En sevmediğim şeyi yaparak başlıyorum. Geçen hafta oynanan Fener maçında twit atmışım, Bekir'den en geç bizim maçta kendi kalesine gol bekliyorum yazmışım. Bugün bu maç öncesi görülerimi yazmışım. Bekir en büyük kozumuz olacak demişim. Selçuk İnan'dan serbest vuruş golü beklemişiz. Hamit'ten bir füze golü olur demişiz. Hamit'in Erdal Keser'den çok daha şanssız bir futbolcu olduğu gerçeğini atlamışız. 2-0 galibiyete fit olmamışız. Sidik zoruyla kazanmışız. Belki çok haklı bir nedenle takım galibiyeti koruma yolunu seçti, bu yüzden bizi yanıltmış olabilir. Netice itibarıyla takım ve futbolcular beni bir kez daha haklı çıkarmışlardır. Helal olsun.
Galatasaray taraftarı gerek şovuyla, gerek ürkütücü görüntüsüyle maç öncesi ve maç süresi boyunca unutulmaz bir büyük takım taraftarı olduğunu bir kez daha, bir maç daha dosta düşmana gösterdi. Kareografi dalında taraftar oskarının şimdiden sahibidir. Kendisine ait desibel rekorunu da muhtemelen kırarak görevini yapmış, takıma maksimum katkıyı yapmış, rakibe cehennem gibi çökmüştür.
Maç öncesi takımlar daha ısınmak için bile sahaya çıkmamışken, meraktan bir iki Fenerli sahaya çıktı. Aynı anda tamamen yerini almamış taraftar olağanüstü gerilimli bir gürültüyle sahayı gezmeye çıkan Fenerlilere sahayı 1 saat önceden dar etme düşüncesindeydi. Aynı şekilde Amrabat ve uzaktan çözemediğim bir Galatasaray futbolcusu da sahaya çıkmıştı. taraftarın kudurduğu anda her iki takım futbolcularının şakalaşmaları, şebeklik yapmaları hiç hoş görüntü değildi, bizim gibi tecrübeli taraftarlar için. Biz yırtınırken, bizim futbolcuların konsantre bozmak yerine sanki moral verir gibi samimiyeti maçın başında beni tedirgin etti. Eğer yenemeseydik bu futbolcuların benden çekeceği vardı. Yine de yendik diye sümen altı yapacak değilim.
Takım çıkabileceği en iyi kadroyla sahadaydı. Maçın başında da beklenildiği gibi çöktü. Üst üste kazanılan kornerler nedense Selçuk İnan'ın çok kötü kullanımlarıyla heba oldu. Belki önceden çalışılmış ön direk atışlarıydı, hiç biri tehlike bile yaratamadı. Riera için ters taraftan kullanılan serbest vuruş, 18 içine kaleye doğru süzülürken zaten ayaktaydık da gol diye hepimizin boyu 20 şer santim daha uzadı. Ayaktayken ayağa kalkarak fiziğe meydan okuduğumuz anda,2o futbolcudan biri kaleye girmekte olan topa yardımcı oldu. Bir kazma, rövaşata golü atmışsa şayet, çok kısa zamanda kendi kalesine gol atardı. Futbolun kendi metafiziği, futbola adaleti kendisi getirirdi. Bekir bizi fazla bekletmedi.
Bizim gibi romantik, devrimci Galatasaraylılar erken gelen golden sonra, üstelik o ana kadar çok da iyi oynarken şu diyeti ödemeyi beklerdi. Senmisin fazla iyimser olan. Sanki takıma görünmez bir el değdi, o dakikadan sonra klasik Galatasaray kötü futbolu sahnedeydi. Top bizdeyken, yana geriye paslarla tabelayı tutmaya başladılar. İleriye doğru yapılan hamlelerde de topu kaybettiler. Top Fenerdeyken, Fenerliler topu bizden daha iyi kullanıyorlardı. Önceleri çok iyi oynadığı maçları bile kaybeden Galatasaraylı futbolcular içerisinde, Fener fobisi olan futbolcu kalmamasına rağmen, belki de ne olursa olsun bu maçı kazanalım düşüncesi iyi futbol oynama düşüncesinin önüne geçti. Futbolsuz geçen dakikalar, Fenerbahçe'nin işine geliyordu. Kötü futbol, taraftarın gazını, baskısını sıfırladı. Her zamanki gibi kaleye ilk gelen top, kalemize girerken sessizliğin sesi de desibel rekoruna ortak oldu.
Bir Fener maçından sonra yazmak istemezdim, ama tam zamanıdır şimdi. Bu kaleciyle Galatasaray'ın güzel futbol oynamasının imkanı yoktur. Galatasaray kalesine gelen her topta ben endişe duyuyorsam, Galatasaray kalesinde kaleci benim için kötüdür. Muslera'nın akıl hocasının Taffarel olduğuna inanamıyorum.Maçın bitmesine 70 dakika varken koskoca Galatasaray'ın kalecisi vakit geçiriyorsa, kendisine gelen her topu şişirerek oyuna sokuyorsa, hiç bir büyük kurtarış yapamıyorsa, Galatasaray iyi oyun oynamak için başka yöntemler aramak ve bulmak durumundadır. Bu gece bu maç hezimetle bitmemişse tek sebebi Muslera'dır. Takımın zaten mevcut olan global kötü oyununun daha da kötü olmasına çanak tutmuştur. kalesine gelen ilk topu bu sene her maçta olduğu gibi yemiştir. Afiyet olsun, kardeşim.
