Önce Yüce Gök'e tapınarak başlayalım. Çok şükür ki, başımızda futbol oynamış, hatırlayanlar var iyi de oynamış dolayısıyla futboldan çok iyi anlayan bir Başbakan var. Hatta az daha Fenerbahçe'ye bile transfer oluyormuş. Konu bu değil ama keşke olsaymış, en fazla şimdi bir Penguen kanalında Fener geyiği yapan onlarca şebekten biri olurdu. Totemin etrafında dans etmeye devam edelim, ya futboldan anlamayan, topu görse bomba diye karakola götüren Ecevit Başbakan olsaydı. İyi ki Ecevit futboldan anlamıyormuş, devrinde Galatasaray Dünyanın en büyük takımı, Milli Takım Dünya 3.sü olmuştu. Bereket şimdi çoğu veteran futbolcudan daha fit Tayyip var, her şeye karıştığı gibi futbolumuzu da kendisi idare ediyor. Etmese Geçen yıl Galatasaray çeyrek finali, Fener bir gol daha atsa veya yemese finali görmüştü. Toteme yüz sürün Milli takım son 4 maç kala hala umudunu sürdürüyor. Diğer sporlarla ilgilenmediğimizden bilmiyoruz, muhtemelen madalya koyacak büfe bulamıyoruzdur.
Ve Tayyip futbolda son kumarını geçen hafta oynadı. Maksat ulus sporunun zirvelerde dolaşması değil, nerede bir hatırı sayılır bir kademe varsa oraya mutlaka şeriatçı birini yerleştirmek. Kendisi bulunduğu yere başkalarının planlamasıyla geldiği için, her durakta bir ricayı emri yerine getiriyor. Futbol para etmeye başladı başlayalı da kontrolü altında. CAS dan takımların kasılarak gönderileceğini herkesten önce ve daha iyi biliyordu. Gezipark olaylarının patlayacağını bilse, kendisi sırça köşkte otururken, Fenerbahçelilerin gecekondusunu taşlamazdı. Başına iş aldı, şimdi eğer futbol yasalarını az buçuk bile işletse Fenerbahçe'nin amatör kümelere kadar düşürülmesi gerekecekti. Futbol oligarşisinin sonu demekti bu ameliyat. Daha kolay bir yol buldular. Ve birazdan gerekçelerini yazacağım ameliyatı geçen hafta yapıp, hastayı yoğun bakıma aldılar.
Başbakanın futbol, takımlar, milli takım umurunda bile değildir. Hikmetyar'ın önünde namaz kıldığı zaman muhtemelen futbol hayatı bitmiştir. Daha ciddi misyonu vardır.Şu an kontrol edilemez biçimde sürüklenmektedir. Aklı selim Fenerbahçe Taraftarı, başlarına sebebi mutlaka anlaşılacak felaketi açanın Tayyip Erdoğan olduğundan emindir. Artık her maç bu daha başlangıçtır. Fenerbahçe Avrupadan kovulmuş, ligten düşürmek de Şebeke'nin işine gelmemektedir. Böyle idare edelim desen hadi Beşiktaş'ın da yarası var gocunuyor, Galatasaray taraftarını nasıl zapt edeceksin. Milletin balık hafızalı olduğu konusunda hem fikiriz de, yine de bir zaman ihtiyaç var. Başka zaman olsa, Galatasaray hocasını aynı anda Milli Takımın başına getirmeye kim cesaret edebilir. Geçen yıl, Aykut aynı anda Milli takım hocası olsa biz kıyameti koparırdık. Fenerlilerin koparmaması garip değil mi?
Fatih Terim'in Milli takımın başına getirilmesi, bir anlamda Fatih Terim'in Şebeke'nin başına getirilmesi demektir. Şimdi hangi Galatasaraylı, hangi, maçta Fatih Terim orada reisken, Feneri düşürün diye bağırabilecektir. Sistemi kuranların içinde olmadığımızdan ancak olaylar bittikten sonra yorum yapabiliyoruz. Belki de bu sezon Galatasaray'a, nasıl olsa Fenerbahçe Şampiyonlar Ligine gitmeyecek, Galatasaray'ın gitmesi garanti, bari Şampiyonluğu Fener'e verin de hassas denge bozulmasın diye rica ettiler, pardon emir verdiler. Belki de 10 yılda bir Şampiyon olmasına izin verilen Beşiktaş'a sıra gelmiştir. Ben bu sezon eğer Başbakan taklaya gelmezse, Galatasaray'ın Şampiyon olmayacağına(olamayacağına değil) bahse girerim.
