Yazılarımı okuyanlar bilir, Beşiktaş'la ilgili pek bir şey yazmam. Senede iki defa mecburiyetten Beşiktaş'ı seyrederim, bizim maçların dışında benim için Beşiktaş yok hükmündedir. Küçüklüğümden, delikanlılığıma kadar benim de ocağım olan İnönü Stadı tribünlerine, son 30 senede 1 defa gitmişim. Maçlarını merak etmem, maçlarında taraf olmam, Antalyaspor'dan ne kadar hoşlanmıyorsam, Beşiktaş'tan da o kadar işte. Hatta şunu da itiraf edeyim, Fenerbahçe- Beşiktaş maçlarında her ne kadar bana ne modundaysam da, içten içe Fener yensin isterim. Çoğu Galatasaray'lının aksine biz Şampiyon olamayacaksak, Fener yerine Beşiktaş şampiyon olsun diyenlerden değil, Fener şampiyon olsun diyenlerdenim.
Beşiktaş, takım olarak büyük takım değildir. Her ne kadar 3 büyüklerden biri diye bugünlere kadar yutturula geldiyse de, bu durum futbolumuzun global kraliyet ailesinin, bir ekmek kapısı daha aralaması ve ne yazık ki bulması sebebiyledir. Kimi zenginler, ya da zengin olmak isteyenler Beşiktaşlı görünerek(bakınız, Demirören halkı) sömürecek bir takım ve o takımın yandaşı daha yaratmışlardır. Anadolu'nun herhangi bir şehrinde gelene geçene hangi takımı tutuyorsun diye sor, % 3 Beşiktaşlıya rastlayamazsın. Hele ki yurt dışında Beşiktaş diye bir yabancıya sorsan, aptal aptal bakarlar.
Beşiktaş ilçe takımıdır. İstanbul'un en güzel bölgesinde ve son sarayın bulunduğu mahallede ve en çok da İnönü Stadının yürüme mesafesinde olmasının avantajıyla tesadüfen büyük gözükmüş, piyasaya ayıplı mal olarak sürülmüştür. Galatasaray ve Fenerbahçe bir semt takımı olarak, homojen bir şekilde önce bulunduğu şehir, sonra ülke ve yurt dışı olarak ve dahası kendi payımıza alınan Avrupa Kupalarının yarattığı ivmeye bağlı olarak, büyük takım olma vasfını kazanırken, Beşiktaş kalabalık bir ilçe takımı olarak sadece lokal bir sahiplenilmeyle, işte ligimizin son süper final maçlarına kadar gelebilmiştir. Bir Beykoz, bir Kartal, bir Pendik, bir Alibeyköy neyse, Beşiktaş da odur. Bu saydığım takımlardan büyüklüğünün tek sebebi, ülkenin en büyük tarihsel stadının Beşiktaş ilçesinde yapılmış olmasındandır. Dükkanlarını bırakıp, yürüyerek maça gidenler, maç bitiminde yine yürüyerek dükkanlarını açabilmişler, gide gele, konuşa, bağıra çoğalmışlardır.
Beşiktaş takımın analiz etmek için çok bile yazdık. Şimdi biz gelelim bu sıradan, sırtından sebeplenen bir kaç holding sahibinin itelemesiyle her sezon ligin güçlü takımlarından biri olan Beşiktaş'ın tarafı olan, maçlarıyla eğlenen, kendini adam yerine koyan, kendini büyük takım taraftarı sanan çapulcu yığınlarına.
Tartışma sıfır, ülkemizin en aşağılık, en aptal, takımına en çok zarar veren, tıklım tıklım tıkıştıkları İnönü Stadı direkler arasından gürültü kirliliğinden başka bir şey çıkaramayan, oynanan maçla alakası olmayan, ağız ishali, küfür makinası taraftardır. Taraftar dediğime bakmayın, lafın gelişi, bu yığınlar Beşiktaş'ın bile tarafı değildir. ''Maç var dediler geldik, küfürümüzü, kavgamızı ettik, maçın neticesinden bağımsız çarşımıza dönüyoruz''dan başka cümle kurabilen yoktur aralarında.
