27 Ara 2008

Endülüste Raks


Necati ikna olmuyor
Ligin devre arasında Sivasspor'un golcüsü Mehmet Yıldız'ı renklerine bağlamak isteyen Galatasarayımız, bu oyuncuya karşılık takasta kullanmayı düşündüğü Necati Ateş'i ikna edemiyor
.

Sakın ha Necati, ikna olayım falan deme. Bu tiple, bu küpeli kulakla, bu inek yalamış saçınla yiğidolar diyarına gideyim deme. Eğer gidersen de gol attığında yüzüğünü öpüp golü karına hediye falan edeyim deme sakın. Konya da yediğin dayağın bin beterini yersin.

Necati Galatasaray'da en nefret ettiğim futbolcuydu, attığı gole(Fenere attığı hariç) sevinmezdim. Oynayacak takım bulamadı, kim nasıl bir torpil geçmişse bir zamanlar Nihat'ın ekmek yediği Real Sociadat'a gitmiş, şu ana kadar tek gol atamamış. Atamaza da. Bizde o kadar golü nasıl attı inanılır gibi değil. Demek kurtulamadık Neco'dan. Ben razıyım bir takıma gitse de üstüne para versek. Bir de travma yaşamayalım. Necati geri dönermi diye. Açıkçası bu sene başında bayağı korkmuştum, Hakan Şükür bırakınca döner diye. Her halde bu takıma limon taşıtmazlar kendisine. Bizden uzak ol Necati, Sivas'a da sakın gelme, git Endülüs'te soytarılık yap ülkeye dönme. Belediyeler, ya da taraftarı olmayan takımların dışında hiç bir yerde oynayamazsın. Döverler.

adam Sandıklarımız ; Necati Bilgiç


Bizde sevgi özgür, saygı mecburidir. Bizden büyüklere saygı göstermek, geleneğimiz, harsımızdır. Gel gör ki öyle mikroorganizma insan görünümlü yaratıklar var ki bırak saygıyı bin küfürü hak eden. Yüzüne tükürsen sinirin geçmez, yumruk atsan elinde kalır. Beddua etsen zaten gün sayıyor, taklaya gelmesi an meselesi vicdan azabı çekersin. Yazdığı yazıya bak, bakta etraf nasıl bok kokuyo anla, anla da bir okkalı küfür sen et. Yaşlıymış, bana ne lan. Hacca git, köyüne yerleş, inzivaya çekil. Bunca yıl neler yazdın da gözümüzden kaçmış. Yolda görsek tanımayız, amma ve lakin, bizimde yol gösterdiklerimiz, bize de yol gösterenler var. Onlardan kaçmamış, bana şikayetçi olmuşlar. Buyrun bok bile sanmayıp atladığımız moruk Fenerbahçe kemik yalayıcısının yazdığına,




Süper Lig'in devre arası şimdiye kadar uygulanmamış bir yöntemle ve hiçbir neden yokken bir hafta öne alınarak, süratle zirveye tırmanan ve çıkışa geçen Fenerbahçe'nin çok muhtemel liderliği önlenmiş oldu. Zira son hafta oynansa ve sarılacivertli takım sahasında Trabzonspor'u yense, Sivas'la Galatasaray'ın berabere kalmasıyla ara tatile lider girecekti. Ama bazı medya, bu önemli olaya parmak başka yerine, 3-5 sene önceki defterleri karıştırıp hakem hatalarını gündeme getiriyor. Aynı hakemlerin, sarı-lacivertli takımın iki ezeli rabininin şike yaparak lig şampiyonluğunu nasıl önlediğini, Türkiye Kupası'nı da taraflı bir yönetimle nasıl elinden aldığı ise dile getirilmiyor. En az 2-3 oyuncu şart Geçtiğimiz hafta en iyi ihtimalle berabere bitmesi gereken maçlarda yine hakemlerin Sivas, Trabzon ve Galatasaray'ı galip getirerek Fenerbahçe'nin liderliğini nasıl önlediği gündeme alınmıyor. Fenerbahçe, Konya'da 3 puanı anasının ak sütü gibi kazandı. Müftüoğlu, Önder'in göğsüne çarpan topun nizami gol olduğunu görmüş, itirazlar olunca da "Galiba ofsayttı" diyerek kararını değiştirmeye kalkışmıştı. Ama yardımcı hakem, ısrarla pozisyonun ofsayt olmadığını belirtince hatadan dönüldü.

Bu kararı alanlar, öyle bir tahmin yapışlarki sonlara doğru Fener şaha kalkar, en iyisi biz ara verelim. Şerefsiz moruk daha iyi değilmi, zenginsin arada transfer yapar daha da güçlenirsin Trabzon maçına öyle çıkarsın.

Bu yaşta insan niye yalan söyler, ne çıkarı olabilir menfaaat odaklarından. Biz lig ara verdi diye başımızı taşlara vururken, meğerse başka cenaptakiler tozu dumana katmanın yöntemlerini arıyorlarmış. Ne yazık ki buluyorlarmış. Sanırım bu zavallı yaratığın torunun torunu bile vardır. Garanti Fenerlidir. Ne büyük bir miras bırakıyorum diye de övünüyordur muhtemelen. Acaba torun ne düşünüyordur. Bırak torunu yalamalığını yaptığı takımın başkanı ne düşünüryordur. Ben Fenerbahçe başkanı olsam bu yaştaki şerefsizleri kapıdan sokmam.

