21 Mar 2009

Gözümüz Aydın. Lincoln Belasından Kurtarıldık


Ergün Penbe, Galatasarayın son yılların en büyük maçına çıktığı saatlerde bowling oynuyormuş, yanında iki sarışın kızla, Ankara'da. Umurunda mı işin içinde kendi yoksa Galatasaray'ın maçı. Ha umurunda elbet, Galatasaray ne kadar karışırsa, ne kadar kötü sonuç alırsa onlar için o kadar iyi. Çünkü onlar, Hakan Ünsal, Ergün Penbe, Hakan Şükür, Bülent Korkmazlar...., Galatasaray tarihinin en büyük macerasını kazanmışlardı. Ortak olmak istemezler artık Arda'yla, Sabri'yle, Hakan Balta'yla..... bir 3. Avrupa Kupasına.

O yüzdendi korkuları, muhtemel bir Avrupa Kupası daha kaldırma olasılığı uykularını kaçırmıştı. Kendi arkadaşlarının gelmesi birinci adımı attırdı onlara. Ama orada kalması, hatta uzun süre oralarda kalması ve hatta, Galatasaray'ı başka zaferlere taşıması işlerine gelmez. Her potansiyel hoca gibi, çekilip bir kır kahvesinde bir arkadaşının tökezlenmesini beklemekle, lak lak la geçer ömürleri.

Galatasaray'ın kurtuluşu için ulema fetva verdi. Lincoln belasından kurtulunmalıydı. İlk yarının en büyük futbolcusu, Avrupa'nın en çok gole asistanlık yapmış adamı, şaşı yaptığı defans futbolcularının kabusu, daha doğrusu kendi kabusları Lincoln'ün kovulması için kutsal ittifak yaptılar. Ne yazık ki başardılar, biz bu sütunlarda Bülent Korkmaz'ı şahlandırma, taraftarı gaza getirme destanları yazarken, nereden bilebilirdik ki, Kaptan'ın da aynı damardan beslendiğini. Aynı sırada bekleyen diğerleri gibi Galatasaray'ın devrilmesini beklediğini. Ben nereden bilebilirdim ki, her sıradan futbolcunun Hoca olduktan sonra kendi egosu tatmin yolunun takımın bir yıldız futbolcusuna gününü göstermekten geçmesi gerektiği taktiğinin, Bülent içinde geçerli olduğunu.

Trabzon maçı öncesi basına kapalı idmanda, Lincoln'e koş demiş, Lincoln koşmamış, iyi ki tuvalet temizlemeye göndermemiş, o işi de yapmazdı Lincoln, niye koşsun be kaptan. Barış'ın koştuğu kadar niye koşsun. Lincoln Sabri kadar koşarsa o pasları atabilirmi. Sen oynarken Suat kadar koşuyormuydun?

Gözümden gönlümden düştün Hocam. Artık benim için sen final maçında çıkık omuzla oynayan, ve kupayı kale arkasında ağlayan bizlerin önüne getiren Büyük Kaptansın. Bir ay geçmeden anladık ki bizim anlamakta zorluk çektiğimiz, ne yazık ki elimizden bir şey gelmeyen şebeke çarkının bir dişlisi olduğun için takımın başına getirilmişsin. El birliği yaptığın eski takım arkadaşlarının medyadaki desteğiyle, ve onlara ilave Lincoln'den , dolayısıyla Galatasaray'dan korkanların yüreğine su serptin. Lincoln'ün işini bitirerek Galatasaray'ı kurtardın.

Lincoln gider, Galatasaray disiplini kurtarılır. Bu arada milyon dolar kaçmış önemli değil, futbol, turnuva bu sezon bitmiyor ki. Ver demecini, biz balık hafızalı keriziz nasılsa, 1-2 sene içinde Avrupa Şampiyonu olacakmış. Oh be ne rahatladım, Kaptanın bu sözünden sonra. Artık Lincoln'ün yerine Mehmet Güven, Aydın Yılmaz, ya da Hasan Şaş oynayabilir. Galatasaray'lı olmak yeter, oynamaları için. Kupa, Şampiyonluk bunlar dünyevi şeyler, olmasa ne yazar. Maksat Galatasaray'ın adı lekelenmesin. Maradona'nın hocası Bülent Korkmaz olsaymış, Maradona diye bir futbolcu olurmuymuş acaba? Galatasaray kupalar almasaydı, hemen hemen aynı tarihlerde kurulmuş, Alibeyköy Adaletspor'dan ne farkı olurdu? Vefa'dan daha çok taraftarı olabilirmiydi?

Küçük adamlar, sahip oldukları şeyin büyümesini istemiyorlar. Küçük olsun bizim olsun mantığındalar. Lincoln anasından bu şekliyle doğdu sanki. Adamın yıllardır oynadığı futbol sayesinde küçük bir muz cumhuriyeti bütçesi kadar para etmesinin anlamı yok. Shalke'nin Hocası her kimse gelsin Florya'da antrenörlük öğrensin.

Evet, başta sayın eski futbolcularımız gözünüz aydın, Lincoln bitti. O esrarıengiz pasları çok arayacağım kendi payıma. Lincoln'den çok daha iyi futbolcu gelebilir, daha iyi pas atan, serbest vuruş kullanabilen, koşan, hocaya ibat eden çok futbolcu gelir geçer ama Lincoln'ün attığı pasları artık bu gözler göremeyecek. Sizin de gözünüz aydın Lincoln'lü Galatasaray'dan korkan takımlar, Lincoln'den çalım yememek için baltaları kuşanan futbolcular. Nedense Lincoln'ü sevmeyip sürekli şahsi küfür eden Galatasaray'lı taraftarlar size de geçmiş olsun.

Yalçın Küçük anlatmıştı. ODTÜ'de öğrenci lideriyken, mazlum, sessiz, siyasete pek bulaşmak istemeyen Anadolu çocuğu Satılmış adlı bir asistan varmış. Bir gün Yalçın Küçük öğrencileri örgütleyip yürüyüş düzenlemiş rektörlüğe karşı. Slogan ata ata yürümüşler.''satılmış rektöööör, satılmış rektööööör'' o sırada asistan Satılmış peyda olmuş liderliğin yanına gelmiş. ''bağırmayın arkadaşlar, ben rektörlük yapamam, yapamam, yapamam''

Asistan Satılmış kadar bile olamazlar bunlar. Kendilerini Trapattoni'yle eş koşarlar. Ben yapamam demezler, diyemezler. Maymun olup çekip giderler normal düzen olsa. Dedik ya normal olsa her şey. Ne yazık ki teşbihte hata olmaz ise, vaziyet tamda ''çingeneye beylik vermişler'' vaziyeti. Hepinize geçmiş olsun Lincoln fevkinde gelip, gelecek tüm futbolculara stadları dar etmek için ağızlarından salyaları eksik olmayanlar.

