4 Eki 2013

Pirlo- Teslim Ooool!- Drogba- Ateeeeş! Juventus 2-2 Galatasaray

Tercüman Mert'e ya da malzemeci Veli'ye sordu Mancini. Bu takımın açıkları kimler? Saydılar; Bruma, Aydın, Amrabat. Peki Riera? Efendim o sol bek. Hasssss, sizin bildiğiniz futbolun amk.

Esastan değil, usulen, belki de bir maçlığına Riera sol bek oynamıştı. Oynayış o oynayış. Sol açık performansında da homurdanan taraftar için ilaç gibi geldi sol bekte iyi oynayan Riera. Aman kimseler duymasın, idare edelim, nasıl olsa, Hakan Balta vur eline al ekmeğini sesini çıkarmaz, isyan etmez. Biraz da Hakan Balta sevmeyenleri örgütledin mi, ballı ekmek kadayıfı. Şükredelim penaltıyı kurtardıktan sonra kaleye sürekli Melo'yu geçirmediler.

Maç kadrosunu görünce, Galatasaray'ın başında uzun yıllardan sona bir teknik direktör olduğunu,ilk maçta gördük. Yensek, yenilsek de aynı şeyleri söyleyeceğiz. Çünkü bu maç, bir dakikada yenilebilir, bir dakikada yenebilirdik.

Drogba, Sneijder, Burak üçlüsü, meşhur ilk okul hikayesindeki, kurt, kuzu, ot gibi. Bu 3 ü aynı anda aynı, kayıkta bulunamaz. 3 ünden birini oynatmayacaksan, bir birini yemeyecek 2 yi sahaya sürecek bir hüner ortaya koyman gerekecek eğer Hocaysan. Burak'ı oynatacaksan, gol atmasını bekleyeceksin, hele son maçlardaki karavanaları saydıysa, Mancini, Burak'ı sahaya sürmek için, her hangi bir maçın kopmasını bekleyecek.

Riera maça sağ açık başladı, sol bekimiz de uzun bir aradan sonra bir büyük maçta, sol bek vardı. Bruma her iki kanatta oynayabilen, 19 yaşları itibarıyla kıyaslandığında, hem Ronaldo'dan, hem Ribery'den çok daha iyi olduğunu şu kısa zamanda ispatlamış olmanın güveniyle sahaya sürüldü. Mancini, kafadan Riera'yı sağa göndererek, Juventus'un beklerinin suni dengesini bozmak istemiş olabilir. Nitekim bir müddet sonra, Riera sahanın, sol açık metre karelerinde boyunu gösterdi. Sahanın sağ tarafına belki de hayatı boyunca sadece korner, serbest vuruş kullanmak üzere giden Matador, belki de uzun zamandır geride, savunma oynamanın dezavantajını yaşadı. Açık olarak etkili değildi, baştan dedik ya, uzun zamandır Hoca seyretmediğimiz için biz de maymuna döndük. Belki de Hoca, önde bizim anlayamayacağımız bir görev vermiştir. Her durumda büyük bir oyun oynamadığını söyleyebiliriz, Hoca da aynı görüşte olmalıydı ki, açık sandığı Amrabat'la değiştirme gafletine düştü.

Hepimizi korkutmuştu, Aydın'ı oynatacak sandık. Bu 3 günde futbolunu seyretmiş olamaz, olsa olsa, muhasebe kayıtlarını istemiş, transferinin kaça mal olduğunu sormuş, büyük meblağları görünce de adam sanmıştır. Keşke Aydın'ı soksaydı, belki de antrenmanlarda denediği Aydın için taraftar siteleri ne yazmış acaba diye birine okuttu, son anda tırstı, ilk maçtan taraftarla papaz olmaktan korktu.

