milli takım etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
milli takım etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

28 Mar 2021

Ulusal Takım Zaferleri Üzerine

Futbolda, maçta tam zamanı dediğimiz durumlar vardır hani, İşte tam zamanında beklenmedik iki büyük zafer geldi. Şimdi futbol herbokologları sayısız zift kanalında beyin tümörü ameliyatı yapıyorlardır. Biz yetişebilirsek öne geçelim.

Hiç kimse ne bir Hoca, ne spor Bakanı, ne Federasyon Başkanı leşin üstüne konmaya kalkmasın. Şükredilmesi gereken insanlar bunlar değil, alakaları bile yok. Eğer bu zaferler birilerine izafe edilecekse, yıllardır çöp, sakatat yabancıları kulüplere kakalayıp dolandıran menajerler, her sene 2 defa kurulan at pazarında  deal yapan hırsız yöneticiler, yabancının bokunda boncuk var zannıyla oynatan futbol topu ırz düşmanı hocalara şükranlarımızı sunarız. Hiç kimse çıkmasa bile ben tek başıma sunuyorum.

Altınordu'lu Çağlar, Galatasaray'lı Ozan ne yapacaktı oynamak için. Kazma Marcao atılacak, sakatlanacak, mecburen oynatılırsa diken üstünde oynayacak, iyileşince de tekrar yedek kulübesi paspasçısı olacak. Anti futbol hocalarına kalsa Burak Yılmaz çoktan futbolu bırakacaktı, Ozan Tufan geçen sene Fener Şampiyon olamadı diye yine kadro dışı kalacaktı. Ünal Karaman'a denk gelmese belki de hala Trabzon kalesinde Papaz Onur vardı, Uğurcan Çakır Faroz Mahlesinde halı saha maçı yapıyordu.

Net olan şu, çocuklar bir kaç sene önce bir köy yaylasında toplantı yaptı, örgüt (takım) kurdu, ve dağıldılar. Her biri Dünyanın her takımında oynayabilecek seviyeye geldi.  Direniş gösterdiler, anlayan olmaz ya sloganlarla naralarla, terle emekle kanla irfanla 2 maçta 7 tane attılar.

Her takımın kalesinde birer maymun var, bir çataldan bir çatala atlıyor. Sebebi tersten, eğri geminin doğru sefer yapması misali, pahalıya patlasa da Muslera'dır, Ayı Volkan'dır, Papaz Onur Kıvrak'tır. Nasıl geçeceğim abi ben kaleye bunlar varken. Tek yolu var kavga çıkaracaksın, kaçacaksın. Kalecilere bak, Mert, Altay, Uğurcan, Berke, Ersin, Doğan, İrfancan, Gökhan. Her biri ayrı ayrı Ulusal Takım kalecisi.

Engin İpekoğlu zamanı geldi, Rüştü'ye, Rüştü Volkan'a kaleyi teslim etti gitti. Volkan maskara olana kadro dışı kalana kadar direnmese, Mert'ler, Volkan Babacan'lar Serkan'lar geçecekti kaleye, bu çocuklardan bir ikisi Gala'da , Beşiktaş'ta olacaktı. Hocalar futboldan anlasa zaferleri yaşatan bu  futbolcular homojen dağılacak, her biri kendi gönül verdiği takımda birlikte oynama alışkanlığı gösterecekler, bu zaferler çok daha önceden gelecekti. Okan Koçuk belki de milli takım kalesinde olacaktı. Kelle koltukta kaleye geçti, hiç gol yemese ne yazardı, Muslera döndüğünde kenara gelecekti. Ben yedek beklemem diyen Günay'lar, Serkan'lar, Mert'ler hatta Korcan'lar kaleci oldu.   

Milli takıma bakın, yolda yürüseler çoğunu tanımayız, bizde oynanan lağım futboluna geri çağırsak 5 maç sonra teneke bağlar göndeririz. Delikanlı gibi söyleyin ligimizde gol yeme rekoru kıran takımın stoperi Ozan Kabak olsaydı, çocuk sokağa çıkamaz şehir esnafından dayak yerdi. Dünyanın en büyük takımında oynuyor. Yoldan geçeni milli takıma alanlar, Cağaloğlu'nda gezen Zeki Çelik'ten haberleri bile olmadı. 

Zaferleriniz kutlu olsun çocuklar, hiç biriniz bizim bildiğimiz, tanıdığımız hiç bir hocaya veya şahısa zerre borçlu değilsiniz. Hatta sizi oynatmayanlardan alacağınız var. Kendiniz başardınız, kendiniz savaştınız, kendiniz kazandınız. Anaların ak sütü gibi helal olsun. Siz aslında Hollanda'yı, Norveç'i değil ülkede ne kadar hoca varsa başınızdaki dahil onları yendiniz. 

Devran dönene kadar sakın gelmeyin, yolunuz bahtınız açık olsun. Sizi uzaktan sevmek aşkların en güzeli.

20 Haz 2016

Ulusal Takım Nedir? Hocası Kim Olmalıdır?

R
Önce bir durum tespiti yapalım. 2008 turnuvası bu ulusun 4-90 yaşında Dünya'ya dağılmış bütün Türkler'in, Edirne'den Ardahan'a Türkiye'de yaşayanların tamamının desteklediği, coştuğu maçlara enerji aktardığı son turnuvaydı. Sonrasında ne futbolcuya ne hocaya güvenin  tam olmadığı, Ulusal Takımın İstanbul'da maç yapamaz hale geldiği bir süreç halen yaşandı. Kadıköy'deki yenilgi Galatasaraylı, Arena'da yenen gol, Fenerbahçeli futbolculara yıkıldı. Üstelik seçilen futbolcular, seçen hocalar milletin içine hiç bir maç sinmedi.