Büyük Casio de Sauza Suarez Lincoln; 1 numara fazla geldin bizim ligimize. Burası deseleksiyon ülkesi, burada hiç kimse hak ettiği makamlarda olmaz. Burada aslanı fareye kovalatırlar. Sen şebekenin has evladı Erdoğan Arıca'yı top sektirerek rencide ederken ürküttün vak vakları. Hagi futbolcu olarak giderken boğazım düğümlenmişti, Hoca olarak giderken ciğerim parçalandı, travmayı, sen Ali Sami Yen' in çıkış tünelinden ilk çıktığındaki ''Lincoln, Lincoln'' sesleriyle biraz olsun atlatmıştım. Senin gidişinde de futbola lanet edip inzivaya çekilirim her halde. Birde sen giderken Arda Turan'a da bir şey olursa bu benim futbol intiharım olur, dayanamam.

Şimdiden Güle güle Lincoln,sayende biraz daha futbolu, futbolcuyu sevmiştim. Seni unutmayacağım.


20 Mar 2009

Alaturka


Alaturka kelimesi fransizca kökenlidir ve alaturca diya yazilir.. Anlami sudur : Türk usulü.

Dün geceye uyarlayıp şöyle açıklayabiliriz:

Biz Türkler çok severiz bilimi, tahsili, tecübeyi bir kenara itip te, dolduruşa-kuru gürültüye prim vermeyi.



Hele insanlığın 1980 lerden başlayan ve Özal ile ivme kazanan yozlaşma sürecinde, bu alaturkalik daha çok girmistir hayatımıza.

İki dolduruş yapan, biraz güc gösterisi yapan, ucuz edebiyat yapan IN olmustur bizde. Mektepli, bilgili, çaylak ta olsa, dağarcığında malzemesi olan ise OUT olmuştur.

Skibbe yi gönderip, yerine Bülent'i bu göreve getiren anlayış ta tam budur. Gerçek idareci olan mekteplileri, bu işi bunlardan çok daha iyi yapabilecek konumdakileri ve spor kulübünü yönetmesi gereken spor adamlarını out yapan da bu anlayıştır ve geldiğimiz nokta bunların kapasitelerinin en fazla ne olabileceğini , anlayana kolayca göstermektedir.

Çanakkale edebiyatı yaparak, çaylağı bir kalemde silerek, bu iş ancak dün akşamki kadar olur.
Ruh olmadan hiç bir şey olmaz ama sadece ruh ta bir seni bütün bir sezon taşımaz. Başkalarının da ruhu var.

Bülent'i Sabri'nin 92 deki mucize golü biraz şişirmistir. Bilime ve tecrübeye sırt çevirenler sadece biraz vakit kazanmışlardır o kadar.

Amatör bir takımın malzemecisi bile Hasan Şaş'i bu göt-göbek haliyle bu sahaya sürmezdi. Hasan revire böyle mi teslim edilmişti. Eski arkadaşını alkışlatmak yerine 25000 kişiye yuhalatma aptallığını ancak Bülent Korkmaz yapabilirdi.

Hem image-maker güdümünde façanı değiştireceksin, hem de ıslıkla takım yöneteceksin.

Üzgünüm ama ben Galatasaray TV' den Bülent Korkmaz'in ilk antrenmanını canlı olarak izledigimde anlamıştım onun kalıbının bile uygun olmadığın. Elinde düdük, kollarını arkasında kavuşturmuştu ve 15 saniye aralıklar ile bütün taraftarın gözü önünde ön üst dişlerinin arasından tazyikli tükürük atmaktaki ustalığını gösteriyordu. Biz yıllarca Kaptan'ı futbolcu olarak severken yakından görmemiştik. Takkesi düştü, bıraksaydı bari anılar güzel kalsaydı.

Galatasaray elendi gitti. Umarım yeni yaratılan boş insan tipini bilime ve eğitime tercih edenlerin kafasında bir soru isareti belirmiştir.



Bu yazıyı 30 senelik arkadaşım Murat Bozoğlu'ya ve İkinci vatanım Romanya'ya gönderiyorum.

Ağlama Taraftar, Dayanamam


3.gol geldiğinde taş kesildik. Hayatımda ilk defa bu kadar coşkulu taraftar önünde 2-0 öndeyken 3 gol yeyip turu verdiğimizi seyrettim.Bu biçimde turu veren Hoca'ya hoca diyen varsa ben yokum artık bu tartışmanın içinde. Maçtan önce, havaya konuş, takım 11 kişiyse eksik yok. Hadi ya, Hasan Şaş olmuş veteran takımı futbolcusu, Veteran Kaptanına duyurulur. Ümit Karan'da yakındır, Nonda'yı onlarda oynatmaz biliyorum.

Tribünlerde 2 tip taraftar var. Birinci tip ne olursa olsun, sonuca bakmadan takıma destek verenler. Bunların çoğu maçı seyretmiyor, bir aidiyet içindeler. Galatasaray maçı olduğu zaman kişilikleri öne çıkıyor belki. Galatasaray maçı olmasa kahve köşelerinde okey oynayacaklar. O yüzden onlar için bir maç bir maçtır. Gelen ağam giden paşam, ancak organize olurlarsa takım, başkan ve hoca aleyhine dönüyorlar. Lider emrindeler yani.

Birde doğal Galatasaray taraftarı var karışımın içinde. Onlar futbolu izliyorlar, amigo eşliğinde değil de içinden geldiği gibi sahaya müdahele ediyorlar. Oynanan oyundan memnun değillerse tepki veriyorlar, iyi oynayan biri varsa, golü atandan önce attıranı onore ediyorlar. Tamamen sahaya hakim, takıma hakim bilinçli taraftar. İşte ağlayanlar, sızlayanlar bu taraftarlar.

İçlerinden birini sahaya koysan sanki gol atacakmış gibi olanlar, birini Başkan yapsalar takımı uçuracakmış gibi. Biri Hoca olsa, Galatasaray tarihini yeniden yazacak kadar gizli gücü var. Böyle olunca da durumdan vazife çıkarıyorlar.

