Herkese geçmiş olsun. Büyük zaiat verdik ama üzülmeyin zaferler zaiat ister zaten. Kader işte, koskoca Galatasaray, birinden 5 yerse olay olması gerekir. 5 psikolojik skordur futbolda. 6 yersen değişmez de 5 yersen ya da 5 atarsan mutlaka bir şeyler değişir. Sıradan bir Alman takımından 5 gol yiyerek elenince bize 5 atan takımın hocasının bokunda boncuk buldular. Aynı anlarda bendeniz 5 yediğimize sevinmiştim. Çünkü Kalli moruğundan kurtulmuş, kendimize gelmiş, hortlamıştık. Bu hortlama, devamında devrime dönüştü, kırık, dökük, sakat futbolcular kudurmuş, şampiyonluğu getirmişlerdi.
Ah işte! zurnanın zırt dediği yer burası. Takım yabancısız, hocasız, büyük taraftarı ve büyük Galatasaray'lı futbolcularıyla bitim noktasına önde girince, kılı kırk yararak düşündü Adnangiller. Kimi alsak acabaydı?. İşin kolayına kaçtılar, bize 5 atan hocayı aldılar. Veeeee Galatasaray'a yapılacak en büyük ihaneti yaptılar. Liverpool'un Şampiyonlar ligi finali forvetini transfer ettiler. Fenerbahçe'ye özenip, anlı şanlı profosyonel büyük futbolcuları getirdiler. Portekiz Ulusal Takımının bankosu'nu getirdiler tamtam çalınca kuduran, ağlayan, aslanla kafesinde konuşabilen Song'un yerine.
Birde baktık, saydık Galatasaray 11 ini. Normal bir adam yönetse, normalde rakip takımı 18 in dışına çıkarmayacak bir takım kuruldu. Bir konuyu atladılar, Çok büyük futbolcuları alırsak çok büyük netice alırız sandılar. Keweel ile Baros Fenerbahçe'ye gitse çok daha büyük sükse yapabilirlerdi. Onlara yakışırdı, bir kademe daha atlatabilirlerdi Fenerbahçe'yi. Formaları kapış kapış giderdi. 50.000 kişi bağırırdı ''Herry, Herry Keweell'' diye. Biz 10.000 kişi zor bağırabildik tuvaleti olmayan stadımızda. Sırtında Hagi yazan biriyle, Alex yazan birinin farkıdır Galatasaray'lılık.
Nasıl Galatasaray'lı olduğumu bilmiyorum. Ama yaşamım Galatasaray'lılığımla biçimlendi. Ve şundan eminim, Dünya'da hiç bir futbol kulübü Galatasaray'a benzemez. Hiç bir taraftar Galatasaray'lıyla kıyaslanamaz. Bizler asla profosyonel olamayız, istedikleri kadar futbolu Endüstri, sanayi yapsınlar bize sökmez. Biz başka alemlerin, başka duyguların peşindeyiz. Bizi kupalar, şampiyonluklar, farklı galibiyetler kesmez. Neticede oyanan oyundur, 3 ihtimal vardır. Bizim için ise ihtimal tektir. Her maça Galatasaray'lı gibi çıkılacak, sonuç ne olursa olsun Galatasaray'lı gibi bitirilecek. Bizler son haftaya küme maçına çıkmış taraftarız. Olsun düşebilirlerdi de, ama o son haftaya küme düşme potasında giren futbolcuların tamamı Galatasaray'lıydı. Hiç biri yenildikleri bir maçtan sonra eğlenceye gitmedi, paramı niye yatırmadınız diye muhasebecinin yolunu kesmedi. Taraftar yani biz, hiç bir zaman hiç bir futbolcumuzla dalaşmadık, hepsinin maç bittiğinde 5 metre koşacak dermanı olmadığından emindik.
Dün akşamki maçta kapalının tam ortasındaydım. Bom boştu, bizler bir zamanlar, o boş olan yerlere(koltuklara demiyorum) tüneyebilmek için, bir metre daha fazla yer alabilmek için sabahın ilk ışıklarında cenk yapmıştık, dövüşmüştük. Şimdilerde taraftarın kombine kartı var, maçtan 5 dakika önce içeri girme şansı var, ve bağırmıyor. Şu son senesini geçiren Ali Sami Yen Stadının hatırına dolduramıyor tribünleri. Ben bu yaşta bundan sonraki bütün maçlara gideceğim, çünkü bir daha olmayacak o mitolojik stad. Bunun bile keyfini çıkaramayan taraftara sahibiz.