Ne büyük takımız, şu durumda bile ağlaması gerekenlere teselli bulabilecek kanallar açabiliyoruz. Ağlayın lan pis herifler, kokun leş gibi. Dua edin sizi bi bok sananlara. Bok sanıpta adınızı lanetle de olsa ananlara. Ben seni şimdi tanıdım, bu yazdıklarınla. Lanet olsun okumuyordum, okumam.

Tapınak



Dünyanın en iyi atmosfere sahip statları' listesinde Ali Sami Yen 13., Şükrü Saracoğlu ise 28. sırada yer aldı. Maçlarda yapılan şovlarla dikkat çeken BJk İnönü Stadı ise ilk 50 stat arasında kendine yer bulamadı.
İngiliz basını, Türkiye'de çok tartışılacak bir liste daha yayınladı... 'Bir stattan daha çok mabedi andıran' başlığıyla yayınlanan ve yaptıkları listeyle 'Dünyanın en iyi atmosfere sahip 50 stadı'nı belirleyen İngilizler'in, geçmişte Ali Sami Yen Stadı'nda gördükleri ortamın etkisinden kurtulamadığı açıkça ortaya çıktı.
Milliyet.


Yarış devam ediyor, bakalım hangi gazete göğüsleyecek ipi. Ne yazık, insanlar doğruyu yazıyorlar diye sevinir olduk. İmbiklerden süzüp çıkaracakları daha neler var. Avrupa gazetesi Lincoln'e 14 asist yazarken, bizimki 11 e indiriyor. Geri kalanlar da olacak mutlaka, ürkütmek istemeyecekler Bokludere'deki kurbağaları. Geri dönülecek nokta aşıldı, her zamanki şiarımız şu dur ki- Galatasaray'ın oynayacağı en kötü maç, oynadığı en son maç olacaktır-.



Tapınak, en ürkütücü stadyumlarda yerini almış. Yani stadyum olarak çok kötü olmasına karşın babaocağı dillere de destan olmaya devam edecek. Kolay değildi, yıllara yayılan büyük mücadelelerden, devrilip giden nice takımlardan, tribünlere akıtılmış göz yaşlarından, kanlardan serpilip gelişerek büyütmüşüz tapınağı. Avrupa da ismini söyleyemeyen yok. Maç be maç ibadete gider gibi gittik. Ne varki bu sene son olacak. Bizde gelişen teknolojiye, endüstriye feda ediyoruz tapınağımızı. Artık Aslantepe'nin adını sanını en azından Sami Yen'in yarısı kadar duyurmamıza ömrümüz vefa edermi bilinmez.



Ne kadar duygu katılacak yeni stadyuma, mabetten stadyumda oynamak nasıl bir şey. Tapınak ta bağırmakla, ağlamakla stadyumda bağırmak, ağlamak aynımı. Kimler gelecek aramıza, biz 20.000 kişiydik bu takımın dünya üzerindeki öncü birliğiydik. Kontenjan arttı iki misli taraftara daha ihtiyaç var. Gelenlerin asimile olması ne kadar zaman alacak. Kaç ömür geçecek, kaç nesil bitecek Aslantepe efsanesinin Dünya'ya yayılması için. Sadece galibiyet yetermi, o tribünlere duyguları, desibel desibel gırtlakları kimler yırtacak. Haykıranlar seslerini duyurabileceklermi.



Ali Sami Yen'den uzaklaşma menzili yaklaştıkça, takımla aram açılıyor gibi sanki çocuklar. Hiç şüphem yokki yeni stadyumda eski ben olamayacağım. Bunu Olmpiyat Stadında 1 sene boyunca yaşadım. O stadyumda dolu dolu hiç bağıramadım. Ne kadar görkemli olursa olsun yeni stadyuma benim alışmam çok zor. Yıllarını geçirdiği gecekondusunu müteahhite vermiş de modern bir binaya taşınmış bir baba gibi olurum herhalde.



Ben kapalının koltularının yaslandığımız incecik plastiklerinde omuz omuza çekmeyi çok ararım. Elveda Sami Yen diyen en son Galatasaray'lı ben olmak istiyorum.

26 Ara 2008

Maskeli Balonun Kirli Yüzleri


Pazar akşamı penaltı öncesi Uğur İnceman’a attığı çalım, basit görülebilir. Oysa Ronaldinho’nun reklamlara konu olan adam geçişleri kadar akıl almaz bir kıvraklık, zekâ ve doğaçlama gösterisiydi bu. Hızla ilerlerken, onu kaleden uzak tutmaya yüzünü o tarafa çevirmemeye çalışan Uğur’un markajında köşe gönderine doğru giderken, tabanıyla topu okşayarak terse çekip Uğur’u penaltı yapmaya mecbur etti. Müthişti.. Mehmet Demirkol

Demedemmi taraftar demedim mi ben sana. Sıraya girecekler anlı şanlı spor yazarları şimdi. İçlerinde çok iyi yazarlar var, kalplerinden geçenleri yazsalar, doğru bildiklerini döktürebilseler ne cevherler var onlarda. Mehmet Demirkol, Uğur Meleke, Altan Tanrıkulu, Bağış Erten.... yeni nesil daha öne hiç bir takımdan olmadığı için hiç kimseye gebe olması gerekmeyen yazarlarımız. Futbolcu eskisine güvenmem, en kralı bile olsa beyninin bir tarafında geldiği takıma mehil verir.