Bendeniz ikinci guruptanım. Hem en ateşli taraftar içinde bu yaşta tezahürat yapıyorum, hem de Galatasaray için tesbitlerde bulunuyorum. Bulunduğum tesbitlerin çoğuna katılmıyorlar, olsun katılsalar ne yazar. Katılanlar oluyor da ne oluyor. Bir çete var işte bu sistemi yöneten. Aslında bir dinleme cihazı olsa da 1 hafta dinlense, ne spor Ergenekonları çıkar bu alemde.

Biz boşuna çırpınıyoruz, herkes kendi ekmeğinin peşinde. 100 yıllık tarihe bakınca, son 10-15 seneyi saymazsak oynayan hemen hemen bütün iyi futbolcular kulüp tarihine geçmişler. Son yıllarda imalat hatası bir tek Arda Turan çıktı. Bakın bakalım bir Metin Oktay daha varmı. Ne destanlar yazdık, ama bir futbolcu çıkamadı işte. Bakıyorsunuz hepsi, kendini düşünüyor. Sistem kurulmuş, sistemin içine ya giremiyorsun, ya da girersen o sistem içinde çalışabiliyorsun.

Arda Turan transfer olsun, seneye Ali Sami Yen'in yarısı dolmaz. Bülent Korkmaz devam etsin, en azından ben seneye yokum. Varmı böyle bir şey kardeşim, konuşma özürlü bir adam, sadece Galatasaray'lı olduğu için ki o da tartışılır takımın başında at koşturuyor. Lucescu'nun Fener'e gelme ihtimalinin olduğı sezon ortasında yardımcısının Bülent Korkmaz olacağını söylesem kızarsınız bana.

Ayıboğan Servet sakat sakat oynayarak maç başı parasını alırken düşüneceksin kardeşim. Cebellezi doldurmak için oynayıp taraftarı kandırıyor, sonra da sakatlık ayıyı boğamaz hale getirince de revirde yer çok. Emre Güngör'ü sakat sakat oyuna soktular, ilk maç sakatlandı tekrar. Aynı şekilde 2 senedir Linderoth'a bakıyorlar, ömür boyu yeşil kart verdiler. Bunlar aptalmı, kendi fabrikasında Servet'i çalıştırırmı, Linderoth'a maaş verirmi. Bu verdiği kendi parası değil nasılsa, biri gelir biri gider. Taraftar da sağmal inek nasılsa, sevgisi var bir ömür boyu sömürülür, babadan oğula, kıza geçer sömürülme mirası.

Çok ağır şeyler yazacağım yakında, aslında bu güne kadar yazdıklarımın ortalaması olacak. Moral bozmayayım diyorum, çocuklarımızın üç kuruşluk zevki var, içine limon sıkmayayım diyorum. Elime ne geçecek Kılıçdaroğlu'luk yaparak. Düzen belki böyle olsun diye kurulmadı ama çarkı geliştirenler sistemi elimizden aldılar.

Bizden geçti artık, yavaş yavaş geri çekiliyorum, bizim sevdiğimiz futbol bu değildi, bizim Galatasaray'ımızda bu değildi. Burada yazma nedenimde buydu aslında. Ben, fosil taraftar Galatasaray'ımı geri istiyorum. Galatasaray bana babamdan miras kalmamıştı ben onu gelecek nesillerden borç almıştım, borcumu ödeyemiyorum beni affedin.

Korkma Bülent;Galatasaray 2- Hamburg 3





Afferin Kaptan, canın sağolsun. Kredin sonsuz, yıllarca Galatasaray savunmasında oynadın. İstediğini yapmakta serbestsin. Çaylak profesyoneldi, amatörlük yaptı, bok etti takımı gitti. Sen geldin biz seni amatör sanıyorduk, meğer profesyonelmişsin. Ne demek sen çıkaracaksın bir futbolcuyu, çıkmakta direnecek, ne yapmalısın amatör bir profesyonel olarak. Beylik verildi, kes cezasını maymuna çevir, yanında oturt koskoca Lincoln'ü, televizyon ikide bir göstersin rezil et şerefsizi aleme. Artık o maçtan sonra Lincoln'den futbol bekleyene ben taraftar demem. Geçmiş olsun, Lincoln iptal olmuştur, olmasa ne yazar zaten. Bu sene Galatasaray'ın bir takımı yenmesi için en az 2 tane atması gerekiyordu. Artık 2 de yetmez oldu.



Ali Sami Yen artık görüp görebileceği en büyük seyirciyi gördü. Barcelona'ya ofsayt golle elendiğimiz maç düzeyinde bir maça çıktık yıllar sonra. Gol yemezsek çeyrek finaldeyiz. Kale arkası muhteşem bir gaz kareografisi gerçekleştirdi. Köprüden geçen Galatasaray taraftar arabaları. Ve yüzlerce bayrak. Geçmiş olsun Fener'li, kabustan uyandın.



Şu işe bakın, sezon bitmek üzere, 1 ay önceki Galatasaray savunması, Sabri, Servet, Meira, Balta. Bu akşam, Serkan, Balta, Kewell, Volkan. Benitez maçı seyretse bir tarafıyla gülecek Kewell'i stoperde gördüğünde. Maç içinde, zorunluluktan her şey olur. Kewell kaleye bile geçebilir, o zaman bir dahaki maç koy gene kaleye Kewell'i.



Taraftar muhteşemdi, elinden geleni yapıp 2 gol attırdı. Hayatını savunmada geçirmiş Kaptan, 3. golü arıyordu. Adı Korkmaz'dı ya, Hamburg'dan niye korksundu. Trabzon'dan korktumu, Bordeuax'dan da korkmamış, son dakikada elemişti. Niye şimdi elemesindi. Halbuki 2-0 dan sonra Lincoln'ü çıkarıp Mehmet Güven'i alsa. Hadi acemisin 2-2 oldu maç, o zaman Mehmet Güven'i al Kewell'i ileri çıkar. Krizi yönetemezsin ne işe yararsın. Ey ruh çağırıcı Kaptan. Yatsan ki en iyi bildiğin iş, en fazla 1 gol yer yine de elerdin. Olsun başta dedik, Galatasaray, hoca yetiştirme yurdu, sakat futbolcu iyileştirme polikliniği, acemi futbolcuların tecrübe kazanması için oynayacağı bir takım. Serkan Kurtuluş, Yaser Yıldız, koy takıma en kritik maçta oynasın çocuklar.



