5 Şub 2017
Rejim Değişikliğinde Bir Futbol Maçı; Devlet 2-1 GalataEsir
Futbol Kardinalizmi'nin bu maçı kurduğuna emindim. Biz kazansaydık da aynı cümleyle yazıya başlayacaktım. Dini imanı para olanlar, bir kez daha Galatasaray-Fenerbahçe finali tezgahlayıp, 3 ay daha ekmek yer diye düşünmüştüm. Esastan doğru da usul de bir değişiklik yapıldığını bana haber verecek değillerdi ya. Yine de kurulmuş. Bu mecburi yapılması gereken angarya turnuvadan gelecek para onların Nusret'te yedikleri bir yemekten sonra dağıttıkları bahşiş, köşklerinde, yalılarında besledikleri köpeklerin bakım masrafını bile karşılayamayacak kadar az olduğunu da hesap etmem gerekirdi. Üstelik Kupa'yı da Galatasaray alıp, muktedirlerin siyatik sinirine toplu iğne batırıyordu. Böyle yorumcuları olduğu sürece de varsın Finali Urfaspor-Ümraniye oynasın ne fark edecek. Yeter ki tribünlerde daha az, mümkünse hiç İzmir Marşı söylenmesin.
Bu maç bir provaydı, yıllardır zaten maçlar kuruluyordu da, artık kurmaya bile nasıl gerek duyulmayacakın antrenman maçı yapıldı. Sistem tek kişinin olacak, o tek kişi hangi maçı kim kazanacak önceden bildirecek. Maç yorumcusu en güvenilir biri olacak, misal Erman Toroğlu. Zavallı Toroğlu, maçtan önce Fatih Terim Stadını bir yağladı, mühendislik harikası dedi, neredeyse yayın odasının önündeki camın temizliğini diliyle yaptı. Konuşmacı stad dolu dedi, olsun kim boş demeye cesaret edecekti ki. Podolski bazukayı salladığında ödleri koptu, tekrarını vermeselermiydi acaba? Gözlerini Sneijder'den ayırmıyorlardı, 5. dakikada değiştirin işaretini büyük bir huşuyla bizlere bildirdiler. Bu kadar bedduaya Yüce Gök hem de bu konjonktürde sessiz kalacak, olur şey değildi elbet. 10 numara çıktı 1 numara girdi. Maçın başında Muslera hariç takım tam kadro diye bir şeyler de zırvalamıştı, konuşmacılar.
Oysa ki Esir alınmış Büyük Galatasaray'ın Büyük Taraftarı için durum farklıydı. Muslera yoksa takım yarım takımdı, 5. dakikadan sonra da diğer yarısı telef olmuş, Tepecikspor'la bile oynayamayacak kaliteye düşmüştü. Muslera-Sneijder hariç takımı, tam diye sahaya sürmek, 2 nala 6 lı ganyanda yarış koşturmak demekti ,2 nal bir at daha gerekiyordu bizim de adil yarışabilmemiz için.
Evrim yok dediler, 1 hafta geçmeden sav çürüdü. Koskoca Erman Toroğlu gözümüzün önünde 90 dakikada Şebek oldu. 5 metre ofsayta, ofsayt diyebilmek için devre arasına kadar tekrarını izledi, güvendiği adamlara sordu, Şener Şen'in domates sattığı sesle bana göre ofsayt diyebildi, kimse duymadı Erman rahat ol. Hele kırmızıya hiç girme, ah o hareketi De Jong yapacaktı ki, bakın o zaman ben Şebeklikten Çakallığa nasıl dönüşecektim. Hakemin atmadığına pişman ettirmezsem ben de Çakal Erman değilim der saldırırdım maç boyu, yetmez maç sonu lağım kanalımda, yetmez zift gazetemde.
İyi bak çocuk maçlara, olmaz deme olur. Bahçeşehir, Hitler'in Schalke'sine dönüverir. Hani o 7 şampiyonluğunun 6 sını kazandığı o muhteşem devir var ya, gidiş o gidiş. Kazanma burada resmi terim manasında. Korkudan maç verildiği, iyi oynayan her futbolcunun Schalke'ye transfer edildiği, daha büyük takımların yöneticilerinin nefesinin kesildiği, Führer'im kızmasın diye kendi takımlarının yenilgisine sevindiği, iyi oynayan futbolcularına kötü oynayın talimatının verildiği muhteşem 6 sene. Bu kadar da olmaz diyorsan görevin tribünlere gidip kuzu kuzu olup bitene razı olmak, Selçuk'a homurdanmak değil. Ne yapsın Selçuk? ilk geldiği sezon gibi oynasa elinden servetini alırlar, kaçıp kurtulamıyor, bari maçtan kaçayım da De Facto sorumluluğu üzerime alayım, sadece bana küfür etsinler, büyük resmi göremesinlere oynuyor. Sneijder çıkmasa kesin kendisi de çıkmazdı. Ben Selçuk hakkında hükmümü 2 yıldır verdim. Bilerek kötü oynuyor, Galatasaray'ın esaretine hukuki zemin sağlıyor. Yerine Josue oynasa ilk kötü oynadığı maçta kafası koparılır, Selçuk'a dokunulamıyor, ve bu mübarek takım zaten her maça 12 ye -10 başlıyor.
Maç olarak söyleyecek lafım fazla yok. Oynadığımız lig maçı gibiydi. İki çöp bekin oynamasına izin verdiler, topun arkasına geçtiler, Çöpler kendi arasında paslaşıp yorulurken, kendileri dinlendiler, içerideki ajanları marifetiyle istedikleri zaman topa sahip oldular, kale boştu zaten 50 metreden şut çekerek bizi rencide ettiler. Yukarıdan durun lan çok açık belli oluyor talimatı almasalar 10 luk yapmaları işten bile değildi. Galatasaray'ın gol atması için bile uyarı aldıklarına eminim. 2-1 elenmekle 5-0 elenmek arasında bizim açımızdan büyük bir pozitif fark olacaktı. Olanca taraftar, olanca kiniyle, oyunu bozmak için için tribünlerde olacaktı, yine de olacak mı?
Siz bilirsiniz çocuklar, biz 50 yıl önce bu tribünleri kurmaya başladığımızda bugünleri böyle hesap edemedik elbette. Sami Yen kapalısının set demirlerinde bir birimize tutunarak cambazlık yapa yapa, nice büyük takımları boğdura boğdura oluşturduğumuz Büyük Taraftar kimliğimizi, sizlere emanet ettik. Göreviniz bizimkinden çok daha büyük. Sizler ölüye top oynatmaya çalışıyorsunuz. O dirseği Sami Yen'de Hagi, Arena'da Melo yiyecek, Galatasaray Kaptanı atılmayacak, Hakem balgamlı suratını yıkamak için Galatasaray Hamamına ambulansla yetiştirilmeyecek. Bağırarak olsa işiniz kolay, Saldırın dersiniz Carole çöpü 1 metre daha fazla koşar, ıslıklamazsanız Sabri Cafu topu oynar, gaz verirsiniz Pinokyo Semih rakibin nefes sesini duyduğunda yere yığılmaz.
Yani çocuklar demem o ki, gerilemenin sebebi sportif değil, üstelik kimse de ne aptal ne uyuyor. Uyuyor olsalar yine iş kolay, bir çöp dürtersin uyanır, uyuyor numarası yapanları uyandıramazsınız. İstifa dersin parmağını burnuna sokar, 20 milyon taraftar tweet atar Selçuk Çin'e git diye, okumadım der. O zaman uyuyor numarası yapanları da uyandırmak senin görevin,bir yolunu bulacaksın, sen de çocuklarına Galatasaraylılık bir imajdır, mürşittir, harstır, hulustur haslettir demek istiyorsan bir şeyler yap, seferberlik ilan et. Gün bu gündür.
Kayseri maçı maç değil, uçurumdan önceki son çıkıştır. Tribünleri öyle bir doldurun ki, daha bağırmaya başlamadan korksunlar. Tabeladan bağımsız, özelde kendi yöneticilerimiz, genelde oyun kurucu Futbol Kardinalizmi Galatasaray'ı esir tutabilmenin başka yollarını aramaya başlasınlar. Aslanlar da pusuya düşer, düştüğünde de nasıl kurtulacağını değil, kurtulduktan sona pusuya düşürenlerden nasıl öcünü alacağını düşünür. En ufak bir şüphem yoktur ki ''Galatasaraylılık'' karakterini yazan Büyük Galatasaray Taraftarı takımını bu kan emicilerden, hainlerden tez zamanda kurtaracaktır.
Yolunuz ve bahtınız açık olsun çocuklar.
Not; Bu yazı dirsek yediğinde Parken'de, hakem tarafından haksızlığa uğradığında Sami Yen'de ne yapılması gerektiğini uygulamayla gösteren, 52 yaşına basan büyük öğretmen HAGi'ye armağan edilmiştir.
Öyle ağırız ki Commandante sen gittin gideli.
29 Oca 2017
Türk Lağım Spor Medyası; Stadyum
Gollere, Sneijder'e, Bruma'ya doyamadım. Bu sezon ilk defa o da gece yarısı bir zift kanalında golleri tekrar izlemek için, şebekler acaba ne diyor diye lağım kanallarını taradım. Tekrarıymış Stadyum'a rastladım. Çok utandım, onlar da beni görüyor sandım. Defalarca, uzun uzadıya özeti verdiler. Ve başladı leş kokmaya program.
Ben Giray Bulak'ı adam sanırdım, futboldan anlayan 5 Medya maymunu say deseler ismini yazardım. Bir de Hoca, amatör takımlardan bile uzak tutulması lazım. Zaten programın en ezik adamı, konuşmaları mutlaka daha baskın şebekler tarafından kesiliyor. Görüşleri makbul sayılmıyor, sanki Hoca o değil de Kaya Çilingiroğlu. Hülya Avşar'ın eski nöbetçi kocası olması dışında Medya Maymunluğundan para alması için ne vasfı var çözemedim. Ayı Sinan olsa aklım erer. Futbolculuğu sayesinde Seda Sayan'ın eski eşi olabilmiştir. Her devrin adamıdır, aldığı paranın yarısını mafyaya kaptırır, futboldan da halk dilinden de anlar. Oğuz Çetin nerede diye merak ederdim, buradaymış rast geldim. Fenerbahçeli olup da sevdiğim 2 kişi varsa biri odur, diğeri Alex'di. Büyük futbolcu, tahsilli, konuşmaları düzgün, o konuşmayacak da kim konuşacak? Zavallı Oğuz'un işi hepsinden zormuş meğer. Sneijder'e bok atsa diğerleri gibi, koskoca İmparator, futboldan anlamıyor damgası yemek istemez, Bruma'yı övse Medya sahiplerinden fırça yer. Bereket dediğim gibi tahsilli, konuşabiliyor konuşmasına da, ne dediği anlaşılmıyor.
Ah be Oğuz Çetin, Sakarya'lısın, takımınız can çekişiyor, geç başına, anlarsın çıkar 3-5 Tatanga, saldır şu İstanbul'un futbol baronlarına. Ne işin var senin bu zır cahillerin arasında. Futbol terminolojisinden döktürdükçe döktürüyor. Alan daraltmadan girdi, 3-4-2-1 den çıktı. Sanırsın ki Morinho'lara, Trapattoni'lere konferans veriyor. Yeminle acıdım. Yorumların tamamını dinledim, beklerdim ki Bruma'nın slalomla daldığı ceza sahasında, çok rahat çalım atabilmesi için Sneijder'in 20 numaralı stoperi peşine taktığını söylesin. Ne gezer, hiç bir şey söyleyemedi.
Ali Gültekin'i de severdim oynarken. Eh işte diyebileceğim tek adamdı programda ,en azından atılan 6 golde de savunma hatası arayan şebeklerle aynı fikirde değildi. Ersin Düzen'de bir ara düzene uymuş sürüye katılmıştı. Gözü sürekli telefonundaydı, muhtemelen biri benim gibi ağır küfür etti, çalımı yiyenlerin hatasını konuşurken, çalımı atanı da göz ardı etmeyelim gibisinden bir şeyler zırvaladı.
Sneijder, Bruma'yla korneri paslaştı, Beni bloklamış Kaya başladı kusmaya. Vay efendim Bruma'ya neden bir adam basmazmış. Giray Şebeği ne bilsin paslaşacağını dese de kim susturabilecek. Bunlar iyi ki BBC Sport'ta maymunluk yapmıyor. Maradona'dan çalım yiyen bütün takımı Times nehrine attırılardı. Korneri paslaşmaya karar veren her futbolcu paslaşır, engel mi var? var da 9.15 mesafede. Sneijder paslaşır iki kişiyi çalımlar yine ortayı yapar. Akıl verin başka hocalara da bir sonraki maç korneri kullanamasın. 20 dakika golü nasıl yedileri konuştular. Şebeğin biri kale direğindeki adamın paslaşma esnasında neden çıktığını soruyor. Bana sor yavşak, şike yaptı. Sneijder falsolu sallamayı, siz dallamalar ötün diye Semih'e doğru ateşledi. Ön direği alan çocuk da Semih Abi kafayı bu direğe vuracak, en iyisi ben kaçayım da gol olsun dedi. Midem bulana bulana izlemeye devam ettim, dedim ya golleri 500 defa verseler seyrederdim.
