26 Kas 2011

Kötü Oynama Ustaları; Galatasaray 2-Sivas 1


MAÇKOSKOP
KADRO:
Muslera
2
Aboo
2
Ufo
1
Semih
0
Hakan Balta
-2
Selçuk
-2
Kazım
-7
Engin
0
Elmander
-2
Baros
-4
Riera
-6

ZURNANIN ZIRT DEDİĞİ AN:
-9 kişi kalmış takım, Sivas can havliyle saldırıyor. Ceza sahamız içinde Ayhan kurşun yarası almış gibi bağırarak düşüyor. Ayağı kırıldı sandık, faul verdi hakem, rakibe sarı kart gösterdi. Pozisyonu tekrar seyredince vah zavallı Ayhan’ım dedim. Şerefsizliğin bu kadarına da pes. Keşke o top gol olsaydı da ben Ayhan’ı, hakemi dolandırırken görmeseydim.

VARİL:
Kazım; Kötü demeye dilim varmıyor, Hoca’dan torpille sahadaki Galatasaray formalarından birinin içine girmiş, futbolcu lisansı olduğu söylenen kansız, ruhsuz bir mikro organizma. Dayanılır gibi değil, bir futbolsever olarak oynadığı oyundan ben utanıyorum. Kendisi bizim midemizi bulandırdığı için para alıyor, yazık.

GLADYATÖR:
Engin Baytar; Kötü takımın eh işte diyebileceğimiz oyuncusuydu. Muhteşem bir kafa attı kaleciye piskopat. 3 maçtan az ceza verirlerse ayıp ederler.
-
BOROZANCI:
Bülent Yıldırım; Bu kadar kötü niyetli, sahtekar futbolcular sahadayken, verdiği vermediği bütün kararlarına hak veriyorum. Baros kendini attı, sarı kartı vermeyerek kıyak yaptı. Koskoca Ayhan’a inanmasın mı? Ben de  olsam inanırdım. Elmander bilerek basmadı ama kırmızıydı.
-
BİR SORU – BİR CEVAP:
-Galatasaray’ı iyi futbol oynarken görebilecekmiyiz?
Asla göremeyeceğiz, takımın başında iyi futbol oynatmama ustası biri varken, futbolcuların çoğu piskopat, sahtekarken, oyuncular kötüyken bizden cacık olmayacak.

İMPARATOR:
-Çok formsuz, aldığı neticeler, attığı goller tamamen tesadüf. Aynı oyunla kazanabilir de kaybedebilir de. Takım langırt tahtası gibi. Gol gök tanrıya kalmış, iyi oyun başka sezonlara.

