25 Eyl 2013

El FATİH'a; Akkartal-ultrAbia-Ampülbahçe

Mesele futbol, spor değil çocuklar daha siz anlayamadınız mı? Travma yaşıyorsunuz biliyorum, yardımcı olmaya çalışıyorum. Suçlu sorumlu aramayın, emin olunuz ki çıkmaz bütün yollar zorlanmıştır. Hepinizden daha fazla üzgün olduğuma inanın. Ne yazık ki ülkemizde futbol yeşil sahalarda değil, bok tarlalarında oynanmaktadır. Bokun içinde mücadele edebilecek, Galatasaray'ı kollayabilecek, boka batmasını engelleyebilecek tek adam Fatih Terim di. Galatasaray'a yazık oldu. Kim gelirse gelsin, uçağa bindiği andan, kovuluncaya kadar benim düşmanımdır, ilan ediyorum.

Fatih Terim, dolayısıyla Galatasaray, iktidar mekanizmalarına, yani Tayyip Erdoğan'a direnememiştir. Mesele budur. Koskoca Genel Kurmay Başkanları, en acımasız polis müdürleri karşı koyamadı, onlar nasıl koysun. Kamunun tamamını ilgilendiren bir konuda artı eksi ne oluyorsa, olmuşsa direk mevcut Başbakan sorumludur. Galatasaray'a operasyon bizzat Başbakan tarafından yapılmıştır.

Memleketi yöneten, bütün kurum ve kuruluşlarını esir almış bir iktidar, bu sene en aşikar biçimde futbolu da esir almıştır. Bunların amacı ülke futboluna hizmet etmek, daha da ilerilere taşımak olsaydı, yarı final, çeyrek final görmüş takımlara, onların hocalarına saldırmaz, dengeyi bozmazlar dı. Nesi var futbolumuzun, daha ne başarı sağlayacak takımlarımız?

Futbol para etmeye başladığında, sırasıyla Cine5, Teleon, Digitürk patronlarının, daha fazla para kazanabilmek için, ligi son maçlara kadar taşımak uğruna bu seneye kadar ne tür dümenler çevirdiğine şahit olduk. Bu yönde görüşlerimi defalarca yazdım, ligin Fenerbahçe Şampiyonluğuna kurulduğuna, olmazsa da Galatasaray'a razı olur biçimde şekillendirildiğine inanıyorum. Beşiktaş para etmiyor, Beşiktaş'ın şampiyonluğu bu yıla kadar futbol baronlarının işine gelmedi. Bu futbol baronlarının içinde Beşiktaşlıların da olmasına rağmen.

Fakat bu sene her şey değişti. Futbolun artı değeri, özel sektörden alındı. Karamehmet'in ne günahı vardı, Başbakan'a ne yamuk yaptı bilemiyoruz, bizi de ilgilendirmedi ilk başta. Sonunda bakacağız, mutlaka bir kata kulli göreceğiz. Yani şu anda ligin getirisine iktidarın ihtiyacı yok, futbolun para getirmesi üzerine çaba sarf etmiyor, aksine ligin değerini düşürmeye çalışıyor, yollar arıyor, ne yazık ki buluyor da.

Demem şu ki, geçen sene Karamehmet ligi son maça taşımayı ne kadar istiyorsa, bu sene Tayyip ligi elinden gelen en kısa zamanda bitirmek istiyor. Çünkü büyük bir sebebi var. Haziran direnişini yapanlar bugün tribünlerde direnişi sürdürüyor. Bu muktedir, 200.000 kişiyi 5 dakikada dağıttı, kendi parasını verdiği futbolda, kendisine karşı bağırtmayacaktır.

Taraftarlar içinde en yoğun isyanı Çarşı gösterdi, Tayyip Erdoğan, kendi adını taşıyan stadyumda kendi aleyhinde tezahürata izin vermez. Bu mücadelesine Başkan Fikret Orman'ı bile ortak etti, kombine alanlara bağırmayacağım diye teyit ettirdi.. Hiç bir kulübümüz bu belaya, halk gibi, taraftar gibi karşı koyamaz. Fenerbahçe zaten UEFA'dan belasını buldu, hükümetin(Fedarasyonun)  elinde istediği noktada Fener'e darbe indirecek koz var. Taraftarı biraz daha ''Her yer Taksim, her yer direniş'' diye bağırsa, ilk yarı bitmeden 2. ligte bulurlar kendilerini. Beşiktaşlı taraftarlardan, uzunca bir süre kurtuldular. Sırada en huzurlu, Şampiyonluğa en yakın, şampiyon olmasa bile Şampiyonlar ligi garanti takımın taraftarlarına da bir darbe gerekiyordu.

Bugün ihale açsalar, LigTv yi pazarda satmaya kalksalar alıcı çıkmaz. İyice bitirecekler, taraftarı tribünlerden çekip, kendi yandaşlarını dolduracaklar, sonrada görürsünüz Çalık gurubuna satacaklar. 3 büyük takımın kombinesini blok halinde alsalar 60 milyon dolar para eder. Bu para Tayyip için, ÖSO'na verdiği bahşiş bile değil.Ligimizi Katar ligine çevirmek için marşa bastılar.