Sneijder'in Bruma'ya açtığı yolu fark eden çıkmadı. Nasıl boş bırakırlar, nasıl bu çalımı yerler diye kudurdular. Aynı golü Messi atsa mest olacaklar, Lens atsa o çalımı, o golü ,çanağa ne koyarsan koy, sabaha kadar yalarlardı.
3. golün anlamı büyüktü bizim için. 300 defa sızlatmış olacaktık yüreklerini, Yasin'e nasip oldu. Sneijder kaptırdığı topu tekrar alarak bütün bir savunmayı sağa doğru feyk attırıp, soldaki Podolski'ye aktardığındaki ustalığa dikkati çekip, seyredenlerden küfür yemenin alemi yoktu, sadece benden yemeyi yeğlediler.
Kara Yılan kıvrıla kıvrıla medyayı sokmaya süzülürken, eyvah çekmişlerdir. O kadar adam çalımı yer de Bruma'nın ayağını nasıl kırmaz. Yeri geldi söylemedi demeyin Bruma'ya sezonu bitirtmezler, Tosiç gibi, Yalçın gibi, Uğur Demirok gibi bir kasaba, bir baltaya çocuğu sakatlacaklar diye ödüm patlıyor.
Penaltı olan pozisyonda Sneijder'in attığı pası konuşacak değillerdi. Her futbol sever, her futboldan anlayan konuşurdu, bunlar farklıydı konuşmamayı tercih ettiler. Ah ulan 1 karış dışarıda olsaydı pozisyon da 5. gol için penaltı çalan hakimi linç etselerdi. Bakın Galatasaray'a da penaltı veriyorlar diye lağımı biraz daha pislikle doldursalardı.
Son golün asisti, yüzyılın asistiydi, ne yazık ki yine Sneijder patentliydi. İnsanlık dışı bir pas daha atarak medyaya son balgamı atmıştı. Savunma oyuncularına bok atacak bir şey bulamamışlar, golleri tekrar vereceğiz demişler hiç konuşmamaya özen göstermişlerdi.
O pası İniesta'nın attığı stadyumda maçı 100.000 kişi seyrediyordu. Sneijder'in attığı stadyumda 7.000 kişi seyrediyorsa suçun büyüğü lağım spor medyasınındı. Spor Bakanı ben olsam bütün kanalların medya maymunlarını futbolun marka değerini düşürüyorsunuz diye mahkemeye verir, Silivri'ye attırır mal varlıklarını hazineye irat kayıt ettirirdim.
Yıllar önceden bırakmıştım şebek seyretmeyi, okumayı bırakıp kendim yazmaya başlamıştım. Ah ulan Sneijder, ah ulan Bruma sizin yüzünüzden yeminimi bozdum. Bir daha olmaz. Siz koymaya devam edin, ben tekrar seyretmesem de olur. Siz de seyretmeyin, lağıma pislik taşımayın.
28 Oca 2017
Aşık Vesley'den Pınarbaşı Bruma Bruma;Galatasaray 6-0 Akhisar
Maç kadrosu açıklandığında bastım kalayı, sadece ben olduğumu sanmıyorum. Macellan Boğazından Sibirya Bozkırlarına, Yeni Zelenda'dan Alaska'ya kadar Dünya'nın bütün koordinatlarına dağılmış, milyonlarca Galatasaray'lı da eminim aynı fikirdeydi. Bir önceki hafta rezalet oynamış takım, ligin en kolay geçmesi beklenen maçta yine aynı dizilişle sahadaydı. Oynadığı ilk maçta konçerto yapan Rodrigo kenarda, Josue sahada, Tolga tribünde, Linnes her zamanki gibi sürgündeydi.
Ne var ki maç başlar başlamaz gördük ki, eğri gemi bu sefer doğru sefer yapıyordu. Sneijder bir maç oynamamanın takıma kaybettirdiği 3 puanı tahsil edeceği maça çıkmıştı. Arena'da 300. golü atma yarışı erken başladı. Taktiği JOR'un verdiğini sanmıyorum, bu takımın adı Galatasaray'dı, en umutsuz maceralarda bir çıkış reçetesi her zaman vardı. Yeter ki lige tutunsun du mübarek forma, bağlasan durmazdı. İsyanımız her zaman Galatasaray'ın potansiyel enerjisini kinetik enerjiye geçirtemeyen, hocalara, başkana, ve çöp futbolcularaydı.
Sabri bir sezonda mükemmel oynama kotasını kullanıyordu. Tanımasak, devre arası transferi olsa Sabri'nin yerine nihayet bir sağ bek bulduk diye bütün maçı kendisine methiyeler düzerek yazardık, inciler düzerdik boynuna. Bir daha buna yaklaşabilen bir maç oynar mı kim bilir? Linnes derdine yanmaya devam ededursun.
Carole bile muhteşem oynadı. Rakip cillop gibiydi diye küçümsemeyeceğim. Her takım hemen hemen aynı, çok daha kötü takımlara, bin beter futbolu seyrettik. Golü erken bekliyorduk da bu kadar erken hem de Semih'ten hem de Ramoz kafası, alışık değildik elbet, yadırgadık, attığı golü nasıl sa yedirir diye düşünmedik değil. O da ne, Ahmet Çalık öcüsü Semih'i korkutmuş Ufoloji günlerine döndürmüştü sanki, hatasız oynadı. Hamleleri tam istediğim gibiydi, Muslera'yla oynaması bu sefer adam eksiltmeye yönelikti.
Muslara sol köşe gönderinden bir İniesta çalımı daha attı. Bilerek veya kendiliğinden bu maçta en çok dikkat ettiğim şey, rakibin hücumlarını kanatlar yerine göbeğe iteklediler. Kanatlardan orta yapma şansı bulamayanları şut çekmeye zorladılar. Muslera'ya şut çekmeye korkanlar da çaresiz, topa ayak bombası muamelesi yapıp bir birlerine vermeye çalıştılar. Takımın en teknik futbolcusu Özer Hurmacı bile ayıp olur endişesiyle dostlar alış verişte görsün hesabı şut çekmeye yeltendi. Sonuç hüsran.
Asistten önceki pası verenler arada kaynıyor gidiyor. Dolayısıyla Sneijder'in gollere katkısı maçtan sonra unutuluyor, kayda geçmiyor. Ama Sinan Gümüş'e yaptığı asisti, ben yıllar geçse de unutamam. Bence son yılların en büyük pasıydı. Mesafe, denge, falso, zamanlama, vuruş yapana bırakılan tek hamle, ve vuruş. Gol olmasaydı çok üzülürdüm. Sneijder'in resitalini büyük bir onur ve keyifle izledik. Pozisyonu tekrar izlemeden yazıyorum, Bruma'ya attığı pası, Bruma'nın slalomla kameraya bile çalım atarak attığı muhteşem goldeki rakibi sürükleyişine dikkatle bakın. Sanki ver kaça gidecekmiş gibi stoperi yanına çekti, çalıma limon sıkılabilirdi, tıpkı Beşiktaş maçında Eren Derdiyok'un alan açması gibi, çalım yiyecekleri Bruma'ya hazırlaması da unutulmayacaktı.
Şimdi gel de yanma bir önceki hafta kaçan 3 puana. Çok maç var daha, transfer sezonu korkusu sardı taraftarı. Halbuki insan pazarı açılana kadar idare edelim yeter diye ne çok beklemiştik. Podolski gidecek, Bruma'ya büyük bir sakal indirilecek diye ödümüz kopuyor. Bu salaklar ellerinden bir kaza çıkarmadan zabıtalar pazarı kapatsa da kurtulsak. Pirince giderken eldeki bulgurdan olacağız. Bizim eksiğimiz yok, fazlamız var. Sneijder-Sinan-Yasin-Rodirguez, Podolski, Bruma'dan çıkacak 5 li forvet, 1958 Dünya Kupasının unutulmaz Brezilya Didi-Vava-Pele Zagolla-Garrinca ölüm forvetine dönüşür. Bir maç Rodirgo'nun gitar konçertosu eşliğinde şarap içeriz, bir maç Sneijder'in resitaliyle dans ederiz, bir maç Bruma'yla Pınar başı halayının başına geçer mendil sallarız. Maç bitiminde de Podolski'yle üçlü çekeriz.
İyi ki Akhisar'ın Hocası Cihat Aslan değildi. Gel de şimdi Feto'nun maçı Galatasaray'a satmadığına inandırmak için tweet başında derdini anlat. Erken gol atıp Tolunay'a futbolu idam sehpasına çıkarma şansı vermedik. O da kulübeden kafasını çıkaramadı.
Penaltıyı atması için taraftar Muslera'yı davet etti, Selçuk bırakır mı leşi. Cv sine bir gol daha yazdırdı. Takımın en kötü oyuncusu olma şerefi bu maçta da kendisine aitti. Carry'yi kıskanıyor diye Bruma'ya fırça atmıştık, aklına geldi, normalde kendisi vururdu, pası verdi, o da heyecandan atamadı. Büyük takım refleksi, titreme nöbetlerini çabuk atlatırsa, kanatlar cehenneme döner.
Maçları önce oynamak alınan neticeye göre rakiplerin de oyununu etkiler. Ya çok kötü oyunla tek golle kazanacaksın ya çok iyi oyunla hezimetle geçeceksin. Kötü oynayıp kazanırsan sinirden, iyi oynayıp fark atarsan korkudan oynayamazlar. Mutlaka puan kaybı yaşayacaklar.
UltrAslanın Yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa tezahüratı maçın olayıydı.
Şimdi rahat uyuyun, Galatasaray'ın sizden başka kimsesi yok.
Ne var ki maç başlar başlamaz gördük ki, eğri gemi bu sefer doğru sefer yapıyordu. Sneijder bir maç oynamamanın takıma kaybettirdiği 3 puanı tahsil edeceği maça çıkmıştı. Arena'da 300. golü atma yarışı erken başladı. Taktiği JOR'un verdiğini sanmıyorum, bu takımın adı Galatasaray'dı, en umutsuz maceralarda bir çıkış reçetesi her zaman vardı. Yeter ki lige tutunsun du mübarek forma, bağlasan durmazdı. İsyanımız her zaman Galatasaray'ın potansiyel enerjisini kinetik enerjiye geçirtemeyen, hocalara, başkana, ve çöp futbolcularaydı.
Sabri bir sezonda mükemmel oynama kotasını kullanıyordu. Tanımasak, devre arası transferi olsa Sabri'nin yerine nihayet bir sağ bek bulduk diye bütün maçı kendisine methiyeler düzerek yazardık, inciler düzerdik boynuna. Bir daha buna yaklaşabilen bir maç oynar mı kim bilir? Linnes derdine yanmaya devam ededursun.
Carole bile muhteşem oynadı. Rakip cillop gibiydi diye küçümsemeyeceğim. Her takım hemen hemen aynı, çok daha kötü takımlara, bin beter futbolu seyrettik. Golü erken bekliyorduk da bu kadar erken hem de Semih'ten hem de Ramoz kafası, alışık değildik elbet, yadırgadık, attığı golü nasıl sa yedirir diye düşünmedik değil. O da ne, Ahmet Çalık öcüsü Semih'i korkutmuş Ufoloji günlerine döndürmüştü sanki, hatasız oynadı. Hamleleri tam istediğim gibiydi, Muslera'yla oynaması bu sefer adam eksiltmeye yönelikti.
Muslara sol köşe gönderinden bir İniesta çalımı daha attı. Bilerek veya kendiliğinden bu maçta en çok dikkat ettiğim şey, rakibin hücumlarını kanatlar yerine göbeğe iteklediler. Kanatlardan orta yapma şansı bulamayanları şut çekmeye zorladılar. Muslera'ya şut çekmeye korkanlar da çaresiz, topa ayak bombası muamelesi yapıp bir birlerine vermeye çalıştılar. Takımın en teknik futbolcusu Özer Hurmacı bile ayıp olur endişesiyle dostlar alış verişte görsün hesabı şut çekmeye yeltendi. Sonuç hüsran.
Asistten önceki pası verenler arada kaynıyor gidiyor. Dolayısıyla Sneijder'in gollere katkısı maçtan sonra unutuluyor, kayda geçmiyor. Ama Sinan Gümüş'e yaptığı asisti, ben yıllar geçse de unutamam. Bence son yılların en büyük pasıydı. Mesafe, denge, falso, zamanlama, vuruş yapana bırakılan tek hamle, ve vuruş. Gol olmasaydı çok üzülürdüm. Sneijder'in resitalini büyük bir onur ve keyifle izledik. Pozisyonu tekrar izlemeden yazıyorum, Bruma'ya attığı pası, Bruma'nın slalomla kameraya bile çalım atarak attığı muhteşem goldeki rakibi sürükleyişine dikkatle bakın. Sanki ver kaça gidecekmiş gibi stoperi yanına çekti, çalıma limon sıkılabilirdi, tıpkı Beşiktaş maçında Eren Derdiyok'un alan açması gibi, çalım yiyecekleri Bruma'ya hazırlaması da unutulmayacaktı.
Şimdi gel de yanma bir önceki hafta kaçan 3 puana. Çok maç var daha, transfer sezonu korkusu sardı taraftarı. Halbuki insan pazarı açılana kadar idare edelim yeter diye ne çok beklemiştik. Podolski gidecek, Bruma'ya büyük bir sakal indirilecek diye ödümüz kopuyor. Bu salaklar ellerinden bir kaza çıkarmadan zabıtalar pazarı kapatsa da kurtulsak. Pirince giderken eldeki bulgurdan olacağız. Bizim eksiğimiz yok, fazlamız var. Sneijder-Sinan-Yasin-Rodirguez, Podolski, Bruma'dan çıkacak 5 li forvet, 1958 Dünya Kupasının unutulmaz Brezilya Didi-Vava-Pele Zagolla-Garrinca ölüm forvetine dönüşür. Bir maç Rodirgo'nun gitar konçertosu eşliğinde şarap içeriz, bir maç Sneijder'in resitaliyle dans ederiz, bir maç Bruma'yla Pınar başı halayının başına geçer mendil sallarız. Maç bitiminde de Podolski'yle üçlü çekeriz.
İyi ki Akhisar'ın Hocası Cihat Aslan değildi. Gel de şimdi Feto'nun maçı Galatasaray'a satmadığına inandırmak için tweet başında derdini anlat. Erken gol atıp Tolunay'a futbolu idam sehpasına çıkarma şansı vermedik. O da kulübeden kafasını çıkaramadı.
Penaltıyı atması için taraftar Muslera'yı davet etti, Selçuk bırakır mı leşi. Cv sine bir gol daha yazdırdı. Takımın en kötü oyuncusu olma şerefi bu maçta da kendisine aitti. Carry'yi kıskanıyor diye Bruma'ya fırça atmıştık, aklına geldi, normalde kendisi vururdu, pası verdi, o da heyecandan atamadı. Büyük takım refleksi, titreme nöbetlerini çabuk atlatırsa, kanatlar cehenneme döner.
Maçları önce oynamak alınan neticeye göre rakiplerin de oyununu etkiler. Ya çok kötü oyunla tek golle kazanacaksın ya çok iyi oyunla hezimetle geçeceksin. Kötü oynayıp kazanırsan sinirden, iyi oynayıp fark atarsan korkudan oynayamazlar. Mutlaka puan kaybı yaşayacaklar.
UltrAslanın Yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa tezahüratı maçın olayıydı.
Şimdi rahat uyuyun, Galatasaray'ın sizden başka kimsesi yok.
26 Oca 2017
Bayrampaşalı Gümüş SİPSİ



Dünya'nın en büyük Hocalarıyla çalıştın, Dünya'nın en büyük takımında oynuyorsun. Oysa hiç bir hocanın veremeyeceği taktik sana tüm jenerasyonların gelmiş geçmiş en büyük Hoca'sı tarafından verilmişti. Her spor, her sporcu için geçerliydi. ZEKİ ÇEVİK ve AHLAKlı olacaktın. Bayrampaşa arsalarında sümüğünü silerek çalım attığın çocukları çoktan unutmuşsun. Arena'da loca almak değil zengin Galatasaraylı marifeti, ben ne ağalar, ne kodaman sığırlar tanıyorum, Arena'yı satın alacak. Kale arkasından, yenilsen de yensen de diye bağıran bir çocuk olabilecekmisin? bundan sonra sen onu özle. Hagi'nin topunu toplayan Arda'nın topunu toplayacak bir Arda çıkar mı acaba? Sen ona yan.
İyi bir futbolcu olmak için Barça'da oynamak yetmez SİPSİ. Futbolcular da sanatkardır. Para'dan, şan şöhretten önce kendi halkını seveceksin. Geldiğin mahalleyi, ve bu mahalle gibi milyonlarca mahallenin oluşturduğu bu ülke halkını seveceksin. Hem de tombalacısı, çobanı, katili, profesörü, hırsızı, şeriatçısı, ateisti tümüyle, ve gün gelip de taraf olman gerektiğinde de bu halkın en gariban,en ezilmiş, en devrimci sınıfından yana olacaksın. Halkı ezilen bir ulusta sanatçı, ülkesinde iktidarda kim olursa olsun, karşısında olmak durumundadır. Çünkü ezilen sınıfın aslında iktidarla işi yoktur, kim hüküm ederse etsin ezilirler.
Maden ocağının dibinde zehirlenenlerden, El Bab'dan tabutla dönenlerden, son parasıyla maça giden çocuklardan yana olacaksın. En kolay yolu seçmişsin, Belki de gittiğin yollara sırma saçanlara diyet ödüyorsundur. Top oynamayı bırakıp Conk Bayırına koşan, Galatasaray'lı, Fenerbahçe'li Beşiktaş'lı dedelerin kurşunlara kafa ata ata, Sakarya'da Dumlupınar'da el bombalarına göğüs stopu yapa yapa, Anafartalar'da emperyalist obüslere baraj kura kura kurdu bu Cumhuriyeti, Bu gerici kazmalar bütün kiniyle, bütün gücüyle top yekun, kolonlarına kolonlarına vura vura deviremiyorlarsa hala,sizden bile medet bekliyorlarsa o kolonların harcı demirle betonla değil, kanla irfanla karıldığı içindir.
Senin beğenmediğin değiştirmeye kalkanlara yalakalık yaptığın bu Cumhuriyet, 200 yıllık ezilmişliğimize, kakılmışlığımıza 100 yıl kafa patlatarak bulduğumuz ilacın, aşının adıdır. Ne soytarılar geldi geçti, bir tarih diyalektiği dersidir Gümüş Sipsi, her kralın, her padişahın, her muktedirin soytarıları vardır senin gibi yüzlerce, tarih eceliyle ölen bir soytarıyı yazmamıştır. Ömrünüz, muktediri eğlendirebildiğiniz süreyle sınırlıdır.
İyilik kötülüğüyle, pisliğiyle de elbet, hatta beni eğlendir diye size büyük cepli pantolon diktiren, içini de dolarla dolduranları bile seveceksin. Bu güzel vatanın deresini, alabalığını, dağlarındaki çakallarını da seveceksin. Bu sevgi 100 lerce saat antrenman yapmaktan daha fazla güç katacaktır sana, bu gücü de oynadığın futbola aktarabildiğin sürece de büyük ve yol gösterici olacak, yarın tarih olarak anılacaksın.
Yoksa biz neler gördük, bu toprakları eşelesek, Arda Turan gibi binlerce yalakanın çanak çömlek kalıntıları çıkartırız. Elinizden geleni arkanıza koymayın. Cumhuriyet ebediyen yaşayacaktır diyen son bir kişi kalana kadar yaşayacaktır.
Sen bir garip Barampaşalıydın, nene gerekti gümüş SİPSİ olmak.
İzmir'in dağlarındaki çiçekleri solduramayaksınız, yaşa Mustafa Kemal Paşa diye tribünlerde gırtlak parçalayanları da susturamayacaksınız.
21 Oca 2017
Geri Döneceğiz Dursun! Karabük 2-1 Galatasaray
Sondan başlayalım, 7 as futbolcusu olmayan Karabük Hocası Galatasaray'ı yenmiş, '' iyi oynamadık'' rezil bile oynamayan takımın Çaylak Hocası ''kötü oynamadık, hakkımız beraberlikti''
Hadi şimdiye kadar ligin en kötü futbolunu oynaya oynaya, her maç birinin atması, Muslera'nın çoğunu tutması sayesinde tepelerdeydin, pişmiş aşa su katmadın. Galatasaray'ın başında bir sığır çobanı yoksa ki- Sığır çobanlarına saygılarımla, o bile yok- Karabük-İstanbul otobüsüne bindirmeyin şu salağı.
Yasin, hiç sevemediğim futbolcudur, leş takımın tek iyi gibi olanıydı, 2 defa kadro dışı kaldı, bu kez JOR'a kafa atıp çıksaydı, Florya'ya heykelini diktirirdim. Üstelik Podolski'ye pas vermeyip,çok rahat bir galibiyet alma ihtimalimizi ortadan kaldırdığı halde.

Bu takımın hakkı, liyakata, oynadığı futbola göre olsa lig sonunculuğuydu. Oynadığımız hiç bir maçta iyi oynamadık, her maçı kaybedebilirdik, benim için hiç sürpriz değil, her maça boka bakar gibi bakıyorum. Galatasaray 3. golü atmamışsa gol diye yerimden bile kıpırdamıyorum. Hatta erken gol yesek de maç seyretsek bari diyorum. Galatasaray tarihi çok kötü hocalar gördü, ilk defa Hoca olmayan, kötü bile olmayan biri tarafından sevk ve idare ediliyor, futbolla açıklanamaz, olması gereken oluyor.
Hafta içinde bir anket yaptım, Arap'lara satılacak ilk takım hangisi olacak diye. 1. Galatasaray çıktı, boşuna Arabistan'da görücüye çıkarmadılar, en tutucu, en hisli taraftarı bile razı etmek için buldukları tek yöntem bu, tetikçi olarak Selçuk kullanılıyor. Sneijder'in cezalı olmasına çok sevindiler. Bu kadar kötü futbol oynamak için çok iyi futbolcu olman lazım. İnşaattan Galatasaray'lı bir amele çağır 4 sene profesyonel idman yedir, her maç banko oynat, İniesta'ya dönüşür. Selçuk İnan bilerek kötü oynuyor, talimat veriliyor kötü oyna diye. Pısırık, salak Hocaların biri gidiyor biri geliyor, Kariyerli büyük hocaya kötü oynat talimatı veremezler. Yüz yılda kanla irfanla dövüşerek kurduğumuz Galatasaray'ın kolonlarına kolonlarına kazma vuruyorlar, yıkılmıyorsak hala, ölümüzden bile korkuyorlarsa 3-5 futbolcuyla Şampiyonluk kovalıyorsak, her daim direnen bir kaç onurlu futbolcu, mübarek forma ve Büyük Galatasaray Taraftarı sayesindedir.

Ne var ki biz de ağlıyoruz. Elimizden bir şey gelmiyor, özelde Galatasaray'ımız genelde futbolumuz elimizden alındı, Beşiktaş taraftarını da Şampiyonluk yalancı memesiyle uyuturlar, halk protestoları da önlenmiş olur. Bir daha asla hiç bir şey eskisi gibi olmayacak, Arena Tribünlerini hiç bir çocuk 52.000 kişi göremeyecek.
Biz Faruk Süren'in Hagi'siyle puro yakmış, Ünal Aysal'ın Drogba'sıyla Sheteau Cheval şarap içmiş, Melo'suyla siyah havyar yemiş taraftardık. Dursun Özbek'in Selçuk'uyla sucuk ekmeğe Güzel Marmara köpek öldürenine düştük, bundandır böyle dibe vuruşumuz.
3-4 bin kişi de gişelerden bilet alabilsin diye 47.000 kombinede satışı durdurmuş, Şebeke'nin teslim ol çağrısına ateşle karşılık vermiş Ünal Aysal'dan, Ata mirasını peşkeş çeken Dursun Özbek'e gerilemenin de var bir nedeni. Bu günlerde gelip geçecek inanın çocuklar. Tribünleri biz kurduk, Galatasaray'ı itlere meze yapmayız şimdi geri çekilmiş isek, gücümüz yetmediğinden, aklımız ermediğinden değil cehennemler gibi döneceğimiz içindir.
O büyük günler uzak değil, yeter ki kararmasın sol memenizin altındaki cevahir.