Dedik her zaman, yine deriz, her şeyin bir sebebi var. Bizi yıktılar kardeşlerim, ellerimizden aldılar takımımızı, baba ocağından ileri bellediğimiz Ali Sami Yen'imizi. Yeni stad yapıyorlar, zengin Galatasaray'lılar için. O büyük yapılaşmanın getireceği dolarları şimdiden saymaya başladılar. Gelen paralarla profosyonel büyük futbolcular alacaklar. O parçalı unutulmaz formayı giydirecekler. Ben dün Metin Oktay'ın formasını Nonda'da görünce ağladım. Ne anlar lan bu ruhsuz herif o parçalı formadan. Ne kadar para düşkünü futbolcu varsa Metin Oktay'ın formasını giydirmişler. Yerli yabancı istila etmiş ruhumuzu. Bir an düşünün, sahada Metin Oktay var, kulubede Skibbe taktik veriyor. Oynayabilir mi? koca Metin.
Karar vermemiz lazım kardeşlerim. Ya Galatasaray'lı olacağız, bizi biz yapan harsa, sıkı sıkıya bağlı kalacağız, beklentilerimizin hiçbiri gerçekleşmese bile büyük bir soğukkanlıkla sonuca katlanacağız, Galatasaray'lı futbolcularla kavgaya karışacağız, yenilselerde yenselerde arkasında olacağız. Ya da bizde sistemin içinde eriyeceğiz, şansımıza Galatasaray'lı olmuşuz, en profosyonel, en para düşkünü en iyi futbolcuların götünü yalayıp bir kupa kazanıp, 5 dakikalık bir sevinçten sonra yolda görsek tanımayacağımız, beş kuruş fazla para verseler en kızdığımız takıma gitmekte bir sakınca görmeyen futbolcularımızla avunacağız.
Büyük Galatasaray taraftarı; bu sütunlarda başarı vaadeden pek çok sözümü okudunuz. Bahtiyarım ki çoğunuz düşüncelerimi onayladınız. Bir kez daha haykırıyorum, tuttuğunuz takım bir takım değildir. Bir yaşam biçimidir. İnternette okey oynasanız, Galatasaray'lıyı tanırsınız. Ben 100 kişinin içinden 10 Galatasaray'lıyı teşhis edebilirim. Bize hoca moca gerekmez, hatta futbolcu bile gerekmez. Bize sahada saldıran, yenildiğinde ağlayan, yendiğinde bizimle birlikte sevinen futbolcular yeter. Başımızda Mourinho'ya ihtiyaç yok, inanın gelse bile bir bok değişmez. Bize, bizim gibi adam lazım. Çıkık koluyla final maçına çıkmış, muzaffer olmuş, Galatasaray'dan başka hiç bir takımla idmana bile çıkmamış adam lazım. Cesur yürek lazım, gerekirse Galatasaray için Dünya'yı yakabilecek adam lazım. Gerekirse kaybolup giden, gerekirse çağrılıp gelen, her zaman her koşulda tribünlere çağrılan, En büyük maceralarda takımın başında sahaya çıkan, en büyük futbolcuların kabusu olan bir lazım. Bize Bülent Korkmaz lazım. Korkmayın sakın, bundan daha kötü asla olmayız.
Bülent Korkmaz, şampiyon olabilir mi?, Avrupa Kupasını alabilir mi?. Bilmem, almasa ne yazar, benim için önemli değil, ben Galatasaray'ı kupa alsın diye sevmedim, Ben Galatasaray'ı Galatasaray gibi sevdim. Her kim beni Galatasaray'ımdan soğutmuşsa onun düşmanı oldum. Bundandır son senelerdeki savaşım, genç Galatasaray'lı kardeşlerim. Beni Galatasaray'dan soğuttular, Şampiyon olduğumuz sene Gerets soğutmuştu, Bu yavşak dondurdu.
Dünkü maçtan sonra içim ısınmaya başladı, çok geç oldu, olsun, herkes gider biz kalırız. Büyük Kaptan arkandayız, en azından kalplerimize yeniden sarı kırmızı kan pompalamaya yardımcı olursun. En azından biz o büyük günlerimizin hayalini yeniden yaşarız. Yeni hayallere dalarız. 1996 yılda yattığımız rüyalara yatarız. Kim bilir yeniden yazarız hep beraber Galatasaray destanını, dinletiriz Ümit Burnundan Sibirya Bozkırları'na kadar Galatasaray hikayesini, kimbilir.
14 yorum:
Bende aynı seylerı dusunuyorum ama baslık duzeltılsın:)
Mourinho;
Bu benim Nazmi'm arkadaş. Gene dellenmiş, coşmuş...
Bülent'le umarım gelenek oluşur, vefa, kökleşmek ve o kökle gelişmek. Mahalle takımı saflığında sonuna kadar dayanışarak.
Hadi Hayırlısı!...
Gözümden yaşlar gelerek okudum. Çıkık koluyla final maçı oynayanların olduğu Galatasaray'ı özledim. Tuvaletsiz Sami Yen'de her maç üstüme kar yağmasına razıyım, yeter ki bizi bizi yapan Galatasaraylılık ruhu kaybolmasın.