Ama Semih'i uzun yıllardan beri seyrettiğini, tanıdığını da hepimize söylemiş oldu. İstediği takımı sahaya çıkarma hakkı olduğu maçta, elindeki 4 stoperden, Semih'i kafaya yazdı. Bunun dışında, yenilseydik bile, kadroyu tanımıyordum mazeretini ben kabul etmezdim. Akhisar'la oynasa kabul, hele Juventus'la oynuyorsa, artık tanıması gereken kendi takımı değil, oynayacağı takımdır. Juventus'u tanıyor musun kardeşim? Evet, o zaman buyur maçı oyna. Kadrodaki isimlerin, ilk maçtan pek önemi yok, önemli olan çıkardığı takıma nasıl top oynatacağı, nasıl bir dizilişle sahada olacağıydı.

Grande ile kıyaslamayı ilk ve son defa bu maçta yapacağım. İlerde 2 adam oynatmakla, hücum oynuyorum ayağını ben hiç yemedim. Drogba-Burak oynadığı zaman, Burak'ın it gibi koşmaktan dermanı kalmıyordu, gol postta. Burak en önde oynadığından da Drogba gereksiz koşularla enerjisini harcıyordu. Mancini, futbolculardan maksimum verimi nasıl alırımın planlamasını çok iyi yaptı. Klasik büyük bir İtalyan takımı, kafa kafaya oynayacağı maçı nasıl oynuyorsa, biz öyle oynadık. Topla, daha çok Juventus oynuyor gibi görünüyor, pozisyon, delik bulamıyor, top bize geçince de, garanti paslarla, gedik arıyorduk.

Maç köprüde karşılaşmış iki keçinin düştüğü duruma döndü. Biri hayatına mal olacak bir hata yapacaktı. Maksat o hatayı yapanın cezalandırılmasıydı. Ve hatayı beklediğimiz keçi yaptı, celladı Burak olamazdı. O pozisyonda Burak olduğunu düşünün bir an. Milyonda bir gol şansı olamazdı. Allah affedebilirdi, ama Drogba affetmedi. Torino'daki köşedeki Büyük Galatasaray taraftarına meşaleyi yaktırdı. Galatasarayın yabancı kalelere yolladığı 350. goldü, Şampiyonlar Liginde de Drogba'nın 41.si

Mustafa Kemal, Conk Bayırı'nda ne ise büyük maçlarda Melo odur. Kahramandır, ruhtur. Futbolcu ötesidir, isyan bayrağını taşıyandır. Eminim ki, oradan yenilgiyle dönmeyeceğine büyük yemin etmiştir. Ben, Juventus, ve Brezilya Milli takımının ön liberolarını çok merak ediyordum. Birini gördüm, Melo'dan daha iyi bir ön libero nasıl olur görecektim. Bekledim Vidal ne zaman uçacak diye? uçmadı, acele etme lan dedim kendi kendime, başka hüneri vardır. 3 bacağı var mı diye dikkatle baktım, yoktu. Belki, 300 km hızla şut çekiyordur dedim, kaç kere pozisyon geldi, şut çekmedi. Yüksek atlamacıdır, 3 metre kafa topuna çıkar diye bekledim, palavra. Mustafa Sarp gibi bir sıvı salgılıyordur en kötü ihtimalle. Yanına yaklaşan, topu bırakıp kaçıyor, belki o yüzden Melo'yu kovup, kendisini oynatıyorlardır. Olamaz.  Afrikalı olsa bir derece anlardım, adam büyücüdür, takım sıkıştığı zaman devreye giriyordur, o da değil. Bir hsssk, lan daha çektim. Sizin gibi hocaları, bizim buralarda şehir şehir dolaştırıyorlar, kovulan hocaların yerine atıyorlar dedim ve Melo konusunu kapattım. Şükretmemiz lazım, Juventus'a iki defa şans geldi, salaklığından dönmesi için, salak değil aptalmış da, sayesinde Melo, bizim takımda  Savaş Tanrısı olarak görev yapıyor.

Amrabat adlı beyin özürlüsü, az daha her şeyi berbat ediyordu. Juventus umudu kesmiş, şans golü peşindeydi. Planlı bütün kombinasyonlarına Galatasaray cevap veriyordu. Muslera kendisinden çok emin bir maç çıkartıyordu. Yüksek topları topluyor, başka kalecilerin artistik suplajla kurataracağı topları ayakta kalarak tutuyordu. Bir de şu 10 saniye kazanacağım diye vakit geçirmelerine son verse, benim gibi kusur arayıcı taraftarların tamamından kurtulacak. Penaltı golü, ölüyü diriltti. 2000 Galatasaraylının susturduğu İtalyan'lara can suyu oldu. Bizim takım da, haksız yediği penaltı gölünün moralsizliğiyle, beraberliğe razı mı olalım, galibiyeti mi arayalımın kararını veremeden, bir anlık hava topu gafletiyle, Eboue ayısına yıkacağım golü yedik.

Galibiyeti kutlamak an meselesiyken yenik dönmek vardı Torino'dan. Galatasaray'ı yurt dışı statlarında çok seyrettiğimden, yenik takım tribününün ruh yapısını çok iyi bilirim. Buradakileri, bizi, o büyük 2000 kişi haricindeki Galatasaraylıları düşündüysem şerefsizim. Hadi be Drogba dedim, oradaki aslanları bir birleriyle kucaklaştır, oradakiler savaş ve zafer naraları atsın.

Allahtan umut kesilir, Drogba'dan kesilmez, sanki Peygamper'di, göğe çıktı, kafayı koydu topa, Selçuk'la, Umut'un siluetini görmüştü, arkadaki gözleriyle. Kafaya çıkarken gözünü yumduğunu sanmıyorum, Selçuk son bir hamleyle, Umut'un işini daha da kolaylaştırmak istedi, gerek de yoktu, Umut, Buffon'u indirdiğinde biz hepimiz Bulut olmuştuk. Hepinize teşekkürler oradaki aslanlar.

Bu maçın benim için unutulmayacak anı, attığımız goller değil. Durum deplasmanda Juventus'la, yani bizim bir numaralı spor düşmanımızla, beraberliği sağlamışsın, maçın bitimine 2 dakika var. Hem penaltı pozisyonunda, kendi alanını boş bırakarak( Hakikaten o an neredeydi hatırlayan var mı?) geri zekalı Amrabat'ın ceza sahasında bodoslama dalmasına sebebiyet veren, hem de Pirlo'nun içeri cillop gibi kestiği topta kafayı vuracak olan futbolcuya en yakın futbolcu olan Ayı Eboue yerde yalandan yatıyordu. 2 sene önce ilk ben tespit etmiş, yazmıştım. Anadolu'da bir köyde gezinse, öküz toslasa yere yıkılmayacak ayı, artık temas bile değil, nefes rüzgarından yere yıkılıyor. O anda pozisyonun ne olduğu, topun nerede olduğu hiç önemli değil, adam yere yatıyor. Ve Şecu gelip kalk lan ayı, diye fırçalıyor ya. Kalk lan, adamlar şoktayken son bir hamleyle 3. yü atalım dedi ya, Şecu'ya ilk gördüğüm andan beri olumsuz yaklaşan ben, artık ilk 11 e koyuyorum. Adammışsın lan sen, Galatasaray sporcusu işte budur. Önce adam olacaksın, akıllı olacaksın, gerisini, başka bir Adama, başka bir akıllıya bırakacaksın. Şecu bu maç itibarıyla Galatasaray'ın ilk yabancı stoperidir. Hamit iyileşene kadar Sabri sağ bektir, sahtekarlara bizim takımda yer yoktur, ama tribünlerde kombine koltuk vardır. Eboue de yatarak maç seyredip, bizi bunalıma sokacağına, kontratı bitene kadar İstanbul maçlarını çekirdek çiterek oturarak seyredebilir.