14 Oca 2017
Rodrigo Konçertoya Başladı; Konyaspor 0-1 Galatasaray
Başlıyoruz,
Son 2 yılın yedek kulübelerine baktığımızda, ilk defa bu gece kenarda oturanların, oynayanlardan daha iyi olduğunu gördük. Kötü olan, neden ısrarla, sahaya sürsen rakibi boğacak adamların varken ısrarla ben artık futbolu bıraktım diyenler oynatılıyor? İyi olan, kötü futbolcularla en fazla kaleci dahil 3 kişinin iyi oynayabildiği takımla bu kadar puan toplamışız, sahaya sürecek daha en az 5 futbolcumuzun olması.
Selçuk İnan, Carole başta, takımın puan kaybetmesi için ellerinden geleni fazlasıyla yaptı. Artık Selçuk İnan'dan iyi futbol beklentimiz kalmadı, Uzun zamandır, hepimiz aynı fikirdeyiz, daha kötü oynayamaz dediğimiz her maç bir önceki maçı arar olduk. İlk defa seyrediyor olsam kesin şike yapıyor derdim. Yine de diyorum, bir futbolcu bu kadar kötü istese de oynayamaz. Kötü oyunu bence bilerek oynuyor. Galip geldiğimiz bir maçta yazayım da, tabela yazdırıyor denmesin. Takım Arabistan'a boşuna götürülmedi, yeni sahip Emir malı görücüye çıkardı. Gidiş Galatasaray'ın bir Arap tarafından satın alınışı gidişi ve bu işi alıştıra alıştıra yapıyorlar. Tetiği de Selçuk'a çektiriyorlar. Kazandığımıza sevindiğine beni kimse inandıramaz. Dursun'dan, JOR'dan çöplerden kurtulmak için satışa sevinecek çok Galatasaraylı olduğunu da biliyorum. 10 kişi kalmış takıma karşı bile oyunu forse edemiyorsak, son saniyede kendi 18 imize top kesiyorsa, bunun adı futbol değil, ihanettir.
Kırık parmakla kaleye geçen, bir topu da 1 metreden kurtaran Muslara'ya bir kere daha minnet duydum. Yıllarca topu şişiriyor, yan topa çıkmıyor diye söylendim durdum. Önündeki kazmalara rağmen yıllardır direniyor, bir kaleci değil, bir Adam transfer etmişiz. Bu maçı da kendisine yazıyorum.
Kazmalar demişken, Galatasaray savunma tandemini bir teknik süpürücü, ve gözünü budaktan sakınmayan bir kasap tarafından oluşturduğunda Şampiyonluklar geldi. Papaz-Cüneyt, Falco-Stump, Popescu-Bülent ve en son Ufo-Semih'le destanlar yazmıştık. Ahmet Çalık'ı tanımıyorum, Semih'ten daha kötü bir stoperin olamayacağı, teknik bir stoperin de alınmayacağı varsayımı ile Hakan Balta-Ahmet ikilisi kör topal da olsa bizi yarışta tutacak diyorum.
Maç 11 ini öğrendiğimde takımın topu rakip 18 e sokamayacağını öngördüm. Hakan-Semih paslaşmaları rekor yaptı belkide, koca bir ilk yarıyı her zamanki gibi çöpe attık. Oynayan Galatasaray forması olmasa, Konyalı futbolcular girdikleri pozisyonları çok rahat gol yapabilirdi. Nasıl ki bizim klasik oyunumuz deşifre oldu, rakipler de Galatasaray'a gol atmanın klasik metotlarını keşfettiler. Galatasaray'dan gol yemek istemiyorsan topun arkasına geç, basma, göreceksin ki Muslera-Semih_Hakan arasındaki paslaşmalarla en az 30 dakikayı atlatacaksın. Poescu-Bülent-Taffarel paslaşmalarını hatırlayın en az 2 futbolcuyu oyundan düşürürlerdi, bunlar oyundan düşmüş futbolcuyu, tekrar oyuna sokuyorlar. Kötü futbolumuzun 1. derecede sebebi budur. Muslera'ya şut çekmek büyük aptallık, sol tarafa akıllı toplar indir, Çöp Carole, muhtemelen yerinde olmayacak, olsa da müdahale etmeyecek, olabildiğince sıfıra in, içeri kes, stoperler eğilecek, kafayı mutlaka sen vuracaksın, vurdun, çerçeveyi buldu, uzak köşeye gitti Bein TV almış futbolumuzu, tabela değiştiricisini çağır. En az 3 defa aynı taktikle, çalışılmış kombinasyon yaptılar, dediğim gibi mental eksiklikleri, büyük takıma, büyük kaleciye karşı çok daha garanti vurmak istedikleri için kaçırdılar. Gol olmaması, savunmanın iyi olmasından değildi. Muslera'ya her ne kadar top gelmese de, sakat sakat kalede olması bile rakibi ürkütmeye yetti.
Paradoksal olarak ilk yarı gol atamadığımıza sevindim. Atsak konçertoyu dinlememiz gecikebilirdi. Takım yapmayı bilmeyen yaşlı Çaylak, Rodrigo'yu oyuna sokmayı aklına bile getirmezdi. Yanlışlıkla Bruma'yı oyuna soktular sandık. Tipi, stili, hızı, öldürücü çalımları aynıydı. Sabri gibi lanetli bir futbolcuya gol attırmasıyla da gitarın tellerine ilk dokunuşunu yaptı. Bruma-Sneijder-Podolski-Rodrigo- Sinan Gümüş, 58 Dünya kupasının unutulmaz Brezilya'sının unutulmaz ölüm forveti Didi-Vava-Pele-Zagolla-Garrinca 5 lisini oluşturabilir.
Gördük ki Linnes sağ bekte aklıyla oynar, boyu uzun kafa topuna çıkabiliyor, tekniği iyi, çalım atıp adam geçebiliyor, en önemlisi orta yapacağı zaman yüzücü gibi kafasını çevirip bakıyor, orta değil pas atıyor. Ah bir de maçın başındaki sakatlığı ciddi olsaydı! JOR için Meram Bağları'na dalıp izinsiz üzüm yemek gibi olacaktı. Sezonu kapattı derler, Sabri'yi garanti ederlerdi. Şans işte, bazılarının götünü doğarken evliyalar yalardı, Sabri hem golü attı, hem bütün gol pozisyonlarında vardı. Gol attığı için yerini sağlamlaştırdı belki ne var ki üzüm yemenin de bir ölçüsü var, kararında yersen şarap içmiş olursun, fazla yersen pekmez sıçarsın JOR Efendi.
Kötü oyunla bir maçı daha atlattık, Sneijder cezalı, her işte vardır bir hayır, JOR memnun olmuştur, mecburen bu 5 liden 3 üyle sahaya çıkacak, Karabük maçını da geçersek taraftar geri dönüş yapar, vakit çok erken daha Galatasaray iyi oynamadı. Kadro gurubundan çıkan en iyi takım bu değil, futbolcular da son düzlüğe tam kapasiteyle girmek ister, ligin bitimine 5-6 hafta kalmış olsa, Fener, Beşiktaş maçları dahil takım puan kaybetmez derdim. Görünen o ki ızdırap çeke çeke ilerleyeceğiz. İçeriden bir ihanete uğramazsak, Başkansız, Hocasız, bir Şampiyonluk daha görürüz.
Zorlu deplasman, kudurmuş seyirci önünde, kötü oyunla üstelik Sabri'nin golüyle galip gelmek rakiplerin kimyasını çok kötü bozar. 5-0 yensek bu kadar koymaz, tv.leri seyretmiyorum kim bilir nasıl ağlıyorlardır. Ölümüz bu, 5-6 futbolcuyla De Jong'la, Linnes'le galip gelmesini beceren mübarek forma, 11 kişiyle sahada olduğunda neler yapabileceğini dosta düşmana bir kere daha gösterdi. Korku filmi izler gibi izlesinler artık kendi maçlarını. Düşünün Fener'den 2 puan gerideyiz, Konya ile deplasmanda oynuyor, mutlak puan kaybetmesini beklediğimiz, dilediğimiz maç, hezimetten kurtulmuş, berbat oynamış, en kötü futbolcusu gol atmış, Konya'nın en iyi oyuncusu atılmış, hakem Konya'nın penaltılarını vermemiş(bize de öyle görünecek),sinirden bizim maçı bile seyredemezdim.
Bu gece de ölmedik, Bu dağlarda Aslan olmalıyız, olamazsak çakallara yem oluruz. Direnin Çocuklar, Galatasaray'dan başka hiç bir şeyimiz yok.
Son 2 yılın yedek kulübelerine baktığımızda, ilk defa bu gece kenarda oturanların, oynayanlardan daha iyi olduğunu gördük. Kötü olan, neden ısrarla, sahaya sürsen rakibi boğacak adamların varken ısrarla ben artık futbolu bıraktım diyenler oynatılıyor? İyi olan, kötü futbolcularla en fazla kaleci dahil 3 kişinin iyi oynayabildiği takımla bu kadar puan toplamışız, sahaya sürecek daha en az 5 futbolcumuzun olması.
Selçuk İnan, Carole başta, takımın puan kaybetmesi için ellerinden geleni fazlasıyla yaptı. Artık Selçuk İnan'dan iyi futbol beklentimiz kalmadı, Uzun zamandır, hepimiz aynı fikirdeyiz, daha kötü oynayamaz dediğimiz her maç bir önceki maçı arar olduk. İlk defa seyrediyor olsam kesin şike yapıyor derdim. Yine de diyorum, bir futbolcu bu kadar kötü istese de oynayamaz. Kötü oyunu bence bilerek oynuyor. Galip geldiğimiz bir maçta yazayım da, tabela yazdırıyor denmesin. Takım Arabistan'a boşuna götürülmedi, yeni sahip Emir malı görücüye çıkardı. Gidiş Galatasaray'ın bir Arap tarafından satın alınışı gidişi ve bu işi alıştıra alıştıra yapıyorlar. Tetiği de Selçuk'a çektiriyorlar. Kazandığımıza sevindiğine beni kimse inandıramaz. Dursun'dan, JOR'dan çöplerden kurtulmak için satışa sevinecek çok Galatasaraylı olduğunu da biliyorum. 10 kişi kalmış takıma karşı bile oyunu forse edemiyorsak, son saniyede kendi 18 imize top kesiyorsa, bunun adı futbol değil, ihanettir.
Kırık parmakla kaleye geçen, bir topu da 1 metreden kurtaran Muslara'ya bir kere daha minnet duydum. Yıllarca topu şişiriyor, yan topa çıkmıyor diye söylendim durdum. Önündeki kazmalara rağmen yıllardır direniyor, bir kaleci değil, bir Adam transfer etmişiz. Bu maçı da kendisine yazıyorum.
Kazmalar demişken, Galatasaray savunma tandemini bir teknik süpürücü, ve gözünü budaktan sakınmayan bir kasap tarafından oluşturduğunda Şampiyonluklar geldi. Papaz-Cüneyt, Falco-Stump, Popescu-Bülent ve en son Ufo-Semih'le destanlar yazmıştık. Ahmet Çalık'ı tanımıyorum, Semih'ten daha kötü bir stoperin olamayacağı, teknik bir stoperin de alınmayacağı varsayımı ile Hakan Balta-Ahmet ikilisi kör topal da olsa bizi yarışta tutacak diyorum.
Maç 11 ini öğrendiğimde takımın topu rakip 18 e sokamayacağını öngördüm. Hakan-Semih paslaşmaları rekor yaptı belkide, koca bir ilk yarıyı her zamanki gibi çöpe attık. Oynayan Galatasaray forması olmasa, Konyalı futbolcular girdikleri pozisyonları çok rahat gol yapabilirdi. Nasıl ki bizim klasik oyunumuz deşifre oldu, rakipler de Galatasaray'a gol atmanın klasik metotlarını keşfettiler. Galatasaray'dan gol yemek istemiyorsan topun arkasına geç, basma, göreceksin ki Muslera-Semih_Hakan arasındaki paslaşmalarla en az 30 dakikayı atlatacaksın. Poescu-Bülent-Taffarel paslaşmalarını hatırlayın en az 2 futbolcuyu oyundan düşürürlerdi, bunlar oyundan düşmüş futbolcuyu, tekrar oyuna sokuyorlar. Kötü futbolumuzun 1. derecede sebebi budur. Muslera'ya şut çekmek büyük aptallık, sol tarafa akıllı toplar indir, Çöp Carole, muhtemelen yerinde olmayacak, olsa da müdahale etmeyecek, olabildiğince sıfıra in, içeri kes, stoperler eğilecek, kafayı mutlaka sen vuracaksın, vurdun, çerçeveyi buldu, uzak köşeye gitti Bein TV almış futbolumuzu, tabela değiştiricisini çağır. En az 3 defa aynı taktikle, çalışılmış kombinasyon yaptılar, dediğim gibi mental eksiklikleri, büyük takıma, büyük kaleciye karşı çok daha garanti vurmak istedikleri için kaçırdılar. Gol olmaması, savunmanın iyi olmasından değildi. Muslera'ya her ne kadar top gelmese de, sakat sakat kalede olması bile rakibi ürkütmeye yetti.