Maçın henüz 20. dakikası, takımları da iyi oynuyor, var mı yok mu belli olmayan kıl payı ofsayttan geriye düşmüş. Kime karşı? 34 lig maçı bitiminde 22 puan fark yediği Şampiyon'a karşı. Biz geçen sene utancımızdan sokağa çıkamadık. Bin türlü kepazeliğin direk içinde olduğu halde, ülke futbol konjöktüründen haberi olmayan, bir iki salak tarafından icat edilen bir turnuvayla, 3 maç daha küfür etme, 3 maç daha eğlenme şansı verilmiş size, daha ne istersiniz çapulcular?
Sanırsın ki yenerse Şampiyon olacak, rakibinin kim olduğundan habersiz, 3 ay sonra hangi stadyumda küfür edeceği belirsiz, bir daha ne zaman Avrupa takımı göreceği hak getire, Beşiktaş Çarşısı imiş ortalığı pislik götüre. Zaman zaman duyarlılık gösterdikleri yalanlarına şahidiz. Hasankeyf'in sular altında kalmasına razı değiller, şike yapanların ceza almalarına da. Beşiktaş tarihinin belki de en sevimli hocasının ligin bitime 2 ay kala kovulmasına, sezonu Aziz Yıldırım'ın ranza arkadaşı olarak geçirmiş, kariyeri sıfır, futbolculuk geçmişi sıfırın bir üstü olanın tekrar leşe konmasına da karşı değiller. Takımının en Karizmatik oyuncusunun salladığı hazreti tabandan sonra hakemin acıyıp atmamasına karşı değiller, tıpkı çaylak hocalarının o Karizmatik futbolcuyu oyundan alıp yenilginin baş sorumlusu olmasına karşı olmadıkları gibi.
Muhakkak vardır, içlerindeki masum, dürüst, ahlaklı, takımını en saf bir şekilde seven, haksızlığa karşı duruşu olanlar. Karıncayı incitmeyiz dediysek, böcekler durumdan vazife çıkarmasın. Büyük Beşiktaş taraftarı olmak isteyenler beni iyi dinleyin. Bu size ilk ve son çağrımdır. Çok daha beter günlere hazırlıklı olunuz. Belki bir daha Galatasaray maçı seyretmeye ömrünüz yetmeyebilir. Soydular sizi, siz çapulcuların arasında asimile olmuş fedakarca desibel desibel ''Kartal gol gol'' diye 12 parmak bağırsaklarınızı yırtarken sattılar gelecek sandığınız güneşli güzel günlerinizi. Sonra da kaçtılar, kalanlar şimdi, ılık ateşte kurbağayı haşlıyorlar. Uyanın, kazandan kendinizi atın kurtulun. O ılık ateş gittikçe harlanacak, pek kısa zaman içinde mayışacaksınız, zıplayacak dermanınız kalmayacak. Aynı takımı tutma bahtsızlığına uğradığın çapulcuyla maç seyretmek zorunda kalırsan, etrafın en ufak bir kıvılcımda panik içinde kalacak, sen başını dik tut. Onlar organize küfür ediyor olacaklar, takımları gaza gelsin gol atsın diye, atamaz, hiçbir futbolcu küfüre karşı hünerini sergileyemez, sen sus. Bekle, hayal et, bu ulusun evlatlarının daha önce yaptıklarını gözünün önüne getir, lanetle hatırlayacağına ben de yapabilirim de. Takımın zafer ve yenilgi ile daha çok karşı karşıya gelecek, bu iki hokkabaza aynı şekilde davran. Yenildiğinde ağla, gülmek hep beraberdir de, ağlamak çoğu zaman tek başınadır. Her şeyini bağladığın takımın, bir final maçını da kaybedebilir, yıkılma, yeniden denemesine yardımcı ol..
Kısacası canım kardeşim, sürüden ayrıl, kurtlarla boğuş. Hadi şimdi, bu gece, durma, size, çarşıya yakındır. Git Yıldız Parkı'na, lale zamanıdır. Kopar beyazından, koy yastığının altına öyle uyu. Siyahı ara, kokuyu duy, Sabah uyandığında hissettiğin şeyler, büyük takım taraftarı olmanın dayanılmaz onur ve gururu olacaktır.