ORDAKİLER:
Galatasaray’ın geçen seneki oyununu aratan bu futbolcuları seyretmeye bu kadar taraftar gidiyorsa, verdikleri parayı geri almaları lazım.
-
ANALİZ:
-Tavlada marstan kurtulma ustaları vardır. Futbolda da kötü oyun oynama, oynatma ustaları. Bu konuda Fatih Terim’in üstüne birinin olduğunu sanmıyorum. Belki de Dünya’nın en büyük, kötü futbol oynatma ustasıdır. Helal olsun.
Maç kadrolarını gördüğümde, Hoca’nın benim yazıyı okuyup etkilendiğin düşünüp umutlandım. Takım ilk defa savunma oyuncusuz sahadaydı. Sandım ki oyun Sivas ceza sahasında geçecek. Galatasaray’ın bütün hücum oyuncuları oynayacaktı. 10-20 dakika seyrettik ki, futbolcuların ismi forvet oyuncusuymuş, değişen bir şey yok. Diziliş aynı diziliş, çift santrafor sandık, sıfır santraforla oynadık. 90 dakika gol pozisyonsuz geçti. Galatasaray’ın attığı gol de hakem kötü niyetli olsa faul çalardı. Muhtemelen taraftara acıdı da golü verdi. Penaltı, penaltıydı ama o pozisyonda sahtekar Baros istese kaleciyi geçer golü öyle atabilirdi.
Kazım oynamaya mecbur futbolculardan mıdır? Her maç banko oynayıp, akılda kalır bir hareket yapmayabilir mi? Ne zamana kadar sabır gösterilecek. Utanmadan 3 puan aldık mı denilecektir. Vah zavallı futbolumuz.
Langırtı icat edenler en geriye 2, en ileriye 3 futbolcu dizmişler mile. Niye? Oynayan, varsa seyreden zevk alsın, çok gol olsun, maç çabuk bitsin, yenisine geçilsin. Galatasaray hocası ne düşünmüş, ileriye tek kişi-bu maç istisna- geriye 4 kişi, önlerine 2 kişi. Niye? O bilmiyor mu? Böyle oynarsa az gol atabileceğini. Az gol pozisyonuna girilince oyunun kötü olacağını, taraftarın futbola lanet edeceğini çok iyi biliyor. Gol atmak gibi bir niyeti yok, bütün oyun kurgusu gol yememek üzere kurulmuş. Gol yemez isem, bireysel olarak daha iyi futbolcularım var, bir gol atar 3 puanı alırım. Böyle düşünen, düşüncesini sahaya yansıtan hoca için Fatih Terim olmakla Iğdır’lı bir çoban olmak arasında fark yok. Az adamla hücum az gol, kötü oyun demektir.
Bir şehir efsanesidir gider bizim yalan futbol tarihimizde. ’’  Fatih Terim adam eder’’ Piskopat futbolcu olduğu tescilli Engin Baytar’ı tedavi eden Fatih Terim’i gördük. Hakem görmese daha kötü, televizyon görüntülerinden gene 3 maç cezayı çakarlardı. 3 maç da yönetimin vermesi lazım bana göre. Bıktım şu sahtekar, yalancı futbolculardan. Baros gol atmak yerine penaltı almak için uğraşıyor. Daha zorunu yapıyor aslında.
Anlamakta zorlandığım bir olay daha var aslında. Takım 9 kişi kalmış, 2-1 önde ve doğal olarak maçın bitmesine oynayacak. Grande Terim Sercan’ı çıkarıp, 76 numarayı oyuna sokuyor. Yani terim’e göre 76 numaralı sümüklü, Sercan’dan daha iyi savunma yapacak. Oyuna ısınmış Sercan’a beke gel dese olmaz mı? Sercan ayağına gelen topu ileriye doğru şişiremez mi?
Bu sezonun en kötü kenar yönetimini ve en kötü futbolunu izledim. İyi ki maça gitmemişim. Hadi biz mecburuz, Galatasaray formasını seyrediyoruz, başka takım taraftarlarına şu maçı izlettirdiğiniz için vicdanınız hiç mi sızlamadı, yazıklar olsun, her maç bir önceki maçı arıyor, her gelen futbolcuyu seyrettikçe her gideni arıyoruz.
Alın bu 3 puanınızı başınıza çalın, ben saymıyorum. Rıza son lafım da sana, şu takımı yenemedin, gol atmayı 2-0 dan sonra düşünmeye başladın ya, zaten kötü hocaydın, şimdi de küçük hoca olarak anılacaksın artık.

24 Kas 2011

Langırt Ligi Bile Değiliz

Şu paha biçemediğimiz ligimizi bir daha kurcalasak mı acaba? Ligin en kötü futbol oynayan takımı, diğer kötülere 4'er puan fark atınca kurcalamaya geç bile kaldık diyorum ve çuvaldızı kendimize batırıyorum. Galatasaray'ın kısa tarihine bir baktığım zaman, en büyük futbolu oynadığı ve en büyük sonucu aldığı zamanlar çok eski değil. O takımın başındaki Hoca'nın, bu takımın başındaki Hoca ile aynı olduğuna beni kimse inandıramaz. Hatta ben o büyük maceralar da Terim'in katkısının, her hangi bir taraftardan çok daha fazla olmadığını defalarca söylemiş ve ne yazık ki bu günkü takımı seyrettiğimde haklı çıktığımı kendim gözlemlemişim.

Bin defa yemin ederim ki şu an takımda Hagi olsa, Terim oynatmaz. Arif'e ise ancak kupa maçlarında sıra gelir. Şu langırt tahtasındaki dizilişe bakın. İmalatçılar, hangi mantıkla millere dizmiş futbolcuları. İnanılır gibi değil ama langırt 2-5-3 oynuyor. Bizim koskoca Galatasaray, yarın Sivas maçına 4-3-2-1 çıkacak ve bu takımın başındaki hoca da ne yazık ki Türkiye'nin gelmiş geçmiş en büyük hocası olacak.

Kim düğmeye basmış sa basmış, 2 kazma bekle oynanacak bu saatten sonra futbol, önlerinde 2 kazma daha ön libero adı altında. Oyun kurucu tarihe karışmış, kimse oyun falan kurmayacak, kalabalık orta saha topu garanti olmadan ileriye asla taşımayacak. İlerde tek santrafor olacak. Olacak ki karşı takımın 4 kazması içerisinde boğulup kalsın. kalsın ki kötü futbolcu sanılsın, her sene her takıma 2-3 tane santrafor transfer edilsin.