Bizim bu işlere bulaşmamızın nedenleriydi. Hiç birinin yazdığı beni tatmin etmedi. Bir maç seyrediyoruz, ertesi günü ne yazmışlar diye bir bakıyoruz, alakası yok bizim seyrettiğimiz maçla. Ah birde şu lanet Galatasaray'ın yerine Fenerbahçe olsaydı bu yazarlar ne edebiyatlar parçalarlardı kimbilir. Kavgamız bu yüzden, bu adamların işi bu, para kazanıyorlar. Bizler vakit harcıyoruz, bir lira kazanmıyoruz, beklentimiz de yok. Amacımız hiç olmazsa bir kaç yüz kişinin sürü dışındaki görüşlerine katkıda bulunmak. Bizi okuyanlar zaten herşeyin farkındalar, kalbi mühürlü yazarlar da okuyarak ortalama bir taraftar görüşünün ne olduğunu tesbit edebilir. Be meyanda yazar yazılarını.

İftira atmak, karalamak için bizim gibi her maça gel bakalım. Sen akıllısın Lincoln'ü kovdurmak için çok uğraştın, peki biz aptalız da hiç duymadık Lincoln hakkında olumsuz düşünen taraftar. Adam Shalke'de oynamış, Galatasaray'da nasıl oynayamaz. Nitekim oynadı da geldiği ilk haftalarda. Sakatlandı işte adam. Birde geçen sene Hakan Şükür vardı takımda gol yolları hep havadan işliyordu. Doldur boşalt pası, gelişi güzel orta yapmayı içine sindiremiyor Lincoln. Elinizi vicdanınıza koyun son maçta Baros'un olduğu yerde Hakan Şükür olsa o pası atarmıydı. Atsa o golü Türk Futbolunun en büyük golcüsü atabilirmiydi.

Futbol, büyük futbolcularla güzel. Güzel futbolu oynayan futbolcuyu, seyreden taraftarı yazmak işi de güzel insanlara düşüyor. Tarafsız olma kardeşim, biz tarafsızmıyız. Nasıl ki hakemden gördüğünü çalmasını istiyorsun, sende gördüğünü hissettiğini yaz. Alex'e kötü diyen Galatasaray'lı varmı. Şimdiden hazırlayın notlarınızı, daha Kewell ağırlığını koymadı lige.

Belki ikinci yarıya kalecisiz çıkarız biz. Bu takıma birde Hasan Şaş girerse kaleciye gerçekten ihtiyaç yok. Yesen ne olacak, o kadar gol yedik ne oldu ki, yendiğimiz maçları en az 2 farkla kazanmışız işte. Sabri çok iyi kalecidir, eldivenle oynasın, hızlı adam zaten, tehlike olduğunda koşar kaleye geçer. En azından Ali Sami Yen'deki normal maçları ben hoca olsam bu Galatasaray'ı kalecisiz 6 forvetle oynatırım.

Bak o zaman Mehmet Demirkol ne hikayeler yazar hakkımızda.

Bekle Bizi Aslantepe


Salkım salkım sallanacağız tribünlerinden. Bayraklarla donatacağız dört bir yanını. Şarkımız bile hazır Aslantepe. Bu sene sonuna kadar Dünyadaki bütün Galatasaray'lılar öğrenip, makamında söyleyecek. Hangimiz gelirsek gelelim burçlarına çıkıp ''bize her sevdadan geriye kalan sadece Galatasaray'' diye haykıracağız. Yıllardır haramiler başımız kakmışlardı, kaldırımı çalarak yaptıkları stadı, haramilerin saltanatını da yıkacağız. Bir tek beton yığını kalmıştı bizden önde oldukları. Bu senede bekar gezsinler bakalım.

Şimdiden organize olmak lazım. Olimpiyat stadına yerleşmek kolaydı. Sahaya çok uzak olduğundan tribünler, Ali Sami Yen'deki gibi konuşlanmıştı. Burası farklı, kale arkası en önemli tribün olacak. Şu anki Kapalı ve Alpaslan Dikmen tribünü kale arkasına yerleşmeli. Tezahüratçılar olanağı oranında kapalıya doğru kaymalıdır. Tribünlerin tamamında 2 kat loca olduğu düşünülürse alt üst tribün kombinasyonunda kopukluk olabilir. O yüzden şimdiki klasik 2-3 bin kişinin söylediği tezahüratlardan vazgeçilmelidir.

50.000 kişinin maç seyrettiği stadyumda her kese aynı tezahüratı maç anında söyletemezsiniz. Top rakipteyken ıslık, top bizdeyken kolay söylenen gaz verici tezahüratlar yapılması lazım. Maç başı üçlüsü devam eder, klasik olmuştur. Alt tribünle, üst tribün karşılıklı tezahürat yapar. Maç koptuğu zaman sonlara doğru, ya da yenilsek bile teselli ve bağlılık gösterisi bizim peşindeyiz şarkısıyla son düdük beklenir.

Bu stadyumda her büyük maç mutlaka kareografi yapılmalıdır ve mutlaka ve mutlaka her maç aynı forma giyilmelidir. Amsterdam Arena Stadının elle yapılan maketi var, ben yapmıştım. Şimdiden Aslantepe stadının maketi yapılıp satılmalı, taraftarı heyecanlandırmalılar.

Sonlara doğru kim bilir neler icat edilir, ben bir kaç blogta stadın resmini gördüğüm için eksik kalmayayım dedim sadece. Bizim gibi ''bir baba hindi''yle taraftarlık hayatını başlatmış Galatasaray'lı sizlere akıl verecek değil. Ben zaten bu sene taraftarlıktan emekli olup seyirciliğe terfi ediyorum. Sizlerin tam karşınızdan bir koltuk alabilirsem çekirdek mekirdek te istemem hani. Meraklanmayın maç başı üçlüsünü çeker, maç sonu peşindeyiz şarkısına katılırım.