Gözümden yaşlar gelerek okudum. Çıkık koluyla final maçı oynayanların olduğu Galatasaray'ı özledim. Tuvaletsiz Sami Yen'de her maç üstüme kar yağmasına razıyım, yeter ki bizi bizi yapan Galatasaraylılık ruhu kaybolmasın.
siz bu taraftarı bu camiayı tüplü bi arabay benzetmişsiniz maalesef. Bülent Korkmaz şimdiye kadar ne yaptı ki neyi başardı ki, nasıl bir ışık gösterdi ki bu kadar heveslisin. Belki skibbe'den daha iyi olablir ama zirveye yada uefaya yürütebilecek kapasitesi kesinlikle yok. maalesef bu işler gaza gelmeyle olmuyor...
tek solukta okudum abi eline sağlık, umarım o ruhu, o kazanma hırsını, o mücadeleyi tekrar görürüz. skip b e gitti ya o uyuşukluk da gider umarım... varsın kupalar uzak olsun varsın şampiyon olmayalım, önemli olan sahadaki karakterimiz...
Herkes gider biz kalırız abi biz Galatasaraylıyız. Şimdi takımın başına da yenildiği zaman tribündeki biz kadar üzülen bir galatasaraylı geldi, herkes gider büyük kaptan da bizle kalır yense de yenilse de..
german önemli olan kupa kazanmak değil. neyse ii oku anlarsın...
galatasaraylılık ruhunu aşılamak ve yeniden diriltmek bülent korkmaza mı kalmış.
küçük hakan neyse bülent de odur.
ankarada gs taraftarıyla dalaşan, seyircisiz maçta erciyesle bizi yendikten sonra "seyircili olsa da farketmezdi" diyerek taraftarı, yıllarca kendini bağrına basmış taraftarını aşağılayan o adam mı bu ruhu diriltecek ve yüceltecek?
profesyonelin daniskası olmuş, kısa süren antrenörlük kariyerine 3 takım sığdırmış, hiçbirinde tam sezon çalışmamış; kurtarlar, arıcalar, aybabalar, bakkallar yolunda ilerlemiş bir adamdan bir guardiola çıkmaz.
o formanın degerini bilmesi yeter de artar.bu yüzden hakedene vercektir o kutsal parçalıyı
Öyle 4 kez üst üste şampiyon olmuş,uefa kupası,süper kupa almış takıma gönül vermek kolay.Ben maça gitmeye başladığımda hiç şampiyonluk görmemiştik,Ali Uras başkanın flaş transferler yapacak parasıda yoktu.Derwall gelene kadar doğru düzgün transfer görmemiştik.Yaşıtlarımızın çoğu fenerliyken biz inadına Galatasaraylıydık.Derbi maçlardan önce çıkan kavgalarda kendimizden 10 yaş büyük kişilerle vuruştuk,Samiyende oynanan maç biter bitmez,spor sergi salonuna basket maçına koştuk,sonuç hiç önemli değildi,biz sadece sarı ve kırmızıya aşıktık.Bu takımın başında görmek istediğimiz kişinin tek özelliği olsun yeter,yüreğinde Galatasaray sevgisi benim için yeterlidir
o galatasaray ın guardiolası değil, "galatasaray ın bülent korkmaz" ıdır hocam, başlık güzel ama büyük kaptan a "maldini bülent" dendiği dönemde "maldini ye bülent diyin siz" diye çıkışan birisi olarak biraz yadırgadım.
bülent kaptanın kayseride top oynattığını, gençlerbirliği takımını tekrar adı gibi bir takım haline soktuğunu, bursadan ayrılışının da başkanın başka planlarından olduğunu unutmayalım, bülent oralarda da hırsını takımına verdi. o takımların hiçbiri "ruhsuz" değildi.
bülent korkmaz, sembol kimliğiyle, bayrak adamlığıyla, galatasaray a en çok gönül ve emek vermiş 3-5 kişiden birisi olmasıyla aradığımız adamdır, ruhsuz almanlardan yeter dedik, bize ya lucescu gibi şeytana pabucunu ters giydiren adam, ya da gündüz kılıç gibi, metin oktay gibi, bülent korkmaz gibi bayrak adam gerekir derken dünkü haberle dileklerimizin gerçek olduğunu öğrendik. takıma kendi hırsının, sevdasının, cesuryüreğinin yarısını verebilse yemişim mourinho yu da, scolari yi de. galatasaray başarılı olduğu zamanların hepsinde "galatasaraylı gibi" oynayan takım olduğu için başarılı olmuştur,
sami yen'de bu perşembe bir kez daha cehennem yaşanacak, hem de uzun süredir görmediğimiz şekilde.
çok yaşa büyük kaptan! her zaman arkandayız.
Abi senin gibi Galatasaray'lılar Galatasaraylılık kavramına anlam kazandırıyor yüreğine sağlık
galatasarayı yenince nasıl geçirdik hareketi yapan, çılgınlar gibi sevinen, taraftara laf eden, galatasaray başkanını hiçe sayan bir profesyonelden ne de çok şey bekliyorsunuz. zamanında alacağına istediği zam yapılmadığı için gidiyordu takımdan. kolu sarılı oynadı sağolsun da abartmayın... fenevden teklif gelse oraya da giderdi...
Yorum Gönder