Hasan Şaş'a acıdım maçta. İki oda bir hol olmuş, unutmuş futbolu. Ne ayarı kalmış, ne kararı. Taraftar yuhaladı kendisini, sonra çabuk toparlanıp gönlünü almak için çok uğraştı ama Hasan yüz vermedi. Ümit Karan, daha sonra Nonda, bunlardan gol bekleyen daha çok sezon geçirir tribünlerde.



Milan Baros'un büyük futboluna yazık oldu. Sabri ilerde daha verimli oynadı. Kewell, Balta ikilisi çuvalladı. Ne garip şeyler oluyor bizde artık. Penaltıyı stoper atıyor, stoperler kornerlerde kafaya çıkmıyorlar. Gereğinden fazla tekniklik demek uymuyor. 3 santraforumuz var, bir stoperimiz yok. Semih Kaya diye yatıp kalktık, amatör profesyonel maç eksiği var dedi. Oynatmaya oynatmaya maç ekşiğini gidererek antrenörlük Dünyasına yeni bir buluş armağan edecek.



Bu maç geçti gitti, 3-0 yenilip elenseydik üzülmezdim. Ne yapalım, sakatımız çok, hocamız yok der şanssızlığımıza verirdik. 2-o galip takımı bu büyük taraftar desteğiyle 20 dakikada 3-2 yenilgiyle soyunma odasına götüren Kaptan'a ben bundan sonra çımacı derim.



Bu maçı gelecek nesiller başka türlü hatırlayacaklar. Nasıl ki Metin Oktay'ın ağları yırtan golü, bir Galatasaray devrini başlatmışsa, bugün sahaya çıkan Arda Turan yeni bir devir başlatmıştır. Hatta Galatasaray yeni bir çağa girmiştir Arda Turan'la. Bundan sonra doğacak Galatasaray'lı bebeklerin adı Arda olacak. Bu maç sahaya çıktın ya Arda, adın artık Galatasaray tarihinde semboldür. Galatasaray'ın doğal kaptanısın, ve nihayet yeni Metin Oktay'ısın.




Son olarak, kaleci Santciz'e giydireceğim. Bu kadar şanssız kaleci olurmu ya. Bütün toplar çatalamı gider. Baktı durdu gelen toplara, bir topu direk kurtardı, diğerlerinde uçamadı bile. Ben bu kadar çok gol yiyen, büyük kaleciyi 1974 Dünya Kupasında Zaire'nin kalesinde görmüştüm. 7 gol yediği maçın en büyük futbolcusu Tubikandu'ydu.



Üzüntümüz büyük, bu kadar yoğun taraftar önünde yenildiğimizi, elendiğimizi pek görmemiştim. Galatasaray 'ı kötü günler bekliyor çocuklar. Eskiden elendiğimiz zaman ağlardık, şimdi elenmelere alıştık. En kötüsü de budur. Vah Galatasaray vah. Ne yapsak acaba?. Galatasaray tarihini yeniden okusak. Feda oldu bu sene, bizde bir amatörlük yapalım, yenilsen de yensende taraftarın seninle diyelim. Yalandan yani, bu hafta Eskişehirspor maçında taraftar arazi olur, 7.000 kişiye oynarlar, en ufak bir kötü durumda homurdanmalar olur. Gidiş Allende gidişi.

19 Mar 2009

Sabancılı Aslanlar




Sabancı Üniversitesi'ndeki Galatasaray'lı öğrencilerin bir organizasyonu var. Siteleri; aslanligi.blogspot.com 'da ayrıntılar var.


Sadece Galatasaray'lı olanlardan takım kurup, lig başlatmışlar. Ligte mahalle takımı kuralları geçerli, tek bir istisna var, sadece Galatasaray'lı olanlar oynayabiliyor. Aslında Fener'li yok denecek kadar azmış zaten. Bir tribün dolusu adam, 5-6 araba konvoyuyla gelir her maç Ali Sami Yen'e.


Hani örnek olsun, en çok taraftar Galatasaray'da çıkmıştı ama Üniversite mezunu sayısında Fenerbahçe'li öndeydi. Doğrudur, mezunlar şimdi almış yaşını başını gitmiş kişilerdir. Biz daha 90 lı yılların Üniversite mezunlarını sayamıyoruz. İddia ederim şu an, tüm üniversitelerde anket yapsalar açık ara Galatasaray'lı çıkacaktır. 2000 li yıllarda ilk okulda okuyanlar, o yıllarda babaları hangi takımlı olursa olsun, sadece çocuğum bari sevinsin diye Galatasaray'lı yapılan çocuklar sayılmadı henüz.


Sabancılı olanları tanıyoruz, oğlumuz, kardeşlerimiz orada okuyorlar. Turnuvaya katılan takımların isimlerine bakınız. İşte bu ruh, işte bu genç kardeşlerimiz, burada ismi geçen, halı sahada bile oynarken sırtında Galatasaray'lı forma olan okumui, okuyan gençlik, çoğunuzun bu gece tribünlerde bulunacağınızdan eminim.


Gün bugündür, gaza vaktidir. Çorbaya tuz atmak isteyen, elinde imkanı olan, olmayan tribünlere koşsun.


Sabancılı Aslanlar, yolunuz bahtınız açık olsun.


Sabancı Galatasaray Ligi Takımları


ALBAYRAK AŞ
BEYLERBEYİ
ŞEREFTİR SENİ SEVMEK
90 DK BAM BAM BAM
2000 RUHU
3RE3RA
KAPTAN SABRİ
İNFAZ TEAM
KIRMIZI
ESKİ AÇIK
ASLANTEPE
PARÇALI

Koş Cimbom(lu) Koş, Göster Kendini


Birileri dikkat çekmiş, şaşırtan tarih tekerürüne. 2000 yılına dönüyoruz. Sezon ortasında 5 numaralı formalı futbolcumuz Avukat Dik'in takımına transfer olmuş, bir kademe önce B harfli Bologna'yı elemişiz, sonrasında Dortmund namlı, Alman takımını. Bir maç önceki takımı, Milan'ı evliyalar yüzü suyu hürmetine son dakikalarda indirmiştik. O maçlar belletti yedi düvele Sami Yen Cehenemini. Bu turu atlamış yarı finalde L harfli takımlardan İngiliz olanıyla oynamıştık. Finalde K harfli Kopenhagen'de Avrupa göklerine sarı kırmızı hareli, UEFA Şampiyonu Takım Yıldızı'nı göndermiştik.

