Hazırlık maçlarını seyretmem, hatta kupa maçlarını bile önemsemem, oynayanların bile önemsemediği şeyi ben niye önemseyeyim? İşte kazın ayağı artık öyle değil, Galatasaray'ı özlüyoruz artık, belki en çok Melo'yu, Drogba'yı, Sneijderi ve diğerlerini.
Fakat benim için şu dandik turnuva maçlarını izlememin sebebi bu değildi. Melo'yu biliyoruz, koltuk değneklerine düşene kadar Galatasaray'da kalmasını istediğimiz Melo, evinin bahçesinde çocuklarıyla bile maç etse, karısından sarı kart alır. Maç ayırmaz, Juventus'lu Vidal'e nasıl dalıyorsa, oğlu Luke'ye de öyle dalar. Kalecileri seyretmemize gerek yok. Eray hayatının en büyük kariyerini yaparak 20 yaşında emekli oldu. Düşünsenize, 30 sene sonra torununa anlatacak, Galatasaray kalesinde, Kopenhag, Fenerbahçe, Real Madrid, Ajax, Celtic'e karşı top oynadım diyecek. Yalan mı, yalan. Bu kalecilerin 3 ünü aynı anda kaleye geçir, sonuç değişmez. En iyisi kim ise, en fazla 3. sınıf bir Ptt ligi takımına yakışırlar. 6 aylık ömürleri kaldı, 2014-2015 sezonunda resim bile çektiremezler mübarek Galatasaray formasıyla.
Amrabat, bileziğinin nesini seyredeyim? Ben Kayseriliyim, köyüme giderken Kayseri'den sucuk pastırma bile almam. Kayseri'den mal alan ya büyük bir kerizdir, ya parasının pulunun hesabını bilmiyordur. Her iki gurup müşteri, Kayserilinin veli nimetidir. Yakalıdılar mı eşşek Amrabat'ı, boyar, at diye kakalar. Yatalım kalkalım, motor sanat terk mühendise dua edelim derim ben. 5 sene kontrat yaptırmış, 10 sene de yapabilirdi, eline mi yapışacak, cebinden mi ödeyecekti. Yabancı bir futbolcuyu daha kendisine biat ettirirdi. Galatasaray'ın hem parası çok, hem keriz, adam keriz olmadığına göre deli mi lan bu adam başka takıma gitsin. Arena'nın en güzel yerinden takımın maçını seyret, arada sırada kupa maçında oyna indir parayı, şükret Fatih Terim'e. Şimdi gideceksin Antalya'ya Konya'ya, her maç banko oynayacaksın, bir de hızlı futbolcusun, koşacaksın, yorulacaksın, adeleni aşındıracak, kasını yoracaksın. Küçük yerde gezemezsin, muhtemelen oynadığın takım çok yenilecek, psikopat bir Anadolu delikanlısından sopayı yiyeceksin.
Takımda aklıyla oynayan Riera'ya kota konulmuş. Akıl sır erdirilecek gibi değil, bir futbolcu alacaksın, banko oynatma diye de Hocalara baskı yapacaksın. Meğer senede 25 maç oynarsa, sözleşme 1 sene daha uzatılacakmış. Başka bir yerde olsa, bu kontratı yapanı tımarhaneye atarlar ama burası başka bir yer değil, Şebekistan Cumhuriyeti. Maç başı para alanlara ödememek için iyi ki Ünal Aysal maçlara A2 takımıyla çıkın talimatı vermiyor. Senede 25 maça çıkabilecek bir futbolcun varsa daha ne istiyorsun, yalvarman lazım kontratı uzat diye. Tam tersi Amrabat'la, biri oynamamak için, biri oynamak için çırpınıyor. Demektir ki, Matador, sol kulvarda 8 boğayı tuş etse bile oynayamayacak. Oynayamayacak sa nesini seyredeceğiz değil mi, sevdiğimiz birini kaybedeceğiz. Şimdiden alışalım.
O zaman dikkatle izleyelim, Hayroviç namında biri alındı, bir bakalım ve A2 takımından İbo ile Emrecan'a antenleri çevirelim.
Tanımadığım bir futbolcu için parametrelerim var benim. Olmayana ergi metodu. Nereden gelmiş, hangi ülke vatandaşı, ne oynuyor, senede kaç maç oynamış, tipi nasıl, ismi ne, niye gelmiş, kim aldırmış? gibi adamın futbolculuğu dışındaki sorulara cevap ararım. Resmini bile görmeden bu saydığım tüm vasıfları ile ilk notum olumsuz. Galatasaray gibi bir takıma, eğer Messi, Ronaldo olma potansiyeli yoksa, Şampiyonlar ligi kupası ellememiş bir futbolcuyu yakıştıramam. Şebeke, komisyon kapacak kadar yüklü bir para ödemediğine göre, transferinde bir dolandırıcılık sezemedim. Geldiği takım, Avrupa ölçeğinde bizim Ptt ligi bile sayılmayacak bir takım. Kendimi geçtim, Boşnaklar dahil, Galatasaray taraftarı içerisinde ismini duyanın olduğunu sanmıyorum. Videolarına baktım, sağdan soldan, mesafeye bakmadan şut çekiyor. Ben anlamam ama yapabilirim, Aydın için 10 dakika film yapsam Ronaldo'dan daha büyük diye kakalarım. Yabancı kontenjanında oynayacak. İlk 6 ay, 10 kişiden 6. sonra da 10 kişiden 5. adam olarak ilk 11 e girecek. Ribery değilse, Messi'nin en az %80 i kadar oynayamıyorsa, seneye bu vakitler, kontenjanı boşaltmak için takım bul diye baskı yiyeceği garanti. Gerçi Balkanlardan gelenler haysiyetli olurlar, uğraştırmaz, takım seçmezler. Kolay gönderebilirsin. Ama dur bir bakalım be belki de Balkanların Ronaldo'sudur, seyredelim değil mi? Seyrettik.