Son turnuvaya takımı götüren Fatih Terim'in getiriliş biçimi, özellikle Galatasaraylı taraftarlar tarafından hiç hoş karşılanmadı, ve sadece Fatih Terim yüzünden çıkılan her maç büyük oranda takımın yenilmesi istendi.

Örnekler; Eleme maçlarından Hollanda maçında 1395 kişinin % 65 i, Kazakistan maçında 654 kişinin %73 ü Fatih Terim'in yenilmesini istedi. Mucizeler oldu ve takım finallere kaldı. Televizyonlarda dönen gaz verici reklamlardan, brakisefal kafatasçıların vatan millet Sakarya yazılarından, Hoca'nın futbolcuların kendilerini büyük gören rakipleri aşağılayan sloganlardan etkilenmedik. Hiç birimiz gidin kupayı alıp gelin demedik, Biz İspanya'ya yenildiler diye de sövmedik. Ki son İspanya maçında yapılan ankette % 60 İspanya kazansın dendi. Bu anketler, 2002 Şenol Güneş'ine yapılsa yapanlar vatan hainliğinden asılırdı. Milli takımın imajı ne yazık ki bu durumda.

Ülke konjonktürüne girmeyeceğim, Milli takım yenilsin isteyenlerin sebebi başka. Lağımdaki fareler değil bizim işimiz, lağımın ta kendisiyle. Kavgamız, lağımı örten Logarları, lağıma pislik taşıyan açları, doymaz, kan emicileri besleyen sistemle, çeteyle, şebekeyle, futbol oligarşisiyle, Global Kraliyet Ailesiyle. Teknik taktiğe girsek, her kır kahvesi, her maç, İmparator çıplak diyenlerle doluydu. Her kasaba lisesinin beden hocası bunlar kadar yapar. Son oynayan 11'in 8 i maç ritmi olmayan oyuncular, Ülkenin en büyük futbolcusu Arda Turan 3 aydır tek maç oynamamış, Caner kadro dışı, Burak'ı kovmak için Galatasaraylılar takımlarından vazgeçti, Selçuk sezonun en formsuz futbolcusu, Gökhan sakatlıktan en az maç oynadığı sezonunu geçirdi. Ülke takımın en güvenilir hattı stoper tandemiydi. Ömer Toprak, Serdar Aziz, Atınç, Ersan Gülüm banko oynardı, İş adalete kalsa, hak eden Milli Takımda oynasa, Yalçın Ayhan, sezonun en iyi ve formda maç ritmi olan, her maç oynayan stoperdi. Emre Belözoğlu ülkenin yetiştirdiği en büyük faal futbolcuydu. Bu turnuvaya kaptan çıkarak veda etmek hakkıydı. Ne kadar küfür edilirse edilsin Volkan Demirel bu ülkenin en büyük kalecisiydi. Medyaya taraftarın önüne yem etmemek Hocaların işiydi. Alper Potuk, Mehmet Ekici en azından bu kadroda olmalıydı. Galatasaray'dan bir oyuncu alınacaksa da o Sinan Gümüş'tü. Say say bitmez,

Milli Takımın pozisyona bile girememesinin sebebi bunlar değil. Çok daha kötü futbolcularla, daha iyi neticeler aldık. Tabelaya bakmıyoruz, Ulusal Takımla barışık olsak, neticede oynanan oyun futbol, 3 ihtimallidir, maç der sineye çekerdik.

Milli Takımın yenilmesini isteyenlerden benim sebebim teknik taktik, hak etmeyen takımın, kötü oynaması falan değil. Ben Milli Takım hocasının futbolu bilmediğini savunuyorum zaten, bahaneyi de futbol içinde aramıyorum. Benim takıntım Hoca'nın muhtemelen kendisinin bile % 100 inandığı, guruplardan çıkamayarak eve dönme ihtimali varken, 350- 400 Madenci maaşını alması, içine sindirmesi, K. İrlandalılar, Romanyalılar takımları yenildiğinde hocaya futbolcuya sövmüyor, beklentileri yok onların da tıpkı bizim gibi. Ne var ki bizim Hoca kemiksiz, vergisiz turnuvanın en çok para verileni(kazananı değil).

Sadeleştireyim; Takım beklediğim gibi hak etmeyenlerden oluştu, dolayısıyla kötü oynayacağı, rezil olacağı benim açımdan sürpriz değildi. Bu takımın başta Hocasının ve eğer milli maçlarda alıyorlarsa futbolcuların aldığı parada 80 milyonda 1 payım varsa helal etmiyorum. Vermiyorum, uzatıyorum geri istiyorum.

Peki ne olacak, ben ve benim gibi düşünenler için Milli Maçlar vicdan azabıyla, nefret arasındaki bir duyguyla mı seyredilecek, veya hiç mi ilgilenilmeyecek? Çıkış yolları tükendi mi? Hayır, bir fikrim var, iddia ediyorum, ülkeyi tekrar 2002 li, 2008 li turnuvalardaki yüksek enerjiyle donatırım.

Başlıyorum; Son maçtan sonra da ülke başlayabilir.