Paradoksal olarak ilk yarı gol atamadığımıza sevindim. Atsak konçertoyu dinlememiz gecikebilirdi. Takım yapmayı bilmeyen yaşlı Çaylak, Rodrigo'yu oyuna sokmayı aklına bile getirmezdi. Yanlışlıkla Bruma'yı oyuna soktular sandık. Tipi, stili, hızı, öldürücü çalımları aynıydı. Sabri gibi lanetli bir futbolcuya gol attırmasıyla da gitarın tellerine ilk dokunuşunu yaptı. Bruma-Sneijder-Podolski-Rodrigo- Sinan Gümüş, 58 Dünya kupasının unutulmaz Brezilya'sının unutulmaz ölüm forveti Didi-Vava-Pele-Zagolla-Garrinca 5 lisini oluşturabilir.
Gördük ki Linnes sağ bekte aklıyla oynar, boyu uzun kafa topuna çıkabiliyor, tekniği iyi, çalım atıp adam geçebiliyor, en önemlisi orta yapacağı zaman yüzücü gibi kafasını çevirip bakıyor, orta değil pas atıyor. Ah bir de maçın başındaki sakatlığı ciddi olsaydı! JOR için Meram Bağları'na dalıp izinsiz üzüm yemek gibi olacaktı. Sezonu kapattı derler, Sabri'yi garanti ederlerdi. Şans işte, bazılarının götünü doğarken evliyalar yalardı, Sabri hem golü attı, hem bütün gol pozisyonlarında vardı. Gol attığı için yerini sağlamlaştırdı belki ne var ki üzüm yemenin de bir ölçüsü var, kararında yersen şarap içmiş olursun, fazla yersen pekmez sıçarsın JOR Efendi.
Kötü oyunla bir maçı daha atlattık, Sneijder cezalı, her işte vardır bir hayır, JOR memnun olmuştur, mecburen bu 5 liden 3 üyle sahaya çıkacak, Karabük maçını da geçersek taraftar geri dönüş yapar, vakit çok erken daha Galatasaray iyi oynamadı. Kadro gurubundan çıkan en iyi takım bu değil, futbolcular da son düzlüğe tam kapasiteyle girmek ister, ligin bitimine 5-6 hafta kalmış olsa, Fener, Beşiktaş maçları dahil takım puan kaybetmez derdim. Görünen o ki ızdırap çeke çeke ilerleyeceğiz. İçeriden bir ihanete uğramazsak, Başkansız, Hocasız, bir Şampiyonluk daha görürüz.
Zorlu deplasman, kudurmuş seyirci önünde, kötü oyunla üstelik Sabri'nin golüyle galip gelmek rakiplerin kimyasını çok kötü bozar. 5-0 yensek bu kadar koymaz, tv.leri seyretmiyorum kim bilir nasıl ağlıyorlardır. Ölümüz bu, 5-6 futbolcuyla De Jong'la, Linnes'le galip gelmesini beceren mübarek forma, 11 kişiyle sahada olduğunda neler yapabileceğini dosta düşmana bir kere daha gösterdi. Korku filmi izler gibi izlesinler artık kendi maçlarını. Düşünün Fener'den 2 puan gerideyiz, Konya ile deplasmanda oynuyor, mutlak puan kaybetmesini beklediğimiz, dilediğimiz maç, hezimetten kurtulmuş, berbat oynamış, en kötü futbolcusu gol atmış, Konya'nın en iyi oyuncusu atılmış, hakem Konya'nın penaltılarını vermemiş(bize de öyle görünecek),sinirden bizim maçı bile seyredemezdim.
Bu gece de ölmedik, Bu dağlarda Aslan olmalıyız, olamazsak çakallara yem oluruz. Direnin Çocuklar, Galatasaray'dan başka hiç bir şeyimiz yok.
25 Ara 2016
GalataSARBİ; Galatasaray 5-1 Alanyaspor
Titreyen Göl'deki tatil köyleri bu sezon sinek avladı. Hokkabazlık yapan, dans eden animatörler işsiz kaldı top oynamasını bilen Afrika'lı animatörleri de toplamış, ağır idman yaptırmış derlemişler, Alanyaspor forması giydirmişler. Hayatlarının en güzel gecesiydi, Arena'ya çıktılar, Muslera'ya karşı oynadılar, üstüne bir gol attılar, Sneijder'e sataştılar, Bruma'dan yemediler, finali güzel yaptılar. Yeni yıllarını şimdiden kutluyorum.
7 yabancı ilk 11 deydi, biz Fransız takımıyız, Alanya Türk takımı. Sabri, Semih, Selçuk Fransa vatandaşı olup da top oynamak için bir halı sahaya gitse oynatmazlar. Yapacakları tek iş, çöplerden kağıt toplamak olurdu her halde. O da Cezayirli, Faslılardan sopa yemezlerse.
Ben bu hafta yemedim içmedim araştırdım. Sarbi(Sabri değil)nin sözleşmesini ele geçirdim. Doğru tahmin etmişim, Yıllardır şüpheleniyordum. Rahat olun çocuklar Sarbi para falan almıyor. Sülalesi taaaa takımın kuruluş yıllarına dayanıyor, uzaktan Ali Sami Bey'in arkadaşı dedesi. Riva arazisi de dedesinden kalma. Kaddafi'nin oğlu vardı, iyi top oynardı, ama babası çok zengin olduğundan üstüne para vererek oynamak istiyor, yine de gariban bir takım bulamıyordu. Babası İtalya'dan bir takım satın aldı, Kaddafi'nin oğlu oynadığı, kadroya girdiği her maç kulübe para ödüyordu. Sarbi Bey'de aynı o hesap. Maç başı para ödüyor. Galatasaray'da paraya ihtiyacı olan takım, Linnes'i oynatsalar para ödeyecekler, nasıl olsa Galatasatay bir şekilde idare ediyor, Bari Sarbi'yi oynatarak para kazansın.
Yani çocuklar demem o ki, Sarbi'den kurtulmanın tek yolu, Sarbi'den daha iyi bir sağ bek bulmak değil, Yok çünkü böyle bir olasılık, daha kötüsü olmadığı halde sürekli o oynuyorsa iş futbol değil. Çare, Riva'dan gelecek parayla borçları kapatmak, Sarbi'nin parasına ihtiyacın kalmamasıdır. Topun, formanın bile sahibi, dua edin de takımın formasına kendi Ferrari'sinin resmini koydurmasın. Ben kendi payıma artık hakkında kötü bir şey yazmamaya karar verdim. Topla buluştuğu ilk pozisyondan, son dakikada sakatlanana kadar ağır küfrümü edip, Sarbi goygoyu sisteminden çıktım. Ne hali varsa görsün, yok hükmündedir.
Maça 12.000 kişi gitmiş, bence çok büyük bir rakam. Ölü seyretmeye kim gidecek. Anca ölü sahibi mecburen cemaati oluşturuyor. Sneijder'i oynatma 5.000 e düşer. Çöpleri oynatma en az 20.000 kişi daha maça gelir.
Galatasaray Taraftarı bundan büyük, maça gidenleri kast etmiyorum. Sosyal platformda yazılanlara bakılırsa 5 gol attığı oyundan memnun değil. Ben de değilim. Ama el insaf, Başkan'ı yok, Hocası yok, her maç 5 çöple oynamak zorunda, attığı goller Barca golü, yedikleri goller S3 Golü( Selçuk kaptıracak, eskorta başlayacak, Sabri ortaya engel olamayacak, Semih kafaya çıkamayacak). Yere göğe sığdıralamayan üstelik bizi yenen Fenerbahçe'nin önünde, Beşiktaş'ın da üstünde aslında. Lağım futbol şebekesinin korkusunun sebebi de bu, ya Hocası olsa, ya tam kadro oynayabilse, Allah muhafaza. 2. yarı fikstür avantajı var, BJK, FB Arena'ya gelecek, kuşanıp bekleyeceğiz. Maçlarımızı kazanırsak Şampiyon oluyoruz. Galatasaray forması direniyor. Son viraja bu şekilde girilirse işi bitiririz. Şenol Güneş'in ağlamaları, hakemlerin kıyakları da bir işe yaramayacak.
Hakem demişken, Halis Özkahya hocayı da tebrik etmem lazım. Beni şaşırtmadı, Hakemi'de yeneceksin büyük takımsan. De Jong'un dalışı topa, faul yok, sarı kart verdi, Büyük Kaptan isyan etti pozisyona ona da sarı kart vererek zevk yaptı.Bizdeki hakemler büyük futbolculara kart gösterme fetişisti. Hagi'de bir hakem yüzünden erken ayrıldı Ülkemizden. Ben razıyım, her maç hakem bizi yakmaya çıksın. Galatasaray büyükse, hakemleri arkasına değil, karşısına aldığı için büyüktür.
Sneijder için bu sefer başkaları yazsın. Ben kötü oynadığı maçlarda yazarım. Yeter ki çabuk şişsin alnının damarları. Pası kötü yere attı diye arkadaşına kızan kaptana değil, dünyaları kaçıran yoldaşının sırtını sıvazlayan kaptana hasretiz. Arkadaşı sarı kart aldı diye Hakeme efelenen kaptana. Bu maç De Jong'u yazmaya devam edeceğim. Pitbull gittiğinden beri bir hicran yarasıydı orta sahamız benim için. Yeri dolmaz demiştim. King Kong olarak geri döndü. Orta saha, takımların sözcüsüdür, orta sahan kadar konuşacaksın. Konuşmadı, naralar attı yürüyedur.
Hamit'in ayakları futbol oynamayı bırakmış, ama beyin fonksiyonları Aynştayn gibi çalışıyor. Leş gibi futbol oynasa da Selçuk İnan'ı top diye oynar. Gücü yettiğince topu ileriye taşımaya gayret etti. Gol atmayı istedi, şet çekecek dermanı yok. JOR kovulursa takımın başına Hoca olarak geçebilir.
Dikkat eden yoktur belki,ben takip ediyorum.Serdar Aziz'in sahada olduğu hiç bir maçta kafa golü yemedik. Öyle ahım şahım bir futbolcu olmadığı halde kafa topu üstünlüğü sağlıyor. Yani bir tık üstü bir stoper olsa Galatasaray nasıl gol yer bilemiyorum. Penaltı dahil, Muslera şutlardan gol yemez, kahrolası yan toplar olmasa. Semih Kaya yan topta kafa vuramıyor, takımın tamamını değiştiremeyiz, Ufo gibi bir usta olsa, ağır işçiliğe Semih'i gönderip etrafını süpürebilir. Hakan Balta bu iş için yeterli değil. Sağ bek bulamayız, Linnes'e de gıcıklar, büyük bir suç işlemiş bilmiyoruz nedir. Çare 3-5-2 ye dönmek. Tolga-De Jong'la orta sahayı anırtmak, kükretmek, Podolski'yi iyileştirmek yeterli.Eksiğimiz yok, fazlamız var. Forma kendi kendine puanlar alıp lige tutunuyor.
Lağım Futbol yorumcularına, Galatasaray'ın farklı galibiyetinden çok Sneijder'in büyük futbolu koydu. Böğüredursunlar. Kendi ipimizi kendimiz çekelim. Bisiklette gibiyiz, yavaş da olsa mutlaka gitmemiz lazım. Durursak biteriz. Kenetlenin, Galatasaray'ın,büyük Galatasaray Taraftarından başka kimsesi yok.
Yıldız Tablosu;
Muslera 6, Sarbi -3, Semih 1, Hakan Balta 3, Carole 3, Selçuk -2, Hamit 6, De Jong 10, Yasin 8, Eren 4, Sneijder 9, Bruma 3
Maçın Adamı; De Jong
7 yabancı ilk 11 deydi, biz Fransız takımıyız, Alanya Türk takımı. Sabri, Semih, Selçuk Fransa vatandaşı olup da top oynamak için bir halı sahaya gitse oynatmazlar. Yapacakları tek iş, çöplerden kağıt toplamak olurdu her halde. O da Cezayirli, Faslılardan sopa yemezlerse.
Ben bu hafta yemedim içmedim araştırdım. Sarbi(Sabri değil)nin sözleşmesini ele geçirdim. Doğru tahmin etmişim, Yıllardır şüpheleniyordum. Rahat olun çocuklar Sarbi para falan almıyor. Sülalesi taaaa takımın kuruluş yıllarına dayanıyor, uzaktan Ali Sami Bey'in arkadaşı dedesi. Riva arazisi de dedesinden kalma. Kaddafi'nin oğlu vardı, iyi top oynardı, ama babası çok zengin olduğundan üstüne para vererek oynamak istiyor, yine de gariban bir takım bulamıyordu. Babası İtalya'dan bir takım satın aldı, Kaddafi'nin oğlu oynadığı, kadroya girdiği her maç kulübe para ödüyordu. Sarbi Bey'de aynı o hesap. Maç başı para ödüyor. Galatasaray'da paraya ihtiyacı olan takım, Linnes'i oynatsalar para ödeyecekler, nasıl olsa Galatasatay bir şekilde idare ediyor, Bari Sarbi'yi oynatarak para kazansın.