Maçtan önce umutsuz olduğumu yazmıştım, ama inanın maç saati yaklaştıkça, umutsuzluk, yerini bam başka hislere bıraktı. Koştum, yetiştim, futbol kumar baronlarını yenmek için Galatasaray'a bahis bastım. Yine kaybettim parayı, ama Galatasaray'ı hiç bir zaman, hiç bir maçta kaybetmedim. Aslolan gerçekten Galatasaray'dır. Dün gece bir kere daha imtihan verdik. Ve bir kere daha Galatasaraylılık kazandı. Ne yapıyorsak, ne yazıyorsak, Galatasaraylılıktandır

Galatasaraylılık; Teslim ol çağrısına, ateşle karşılık vermektir.





1 Eki 2013

1.15-5.40-7; Juventus-Galatasaray Maçı Futbol Kumar Baronlarının Taktiği

Mancini gelmeseydi, Hasan'la çıksaydık Juventus maçı için yazı yazacaktım. Vazgeçtim, yazmayacağım.

1999 yılıydı, şimdiki delikanlı Galatasaraylılar o zaman çocuktu. Benim oğlum, İtalya'daki Juventus maçının oynanacağı günün sabahında, ilk okul servisindeki bütün çocuklarla iddiaya girmiş, beraberliği vermişti. Sadece o değil, bütün Galatasaraylı çocuklar, Dünya'nın hangi takımı olursa olsun, maç nerede oynanırsa oynansın beraberliğe razı değildi.

Maçı yazmaktan vazgeçtim, yarın gece, bir zamanlar beraberliğe razı olmadığımız, o zamanların koskoca Juventus'unun bizle kendi sahasında berabere kalabilmek için götünün çıktığı takımla bir maçımız var. Beraberliğimize, 5.40 veriyorlar, bizim galibiyetimizin adı bile konulmamış, 1 koy 7 al diyorlar. Tek bir maçı 100.000 yuro olan Mancini 1 yuro bile Galatasaray'a oynamaz, hiç bir futbolcunun aklına 1 e 7 almak gelmez.

Peki ne işin var  o zaman bu takımın başında kardeşim. Dünya çapında futbolcularımız var diye kendimizi kandırıyoruz. Sorsan maçtan önce hepsi alırız, koyarız, yeneriz der. Peki kardeşim buyurun, size imkan, alacağınız parayı peşin ödeyeceğiz. Hoca lazım diye, yırtındığım noktalar burası çocuklar. Soracaksın oyuncu gurubuna, içtimaya çıkaracaksın. Yeneriz diyenler 1 adım öne çıksın diyeceksin. 1 adım öne çıkanların kendi hesaplarından 1 e 7 basacaksın 100.000 er yuro bahis, salacaksın sahaya. Alın size maç bitiminde 700.000er yuru, güle güle harcayın.

Ütopya değil çocuklar benim teklifim. Bir zamanlar Sergen, kendi oynadığı bahisi kazanmak için tek başına Londra'da Chelsa'yı yendi.

Sıkımıydı, futbol kumarının baronları, 1999 da bu oranı versin? 5.40 beraberliği kurtarmak için Juventuslu futbolcuların perişan halini dün gibi hatırlıyorum. İleri gideceğimize uzak ara geri geri koşmuşuz, bizim futbol baronlarımıza yazıklar olsun.

Vatan, Millet;Sakarya devri çoktan geçti. Şimdi yarın gece, Otlukbeli'ni, Plevne'yi de topla, Anafartalar'la, Conk Bayırıyla çarp yine hikaye. Hangi futbolcudan, ne bekleyeceğiz?  İyi oynayacağı garanti, güvenebileceğimiz biri var mı? Bir kaç sene önce 2 ligte oynamış, Juventus önünde, ezer, geçeriz diyeniniz var mı? Bana bakmayın, ben Mars'tan bir takımla oynasa yine Galatasaray'a basar kaybederim, içinizde kaybettiğiniz zaman yanacağınız bir bahisi, Galatasaray'a oynayabilen var mı?