En ufak bir muhalefete tahammülü olmayanların, futbolumuzu da esir aldığı günleri yaşıyoruz, Pazar günü Çarşıyı, dün bizi ağlattılar. Fenerbahçe'nin boynunda ilmik var, kıpırdadığında ümükleri sıkılacak. Hiç bir takım taraftarı, maçlardan zevk almıyor. Bu sene kim Şampiyon olursa olsun hiç bir coşku yaşanmayacak. Hatta bu iktidar sahipleri, kendilerine karşı sloganların kesilmemesi durumunda ligi tatil etmekte de tereddüt göstermezler.

Yani demem o ki çocuklar, Terim'in Galatasaray'dan gönderilmesi veya gitmesi sportif değildir. Galatasaray'ı 3 senedir devirmek isteyenler, karşılarında Terim'i bulmuşlardır. ilk sene şampiyonluk, bokun içinden, ikincisi de bataklıktan çıkarılıp alınmıştır. Bir 3.sü için yılanın başı küçükken ezilmiştir. Şimdi safları sıklaştırma zamanıdır. Galatasaray'a saldırılar olduğunda Fatih Terim sessiz kalacaktır, belki de nasıl saldıralacağının yollarını gösterecektir. Ben Fatih Terim'i azıcık tanımış isem, şu 2 Ulusal maçı oynayıp kaçıp gideceğine inanıyorum.

Ülkemiz nasıl ise futbolumuz da öyledir. Artık üçlüler de Allahü Ekber sesi duyarız, sakallı tribün liderleri setlere çıkar. Gol atılınca namaz kılanlar çoğalır. Ramazan'da, bayram'da kandil'de, mübarek günlerde maç oynanmaz. Abdestsiz futbolcuyu maça çıkarmazlar. Müslüman olmayan yabancı futbolcular kovulur. Ezan okunduğunda maç durur. Benden size tavsiye, hala takımınıza gönülden bağlıysanız, futbolu seviyor, tribünler bizim diyorsanız, 33. dakikadan 35i dakikaya yumuşak geçiş yapın..

100 yılda oluşturulmuş taraftarlık ruhu mu ne olacak? El FATİH'a

22 Eyl 2013

Provokasyon; Beşiktaş 0-3 Galatasaray

Maç yazıları artık maçtan sonra yazılmıyor benim için. Hidayete erdim, vahiy geliyor kimsenin görmediği şeyler bana görünüyor. Ne yazsak, mecbur da değiliz, ama bir kaç kişi merak ediyor diye yine de yazacağım.

Yazacağım şey maç analizi değil. Fakat en net bir şekilde yazabilirim ki, sistemin, egemen sınıfın, yani iktidar mekanizmasının Beşiktaş Taraftarına, Çarşı gurubuna karşı yapılmış aleni bir ameliyattır. Sen kimsin de benim adımı taşıyan stadyumda, sen bana karşı slogan atamazsının, cezalandırılışıdır.

Beşitaş semtinin bütün gençlerini toplasan 80.000 kişi etmez. Desibel rekoru, seyirci rekoru diye yağlanıp koyun sürüsü gibi stada sokuldular. 43 senelik tribüncüyüm, Beşiktaş taraftarından da nefret ederim, ama hiç bir takım taraftarı, mağlupken, son dakikalarda serbest vuruş kullanmak üzereyken sahaya girmez. Üstelik sahaya girmesi muhtemel pislik Beşiktaş taraftarı Olimpiyat Stadını bilmeyenler için yazayım uçması lazım. Ya da merdivenleri arkadan dolaşıp sahaya girmesi en az 5 dakikasını alırdı.

Ben maçtan önce tevatür atmıştım, maça gelecek olanların en az 30.000 i Beşiktaşlı değil, desibel metreyi boşuna çalıştırmayın, gürültü rekoru kıramazsınız. Eğer kıracaksanız da 34. dakikada açın ve taraftarın tamamının sesini ölçebilin diye.

Bu saatten itibaren herkes konuşacaktır. Ben kimseyi dinlemeden yazayım. Sahaya girenlerin sivil polis olduğunu düşünüyorum. Hele kuzey tarafındaki kale arkası, maçın sonlarına doğru neredeyse boşaldı. Melo'nun pozisyonundan önce tribünler zaten karışıktı. Uzatmayayım, polisti, palalıydı, iktidar yalamasıydı her neyse, net olarak eminim. Ali İsmail'i kim dövdüyse, sahaya girenler onlardı.

Bir Galatasaraylı olarak kazandığımız maçtan sonra olumsuz şeyler yazmak, okuyanları üzebilir belki. Sanki Galatasaray yenilse daha çok memnun olacakmışım gibi düşünenler de olabilir. Değildir, inanın. Galatasaray, bırakın futbol maçını, rüzgara karşı işeme müsabakası bile yapsa kazansın isterim. Hatta bırak Galatasaray'ı, iki kişi kavga etse, sarı kırmızı kazak giyen biri varsa onun tarafından olurum.

