğunu görmedim. Gole en yakın adam sandalyesini alır 18 çizgisinin üstünde oturur, bekler, dinlenmiştir top gelirse kalkar tabelayı değiştirir tekrar oturur. Jardel,Terim zamanında gelseydi, Florya'da çaycılık yapacaktı demek. Neymiş, Burak, Umut kadar koşmuyormuş. Niye koşsun kardeşim, söyledik salak futbolcu koşar. Geçen hafta Beşiktaş golü attığı anda Umut kafaya çıkacağına eğildi. O anda gelmese daha iyi.
Ey büyük Galatasaray taraftarı; Bunca yıldır tek başıma kelle koltukta savaşıyorum. Amacım çıktığın her maça en iyi 11 le çıkman, yapabileceğinin en iyisini yapman içindir. Gerisi maçtır 3 ihtimallidir. Maçtan önce, maç esnasında yenme ihtimalin her zaman saklı olmalıdır. Dünya'nın her stadında meşale yakacağının gururunu taşıyorum. İçinizden biri olmanın onur ve güveni içinde bir şeyler aktarmaya çalışıyorum. Hiç kimse Galatasaray'ın bu büyük macerasına engel olamayacaktır. 13 senedir bekledik, aldığımız derecenin yanına yaklaşan olmadı. Lig Tv şebekleri, bu sene de son maçın son saniyesine kadar şovun bitmemesi için savaşacaktır. Geçen hafta hakemi yenen Galatasaray bu hafta Lig Tv.yi yenememiştir. Deplasman tarihinin kitabını bu maç yazan büyük Galatasaray taraftarını göstermemek için ellerinden geleni yapmışlardır. Ellerinden gelen ne varsa yapacaklarından emin olunuz. Milyonlarca Galatasaray taraftarının selameti için elinden bir şey gelecek varsa göreve buyursun. Emre Çolak'ı bu takımdan ayıramazsanız, mutlu rüya görmeyeceğinizden emin olunuz. Fatih Terim büyülenmiş, gözüne perde inmiş, yapacak bir şey yok o bizim gelmiş geçmiş tek İmparatorumuzdur yardımcı olmalıyız. Amrabat futbolcu falan değildir, anlamanız için 3 şampiyonluk mu verelim? Durumdan vazife çıkaralım, Emre, Amrabat'ı bu takımda bir daha limon bile taşıtmayalım.
Hiç kimsenin en ufak bir şüphesi olmasın. Bu takım 8 kişi bile saha çıksa bu sene en az 8 puan farkla şampiyon olacaktır. Medya maymunlarının gazına gelmeyin, Melo'yu Yekta'ya yedirrmeye kalkmayın, Büyük Galatasaray bu sene hakemleri, medyayı, Lig Tv'yi yenip şampiyon olacaktır. Başında hastanelik bir hoca olmasına rağmen.
2 Şub 2013
27 Oca 2013
Hakemi de Yendik; Galatasaray 2-1 Beşiktaş
Hakemin son düdüğünden başlayalım yazmaya. Hatta direk hakemden başlayayım. Bu kadar kötü maç idere eden hakem görmedim dersem abartmış olmam. Çünkü ben maçlarda hakeme falan bakmam. Beşiktaşlı Oğuzhan cin olmadan adam çarptı. Tükürük konuşma modaydı, aman unutulmasındı. Melo hayatının futbolunu oynuyordu, Beşiktaşlı futbolcu hakemi kandırdı, hakem görmeden tükürdü diye orta hakeme ispiyonladı. Ve Melo hikayesi de burada bitti. Şimdi ben bu Beşiktaşlı Oğuzhan'ın yüzüne balgam atıyorum, şerefsiz, emek hırsızının.