Biz kendi kapımızın önünü süpürelim bari. Bu sütunlarda onlarca yazı yazdım, Fatih Terim Hoca değil diye. Bahtiyarım ki şimdi bütün futbol milleti benimle aynı fikirde oldu. Milli takıma Hoca lazım olsa, 2 ay önce yarı final görmüş koskoca Aykut, seneler önce yarı final oynamış, 3 takımda Şampiyonluk yaşamış Dürüllülü, Dünya 3.sü Şenol Güneş, Milli Takım hocalığı seçimle olsa uzak ara seçilecek Yılmaz Vural hocalar boştayken, tuvalete gidecek vakti olmayan Fatih Terim'e görev veriliyor. Yani hocalık görevi değil verilen anlatmaya çalıştık. Bir başka ifadeyle Fatih terim Hocaysa bu saydıklarım, ve şu an o takım senin bu takım senin Evliya Çelebi gibi dolaşanlar ne. Kaldı ki Galatasaray ve Fenerbahçe'ye hoca lazım değil. Olsa Reykart geldi, teneke bağlandı arkasına. Oligarşinin iki yağlı kazığı hocalarla idare edilemez. Fenerbahçe idare edilir sandığı için başına bu felaketler geldi. Fatih Terim olmasa bizim başımıza da gelmesi işten bile değil. Fatih Terim Galatasaray'da futbol takımı hocalığından çok daha başka işler yapmak mecburiyetindedir. Kuşkularımız, kuruntularımızın sebebi budur. Yol yakın, uyarıyorum, Galatasaray, yapılan ameliyatla steril odaya alınmış serum bağlanmıştır. Bakalım Fatih Terim hem Musa'yı hem İsa'yı nasıl memnun edecektir?
Bu kadar yazdığımız yazı giriştir. Okunacağından emin olsam 100 sayfa devam ederdim kesiyorum, ana fikre giriş yapıyorum. Taffarel'e, Ümit'e, Hasan'a yani Grande'nin yardımcılarına. Galatasaray tarihinin en büyük macerasını yaşayan, yaşatanlara. En sevdiğim Galatasaraylılardır, bunu peşin yazayım. Yardımcılık adında bir ekmek varsa bu çocuklar yesin, helal olsun. Ne iş yapar bu yardımcılar bir bilene soralım. Taffarel kalecileri çalıştırıyor, acaba Rüştü bir takımdan kaleci hocalığı teklifi alsa kabul eder mi? Taffarel etmiş, sorun yok devam etsin. Fatih Terim'in destanlar yazdığı maçların büyük kalecisiydi, minnet borcumuz vardı, ödüyoruz. Ümit Davala, Milan maçında son saniye penaltısını atmış, Terim'i Danimarka trenine bindirmişti. Arsenal'e bir penaltı golü daha atmış, kupayı elletmişti. Hasan Şaş o unutulmaz maçın, 10 kişi kalan takımına sonradan girmiş, son saniyelerde saldıran Galatasaray'ın bir neferi olmuştu. Hasan'ın sonrasını da hepimiz biliyoruz. Fatih Terim'e apolet takıp İmparator yapan futbolculardı onlar. Sırası geldiğinde de terim onları koruyup kollayacaktı. İş futbol takımı hocalığı yardımcılığı değil, herkes kendi kesesinden yesin içsin saltanatım var benim işiydi. Yardımcılara verilen para, Galatasarayın parasıydı. Gözümüz yok, baştan da dedik tekrar edelim böyle kolay bir ekmek kapısı varsa, Galatasaray'ın efsane futbolcuları yesin ekmeği, doğrusu budur. Ne var ki efsaneler TÜH le sınırlı değildir.