Hafta içinde Selçuk İnan'ın ekstra serbest vuruş antrenmanı yaptığı tüyosu geldi. Tüyo sağlam kaynaktan olduğu için sağlam bir yerden serbest vuruş kazanırsak atar diye kehanette bulunduk. Tam Selçuk'luk noktaya dikildi top. Sanki Fenerli futbolcular başlarına gelecekleri bilir gibiydiler. Acemi büyük maç hakeminin işini zorlaştırıp, barajı mümkün olduğu ölçüde yakın kuruyorlardı. Usta, ölçtü, biçti teraziye aldı, denklemi çözdü vurduğunda Volkan kısmi felç geçiriyordu. Tekrar öne geçtik. Temkinli Galatasaraylılar hezimeti, 1-0 olsun bizim olsuna feda ettiler. Haklıydılar, önceki sezon tek kale oynadıkları 5 lik maçı kaybedip, Şampiyonluğu riske sokup, son maçı doktor kontrolünde seyretmişlerdi. Hoca da aynı görüşteydi ki, ikinci yarı orta sahayı Yekta'yı alarak 5 ledi. Varsın hezimetin hesabi başka maça kalsındı, şimdi işi garantiye alma zamanıydı.
Fatih Terim, Aykut'tan tırsacak hoca değildi elbette. Ama işte şu kör talih, bari bu maçta maça karışmasaydı. Fakat inanılır gibi değildi, Aykut, Baroni'yi oyundan çıkarıp, Sezer'i oyuna aldı. Fener değişikliğini Fatih Terim yapsa ancak bu değişikliği yapardı. Galatasaray'ın kalesinde atılan her şutu yeme olasılığı büyük kaleci varken, şutu en iyi atabilen Fener futbolcusu oyundan çıkarken benim içimi tarifi imkansız bir huzur kapladı. Kulübelerdeki patronaj, orantısız güç, haksız rekabetti. AKP iktidarına cillop gibi Kemal Kılıçdaroğlu muhalefeti misali, Aykut Hoca'da Fener'in başında kaldığı sürece biz bu iktidardan inmeyiz. Bu yüzden 5-0 yeneceğimize 2-1 yenelim daha iyiydi. Olabilecek en iyi skorla yenilmişti Aykut, yönetim arkasına duracaktı.
Maçın başında ilk çağrılan futbolcu ısrarla tüm tribünler için Hamit Altıntop'tu. Seyrettiğim en iyi Hamit'ti. Gol atsa daha iyi olacak diyenlerden değilim. Hamit büyük bir futbolcudur, amatörce takıntıları olmaz. Futbol aklı, büyük maç tecrübesiyle ikinci yarıya damgasını vuracağına yürekten inanıyorum. Riera ile birlikte takımın en iyi futbolcusuydu. Asimo özellikle ikinci yarıda, Fenerbahçe'nin gireni çıkarmak için var gücüyle saldırmaya çalışan Sow'a karşı büyük üstünlük sağladı. Aşırı güveni dolayısıyla zaman zaman sakatlık yapan Dani ile artık takımın savunmasını üstlendiler. Oynadıkça bu ikili daha iyi olacak. Yalnız kaleciden top almamaları eğer taktik gereği değilse büyük eksiklik. Savunmanın sağındaki Eboue'ye bu sene takıntılıyım. Her zaman söylüyorum, öküz toslasa yıkılmayacak dev adam, en ufak bir temasta kendini yere atıyor. Hatta hiç bir şey gelmese bile, geçen haftaki gibi bir ''pat'' dedi 4 dakika yerde yatmıştı. Ben böyle sahtekar futbolcuları hiç sevmem, biraz delikanlı ol lan. 18 içine kadar iyi geliyor, orada Hamit'teki akılın yarısı olmadığından yanlış tercih yapıyor. Biraz akıllı tercih yapsa bugün iki gol atar veya attırırdı.
Maçtan dönerken radyo yorumlarını dinledik. Amrabat için çok iyi oynadığı söyleniyordu. Hoca'da çok beğenmiş, alkışlatmak için çıkardığını söylemiş. Ben başka maç seyretmediysem sahanın uzak ara en kötü futbolcusuydu. Diğeri Muslera'ydı. Amrabat tek bir kere bile adam eksiltemeden, tek bir iyi orta yapamadan nasıl çok iyi oynamış anlayamadım. Bir kere nasıl olduysa dengesiz bir orta yaptı, Burak yetişip dokunamadı. Bir keresinde de kötü futbolcu olduğu işimize yaradı, topu alıp gitmek yerine kazmaca tepikledi, top rakibe çarpıp avuta çıktı. Maçın sonlarına doğru Fener 10 kişi kalmasına rağmen oyun şeklimizde bir değişiklik olmadı. Temkinli, garantili, kaskolu oyuna devam ederek olursa 3. golü aradık, olmazsa da cengaverliğin anlamı yoktu. Ne kadar atarsan at 3 puan veriyorlardı. Artık ikinci maçta 2. averaj hesabı yapılacak duruma gelmeyiz umarım.Hoca maçı bağlamaya karar verdiğine göre yaptığı hamleler yerindeydi.Galatasaray bu kadar kötü futbol oynadığı sezonun tam ortasında 5 puan fark atmışsa, ikinci yarıya tabanca gibi girip vitesi birer ikişer arttırırsa fark iyice açılır.
Son olarak şunu söylemeden geçmeyeyim. Sanki bizim için maç eleme maçı gibiydi. Yendik ama avantajlı bir skor alamamışız gibiydi. Bir Fener maçı galibiyeti havamız yoktu. Gerçi benim için maç öncesi çok heyecanlı ve önemliydi. Maç bitiminde tabela hezimet yazmadığı sürece de bu maçın Akhisar maçından bir farkı yoktu.
2 yorum:
Riera'nın oynadığı müthiş futbolun önünde saygıyla eğilmek istiyorum..
abi musleraya yine vermişsin odunu :) sakatlığının etkisiyle es geçseydin bari :)
Yorum Gönder