10 yaşındayken futbol topuna iddiaya giren çocuklar, şimdi para kazanıyorsunuz, yarın maçı alırız deyip, maçı nargile içerken rahat rahat seyredebilecek misiniz? O zamanlar imkanları zorlayıp, gidebildiğimiz her maça gittik, Kutuplarda, Torindeim'de Galatasaray'ı seyrettik. Fark yedik, ama fark atma ihtimalimiz var diye giderdik. Nitekim 3 tane yediğimiz Rosenburg'u, Sami Yen'de 3 lük yaptık.

Biz bu tarihte, bu yönetim biçimleriyle büyük takım sayılmıyoruz. Bana göre büyük takımız ama bizi yönetenlere, maça çıkaracaklara, maçı oynayacak olanlara göre ne yazık ki büyük takım değiliz.. Dünya'nın en büyük hocasını da getirmiş olsak, maçı Muslera'nın panterliğine, Burak'ın, Drogba'nın kısmetine, Bruma'nın bu kez kaleyi bulması için totem yapacağımız şutlarına bağlamışız. Ya da Mancini, siftah yapacak, şapkadan tavşan çıkaracak bir mucize olacak beklentisindeyiz.

Hasan'la çıksaydık, maçla ilgili bir şeyler yazacaktım, baştan söyledim. Biz his takımıyız, ama hissiz karar vericiler, takımı darphaneye çevirdiler. Her şey para, maçı kazanırsam şu kadar,
final oynarsam şu kadar daha, şansımız varsa Şampiyon falan yapmasın bizi. Şerefsizim, donumuzu alır gider bu hocalar bizim.

Hiç maça çıkmadan saydırayım diyorum, ama Galatasaraylı çocukları düşünüyorum. Benim için maç rulette tek numaraya basmak gibi bir şey. Gelir mi gelir, gelirse ki mucize büyük bir parayı kaparsın, gelmezse ki büyük ihtimal, zaten o parayı kumarhaneye girmeden kaybetmişsin.

İlk defa bir Galatasaray maçından zerre kadar umudum yok. Maç motivasyonum sıfırın bile altında. Eski çocukluk hastalığım olmasa maçı bile seyredesim yok. Zaten bu sene Galatasaray maçları dışında hiç bir maçı seyretmedim, kaç kaç bittiğini bile çoğu zaman ertesi gün öğrendim. Büyük bir takımla oynuyoruz diye değil, Real Madrid'le bile oynasak, ruh durumum aynı olurdu.

Gazamız mübarek gözümüz AYDIN olsun. Umarım ikinci bir hezimet gelmez.

30 Eyl 2013

Roberto Mancini; Florya'da Don Vito Carleone Dönemi

53. Galatasaray hocası Roberto Mancini oldu, hayırlısı olsun diyelim. Hiç bir Hocanın gelişine müdahele edemedik, elimizden bir şey gelmez ne var ki bütün yabancı hocaların gidiş biletini Büyük Galatasaray taraftarı alır, Mancinin dönüş bileti de Bülent Tulun tarafından değil, tribünlerin avazıyla çek-in yapılacaktır. 3 seneliğine Florya'ya yardımcıları, eşi dostu, takım taklavatıyla yerleşti. Saygı mecburidir, Galatasaray'ın bütün hocalarına saygımız vardır, Mancini'ye de olacaktır. Ama sevgi özgürdür, sevip sevmeyeceğimizi oynanacak maçlar belirleyecektir.

Biz düşen bok eşelemek, bakalım Mancini'nin bokundaki boncuklar işe yarar nitelikte mi?

Kısa künyesinde, Fierentino ve Lazio'ile İtalya kupasını almış. İnter'le ve Mançester Şehri'yle Şampiyonluklar yaşamış yazıyor. Yapılan analizimize göre, hakkını yemeyeceğim gerçekten, bir bok kendisi. Bizim Şebeke Lirasıyla büyük paralar etmiş ki, Galatasaray muhasebecisi bu geceden itibaren fazla mesaiye başladı. Bu para bir kaç kişinin saymasıyla da bitmez, ofise de yardımcı gerekecek.