Hakan Şükür'ün ihtiyacı yok, palazlandı, zaten yapmaz onu bırakalım. Suat Kaya var, Arif Erdem var, Hakan Ünsal var, Vedat var, Emre aşık var. Madem adalet dağıtıcısın sırayla yaptır bu işi. Ne yapıyor yardımcılar? Antrenmanlarda hafif düz koşu yapılır, Hasan'la, Ümit manga komutanlığı yapar koşarlar, çift kale maçta hakemlik yaparlar. Canları isterse oynarlar. GS tv izleyicileri merak eder, bekler programlara çıkarlar. Futbolculara sessiz film oynatırlar. Maçlarda Fatih Terim'in yanında oturur, gol olduğunda sevinirler. Değişecek futbolcuyu çağırırlar, formu doldurup yan hakeme verirler. Bunlar yardımcı hocanın işleridir. Bu işi her Galatasaraylı en az Hasan kadar yapar. Patagonyaca'dan tut Urduca'ya, Çince'den Rusça'ya her dili konuşan, Ümit'in aldığının onda birine razı olan, kendi ligimizi geçtik, Dünya'daki bütün futbolcuların ayakkabı numarasını bile bilen Galatasaraylı yüzlerce vardır. Almazlar, niye çünkü onlar Fatih Terim yürütülürken, koşturulurken bir emeği geçmemiştir. Nitekim Avrupa Şampiyonluğundan bir önceki sezon Atletik Bilbao maçında son saniyede golü atamayan Burak Akdiş takımı guruplardan çıkaramamış, Fatih Terim'e bir yıldız da o koyamamış, sonrasında Florya'dan içeri bile girememiştir. Burak'a Terim'in borcu yoktur.
Bütün kurumlarda yardımcının işi, rüyası günün birinde yardım ettiği kişinin yerine olabilmektir. TÜH'ün bu anlamda bir beklentisi yoktur, asla da olmayacaktır. Ellerine büyük bir fırsat geçmişti oysa. Fatih Terim'in başına iş gelmiş uzunca bir süre takımın en azından 90 dakikalığına sevk ve idaresi kendilerine verilmiş. Baş cümleye dönmek gerekiyor ki, Fatih Terim'den başka futbolun dümenine geçebilecek hiç kimse yoktur. Eğer vakti varsa Federasyon Başkanlığı, hatta boş zamanlarında da Spor Bakanlığı yapabilir. Ne acıdır ki ülke Fatih Terim'e bir yardımcı bile yetiştirememiştir. Bizim yardımcıların ustalarından öğrendikleri tek şey ego olmuştur. Tıpkı Bülent Korkmaz'ın Lincoln'ü çıkarıp, Yaser'i oyuna alıp küfür yemesi, tıpkı Ersun Yanal'ın Hakan Şükür'ü ilk maçtan rencide etmesi, tıpkı Apo'nun Selçuk İnan'la dalaşması gibi. O kadar büyük futbolcularla oynadınız, o kadar büyük hocalarla çalıştınız icraatınız Drogba'yı çıkarıp, Emre'yi oyuna almak oldu, tüh size.
Dünyada hiç bir mal yoktur, 1.89 luk ölçü biriminde olup, 1.65 lik ölçü birimiyle değişilip karlı çıkılan. Bir önceki maçta Selçuk'u çıkarıp aynı haltı yediniz. Emre Çolak'ı 2-0 galip takıma aldınız, maç 3 dakika daha olsa berabere kalacaktınız. Takım Bursa'da ligin başı itibarıyla en unutulmaz maçını oynuyor, galip, 2.ciyi atsa ligi daha 2. maç koparacak, top direkten döndü, uyarıyı bile anlamadınız, Muslera adam basana kadar topu tutmayıp vakit geçiriyor, Bursa düştü düşecek 2. yemeyip maça tutunmaktan başka bir planı yok, siz panik halindesiniz. Daum'a sorsan o bile akıl edemez, siz ediyorsunuz Drogba'yı oyundan alıyorsunuz. Tüy siklet Emre Çolak'ı oyuna soktunuz. 3 senedir takımın içindesiniz hangi maça Emre girdi de maç girdiğinden daha iyi bir sonuçla bitti? Özürünüz kabahatinizden büyük, orta sahayı 5 lemişsiniz. 3 lediniz haberiniz yok. Madem yatacaksınız, Drogba'yı beke alın. Drogba sizi dövse haklı. Bakın çocuklar Drogba kendi istemediği sürece oyundan çıkmaz. Yorulursa söyleyin otursun orta sahada 5 dakika dinlensin.Maç kopana kadar Drogba çıkmaz. Drogba çıkarsa Sneijder oyuna girer, en kötü Melo girer. Büyük takımların yedek futbolcusu olmaz. Yedek ne demek? sakatlanırsam, maçta hastalanırsam çıkacağım yerime o girecek.