25 Ara 2008

Futbolu Sevdirenler;Uğur Tütüneker


Ne yapsak olmuyordu işte. Bir önceki sezon Derwall'li takım averajla şampiyonluğu kaybedince çok üzülmüştük. Son maçta Sarıyer'le oynayıp, Trabzondan gol haberi gelmeyince Galatasaray'ı ''feda olsun'' tezahüratıyla tatile yollamıştık. Ne de olsa biz beklerdik 1 yıl daha. Yıllardır beklenen şey sadece Şampiyonluk değildi bizim için. Televizyonlarda seyredipte yanlarına yaklaşamayacağımız takımları eleme zamanı gelmişti. Avrupa Stadyumlarının tepesinde Galatasaray hayaletinin dolaşmaya başladığı yılların arifesiydi.

Almanya'dan transfer edilmişti. Sanki bir ayağı kısa gibiydi, koşarken yalpalardı. Tribünler uuuuuu, uuuuuu diye çağırırdı. Uve derdik kendi aramızda konuşurken. Uzun yıllar sonra gelen şampiyonluğun en büyük oyuncusuydu. Sayesinde o zamanlar çalıştığım bankanın müdürü Emine Hanım Galatasaray'lı olmuştu. Şimdiki Galatasaray taraftarı için son 4 maçın Lincoln'ü ne ise bizim için bütün bir sezonun Uve'si aynıydı. O zamanlar asistleri sayan, takan yoktu, sayılsaydı, böyle bir istatistik yapılsaydı uzak ara Uğur Tütüneker birinci gelirdi.

İkinci sezonunda Tanju Çolak geldi takıma. Lincoln-Baros ikilisiydi. Tanju Çolak'ı Avrupa Gol Kralı yaptı. Altın ayakkabının teki onun olmalıydı aslında. Unutulmaz maçları oynadı, unutulmaz goller attı, unutulmaz goller attırdı. Bir Galatasaray'lı olarak futbolu bıraktı. Bir Galatasaray'lı eski futbolcu olarak yaşamını sürdürmektedir.

222 lig maçına çıkıp 40 gol atmış, attırdıkları sayılamamıştır. Resimdeki maç Neushatel maçıdır. Şu resimdeki konsantrasyonu, o maçın tarihe geçeceğini maçın başında söylemiştir zaten.

Yeni doğan çocuğumun beşiğine resmini astığım ilk Galatasaray futbolcusu, Uğur Tütüneker; Galatasaray sevgimin ivme kazandığı yıllardaki motor gücümdün. Seni çok sevmiştik, formanın içindeykende, formanın dışındaykende. Selam olsun her neredeysen Büyük Galatasaray'a Avrupa Fatihi madalyasını taktıranların başında gelen büyük futbolcu. Her zaman büyük olarak kalacaksın.

En Kötüsü Lincoln

yazacak tabi, sırayla yazacaklar.

Olmaz ya Dünya'nın bir ucundan Galatasaray'ı hiç tanımayan, hiç bir futbolcusu hakkında görüşü bulunmayan bir furbolsevere isim listesini, kariyer diyorlar, oynadığı maçlar durumunu verseler ve en kötü futbolcu bu durumda kim deseler. Lincoln diyecek kuşkusuz.

Maçlardan önce Turko reklamı var, takımların dizilişleri verilince Turko'lar yanıp sönüyor. Bizim takımın yarısı Turko zaten. Kalecimiz İtalyan Milli Takımın'da, beğenmediğimiz Meira Portekiz ulus takımının bankosu. Ruhsuz, ağır dediğimiz, gitse hiç kimsenin ah vah demeyeceği Nonda Afrika karmasında oynuyor, Baros, Kewell kendi Uluslararası takımlarının göz bebekleri. Sakat sakat alıyorlar Linderoth'u takımlarına İsveç'liler.

Yedek Sabri, Servet, Hakan Balta bizim milli takımın savunması. Hatta Emre'lerin her ikisi daha dün 3. oldular. Mehmet Topal, Ayhan orta sahamızın canavarları. Barış Özbek kapışılamıyor. Arda Turan'ı saymıyorum. Konu bile etmiyorum. Eee geriye bir tek Lincoln kalmış. Adam sırtına milli formayı giymemiş. Giyeceği de yok. Demekki neymiş en kötü futbolcumuz Lincoln'müş.

Yazdım, bir kez daha hatırlatayım ben takip ediyorum. Şimdi Galatasaray'ı yazma zamanı. Sıraya girecekler. Attıkları çamura kendileri bulaştı. Ortalık yalan transfer haberleriyle çalkalanırken biz rahat olalım. Ey büyük Galatasaray sen neymişsin be. Keşke bu yaşıma kadar takım tutmamış olsaydım. Sadece bu sezonu takip ederek 50 yıllık Galatasaray'lı bendenizden daha fazla Galatasaray'lı olmasaydım, Galatasaray'lı olmayayım.