Yaşı 40-45 den fazla olanlar, futbolu hem güzel oynayanlar, hem güzelini seyredenler di. Her takımın en gerisinde en teknik, en akıllı, topu ilk başlatan, son kademeye giren, ofsaytı yönlendiren libero denilen futbolcusu vardı. Fatih Terim'de işte böyle bir liberoydu. Şimdi nasıl herkes Messi diye hayal kuruyor, o zamanlar da Backenbauer hayali kurulurdu, en büyük libero oydu. Son libero Popescu idi. Amatör takımlar dahil defansta 3 kişi olurdu. Sağ bek, sol bek, libero iki bek asla bir birlerini görmezdi, tıpkı mildeki langırt futbolcusu gibi. Liberonun önünde 2 stoper olur, bunlardan biri sanki santrafor gibi oynardı. Çok uzağa gidersek Cüneyt Tanman'dı bu teknik stoper, teknik olmayanı Bülent Korkmaz'dı, o da ilk topa basardı. Her daim bu gözler orta sahalarda teknik bir 10 numara seyretti. Sağ açık, sol açık, santrafordan oluşan bir ileri üçlüye alışkınız.

76 numaralı sümüklü götünü her zaman ki gibi dayayabilse de atılmasaydı, cam Gökhan çat diye çatlamasaydı, bu sene en büyük futbolu oynayan Semih, tribünden inecekti diyen tek bir Galatasaraylı varsa içinizde ben bu yazdıklarımı yemem, kemiririm, geviş getiririm. Melo- ki bu sezonun tek sevdiğim yabancısı- ceza almış. Nasıl sevindim anlatamam. Bakın göreceksiniz yerine Ceyhun Gülselam'ı oynatacak, ve hiç bir somut fark göremeyeceksiniz. Hayırlısıyla, Kazım ve Riera'nın da başına bir halt gelse de takım güzel futbolu oynayabilen futbolculardan kurulabilse. Mertan diye biri peyda olmuş A2 takımında. Soruşturdum, Sercan'dan hızlı bir santraformuş, hani eski diziliş olsa çıktığı ilk maçta kalır diyeceğim ama şu lanet olası tek forvetle Messi'yi transfer etsen ayağına top gelmez. Madem tek forvetle oynayacaksın, neden dünyanın dolarını verip Elmander'i transfer ederler? zavallı topa dokunabileceğim diye debelenip duruyor, debelendiği için gereğinden fazla yoruluyor, yorulduğu için de final topuna istediği gibi vuramıyor.

Güzel futbolu Galatasaray'dan beklemek, Kerbela Çölünde yağmur beklemek gibi bir şey. Ya o gün kafadan maç kopacak, ya dedik ya langırt milleri senden yana güzel çalışacak, Kazım'ın ayağına 40 toptan biri oturacak, Riere kendine çalım atarken adam geçecek, gol ortası yapacak, Selçuk'un attığı ince pas rakip kazmalardan hiç birinin ayağına çarpmayacak, falan filan. Kaçıncı haftadayız bilmiyorum, Kayseri maçı hariç bütün maçları dikkatle izledim. Bilinçli, çalışılmış bir atakla gelen tek bir gol hatırlamıyorum. Bu sistemle de hiç bir zaman  en azından ben, Galatasaray'dan büyük futbol, büyük netice beklemiyorum. Bu yüzden de maça gitmiyorum. Alınan yabancı futbolculardan hiç biri, beni Arena'ya koşturacak nitelikte değil.

Biz böyleyiz de diğerleri sanki farklı mı? bizden beterler,  sadece Trabzonspor, sadece Şenol Güneş ısrarla delikanlı gibi iki santraforla oynuyor, bu yüzden de Burak adında bir futbolcumuz olduğunu öğreniyoruz. Burak, Beşiktaş'ı, Fener'i tavaf etti kovdular, bize gelse döverlerdi. Burak, adı gibi uçan tay olsa ne yazar tek başına 5 kazmanın arasında.

İşte böyle bir ligimiz var, sonra bu ligin ortalamasından oluşan Ulusal Takım turnuvalara giremiyor diye kızıyoruz. Hadi langırt imalatçısı kadar delikanlı değilsiniz, bu yüzden savunmayı 2 kişiye indirin demiyoruz. Olamazsınız, gol yememek üzere bir futbol icat ettiniz. Elbet cesaretli Hocalar gittikleri yerden geri dönerler de bir düğmeye  daha basarlar. 3-4-3, büyük takım dizilişine dönülür. Metin-Gökmen-Uğur, Cemil-Osman -Ender, Ömer -Montmeranu-Erdinç, Halil-Fethi- Şevki... gibi forvetleri tekrar seyrederiz.