Şenol Güneş'e denk geldi, artık bundan sonra kime denk gelirse. Biz daha uzun yıllar Dünya Şampiyonluğuna oynayamayacağız nasıl olsa. Bir Hoca hem kendi takımını hem Ulusal Takımı maça çıkarabilir. Gurup maçlarına takımı, son Şampiyon olan Hoca hazırlasın. Milli maç sırasında zaten ligler yok, nasıl ki futbolcuda form aranıyor, Hocalar'da da form aranacak. En formda olan da doğal olarak son Şampiyon hoca olacak. Yerli yabancı, kim şampiyon olmuşsa 2 yıl boyunca eleme maçlarını oynayacak.  Son Şampiyon otomatikman Milli Takıma en çok oyuncu veren takım, onları da en iyi Son Şampiyon Hoca oynatır.  Örnek Oğuzhan'la Şenol Güneş Şampiyon oluyor, Fatih Terim ilk onu çıkarıyor. Hoca'nın yardımcıları da Süper Lige çıkmış takımların Hocaları olacak. Onlar da formda ve ödüllendirilmeleri gerekiyor. Önceden bilindiği ve kabul edildiği için Milli takım hocasına güvensizlik diye bir şey olmayacak. Guruplardan çıkıldığı takdirde de takımı finallerde yine son Şampiyon hoca kimse o çıkaracak. Ve yine yardımcılıklarını da süper lige çıkmış. 3 hoca yapacak.

Alacakları para da önceden belli olacak, Türk Milli Takımı o an ülkeler sıralamasında kaçıncı ise, bir öndeki ve bir alttaki ülke ortalaması hesap edilecek. Onların Hocası kaç Milli Gelir kişi başı ücret alıyorsa, bizim Hoca da Türkiye'deki o kadar Milli gelir kişi başı ücreti alacak.

Bir kanunla veya TFF de bir yönetmelikle bu sisteme geçilebilir. Kendimden empati yapıyorum, belki de bu ülkede Milli Takımın yenilmesini en fazla ben istiyorum, bu yönetmelikle misal FB'li Aykut Kocaman Konyaspor'u Şampiyon yapıp, Dünya Kupasında takımın başında olursa, alır ay yıldızlı bayrağımı deliler gibi koşup, marş söylemezsem şerefsizim. Hem Hükümetler, Cumhurbaşkanı , Federasyon, Milli Takımın başına kimi geçirsek diye bin dolap çevirmez, rüşvet dönmez, torpil olmaz, hak edenler Milli Takımı yönetir. Ayrıca bu kararlar Hocalara motivasyon olur, 50 sene sonra kim büyük Hoca diye yapılacak manipülasyonlar önlenir. İşte kariyer, işte hodri, işte meydan denir. En çok Milli Takım Hocalığı yapmış Hoca en büyük olur ve yarış başlar.

Söyleyeceklerim bunlardır. Umudum var mı? yok. Bir Fatih Terim gider, diğeri gelir, Milli takım Konya'dan dışarı çıkamaz, yenildiğimizde Galatasaraylılar Ozan Tufan'a, Fenerbahçeliler Arda Turan'a küfür eder, Böyle gelmiş böyle gider.

Biz bir garip çingeneyiz, nemize gerek gümüş zurna.

12 Kas 2011

Lili Marlen Türküsü

Maçla ilgili yazacaklarımızı daha önce defalarca yazdık. Pisliğinde boncuk bulunan Hiddink, geldi, dolandırdı gidiyor. Bakın göreceksiniz, o da diğer 8 hoca gibi son maçını 76 numaralı sümüklüyle oynayacak.

Ben aslında milli maçları sevmem, seyretmem. Hele ki maç İstanbul'da ise mümkün olduğunca uzak dururum. Elemelerde tesadüfen Fenerbahçe Stadının önünden geçerken Avusturya maçı var dediler girmiştim. Nuri-Hamit-Mehmet Ekici- Selçuk İnan- Arda Turan orta sahasını, ve en geride Serdar Kesimal'ı, en ilerde Tay Burak'ı seyretmiş hayran kalmıştım. Bir kere de dünkü maçı o da restoranda kafa çekerek yarım yamalak seyrettim. Yazı falan yazmayacaktım da, Volkan ile Emre'nin seyirciyle girdiği diyoloğu yalaka Fener medyası yanlış aktaracak diye yazma gereği duydum.

İddia edildiği gibi Arena'da Milli maça gidenlerin çoğu Galatasaraylı değildir. Galatasaraylı, kombinesi olduğu halde bile kendi maçına bile ulaşım sorunları yüzünden gitmemektedir. Kaldı ki ulusal takımda Galatasaraylıyı maça götürecek tek bir futbolcu bulunmamaktadır. Kalecisinden, kaptanından oynasa, stoperinden nefret eder. Arda Turan'a bile sempatisi kalmamıştır. Oynayan Galatasaraylılardan Sabri ve Hakan Balta çoğu Galatasaraylı tarafından kendi maçlarında bile küfür yer. Kimi seyredecek de maça gidecek. Gitse bizim çocuklar gider, Galatasaray o stadyumda antrenman maçı yapsa bile maça gidenler, 10 lira verip Milli Takım'ın kader maçına gitmemişlerdir.

Benim iddiam da şudur ki, Arena'da maça milli maçlara gidenler, olsa olsa Pegasus tribününe başka takım taraftarı oturmasın diye, maça gitmese en fazla kahvede okey oynayacak olan bizim çapulcular gider. Onlar da zaten maçtan falan anlamazlar, tezahürat yaparlar. Futbolcuların çoğunu tanımazlar, hele küfür hiç etmezler. Volkan'a sataşanlar ise Milli maçtan ziyade, Arena'da maç seyredeyim bari diyen, 10 lira verebilen Milli duyguları kabarık insanlar. Yıkıntıların altından 100 lerce ölüsü çıkmış bir Milletin, ay yıldızı yan yana gördüğü her yere göğsünü kabartarak gideceği bir parçası olabilmek için Arena'da yerini almış, bir umudun, bir cebelleşmenin, debelenmenin şahidi olabilmek için bağıran, çağıran gerektiğinde de sapına kadar haklı olarak oynadıklarını sanan kansız futbolculara küfür eden onurlu bir parçasıdır.

Ne diyecekler lan size? Daha millet yerine oturmadan, depremden sağ kurtulanlar sıcak bir mekanda sizlerden bir moral beklerken, Çoğunuzun ayağı topa değmeden, Yalama medyanın üflediği balonla şişirilmiş aklı sıra protesto için sakal bırakmış sağ bekiniz maymuna dönecek, diğer protestocu sakallı kaleciniz eliyle topu adamın önüne bırakacak, gol yiyeceksiniz. Çıkartmak için savaşacağınıza, sakallıların maçtan başka her şeyi düşündüğü bir pozisyonda ikinciyi bulup, ikinci maçtan arazi olmak için çareler arayacaksınız. Nitekim sarı kartları peş peşe alıp 2. maçtan dolayısıyla bu milletin küfüründen kurtulacaksınız, ve bu ülkenin Milli futbolcusuyum, maçlarda yenmek de var yenilemek de deyip sıyrılacaksınız.

Hadi eskiden kaleci yoktu da, mecburen bu mağara adamı oynuyordu. Sinan Bolat varken, ligin en formda kalecisi Tolga iken, ve yine Volkan en berbat sezonunu geçirirken tapulu mal mı kale ki yine bu adam kalede? Fenerbahçe'den alınacak tek adam o da maziyi hatırlatmak, maç sıkışırsa eyvah dedirtmek için son 10 dakikada oyuna sokulmak üzere Semih Şentürk'tü. Galip gelmemiz gereken bir maçta ligin en formda oyuncusu Burak'ı tek başına Hırvatların içine salmak için hocan Hiddink olacak, 5. dakikada çıkması gerekeni iş işten geçtikten sonra çıkaracak, soktuğu adam takımın en iyi futbolcusuymuş meğer diyeceğimiz bir takımımız var.

Bizi 3-0 yenen Hırvatlardan dün en iyi oynayan futbolcu Galatasaray'a gelse istemem. Dünya üzerine dağılmış, Türk pasaportu taşıyan futboculardan bu 11 çıkıyorsa biz boşuna maçlara gidiyoruz, bizde boşuna futbol diye bir spor, bir yarışma var. Her hangi bir Anadolu kabasından her hangi bir çobanı alıp getirsen alacağın netice en kötüsü budur. Kaptan, Arda, Sabri, Balta sarı kart alarak ikinci maçtan kaçmışlardır. Kaçamayanlar ve kaçmayacaklar la beraber hazırlanalım. 15 Kasım gecesi Zagreb radyosundan Lili Marlen Türküsü'nü dinleyelim. Bu dönemi savalım,  Maçtan kaçan Arda Turan dahil, Burak'ın haricindeki tüm takımı emekli edelim, dost söyler karanfilim, marş söylemeden ölmek bize yakışmaz.

8 Eki 2011

İtin Biri Yazıyor; Türkiye 1- Almanya 3

Yazmaya maçtan 1 saat önce başladım, kadroyu görünce. Sağ bekte, en çok sakat haberi yazılan, fakat en çok oynayan Prens Gökhan. İstediği zaman takımda yeri banko. O oynayacak olduğu için de bu sezon Galatasaray'daki en kötü sezonunu geçirmekte olan Sabri orta sahada. A bir baktık, unutulmaya yüz tutmuş devşirme Erollo ilk 11 de. Hiç oynamamış, muhtemelen de oynamayacak olan Servet banko. Bu kadar torpilli adam olunca haliyle Hamit'e yer lazım, atamazsın. Koy Tay Burak'ın yanına, Ve Türk Ulusal takımı Almanya maçına çıkıyor. Ben de dayanamıyor yazıyorum.

Feldkamp, Cevat Hoca, Skibbe, Bülent Korkmaz, Reykart, Hagi, Bülent Ünder. Bu saydığım hocaların tamamı, kovuldukları son maça banko Servet'le çıkmışlar. Oynadığı 4 sezon boyunca sadece Galatasaray'da 7 hoca kovdurmuş kazma, kader maçında yine sahada. Hiddink elbet Türk Devleti'ne hıyanet içinde değil, ne var ki oynattığı futbolculara Almanya maçını kazandırmak yerine kendi mezarını kazdımayı tercih etmiştir. Beli dönmeyen, her pozisyonda ayakta kalarak hedefi küçültemeyen, pas veremeyen, kafa vuramayan, şut çekemeyen bir stoperle biletini ayırtmıştır. Geçmiş olsun. Bu konularda çok yazdık, bir bok bilmiyoruz demek ki. Benim anlatmak istediğim başka şeyler var.

Biri bizi ite benzetmiş. Ben Sabri'ye it gibi koşuyor deldim ya, aklı sıra Sabri'yi kollamış it sensin demiş. Doğrudur, alınmadım, ben it olmasına olurum. Ama hangi it? Bizim memleketimizin sevgili Kangal'ı sayarım kendimi. Caddebostan'da tikilerin gezdirdiği fino değil. Kurtlarla, ayılarla boğuşan sevgili çoban köpeklerimiz gibi. Dalarız kendimizden daha kuvvetlilere, mertliktendir bunca savaş. Boynumuzda toht olduğundan değil. Köyde yaşamamışlar bilmez, kangalların boynuna demir çivili tasma takarlar, ayılar boğamasın diye. Kangal boynunda toht olduğunu bile bilmez, olmasa da dalar zaten. Şehir köpekleri gibi mama yemezler, pet dükkanlarından alınan sahte kemikleri yalamazlar, veterinerde aşı olmazlar, yavuz itlerdir, yaraları eksik olmaz, hayvan severlerin verdiği artıkla beslenmezler. Yal yerler, sütün içine ufalanan ekmeği, harbi eti.

Ha bu sene bir it türüne daha evrim geçirdim ben. Pitbull oldum, hırlamaya, ısırmaya başladım. Yakında havlamaya geçeceğim. Geçmeden bir iki kelam daha edeyim. Kuran ''asla namaz kılma'' der. Hadi ya diyen, açsın bir meal okusun. Tevbe suresi 108. ayet. 107 yi ve 109 u okumazsan aynen böyle der gök tanrı. Adam üşenmemiş benim Sabri için yazdıklarımın listesini yayınlamış. Çelişkilerle doluymuş, bir söylediğim bir söylediğimi tutmazmış. Yazmak başka bir şey, her kes yazamaz, ama her kes konuşur, okur. Bari oku be kardeşim. Sabri'yi sen benden fazla mı seversin? Sabri kötü futbolcudur, ama var olduğu sürece Galatasaray'da oynayacaktır o kadar. hakkında yüzlerce yazı yazsam da çıkan meal budur. Servet futbolcu bile değildir, isterse oynadığı takım her sene şampiyon olsun. Yazdığımdan anlaşılması gereken budur.

Ali-Ercan, Muzaffer, Özer, Alpaslan- Ziya, Sanlı, Kamuran-Metin Kurt, Cemil, Ender. Bu kadro 40 sene önce Dünya Şampiyonu olacak olan Almanya karşısına çıkan, Büyük Türk Milli Takımıdır. 3-0 yenilmiştir, asla unutulmamıştır.

Volkan-Gökhan, Servet, Egemen, Balta- Erollo, Selçuk, Sabri-Hamit, Burak, Arda. Bu kadro da 40 sene sonra Almanya karşısına çıkan, 3-1 yenilen Büyük Türkiye'nin, 3 sene sonra kimsenin hatırlamayacağı küçücük Ulus takımıdır.

Biz it olmaya razıyız da, maymun olmaya itirazımızın, isyanımızın, baş kaldırımızın sebebi dünkü maçtır.

  Kaydedildi

15 Eki 2009

Milli Takım Hocası Aranıyor


Hepimizin gözü aydın! Kurtulduk Fatih Terim'den. Kınalarımızı yakabiliriz artık. Peki şimdi ne olacak? Ben peşin söyleyeyim daha beter olacak.

Fatih Terim hakkında sayısız yazı yazdık, görüşlerimizi belirttik. Babamızın oğlu değil, hatta iş sevgiye kalıyorsa eğer, babamızın oğlundan daha çok severim kendisini. Ancak işimiz bağcıyı dövmek değil. Ben bir Galatasaray'lı taraftar olarak Milli Takımımızın artık son senelerdeki gelişmesiyle her büyük turnuvada olmasını isterim. Milletin kınalar yaktığı yerleri, biz yırtık zamanında. Aldığımız dereceler tesadüf, ya başkalarının şanssızlığı, ya da bizim şansımız. İş şansa kalınca şansına kaybettiğimiz maçlarda olacaktır elbet. Belki İspanya'yı şansına yenemedik.

Fatih Terim'le köprüleri attığım an Ağırol Memet'i Türk yapıp, Özer Hurmacı'nın, Mehmet Topuz'un yerine oynattığı andır. En son konuşmasında bütün başarılarımı Türklerle aldım diyen zihniyet bu işte. Hagi'yi bir kere bile anmadı, bir kere bile maça davet etmedi, hep yok saydı. Popescu'yu, Taffarel'i anmadan UEFA kupasından bahsedilemez. Eğer yazabilirsem son bir defa daha Terim'i yazıp tarihe hacale edeceğim. Şunu da yazmadan geçmeyeyim, bu sülüklerle Fatih Terim'den başka hiç kimse mücadele edemeyecek, meydan onlara kalacak.

Biz Milli Takıma hoca arayışına çıkalım. Başta dedim, daha beter olacağız. Bu sülük medyaya sahipken kim gelirse gelsin maymun olmaya adaydır. Zihniyet aynı kaldığı sürece değişen ne olaki. Milli Takım dolayısıyla CEO su başarısız diye 15 yaş Milli Takımı hocası dahil kim varsa işine son veren kafa bizi nasıl tatmin edecektir? Ne günahı var bütün hocaların? Aslında kurulması gereken hiyararşik düzendir. Genel Kurmay Başkanı giderken kimin geleceği bellidir. Kim Başbakan olacak bellidir. Onca senedir yardımcı olanlar neye yardım edememişlerdir ki bugün işsiz kalmışlardır.

Son yıllarda Milli Takım bütün bir ulusun takımı olmaktan uzaklaştırılmıştır. 2002 Dünya Kupasında topyekün coştuğumuz takım 2008 Avrupa Kupasında hepimizi birden coşturamamıştır. Başındakilerden nefret edenler Milli Takım'ın kaybetmesine üzülememişlerdir.

Kim gelirse gelsin yapılması gereken ilk iş, bütün sülüklerden yorum yazmalarını istemek olacaktır. Görüşlerini peşin yazsınlar sıkıysa. Ligin en büyük futbolcusu Alex ise bu ülke takımını nasıl kuracaklar? Aziz Yıldırım takımın tamamını yabancı yaparken Milliyetçi Terim, kalanlar bana yeter diye efeleik yapmıştı. Yetmez, kendi liginden yıllardır Arda'dan başka banko futbolcu çıkaramamışsın, bel bağladığın futbolcuları başka milletlerin alt yapıları yetiştirmiş. Galatasaray olmasa takım çıkaramıyorsun, Fener'den adam alabilmek için cımbız kullanıyorsun. Ülkenin başka takımlarda olsa oynaması muhtemel futbolcuları Boklu Dere'de yedek kulübesi paspasçılığı yaparken ses çıkarmıyorsan, ülke takımın elendiğine ağlamayacaksın.

