2 Nis 2009

Ben Kalender Meşrebim


Yemin etmiştik daha önce, hakkında son yazılarımızı yazmıştık. Tükürdüğümüzü yalıyoruz ne yapalım. Durumdan vazife çıkartıyoruz. Bugün bütün spor yazarlarını okudum, tek bir kişi bile benim düşündüğümü düşünmemiş, yazıklar olsun ya bana ya onlara. En kralından daha iyi olduğumuz kesin, bana gelen yorumcuların ortalaması, bütün spor yazarları ortalamasından çok daha büyük. Bu nasıl iştir anlaşılır şey değil. Çıldırmamak için yazıyorum işte. Lig liderinin gol kralı yok, fal bakılası Batuhan var. Milli takım hocasına en çok köpeklik yapan takım hocası Bülent Uygun bu konuda sesini çıkarmıyor. Ortakmısınız kardeşim. Ben lig lideri üstelik Sivasspor hocası olacağım, benim takımımdan ulus takımına kimse alınmayacak, almayan Hocaya da şiir yazacağım. Adammısın sen lan, İbrahim Üzülmez'in oynadığı sol kanatta Hayrettin oynamayacaksa ne diye lider takımın başındasın. Batuhan'la Mehmet Yıldız'ı değişirmisin. Yarım takım verdik devre arasında vermediniz, şu takımda oynayamıyorsa dolandırıcımısınız nesiniz siz.

Çağlar, Belçika maçında hata yapıp gol yedirmiş. Üzülmez İspanya'da, Volkan İstanbul'da. Ne var ki ben takımın başındaysam hatalı benim. Volkan maymunluk yapıp çataldan top alınca ikramiye Terim'in, balık gol yeyince suç Volkanın daha doğrusu onu oynattığı için suç Fatih Terim'in. Aklı sıra sorumluluk alıp koruyor futbolcuları, ancak aklının ötesinde alın size hata yapan futbolcularımın isimleri.

Ben İmparatoreyim, başarı futbolcularımın, başarısızlık benim.
ben gönlüme göre eğlenir eğlendiririm. İsmail Er 4. oluruz derse gününü gösteririm. Volkan yemeyecek, Arda herkesi çalımlayıp Semih'e verecek. Semih atacak atamazsa Nihat atacak. Manevi evladım Emre ha bu maç, ha öbür maç coşacak ben bekleyeceğim. Kimi koysam dediğimi yapacak, yenecek, yenerse kolpa yapıp futbolcuyu över gibi yapıp kendimi ön plana çıkartacağım. Yenemezlerse hata yapanı hedef gösterip, önce kendimi kurtarayım. Sonra nasıl olsa yalama medya beni aradan sıyırır o anda da mütavazi olup kabahat benim der erdem ortaya koyarım.

Kimse yutmuyor artık bu manipülasyonları. Boyalı basın yazmıyorsa sıyrıldık sanmayın. Bir gün biri düğmeye basar nasıl olsa, o zaman top yekün saldırırlar. Bizim bu günleri beklemeye sabrımız yok. Bu yüzden kendimiz söyler kendimiz dinleriz senelerdir. Olsun bizimkiler nitelikli azınlıklar her şeyin farklındalar. 3 dakika kala Arda'yı çıkarıp mucize arayan, mucize olursa ben büyük hocayım diyecek olan, olmazsa ne yapalım futbol bu diyen adama sadece geçmişi için kötü bir şey söylemek istemeyenlerin sabrı taşıyor.

Yazık, Avrupa'nın son en büyük takımı bizi iki maçta yendi. Nasıl, tek farkla. Ben tek farklı galibiyeti de mağlubiyeti de saymam. Benim için tek fark, sadece neticedir. Ben Erman'ın aksine Hatice'ye bakarım. Tek fark son saniyeye kadar olası beraberliktir. kafa kafaya oynanan bir maçtır İspanya maçı. Nihat'ın bencilliği, Hoca'nın mucize araması olmasa mutlak bir galibiyet alabileceğimiz maçlardı bu maçlar. İddia ederim Türk Ülke Takımı kimle oynarsa oynasın maç üç ihtimalli olur. Hangi turnuvaya girerse girsin şampiyon olabilir, aynı zamanda da sonunucu. İşte budur isyanımız, bu ne gel gittir.

Hafızalar balıktır, unutulur gider, umut kaf dağıının ardında olsa bile idare ederiz. 12 puan alacağız 4 maçta, rakip toplam 4 puan kaybedecek, öteki rakibi saymıyoruz bile. Metafizik hakkından gelir nasıl olsa o takımın. İkinci oluruz, play off maçları oynarız, o maçları kazanırız, Afrika'ya gideriz, orada şampiyonluğa oynarız.

Hey yavrum hey, umut fakirin ekmek parası. Fakir olmadıklarına göre umutsuz olmayanlar, amansız olurlar, umutlu olanların sırtından geçinirler.

Elbet bir gün biter bu haksız kazancın kaynağı.

1 Nis 2009

Orduları Vermiştiler Dünya'ya Şan


Takım aynı takım, 3 gün önce kafa kafaya oynamış, dandik bir golle yenilip İstanbul'a dönmüş takım. Fakat hayırdır kaptan değişmiş. Demek Milli forma gibi kaptanlıkta ayağa düşmüş. Sırayla, ibat sırasına göre. Yalamalık sırasına göre. Emre'cik, Nihat, Tuncay. Bir dahaki maç sıra Sabri'de. Aslında şu kadronun tek bir kaptanı vardı. Devlet memurluğu statüsü uygulansa bile takımın kaptanı Emre Aşık olmalıydı.

Ali Sami Yen'de ağırlıklı Galatasaray taraftarı vardı. Atılan sloganlar, maç başı tezahürat bizimkilerindi. Doğal olarakta gözbebeğimiz Arda'mız coşacaktı. Maymuna çevirdi İspanyol'ları. Sahanın yıldızıydı, golü attırdı, attığı gol pasını atamadılar. Vurduğu top adama çarpıp kornere çıktı. Bu coşkusuyla golü atması an meselesiydi, ancak İmparatore totem yaptı. Batuhan kim Arda'nın son 3 dakikası kim. Arda ölür yine oynar 3, 5 dakika daha. Şapkayı bırak artık Terim, tavşan yok içinde. Son dakika golleriyle gelen kariyer, son dakika golleriye eriyor. Ama adın imparatore, ne kadar yenilirsen o kadar yukarı kaldırılıyorsun.

Nihat; İnanın ben bu adamı 90 dakika hiç izlemedim. Beşiktaş'dayken dahil, Toşhak'lı Sosyatik Real'de leblebi gibi goller atarkende sevmedim. Bu kadar bencil bir futbolcuda görmedim. Kısa kesiyorum ve bu Nihat futbolcu değil diyorum. Semih'e artık yapıştı. Gol tanrıları doğarken kıçını yalamış, Bu kadar ballı bir golcü olabilir mi? Boş kaleye attığı golün hatırına unutuldu sahada. İlk yarı bütün pasları rakibe gitti, ikinci yarı takım oyunu forselediği zamanlarda da yoktu.

Volkan kardeş, unutulmaz iki gol çıkardı. Benim diyen kaleci çıkaramaz o topları. Ama yenilen penaltı golünde o ne çıkış öyle ya. Ne diyeceğiz şimdi, o kurtarışlar çöpe, çakarım böyle kaleciye. Orta sahamızın torpilli monşeri, kol börekçisi bir maçı daha kaza bela olmadan, hata yapmadan atlattı. Ne yanlış pas attı, ne gollerde hata yaptı. Çünkü saklanarak oynadı idare etti.

Son dakikada yedik, yemesek ne yazardı. Sadece Ceo kurtulurdu o kadar. Yensek bile hikaye, reklamlar çöpe. Osmanlı padişahları bile sefere çıkarken mehter takımı bu kadar amansız marşlar çalmadı. Neymiş, acımasızmışız, Dünya'yı boşver biz büyükmüşüz, Afrika'lı çocuklar bizim çocukların adını sayıkladı haftalardır. Ne olacak şimdi.

Hiç bir şey olmayacak. Gereğinden fazla iyi oynadık bu gece. Arda tek başına çöktü İspanya'nın üstüne. Bir kere daha yazık oldu Arda'nın oyununa. Gördük işte şu an Avrupa'nın en büyük takımını. Bir tane Arda'ları varmı. Dikkatle izledim Torres'miş, Baros on kafa atar. Türkiye liginde maskara olan, Semih'e yedek bekleyen Danyal son dakikada alda at bir gol attırdı.