Bugün o unutulmaz yolculuğa devam maçına çıkıyoruz. Final K harfli Konstantinapolis şehrinde, hadi bırakalım ironiyi de Kadıköy diyelim.

Bir Mart günü Sami Yen'de 6. kez, Avrupa Kupalarında çeyrek final oynamak üzere kuşandık. Bu maça çıkarken ki ahval ve şerait na müsait. Bir önceki lig maçında, dövdüler, kırdılar, acımadılar. Gol attığına pişman ettiler Arda'mızı. Yağmurla beraber yağmur gibi tekmeler yediler. Arda kanayan baldırına bakıp valla ''ben bir şey yapmadım'' diyordu. Tıpkı geçen yıl Konya'lıların Uğur'a yaptığı gibi.

Galatasaray; Hıçkırıklar, hıçkırıklar, azmı ağladık, azmı sabahladık, azmı düştük yollarına. Ne çok sevmeyenin varmış meğer, ne çok bekleyen tökezlenmeni. Sakatın çokmuş, en büyük futbolcun oynayamayacakmış, hiç sahaya çıkmayan 17 yaşındaki futbolcun titreyerek oynamak üzereymiş. Yürü Cim Bom asla eğme başını. Yenilsen de yensen de elensen de kaldırın başlarınızı yukarı, biz oradayız. Kucaklarımız sıcak, bağırlarımız kışta kıyamette soğuk, yeterki Metin gibi, Arda gibi, Hasan gibi oynayın.

Ali Sami Yen, en elektrikli günlerinden birini yaşayacak bu gece. Galatasaray'ın en ateşli, en yoğun, en deneyimli taraftarı tribünde olacak. Televizyondan izleyeceklere haber verelim şu ana kadarki en büyük bayrak gösterisi bu maçta olacak. Kim oynarsa oynasın bu saatten sonra hiç bir şey değişmez. Taktik, teknik hak getire, biz başlarız ''dağ başı'' marşına, ürkütürüz Alman'ları, çocuklar yapar işini. Bu nedir ki, daha iki takım daha eleyip, öyle bineceğiz metrobüslere.

2000 yılında bir takım yıldızı bırakmıştık. Hagi'li, Popescu'lu, Bülent'li, Taffarel'li, Hakan Şükür'lü...., takım yıldızını. Yine maç sayıyoruz yenilerini göndermek için. Lincoln'lü, Arda'lı, Emre'li, Kewell'li Baros'lu, Ayhan'lı....., olanlarını.

Biz hazırız Galatasaray(lı). Koş bir kez daha göster kendini. Mayıs ayların gülüdür, Mayıslarda gönlü deli olmuş tek bir takım taraftarı vardır. Ne mutlu ki bizizdir. Deli olmak istiyorum Kadıköy'de. Üç Avrupa kupalı, başında sarı kırmızı hunili, Galatasaray Store markalı yırtık pardösülü, lime lime Ultraslan atkılı, Galatasaray taraftarı Saraçoğlu delisi.....

18 Mar 2009

Kapalıya Gel Arda


Korkulan, beklenen oldu, gözünüz aydın, Galatasaray elerse biz ne yapacağız diyenler. Arda Turan yarın maçta yok. Son ana kadar bekler Arda ama boş bekleyiş olur. Bizde bu sağlık ekibi varken yakında, Veteran takımı takviyeli PAF takımla sahaya çıkarız. Arda'nın bacağı kan içinde, kurşun yemiş gibi duruyor krampon deliği. 7-8 dakika sahada kaldı, baytar çıkarın diyemedi. Bülent Hoca'nın, Lincoln sendromu yüzünden Arda sahada gereğinden fazla kaldı. Durum deplasmanda 2-1 lehimizeyken, dinlendirelecek tek isim Arda'ydı oysa.

Lincoln'ün yokluğunda bütün sahaya ağırlığını koydu. 2 golün birini attı, birini attırdı. En kolay maçlarda bile dinlendirilmeyen Arda, bir baltanın tabanıyla iptal oldu. Kimi suçlayacağız,'' futbol bu olur'' mu diyeceğiz. Peki biz ne yapacağız yarın Arda'sız. Arda sahadaki oyunundan çok, Arda'lığıyla olmalıydı yarın. Dara düşersek, kim motive edecek takımı, tribünleri kim bağırttıracak.

O kadar futbolcu aldılar, gönderdiler, hocalar değiştirdiler de şu doktorları değiştiremediler. 1 ay sonra sahadayım diyen Uğur'u, ne olduğunu anlamadığımız Serkan'ı, unuttuk. Linderoth'u saymıyoruz bile. Servet, Emre Güngör, bu kadarmı sakat olur bir takımda ya. Biri iyileşip dönüyor, daha takıma yerleşemeden ikisi revire kalkıyor.

Ey büyük Galatasaray futbolcusu Arda Turan; Eğer oynayamazsan ki öyle de gözüküyor- senin yerin tribünlerdir. Yarın stadı bayraklarla donatacağız, unutulmaz gecelerden biri yaşanacak. Aramızda görmek istiyoruz seni. Biraz daha fazla bağırabilmek için, biraz daha fazla boğmak için Hamburg'u. Al eline bir bayrak katıl aramıza. Özlemişsindir de zaten.

16 Mar 2009

Yorumların Yorumu


Dünden beri yağmur gibi yorum geliyor. Hatta beni tanıyanlar şahsen arıyorlar. Çoğu benimle aynı fikirdeler, Kaptan'ın yanlış yaptığını düşünüyorlar. Azı haklı bulmuş, Galatasaray disiplinine Lincoln feda edilmeliymiş. Kimi Kaptan'ın aşırı motivasyonda olduğunu, oynadığı zaman ve çalıştırdığı takımlarda kazanmak için canını bile verircesine kastığını ancak bu kasmanın sadece kendisi için olduğunu yazmış. Unutulmaz Gençlerbirliği maçı unutulmayacak da. Kimi Arda'nın iyi oyununu Lincoln'e kesilen cezaya bağlamış, yani Arda sevinmiş Lincoln yok diye. Biri demiş ki disiplin disiplin diyerek hocalığını unutmuş, Arda'yı çıkaramamış o sırada golü yemiş, yinede Lincoln yerine Serkan Kurtuluş'u oyuna aldığına kızmış. Galipken forvet çıkarıp gelecekte forvet olmak isteyen Yaser'i sokmuş, yine de Lincoln'e taviz vermemiş. Bir oh olsun demiş, Lincoln'de kimmiş Bülent Korkmaz'a niye çıkardın beni diye çıkışacakmış. Biri benim Galatasaray'lı olmadığımı artık okumayacağını yazmış.......