Ne iş yapacak çıktığı her maç için 100.000 bin yuro kemiksiz indiregandiyi hak etmek için. Pazar günü Hasan ne yapmışsa, Çarşamba günü aynısını yapacak. Ha, ben yanılır mıyım, elbette. Bakarsın Muslera'yı ön libero oynatır, Drogba'yı kaleye geçirir. Burak'ın kıçına motor takar. Semih'in baldırına yay takar, bakarsın Amrabat'a bile beyin ameliyatı yapar, göreceğiz.

İnsan üstü bir yeteneği yok, uzmanlık alanı Teknik Direktörlükse, soralım o zaman.

Mishels olamaz, total futbol icat edildi, patenti kapıldı. Catenoccio yu ben buldum dese yalan, Hereria'dır mucidi. Bir zamanlar WM sistemi vardı, M şeklinde savunma W şeklindeki hücum hattının oluşturduğu sistemin yaratıcısı unutulmaz Arsenal'in unutulmaz Teknik Direktörü Herbert Chepman'da değil, Mancini Hocamız.

62 Brezilyasını sahaya Didi, Vava, Pele, Garrincha, Zagolla ölüm forvetiyle çıkartan, Dünya'nın sayılı taşaklı hocalarından Moreira'ya benzer mi?

Çok şey mi istiyoruz, Labonowski'nin top Dinemo Kiev'deyken, 1-8-1, top rakipteyken 0-10-0 taktiğiyle oynatıp, rakibi orta sahada boğacak gibi özgün, Rudakov'u Dünyanın en gereksiz kalecisi yapan, orijinal birtaktiği var mıdır?

Yoksa, bu yazacaklarımı not edin, Mancini'yle alakası yok. Morinho'da gelse aynı şeyleri yazacaktım. Eğer 3 sene Türkiye'de kalsın, ben bu yazıyı yazdığım bilgisayarı çatır çatır yerim. Ne olacak 6 değil de 5 mi yiyecek. Juventus maçının İddia oranı 1.15 olan bir takımız biz.  Mardin'in Mazıdağı ilçesinin lise Fizik hocasını Alberto Aynştan yapmak gibi bir şey.

Bizim ligimiz çim sahalarda değil, bok içinde oynanıyor. Spor bakanı, stadlara giremiyor, Federasyon Başkanı yönettiği takımda ibra edilememiş hırsız bir embesil. Başkanlar şikeden hapis yattı, deplasman otobüsünden daha fazla polis otobüsüne binen futbolcular var. Tribünleri çeteler idare ediyor, hiç bir maç yüzde yüz temiz değil. Taktik, teknik sökmez, sökse koskoca Reykart'lar, Dünya Kupası kazanmış Del Boske'ler, Aragones'ler, Low'lar, Hidink'ler kovulmaz. Başka bir şeye ihtiyaç var, sistem bozuk, spor medyası taraflı, iktidar futbola müdahale ediyor, hakemler maçın sonucunu değiştirebiliyor. Maç bittiğinde hiç kimse sonuca razı değil, Şampiyonlukların sayısı bile belli değil. Galatasaray'da bu sistemin bir parçası, sistemsizlikten biz de yararlanıyoruz. En azından rahatsız değiliz. En yakın rakibimiz şike yapmış, ceza almış, yaptırıma yanaşmıyor, bu ortamda hangi maç için, hangi spor için Dünya'nın parasına, Dünya'nın sayılı hocalarından biri sayılan Mancini'yi getiriyorsun.