24 Ara 2008

Emre İle Emreciksin





Çabuk pişman oldular Emre'yi aldıkları için. Galatasaray'a manevi zarar vermek için kendileri şu yok zamanda milyonlarca dolar maddiyattan oldular. Orta sahaya aldıkları bütün futbolcular bidon çıkınca devre arasında futbolcu pazarına çıkmışlar. Biz istirahata çekilmişiz, futbolcularımız huzurla tatile çıkmış, taraftar şimdiden takımı özlemiş. Yöneticiler gururla yeni yıla girecekler. Kısaca biz yatarken birileri orta sahalarına futbolcu arayışlarında. Dürüllülü içinde tavşan olmayan şapkayla çıkmıştı son maça, çarpıldı, embesil başkanları harıl harıl futbolcu peşinde. Aziz Yıldırım kafede bizim maçı seyretmiş, Final oynarlar diye kehanette bulunmuş. Tek şut çekememiş Maldonado ve tek bir şut çekmiş Josika ve baldırı attı atacak Emre'li orta sahaya Ciksin'i ilave etmiş galiba.
Komedi dans seyredeceğiz bu sezon Fenerbahçe orta sahasını seyrederken. Langırt golleriyle, alınan 3 puanlar Fenerbahçe'yi tepede tutmaya yetti. Oynanan oyunla korku dağları bekliyor normaldir. Yani maçlar hakem kararıyla daha doğrusu oynanan oyunla doğru orantılı bitse açık ara Galatasaray'ın önde olması gereken lig sıralaması şu anda böyle tecelli etti. Oynanacak 18 maç var daha, 9 u oynansın fark açılmazsa ben bütün yazdıklarımı silip kendimi bu ortamda imha edeceğim.
Televizyonun verdiği iki maçta üst üste attığı şut direkten dönünce kendisini Fenerbahçe'de bulmuş Ciksin kardeşimiz. Bir de gol olsaymış attıkları vay anam vay. Emre ile Ciksin'in şovu başlıyor. Ekren başına, Türkcell Süper Lig hiç bitmesin. Eğleniyoruz şunun şurasında.

Peşindeyiz

Bizden başka hiç kimsenin söylemediği, bize özgü bir tezahüratımız vardı yıllardır. Haksızlığa uğradığımız, elektrikli anlarda, takımın şahlanıp çöktüğü golün an meslesi olduğu dakikalarda hançer gibi sahaya fırlattığımız tezahüratımız. Re re re, ra ra ra. Şimdilerde bir şarkı dolaşıyor dillerden dillere. Maçtan önceki resteronlarda biraz içildikten sonra mırıldanan, son maçta kapalıda tavan yapan ve stada yayılan Nevizade Geceleri.


Yakında bilmeyen kalmaz, makamınıda oturttukmu işte yıllardır beklediğim tescilli Galatasaray şarkısı. Kimse söyleyemez, taklit edilemez. Liverpool'un asla yanlız yürümeyeceksin şarkısının aynısı olur. Klasik olur maç biterken sonuç ne olursa olsun söylenir. Evet tam maç biterken takımı yollama şarkısı olur bu şarkı. Eğer yenmişsek teşekkür, yenilmişsek bağlılık şarkısı olur gider. Bayraklar, atkılar açılır ünü dünyaya yayılır.


Mümkün olduğunca fazla taraftar en kısa zamanda öğrenmeli ve tribünlere taşımalı şarkıyı. Kim bestelemişse, sözleri kimden çıkmışsa helal olsun. Gelecek nesillerin Galatasaray'lı taraftarları sizi minnetle, şükranla anacaklardır.

Giden her sevgilinin ardından hep biz olduk el sallayan....Haykırsak duyarlar mı sesimizi? Hangi sevdadan galip çıktık ki!...Yürüyoruz sessiz ve kederli Nevizade geceleri. İnletiyoruz hep çıkışında İstiklal Caddesi'ni...Boşuna çekilmedi bunca çile, içiyoruz gündüz geceHaykırdık ama duymadı hiçkimse peşindeyiz heryerde!Zaten aşklar hep yalan dolan. Sonu hep acı hüsran...Bize her sevdadan geriye kalan; sadece GALATASARAY...cimbombomum cimbombomum canım feda olsun sana, hiç bir şeye değişilmez senin sevgin bu dünyada

Taarruz Geçti


Maçlar bitti, 1 ay ara var. Görünmez adam düğmeye bastı şimdi Galatasaray'lı olma zamanı. Aziz Yıldırım bile Galatasaray'ı övmüş. Lincoln'e iki misli para veren takım varmış. Skibbe kendisini ispatlamış. Arda-Baros-Lincoln üçlüsüne iç çekerek bakıyorlar. Messi Galatasaray demiş, Hamit Aslantepe yolundaymış.

Dikkat edin her gün değişik bir Galatasaray iyi haberi yazacaklar. Bütün bir ilk yarı boyunca üstümüze üstümüze kusanlar çark ettiler. Engelleyemediler akan seli. Ne Skibbe'yi kovdurabildiler(buna ben dahil), ne Lincoln'ü küstürebildiler. Na Arda'yı kızdırabildiler, ne Baros'u durdurabildiler. Kendileri çok iyi biliyor ki iyi futbol maçları seyrettiler. 10 pastan sonra atılan golü gördüler. 5 kişinin ortasına ara pası seyrettiler. Toplukla atılan golü kıskandılar. Sektirerek atılan depara kızdılar. Netice de balık golleri atmasa 10 puan daha aşağıda olması gereken takımlarının rezil futbolunu da gördü o gözler.

Yapacak bir şey yok şu 1 ay için. Düşünürler, bakarlar, bulurlar çaresini ligin ikinci yarısının ilk maçında. Taarruz geçti şimdilik, Galatasaray'lıların gönlünü alma zamanı şimdi. Sakın inanmayın, bunlar bizden daha fazla Galatasaray'lıyız dese de yutmayın kolpaları. Özellikle Galatasaray'lı olduğu varsayılan yazarlar ne derse desin bizim lehimize koca bir kepazeliktir, yalandır.