Görünen o ki Lincoln ve Bülent Korkmaz konusunda en azından bizim gurup aynı görüşte değil. Olmasın da zaten, hepimiz ayrı insan ayrı beyiniz. Ortak tek noktamız Galatasaray bağımlısı olmamız. İflah olmaz Galatasaray'lıyız hepimiz. Kimimiz tribünlerde, kimimiz bulunduğumuz mekanlarda, Galatasaray kazansın diye, Galatasaray yücelsin diye ellerimizden geleni ardına koymayız. Futbolcular konusunda değişik görüşlerimiz var. Kimimize göre, Sabri oynamasın, kimimize göre Ümit Karan. Kimi sol beke Volkan'ı, kimi Alpaslan'ı koyar. Nonda'yı bile tutanlarımız var hala. Kale'ye Aykut'u koymak isteyenimiz çıkar. Tek bir istisnamız vardır, o da Arda Turan'dır. Gözbebeğimizdir, Arda Turan'ı az sevenimiz bile yoktur. Galatasaray'ın onurudur, Galatasaray'lının gururu. Meneceri kova kaleci Ahmet Bulut, her ne kadar Arda'mızı bizden koparıp cebine para koymak için çırpınıyorsa da, kolay değildir Arda'nın bizden ayrılması.

Ben giden Hocamız hakkında, adını duyduğum andan beri olumsuz yazdım. Kişiliğiyle ilgili değildi sorunum. Belki de Dünya'nın en iyi insanıydı, ama ben kendi düşüncelerim ve yılların birikimiyle saldırdım Çaylağa. Galatasaray'lılıktandı bunca savaş. Ancak Skibbe kovulacak diye de Galatasaray yenilsin hiç istemedim. Hayatımda hiç bir maçta, eşşek yükü bahis oynasam bile ki-oynamam- yine de yensin isterim. İstediğim ve beklediğim oldu Skibbe'yi kovdular. Artık adını son kez bu sütunlarda telaffuz ediyorum, bundan böyle etiketler tarihindedir kendisi. Yerine bir ömürünü beraber takip ettiğim Büyük Kaptan'ımızı getirdiler. İlk ve son oynadığı maçtaydım. Bir tek maçında bile kendisine tepki koymadım. Başımızda yeri hazırdı, hangi kademede olursa olsun kapımız açıktı. Gönlümüzün kapısı elbette, diğer kapıların kilitleri ne yazıkki bizde değil.

Peki şimdi ne yapacağız biz. Galatasaray'lı Sabri için neler çektiğimiz ortadayken, Bülent için tavrımız ne olacak. Bu kadar basit bir işi niçin zorlaştırıyor, anlaşılır değil. Seni Büyük Kaptan yapan, hiç bir hocaya(Fatih Terim dahil) yedirmeyen, 20 sene arkanda, yanında, önünde bulunan bu taraftar, sonunda getirdi seni başa. Sanma ki Galatasaray Başkan'ı, seni layık gördü bu makamlara. Adnan Polat futbolu hepimizden iyi bilir, taraftarın nabızmetresini ölçen alet ondadır. Hagi'nin gelişi gibi getirilmek istendin, büyük bir maçla başladın Hagi gibi. 3 maç sonra değiştin, ayrıntılarla uğraştın, takım elbiseye, cekete dikkat ettin. Güç gösterisi yapmana, kendini ispat etmene, taraftara kabul ettirme girişimine ihtiyacın yok.

İşin çok kolay Bülent Korkmaz. Senden önce Fatih Terim ve Hagi'ye olduğu gibi taraftarın neticeye bakmaksızın desteği arkanda. Biz ne dersek onu yapacaksın, bize profesyonellik, hele ki senin gibi bir amatörün uygulayacağı profesyonellik ters gelir. Bizi bozar, taktik, teknik, tandem, sistem. Eşofman giyip maça çıkacaksın, bırak şık görünmeyi, mahalle maçı hocası gibi ıslık mıslık, el kol hareketlerinı bırak. Saldırın diyeceksin topçularımıza, topu kapmak için bastıracaklar, topu kaptıklarında hücum edecekler. Her biri en az Arda kadar koşacak, Milan Baros gibi formasını öpecek. Gerisini bize bırak, biz hallederiz, inan Ali sami Yen mezarlığı nice büyük takımın leşiyle doludur. Bunların çoğunda sende vardın Kaptan. Hatırla final maçında çıkık omuzla oynadığın da sana dayan diyen Fatih Terim'miydi, yoksa kale arkasına ''dağ başını duman almış''diye ağlayan bizmiydik.

Biz hepimiz, Galatasaray'ın biraz daha büyümesi için varız. Sen bırak eski arkadaşlarını da, taraftara sığın. Tribünler, senin motor gücün olsun, sesimize kulak ver. Asla kaybetmeyeceksin, sahada yenilsen bile kazanacaksın. Bu taraftar Galatasaray'ı şampiyon olsun diye sevmiyor,

Galatasaray sen olmazsan bu hayat çekilmez, yenilgin yastır, haydi bastır.

Korkmayın, Akacak Mecra Buluruz


Toplamına medya dediğimiz maskaralıklar bütünlüğünü oluşturanların ağzı kulaklarında. Başta Hakan Ünsal'ın, Gökmen'in, Ayhan Akbin'in, ve diğer Galatasaray'dan geçinmiş eski futbolcuların. Kardeşleri, arkadaşları takımın başına padişah atandı. Florya tren istasyonuna bile yaklaşamayanlar, yakında Jupp Derwall sahasında çift kale maça başlarlar. Belki Bülent kardeşleri, antrenman sahasını gören bir yerden oda bile verir onlara. Bir zamanlar Mustafa Denizli'nin, Hıncal Uluç'a verdiği gibi.