Fatih Terim'in yapabileceği hiç bir şey yok. Yaptığı da yok tu, bizim yırtındığımız budur. 100 yılda gelebilecek bir kadro yapmıştır her şeyi. Nitekim Terim'den sonra da yapılmıştır. Hem Milli Takım'da Şenol Güneş, hem Galatasaray'da Lucescu. O takımın başında bu yazdıklarımı okuyan her Galatasaray'lı hemen hemen aynı dereceyi alacaktı. Bu kadronun başında da kim olursa olsun aynı dereceyi alırdı. Radikal somut bir taktiğin, devrim yapabilecek gücün yoksa fark yok. Kartalspor'un antrenmanıyla Real Madrid'in antrenmanı aşağı 5 yukarı aynıdır.

Şimdi gelecek olan Hoca'dan İbrahim Toraman'ı, Fatih Tekke'yi oynatması mı beklenecek? Oynatmazsa ne olacak?

Milli Takımın her turnuvada olması için bir futbol politikası olması gerek. Alex'in 10 dakikada yapabildiği şeyleri, 10 kişinin 90 dakikada da yapabilmesi sağlanmalıdır. Yarın Alex gittiğinde değişen pek bir şeyin olmaması gibi. İbrahimoviç transfer oldu diye İnter'e hiç bir şey olmaz, mazallah Arda Turan'a bir şey olsa pozisyona giremeyiz.

Sınırsız yabancı transferi derhal en fazla 4'e düşürülmelidir. Onca para veriliyor, hangi takımın yedek kulübesinde yabancı futbolcu yok. Popescu'nun yedek oturduğunu göreniniz var mı? Milli Takımsa konuşulan hepimizin Milliyetçi olması lazım. Ben bu satırlarda Brezilya'lı Mehmet(adını yazamıyorum) Milli Takımda oynarken içimin acıdığını çok yazdım. Tek bir maçlık performansla kimse Milli Takımda oynayamamalı. Milli Takımda oynayanı bütün futbolseverler tanımalı. Futbolculuğunun dışındaki yaşamıyla örnek olmalıdır.

En önemlisi yurdumuzun her hangi bir stadında, misal Diyarbakır'da Milli maç yapılabilmeli ve sahaya çıkan kadrodan, alınacak sonuca kadar her maçta, bütün bir ulusun kefaleti, rızası alınmalıdır.

Ve daha da önemlisi, Milli Takım'ın yardımcı hocasının Hoca'nın kontratı bittiğinde yerine geçeceğinin garantisi sağlanmalıdır.

Adaylarım var elbet, ancak yardımcım banko Tugay Kerimoğlu.

2 Nis 2009

Ben Kalender Meşrebim


Yemin etmiştik daha önce, hakkında son yazılarımızı yazmıştık. Tükürdüğümüzü yalıyoruz ne yapalım. Durumdan vazife çıkartıyoruz. Bugün bütün spor yazarlarını okudum, tek bir kişi bile benim düşündüğümü düşünmemiş, yazıklar olsun ya bana ya onlara. En kralından daha iyi olduğumuz kesin, bana gelen yorumcuların ortalaması, bütün spor yazarları ortalamasından çok daha büyük. Bu nasıl iştir anlaşılır şey değil. Çıldırmamak için yazıyorum işte. Lig liderinin gol kralı yok, fal bakılası Batuhan var. Milli takım hocasına en çok köpeklik yapan takım hocası Bülent Uygun bu konuda sesini çıkarmıyor. Ortakmısınız kardeşim. Ben lig lideri üstelik Sivasspor hocası olacağım, benim takımımdan ulus takımına kimse alınmayacak, almayan Hocaya da şiir yazacağım. Adammısın sen lan, İbrahim Üzülmez'in oynadığı sol kanatta Hayrettin oynamayacaksa ne diye lider takımın başındasın. Batuhan'la Mehmet Yıldız'ı değişirmisin. Yarım takım verdik devre arasında vermediniz, şu takımda oynayamıyorsa dolandırıcımısınız nesiniz siz.

Çağlar, Belçika maçında hata yapıp gol yedirmiş. Üzülmez İspanya'da, Volkan İstanbul'da. Ne var ki ben takımın başındaysam hatalı benim. Volkan maymunluk yapıp çataldan top alınca ikramiye Terim'in, balık gol yeyince suç Volkanın daha doğrusu onu oynattığı için suç Fatih Terim'in. Aklı sıra sorumluluk alıp koruyor futbolcuları, ancak aklının ötesinde alın size hata yapan futbolcularımın isimleri.

Ben İmparatoreyim, başarı futbolcularımın, başarısızlık benim.
ben gönlüme göre eğlenir eğlendiririm. İsmail Er 4. oluruz derse gününü gösteririm. Volkan yemeyecek, Arda herkesi çalımlayıp Semih'e verecek. Semih atacak atamazsa Nihat atacak. Manevi evladım Emre ha bu maç, ha öbür maç coşacak ben bekleyeceğim. Kimi koysam dediğimi yapacak, yenecek, yenerse kolpa yapıp futbolcuyu över gibi yapıp kendimi ön plana çıkartacağım. Yenemezlerse hata yapanı hedef gösterip, önce kendimi kurtarayım. Sonra nasıl olsa yalama medya beni aradan sıyırır o anda da mütavazi olup kabahat benim der erdem ortaya koyarım.

