Futbolda, maçta tam zamanı dediğimiz durumlar vardır hani, İşte tam zamanında beklenmedik iki büyük zafer geldi. Şimdi futbol herbokologları sayısız zift kanalında beyin tümörü ameliyatı yapıyorlardır. Biz yetişebilirsek öne geçelim.
Hiç kimse ne bir Hoca, ne spor Bakanı, ne Federasyon Başkanı leşin üstüne konmaya kalkmasın. Şükredilmesi gereken insanlar bunlar değil, alakaları bile yok. Eğer bu zaferler birilerine izafe edilecekse, yıllardır çöp, sakatat yabancıları kulüplere kakalayıp dolandıran menajerler, her sene 2 defa kurulan at pazarında deal yapan hırsız yöneticiler, yabancının bokunda boncuk var zannıyla oynatan futbol topu ırz düşmanı hocalara şükranlarımızı sunarız. Hiç kimse çıkmasa bile ben tek başıma sunuyorum.
Altınordu'lu Çağlar, Galatasaray'lı Ozan ne yapacaktı oynamak için. Kazma Marcao atılacak, sakatlanacak, mecburen oynatılırsa diken üstünde oynayacak, iyileşince de tekrar yedek kulübesi paspasçısı olacak. Anti futbol hocalarına kalsa Burak Yılmaz çoktan futbolu bırakacaktı, Ozan Tufan geçen sene Fener Şampiyon olamadı diye yine kadro dışı kalacaktı. Ünal Karaman'a denk gelmese belki de hala Trabzon kalesinde Papaz Onur vardı, Uğurcan Çakır Faroz Mahlesinde halı saha maçı yapıyordu.
Net olan şu, çocuklar bir kaç sene önce bir köy yaylasında toplantı yaptı, örgüt (takım) kurdu, ve dağıldılar. Her biri Dünyanın her takımında oynayabilecek seviyeye geldi. Direniş gösterdiler, anlayan olmaz ya sloganlarla naralarla, terle emekle kanla irfanla 2 maçta 7 tane attılar.
Her takımın kalesinde birer maymun var, bir çataldan bir çatala atlıyor. Sebebi tersten, eğri geminin doğru sefer yapması misali, pahalıya patlasa da Muslera'dır, Ayı Volkan'dır, Papaz Onur Kıvrak'tır. Nasıl geçeceğim abi ben kaleye bunlar varken. Tek yolu var kavga çıkaracaksın, kaçacaksın. Kalecilere bak, Mert, Altay, Uğurcan, Berke, Ersin, Doğan, İrfancan, Gökhan. Her biri ayrı ayrı Ulusal Takım kalecisi.
Engin İpekoğlu zamanı geldi, Rüştü'ye, Rüştü Volkan'a kaleyi teslim etti gitti. Volkan maskara olana kadro dışı kalana kadar direnmese, Mert'ler, Volkan Babacan'lar Serkan'lar geçecekti kaleye, bu çocuklardan bir ikisi Gala'da , Beşiktaş'ta olacaktı. Hocalar futboldan anlasa zaferleri yaşatan bu futbolcular homojen dağılacak, her biri kendi gönül verdiği takımda birlikte oynama alışkanlığı gösterecekler, bu zaferler çok daha önceden gelecekti. Okan Koçuk belki de milli takım kalesinde olacaktı. Kelle koltukta kaleye geçti, hiç gol yemese ne yazardı, Muslera döndüğünde kenara gelecekti. Ben yedek beklemem diyen Günay'lar, Serkan'lar, Mert'ler hatta Korcan'lar kaleci oldu.
Milli takıma bakın, yolda yürüseler çoğunu tanımayız, bizde oynanan lağım futboluna geri çağırsak 5 maç sonra teneke bağlar göndeririz. Delikanlı gibi söyleyin ligimizde gol yeme rekoru kıran takımın stoperi Ozan Kabak olsaydı, çocuk sokağa çıkamaz şehir esnafından dayak yerdi. Dünyanın en büyük takımında oynuyor. Yoldan geçeni milli takıma alanlar, Cağaloğlu'nda gezen Zeki Çelik'ten haberleri bile olmadı.
Zaferleriniz kutlu olsun çocuklar, hiç biriniz bizim bildiğimiz, tanıdığımız hiç bir hocaya veya şahısa zerre borçlu değilsiniz. Hatta sizi oynatmayanlardan alacağınız var. Kendiniz başardınız, kendiniz savaştınız, kendiniz kazandınız. Anaların ak sütü gibi helal olsun. Siz aslında Hollanda'yı, Norveç'i değil ülkede ne kadar hoca varsa başınızdaki dahil onları yendiniz.
Devran dönene kadar sakın gelmeyin, yolunuz bahtınız açık olsun. Sizi uzaktan sevmek aşkların en güzeli.