Yani çocuklar demem o ki, Sarbi'den kurtulmanın tek yolu, Sarbi'den daha iyi bir sağ bek bulmak değil, Yok çünkü böyle bir olasılık, daha kötüsü olmadığı halde sürekli o oynuyorsa iş futbol değil. Çare, Riva'dan gelecek parayla borçları kapatmak, Sarbi'nin parasına ihtiyacın kalmamasıdır. Topun, formanın bile sahibi, dua edin de takımın formasına kendi Ferrari'sinin resmini koydurmasın. Ben kendi payıma artık hakkında kötü bir şey yazmamaya karar verdim. Topla buluştuğu ilk pozisyondan, son dakikada sakatlanana kadar ağır küfrümü edip, Sarbi goygoyu sisteminden çıktım. Ne hali varsa görsün, yok hükmündedir.
Maça 12.000 kişi gitmiş, bence çok büyük bir rakam. Ölü seyretmeye kim gidecek. Anca ölü sahibi mecburen cemaati oluşturuyor. Sneijder'i oynatma 5.000 e düşer. Çöpleri oynatma en az 20.000 kişi daha maça gelir.
Galatasaray Taraftarı bundan büyük, maça gidenleri kast etmiyorum. Sosyal platformda yazılanlara bakılırsa 5 gol attığı oyundan memnun değil. Ben de değilim. Ama el insaf, Başkan'ı yok, Hocası yok, her maç 5 çöple oynamak zorunda, attığı goller Barca golü, yedikleri goller S3 Golü( Selçuk kaptıracak, eskorta başlayacak, Sabri ortaya engel olamayacak, Semih kafaya çıkamayacak). Yere göğe sığdıralamayan üstelik bizi yenen Fenerbahçe'nin önünde, Beşiktaş'ın da üstünde aslında. Lağım futbol şebekesinin korkusunun sebebi de bu, ya Hocası olsa, ya tam kadro oynayabilse, Allah muhafaza. 2. yarı fikstür avantajı var, BJK, FB Arena'ya gelecek, kuşanıp bekleyeceğiz. Maçlarımızı kazanırsak Şampiyon oluyoruz. Galatasaray forması direniyor. Son viraja bu şekilde girilirse işi bitiririz. Şenol Güneş'in ağlamaları, hakemlerin kıyakları da bir işe yaramayacak.
Hakem demişken, Halis Özkahya hocayı da tebrik etmem lazım. Beni şaşırtmadı, Hakemi'de yeneceksin büyük takımsan. De Jong'un dalışı topa, faul yok, sarı kart verdi, Büyük Kaptan isyan etti pozisyona ona da sarı kart vererek zevk yaptı.Bizdeki hakemler büyük futbolculara kart gösterme fetişisti. Hagi'de bir hakem yüzünden erken ayrıldı Ülkemizden. Ben razıyım, her maç hakem bizi yakmaya çıksın. Galatasaray büyükse, hakemleri arkasına değil, karşısına aldığı için büyüktür.
Sneijder için bu sefer başkaları yazsın. Ben kötü oynadığı maçlarda yazarım. Yeter ki çabuk şişsin alnının damarları. Pası kötü yere attı diye arkadaşına kızan kaptana değil, dünyaları kaçıran yoldaşının sırtını sıvazlayan kaptana hasretiz. Arkadaşı sarı kart aldı diye Hakeme efelenen kaptana. Bu maç De Jong'u yazmaya devam edeceğim. Pitbull gittiğinden beri bir hicran yarasıydı orta sahamız benim için. Yeri dolmaz demiştim. King Kong olarak geri döndü. Orta saha, takımların sözcüsüdür, orta sahan kadar konuşacaksın. Konuşmadı, naralar attı yürüyedur.
Hamit'in ayakları futbol oynamayı bırakmış, ama beyin fonksiyonları Aynştayn gibi çalışıyor. Leş gibi futbol oynasa da Selçuk İnan'ı top diye oynar. Gücü yettiğince topu ileriye taşımaya gayret etti. Gol atmayı istedi, şet çekecek dermanı yok. JOR kovulursa takımın başına Hoca olarak geçebilir.
Dikkat eden yoktur belki,ben takip ediyorum.Serdar Aziz'in sahada olduğu hiç bir maçta kafa golü yemedik. Öyle ahım şahım bir futbolcu olmadığı halde kafa topu üstünlüğü sağlıyor. Yani bir tık üstü bir stoper olsa Galatasaray nasıl gol yer bilemiyorum. Penaltı dahil, Muslera şutlardan gol yemez, kahrolası yan toplar olmasa. Semih Kaya yan topta kafa vuramıyor, takımın tamamını değiştiremeyiz, Ufo gibi bir usta olsa, ağır işçiliğe Semih'i gönderip etrafını süpürebilir. Hakan Balta bu iş için yeterli değil. Sağ bek bulamayız, Linnes'e de gıcıklar, büyük bir suç işlemiş bilmiyoruz nedir. Çare 3-5-2 ye dönmek. Tolga-De Jong'la orta sahayı anırtmak, kükretmek, Podolski'yi iyileştirmek yeterli.Eksiğimiz yok, fazlamız var. Forma kendi kendine puanlar alıp lige tutunuyor.
Lağım Futbol yorumcularına, Galatasaray'ın farklı galibiyetinden çok Sneijder'in büyük futbolu koydu. Böğüredursunlar. Kendi ipimizi kendimiz çekelim. Bisiklette gibiyiz, yavaş da olsa mutlaka gitmemiz lazım. Durursak biteriz. Kenetlenin, Galatasaray'ın,büyük Galatasaray Taraftarından başka kimsesi yok.
Yıldız Tablosu;
Muslera 6, Sarbi -3, Semih 1, Hakan Balta 3, Carole 3, Selçuk -2, Hamit 6, De Jong 10, Yasin 8, Eren 4, Sneijder 9, Bruma 3
Maçın Adamı; De Jong
19 Ara 2016
FSTÖ(Florya Silahsız Terör Örgütü); Osmanlıspor 2-2 Galatasaray
Biz Şampiyon olmayalım, hiç bir takım olmasın, zaten olacak takımın yeri liyakata, yüksek futbol hakem kurulu kararına göre olsa en fazla 10.luk. Gerekirse-ki gidiş o yönde de fakto gerekecek, kimse maça gitmeyecek- futbol yasaklansın. Yeter ki maçlardan önce saygı duruşu yapılmasın.
Terör; Tanımadığın insanları, bir ideal uğruna korkutmak, sindirmek, öldürmektir. Bu işi silahla yapanlara silahlı terör örgütü denir. Terörü sadece kara kuvveti silahıyla yapan örgüt, ideali ne olursa olsun terör örgütüdür. Terör örgütünün Kara kuvveti yanında savaş uçağı, savaş gemisi de varsa devlettir,ordudur.
75 lira maaş alan çocukların patlayıp, tabut içinde köylerine,kerpiçli evlerine döndüğü ülkede, Sabri futboldan 2 milyon yuro maaş alıyorsa, o ülkede sosyal barış gelmez, terör bitmez. Sabri-Hakan-Yasin-Selçuk-Carole silahsız bir terör örgütüdür. Amaçları bizim futbol zevkimize, aşkımıza top yekun saldırıya geçmek, hepimizi sindirmek, stada, televizyon başına getirmemek, hak etmedikleri bir işte, topa kaval kemikleriyle vurarak sistemden olabildiğince fazla para gasp etmektir. Açın sözlüğe bakın bu eylemin adı terör, eylemcisi de teröristtir. Terör saldırısına uğrayanın illaki tabut içine girmesi gerekmez, ben bu sene her maçtan sonra 2 gün kısmi felç geçiriyorum.
Biri 300. bir diğeri 100. maçına çıkmış. Biri de 350 maç oynamış. Koskoca Galatasaray teröre nasıl kurban gitmiş. Bir zamanlar 100 maça çıkmış futbolcularımızın kapısında Avrupa Takımları pazarlamacıları yatardı. Vicdanı en kötü Galatasaraylı cevap versin, oynatmak kaydı şartıyla Galatasaray geri 4 lüsünü, geçtim süper ligi, bir alt ligde bedavaya alan takım çıkar mı?
Saha kötüymüş, defolun lan! Attığın golü Türkiye'de hangi takım atabilir, ayakta duramıyorsunuz da o golü nasıl attınız? devamlı atanlara da Barça diyorlar zaten. Saha kötü, Sabri kaval kemiğiyle asist yapar, saha buz, Bruma- Sneijder-Yasin cillop gibi sahada yapamayacakları pas trafiğiyle unutulmaz gol atar. Ülkenin uzak ara en kötü stoperi Semih Kaya maçtan sonra ayakkabısını gösterir, yedirdiği golü kötü sahaya bağlar, antrenmanlar dahil futbol hayatının tek golünü bu kötü dediği sahada atar(bir maçta beyninin arkasına çarpıp gireni saymıyorum)
Futbol oynamasını bilmediklerini biliyoruz, 75 lira maaş alan bombalanmış, yasını tuttuğumuz erlerden Galatasaraylı olanını, köy takımında oynayanını alıp oynat, şerefsiz oğluyum, Semih Kaya'dan, Sabri'den daha iyi oynar. Aklımızla alay ediyorlar, oynatmayacakları futbolcuları alıyorlar, 1 ay sonra oynatmayacakları başkalarını alacaklar. Beğenmediğimiz Olcan Adın, Carole'ü, kovduğumuz Burak Yılmaz, Eren Derdiyok'u top diye oynarlardı. Dün şov yaptı, Mehmet Güven kravatlı eşkiyalara kurban gitmese bugün Zidane olurdu. Uğur Uçar'lar, Oğuz Sabankay'lar, Ferhat Öztorun'lar gibi niceleri Florya Silahsız Terör Örgütü tarafından şehit edildiler.
Bu sezon yediğimiz golleri aklınıza getirin. Çöp Carole tarafına uzun top at, korkma mutlaka Sabri ofsaytı bozuyordur, mümkün olduğu kadar öne çık Carole basmaz, yanında eskortluk eder, orta yapabileceğin noktaya kadar ak, Sabri'ye doğru kes, stoperler kafaya çıkmaz, Sabri'de aşağı doğru yükselir, her topa senin adamın kafa vuracak, Muslera kurtardı kurtardı, kurtaramadığı top çerçeveyi bulduğunda tabelacıyı çağır. Galatasaray'a gol atamayanın, hadi kalecisi iyi kurtarıyor, pozisyona giremeyen hocanın lisansını yırtmak lazım. Muslera'nın başına bir halt gelse Cenk kaleye geçse şu an 18.ydik zaten.
Sabri'nin attığı taçları unutan varsa lütfen bir sonraki maç dikkat etsin. (çok önce yazı yazmıştım, kaynak google; Sabri'nin uzun taç atışı) yarım dakika düşünüyor, sonra birine doğru gülle atıyor, o birinin kafasından seken top bize atak olarak dönüyor. Sağ taraftan taç atıldığında tekrar taca at, rakibe ver daha iyi. Başımızdaki çöp, bunu da mı görmüyor? Olamaz, o zaman tezlerimizin doğruluğundan şüpheye düşeriz. Hepimizden akıllı, hepimizden iyi biliyor, esir alındık, taarruz ediyorlar, terör saldırısı var. Oynamak için değil oynamamak için kurgulanmış her şey. Takım terör şebekesi marifetiyle her maça yenilmeye çıkıyor, her maç bir futbolcu kendi kalesine şut çekiyor. Atamıyorlar, girmiyor, olmadık futbolcu gol atıyor, şebekeye dahil olmayan biri bir şekilde gol atıyor, Galatasaray yenilmiyor, üstüne Şampiyon bile oluyor. Dünya'da örneği yok, Başkan'ı, Hocası olmayan, her maç en az 5 futbolu bilmeyenle maça çıkan takım nasıl olur da Şampiyonluğa oynar, oynadığıyla kalmaz olur. Mübarek forma sayesindedir. Başka bir açıklaması olamaz. Galatasaray en son Şampiyon olduğunda Hamza yapmadı dememizin sebebi de budur.