Kimse yutmuyor artık bu manipülasyonları. Boyalı basın yazmıyorsa sıyrıldık sanmayın. Bir gün biri düğmeye basar nasıl olsa, o zaman top yekün saldırırlar. Bizim bu günleri beklemeye sabrımız yok. Bu yüzden kendimiz söyler kendimiz dinleriz senelerdir. Olsun bizimkiler nitelikli azınlıklar her şeyin farklındalar. 3 dakika kala Arda'yı çıkarıp mucize arayan, mucize olursa ben büyük hocayım diyecek olan, olmazsa ne yapalım futbol bu diyen adama sadece geçmişi için kötü bir şey söylemek istemeyenlerin sabrı taşıyor.

Yazık, Avrupa'nın son en büyük takımı bizi iki maçta yendi. Nasıl, tek farkla. Ben tek farklı galibiyeti de mağlubiyeti de saymam. Benim için tek fark, sadece neticedir. Ben Erman'ın aksine Hatice'ye bakarım. Tek fark son saniyeye kadar olası beraberliktir. kafa kafaya oynanan bir maçtır İspanya maçı. Nihat'ın bencilliği, Hoca'nın mucize araması olmasa mutlak bir galibiyet alabileceğimiz maçlardı bu maçlar. İddia ederim Türk Ülke Takımı kimle oynarsa oynasın maç üç ihtimalli olur. Hangi turnuvaya girerse girsin şampiyon olabilir, aynı zamanda da sonunucu. İşte budur isyanımız, bu ne gel gittir.

Hafızalar balıktır, unutulur gider, umut kaf dağıının ardında olsa bile idare ederiz. 12 puan alacağız 4 maçta, rakip toplam 4 puan kaybedecek, öteki rakibi saymıyoruz bile. Metafizik hakkından gelir nasıl olsa o takımın. İkinci oluruz, play off maçları oynarız, o maçları kazanırız, Afrika'ya gideriz, orada şampiyonluğa oynarız.

Hey yavrum hey, umut fakirin ekmek parası. Fakir olmadıklarına göre umutsuz olmayanlar, amansız olurlar, umutlu olanların sırtından geçinirler.

Elbet bir gün biter bu haksız kazancın kaynağı.

1 Nis 2009

Bugün Milli Maç Var! Şaka


Bu gece Güney Afrika macerası için kader maçına çıkıyor ülke takımımız. Acaba sadece benim mi? diye soruşturuyorum ama değil. Kimsenin umurunda değil maç. Herkes derdine düşmüş, büyükler standartı daha ne kadar koruyabilirimin, küçükler eski bol harçlıklı günlerinin, gençler gelecek kaygısının derdine.

Kader maçlarının ilki İspanya'da oynanırken, faal futbolculardan, neden yok? zaman zaman seçmeyene sitem ettiğimiz, tam zamanıyken, bir iki gol atabilse en azından kampta olacakken Antalya'da barda eğlenmeyi tercih etmiş Ümit Karan. Tıpkı abisi Ergün Penbe gibi, Penbe kardeşte biz ölüm kalım maçına çıktığımız saatlerde maçı izlemek yerine bowling oynamıştı kız arkadaşlarıyla.

Peki bu adamlar, oynasa da oynamasa da senede milyon dolarları götürenlerin, kendilerinden sonra tufan saydıkları olayı bizim yaşam biçimi haline getirmemizin anlamı ne olabilir ki? Biz kerizmiyiz, Fatih Terim 80 milyon kişilik kadro açıklamış, yok ya. Sen önce oynamayan, onlarca futbolcuna söz geçir. Hepsi palavra, seçilme olasılığı olupta seçilemeyen Milli Takım'ın yenilmesini ister. Hatta eminim şu an ülkenin yarısından fazlası da yenilmemizi bekliyor. Yeneriz diyenlerle bahse girmeye hazırım. Yeneriz diyen kolpa yapıyor.

İşin içinde yoksan, sana ne be kardeşim bu şovdan. Bakın Ali Sami Yen'de sarı kırmızılı formalarıyla Bülent Korkmaz'ın kızları şov yapıyor her maç. Daha önce Fatih Terim'in kızlarının oturduğu koltuklarda şimdi onlar oturuyor. Umurunda mı? Galatasaray'ın maçları Fatih Terim'in kızları, sayın ailesi için. Yarın Bülent gittiğinde tıpkı kızlarının da tribünden gideceği gibi. Nerde Galatasaray'lılık, biz terkediyormuyuz takımı. Yenilse, şampiyon olamasa, en nefret ettiği adam takımın başında olsa ne yazar. 40 yıldır maça giderim 5 kişi takım değiştirmemiştir şimdiye kadar. Belki de hiç kimse değiştirmedi.

Kullanılıyoruz hepimiz, futbolu oynayanlar futbolu bizim kadar sevmiyorlar. Güney Amerika'lı futbolcuların sorunlu olmasının nedeni, budur. Onlar futbolu seviyorlar, koskoca Ortega'yı, Ceyhun'un maskarası yapmışlardı, aynı tezgah Lincoln'e yapılıyor şimdi. Biz küçükken, Türk Milli Takımı, bu düzey bir maçı İspanya ile oynayacak, halkın umurunda olmayacak. Yeminle maç saatinde dışarda gezeni döverlerdi.

Kimdir sorumlular, eskiden Milli takım kadrosu açıklanacağı zaman, üç gün önceden Millet siper alırdı. Takımı herkes tanır, ezbere bilir, saygı duyardı. Bakıyoruz şimdi yolda görsek tanımayacağımız adamlar kadroda, maça kimler çıkacak belli değil. Bu kadar ucuz olunca da forma, ilgilenenlerde ucuzluyor.