Varın 1 ay boyunca keyfini çıkarın oynadığımız büyük futbolun. Lincoln gibi bir futbolcunuz olduğu için övünün. Arda'yı özleyin, Baros'la gururlanın. Aslında oynanan oyuna bakılırsa en 5 puan önde olmamız gerekirken ne yazıkki 3. durumdayız. İkinci yarıda devam eder bu fırtına, yeniden yükselir dalgalar, kupalara layıksın sen şanlı Galatasaray

23 Ara 2008

Kaptan


Maç bitiminde Arda kapalının önüne geldi, bir elini boğazını keser gibi yapıp sahayı gösterdi. Biz anladık ki ölene kadar Galatasaray'lıyım dedi. Bu gün Milliyet gazetesinin daha yeni dikkatini çekmiş. Muhtemelen onlar gidip sormuşlardır ne demek istedin diye. Sonra da Arda tribünleri susturup 3 lü Cim Bom çektirdi, kendisi de söyledi.
İşte biz buyuz, İşte Galatasaray futbolcusu bu. Anlamazlar, anlatamayız ulemalara. Tribünlerden çıkan sesi futbolcu top kendisindeyken duymaz bile. O sadece çıkan uğultuya bakar, ne söylersen söyle. Hayatında bir kere bile tribünden tezahürat yapmamış Hıncal, Gole giden futbolcu ağzıyla konuşuyor, dur bakalım taraftarım ne diyormuş diye kendi kendine soruyor.
Futbolcu bilir ki arkasında 10 binlerce militan taraftar kendisiyle beraber atağa kalkar, atak karşılar, kaleye geçer, 90 dakikayı yaşar. Biz de bilirizki Arda'nın Galatasaray formasıyla oynayacağı oyunla, başka takım formasıyla oynayacağı oyun aynı olamaz. Örneğin Tugay Liverpool'a yenilince ağlamaz ama Arda Fener'e yenilince ağlar.
Bu genç yaşta yemin etmiş, Galatasaray'dan başka yerde oynamam diye. Bizler inandık ve ona takım kaptanlığının verilmesini istiyoruz. 3 senedir oynadığı ligte son 25 yılın efsanesine giren futbocumuza kendisinden eski bile olan varsa takımda kaptanlık yakışır. Daha bir motivasyonla oynar Arda. İş kaç sene oynamaktan geçiyorsa, Arda her halde bir 10 yıldır sarı kırmızı forma altındadır. Kaptanın banko olması da önemlidir.
İkinci yarıya kaptanı Arda olarak çıkacak bir Galatasaray'ı şimdiden özledim.

Maçın Tartışmamalı Pozisyonları


Geçen yıl, Cüneyt Çakır Fener maçında son yılların en büyük hakemliğini yaparak maçı bitirmişti. Son dakikada Ümit Karan geçirince Cüneyt'i iptal ettiler. Daha doğrusu etmek istediler ama edemediler. Çünkü hakemleri sadece bizdeki gözlemciler ve onları yönlendirenlerden başkaları da izliyorlardı. Büzümkiler yemeye çalıştıkça onlar Avrupa maçlarına çağırdılar. Şu anda UEFA'nın en güvendiği hakem Cüneyt Çakır.

Maça verdiler bu hafta. Maçtan önce olumsuz düşünen yoktu. Hakemi motive ediyorlardı, mesaj veriyorlardı. Galatasaray'ın tekerine çomak sokabilseydi eğer bu gün hakemliğin heykelini diktireceklerdi. Ne varki aslan gibi yönetti maçı. Maç yazısında yazdık, o lanet olası kuralı uyguladı. Uygulamasa ben gene kızmazdım hakeme. Başka hatası yokmu. Olmaz olurmu göstermediler. Oynatma Uğur dedi ulema.

Beşiktaş'ın attığı ilk golde Lincoln'ün ağız burun dağılıyordu neredeyse. Baltanın biri 2 metre taban kaldırdı, Cüneyt Hoca'nın burnunun dibindeydi pozisyon, devam dedi. O top gitti gol oldu. Tamam devamdı belki ulemaya göre, pozisyon Galatasaray aleyhine gelişti hatta gol oldu. Golün başlangıç pozisyonunu tartışmayı gereksiz buldu bütün kanalların, kanalizasyoncu eski hakemleri. Tartışsalar belki biri fauldü diyecek, uyuyan arının götüne çöp sokacak.

Ben tribünde hayret etmiştim, Holosko Servet'ten nasıl sıyrılabildi diye. Uğur oynatmadı tekrar tekrar, usulen geçtiler. Holosko topu elle önüne aldı. Cüneyt Hoca'ya göre elle oynama değil, tamam inanıyorum ona ama bir tartışın bakalım ya. Yalandan da olsa bi gösterin. Yağmayın lan beklemiyoruz bari bi gürleyin. Ama vazgeçtim tamam hiç bir şey yapmayın bizim için daha iyi. Yazdıklarımızı yedirmeyin bize. Bizler sizlerin baş çelişkisiyiz, sizinle aynı görüşte olursak yaşayamayız.

Delgado ilk yarının sonuna doğru Barış'ın ayağına olanca hışmıyla basıyor. Barış aynı hareketi olsa kesin kırmızı diye kalın bağırsaklarını yırtan medya maymunları Delgado'cu olup çıktı. Hiç bir şey yok dedi. Penaltıları tekrar ettirmesi gerekiyor diye de yırtındılar. İçeri girmişler, girenler topa, kaleciye ne gibi bir etki yapıyorlar da iptal edeceksin. Kaleciden, direkten dönen topa biri vurur o zaman saymazsın. Vurana sarı kart gösterirsin olur biter. Galatasaray 10 pasla 3. golü atmış, gol pasını Dünyada verebilecek futbolcu sayısı 3 tane değildir, oynatma Uğur sinirlendirme şimdi bizi.