Acaba hiç bulaşmasak mı? Bu gidişle birileri başka düğmeye basacak, elimizdeki tek santraforu da kaldıracak, gol gol diye bağıran Beşiktaşlılar gibi bu sefer topumuz ağız ishali olacağız. ,,,,            

20 Kas 2011

Gam Yemem Artık; Beşiktaş0- Galatasaray 0


MAÇKOSKOP
KADRO:
Muslera
8
Aboo
6
Ufo
6
Semih
8
Hakan
5
Selçuk
2
Melo
-3
Engin
1
Kazım
0
Ayhan
-2
Elmander
5

ZURNANIN ZIRT DEDİĞİ AN:
-Aylardan sonra BAM üçlüsünden Ayhan’ın son maçın ikinci yarısında gösterdiği performansla ilk 11 başlaması. Ben hariç herkesin beklentisini yerine getirerek iğrenç bir oyun oynaması. Yerine asıl kaptan Sabri’nin girdikten ve nasıl oynayacağı merakla beklenirken ilk mücadelesinde sakatlanarak oyundan çıkması.

VARİL:
-Melo; Şu maça kadar en büyük oyuncumuz diye adına şiirler yazdığımız oyuncumuz, çıktığı ilk yarım büyük maçta oynadığı futbolla, İtalya’da kendisine yılın bidonu namını yakıştıranları haklı çıkarttı. İğrençti, Allahtan bu oynadığı ilk maç değildi. Yoksa şimdiden bizim tayfa da aynı fikirde olacaktı. Ne var ki daha önce oynadığı oyunlar kredisini kolay kolay tüketmez.

GLADYATÖR:
Muslera; Maçın adamıydı, yaptığı kurtarışlarla büyük takımların büyük kalecisi olduğunu gösterdi. Tam bir kurtarış kalecisi, konsantre olduğunda cepheden gol yemez. Penaltı olsa kesin kurtarırdı. Maçın golsüz bitmesinde baş rolü oynadı.
-
BOROZANCI:
Cüneyt Çakır; Kendisinin hakemliğini beğenmem, ne var ki her türlü kararının arkasındayım. Büyük maçların hakemi, gördüğünü çaldı, hatasız bir maç yönetti.
-
BİR SORU – BİR CEVAP:
Deplasman seyircisinin maça alınmaması doğru mu?
Deplasman seyircisinin alındığı yerde bizzat bulunan biri olarak federasyonun bana göre en haklı kararıydı. O tribünde en fazla 50 kişi sahanın tamamını görebilirdi. En az % 20 olmadıktan sonra hiç gidilmesin daha iyidir. Gidenler hem maç seyredemez, hem maç öncesi ve sonrası hayatlarının en büyük eziyetlerini çekerler. Gitmeseler vicdan azabı çekerler, giderlerse de vicdanlarının dışında ne varsa o kadar eziyet çekerler.  
-
İMPARATOR:
Maça çok haklı bir 11 le çıktı, takımı çok iyi yönetti. Çıkardığı ve soktuğu adamlar yerindeydi. Maçı tamamen forvet oyuncularıyla tamamladı. Melo’yu tam zamanında çıkardı, iki büyük hatasından sonra ikinci sarı kart an meselesiydi.
-
ORDAKİLER:
-Şu resim bizimkilerin tribünden çektiği resimdir. Maça Galatasaraylı alınmadığı doğrudur da, içeri girmediği doğru değildir. Televizyonun gösterdiği anlarda bağırmayan Beşiktaş’lıların bir çoğu Galatasaraylıydı. Büyük Galatasaray taraftarı Alp'in tribünden çektiği bu  resim taraftar önüne çekilme istenen engellere başkaldırıdır. 

ANALİZ:
-Artık gam yemem. Ulusal takımın, dolayısıyla ülkenin en büyük diye yutturulan, nice hocaların mezar kazıcılığını yapmış iki büyük kazmanın, birini trübüne diğerini  kulube koltuklarını pas pas yapmaya gönderen Semih’i stoperde gördüm ya benim bu sene işim bitmiştir. Maçın neticesi ne olursa olsun görüşüm değişmeyecekti. Sakatlanmadığı sürece artık Galatasaray savunmasının bel kemiği Semih’tir. Hepimize kutlu olsun.