Şimdi birileri sırayla, cımbızla Terim'i kurtaracaklar. Bahane hazır, son dakika balı. Biz atarken Türko, yerken bahtsız Bedevi. Hacivat'lar zamparalık yapar, cermesini Karagöz'ler çekermiş. Yanlız bir şeye itirazım var. Maçtan sonra ben bu satırları yazarken maçın yorumunu Ziya Doğan yapıyordu. Televizyon parazit yapıyordu, cep telefonu açıktı Ziya'nın, kapattım. Ziya Doğan, Terim'i yorumlayacak ben de dinleyeceğim. Erketede bekleyen, Yılmaz Vural, ağızlarının suyu akıyordu. Vak vakları ürkütmeden için için seviniyorlardı. Çok beklerler ekmek çıkmaz onlara.

Ülke Takımı, daimi futbolcular ve daimi hocalarla devam, ceddin deden neslin baban pek kahraman Türk Milleti.

Bugün Milli Maç Var! Şaka


Bu gece Güney Afrika macerası için kader maçına çıkıyor ülke takımımız. Acaba sadece benim mi? diye soruşturuyorum ama değil. Kimsenin umurunda değil maç. Herkes derdine düşmüş, büyükler standartı daha ne kadar koruyabilirimin, küçükler eski bol harçlıklı günlerinin, gençler gelecek kaygısının derdine.

Kader maçlarının ilki İspanya'da oynanırken, faal futbolculardan, neden yok? zaman zaman seçmeyene sitem ettiğimiz, tam zamanıyken, bir iki gol atabilse en azından kampta olacakken Antalya'da barda eğlenmeyi tercih etmiş Ümit Karan. Tıpkı abisi Ergün Penbe gibi, Penbe kardeşte biz ölüm kalım maçına çıktığımız saatlerde maçı izlemek yerine bowling oynamıştı kız arkadaşlarıyla.

Peki bu adamlar, oynasa da oynamasa da senede milyon dolarları götürenlerin, kendilerinden sonra tufan saydıkları olayı bizim yaşam biçimi haline getirmemizin anlamı ne olabilir ki? Biz kerizmiyiz, Fatih Terim 80 milyon kişilik kadro açıklamış, yok ya. Sen önce oynamayan, onlarca futbolcuna söz geçir. Hepsi palavra, seçilme olasılığı olupta seçilemeyen Milli Takım'ın yenilmesini ister. Hatta eminim şu an ülkenin yarısından fazlası da yenilmemizi bekliyor. Yeneriz diyenlerle bahse girmeye hazırım. Yeneriz diyen kolpa yapıyor.

İşin içinde yoksan, sana ne be kardeşim bu şovdan. Bakın Ali Sami Yen'de sarı kırmızılı formalarıyla Bülent Korkmaz'ın kızları şov yapıyor her maç. Daha önce Fatih Terim'in kızlarının oturduğu koltuklarda şimdi onlar oturuyor. Umurunda mı? Galatasaray'ın maçları Fatih Terim'in kızları, sayın ailesi için. Yarın Bülent gittiğinde tıpkı kızlarının da tribünden gideceği gibi. Nerde Galatasaray'lılık, biz terkediyormuyuz takımı. Yenilse, şampiyon olamasa, en nefret ettiği adam takımın başında olsa ne yazar. 40 yıldır maça giderim 5 kişi takım değiştirmemiştir şimdiye kadar. Belki de hiç kimse değiştirmedi.

Kullanılıyoruz hepimiz, futbolu oynayanlar futbolu bizim kadar sevmiyorlar. Güney Amerika'lı futbolcuların sorunlu olmasının nedeni, budur. Onlar futbolu seviyorlar, koskoca Ortega'yı, Ceyhun'un maskarası yapmışlardı, aynı tezgah Lincoln'e yapılıyor şimdi. Biz küçükken, Türk Milli Takımı, bu düzey bir maçı İspanya ile oynayacak, halkın umurunda olmayacak. Yeminle maç saatinde dışarda gezeni döverlerdi.

Kimdir sorumlular, eskiden Milli takım kadrosu açıklanacağı zaman, üç gün önceden Millet siper alırdı. Takımı herkes tanır, ezbere bilir, saygı duyardı. Bakıyoruz şimdi yolda görsek tanımayacağımız adamlar kadroda, maça kimler çıkacak belli değil. Bu kadar ucuz olunca da forma, ilgilenenlerde ucuzluyor.