Maç için yazabileceğim şeyleri Terim'in vatan millet Sakarya, bayrak Conk Bayırı, Estergon muhabbeti başladığında yazmıştım. Yendik, yenildik inanın hiç önemli değil. Görüşüm aynı, futbolu artık gizli bile olmayan eller yönetiyor. Beşiktaş bugün bizi yenseydi bile en fazla bir kaç maç sonra operasyona muhatap olacaktı. Taraftarı iktidara efelenmiş, ülkenin baş altı takımı, para etmez, şampiyonluğa yürüse futbol ekonomisi zarara uğrar. Lucescu'yu dövenler, Biliç'i falakaya yatırırlar.

Maç kadrosuna bakınca yenileceğimizi öngördük. Beşiktaş'ın çok iyi oynayacağından değil, bizim çok kötü oynayacağımızdan dolayı böyle düşündük. İki ayrı kanatta iki 100 metreci açık oyuncumuz varken, yine o lanet olası orta sahayı kalabalık tutan, para cebi pantolonundan büyük olan Sneijder'le başladı ve bitirdi. Burak gol atacak diye daha kaç maçı rulet masasına yatıracak belli değil. Dünyanın en büyük hacı yatmazı. Yenilmek için elinden geleni yaptı.

Ben Galatasaray Başkanı olsaydım, Fatih Terim'i ikinci yarıya çıkarmazdım. İlk yarı Muslera farkı önledi. İkinci yarı açıklardan Bruma'yı oyuna aldı. Zır deli olsa yapmaz, önce yenik duruma düşüp, sonra çıkarmaya çalışmaktan mazoşist bir zevk alıyor. Unutmayayım diye not almıştım. 55. dakikayı üşenmeyin seyredin yeniden. Topu Galatasaraylı futbolcu sakatlık dolayısıyla taca attı. Beşiktaşlılar da topu Muslera'ya verdiler. Basan yok, savunmamıza en yakın Beşiktaşlı futbolcu 40 metre mesafede. Muslera, topu önündekilere vermedi, topu dürtemiyorsunuz diye 60 metre ötedeki Bruma'ya isabetli pas olarak kullandı. Ben Galatasaray savunmasında oyuncu olsam o pozisyonda utanırdım.

Sneijder'i çözdüm.Oynatmanın bir yolu var. Terim'e bir kyak daha yapayım. Yolante'midir adı, sevgilisini farkedilir bir kıyafetle rakip kalecilerin tam arkasında oturtacaksın. Başka türlü kaleye gitmiyor, belki sevgilisini daha yakından görmek için gider. Mustafa Sarp'ın zengini, daha önce büyük takımlarda oynamışı. Korneri, serbest vuruşu bile yetiştirecek dermanı yok. Yüklendiği tek sorumluluk Selçuk İnan'ı bitirmek. Uyarıyorum, bir kaç maç daha Sneijder bu pozşsyonda oynarsa Selçuk İnan devre arasında transfer olur. Olsun zaten olmazsa kovulur. Şu andaki takımda gereksiz eleman pozisyonunda.

Burak'a gelince, Fatih Terim omuzuna bir apolet daha taksın diye helak oluyor koşmaktan. Çok gol kaçırmasının tek sebebi çok koşmasından. Gol anında zinde değil, güçlü değil, o kadar net belli oluyor ki kötü vuracağı. Bir de Drogba gibi rahat vuruş yapamıyor. Yedek kalırım endişesi çok rahat atacağı golleri kaçırmasına neden oluyor.

Kötü oynadığımız bir maçı kazandık. Kazandığımız maçın Beşiktaş maçı olması görüşümü değiştirmiyor. Bu Beşiktaş'ı, bu Galatasaray'ın yenememesi için büyük bir kenar müdahalesi gerekir. iTek futbolcuları Fernandez'in işini Melo bitirdi, Melo'nun şirretinden adam kornerleri bile kullanamadı. Drogba iki kötü vuruşla iki gol atarak Terim'in koluna serumu bağladı.

İlerleyen haftalarda bu geceki olayların benzerlerini göreceğiz. Hele lig burun buruna giderse, sistemin işi çok zor. Geçen senelerde ligin burun buruna gitmesini kuranların, bu sene aynı taktik işlerine gelmeyecek. Ülkede isyan var, isyancıların men direği
de büyük takım taraftarları. Muhtemelen Şampiyon ligin ilk yarısı bitmeden belli olur. Seçimlere yaklaşırken seyirci gazı alınır.

Bitirirken, bu sinirle şunları da yazayım hadi. Bir maçımız vardı, ona da darbe yapıldı. Biz küçükken topu halk çocukları oynar, halk çocukları seyrederdi. Şimdi zenginler oynuyor, zenginler seyrediyor. Çocukluk hastalıklarından kurtulamayan halk çocukları da maçlara gitmeye devam ettiği sürece, burnundan gaz, götünden cop eksik olmayacak. Yazık oldu güzelim oyunumuza.