Bu akşam maçı televizyondan seyredeceğim. İçimde en ufak bir coşku yok, heyecen yok, maç tansiyonu ekside. Hani Arjantin'le oynasak da maça gitsek Messi'yi bari canlı seyretsek diye bir beklenti de yok. Kimi seyredeceğiz, 22 futbolcu içinde topun ayağına gelmesini izleyeceğimiz büyük futbolcu kim var, Arda'dan başka. İspanya'nın en büyük futbolcusu sağbek düşünün artık. başında da Sarıyer Kasabı Delik Boske. Arda, anlatmış zaten kendisini, ben tek başıma Messi'lik yapamam takım oyuncusuyum, İbrahim Üzülmez'le yan yana kahvede okey bile oynamadım, nasıl top oynarım diye bas bas bağırıyor. Beklentimiz, alsın Arda, çalımlasın versin pasını Semih'e, şapkadan tavşan çıksın, aradan 6 ay geçer nasılsa unutulur gider her şey. Pislik halının altında kalsa ne yazar.

En azından maça gidecek olanlara seslenmek isterim. Alın lan akülü borazanlardan, yada nerden bulursanız bulun bizim eski kaynana zırıltılarından. Gürültü yapın, beynimizin tasını karıncalandırmışlardı, sarhoş İspanyol'lar, sizde yapın bin beterini.

11 May 2008

Milli Takım Yapıyoruz


Her zaman futboldan bahsedecek değiliz ya, bu sefer size bir yemek tarifi yazıyorum. Bu çok gizli tarifi, mucidinden yani Fatih Terim'den aldık efendim. Daha doğrusu uğraştık didindik ve çıkardık. Tarife geçiyoruz.


Malzemeler:
Fenerli futbolcular
Galatasaraylı futbolcular
Beşiktaşlı futbolcular
Anadolu takımı futbolcuları
Lejyonerler
Devşirmeler

Hazırlanış:

Fenerbahçe takımı lisanslı futbolcular listesi açılır. Takımımız Türk Ulusal Takımı olduğu için, Türk kimliği olan futbolcular ayıklanmalıdır. İşin mahareti burada. Kadro didik didik edilir, devşirilenler, oynamayanlar bulunur. İddia ediyoruz ki, bu iş pirinç taşı ayıklamaktan daha zordur. Yeteri sayıda tanıma uyan Fenerbahçeli futbolcular alınır (İdeal olmasını istiyorsanız 6 kişi yeter). Sırada ulusal takıma alınacak Galatasaraylı futbolcular vardır. Burada Türk kimliği taşıyor mu acaba diye bir derdimiz yoktur çünkü bu sene Galatasaray'ın yabancıları yoktur. Ancak bu olay seçim yapmayacağımız anlamına gelmez. Öncelikle kadroda yer bulamayan kişiler banko alınır, kadroda yer bulup da iğrenç oynayan kişiler alınır ve isteğe bağlı olarak bir önceki hafta harikalar yaratan, muhteşem oynayan bir futbolcu bir kereye mahsus (burası çok önemli, bu futbolcu sadece bir kere çağırılır) olmak üzere kadroya alınır. Bir önemli husus da eğer futbolcu solcu ise yemeğin tadını bozduğunuzdan, dünyanın en büyük futbolunu oynasa bile alınmamalıdır (misal Ümit Karan).Eğer aynı lezzeti yakalamak istiyorsanız mutlaka Fenerli futbolcuların sayısı Galatasaraylı'lardan 1 fazla olmalıdır. Fenerli ve Galatasaraylı futbolcular kısık ateşte 25 dakika piştikten sonra sıra işin içine Beşiktaş'tan futbolcu katmaya gelmiştir. Beşiktaştan alınacak futbolcular büyük bir aksilik olmadığı sürece hep aynıdır. Oynanılan oyunlarına bakılmaksızın 3 savunma oyuncusunu takımımıza katmak ideal olur. Bu sayede 3 büyüklerden alınan malzeme tamamlanmış olur ve sıra anadolu kulüplerinden futbolcu almaya gelir.


İşte işin en kolay kısmı burasıdır. Anadolu takımlarından göz önünde bulunan adamların hepsi çağırılır (Mehmet Topuz, Mehmet Yıldız gibi). Yemeğin tadını biraz daha arttırmak istiyorsanız, ikinci ligden adı sanı duyulmamış bir futbolcu da alabilirsiniz. Bu sayede muhteşem keşif yeteneğinizin herkes tarafından farkedilmesini sağlarsınız. Daha önce hiç Milli Takıma çağrılmamış bir futbolcu mutlaka çeşni olarak alınacaktır.Seçilen bu anadolulu futbolcular, önceden hazırladığımız futbolcu çorbası içine eklenir. Sıra geldi yemeğimizin baharatlarına.

İlk olarak Avrupa'da forma giyen Türk fubolcularına bakılır, genelde hepsi çağırılır (Tuncay, Emre, Nihat). Türkiye'de forma giymemiş gurbetçi kardeşlerden de çağırılır(Genelde 2 tane). Yine isteğe bağlı olarak bir büyük takıma kakalanmak için yine adı sanı duyulmamış, annesi veya babası yabancı olan, Türkçe konuşamayan biri yine bir defaya mahsus olmak üzere milli takıma çağrılabilir (Colin Kazım gibi).

Baharatlar da eklendikten sonra yemeğimiz bütün kamuoyuna sunulur, kimse sevmese bile bir kişi kötü olmuş demez, diyemez.
Hadi afiyet olsun.