Bu akşam maçı televizyondan seyredeceğim. İçimde en ufak bir coşku yok, heyecen yok, maç tansiyonu ekside. Hani Arjantin'le oynasak da maça gitsek Messi'yi bari canlı seyretsek diye bir beklenti de yok. Kimi seyredeceğiz, 22 futbolcu içinde topun ayağına gelmesini izleyeceğimiz büyük futbolcu kim var, Arda'dan başka. İspanya'nın en büyük futbolcusu sağbek düşünün artık. başında da Sarıyer Kasabı Delik Boske. Arda, anlatmış zaten kendisini, ben tek başıma Messi'lik yapamam takım oyuncusuyum, İbrahim Üzülmez'le yan yana kahvede okey bile oynamadım, nasıl top oynarım diye bas bas bağırıyor. Beklentimiz, alsın Arda, çalımlasın versin pasını Semih'e, şapkadan tavşan çıksın, aradan 6 ay geçer nasılsa unutulur gider her şey. Pislik halının altında kalsa ne yazar.

En azından maça gidecek olanlara seslenmek isterim. Alın lan akülü borazanlardan, yada nerden bulursanız bulun bizim eski kaynana zırıltılarından. Gürültü yapın, beynimizin tasını karıncalandırmışlardı, sarhoş İspanyol'lar, sizde yapın bin beterini.

30 Mar 2009

En güzel Gol


Yine yenildik çocuklar, ama demiştim size, maçın en güzel gollerini atmak yine bize nasip oldu. Kartal'da, Maltepe'de, Diyarbakır'da, Tunceli'de, Urfa'da, Antalya'da.....,

Bu satırlarda siyaset pek konuşmuyoruz, bizim buradaki ortak paydamız Galatasaray'dır. En azından Nevizade'yi koparmak isterdik bu arada. Tek kale oynadık bizim sokakta, direkten döndü, içerden çıkardılar, kalecileri kurtardı ve ne yazıkki atamadık. Artık iş size düşüyor kardeşlerim, maçlardan önce ki mekanlarınıza bu 5 sene içersinde daha fazla takılın, Nevizade Gecelerini söylerken bir duble de benim için için(iki kere için çok güzel oldu bu arada! duble oldu). Bu saatten sonra bizle maç yapacak olanlar sahaya çıkarken koca kıçları biraz daha fazla yusuf yusuf olacak.

Secimlerde geldi geçti biz işimize bakalım. Travmayı atlatabilen şu son 9 maça konsantre olsun, her şeye rağmen bir kez daha şu kupayı verelim de Adnangil'lere, ben aldım diye kasılsın, aldığı yeni saatini göstersin.




29 Mar 2009

Şapkada Tavşan Falan Yok


Bilirim Barnebau'yu, 3-2 nin rövanşında, çeyrek final maçında oradaydım. 80.000 kişiyi bir arada görünce bizim televezyoncular, Rıdvan'lar Ali Sami Yen'e bok attığı için söylüyorum. Meğerse cehennem dedikler yer burasıymış diye ukalalık yapıyor. Gördünüz maç boyunca, bir kaç borazancının düdüğü kulaklarımızı sağır etti ve bir kaç sarhoşun ''Espanya, Espanya'' sesinden başka ses duyulmadı. Bunlar, bizim aşağılık kompleksliler kalabalığın fazlalığına göre ahkam kesiyor. Cehennem öyle olmuyor, Rıdvan Bey, biz o stadı cehennem yaparken 10.000 kişide olsak hep beraber bağırıp zıpladık, kelle sayısı önemli değil yani. Bir de gördünüz televizyon çekimini, sanki Düzce Şehir Stadından yayın yapılıyor, ekran devamlı titriyor, ve çok kötü bir açıdan çekiliyor. Real Madrid maçlarında bu açıdan çekildiğini sanmıyorum, galiba korsan yayın yapıldı Barnebau'dan.

Maça çok iyi başladık, futbolunu hiç sevmediğim Nihat, bencillik yapmayıp geriye çıkarsa maça 1-0 galip başlayacaktık. Tuncay; aşırı motivasyonlu futbolcumuz, ilk yarı gereğinden fazla iyi oynadığı için ikinci yarının en berbat futbolcusuydu. Nihat'ı saymazsak tabiki.