Hele ki bizim özelimiz, Galatasaray'ımıza Mancini gibi monşer hocalar hiç uymaz. Biz his takımıyız, taktikten önce isyan gelir. Galatasaray'ın Türkiye'deki langırt liginde Şampiyon olması için Mancini'ye ihtiyaç yok. Formayı sahaya atsan, en kötü Pazar günü oynadığımız oyunu oynarız. Galatasaray'ın kötü oynaması, yenilmesi, Şampiyon olamaması için bir büyük Hoca hamlesi gerekebilir belki. İstesen de kötü oynatamazsın yani.

Pislikle mücadele edebilecek mi, yarın Galatasaray satırla doğrandığında verdiği taktiklerin bir işe yaramadığını gördüğünde ne yapacak? İşler kötü gittiğinde, Galatasaray yenildiğinde Büyük Galatasaray Taraftarı, Mancini'nin omuzuna yaslanıp ağlayabilir mi?

Hoş geldin Mancini, Florya senin. Umarım 1-2 veya daha fazla Galatasaray taraftarı çocuk da, senin sayende aramıza katılır. O zaman görevini yapmış sayarım, alacağın kupalarla değil. Kesin dönüş gününe kadar koru kendini, Büyük Galatasaray Taraftarı en yakın yol arkadaşındır, Büyük Galatasaray sana emanet.

29 Eyl 2013

Rızaspor'da Kurtuldu; Galatasaray 1-1 Rize 1

Kaçıncı takımın saymadım Rıza bey. Kim bilir kaç şehir daha dolaşacaksın? Kaç küçük takımı daha sıçan gibi oynatıp, kim bilir kaç büyük takımdan 1 er puan daha alacaksın. Afferin, futbolcuların senin verdiğin taktikleri harfiyen uyguladı, Arena'nın üst köşesinde camekanın arkasında tam tekmil Rabia'cılarınızın duaları, bedduaları belki de sana 1 puan daha aldırdı. Halbuki ne güzel fırsat geçmişti eline, kanadı kırılmış, kıstırılmış, darbeye maruz kalmış anlı şanlı Galatasaray'ı, devlet destekli bir takımla, çaylak bir hakemle evire çevire yenebilirdin.

Maçın başında son yılların en büyük futbolunu oynayacağımızı ve farklı kazanacağımızı öngörmüştüm. Futbolcuların zincirlerinden boşalmış gibi saldıracağını yazmıştım. Galatasaray beni bir kez daha isabetsizliğe uğratmadı, bahtiyarım. Son yılların en büyük futbolunu oynadık. Bilen bilir tabelaya bakmam. Maç benim için en az 8-1 bitmiş demektir. Aslında o 1 bile mucize sayılır da, atamadığımız onca mucizeden sonra, artık futbolun evliyalarının ceza kesmesi bizi şaşırtmadı.

Sahaya çıkan takım, hiç bir itiraza mahal vermeyecek şekilde sahadaydı. Yabancıların 5 + 1 le konuşlandırılması, muhtemel kötü oynamaya en yakın futbolcu Sneijder'in yerine Amrabat'ın girmesi, hatta Amrabat'ın tabela dezavantajından sonra çıkarılıp Umut'un girmesi bile tam bir oyun okuma yönetme işi olarak zabıtlarımıza geçmiştir. TÜH(Taffarel-Ümit-Hasan) özgür olunca o kadar da güvenilmez olmadıklarını Büyük Galatasaray taraftarına servis etmiş oldular. Ama işte bir de Yüce Gök var, sen ne yaparsan yap, topun canı var, futbol tanrılarının peygamberi olmak kolay bir şey değil. Götünle balık tutacaksın, bokunda boncuk olacak. Senin bile hissetmediğin koruyucuların olacak.

Arkanda adamın olsa maçına acemi hakem verdirmezsin, hadi verdiler hakemin acemiliği senin işine yaraması lazım. Ruzaspor faullerle seni oynatmamayı programlamış, sarıyı kafadan bastırsa, çok daha rahat bir maç geçirebilirsin. Burak belki senin ilk maçında 3 gol atarak Galatasaray bünyesinin kaldıramayacağı şebeklere Dünyanın yurosunu vermek üzere uçakları, metro gibi kullanmaz.