Puan cetveline bakıyoruz, her maçımızı kazanırsak Şampiyonuz. Yani başka takımların puan kaybını beklemiyoruz. Lağım Medyasını izleyenler sanır ki Beşiktaş Fenerbahçe kopmuş Galatasaray'a fark atmış. Ben boşuna demiyorum her yazımda büyüksün Galatasaray Taraftarı diye. Ligin en iyi takımına karşı, deplasmanda son dakikada beraberliği kurtarmış takım için söylenen yazılan en hafif şeyler bunlar. Beşiktaş'lı olsak gölü Necip atsa, hava alanında çiçeklerle karşılardık. Bizler daha dün Real Madrid maçında Eboue'nin çıkartılıp, Elmander'in oyuna alındığını , koskoca Morinho'nun korkudan Ronaldo'yu sol bek oynattığını gören takımın taraftarıyız. Sebebi ne olursa olsun, 2 sağ bekle 4 stoperle oynayan, Sneijder'i çıkartıp, Chedju'yu oyuna alan Hoca, bağlarımıza izinsiz girmiş üzümlerimizi yemiştir demektir. Pekmez sıçana kadar kovalayacağız.
Bir de bize Fransız demeleri yok mu? Futbol-u Aliye Osmanlı takımıymış. Halis muhlis saf kan Türk takımına karşı oynamışız. 14 futbolcudan 10 u yabancı. Ulan çomar, biz Fransız takımı olsak Sabri-Semih-Yasin-Selçuk o takımda futbol oynayabilir miydi. Eyfel Kulesi dibinde dilenir, Şanzelize Bulvarı'ndaki çöplerden kağıt toplamaz mıydı?.
Başka maçları izlemiyorum, 15 defa bizi 15 de değişik takım seyrettim. Bana göre ilk 4 Osmanlı- Başakşehir- Antalya- Karabük, son 4 Fenerbahçe- Galatasaray-Beşiktaş-Trabzonspor'dur. Fener'de döverler, Sabri Galatasaray'da olmayıp Beşiktaş'ta 15 sene banko oynasaydı, Beşiktaş en az 3 defa küme düşmüştü. Bizde de dayak yemeden gitmiyorsa Galatasaray'ın Şampiyon olması sayesinde. Bir garip kısır döngü var.
Bu sezon her maç kötü oynadık, ama ilk defa topla oynama,pozisyon üstünlüğü bakımından ezildik.Hoca zaten gol attığında ne yapacağını bilmiyor, horozlu şeker yalayan, çikolatayı üstüne döken çocuklar gibi seviniyor, biraz sonra anasından dayak yiyeceğini aklına bile getiremiyor. Linnes'in oynayacağı tek zemin bu zemindi, kafadan oynatmadı, 46 dakika dayanamıyor, Terör JOR'u da etkiliyor.
Formül yazıyoruz, teorem ortaya koyuyoruz. Taraftar bıraktı, forma ne kadar taşıyacak?
Sabri-Carole bekleriyle oynadığın, santrforun da Eren olduğu sürece iyi futbol seyretmeyi unutun. Şampiyon olurmuyuz? oluruz. Büyük takım refleksi, winner özelliği Hamza'yı yaptığı gibi JOR'u da Şampiyon yapabilir. Ama takım asla iyi futbol oynamaz, bizim gibi işi neticeyle değil de Hatice'yle olanlar da ağlar durur,
Vah Galatasaray'ım vah!
12 Ara 2016
Polis Haydar; Galatasaray 3-1 Gaziantepspor
Gözyaşları eşliğinde sahaya çıkıldı, maç polisleri dokunsan ağlayacak kadar üzgün, Vatan desen, yürüyün desen ölümlere gidecek kadar öfkeliydiler. Kaptan Çevik neferinden birini tribünlere götürürken biz de bittik. Bizim maçların dışında maç seyretmediğimden bu sezon 15 takım seyredebildim. Uzak ara en kötü futbol oynayan takım biziz. Şampiyonluk maçına çıktık, kazanırsak başka takımların puan kaybına bakmadan kendi maçımıza bakabilecek duruma gelecektik. Normalde, liyakata, hakim kararına göre olsa 18. olmamız gereken ligimizin ahval ve şeraiti buydu. Bütün maçlarımızı kaybedebilirdik. Forma bir şekilde gol atıyor, puan alıyor, tabelaya tutunuyordu. Demem o ki, kötü oynayacağımız garanti maçın sonunda puan kaybetsek, bu ortamda maç mı yapılır diyenlere hak verecektim.
Sabri yerine Linnes'i görünce kendimi çimdikledim. Gerçek olamazdı, Sabri sakat değil, cezalı değil ki- görülmüş şey değil- kulübede, düşmanı Linnes sağ bekteydi. Çocuk ne zaman topla buluşsa gözü kenardaydı. Bu şartlar altında Dany Alves'i getir 3 maç banko oynayamaz. Linnes'in nasıl futbolcu olduğunu bilmiyorum. Henüz görmedik, ama aptal olduğu garanti. En azından celebi, insan satıcısı da salakmış. Galatasaray'da Sabri vakası varken, sağ bek olarak gelen futbolcuyu, Florya'ya antrenman sahasına değil, Bakırköy'e Mazhar Osman'a çıkarmak lazım. Koskoca Eboue maymun oldu, sen kimsin? 50 km hızla atak yapmayacaksan, 5 kişiyi çalımlayıp isabetli orta yapmayacaksan, 10 metre sıçrayıp kornerde top uzaklaştıramayacaksan, 50 metre mesafeden kaleye şut çekip gol atmayacaksan, sağ taraftan tek bir atağa bile geçit vermeyeceksen, defol, sağ bekin tapusu Sabri'nindir.
50 yıla yakındır çok kötü hocalar gördüm, nefret ettiklerim bile oldu, Misal Held yüzünden 1 sezon maça gitmedim, Hamza yüzünden taraftar olduğum güne lanet ettim. Bu kadar aptalını, düşük profillisini ilk defa görüyorum. Futbolun F sinden haberi yok. Var diyorsa daha beter, o zaman haindir, işbirlikçidir, Galatasaray'ı bilerek kötü oynatan düşmandır. Hiç bir planı yok, gol atarsa, yerse, rakip 10 kişi kalırsa, ben 10 kişi kalırsam, kaç dakika var maçın bitimine, kaç oyuncu değiştirme hakkı var, kesin bilmiyor. Sakatlık olmadığı sürece kendi sahasında öndeyken, rakip çok kötüyken sağ bek çıkarıp, sağ bek alan Hoca, yardımcı hoca bile olamaz. Kovun gitsin, kendisi gibi yardımcı bir hocayla idare ederiz, forma bu bakarsın Hamza zamanını yeniden hatırlar, kendi kendine Şampiyon olur, o yardımcıyla yeni sezona başlarsın, sonra o da kendini Hoca sanır, bir futbolcuya takar, seneye bu vakitlerde onu da kovdurur, bir sonraki sene kovmak üzere onun yardımcısını Hoca yaparız.
Bizdeki kadro mühendisliği kocası zengin leş karıların markete girmesi gibi. Nasıl olsa parayı başkası veriyor, arabaya ne bulursan at. Babanın parası olsa sakız almazsın. Siktiretgitson'un, JoseAğa'nın, hücum etmeyeceksin, gole gitmeyeceksin madem, Derdimiz mi YOK, Eren'in ne işi var arabada. Bütün futbolcuların mevcut futbolu geriye gitti. Tolga Ciğerci çöpe atıldı, Ched kayboldu, Eren bitti, Bruma bile gittikçe kötü oynuyor, Podolski bazen 10-15 dakika kadraja bile giremiyor.
Maçtan önce ilk 10 dakikada ofsayttan bir gol yesek, 2 penaltımız verilmese de maç seyretsek diye içimden dilemedim dersem yalan olur. Biz böyle derken golü erken bulduk. Taraftar olarak önceden futbolcularla temasa geçmiştik. golü atan polise koşacaktı, Yasin'e kısmet oldu. Sneijder, Podolski atsın çok istedim. Bütün Dünya o resmin hikayesini yazıyor olacaktı. Yasin Öztekin lokal kaldı.
Riera-Eboue gibi santradan geriye getiremediğimiz beklerden, Carole-Sabri santrayı geçmeyen çöp beklerine gerileme, futbolumuzun gerilemesinin somut ifadesidir. Kaç maçtır aynı şeyleri yazıyorum, bu beklerle devam ettiğimiz sürece hiç bir maçı forse edemeyiz. Her maç topla oynama yüzdesi bizde olur, gole ihtiyaç olduğunda vakit varsa saldırırız, atarsak geri çekiliriz. Antep 10 kişi kalmış 2-1 yenik, taraftar oyunu ıslıklıyor, korkudan, pasları ancak korkusuz Muslera atsın diye geriye veriyorlar. Şampiyon olma ihtimalimiz var, iyi oynama ihtimalimiz yok.
Maç bitti, Yasin Öztekin'i 3 gol attığı maçın en kötü oyuncusu ilan ettik. Eleştiri yağmuruna tutuldu, Galatasaray futbolcusu değil dendi, ben biraz daha ileri gidip veryansın ettim. Galatasaray'da limon taşıtmam böyle futbolculara. Büyük Galatasaray Taraftarı sosyal medyası futboldan çok iyi anladığı için, rezil ötesi 3 gol atan futbolcusuna prim vermedi. Arda Turan 4 golün 3 ünü atmış, birini attırmış, lig maçında yedek. Adamlarda sistem var, bir tamirat yapmış, tornavida kullanmış, işi bitirmiş, şimdi matkaba ihtiyaç var, tornavida yerine kaldırılacak. Matkabı oynatacak. Bu yüzden büyük, gol atmasa da, atsa da ne zaman oynatılacaksa o zaman oynayacak. Bizde motto, galip geldim değişmem.
Maçın başını yazdık, yoğun duygusallık yaşandı, kötü futbolu buna bağlardık ama değil, Galatasaray'ın klasik oyun şekli bu, maç sonunda da alınan 3 puan, uçurumlardaki çiçeklere tutunmamızı sağlayıp ömrüzü bir hafta daha uzattık. Böylesi bir mücadele biçimi sürdürülebilir değil, darmadağın olabiliriz. Benim için maçın futbol açısından tek olumlu yönü ise King Kong'un Pitbullaş'maya başlamasıydı. 2. yarı Melo oyuna girdi sandım.
Polis Haydar kardeşlerim, buda gelir bu da geçer ağlamayın.
Sabri yerine Linnes'i görünce kendimi çimdikledim. Gerçek olamazdı, Sabri sakat değil, cezalı değil ki- görülmüş şey değil- kulübede, düşmanı Linnes sağ bekteydi. Çocuk ne zaman topla buluşsa gözü kenardaydı. Bu şartlar altında Dany Alves'i getir 3 maç banko oynayamaz. Linnes'in nasıl futbolcu olduğunu bilmiyorum. Henüz görmedik, ama aptal olduğu garanti. En azından celebi, insan satıcısı da salakmış. Galatasaray'da Sabri vakası varken, sağ bek olarak gelen futbolcuyu, Florya'ya antrenman sahasına değil, Bakırköy'e Mazhar Osman'a çıkarmak lazım. Koskoca Eboue maymun oldu, sen kimsin? 50 km hızla atak yapmayacaksan, 5 kişiyi çalımlayıp isabetli orta yapmayacaksan, 10 metre sıçrayıp kornerde top uzaklaştıramayacaksan, 50 metre mesafeden kaleye şut çekip gol atmayacaksan, sağ taraftan tek bir atağa bile geçit vermeyeceksen, defol, sağ bekin tapusu Sabri'nindir.
50 yıla yakındır çok kötü hocalar gördüm, nefret ettiklerim bile oldu, Misal Held yüzünden 1 sezon maça gitmedim, Hamza yüzünden taraftar olduğum güne lanet ettim. Bu kadar aptalını, düşük profillisini ilk defa görüyorum. Futbolun F sinden haberi yok. Var diyorsa daha beter, o zaman haindir, işbirlikçidir, Galatasaray'ı bilerek kötü oynatan düşmandır. Hiç bir planı yok, gol atarsa, yerse, rakip 10 kişi kalırsa, ben 10 kişi kalırsam, kaç dakika var maçın bitimine, kaç oyuncu değiştirme hakkı var, kesin bilmiyor. Sakatlık olmadığı sürece kendi sahasında öndeyken, rakip çok kötüyken sağ bek çıkarıp, sağ bek alan Hoca, yardımcı hoca bile olamaz. Kovun gitsin, kendisi gibi yardımcı bir hocayla idare ederiz, forma bu bakarsın Hamza zamanını yeniden hatırlar, kendi kendine Şampiyon olur, o yardımcıyla yeni sezona başlarsın, sonra o da kendini Hoca sanır, bir futbolcuya takar, seneye bu vakitlerde onu da kovdurur, bir sonraki sene kovmak üzere onun yardımcısını Hoca yaparız.