Baktılar, takım Haburg'ta hezimete uğramadı. Eğer uğrasaydı ne çok sevineceklerdi oysa. Galatasaray'ın karışmasından, ezilmesinden, yenilmesinden ekmek, içinde bulunduğu kaostan vazife çıkaranlar ne kadar Galatasaray'lı olabilir. Bana kimse Bülent Korkmaz'ın Kocaeli'den 5 yediğimiz maçtan sonra üzüldüğüne inandıramaz. Aynı şekilde Hakan Ünsal'ında Hamburg'u elediğimizde sevinmeyeceğine de inanamam. Bunların hepsi aynı kağnı tekerinin kestiğidir(köyde yaşayanlar bilir.)

Dünkü maçtan sonra bazı genç kardeşlerim bana soruyor, abi ne yapacağız diye. Yatın kalkın beraberlik golünü yediğinize sevinin. Eğer o gol olmayıpta galip dönseydik, bu sabah Florya'da eli kıran baş kesen bir Hocamız olacaktı. Galatasaray'lı olmak, hem futbolcu, hem hoca olabilmek için yeterliyse bizden daha büyük Galatasaray'lımı var alemde. Bakın diyecekti, ben Lincoln'süz koskoca Trabzon'u yendim, Hamburg'umu yenemiyeceğim. Bundan sonra benim emirlerimi eleştiren, yan gözle bakanın kellesi uçurula, Galatasaray'dan kovula.

Ben açıkça 2 adım ileri gitmek için 1 adım geri gidilmesi gerekiyorsa gidelim tarafındanım. Leverkusen maçındaki hezimet olmasa geçen yıl şampiyon olamayacaktık, Kocaeli hezimeti olmasa Galatasaray ruhuna fatihaydı, dünkü beraberlik golü olmasa başımızda 3. Deli İbrahim devri başlayacaktı.(1. gerçek Deli İbrahim ,2. tel maşa Tayyip, 3. Cengaver Bülent).

Perşembeye saklamış, o zaman bırak İstanbul'da dinlensin, ne bu sadizm. Gözünün içine bile bakmadan yanında oturtuyorsun. Defans oyuncularının büyük futbolculara potansiyel gıcığı olur, bunu Sergen söylemişti. Hagi'ye, Maradona'ya, Zidane'ye, Sergen'e..... Onlardan daha iyi futbolcu olmadığı için gelecekte ellerine düşürmesinler. Futbolcuysan vur kramponu Arda'nın bacağına, dar et sahayı, Antrenörsen kolla Lincoln'ü, hiç beklemediği bir anda aşağılayarak çıkar, çıkar ki sana kızsın, bahanen olsun yemek için. Galatasaray'dan büyük değil kimse diye hamasi, içi boş, hiç bir anlam taşımayan büyük sözünün arkasına sığın, medyadaki arkadaşlarının desteğinle milyonlarca Galatasaray'lıyı canından bezdir. Galatasaray neden büyük sanıyorsun. Servet'le, Hakan Ünsal'la, Nonda'yla, Meira'ylamı büyük olduk. Galatasaray'ı büyük yapan büyük futbolculardır.

Ne yapacaktı Lincoln, teşekkür edrim Hoca mı diyecekti. Meraklanmasaydın, Brezilya'lı futbolcular önce futbol oynamak için sahaya çıkıyorlar, maç seçmeleri bile bu yüzden belki. O büyük futbolcudur, gerekirse oyundan kendi başına çıkar. Nitekim Kewell'in kendi başına beke geçmesi gibi. Nitekim Hagi'nın Erol Ersoy'a futbol hayatına mal olmasına rağmen suratına tükürmesi gibi, tıpkı Zidane'nin finalde Matterazi'ye kafayı yapıştırması gibi.

Sıkıysa arkasında dur bakalım disiplin gösterinin. Sıkıysa oynatma Lincoln'ü perşembe günü, ben o zaman anlayayım senin kaç okka geldiğini. Sıkıysa Arda Turan'a yap yapacağını. Misal Arda'da çıkarken sana fırça atabilir, daha önce yapmadığı şey değil. At onuda Galatasaray menfaati diye.

Neyse bu konuyu şimdilik kapatıyoruz. Sorunları öteliyoruz, maça konsantrasyona başlıyoruz. Kardeşlerim, Galatasaray aldığı kupalarla, efsane futbolcularıyla büyük olmuştur. Artık kimsenin küçültmeye gücü yetmez. Galatasaray her zaman akacak bir mecra bulmuştur. Galatasaray bütünlüğünün en büyük makamı tribünlerdir, er meydanıdır, savaş alanıdır. Daha dün Skibbe istifa dediğimiz dakikada Almanya bileti aldırdık. Bu tribünler kim neyi hak ediyorsa onu verir. Tam bir adalet mekanizmasıdır. 3-5 kişinin dolduruşuna da gelmez.

Maça gitmeye hazırlanan büyük Galatasaray taraftarı, o gece imtihan günümüzdür. Hepiniz dersinize iyi çalışın, bizleri televizyondan izleyecek, dinleyecek milyonlarcasına da söyleyecek çok şeyimiz var bizim. O gece Galatasaray tarihinin dönüm maçlarından birine çıkacağız, gazamız mübarek olsun.

15 Mar 2009

Padişahım Çok Yaşa; Trabzon 2- Galatasaray 2




Sen Galatasaray'dan büyükmüşsün padişahım. Çok yaşa, mühür sende, istediğin gibi at koştur. Daha dün, Mesut Bakkal'ın yardımcısıydın, şimdi okullu oldun, sınıfları doldurdun. Lincoln'e zeza kesip, Mehmet Güven'le başladın. Her Galatasaray'lı aynı şeyi düşündü sen hariç, eyvah dedik, en az 2 gol dedik o bile yetmedi.


Defans oyuncusuydun, en iyi senin bilmen lazım. Resmen çocuklar dayak yedi, Arda'nın bacağı delindi, çıkar diye yalvarıyor, bizimkisi sanki defansta oyuncu, korkmayın diyor ben varım diyor. Şurada maçın sonlarında Yaser'i oyuna alıyorsun be Kaptan. Çımacı bile yapmaz senin yaptığını. Ne yapacak Yaser, Trabzon'da. Elini kolunu dirseğini salladı, cin olacak ya, aklı sıra dirseği yapıştıracak, görmedim diyor, öyle bir biliyor ki arkasında adam olduğunu. Baros atılır diye çıkardı, Kartal'lı Yaser atıldı.