Bir şeyi iyi yakalamış, hakkını yemeyeyim dobermanın. Lincoln zavallı Uğur İnceman'ı ters çalımla bel fıtığı ameliyatına göndermiş, Uğur'un ayaklarına felç inmiş, Lincoln içeri giriyor, ensesindeki gözüyle Baros'u arıyorken iki Beşiktaş'lı resmen konuşuyorlar. Muhtemelen sen kademe kavgası yapıyorlar. Uğur'dan sonra çalımı kim yiyecek tartışması. Bu pozisyonu yeterince tartıştılar ama Nonda'nın bu futbolculara güldüğü pozisyonu tartışmamalı pozisyon saydılar. İyi ki görememişler yoksa alay etmekten hedef yaparlardı Nonda'yı.

Barış Özbek'in taraftarın tezahüratına uyup, taca giden topa koşup ta üstünden atlamasını da tartışmadılar. Alayın daniskasıydı oysa. Maç bitiminde amigo Arda Turan'ın çektirdiği üçlüyü de atladılar. Ne yapsak acaba, bunların tartışmadığı pozisyonları mı takip etsek bundan sonra. Maça gidenler dikkatli olsunlar, tahmin etsinler Musa Çözen'in kasıtlı göstermediği, Uğur'un oynatmadığı pozisyonları takip etsinler. Bizde atlamadan yazmaya çalışalım.

22 Ara 2008

Son Dakikada 1 Gol Yeseydiler




Kudurmaya devam etsinler, tozu dumana katıp gerçekleri yok saysınlar. Bize malzeme çok, güzel şeyleri bulup ortaya çıkarma misyonu bizim. Onur, şeref, insanlık dersi almak, aldığımızı bizden sonraki nesillere aktarabilmek bizim işimiz. Ne demişti usta Çırak Uyanıyor'da;

Sevda ne yana düşer usta, hicran ne yana, yanlızlık hep banamı düşer usta. Zor olan bize düşer çocuklar, onlar en kolayını seçtiler yıllardır. Görünmez bir el, sebebi anlaşılmaz şekilde o takıma yaranmak, yalanmak, sebeplenmek yoluna istikamet veriyor. Bir kişi Cebelitarık Maymunu rolünü üstleniyor, diğerleri aynı anda o ne derse onu söylüyor, o ne yaparsa aynısını yapıyor.

Pascal Nuama tombala çekmişti hatırlayanınız varsa. Maç oynanırken hiç bir yorumcu hiç bir şey demedi. Maçtan sonra kimsa konuşmadı, Hatta Ayı Sinan ne var bunda gibisinden kelam etti uyanmak isteyen bir muhabire. Beşiktaş Başkanı hareketi yok saydı. Ertesi günü Genel Kurmay Başkanı bu ne kepazelik lan diye fırçalayıp marşa bastı, hizaya getirdi maymunları. Pascal'ı idam ettiler bir anda.

Konudan sapmayalım, toparlayayım. Galatasaray muhteşem bir geri dönüşle ilk yarıyı bitirdi. Ne yazıkki liste 3. durumda gösteriyor takımı. Saldırı bu yüzden değil. Galatasaray 3. oldu diye değil. Yoksa bu şerefsizler Trabzon'a, Sivas'a saldırır. Önemli değil sıralama şu anda. Ama önemli olan, korkulması gereken şeyler oldu son haftalarda. Galatasaray yendimi evire çevire yeniyor. Goller dandik değil, penaltı pozisyonu bile 5-6 pastan sonra oluyor. Galatasaray'ın golleri 10 pastan sonra atılıyor. Lincoln cemi cümleyi maymuna çeviriyor. Hakan Şükür'ün tek bacağı olamayan Baros gol krallığını ilan etti. İkinci yarı korku dağları bekliyor. Sakatlar iyileşti, daha sırada Hasan Şaş, Uğur, Linderoth, Emre Güngör var. Durduramadılar akan seli, durduramayacaklar.

Ben bir hesap yaptım. Şu kafadaki takımlar, hepimiz son dakikada bir gol yeseydik şu oynadığımız 13 maçın tamamında puanlar nasıl olurdu acaba diye. Misal biz 10 defa galip gelmişiz, son dakikada gol yesek bile yine galip bitirecekmişiz maçı. 3 defa berabere kalmışız, yenilecek ve toplam 3 puan daha kaybımız olacaktı ve de puanımız 30 da kalacaktı. O belediye amelesi gibi yalaya yalaya anüsünü tertemiz ettikleri Fenerbahçe 4 defa tek farklı galip geldiği maçlarda berabere kalacak,2 defa berabere kaldığı maçı yenilecek toplamda 10 puan kaybıyla 22 puanı olacaktı. Yani bulundukları yer ve topladıkları puan için gök tanrıya şükür edeceklerine lüverden fırlamış giden Galatasaray'ın yollarına taş koymaya çalışıp beddua ediyorlar. Bir de bu taraftan bakarak takımınla, futbolcunla, oynadıkları oyunla gurur duymanı istedim, beni okuyan büyük Galatasaray Taraftarının sevgili taburu.

Diğerlerini de çıkardım tablo şu şekilde oluştu, bilgilerinize sunarım.