Son düdükten saniyeler önce Hasan Şaş da ıslık çalıyordu tüm Arena tribünlerine katıldı. Aynı anda sol açıkta Hakan Balta'nın aciz halini görünce içim hüngür hüngür ağladı. Bu stadyumda demek taraftara son dakikalarda şarkı söylemek haram. Bu kaçıncı son dakikaları ıslık çalarak tamamladığımız. Takımın 3 golcüsünden hiç biri yoktu bu son dakikalarda. 10 kişi kaldık diye itiraz edenler, 10 kişi kalan takımda Arsenal'e karşı uzatmalarda Hasan'ı sokan hoca, 10 kişi kalan takımda golcüyü çıkartıp sol açığa Hakan Balta'yı oyuna soktu. Üstelik karşında psikolojik olarak adı büyük, ama bana göre ligin en sıradan bir takımı vardı. Sanki küme düşmemek için hayatlarının maçını oynayan oyuncular gurubuydu Beşiktaş.
Emre Çolak nihayet golünü attı, üstelik kendi ortalamasının da üstünde bir maç çıkardı, o da kurtuldu, Hoca'da kurtuldu, bizde kurtulduk. Ben bilirim siz bilmezsiniz diye ısrarla Emre'yı oynatan Terim, artık haklı çıkmış ve bu maçtan sonra da yavaş yavaş takımdan kesecek, yanına çekecektir. Bozuk saat bugün doğruyu göstermiştir.
Geçen hafta kaybeden takımda gol atamayan Burak, bu maçı kulübede tamamladı. Tercih edilen Umut, bu maçta atamadığına göre bir sonraki maç Burak oynayacaktır. Drogba'nın da takıma gelmesiyle takımda en sağlam yer Burak'ın olur. yarım saat oynayan Sarı Ejder için en ufak bir fikrimiz oluşmadı. Tırıs tırıs koşmayı tecih etti. 10 kişi kalan takım tabelayı korumaya kalkınca klasını konuşturacak pozisyonlar oluşmadı.
Kalenin şifresini çözdüm. bizim kalemizde Mustafa Sarp var. Bu güne kadar yediği hiç bir golde hatası yok. Top gol anına girdiğinde Muslera hayalet oluyor, buhar oluyor kayboluyor. Eğer kalemizde kötü de olsa bir kaleci olsa yediği gollerin bir kısmını kurtarabilirdi. Bu maç ta dua ettik futbol tanrısına, çerçeveye başka top gelmedi. Melo, Selçuk, Riera, Sabri, Emre beklenmedik bir şekilde iyi oynuyorlardı. Devereye de 2. golün moraliyle girdiler. Hezimet içten bile değildi, ama işte top çerçeveye gelmeseydi.
Bu maç büyük bir maç olsaydı, bu gece Hamit için çok güzel şeyler yazacaktım. Sağ tarafın en ucunda karşı takımın hücum etmesini neredeyse tek başına engelledi. Sıradan bir takıma karşı bu oyunu oynadığı için fazla da bir övgü şeyleri yazmayacağım. Futbolu aklıyla oynayan futbolcuların başında geliyor Hamit. Drogba, ve Sarı Ejder'le beraber oynayacağı maçlarda çok daha tempolu ve iyi oynayacağından eminim. Akıllı adam, akıllı, iyi futbolcular, iyi futbolcularla daha iyi oynarlar.
Postun pahalı olduğunu anlayan futbolculardan Sabri şu son oynadığı 2 maçta da kendisinden beklenilenden daha iyi oynadı. Gelişi güzel şut çekme sevdasından vazgeçmiş, 50-60 metreye isabetli paslar atar duruma gelmiş, Eboue'yi aratmayan bir futbol oynadı.
Sıradan bir lig maçı daha kazasız atlatıldı. Galatasaray ortalama altı bir futbolla 3 puanı aldı. Hoca'nın da cenazesi varmış, bir kaza golüyle berabere kalsak üzüntüsü katlanacaktı. Puan farkı giderek açılır, ama benim gönlüm açılsa bile tekrar kapatıp 33. hafta bir kupa daha kaldıralım Kalkedon'dan.