Uzun yıllardır, ilk defa maçtan önce benim yazdığım beklediğim bir 11 sahadaydı. Takım sıfır kazmayla ve taraftar tarafından uzak ara kabul görülen bir şekilde sahadaydı. Bir önceki maçın ikinci yarısında Ayhan çok iyi , Sabri de ortalama altı oynadığı için kaptan olarak hiç beklenmedik bir hafta da bir derbi maçında takımın başındaydı. Taraftarın beklediği oyunu oynadı, ve son barutunu geçen maç attığını ilan etti. Bir sonra ki maç yedekte başlar, sonra da trübüne çıkar ve emekliliğini bekler.

Orta saha oyuncularımız bu sene ki ortalamalarının altında bir maç çıkarttılar. Bu yüzden Elmander ilerde çok yalnız kaldı. Gol kişisel hatalara bırakılmış gibiydi. Ben Egemen’den bekledim bu kişisel hatayı ama somut bir hata yapmadı. Organize, bilincki bir gol atağı yapamadık. Kazım’ın ruhsuz, sıradan bir maç oynar gibi oynaması, dikine içeri bir hamle yapamaması bizim adımıza kısır bir pozisyon dezavantajı yaşattı.

Beşiktaş’ın nasıl oynadığına dikkat edemedik amam biz kendi takımızı izlerken gördük ki Muslera geldiğinden beri en iyi oyununu çıkardı. Kalede çok güvenli duruyordu, uzun yıllardır yüreğimizin ağzımıza gelmediği bir büyük maçı bitirdik. Uzun yıllardır böyle bir kaleci performasına hasret kalmıştık.
Semih Kaya’nın yatarak önlediği gol, bizim bu bölge için yıllardır neden yırtındığımızın ilanıydı. Ortalama, mevcut kazma stoperlerimizden biri oynasaydı, aynı pozisyonda ayakta kalıp hedefi küçültmediği için golü yemiş olacaktık. Emre Aşık’ı seyreder gibiydik. Hem soğukkanlı, hem çevik, muhtemelen de ahlaklı bir Galatasaray sporcusu. Arkasında Büyük Galatasaray taraftarı var ve bu maçı çok rahat atlattıktan sonra yolu açık. Uzun yıllar Galatasaray stoperidir, 3 numaralı tarihi Galatasaray forması artık onundur. Hepimize kutlu olsun.

Berabere, üstelik 0-0 biten maçlardan hep tiksinmişimdir. Sanki gol yesek çıkaracaktık gibi bir görüntümüz vardı. Engin Baytar’ın son toplarda yanlış tercihleri bizim gol yollarında kısır kalmamıza sebep oldu. Elmander’i orta saha topla çok az buluşturabildi, o da çoğunda kalabalık Beşiktaş savunmasında ezildi. Daha sonra  yardıma Baros yetişti ama ilk yardım çantasını kulübede bırakmıştı. Her zaman ki gibi topu ellemedi ama mutlak kıl payı ofsaytlarından kurtulamadı. Ne yardan ne Baros’tan geçilebiliyor.

Maça Galatasaray taraftarı alınmadı, bilenler bilir biz daha önceden biliyorduk. Beleştepe’ye ikinci yarı içeri giremeyen Galatasaraylılardan bir gurup geldiler ve meşale yaktılar. Çok iyi organize Beşiktaş taraftarı’’saldır Beleştepe’’ diye bağırdı. Ama maçı verenler, tribün kültüründen haberdar olmadığından ne anlayıp orayı gösterdiler, ne de taraftarın bu yezahüratına bir yorum getirebildirler. İlan edildiği üzere 65. Dakikada biz de üşüyoruz diye üstlerini çıkartan Beşiktaş taraftarına sempatilerini sunuyorlardı, ama kaçırdıkları bir gerçek te bu kadar duyarlı diye övündükleri seyircilerin Engin Baytar’ın annesine ettiği çok ağır küfürleri duymamazlıktan gelmeyi yeğlemişleridi.

Önemli maçlar berabere bitti, beraberliğin zerre üstü bir tabelayla 3 puanı cebelleze götüren Kadıköy, haftanın kazananı oldu. Langırt ligimizin bir haftası da geride kaldı. Play offlara kadar böyle, bunlar tatbikat asıl savaş o zaman. Bizim için övünülecek şeyson 3 maçta gol yemememiz. Bunda kazmaların olmaması kadar kalecinin de takıma adaptasyonunun tamamlanması denebilir. Bu maçta Beşiktaş pozisyonları defans hatalarından meydana gelmedi. Sabri’nin sakatlanması alınamayan 2 puandan daha üzücü oldu. Geçmiş olsun hepimize.