Yedek sadece Eray İşcan'dır. Onunda kaleci olup olmadığını kimse bilmiyor. Muslera sakatlanmadığı, atılmadığı sürece o sandalyede oturacak. Diğerleri eğer yedekse dediğim olasılıklar da oyuna girecek. Yok illaki Emre Çolak, Erman Kılıç oynayacaksa ilk 11 başlatın. Kenarda yedek futbolcu olmasın midem bulanıyor. Onlar çıktığı zaman Selçuk girsin, Drogba girsin, taraftar heyecanlansın, rakip ürksün. Bir şeyler yapabilme ihtimali belirsin. 2000 senesinin takımında yedek mi vardı?. Kimi oynatırsan oynat cehennem gibi cezalandırıyorlardı.
TÜH, size söylüyorum. Hamit'in 90 dakikanın tamamında iyi veya tamamında kötü oynayamayacağını bile bilmiyorsunuz. Hamit kötü başlarsa sonradan açılıyor, ivme kazanıyor, vitesi artıyor. Haberiniz var mı? bu yönde bir uyarıyı Usta'nıza yaptınız mı? ya da her hangi bir durumda hiç uyarıda bulunuyor musunuz, yoksa Tayyip'in yardımcıları gibi el kaldırıp indiriyor emredersiniz efendim mi diyorsunuz.Fatih Terim takımı size bırakıp tuvalete bile gidemeyecek mi? Yarın hocaya bir şey olsa, maça bile gelemese ne yapacaksınız bir planınız var mı?
Geçen yılı saymıyorum. Arada puan farkı vardı eğer maç içinde Terim bir şekilde size talimat vermemiş de takımı siz yönlendirmişseniz bile benim için ölçü değildi. Bu sene 3 maça çıktınız, kupayı Fener'den aldık ama biz Hatice'ye bakanlar yusuf yusuf maçı seyrettik. Hiç bir maçı koparamıyor, öne geçince sıçan gibi yatıyorsunuz, daha doğrusu yatamıyorsunuz bile. Bursa maçında son dakikalarda ceza sahası çizgisinden çaprazdan serbest vuruş kazandı Bursa. Tek kişi baraj kurdurdu Muslera, kimdi gördünüz mü? 1.65 boyundaki Erman Kılıç. Zıpladığında Drogba'nın ancak çenesine geliyor. Kıl payı gol olmadı, Aleks olsa, Hagi olsa, Selçuk olsa, Sergen olsa, önünde Erman varsa affetmezdi, görmediniz mi?
Sizin sayzınıza, bedeninize bu takımın umarım bir daha ihtiyacı olmaz. Galatasaray'a, Fatih Terim marifetiyle yapılan operasyondan endişe duyduğum için uyarmak ihtiyacı hissettim. Her şey her gün değişiyor, gelişiyor, bakarsın takım yoğun bakımda tahmin edilenden çok daha uzun kalır, kim bilir Terim yardımcım var zanneder de takım size kalır.. Nasreddin Hoca'lık yapalım, su testisi kırılmadan suya gi
derken sizi dövelim. Şu büyük takımla şu iki maçı yönetemediniz ya, tüh size TÜH Sayz üçlüsü.
2 yorum:
kardeşim yazılarınla henüz karşılaştım. etkili ve dikkat çekici yazıyorsun .. takipteyim
yazılarınla henüz karşılaştım. etkili ve dikkat çekici tespitler, saptamalar ve teoriler. bu bakışa ihtiyaç var...
Yorum Gönder