Serkan Kurtuluş oyunda, Ümit Karan futbolu unutmuş, yerden kalkamıyor, her hareketi faul, sahtekarlık devam ediyor. Trabzon'la berabere kalındı, iyi sonuç denecek şimdi. Bu kadar mı zor ya takım yönetmek. 3 kere sıçradık, ne diyelim bilemiyorum. Bu maç tamamen Bülent Korkmaz'ın egosu yüzünden kaybedilmiştir. Galatasaray ruhu her maçı kazanacak diye bir şey yok. Büyük maçı, krizi, baskıyı yönetemiyor. Maç başlamadan önce eleştirimizi yazdık, testi kırılmadan görüşlerimizi aktardık. Ne yapsak olmuyor, gelen gideni aratıyor. Biri geldi, moruk, Lincoln'e, Hakan'a Beşiktaş maçında ceza verdi, gitti yerine biri geldi çaylak, Galatasaray ruhunu uçurdu, biri geldi, dedik tamam Büyük Kaptan, biz büyük Hoca yapacağız. Bizi dinlermi, sorsa bir tane Galatasaray'lı dermi Lincoln'ü oynatma diye.


Galatasaray taraftarı, bir kez daha yazma gereği duyuyorum. Bu takım bizimdir, futbolcuların gelişine karışamayız, ama gidecekse ona biz karar veririz, biz göndeririz, biz keseriz cezayı. Ne Başkan'ın otoritesi, ne Hocaların kaprisi Lincoln'ü yiyebilir.


Bülent Kaptan sen Galatasaray Hocası olman için daha çok maç kaybetmen gerekecek, bu krediyi verirsek tabiki sana.


Bir de kalecimize bir şeyler yazmak istiyorum. Bu kadar şanssız bir kaleci görmedim ben. Ligin en çok gol yiyen kalecisi, bir tane hatalı gol yemedi. Yediğimiz bütün goller inanılmaz yerlere gitti.


Anlaşıldı, biz şampiyon olmak istemiyoruz bu yıl. Bizim takım, Hoca yetiştirme, rehabilitasyon stajı yapma yeri, deneme tahtası. Hepimiz spor doktoru olduk, hepimiz hoca olduk. Kaybedilen 2 puan değil sadece sinirlerimiz kayboldu, şampiyonluk tehlikeye girdi.


Takım yorgun sanıyorduk, hiç de yorgun gibi oynamadılar. Arda bu maçı alıp gelemedi, emeğine yazık oldu. Her zamanki gibi canları sağolsun diyoruz ve tüm konsantrasyonumuzu Perşembeye bırakıyoruz. Yazık oldu, kazanacağımız maçı kazanamadık. Bu lig daha çok su götürecek, iş başa düştü çocuklar, kuşanın.

Medya 1-0 galip


Lincoln sahadan çıkarken Kaptan'a fırça çekmiş. Beni neden çıkartıyorsun diye çıkışmış. Biz de gördük çıkarken yaptığı el kol hareketlerini. Galatasaray, 10 kişi kaldı amma velakin medyanın isteğinin yerine getiremedi. Yenilmedik maalesef, üstelik Mart'ın son günlerinde Avrupa Kupası maçı oynuyoruz. Üstelik kucağımıza da oturtmuşuz, çarşamnayı bekliyoruz.

Medyamız ne yapsın kudurmasında. Lincoln'e taktılar, başta bizim futbolcularımız olmak üzere saldırdılar. Atılmalı, kovulmalı, Bülent'e bağırdı çağırdı. Bülent'i dolduruşa getirmek lazımdı. Büyük Kaptan'dı dolduruşa gelmez sanıyordum. Şimdi kadroları okudular. Lincoln yedek, cezayı kesmiş Kaptan. Biz boşuna uğraşıyoruz, Kaptan'dan hoca moca olmaz.

Sen kalk Almanya'da top oynamış Lincoln'ü, Alman'lara cezayı kesmek için pozisyon kovalıyorken, üstelik atılan gol de en büyük paya sahipken, ve üstelik bidon 2 Nonda dururken Lincoln'ü çıkartırsan ne yapacaktı adam. Büyük futbolcu çıkarken sakin olabilirmi. Fatih Terim Hagi'ye laf geçirebiliyormuydu. Niye geçirsin aptalmı ki Hagi'ye dalaşsın. O Hagi'ki yıllarca Terim'i sırtında taşıdı işte gördük.

Bülent Kaptan aklı sıra, Hocalık gösterisi yapmış. Takımın yarısı sakatken, oyun kurucuyu hem de en formda iken yedek soyundurmuş, para ceza kestirmiş. Kimiz cezalandırdın ki Kaptan. Sanki Lincoln özel bir husumet yüzünden Bülent'le tartıştı. Bizde bu iş böyledir işte, biz garip çingeneyiz nemize gerek gümüş zurna. Burası asker ocağımı kardeşim, dünkü Hocaya bak, Lincoln'ün yerine Mehmet Güven'le başlıyor. Gözümden düştü sonuç ne olursa olsun, Bülent Korkmaz'a sitemlerim var.
Gecen yıl koskoca Zico, Uğur Boral'ı oyundan çıkardığında, aynı hareketleri yapan futbolcusuna maçı bırakıp neden çıkardığını 2 dakika anlatmış Uğur Boral elini sıkmıştı. Sen ne oluyorsun ki be Kaptan daha. Neden çıkardığını izah ettinmi peki. Bu kadar aşağılayarakmı büyük futbolcu oyundan çıkarılır. Bakmadı bile gözünün içine.

Adım bu sütunlarda Gamlı Baykuş. Bir kere daha kehanette bulunuyorum, kaprisli, havalı, patronluk taslayan, yıldız futbolcu tanımayan, aklı sıra güç gösterisi gösteren ve Lincoln'ü ıslah eden Bülent Korkmaz seneye bu takımın başında maça falan çıkamaz. Kendisi kaybolup gitti, o zaman Galatasaray onun için hiç önemli değildi, ona kalsa 40 yaşına kadar oynayacaktı. Gitti Gençlerbirliği maçında maymunluk yaptı bize.

Kendisini Denizli Hoca Avrupa Kupası maçında ilk 11 koymuştu. Bu kadar stoper yok takımda Semih Kaya'yı beklerken, Mehmet Güven'i görüyoruz. Maçtan önce kimsenin moralini bozmayayım ama bu maçtan daha doğrusu bu Hoca'dan umudumu kestim. Vah Galatasaray vah. Medya golü attı daha maça başlamadan, en az 2 gol atamazsak kesin yeniliriz.