Maçla 1 kişi eksik başladık. Bir maç daha 10 kişiyle başlayacağız. Melo'nun olmadığı takım bir kişi eksiktir. Forma hesabıyla tamam olabilir ama ruh hesabıyla, taşak hesabıyla takım eksik. Ben Melo'nun haricindekileri bir çuvala koyup, ağzını bağlayıp bir Cami önüne bırakabilirim. Melo'suz 1 maç geçirmek, fena koydu. Teselli ikramiyemiz Engin Baytar'dı. Maç başlamadan ritüellerini yerine getirdi. Teemmüm yaptı, gusül abdestı aldı maça öyle başladı. Hadi Bruma anlamaz toteme tapınmaktan, hey Tay Burak sende bir tapınsaydın totemlere de cenabet cenabet oynamasaydın. Önümüzdeki maç Engin bu oyununun gerisine düşmez ise, Sneijder veya Selçuk'tan biri, kombinesini alıp, maçları tribünlerden bizim gibi izler.

Bruma ilk 3 maç itibarıyla kendisiyle kıyaslanan Ribery'ye en az 5 basar. Riberi'nin ilk maçlarıyla, Bruma Sultanı'nın ilk maçlarını kıyasladığımda, 3 seneye kalmaz Ronaldo'yu keser diyebilirim. Karavana şutlarına kimse kafayı takmasın, maksat o pozisyonlara girebilmekte. Golü kaçırmak için, önce gol pozisyonuna gireceksin. Burak yerine başka futbolcu o golleri kaçırsa kıllanırdım. Ama Burak gol için adam keser, babasını tanımaz. Araftayız, Hakan Şükür'ü, Tanju'yu seyretmiş biri olarak, ben ısrarla oynatılmasından yanayım.

Bu yazacaklarımı not edin. Söylemedi demeyin. En geç 3 maç içinde Galatasaray bir takıma 8-10 tane atacak. Bursa, Eskişehir, Antalya hatta Beşiktaş da sırasını savdı. Rızaspor'da yırttı. Bu kadar gol pozisyonu üreten takım, ürettiklerini de tabelaya yazdırması uzun sürmez.

Yediğimiz golü yazacağım. Be Sabri kardeşim. Ayı Eboue'yi kestin, çok daha iyi oynuyorsun tamam. Kornerde kafaya çıkmayacaksın, ayılık yok sende. 12 senedir yüzlerce maça çıktın seyrettin lan, niye ön dşrekte nöbet tutmazsın. Senden daha kısa Caner milli maçta kale dibinde durarak inanılmaz bir gole mani olmuştu. Bunu da hocalar mı söyleyecek be Tommiks?

Hasan bak, bir tüyo da sana vereyim. Amrabat'tan verim almak mümkün. Adam kanat futbolunda hepten leş değil. Her oynadığı oyunda mutlak bir şeyler yapıyor. Bugün her zaman ki gibi kötü oynadığında bile 2 asist yapabilirdi. Adamım ayağıyla ilgili bir sorun yok, sorun beyninde. Sen onun oynadığı yere Ronaldo'yu getir, ellerini kelepçele aynı Amrabat gibi oynar, daha da kötü oynar. Demek ki futbol sadece ayakla oynana bir oyun değil. Amrabat'a 1 ay izin verin, gitsin Tübitak'a biraz fizik, geometri, matematik öğrensin. Dönüp geldiğinde Buruma'dan farkının olmadığını göreceksiniz.

Galatasaray Taraftarı, beklenen oyuna, tezgaha gelmeyerek büyük bir imtihan verdi. Büyük maçların takımını, büyük maça yenemediği bir maçta yüksek moralle gönderdi. Galatasaray, gerçekten, ölümüne,
aslolan Galatasaray deyip, bunu yaşamın her anında ispatlayanlarındır.