Bizdeki kadro mühendisliği kocası zengin leş karıların markete girmesi gibi. Nasıl olsa parayı başkası veriyor, arabaya ne bulursan at. Babanın parası olsa sakız almazsın. Siktiretgitson'un, JoseAğa'nın, hücum etmeyeceksin, gole gitmeyeceksin madem, Derdimiz mi YOK, Eren'in ne işi var arabada. Bütün futbolcuların mevcut futbolu geriye gitti. Tolga Ciğerci çöpe atıldı, Ched kayboldu, Eren bitti, Bruma bile gittikçe kötü oynuyor, Podolski bazen 10-15 dakika kadraja bile giremiyor.
Maçtan önce ilk 10 dakikada ofsayttan bir gol yesek, 2 penaltımız verilmese de maç seyretsek diye içimden dilemedim dersem yalan olur. Biz böyle derken golü erken bulduk. Taraftar olarak önceden futbolcularla temasa geçmiştik. golü atan polise koşacaktı, Yasin'e kısmet oldu. Sneijder, Podolski atsın çok istedim. Bütün Dünya o resmin hikayesini yazıyor olacaktı. Yasin Öztekin lokal kaldı.
Riera-Eboue gibi santradan geriye getiremediğimiz beklerden, Carole-Sabri santrayı geçmeyen çöp beklerine gerileme, futbolumuzun gerilemesinin somut ifadesidir. Kaç maçtır aynı şeyleri yazıyorum, bu beklerle devam ettiğimiz sürece hiç bir maçı forse edemeyiz. Her maç topla oynama yüzdesi bizde olur, gole ihtiyaç olduğunda vakit varsa saldırırız, atarsak geri çekiliriz. Antep 10 kişi kalmış 2-1 yenik, taraftar oyunu ıslıklıyor, korkudan, pasları ancak korkusuz Muslera atsın diye geriye veriyorlar. Şampiyon olma ihtimalimiz var, iyi oynama ihtimalimiz yok.
Maç bitti, Yasin Öztekin'i 3 gol attığı maçın en kötü oyuncusu ilan ettik. Eleştiri yağmuruna tutuldu, Galatasaray futbolcusu değil dendi, ben biraz daha ileri gidip veryansın ettim. Galatasaray'da limon taşıtmam böyle futbolculara. Büyük Galatasaray Taraftarı sosyal medyası futboldan çok iyi anladığı için, rezil ötesi 3 gol atan futbolcusuna prim vermedi. Arda Turan 4 golün 3 ünü atmış, birini attırmış, lig maçında yedek. Adamlarda sistem var, bir tamirat yapmış, tornavida kullanmış, işi bitirmiş, şimdi matkaba ihtiyaç var, tornavida yerine kaldırılacak. Matkabı oynatacak. Bu yüzden büyük, gol atmasa da, atsa da ne zaman oynatılacaksa o zaman oynayacak. Bizde motto, galip geldim değişmem.
Maçın başını yazdık, yoğun duygusallık yaşandı, kötü futbolu buna bağlardık ama değil, Galatasaray'ın klasik oyun şekli bu, maç sonunda da alınan 3 puan, uçurumlardaki çiçeklere tutunmamızı sağlayıp ömrüzü bir hafta daha uzattık. Böylesi bir mücadele biçimi sürdürülebilir değil, darmadağın olabiliriz. Benim için maçın futbol açısından tek olumlu yönü ise King Kong'un Pitbullaş'maya başlamasıydı. 2. yarı Melo oyuna girdi sandım.
Polis Haydar kardeşlerim, buda gelir bu da geçer ağlamayın.
7 Ara 2016
Abbasağa Tinercileri
Dolmabahçe Sarayı'nın atlarına, arabalarına bakarlardı 1 asır önce. Yaşı 40-50 den yukarı olanlar hatırlar Kara Kartal'dan çok daha fazla Arabacılar diye anılırlardı. İnönü Stadı oturdukları semte yürüme mesafesi olmasa, çoktan Sarıyer Gençlik, Beykoz Spor olmuşlardı. Ya da İsmet İnönü, stadı Gazhane'ye değil de Haliç'e yaptırmış olsa, ülkenin 3 numaralı takımı muhtemelen Alibeyköy Adalet veya Vefa olacaktı. Daha büyük olasılıktı, Adalet, Mensucat fabrikasının takımıydı, Şeref Stadı'nda Baba Hakkı balık ekmeğe top oynarken, Dimitri Sütlüce'de uykulukla rakı içiyor doğmamış çocuklarını Hasköy'den Haliç'e bırakıyordu. Beşiktaş'ta gençler Jimnastik beygirlerinde takla atarken, Vefa Lisesi'nın zamparaları kızlarla boza içiyordu, Beko, Beşiktaş Çarşısında gaz ocağı satarken Karagümrük'lü bitirimler Piyer Loti'de üçlü nargile sarıyorlardı. Statları yürüme mesafesi olsa koskoca Konstantinapolis, şimdilerde Kara Kara Gümrük, Vefa ya da A-da-let diye 50.000 kişiyle üçlü çekiyor olacaktı.
Yıldırım Demirören ülkenin en zenginlerinden ilk 5 e girer mi? girer. Fikret Orman illa ki Global Kraliyet Ailesinin içinde olacaksa, kendi beyanıyla yakışıklıymış en fazla bu ailenin playboylarına avcılık yapabilirdi. Ver parayı gitsin barlara, gece kulüplerine avlansın getirsin. Demem o ki iş servet beyanına kalsa, yaşam liyakata göre belirlense Fikret Orman'ın, Yıldırım Demirören'in yalısındaki müştemilatta kahya olarak çalışması lazımdı. Peki nasıl oluyor da daha dün Yıldırım Demirören'le menemen yiyen futbolcular, Fikret Orman'la pirzolaya, antrkot, havyara dönüşüm yapabiliyor. İnönü Stadı tarihe gömülürken hafriyattan Vahdettin'in çalamadığı altınlar mı çıktı da biz bilmiyoruz.
Konjonktürün bu Beşiktaş sevdasının sebebi ne ola ki? Bir bakıyoruz bütün lağım medyası Beşiktaş Maymunlarıyla istihdam edilmiş. Gazetelerde 3. sayfada bile yazılmayan Beşiktaş 1. sayfalara transfer olmuş. Ülkenin en temiz, bana göre tek teknik direktörü Şenol Güneş'in Beşiktaş'a memur edilmesinin futbolla açıklanabilir tarafı var mı? Yolda görsem tek bir futbolcusunu tanımam, maçını seyretmem, en kuvvetli oldukları periyotta elimizden zor kurtulmuş, Arena'da yensek altımıza alacağımız bu yere göğe sığdırılamayan takımın bizim görmediğimiz ne özelliği olabilir?
TRT 1 maçı verdi, yine de seyretmeyecektim başka takımla oynasalar. Bir zamanlar Dünyanın en büyük takımı, Labonovski'nin Dinamo'su olmasa, bir de Dinyeper Nehri'nin hatırı kalmasa. Bana ne Beşiktaş'tan,
Aşağılık kompleksimize bakar mısınız, Beşiktaş tur atlasaymış, bir sonraki sezon 2.takımımız ön eleme olmadan Şampiyonlar Ligi oynayacakmış. 1. Takımımızın oynadığı mecbur 6 maçı gördükçe şerefsiz evladıyım, 1. takımımızın da ön eleme oynamasını istiyorum. Varsa cesaretin, büyük takımsan ön elemeden korkmayacaksın. Elalemin Bayern'i 5 ön eleme maçı oynayacaksın deseler tırsar mı? Oynasanız ne olacak, sıçan gibi maçlarla bala kısmete ağlaya yalvara 6. maçı kazanırsan kalifiye olacak duruma gelebiliyorsun. Dua edin Abbasağa'da tiner çeken gariban Beşiktaş'lılara. Dua edin onlara acıyan Devrimci Enternasyonalizm bayrağını biteviye sallayan Kuzey'in Menekşe'lerine. Messi gibi, Ronaldo gibi açlara denk gelseydiniz 15 tane atarlardı. Kiev'de votka içmek Abbasağa'da tiner çekmeye benzemez.
Benfica 2. golü atamamışş, son saniye serbest vuruşuyla 1 puanı almışsın, 3-0 geriye düştüğün maçta mucize olmuş. Random adil işlese en fazla 2 puanla son maça çıkman gerekirken, grubun en kötü, iddiası kalmamış takımını yensen lider çıkacağın bir maçı oynayacaksın. Daha maçı oynamadan kaybetmişsin, 3 gün önce oynadığın aşağılık lig maçından sonra zırlamaya başlayacaksın. Ölmeyi bayılmak sanan zift medyasının nankör maymunları Şampiyonlar Ligini ülkeye getirmiş takımın zaferlerini yok saymış, unutturmaya soyunmuş. Daimi 3. küçük boy başaltı takımına sermayeyi yüklemiş.
Maça baktık, maçtan sonraya bakıyoruz. Görünmez bir el butona basmış. Koruma altına alınmış Beşiktaş'ın rezil ötesi futbolu, aşağılık tabelası yok sayılacak, elenme hakeme, dış güçlere, bahis lobisine yıkılacak. Hakemin tek hatası 6. golde yan hakeminin kaldırmadığı bayrağa uymak ve Türkçe bilmemek. Ben hakem olsam Türkçe bilen birini pis futbol akvaryumunda yüzen bir zamanlar temiz olan balığının arkasına dikerdim. O zaman o tek hatayı da yapmaz, anama avradıma söven Şenol Güneş'e kırmızı kart çıkartır, anasından doğduğuna pişman ederdim. Her hakemi Cüneyt Çakır, Mete Kalkavan sandınız. Ne var o pozisyonda, Kazma Bek kendi kendine düşüyor, düşerken de adama takılıyor, %100 penaltı, topa dokunmaya çalışsa sarı kart, topla alakası yok kırmızı kart. Delikanlıysanız, o pozisyonda penaltıyı Beşiktaş'a verse yine saldırırdık dersiniz. Demezdim diyorsanız, ya hakem haklı ya da biz şerefsiziz diyeceksiniz.
Beşiktaş'ın gerçek sahibi Abbasağa'lı Tinerciler, bir kaç nefes ara ver beni dinle. O golleri Tolga Zengin yeseydi bugün ne yapıyor olacaktınız. Delikanlılığınızdan şüphem yok, ölmüş anasına küfür ederdik dediğinizi duyuyorum. Sarı kartı varken, takım ölüm kalım maçına çıkmışken topa dokunamayıp faul yapan, sonra da topu Ural Dağlarına atıp maçtan kaçan şerefsiz özürlü, Ebu Bekir değil de Necip Uysal olsaydı ne yapardınız? Çocuğu hava alanında linç etmiştiniz.
Ey Aşağılık Türk Futbol Lağım Medyası, bu maçı bu futbolla bu sonuçla Galatasaray kaybetseydi de, lig 2.nizi şimdiden Şampiyonlar Ligi dışına atsaydı ne yapar, ne yazar, ne söylerdiniz? Söyleyemezsiniz, biz söyleyelim. Galatasaray kazansa gruptan çıkacağı 5 Şampiyonlar Ligi maçı oynadı.5inden de muzaffer ayrıldı. Yense UEFA kupasına gideceği maçta Milan'ı yenip yürüdü, UEFA Kupasını alıp, Dünyanın en büyük takımı olup döndü. Hiç kuşkunuz olmasın, Galatasaray köpeklerin ulumasına izin vermezdi, bu maçı kazanmadan ülkeye giriş yapmazdı. Topyekun unutturmaya çalıştığınız yakın tarih şahittir o büyük maceralara. Sami Yen'de 5 tane yemişti Chelsea'den en unutulmaz senesinde. Real'den 6 yeyip başladığımız grup maçlarına, rövanşta Ronaldo'yu korkudan sol bek oynarken seyrettik, bir sonraki sezon final oynayacak olan Juventus'u eledik.
Konu Galatasaray değil, konu Beşiktaş bile değil. Gerçek olan, bu ülkede futbol can çekişme seanslarını tamamlamış morga kaldırılmıştır. Bu ülkede Şampiyonlar Liginde oynayacak 2 takım zaten yoktur. 2. takım maçlarını tamamlamış, rezil olmuştur. Ölüyü diri gibi göstermeye çalışmak beyhude uğraştır. Hakkını verelim bahsi kapalım. Beşiktaş Dünyanın gelmiş geçmiş en büyük 3.südür. Olması gereken olmuş grubu 3. tamamlamıştır. Beklentiyle doğru orantılı düşünürsek başarılıdır.
Gerisi laf-ü güzaf
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)