Futbol garip, özellikle bizim ülkemizde anlaşılır şey değil. Çoğu zaman futbolcuların kaderini yukarısı belirliyor. Galatasaray Kocaeli maçında hezimete uğradığının ertesi Skibbe kovulmasa bugün Sabri diye bir futbolcu yoktu. Bakıyoruz Barnebau'da takımı, ülkeyi kurtarması için oyuna giriyor. Acaba ne düşündü Ülke Takımı'nın Ceo'su. Arda'yı çıkarıp Sabri'yi oyuna sokunca kader gök tanrıya havale edilmiş oluyor. Sabri bozuk saat misali doğruyu gösterip, deli bir topu İlker'in kalesine girse şapka tavşan klasiği bir kez daha konuşuluyor olacaktı şu saatlerde.

Sezon başında kovulan Deli İbrahim, affedilmese bugün Madrid'de sol bek mevkisinde tir tir titreyeceğine Adapazar, Manşukiye'de kır kahvesinde maçı seyrediyor olacaktı. Garip işte, bazılarının doğarken kıçını evliyalar yalıyor.

Sağbek Gökhan Prens; acaba Sabri'den ne farkı var diyeceğim ama var. Daha sempatik, daha yakışıklı, Fenerbahçe'li, arkasında Rıdvan Abi'si var, en iyi Gökhan oynamış ona göre. Şom ağızlı Rıdvan Volkan yere yatmadı dedikten 30 saniye sonra topu atlayarak kurtardı.

Golü yedikten sonra, çıkarmak için takım oyunu forse edemedi. Tuncay oyundan düştü, sürünerek maçı tamamladı. Nihat çok güzel evsahipliği yaptı bize,'' bakın lan siz ilk defa oynadınız bu sahada ben ne maçlara çıktım'' diye kasılıyordu. Ürkütemedi İspanyolları. Brezilya'lı Türk Memet her pozisyonda kaleciye geri pas verebilme becerisini gösterdi. Rıdvan'dan devamlı aferin aldı bu geri paslarıyla.

Sonlara doğru Gökhan Ünal oyuna girdi. Artık şapka lime lime olmuştu. Aslında şapkada tavşan yoktu, bizler bir ilüzyon seyrediyorduk. Fatih Terim ne yapsın, Fenerbahçe ile Galatasaray'ın süründüğü bir sezonun sonuna doğru denk geldi İspanya maçları. Lider takımdan hiç kimse yok, ikinci takımdan fasülyeden İbrahim Üzülmez, 3. takımdan Barnebau'ya ayak bassın bari denen Gökhan.

Ve her zamanki gibi sahada savaşan, nöbeti devralan, senede 10 maç oynayıp, hiç bir zaman banko topçu olamayan büyük maç futbolcusu Emre Aşık. Emre için özel bir lisans çıkarılması lazım belki. Hangi takımın stoperi yoksa o maç o takımdan oynasa. Hiç farketmiyor, ister koy Çemişgezekspor'da oynasın, ister Galatasaray'da. İster Murat Hacıoğlu'na karşı oynasın, ister Messi'ye karşı. Dünyanın en büyük forvetine karşı tek güveneceğim adamdır Emre Aşık. Helal olsun, bu büyük maçı da yüz akıyla tamamladı. Hakan Balta, zorunluluktan stoper oldu, sol beklere bir şans daha verdi. Emre'yle baraber ikili oldular, umarım Galatasaray'da sakatlar iyileşse bile bu kurgu bozulmaz.

Milli maçları pek takip etmiyorum, sanıyorum işler boka sardı. Zaten biz İspanya'daki maça sıfır puan yazmıştık, üzülmedik, beklenen oldu da bundan sonra ne olur bilinmez. İnsan şu İspanya'yı, son Şampiyon'u gördükten sonra neden olmasın demek geliyor içinden. Biraz dikkat, biraz akıl olsa galip dönmen içten bile değil. Adamların pozisyonu yok, dandik bir golle mağlup dönüyoruz.

Neyse, sağlık olsun diyoruz, son zamanlarda hiç bir işimiz rast gitmiyor zaten. Bu sabah uyandığımızda Türkiye için önemli bir güne uyanacağız. Seçim var, benim tahminim % 45 AKP alır, ne Ankara'yı, ne İstanbul'u kaybederler.

Biz mi? hep kaybeden taraftayız elhamdülillah, oynadığımız bütün maçları kaybettik, ama inanın çocuklar maçın en güzel golünü atmak da hep bize düştü.