Son düdükten saniyeler önce Hasan Şaş da ıslık çalıyordu tüm Arena tribünlerine katıldı. Aynı anda sol açıkta Hakan Balta'nın aciz halini görünce içim hüngür hüngür ağladı. Bu stadyumda demek taraftara son dakikalarda şarkı söylemek haram. Bu kaçıncı son dakikaları ıslık çalarak tamamladığımız. Takımın 3 golcüsünden hiç biri yoktu bu son dakikalarda. 10 kişi kaldık diye itiraz edenler, 10 kişi kalan takımda Arsenal'e karşı uzatmalarda Hasan'ı sokan hoca, 10 kişi kalan takımda golcüyü çıkartıp sol açığa Hakan Balta'yı oyuna soktu. Üstelik karşında psikolojik olarak adı büyük, ama bana göre ligin en sıradan bir takımı vardı. Sanki küme düşmemek için hayatlarının maçını oynayan oyuncular gurubuydu Beşiktaş.
Emre Çolak nihayet golünü attı, üstelik kendi ortalamasının da üstünde bir maç çıkardı, o da kurtuldu, Hoca'da kurtuldu, bizde kurtulduk. Ben bilirim siz bilmezsiniz diye ısrarla Emre'yı oynatan Terim, artık haklı çıkmış ve bu maçtan sonra da yavaş yavaş takımdan kesecek, yanına çekecektir. Bozuk saat bugün doğruyu göstermiştir.
Geçen hafta kaybeden takımda gol atamayan Burak, bu maçı kulübede tamamladı. Tercih edilen Umut, bu maçta atamadığına göre bir sonraki maç Burak oynayacaktır. Drogba'nın da takıma gelmesiyle takımda en sağlam yer Burak'ın olur. yarım saat oynayan Sarı Ejder için en ufak bir fikrimiz oluşmadı. Tırıs tırıs koşmayı tecih etti. 10 kişi kalan takım tabelayı korumaya kalkınca klasını konuşturacak pozisyonlar oluşmadı.
Kalenin şifresini çözdüm. bizim kalemizde Mustafa Sarp var. Bu güne kadar yediği hiç bir golde hatası yok. Top gol anına girdiğinde Muslera hayalet oluyor, buhar oluyor kayboluyor. Eğer kalemizde kötü de olsa bir kaleci olsa yediği gollerin bir kısmını kurtarabilirdi. Bu maç ta dua ettik futbol tanrısına, çerçeveye başka top gelmedi. Melo, Selçuk, Riera, Sabri, Emre beklenmedik bir şekilde iyi oynuyorlardı. Devereye de 2. golün moraliyle girdiler. Hezimet içten bile değildi, ama işte top çerçeveye gelmeseydi.
Bu maç büyük bir maç olsaydı, bu gece Hamit için çok güzel şeyler yazacaktım. Sağ tarafın en ucunda karşı takımın hücum etmesini neredeyse tek başına engelledi. Sıradan bir takıma karşı bu oyunu oynadığı için fazla da bir övgü şeyleri yazmayacağım. Futbolu aklıyla oynayan futbolcuların başında geliyor Hamit. Drogba, ve Sarı Ejder'le beraber oynayacağı maçlarda çok daha tempolu ve iyi oynayacağından eminim. Akıllı adam, akıllı, iyi futbolcular, iyi futbolcularla daha iyi oynarlar.
Postun pahalı olduğunu anlayan futbolculardan Sabri şu son oynadığı 2 maçta da kendisinden beklenilenden daha iyi oynadı. Gelişi güzel şut çekme sevdasından vazgeçmiş, 50-60 metreye isabetli paslar atar duruma gelmiş, Eboue'yi aratmayan bir futbol oynadı.
Sıradan bir lig maçı daha kazasız atlatıldı. Galatasaray ortalama altı bir futbolla 3 puanı aldı. Hoca'nın da cenazesi varmış, bir kaza golüyle berabere kalsak üzüntüsü katlanacaktı. Puan farkı giderek açılır, ama benim gönlüm açılsa bile tekrar kapatıp 33. hafta bir kupa daha kaldıralım Kalkedon'dan.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)