Metin'e Tokat


Rüştü ellerinden seken topa uzanırken kanımca elleri veya kollarının bir kısmıyla topa dokunmuştu. Dolayısıyla topu kontrolü altına almıştı. Servet’in topu ayağıyla tamamlaması sonrası gereken golü iptal etmeli, faul vermeliydi. Rüştü, ellerinden seken topa uzanırken, elleri veya kollarının bir kısmıyla topa dokunamadan Servet’e gol izni verdi. Gol kararı doğruydu. Metin Tokat

Anlayan bi anlatabilirmi, kafayı yicem.
Galatasaray'ın bütün golleri şaibeli, defans hatası var. Az kalsın atamayacaktı.
Yediği gollerde atanın hüneri var, Arda kıl payı ofsaytı bozuyor, Holosko Serveti balık ve de elle oynayarak geçiyor, bahseden bile yok. Beşiktaş'lıda seviniyor şimdi yazık, Cebelitarık Maymunları onları tutuyor sanıyor. Onlar Galatasaray'ın rakibini tutarlar. Bitti Beşiktaş'ın işi artık, bekleyecekler ta ki İnönü'deki Galatasaray maçına kadar yağmurda su yok onlara. Bu Beşiktaş Başkanı gerçekten embesil, bunu bile anlayamıyor. Sen gel bizimle kardeşçe geçin yoksa kolpadan 3 büyüklerden biriyim diye ortalıkta görünme. Bu medya Fener yalakası, yalamasıdır, bir hafta boyunca hiç sevmedikleri Dürüllü'lüyü bile el üstünde tuttu. Yapacağın tek şey bizi izlemek olsun, biz Fener'i geçelim sende kuyruğumuza takıl. Bizi de kaybedersen Alibeyköy Adalet olacak başkanı olduğun takım. Sen dua et Delgado atıldı, kimyası bozuldu bizim çaylağın. Nonda'yı çıkarıp, Sabri'yi oyuna soksa o andan itibaren Fulya'ya sokmazlardı seni. Yat kalk Galatasaray'la oynadığına dua et. Bu maç Fener'e denk gelse 10 luk yaparlardı seni.

21 Ara 2008

Hakan Şükür'ün Tek Bacağı; Galatasaray 4-Bjk 2


Büyük Galatasaray'ın eski futbolcusu Hakan Ünsal'ın yorumu böyleydi. Bizi uyarmıştı, biz de ona inanmıştık Baros'u Hakan Şükür'ün tek bacağı etmez sanıyorduk. Tek bacağına razıyız Milan Baros, devam.

Geçmiş olsun diğer lig takımlarına, Galatasaray'ın gazabına ara verildi. Bu gazla kimle oynarsa oynasınlar minumum 3 lük yaparlar.

Gün boyu yağmur vardı İstanbul'da, maça doğru hava durdu, maç için mükemmel bir hava vardı. İlk devre Galatasaray'ı muhteşem bir taraftar uğurladı. Epeydir maça gelmeyenleri(eski tüfek) bile gördük tribünlerde. Demek oynanan oyun güzelse seyirci de güzel oluyor.

İki haftadır dışarıdaki takımın ağaları maçtan önce çağırıldı. Bu Lincoln çocuk gibi, sevilince oynuyor, oynadıkça seviliyor. Maçtan hiç korkmadık nedense, sanki oynadığımız Beşiktaş değil gibi. O kadar net gidiyorki maç, kesin yeneceğiz. Bu yüzden seyirci hiç gergin değildi. Bir Fener maçının desibeli asla yakalanamadı.

Maçın hakemi için ne diyecek ulema bilemem, maçı canlı seyrettiğimizden penaltılar için de bir şey diyemem ama diyeceğim şu ki bu maçta bu kadar kolay adam atılmaz. Geçen hafta Raul sarı kartı istedi hakem çekti gitti, sen de git be Cüneyt Hoca. Ben bu kuralı kim koymuşsa lanet olsun. Ne var ki kart istediyse sen de verme. Niye atıyorsun, Galatasaray'a niye avantaj olsun ki bu pozisyon.
3. gol yine 10 un üzerinde pastan sonra usta işi asist ve usta işi oldu. Galatasaray muhasebe müdürünün Baros'un parasından kesip Lincoln'e ödeme yapması lazım. Bide bizim ödeme yapmamız gerekenler var. Yatalım kalkalım Hıncal Uluç'a dua edelim. Lincoln için yazdıkları için teşekkür edelim. Hıncal ne derse tersini yaptıklarından Lincoln'ü göndermediler. Hakan Ünsal'a da teşekkür etmek gerekir Baros için yaptığı isabetli yorumu için.

Meira çok ağır kalıyor, takımın formuyla paralellik göstermiyor oyunu. Çok açık veriyor. Ayhan çok top kaptırdı, Arda ile maç içinde devamlı tartıştılar. Nonda'nın ayağındaki demiri ne zaman
alacaklar merak ediyorum. İki santim zıplayamıyor, ruhsuz oyunu devam ediyor. Ah ulan Ümit Karan diye iç çekiyorum.

Maç bitiminde Arda çağrıldı tribünlere. Merak eden varsa söyleyeyim ölene kadar burdayım dedi bize. Sonra da üçlü çektirdi ve vedalaştık.

Galatasaray taraftarı takımına doyamadan lig tatile girdi, biz ne yapacağız şimdi Galatasaraysız. Neyseki tribünlerden yükselen Nevizade geceleri, bütün aşklar yalan dolan şarkısıyla rakı içeriz artık.