2 maç 2 45 dakika oynadı. Arkadaşlarını tanımıyormuş, valla asgari ücret bile almayan İbo, 10 senedir bu takımda, herkesi tanıyor herkes de İbo'yu! Gördüğü yerden kaleye şut atıyor. Sol ayağını kullanıyor ama sağ tarafta oynatılıyor. Keseceği adamlar, Sabri, Eboue, Aydın, Bruma. Felçli birini 400 metre engelli koştursan, engeller daha kolay gelir. Takımın en iddialı özelliği, uzaktan şut atan serbest vuruş kullanan oyuncu fazlalığı. Hadi yeni transfer, oynattılar diyelim, bu özelliğini nasıl sahaya yansıtacak. Topun başına geçtiğinde, Drogba'dan, Selçuk'tan, Sneijder'den yırtsa bile Burak Yılmaz'dan kesin dayağı yer. Kolay kolay yanılmam ama hangi maç olursa olsun, canlı bir kere izledikten sonra son sözümü söyleyeceğim. Şimdilik yüz üzerinden not veriyorum 90 ihtimalle çöp.
Aynı kendisi gibi, ilk defa oynayan, Florya'dan başka bir sahada oynamamış Emrecan'a bakalım. Net söylüyorum, en az 5 Gökhan Zan eder. Mancini özel yatırım yaparsa ki yapacağından eminim, futbolcu aramaya falan gerek yok. Semih Kaya ile Emrecan tandemini çıkar Chelsa maçlarına kefilim. Konu değil ama Semih'in adı geçti, ilave edeyim. Semih olmuş, sanki fiziği bir kaç kademe daha gelişmiş, ikinci yarıda en az 2 gol bekliyorum kendisinden. Tekniği artmış, güven tavan yapmış. Emrecan'ın ustası olarak Galatasaray savunması göz kapalı emanet edilebilir.
İbrahim'e ilk notlarım yaldızlı pekiyi. Futbol aklı normal bir futbolcunun oynaya oynaya 5-6 senede oluşabilecek bir akıl. Topun gideceği yeri Pitbull burnu kokusuyla tespit edip müdahale ediyor. Top tekniği, öz güveni bir büyük takımın potansiyel bankosu düzeyinde. En geç bir sonraki sezon takımın orta sahasına yerleşir. Selçuk İnan'ın birinci yedeği, ilk 18 futbolcusu. Helal olsun.
Yekta'ya güvenilmez, bir bakıyorsun İniesta tekniğinde bir pas atmış, bir bakıyorsun Mustafa Sarp acemiliğinde top kaptırmış. Karizma yok, Galatasaray futbolcusu olamaz. en kabadayı 16.17. futbolcu olarak ömrünü geçirir, futboldan zengin olur. Oluru fazla olmuş bile.
Yiğit Gökoğlan'ı bırak futbolcu olarak oynamasını beklemek, ismini bile yazmayı unutmuşlar. Çocuk 40 yaşına kadar Florya'da yaşasa kimsenin aklına bile gelmez. Belki o da soy adından kaybediyordur. Para etmez, bir takım boğaz tokluğuna alsa da çocuk bildiğini bari unutmasa.
Tanımam etmem, hiç bir maçını videodan bile izlemedim. Alex Telles ilk 11 e Hayro'dan daha yakın. Daha çok forma giyecek, banko oynayacak. Metot aynı, olmayan Ergi. Bütün dünyanın skout ekibini Brezilya'ya gönder, Hakan Balta'dan daha kötü bir sol bek bulun getirin de, bulamazlar. Copa Cobana plajında dal, bir an için gözünü kapat, birine dokun onu al getir, Hakan Balta'nın yerine koy o derece. Bu yüzden Nico'nun forması garanti.
Kaleciler korkulu rüya olduğuna göre Muslera'sız maça çıkmak, paraşütsüz atlamak gibi bir şey. Maçlar teke tek oynansa Melo'yla çıkılır. Alex yıllardır Galatasaray taraftarının beklediği sol cenah futbolcusu. Drogba, Sneijder'e sarı kırmızı forma yapışmış, istesen de çıkaramazsın. 10 yabancıdan 5 i, kaza bela olmadığı sürece garanti. Bruma'ya Mancini söz vermiş seni futbolcu yapacağım diye, koskoca Mancini yalan söylemeyeceğine göre ikinci yarı ve sonraki seneler Bruma nakış gibi işlenecek. Şecu daha yeni geldi, içinde su yok ama, yine de başka başka preslerle su çıkarmaya çalışırlar, Eboue maç seçiyor, bu sene Dünya Kupası var, sonlara doğru coşar, mecburen oynatılır. Sabri bizden, fasulyeden oynasa da oynamasa da dert etmez, hatta oynamadığına sevinir bile küfür yemiyorum diye. Yekta, Ceyhun, Aydın, Gökhan deforme disk olarak arada sırada ana omurlara baskı yapar.
Ve bu Galatasaray en kötü ihtimalle ancak, Chelsa maçları öncesi veya sonrası bir maça denk gelir de puan kaybeder. Ben ona bile ihtimal vermiyorum 17 maçın tamamını kazanır. Kaybederse de TFF'ye Şebeke'ye kaybeder.
Kupa kupadır. Galatasaray işi de nerede bir kupa varsa onu kapmaya çalışmaktır. Bunca pisliğin içinde ne kadar temiz kalınır o da meçhul, ama biz işimize bakalım, Galatasaraylı uyandığımız her güne şükür edelim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder