27 Şub 2014

Ah Ulan Gaassaaayyy; Galatasaray 1-1 Chelsea

Ne güzel başlamıştı her şey, Kuralar çekildiğinde cillop gibi guruba düşmüştük. Real Madrid'in yanında Juventus'a yem olmak, arkadan Kopenhag'a da ezilip sonuncu olmak vardı. Ne güzeldi. Hatta, büyük Türk futbol düşünürü anında ürmüştü, Devletspor'un, TüpKardeşliğinin, Medya SülükBahçe'nin unutulmaz rekoru kırılır demişti. Gerçi imkansızdı, hiç kimse kıramazdı ama onlar 3 gol atmışlardı, Galatasasaray 2 gol atıp sıfır çekebilse, Futbol Federasyonumuz 40 gün 40 gece Peypır Muun'da ziyafet verecekti. Fakat o zaman da Drogba'yla Sneijder el ele Boğaz Köprüsünden atlamış olurlardı ya, onların çok da umurundaydı.

Maçlar başladı, ilk maçta Kralın Madrid'i 6 tane atıp kına satışlarına tavan yaptırdı. Üstüne Motor Sanat Terk Mühendis de kaçınca kolladıkları o sezon bu sezondu işte. Aç kurtların iştahıyla beklediler Juventus maçlarını. Galatasaray, büyük taraftarıyla mecbur maçları tamamladı. Sonuncu olur dedikleri eleme maçlarından İtalyan Şampiyonu'nu Arena Kabristanı'na gömerek sıyrıldı.

Köpeklerin duasının kabulü, gelecek sezonlara kalmıştı,

Arena, Juventus maçlarıyla Sami Yen Kapalısına evrilmişti, dün gece itibarıyla da Cehenneme. Bundan böyle Aslanların yuvası, Ali Sami Yen Cehennemi olarak anılacak, şanlı tribün tarihinin anısını sonsuza kadar yaşatacaktı.

Çelsi yatsın kalksın  Canterbury Başpiskoposluğu na mum yaksın, başlarında Morinyo vardı. Morinyo gitsin 1. İzabel'in eteklerini yüz sürsün, geçen yıl, koskoca Real Madrid'le, 3-0 yendiği maçın rövanşında, kan kustuğu dakikalardaki tecrübesine dua etsin. Galatasaraylı olduğum kadar eminim Morinyo hariç kim gelirse gelsin dün gece o cehennemden çıkamazdı. 

O büyük seyircinin gürültüsünü kesmek için maçın başında Ağrı Dağına bıçak çekti. Oyun ritmini arayan Galatasaray'ı hataya zorladı. Golden önce Muslera'nın kaza golü geliyordu. 604 taktiğinin büyük mağduru Eboue, götürdüğü topları, son anda kaptırıyordu. Futbol tanrıları hatanın cezasını kesmek için fazla beklemedi. Sonrasında şoku atlatmasına imkan vermemek için, Usta bütün bildiklerini sanki bu maçta kullanacaktı. Bu ne korkuydu? maçın ikinci yarısında anlayacaktık.

Mancini yeni alınan yabancılardan Hayroviç'i tribünden indirip Şampiyonlar ligi müziğini sahadan dinletti. Büyük futbolcular, büyük maçlarda doğardı. hayırlı futbolcuysa o büyük maç da bu maçtı. Sağ tarafımızın geçirdiği felç çözülecek gibi değildi. Hepimiz Eboue'yi çıkar diye kulübeye sinerji gönderdik. Mesaj alınmış, kenara Yekta gelmişti. Eboue yerine Hayro elini sıktı ilk olarak Tugay'ın. Hayırlı bir transfer değildi, Elazığspor'u, Rizespor'u yenmek için de bir yabancıyı transfer etmek fazla lükstü.  Üzerinde durmaya bile değmezdi.

Brezilya Milli Takımı açıklandı listede Pitbull yoktu, ve son iki maçta da Melo sanki Melo gibi oynamamıştı. 180 km hızla giden araba gibi, 160a, 140a düşüyordu. Yine de hızlıydı, ama araba Melo markaydı, görece düşüş vardı. Dün gece kan davalısı! Ramirez'e ikimizden biri fazla raconu kesmesi bekleniyordu. Erken gelen şok golle, Pitbull'un da savaş gücü düşüktü. Yekta'nın girmesiyle pansumanı yapıp kanamayı durdurduk. 

Maça hezimet veren Medya Sülükleri erken gole, çok erken sevindiklerini nereden bileceklerdi ki? Takım çabuk toparlandı, Muslera'nın 2. gole izin vermediği anda da geri dönüş başladı. Drogba'nın, Sneijder'in kolay teslim olacağı maç değildi. 

İkinci yarıyla beraber Cehennem azabı başladı Morinyo'nun. Orta sahada yaptıkları sarı kartsız faullerle sıçan gibi oynamaya başladılar. Kalecileri, daha 40 dakika varken vakit geçirmekten sarı kart aldı. Hezimet bir türlü gelmiyor, Türk Futbolseverlerinin nabzı 3.5 atıyordu. İstermisin şimdi Galatasaray öne geçsin de hepimiz kahrolalım demeye başladılar, olmaz demeyin sakın, eminim. Direniş sürüyordu, Drogba'nın kafasından seken topa Selçuk can havliyle dokunmuş, direk, korner bir pozisyon doğmuştu. Önce Drogba, sonra Sarı Ejder ultrAslan tribününe amigoluk yaptı. Kornerle gelen gol Galatasaray'ın büyük takım ruhuydu.

Galibiyet golü için tribünle saldırdık, ama bütün delikler kapalıydı. Sanki iki kişi fazla kalelerini savunuyorlardı.  1-1 e bayram ederek Boğazdan ayrıldılar. Şecu geldiğinden beri en büyük futbolunu oynadı, takıma uyum için belki de bir sezonun 3 de 2 sinin geçmesi gerekiyordu. Sol tarafımızda da bir büyük futbolcu boy veriyordu.  Telles için elde var 1 di, çok daha büyük Şampiyonlar Ligi maçlarında Galatasaray'ın askeri olarak savaşacaktı. Dünya'nın oynayan en büyük liberosu bizim Felipe Melo'ydu. Moralini bozmak için seferberlik ilan edilse bile o tribünden beslenen Pitbull'du. 

Ve biz de maçın bitiş düdüğüyle Galatasaray'a hep birden sitemlerimizi gönderdik. Ah ulan Galatasaray! Yine yaptın yapacağını, ne İsa'ya, ne Musa'ya yaranabildin. Biz yatırdığımız İngiliz'in işini bitiremedik diye beraberliğe üzülürken, bizim dışımızdakiler hezimet olmadı diye dövünüyorlardı. Sandılar ki, 2. sınıf başaltı takımlarının yaptığı gibi elindeki topu içeri bırakan Terry'i bahane edip ağlayacağız. Sandılar ki kendi sahamızda berabere kaldık, artık elendik, lige döndük diye kaderimize razı olacağız.

Oysa anlayamadıkları bir şey var, biz Galatasaray'ız. Bu pislik içindeki ülkemizin, çok daha beter pisliğe bulanmış futboluna çok fazla olduğumuzun bilincindeyiz. Bizim için langırt liginin, gazoz maçlarının tek sebebi, Avrupa'nın burnu büyük takımlarını Ali Sami Yen Cehennemine getirmek, şovun içinde olmak, bir iki veya daha fazla çocuğun Galatasaraylı olabilmesini sağlamak için araç olmasıdır. 

Şampiyon bile olsalar, Bulgaristan tel örgüsünü görmesi bile yasak olanlarla aynı mahallede spor yapıyor olmanın derin üzüntüsüyle bir kez daha naralar atıyorum. Galatasaray yeter ki oynayacağı maça taraftarı taşısın, yeter ki hiç bir maça umutsuz çıkmasın. Yeter ki, 3-0 yenildiğimiz maçın rövanşında bile 4-0 yenebilme ihtimalimizi ortadan kaldırmasın. Gerisi maçtır, 3 ihtimallidir. 

Geçen yıl aynı düzey maçta, Şalkeyle 1-1 berabere kaldık, onlarda Maviydi. Yensen de büyüksün, Yenilsen de.

23 Şub 2014

Bizim El Sikko; Galatasaray 1-0 Beşiktaş

Derbi maçı  İstiklaldeydi, her zaman ki gibi. Bu kez direniş maça çok eksik başladı. Galatasaraylılar, 2014 Aslan av sezonu açılış törenine gitmişlerdi. Beşiktaşlılar çarşı bira hanelerinde bir mucize peşindeydi. Geçen hafta penaltımız verilmedi diye sokağa çıkan 1 milyon! Fenerbahçeli için direniş sona ermişti. Kankası Beşiktaştan gelecek iyi bir haber için ayaktaydı bu kez. Geriye ne kaldı ki, Berkin Elvan'ın arkadaşları devlete karşı, verdikleri büyük mücadeleyi, cop yiyerek, gaz soluyarak bitirebildi.

Yakındır, bir Galatasaray- Fenerbahçe derbisine denk geliriz.  Maçın bitiş düdüğüyle beraber, güzelim ülkemizin anahtarlarını teslim eder belamızı buluruz. Bizim direnişimiz, solculuğumuz devrimciliğimiz, vatan sevgimiz, Mustafa Kemal'in Askerliğimiz, Galatasaraylılığımız, Fenerbahçeliliğimiz, Beşiktaşlılığımızın sınırına kadardır.

Ne yazık ki bir Derbi maçını daha kaybedip, El Sikko'ya geçiyoruz.

Beşiktaş her maçını deplasmanda oynadığından, Arena'dan en az etkilenen takım olarak av sahasına çıktı. Beraberliği kurtarabilse kendisi 1 sevinirse, suç ortağı, kader arkadaşı Fenerbahçe 5 sevinecekti.  Gerçi benden başka kim bilir kaç kişi daha söylemiştir, ama ben yazdım
savunmayi uzun kurdu,kilit adam veysel, ortalamasi nedir bilmem, ustune cikarsa rahat aliriz. dany penalti yapar. Buraya da müsadenizle yapıştırıyorum.

4 ü yabancı tam 9 transfer yaptık devre arasında. Telles için ismini bile bilmeden, hiç bir maçını görmeden, sadece sol bek olduğu ve Brezilya'dan geldiği için banko ilk 11 koymuştuk. Ne mutlu ki tam isabet kayıt ettirdik. Uzun yıllardır bir sol kanat oyuncusu seyretmemiştik. Çok daha büyüyeceği garanti. Maçın futbolcusuydu, çünkü maçın adamı unvanı maç bitmeden birine verilmişti zaten.

Buraya yazıyorum, Burak Yılmaz bu takımdan bir araba sopa yiyerek kovulacak. Mancini onu kovmazsa, o Manciniyi kovacak. Tam bir Hoca mezar kazıcısı futbolcu. Futbolcu demeye utanıyorum, Yarım ekmek köfteyi bile bölüşmez bu kendini düşünen adam. Hep bana, hep bana, tam Fenerbahçelik, tam düzenlik futbolcu. Küpü hep o dolduracak, istatistik ona yazılacak, kendi atmadığı gollerin kolpa sevinicisi. Beyin sıfır, ofsayt makinası, faul yapma sorunsalı. Oynatmasan başın belada, oynatsan rulette çiçek oynadın, geldi casinoyu patlattın, gelmedi ki büyük olasılık gelmeyecek, kendin patladın. Bu gece Galatasaray kötü oynadıysa tek sorumlusu Burak'tır. Galip geldiğimiz maçtan sonra yazıyoruz, Nasrettin Hoca'lık yapıyoruz. Suya giden çocuğu dövüyoruz, testi kırıldıktan sonra nasıl olsa herkes dövecek. Biraz uzun oldu ama direnin, Taksim'deki çocuklar gibi, Sneijder'i deli etti. Bir kaç maç böyle oynasın ligin son maçlarında ya Sneijder'i, ya Burak Yılmaz'ı unutun.

Büyük Galatasaray Taraftarı zaten Arena'da her maça 1-0 önde başlatıyor takımı. Eşşek değiller ya en azından 1 gol de futbolcular atsın. Taraftar bir kaç günlüğüne Chelsea maçını aklından çıkarıp, 2. sınıf başaltı takımıyla yapılacak maça derbi maçı ciddiyetiyle hazırlanmış. Unutulmaz bir görselliği daha resimlediler storlar için. Yazık ki takım, taraftar kadar savaşmadı. Tabi ki içlerinden imbiklerle süzeceğimiz aslanlar vardı.

Drogba için geçen hafta ismini riske atacak bir oyun oynadı demiştik. Keşke demeseymişiz, beterin beteri varmış. İsmi Drogba olmasa, maskeyle oynasa Lukunku tekrar transfer edilmiş derdim. Bu maçlığına mazereti var yazıyorum. Chelsea maçlarını bekliyor, barutu saklıyor olabilir. Bana sorarsanız bu olasılık yok. Bence futbol ölümü gerçekleşmiş, koskoca Drogba'nın götüne teneke bağlanarak gitmesine gönlüm razı olmaz. Ama biz de Katar takımı, Çin takımı değiliz, hatır, gönül, minnet nereye kadar bakacağız. 

Maç öncesi attığımız tevatürün konusu Veysel'e gelelim. Yapılan yerli transferlerden ilk 11 e en yakın olarak kendisini görmüştük, bir kere daha yanılmamış olduk. Diğerleri gibi onu da tanımıyorduk, yarın yolda görsem yine tanımam. İlk çıktığı kupa maçında, topa ilk değdiğinde bu yorumu hepimiz yaptık. Hatta ileriye gidelim, kadroda bile olmayan Umut Gündoğan için de olumlu görüşlerimizin olduğunu yazalım. 

Muslera'ya çok geç ısındım. Topu oyuna gelişigüzel sokuyor diye çok saydırdım. Meğerse önünde oynayan kazmalar yüzündenmiş. Savunmada 1 kişi fazla oynatıyor. Taktik dizilişlerimiz 10 değil, 11 e tekamül ediyor. Yani 352 diye yazılan maç taktiği, aslında 452 diye okunabilir. Dosta güven, düşmana korku veren bir kalecimiz var. Almeyda bile pes etti, sana gol atamayız arkadaş diyerek elini sıktı.

Semih Kaya maçın Galatasaraylısıydı. Galatasaraylı olmak insanlık dışı bir histir. Şimdiden Galatasaray tarihine adını yazdırmıştır. Eğer futbolcu heykeli dikme geleneğimiz varsa, boşuna senelerce beklemesinler, Aslanlı Yol'a Semih Kaya'nın heykelini diksinler. Melo insan değildi zaten takımda, artık Semih'e de insan değil diyebiliriz.

Maçta insan mı arıyorsunuz? En insanlarını da yazalım. Sakatlanan Tolga'nın yerine geçen Cenk, kendisinden başka hiç kimseyi zerre kadar düşünmeyen bir başka insanın, saçma sapan hamlesiyle sakatlandı. Çocuk nakavt yumruğu yemiş boksörü andırıyordu. İyi ki eğri doğruya gelip de, o serseri mayın, Burak'ın önüne düşmemişte, boş kaleye golü atmamış. Eğer atsaydı, yarın antrenmanı basardım. Beşiktaş 3 oyuncu değiştirme hakkını kullanmış, Cenk'i bir türlü ayağa kaldıramadı insanlar. İçeriden başka bir doktor çantası getirildi, küçük bir ameliyat yaptılar, bilinci yerinde mi diye sorular sordular, iki defa yere yığıldı. Lanet olsun du, El Sikko'da Beşiktaş 1-0 mağlup, daha 11 dakika daha vardı. Takımda bir hayvan olsa, Melo olsa Semih olsa, alır eldivenleri geçerdi kaleye. 11 dakikayı 10 kişi oynasan ne olacak, hadi can çekiştiniz 1 puanı kurtardınız, değer mi? Hepiniz insansınız, hepiniz hırsız, hepiniz kalleş.

Maça devam ettirdiler, muhtemelen futbolcular kendi aralarında anlaşıp maçı bitirdiler. Çünkü Cenk'in arkasındaki iki insan doktoru çocuğu devamlı
arkadan itiyorlardı. Hastanelik olmuş Cenk'e bir gol daha atmak isteyen tek futbolcumuz Burak'tı. Sneijder bom boş, Drogba canlı bomba Dany'le yan yanaydı. Olanca hıncıyla vurdu şerefsiz. O an benim için bittin sen. Bir daha zor dönerim sözümden. Yolun açık olsun, serbestsin, istediğin kadar ofsayta düş, faul yap, pas verme, gol kaçır, gol at. Galatasaray futbolcusu olamadan aramızdan ayrılacaksın.

Gecenin en güzel şeyi, Fenerlilerin, Beşiktaşlılardan çok daha fazla üzüldüğünü hissediyor oluşum. Sadizm sürüyor, Bu korkuyla 12 maçın altından kalkamazlar, Benim için bu hafta bitti, şimdi onlar iki gün kollarına serum bağlasınlar. 

Gel 12 Maç Gel


18 Şub 2014

Galatasaray Çağırıyor; Antalyaspor 2-2 Galatasaray

Türkiye kocaman bir tımarhaneye dönüştürüldü, yetmedi içerisindeki deliler kudurdu. Bu ortamda bir futbol takımının taraftarı olarak, hangi maçı, hangi duygularla yazıp analiz edeceğiz? Yazık her şey boş.

Neyse ki en sevdiğim ve bana göre ülkenin gelmiş geçmiş en büyük hakemi Fırat Aydınus imdadımıza yetişti. Dün gece Türkiye'ye kuduz aşısı yaptı, ve şükür bugün de Galatasaray yenemedi de en azından 1 haftalığına delileri sakinleştirildi.

Lig boşuna oynanıyor, buraya not geçiyorum, Fenerbahçe en iyi ihtimalle, Bank Asya 2. lig, coğrafi durum sebebiyle de Kırmızı Gurupta futbol yaşantısını sürdürecek. Dün sabaha kadar inanın Fenerbahçeli çocuklara acıdığım için, bir tek benim oyuma ihtiyaç olsaydı, affederdim. 56 yaşıma kadar biriken Fenerbahçe nefretim dün itibarıyla iki misline çıktı. Kesin olarak söyleyebilirim, bu ülkede Fenerbahçeyle yarışılmaz, Fenerbahçeliyle okey bile oynanmaz.

Ne kadar olduğu hiç önemli değil, isterse 2 milyon kişi olsun, daha iyi, benim açımdan, bu kadar kuduzun salyalarla saldırdığı maçta, maçın hakemi, ısınmaya bile çıkamamışken, yine de maçı son topa bıraktı. Bir kere daha şeref duydum Fırat Aydınus'tan. Maçın hakemi, bunca nefretime karşın ben olsaydım, santradaki topta bile Fenerbahçe lehine penaltı çalardım. Fırat 5 metre kurmuş barajı, ben gol olur diye 2 metre kurardım. Kendi korkum için değil, ülkenin, delilerin can güvenliği için yapardım bunu.

Mustafa Kemal'i, Radhack'i, GeziPark direnişini ve en önemlisi Ali İsmail'i kandırdınız ya beter olun Fenerbahçeliler. Maçlarınızı televizyondan bile seyretmiyorum, ama söz, Ofspor maçınıza, Bozüyükspor maçınıza, Tepecikspor maçınıza geleceğim. Hem de o ağların arasındaki deplasman tribününüzde olacağım. Localardan bana el kol hareketi yapın, geçirdik diye ritüeller geliştirin. Bu ülke eğer temizlenmeye kalkışılmışsa süpürgeyle ilk süpürülecek olan Fenerbahçedir. Defolun aramızdan.

Eğer şu an ki mevcut Galatasaray sevgimden, zerre kadar daha az sevmiş olsaydım bu mübarek takımı, zaten başka maç seyretmiyorum, Türkiye'de futbol maçı seyretmezdim. Nasıl ki basket maçlarını seyretmiyorum, anlamıyorum, ilgimi çekmiyorsa futbolu da tamamen çıkartırdım şov dünyamdan. Ama işte GALATASARAY çağırıyor. Son düdük çalıyor, bir sonraki maç sanki 10 yıl sonra oynanacakmış gibi geliyor. Oynanmış maçın atmosferinden çıkamadan, oynanacak maçın rüyasına yatıyoruz.

Melo çağırdı, Galatasaray maçı için televizyon başındayız. İlk 11 i biz çıkardık, sevk ve idare için Gerçek İtalyan'a devrettik. Her zaman söyledim, Galatasaray şovu, Büyük Galatasaray Taraftarı içindir, ortalaması hangi takımı isterse o takım oynayacaktır. Bu maçta diğer maçlar gibi taraftarın 11 i başladı. Dizilişteki en somut ayrıntı, Melo'nun her zaman oynadığı yerde Ceyhun'un oynaması, Melo'nun sağ tarafta Sabri'yle kanka olmasıydı. İlk yarı boyunca da Melo geldiğinden beri en kötü oyununu oynadı. Belki de sarı kart limitinde olmasından dolayı, riskli ilk toplara basma işi bu maçlığına vekaleten Ceyhun'a verilmişti. Çocukta gerçekten iyi oynuyordu, alınan onca yerli transferden en iyisi Ceyhun'du. Benim için yeni transferdi, çok şanssız bir gole sebebiyet verdi. İkinci yarı futboluna etki etti ve ilk kementi o yedi.

Elim varmıyor yazmaya ama direniyorum, maça Şampiyon gibi başladık. (Gibisi fazla açık ara şampiyon olacağız). Tipine, geldiği ülkeye bakarak futbolunu hiç seyretmeden ilk 11 e banko yazdığımız Telles, Büyük Usta'dan aldığı topu, şanına yakışır bir şekilde gol üçgeninde golcüyle buluşturdu. Tay Burak bu kez Hazreti burunla tapu ağlara asıp, takıma resim çektirdi. Melo'nun mazereti  vardı, maçta değildi, ama Drogba da sanki futbol ölümü gerçekleşmiş bir oyun oynuyordu. Buna rağmen takım 2. golü arıyordu. Kırılma anı, Selçuk'un frikiğiydi. Giray'ın kafasından kornere giden top, doksana gidiyordu. Hakemler korneri görmediler ama ne fark ederdi, gördükleri 10 larca korner kendi kalemize kontratak olarak geri dönüyordu.

Mahalle maçlarının büyük mottosudur,''atamayana atarlar'' Attılar, yetmedi bir gol de biz avans vererek devreye, limon yemeğe gittik. Mancini maça çabuk müdahale etti. Beyninden yedirdiği golü atamayan Ceyhun'u çıkardı. Melo çapaya geçti. Beşiktaş maçını düşünüyordu belki, hırlamadan havlamadan bir maç çıkarıyordu. Belki de bu maçı da başkası alsın düşüncesindeydi. Belki iş başa düşerse devreye girecekti. Drogba adlı Aslan da muhtemelen İngiliz havyarı varken, Antalya çipurasıyla doymak istemiyordu. O da Tugay'ın elini görmedi çıkarken. Zaman daralıyordu, Sarı Ejder maça ağırlığını koyamıyor, muharebe gücü cephede Burak'ın, sütre gerisinde Semih'in omuzlarına kalıyordu. Baktı olmuyor Melo kuşandı, Selçuk'u dürttü, takımı son bir gayretle falezlere doğru sürdü. Beraberliği kurtarabildiler. Aslında 6 puanla, 7 puan arasında bir fark yoktu. Yenilmiş olmanın psikolojisi dışında.

Antalyaspor'da bu gece gerçekten çok iyi bir oyun ortaya koymuştu. Futbolu çirkinleştirmeden, galibiyete yatmadan kıran kırana bir mücadele yeğledi. Samet Hoca'ya da attığı balık göle çılgınca sevinmesi dışında oynattığı futbol için teşekkür etmek lazım diyoruz maça nokta koyuyoruz.

Şampiyonluk bizim için amaç değil, Arena çimlerine Avrupa'nın en kibirli, en mamur takımlarının leşini sermek için bir araçtır. Bunca pisliğin içinde, tertemiz bir takımın büyük taraftarı olarak her güne uyanmanın saygı doruğunda , ''Seni Sevmiyorsam Öleyim'' diye soluyanları, Galatasaraylılığımın olanca ateşiyle kucaklıyorum.

Gel 13 maç gel......

8 Şub 2014

Kan Kokusu; Galatasaray 3-0 Eskişehirspor

Yerli yabancı neredeyse tam bir takım transfer edildi, ne var ki hiç biri değil. En büyük transferimiz, geçen hafta Fenerbahçe'nin taklaya gelirken yaydığı kan kokusudur. Bu kan kokusu, hele Arena'da bizim gibi kupa leşi avcıları için dayanılmaz bir av macerasıdır. Bu gece tribünlerdeki Büyük Galatasaray Taraftarı bu büyük takımı bir kaç kademe daha yukarıya taşımıştır. Tamamına şükran ve minnetlerimi gönderiyorum. Karınca kararınca katkılarımızdan dolayı da ne kadar övünsem azdır diyorum..

Büyük takımların, küçük Hocalarının büyük mottosudur. Galip takım değiştirilmez. Üstelik bu galip takım da boru değil, son yılların en büyük futbolunu oynamış takım ise. Drogba mecburiyetten, cezalı, yerine Hayro oynatıldı. Semih Kaya grip olmuş. 10 tane doktor var, biri hapşırsa, basıyorlar iğneyi, baklava börekle, pirzolayla besleniyorsunuz. İçtiğin hapın haddi hesabı yok, cebinde milyon yurolar cirit atıyor. bu ortamda sen kalk hasta ol. Gariban ne yapsın be çocuk. Bu memlekette Galatasaraylı Semih Kaya grip oluyorsa, sobası, doğalgazı yanmayan, beslenemeyen, işi gücü olmayan en az 10 milyon kişinin veremden telef olması lazım. Hasta da oynamayınca Şecu sürüldü sahaya. Tek değişiklik Eboue ile Telles arasında oldu. Oyun olarak da Sabri bu kez sağ taraftaydı. Demek ki Mancini için her maç, bir öncekinden ve bir sonrakinden bağımsız bir maç. Oyuncu seçimi, oyun kurgusu da öyle. Takım artık, oyun içerisindeki taktik değişikliği mektupla değil, ya ezberleyerek, ya çaktırmadan kulübeyle arasında oluşturulmuş bir Sabri reklamı ışınlanma sistemiyle uygulamaya koyuyor.

Sabri'yi maç kadrosundan önce, reklamlarda gördük. Biz dalga geçe duralım, Sabri bey, 500 bin yuroluk kırmızı Ferrasiyle bizle dalga geçsin. Avuta yolladığı tonlarca top, kendisine bir araba daha aldırsın. Bu akşam Sabri beklentimden de iyi top oynadı. Reklamları çöpe gönderecek 2 unutulmaz şutu kaleciden döndü. O zaman da Mancini'ye Sabri tercihi için helal olsun demek düşer. Kime sorsan Eboue Sabri'den daha iyi oyuncu der. Ama artık, iyi oyuncudan ziyade, iyi futbol oynayacağı garanti futbolcularla çıkma maçlarıdır bu maçlar. Eboue 8, Sabri 5 lik futbolcuysa, Eboue'nin iyi oynayacağının garantisi yoktur, kötü oynarsa 5 e, 6 ya düşer, ama Sabri, bunca yeni transferin korkusuyla 5 ten aşağı oynaması imkansızdır. Biraz gazla 7 ye çıkacaksa Sabri tercihi doğrudur. Gazı da en iyi alacak futbolcuların başındadır. Ne kadar kızsak da kredisi tükenmez.

Şecu'dan da endişeliydim, hele ki bana göre ligin en kötü hakemi olan, penaltıcı, kırımızı kartçı, avantaj oynatmayan, büyük takım düşmanı Cüneyt Çakır çalıyorsa düdüğü, tırsmakta hakkım vardı. Belli ki futbolcular Cüneyt'e karşı uyandırılmış, şüpheli müdahale etmeleri engellenmiş. Bir kaç kritik top kaybı olsa da mükkemmel bir stoper golü atarak, çok zor bir maçtan yüz akıyla çıkmayı başarmıştır. Maçta öne çıkan özel bir futbolcu yoktu, biri istisna. Takım halinde pres yaptılar, henüz bilmiyorum ama mutlaka topla oynama üstünlüğü, Eskişehirspor'daydı. Çok iyi paslaşmalarına rağmen takım savunmasında pek gedik bulamadılar. Bulduklarında da istisna futbolcumuzla karşılaştılar. Hayroviç'i pek çözemedim, çok keskin çalımları var, rahat adam eksiltiyor, ama son toplarda sanki çok acemi. Sanki fırça yiyeceğim diye korkuyor. Rahat değil, gol pası verirken ki güveni, gol vuruşu anında yoktu. Banko bir futbolcu olacağını düşünmüyorum. Amrabat kadar süre alır, daha verimli olur mu? olur sa hayrımıza olur. Büyük beklenti içinde değilim.

Sniper'in kankası tribündeydi. Dolayısyla Burak-Selçuk kankasının gölgesinde öksüz bir oyun sergiledi. Belki de kendisine fazla iş düşmediğinden, fazla da kasmadı. Uzun süredir atamadığımız serbest en direk vuruş golünü attırdı. Çalışılmış bir gol olduğu kesin di. Muhtemelen, serbest vuruş golü çalışması şöyleydi. Ben topa vurduğum anda 3 e kadar sayın zıplayın, kafaları kaleye doğru sallayın. Ben birinize çarptırıp golü atarım. Bu golle birlikte cenabetlikten kurtulup abdestimizi aldık. Gol sevinci, resim çektirmek. Her kes duracak, Sabri dahil, o da ne dururken kafasını yardı Sabri. Bereket Juventus maçındaki gol anında sahada değildi. Aydın Yılmaz'ın hastane arkadaşı olabilirdi. Böylece 2. reklam filmi de garantilendi. Dururken sakatlanan futbolcu Sabri Reyiz.

Pitbull'a bugün az daha küfür ediyordum.  bir topu kopardı aldı, havladı, gol mol atsa, geçen haftaki gibi hayvani futbol oynasa, kesin ederdim. Ne o lan, Bir Hagi'miz var bizim, milyonlarca taraftarın kalbindeki tahta mı göz diktin. Ağır ol, sevildiğini bil! Hagi'ye mikron kadar yaklaşabilirsin, geçmeye kalkarsan Mustafa Sarp'tan beter ederim haberin olsun, savaş tanrısı Büyük Felipe Melo. İstisna futbolcu ne yazık ki bu maç için sen değilsin. Boşuna hırlama.

Kenarda oturan öcülerden korkup, unutulmaz iki maç oynayan Hakan Balta'da değil. Koray öcüsü, Hakan'ı, Veysel öcüsü, Sabri'yi bundan sonra rahat uyutmaz. Hele ki Umut Bulut'a bakıp, tatlı tatlı rüya gören Burak bile artık, korkulu rüya görebilir. Umut, şu an oynayan gol atamamış tek santrfor olmaktan maç itibarıyla kurtuldu. Tugay Kerimoğlu'nun göz bebeği Berk İsmail'in her an Burakula'ya Drakula'lık yapabilme ihtimali belirdi. İsterse koşmasın, isterse atamasın.

Maçın futbolcusu Muslera idi. Kalecisi demiyorum, Galatasaray artık toplamı 11 e varan bir taktikle oynuyor sayesinde. Muhtemelen en çok pas veren oyuncu Musleraydı. İşte benim Taffarel'den sonra aradığım oyuncu kaleci profili. Ceza sahası içerisinde topa elle müdahale etme hakkı olan stoper, libero. Son iki maç kendisine hayran oldum. Büyük takım kalecisi işte tam da budur. Takımın ileride 1 kişi daha fazla oynamasını sağladı. Maçın büyük bölümünde 452 oynadık, 3. gol bir türlü gelmeyince de, son bölümde Melo'yu liberoya çekerek 542 ye döndük. Sabaha kadar oynansa bu maç Muslera gol yemezdi, en ufak bir endişeye düşmedim.

7 banko futbolcumuz var. Drogba- Semih bir sonraki maç sahada, bugün 8. banko tescil edildi. Alex Telles'in büyük bir oyuncu olduğunu söyleyebilirim. Duruş, vuruş, akıl teknik ne ararsan var. Her oynadığı maç, bir önceki maçta kötü oynamış demek olacağı maçtır. Kaldı geriye 3 adam. Hocalara kolay gelsin, 25 kişiden 3 kişi bulup çıkarsınlar. Herkes birbirinin öcüsü. Hamit'inde sağlam döndüğünü düşünürsen giderek bitiyor futbolcular. ilk 11 e en yakın yeni transfer yerli Veysel görünüyor. Oyuna girerken 3 Kulhuva bir Elham okudu, bir iki rekat da namaz kılsaydı daha da yakınlaşırdı belki ama bakalım.

Şimdi güzel bir Pazar gündüzü bekliyor bizi. Bizi derken kendimi dışarı atayım. Ben her zamanki gibi Fener maçı esnasında internetten King oynayayım, maçla ilgilenmeyeyim, müjdeli haberi ilk verene Orjin Köfte ile 2 bira borçlanayım.

Ortada bir kupa varsa, Galatasaray'ın alma ihtimali dahilindeyse, rakibe, federasyona, yalama spor medyasına rahat, huzur yok. Son dakikada gelen gol, sadece 3. gol değildi. Kan kokusunu almış Cim Bom'un maç be maç canavarlaşacağının ilanıydı.
Bu gece Fenerbahçelilere uyku yok, korku Temeltepe'yi bekliyor.

Maç sayıyoruz, gel 14 maç gel.

4 Şub 2014

Felipe Melo, Sen İnsan Değilsin; Galatasaray 6-0 Bursaspor

Maçın tam 13. dakikasıydı,  henüz harlanmamıştı oyun, hatta bir önceki hafta oynanan rezalet futbolun devamı olacak diye vesveseye kapılanların sayısı gittikçe artıyordu. Bir önceki gün rakip yenilmiş, kaybedilecek bir puan bile lig ölümü demekti. Kısaca durum umutkar değil, maç öncesi Drogba toplantısı bile işe yaramayacak gibiydi sanki. Alınan onca transferin hiç biri sahada değildi. Mancini'ye benim gibi erkenden saydıranların yanında, toplu yerde seyrettiğim için biliyorum, giydirmeye başlayanlar da çoğalıyordu. Ve top Melo'yla buluştu(Melo topla değil). Uçurumdan bir kayanın düşmesi gibi ivme kazandı Pitbull. 2 kişiyi kısmi felç geçirtip, sağa doğru hırladı. Limit hızla topu içeri, ölüm üçgenine(gol anındaki top ve iki kale direği) kesti. Biraz yavaş vursa, top birilerine çarpacak, biraz hızlı vursa bizden kimse vuramayacaktı. Ağır çekim seyretmesi kolay, o topa gol vuruşu yapacak golcü bir ligte en fazla bir taneydi, ve çok şükür bizim takımdaydı.

Top ağlara gittiği an, ritüllerimi sergiledim.  Önce bir anırdım, sonra yanımdaki tanımadığım adamı yumrukladım, ibadetim biter bitmez, ellerimi havaya kaldırıp, Yüce Gök'e yalvardım. Lorik Cana'yı Muslera ile kim değişmişse, Lorik Cana'dan boşalan yere( 7 dönümlük arazinin tamamı) Melo'yu kim salmışsa, Hagi'yi aldıranla beraber onu da futbol cennetine kabul et diye dua ettim.

Homeros çırak çıkar, yazamaz, Dünya'nın en uzun destanı Kırgız Manas'ı futbol üzerine yazılmış olsaydı bile bu güne kadar yazılmamış olacaktı. Ve artık bir destan yazıldı, Galatasaraylılar dilden dile nesilden nesle aktaracak. Futbol icat edildiğinden beri halı saha maçları dahil, hiç kimse şahit olmamıştır eminim. Tek bir devrede insanlık dışı atılan 3 golün sahibi değil de, maçta hayvani futbol oynayan biri maçın adamı olacak, Günün anlam ve önemi dolayısıyla da maçın Metin Oktay'ı seçilecek.

İşler sarpa sarar bazen, takım kötü oynar, tam ümitler kesildi sanırsın, sahada o an futbolcu aramazsın, başka bir şey gerekir, futbol dışı, Hoca ile, çalışmakla, taktikle işin olmaz. Bir deli lazımdır, ağlayacak olsan bile omuzuna yaslanacağın güvenilir biri. Takım yenilir belki ama ben yenilmem diye patlayacak bir nükleer bomba gerekir. Taraftarı roketleyecek bir tetiğe ihtiyaç vardır. İşte bu hayvandır o. Adam diyemiyorum, futbolcu hiç demiyorum. Futbolcu olsa, gördük Juventus'lu Vidal'i, Melo'nun dövmesi etmez, göreceğiz Skolari'nin ön liberosunu, Mexico 70 den beri Dünya Kupalarını izlerim. 2002 de bizim iki maç hariç Brezilya'yı tuttum. Eğer Melo oynamayacaksa, ilk defa Brezilya'dan taraf değilim.

Bu maçla beraber, bir başka futbol miladını daha yaşadık. Bilinen bütün dizilişlerin toplamı 10 a çıkıyordu. 442, 433,352 yaz maç öncesi tahtaya, maçın 2. dakikasında unutsunlar. Galatasaray 3-1-7 oynadı. Muslera ki- Burak Yılmaz hatır şikesi! yapmasa lig rekoru kırılacak, bir 30 sene üstümüze yapışacak bir skor daha alınacak maçta 3 maymuni kurtarış yaptı- Semih, Hakan Balta geride, 1 kişilik orta saha oyuncusuyla, Melo'yla, Ceyhun dahil diğer 7 kişiyle hücum oynadığımız büyük takım dizilişini seyrettik.

Galatasaray aslında fark atmazdı, rakibe saygıdan dolayı, tabela alındıktan sonra hırpalamazdı. Ne var ki hesap kitap yapıyorduk. Rakiple averaj dezavantajı vardı. 2-0 yensek, iş ara maçlarda atılan, yenen gollere kalacaktı. Bursaspor kusurumuza bakmasındı. Sırasını savdı, artık kime denk gelirse onlar da bize hak versindi. Cim Bom kan kokusunu almış kudurmuştu.


43 senedir tribünlerdeyim, ilk defa bu sezon, ligin yarısı geçmiş, takımda tanımadığım 8-9 kişi var. Yeni gelenler şu takımın oynadığı futbolu gördüğünde belki de geldiklerine bile pişman oldular. Aslında takımda 7 kişi banko. Bunca transfer, onca savaş 4 forma için. Yesinler birbirlerini, bu takım artık berabere bile kalmaz.

Maçın en kötü adamı hakemdi! 10 saniye bile uzatmadı, eminim başta Melo olmak üzere yarım saat daha uzat diye yalvarmışlardır. Büyük bir şovu ne yazık ki, futbolun hilafına, ama insanlık namına acı düdükle bitirdi. Uzatmak saygısızlıktı. Bir Melo rüyası görüyorduk, bu rüya boyunca boyut değiştirdik. Ganj Nehrinde yüzdük, Nepal'de Katmandu'da Dalay Lama ile arındık, Olimpos Dağında Tanrılarla konuştuk, Sina Çöllerinde halüsinasyonlar gördük. Ah be hakem neden uyandırdın bizi?

Türk spor medyası, oynadığı ilk maçta farkına varmıştı. Gitsin diye, kaçsın diye, ceza alsın diye az uğraşmadı. Kiralıktı ya, Galatasaray geri getirmesin diye fallara totemlere yattılar. Hatta alınmasın diye Alper Potuk'u kakaladılar bir kaç günlüğüne, Yekta daha iyi diyen fosillerden geçilmedi foseptik çukurları. Büyük Galatasaray Taraftarı tuzaklara düşmedi. Florya'da yangın çıksa ilk kurtaracakları Melo'yu zor kullanarak aldırdı. Belki de Melo için çıkardılar yabancı kotasını. Belki Galatasaray uyutulur, Melo'dan vazgeçmesi sağlanırdı. Ama artık geçmiş olsundu. Hagi gittikten sonra rahatlayanlara, Melo gidene kadar huzur yoktu, 100. maçına çıktı,TFF nun kimyasını bozmuştu, suçu büyüktü. Galatasaray taraftarıyla müebbet cezaya çarpıldı. 300. maçını oynamadan tahliye olamayacaktı.

Büyük Galatasaray Taraftarı tribünlerde milyonlarca Galatasaraylı adına son sözünü söyledi.

Conk Bayırında Mustafa Kemal ne ise, Arena'da  Felipe Melo oydu.

1 Şub 2014

Hoş Geldiğinde Yazmıştım, Adios Amigos

Merak etmesin bu yazıyı okuyan Fenerbahçe'liler. Alay etmece yok. Gülme komşuna edebiyatı yapmak yok. Büyük rakı gibi, pesatayla yapılmış transfer gibi ucuz kahve esprisi kimse beklemesin benden. Bizi ilgilendirmez, isterlerse Ramses'i getirsinler. Kendine yapılmasını istemediğin şeyi başkasına yapma. Ama onlar bize yapmıştı cinsinden şımarık çocuk tribini hiç sevmem.




En başta Almanlara geçirip, kuyruk acımızı hafiflettiğin için teşekkürlerimi sunarım Aragones Baba. Rus maçındaki somut oyuna katkını tebrik ederim. Raul'u almaman gerekçesi büyük bir hoca olduğunun ispatıdır. Son Final maçını harika yönettin. Kupa ananın ak sütü gibi helal olsun. Hepimiz senden yanaydık. Bizde sevgi özgür, saygı mecburidir. Saygımız, heleki büyüğümüz olduğundan mecburdur. Sevgimizde geçici olarak bonus kalsın. Geldiğinde geri verirsin.

Aman sağlığına dikkat et. Konya, Kayseri, Sivas, Ankara maçlarını kışa getirmezsen yırttın. -20 derecede, ayazda üşütürsün boğazlı kazağını getirmeyi unutma. Kalli'ye danış istersen, ikide bir hastalanıyordu bizim fosil. Gerçi Kalli senden daha diri görünüyordu, domuz gibiydi. Sen daha yaşlı görünüyorsun üstad, kusura bakma. İyi zaman denk geliyorsun. Fener medyası maymun olmuş durumda, kimse kılına dokunamaz. Aziz abinden başkasını ipleme. Maraton tarafına fazla yaklaşma, orada kendi futbolcusuna Dünya'nın en çok küfür eden taraftarı oturur.

Ne işin var be usta, bir ayağın çukurda, Avrupa Şampiyonu olmuşsun. Parayı, daha fazla şöhreti ne yapacaksın. Torun torba yokmu sende. Stres, küfür, yalan, üçkağıt dolu ligimizde ecelinden önce gidecen. Biz işte böyleyiz, zurnanın zırt dediği yerden çıkarız. Kusurumuza bakma, hoşgeşdin ligimize, yanlız ve güzel ülkemize

26 Oca 2014

Domalarize Olduk; Gaziantep 0-0 Galatasaray

Kartvizitinde Türkiye Futbol CEO'su yazan adamın motor sanat terk olduğunu düşünürsek, biz boşuna maç seyrediyoruz, maçı yazıyoruz, takımımız yenildiğinde kahroluyoruz. Git Mazhar Osman'a, Galatasaraylı bir deliyi getir, şu 11 le maça başlamaz. Bereket tweetler saat, tarih tutuyor da yenildiğimiz maçtan sonra konuşuyorsun diyen çıkmaz. Bir şebeke var, Global Kraliyet Ailesi, futbolu çalıyorlar. Helal saydıkları bana göre en az İçişleri Bakanının oğlunun çaldığı kadar haram olan, kazandıkları paraları, ayakkabı kutusuna koymaya gerek görmeyen bu adamlara deli demek, aptal demek, kendimize götle güldürmek olur. Futbol diye bize gösterilen, minareyi koymak için diktikleri çuvaldan başka bir şey değil.

Dünyanın en akıllı insanları, her biri birer Al Capone. Oynanan hazırlık maçlarını, yeni katılan futbolculara not vermek için seyrettim. İlk topla buluştuğunda yazdım, daha önce ismini bile bilmiyordum, bu Salih'i kim almışsa, Amrabat'ı alan nasıl hırsızsa, o da hırsızdır. Aslında buna başka ad bulmak lazım, aleni çalıyorlar, taraftarın aklını imtihan ediyorlar. Hazırlık maçlarının en iyi oyuncusu, yeni gelenlerden Umut Gündoğan'dı Mancini benden daha fazla biliyor ya, Salih'in daha iyi olduğuna karar verdi. Böyle olmadığına eminim, bana ne ben indereceğim yuroya bakarım der Mancini. Salih'i nerden tanısın? da aldırsın. Para saydık, Süleyman Hurma'ya bir kere daha domaldık, bunu oynat demişlerse oynatır. Umurunda mi Galatasaray taraftarının sağlığı.

10 yabancı hakkı var, sen oynatacak 6 adam bulamıyorsun. 2 yabancı daha aldın, neredeyse Bruma sakatlandı diye bayram ediyorsun.  Her futbolcu fuarına katılıp,insan satıcılarının tezgahına düşmüş futbolcular için, tuzluğu alıp koşuyorsun. Şimdi sen Amrabat ol, maça çık. Bruma, arkadan Aydın sakatlanmasa, kendini yok bildiğin yerde, takımı kurtar diye seni oyuna sokuyorlar. Kendi kaleme gol atmazsam şerefsizim. Gene delikanlı adammış, mevcut eşşekspor futbolunu oynadı. Bas bas bağırıyor, ben bileziğim, geçirildim. Kimin yerine giriyor peki?

10 dakikadan fazla oynaması cinayet sebebi olan Umut Bulut'un yerine. Verem çıkıp, kolera girince hastada patolojik olarak artı eksi bir değişiklik olmaz. Değişiklik bekleyen de olmamıştır zaten. Ya Sabri'ye ne demeli. Galatasaray Taraftarın kanser hücresi, bir de baktık kimin aklına gelmişse, sahaya önde çıkmadı. İçime sindiremiyordum, Sneijder'in, Drogba'nın Sabri'nin peşinden sahaya çıkmasını, bari bu hizmeti yapmışlar. 10 senelik çakma sağ bekin başına gelenlere bakın. Diyarbakır, Mamak hapishanesindeki işkencelerden beter. Para verildiği için, benden başka taraftarın da dikkatini çekene kadar mecbur oynayacak Salih sıraya yazılmış. Yolda görsek tanımayız, ama eşşek yükü para sayıldı, eşşek değil ya Hayroviç'de oynar. Ayı Eboue var, yere düşmediği bir kaç dakika oynatılacak. Bruma iyileşmeyecek mi?, Aydın'a artık kimse küfür etmez, rahatlamıştır bu talihsiz sakatlıktan sonra Sabri'den daha çok forma giyecektir. Herkes unuttu, bir ben unutmadım Hamit geldiğinde ancak sağ koridorun çimlerini sular.  İbrahim genç var, yeni gelen bana göre formaya en yakın, muhtemelen yakında Selçuk'u kesecek(tabi şebeke engellemez ise) Umut Gündoğan var. Ve Sabri bu takımda forma şansı buluyor. Nerede? sol açıkta. 3-5-2 yi topla desen toplayacak kadar bile beyni olmayan, yarı felçli Sabri inanılır gibi değil, 5 in en solundaki adam. Top oynamasını geçtik, orta sahadan taç atacak, Muslera ile arasına adam girdi de kaleciye atamadı. Bu kadar dezavantajın hiç biri yokken oynayamayan Sabri, başı bu kadar beladayken, hem de sol bekte nasıl oynayacak? Mancini çok biliyor, bekleyelim, takımı daha yeni yeni tanıyor.

Melo libero başladı. ilk 25 dakika en gerideydi, Muslera'ya top gelmedi. Bu süre içinde kendisinden sonra en iyi oynayan oyuncu Emre Çolak'tı. Uyuyan arıya çöp sokuldu kenardan. Taktik duyulmasın diye içeri mektupla ne yapacakları bildiriliyor. Melo ön liberoya, Hakan Balta arka liberoya geçti, bu dakikadan ilk yarı bitimine kadar, en iyi 2. adam Muslera oldu. Melo kaleye geçse, ilk yarı en az 5 kere %100 lük gol pozisyonu bulurdu Gaziantep. Ama Melo bu topların tamamını kurtarırdı. Artık acımaya başladım Melo'ya. Bu takım Pitbulla çok küçük geliyor.

Eboue'yi ilk 11 oynatanlar, sebep olanlar Galatasaray'a en büyük ihaneti yapıyor demektir. Takımda aklı ile oynayan, sol bek olan Riera'yı oynatmayıp kovuyorlar. İnsanın aklı almıyor, kontrat yapılmış, adam oynarsa zararımızaymış. Hırsızlığın beyanı. Galatasaray Divan-ı Prostatına ihbar ediyorum. Futbolcu oynasın diye değil, oynamasın diye para veriliyor. Lokal bir kahpelik var, kendi kendimizi dolandırıyoruz. Dünyanın en güzel kontratını yapmış Riera, gözümde bir kat daha büyüdü. Oynarsam kontratımı uzatırsınız. Oynayınca da para kazanıyor ya, oynarsa kimseyi alamayacaklar ya, alamayınca çalamayacaklar ya. Kovun gitsin, Hammer gelsin.

Sneijder kötü oynadı. Sıfır kabahat yüklüyorum. Adamın futbol kariyeri tehlikeye girdi. Robben'le, Van Pöri'yle duvar pası yaparken, duvarla pas alışverişi denedi. Umut'un ayağında demir var, top geldiğinde 10 metre geri gidiyor, estetik hak getire, beyin bok getire. Ulan hayatının fırsatı geçmiş, Burak kenarda değil, mecbur oynatıldın, öl lan öl. Ölmüyorsan siktir git, seni kim getirdiyse eteklerine kapan. Sana söz veriyorum, Şu Amrabat'la Ayı Eboue'den kurtulayım, senle uğraşacağım. Aklın varsa sakatım de, formsuzum de, Engin Baytar gibi kaytar oynama. Azrailin olacağım.

Melo istisna, Samih ve çok dikkatli bir maç çıkaran Muslera hariç, duvar futbolculara küsmüş Sneijder'i de ayırırsam, takımın tamamı Aydos Çöplüğü. Etrafında ateş yakmayın, metan gazı şehri havaya uçurur. Bu akşam maçtan önce Hikmet Karaman'ın dili sürçtü de ağzından ilk defa doğru bir tespit çıktı. Futbol literatürüne geçen bir laftı. Artık ben çok kullanırım. DOMALARİZE olduk.

Geçmiş olsun, artık Cas'a mı koşarız, asimetrik paralelden medet mi umarız bilmem.  Her yer Şike her yer şebeke. Sütten çıkmış ak kaşıkız ya, üstümüze alınmıyoruz. Aziz ne ise Bülent Tulun nitelik olarak o dur.  Aziz başka takımların hakkını, Tulun bizim hakkımızı çalıyor.Daha fazla söyletmeyin beni.

Son sözüm şudur
, Galatasaray metabolizmasının tarihi, Galatasaraya yakışmayan futbolcuları kusma tarihidir. 1. dalga kusmuk için,  Umut, Sabri, Emre, Eboue, Hakan Balta, Yekta, Amrabat, Dany sıkı tutunun kuburun dışına düşmeyin. İşaret parmağımızı gırtlağımıza soktuk.

Tabeladan bağımsız yazılmıştır. Yaşasın Büyük Galatasaray ve onun şanlı taraftarı.

14 Oca 2014

THY Antalya Kupası Bahanesiyle Takımın Son Röntgeni

Hazırlık maçlarını seyretmem, hatta kupa maçlarını bile önemsemem, oynayanların bile önemsemediği şeyi ben niye önemseyeyim? İşte kazın ayağı artık öyle değil, Galatasaray'ı özlüyoruz artık, belki en çok Melo'yu, Drogba'yı, Sneijderi ve diğerlerini.

Fakat benim için şu dandik turnuva maçlarını izlememin sebebi bu değildi. Melo'yu biliyoruz, koltuk değneklerine düşene kadar Galatasaray'da kalmasını istediğimiz Melo, evinin bahçesinde çocuklarıyla bile maç etse, karısından sarı kart alır. Maç ayırmaz, Juventus'lu Vidal'e nasıl dalıyorsa, oğlu Luke'ye de öyle dalar. Kalecileri seyretmemize gerek yok. Eray hayatının en büyük kariyerini yaparak 20 yaşında emekli oldu. Düşünsenize, 30 sene sonra torununa anlatacak, Galatasaray kalesinde, Kopenhag, Fenerbahçe, Real Madrid, Ajax, Celtic'e karşı top oynadım diyecek. Yalan mı, yalan. Bu kalecilerin 3 ünü aynı anda kaleye geçir, sonuç değişmez. En iyisi kim ise, en fazla 3. sınıf bir Ptt ligi takımına yakışırlar. 6 aylık ömürleri kaldı, 2014-2015 sezonunda resim bile çektiremezler mübarek Galatasaray formasıyla.

Amrabat, bileziğinin nesini seyredeyim? Ben Kayseriliyim, köyüme giderken Kayseri'den sucuk pastırma bile almam. Kayseri'den mal alan ya büyük bir kerizdir, ya parasının pulunun hesabını bilmiyordur. Her iki gurup müşteri, Kayserilinin veli nimetidir. Yakalıdılar mı eşşek Amrabat'ı, boyar, at diye kakalar. Yatalım kalkalım, motor sanat terk mühendise dua edelim derim ben. 5 sene kontrat yaptırmış, 10 sene de yapabilirdi, eline mi yapışacak, cebinden mi ödeyecekti. Yabancı bir futbolcuyu daha kendisine biat ettirirdi. Galatasaray'ın hem parası çok, hem keriz, adam keriz olmadığına göre deli mi lan bu adam başka takıma gitsin. Arena'nın en güzel yerinden takımın maçını seyret, arada sırada kupa maçında oyna indir parayı, şükret Fatih Terim'e. Şimdi gideceksin Antalya'ya Konya'ya, her maç banko oynayacaksın, bir de hızlı futbolcusun, koşacaksın, yorulacaksın, adeleni aşındıracak, kasını yoracaksın. Küçük yerde gezemezsin, muhtemelen oynadığın takım çok yenilecek, psikopat bir Anadolu delikanlısından sopayı yiyeceksin.

Takımda aklıyla oynayan Riera'ya kota konulmuş. Akıl sır erdirilecek gibi değil, bir futbolcu alacaksın, banko oynatma diye de Hocalara baskı yapacaksın. Meğer senede 25 maç oynarsa, sözleşme 1 sene daha uzatılacakmış. Başka bir yerde olsa, bu kontratı yapanı tımarhaneye atarlar ama burası başka bir yer değil, Şebekistan Cumhuriyeti. Maç başı para alanlara ödememek için iyi ki Ünal Aysal maçlara A2 takımıyla çıkın talimatı vermiyor. Senede 25 maça çıkabilecek bir futbolcun varsa daha ne istiyorsun, yalvarman lazım kontratı uzat diye. Tam tersi Amrabat'la, biri oynamamak için, biri oynamak için çırpınıyor. Demektir ki, Matador, sol kulvarda 8 boğayı tuş etse bile oynayamayacak. Oynayamayacak sa nesini seyredeceğiz değil mi, sevdiğimiz birini kaybedeceğiz. Şimdiden alışalım.

O zaman dikkatle izleyelim, Hayroviç namında biri alındı, bir bakalım ve A2 takımından İbo ile Emrecan'a antenleri çevirelim.

Tanımadığım bir futbolcu için parametrelerim var benim. Olmayana ergi metodu. Nereden gelmiş, hangi ülke vatandaşı, ne oynuyor, senede kaç maç oynamış, tipi nasıl, ismi ne, niye gelmiş, kim aldırmış? gibi adamın futbolculuğu dışındaki sorulara cevap ararım. Resmini bile görmeden bu saydığım tüm vasıfları ile ilk notum olumsuz. Galatasaray gibi bir takıma, eğer Messi, Ronaldo olma potansiyeli yoksa, Şampiyonlar ligi kupası ellememiş bir futbolcuyu yakıştıramam. Şebeke, komisyon kapacak kadar yüklü bir para ödemediğine göre, transferinde bir dolandırıcılık sezemedim. Geldiği takım, Avrupa ölçeğinde bizim Ptt ligi bile sayılmayacak bir takım. Kendimi geçtim, Boşnaklar dahil, Galatasaray taraftarı içerisinde ismini duyanın olduğunu sanmıyorum. Videolarına baktım, sağdan soldan, mesafeye bakmadan şut çekiyor. Ben anlamam ama yapabilirim, Aydın için 10 dakika film yapsam Ronaldo'dan daha büyük diye kakalarım. Yabancı kontenjanında oynayacak. İlk 6 ay, 10 kişiden 6. sonra da 10 kişiden 5. adam olarak ilk 11 e girecek. Ribery değilse, Messi'nin en az %80 i kadar oynayamıyorsa, seneye bu vakitler, kontenjanı boşaltmak için takım bul diye baskı yiyeceği garanti. Gerçi Balkanlardan gelenler haysiyetli olurlar, uğraştırmaz, takım seçmezler. Kolay gönderebilirsin. Ama dur bir bakalım be belki de Balkanların Ronaldo'sudur, seyredelim değil mi? Seyrettik.

2 maç 2 45 dakika oynadı. Arkadaşlarını tanımıyormuş, valla asgari ücret bile almayan İbo, 10 senedir bu takımda, herkesi tanıyor herkes de İbo'yu! Gördüğü yerden kaleye şut atıyor. Sol ayağını kullanıyor ama sağ tarafta oynatılıyor. Keseceği adamlar, Sabri, Eboue, Aydın, Bruma. Felçli birini 400 metre engelli koştursan, engeller daha kolay gelir. Takımın en iddialı özelliği, uzaktan şut atan serbest vuruş kullanan oyuncu fazlalığı. Hadi yeni transfer, oynattılar diyelim, bu özelliğini nasıl sahaya yansıtacak. Topun başına geçtiğinde, Drogba'dan, Selçuk'tan, Sneijder'den yırtsa bile Burak Yılmaz'dan kesin dayağı yer. Kolay kolay yanılmam ama hangi maç olursa olsun, canlı bir kere izledikten sonra son sözümü söyleyeceğim. Şimdilik yüz üzerinden not veriyorum 90 ihtimalle çöp.

Aynı kendisi gibi, ilk defa oynayan, Florya'dan başka bir sahada oynamamış Emrecan'a bakalım. Net söylüyorum, en az 5 Gökhan Zan eder. Mancini özel yatırım yaparsa ki yapacağından eminim, futbolcu aramaya falan gerek yok. Semih Kaya ile Emrecan tandemini çıkar Chelsa maçlarına kefilim. Konu değil ama Semih'in adı geçti, ilave edeyim. Semih olmuş, sanki fiziği bir kaç kademe daha gelişmiş, ikinci yarıda en az 2 gol bekliyorum kendisinden. Tekniği artmış, güven tavan yapmış. Emrecan'ın ustası olarak Galatasaray savunması göz kapalı emanet edilebilir.

İbrahim'e ilk notlarım yaldızlı pekiyi. Futbol aklı normal bir futbolcunun oynaya oynaya 5-6 senede oluşabilecek bir akıl. Topun gideceği yeri Pitbull burnu kokusuyla tespit edip müdahale ediyor. Top tekniği, öz güveni bir büyük takımın potansiyel bankosu düzeyinde. En geç bir sonraki sezon takımın orta sahasına yerleşir. Selçuk İnan'ın birinci yedeği, ilk 18 futbolcusu. Helal olsun.

Yekta'ya güvenilmez, bir bakıyorsun İniesta tekniğinde bir pas atmış, bir bakıyorsun Mustafa Sarp acemiliğinde top kaptırmış. Karizma yok, Galatasaray futbolcusu olamaz. en kabadayı 16.17. futbolcu olarak ömrünü geçirir, futboldan zengin olur. Oluru fazla olmuş bile.

Yiğit Gökoğlan'ı bırak futbolcu olarak oynamasını beklemek, ismini bile yazmayı unutmuşlar. Çocuk 40 yaşına kadar Florya'da yaşasa kimsenin aklına bile gelmez. Belki o da soy adından kaybediyordur. Para etmez, bir takım boğaz tokluğuna alsa da çocuk bildiğini bari unutmasa.

Tanımam etmem, hiç bir maçını videodan bile izlemedim. Alex Telles ilk 11 e Hayro'dan daha yakın. Daha çok forma giyecek, banko oynayacak. Metot aynı, olmayan Ergi. Bütün dünyanın skout ekibini Brezilya'ya gönder, Hakan Balta'dan daha kötü bir sol bek bulun getirin de, bulamazlar. Copa Cobana plajında dal, bir an için gözünü kapat, birine dokun onu al getir, Hakan Balta'nın yerine koy o derece. Bu yüzden Nico'nun forması garanti.

Kaleciler korkulu rüya olduğuna göre Muslera'sız maça çıkmak, paraşütsüz atlamak gibi bir şey. Maçlar teke tek oynansa Melo'yla çıkılır. Alex yıllardır Galatasaray taraftarının beklediği sol cenah futbolcusu. Drogba, Sneijder'e sarı kırmızı forma yapışmış, istesen de çıkaramazsın. 10 yabancıdan 5 i, kaza bela olmadığı sürece garanti. Bruma'ya Mancini söz vermiş seni futbolcu yapacağım diye, koskoca Mancini yalan söylemeyeceğine göre ikinci yarı ve sonraki seneler Bruma nakış gibi işlenecek. Şecu daha yeni geldi, içinde su yok ama, yine de başka başka preslerle su çıkarmaya çalışırlar, Eboue maç seçiyor, bu sene Dünya Kupası var, sonlara doğru coşar, mecburen oynatılır. Sabri bizden, fasulyeden oynasa da oynamasa da  dert etmez, hatta oynamadığına sevinir bile küfür yemiyorum diye. Yekta, Ceyhun, Aydın, Gökhan deforme disk olarak arada sırada ana omurlara baskı yapar.

Ve bu Galatasaray en kötü ihtimalle ancak, Chelsa maçları öncesi veya sonrası bir maça denk gelir de puan kaybeder. Ben ona bile ihtimal vermiyorum 17 maçın tamamını kazanır. Kaybederse de TFF'ye Şebeke'ye kaybeder.

Kupa kupadır. Galatasaray işi de nerede bir kupa varsa onu kapmaya çalışmaktır. Bunca pisliğin içinde ne kadar temiz kalınır o da meçhul, ama biz işimize bakalım, Galatasaraylı uyandığımız her güne şükür edelim.

28 Ara 2013

Dularımızı Kabul Eyle Yarabbi; Gayseri Erciyes 1-3 Galatasaray

Gündemin anlam ve önemine binaen ilk yarının son son tepik maçımızın tefsirine Allah'ın izniyle Peygamber'in kavliyle başlıyoruz. Hayırlara vesile olsun.

Bizim bakan değişti, kelinden anladığımıza göre çocukken arkadaşları top peşinde koşarken o Kuran kursuna gitmiş, 5 vakit namaz kılmış, dolayısıyla güvercin takla bile oynamamış biri. Kırmızı arabayı teslim aldığında dua etti. Allah'ım Suat kardeşimiz gibi görev teslim etmeyi nasip etsin dedi. İnşallah kardeşim inşallah. Duaya katılalım Allah kabul ederse.

Teslim aldığın Ulusal Takım, senden önceki bakan geldiğinde 2. torbadaydı, sana 3. torbayla teslim etmeyi nasip eyledi Suat, yüce mevlam sana da 4. torbaya girmiş bir Ulus Takımı teslim etmek nasip eylesin.

Ulusal Takım hocası Dünya çapında bir sünnetsizdi, kovdular önce imam getirdiler, sonra da, motor sanat terk imparatora teslim ettiler. Senin de inşallah helal süt emmiş, dinine kitabına sadık, diktatörüne biat eden biri kalbine vahiy edilir de sen de bir badem bıyıklıya Ulusal Takımı teslim edersin inşallah.

TFF başına bir embesil getirdiler, daha beteri bulunur bu necip millette, sen tez elden bulasın.

''Olimpiyatlara talibiz, arz ederiz İstanbul-Turkey'' Bu kadarcık bir dilekçeyle başvursa, adamlar Google Eart'a girip İstanbul'a organizasyonu verecekken, senden önceki bakan kendilerini Dünya'ya tanıttı, rezil olduk, bizi tanıyan bizle çay bile içmez durumda, sen var oldukça hiç bir büyük organizasyonu alama inşallah.

Rabiacıları, ırkçıları, Gezi'ye küfür edenleri, ihya edip, Mandela'yı, Atatürk'ü mahkemeye verdiler, yalamalar aynı yalama, Suat sana kazasız belasız devir etti, dillerine prezarvatifleri geçirdiler, senin de o koca götünü hazır ve nazil eylesin yarabbi.

Olimpiyatta madalya alsın diye hap yutturulmuş, iğneden delik deşik ettirilmiş kızlarımız, artık köpek kovalasa bile ömür boyu koşması yasaklandı, sen de ilk olimpiyatta yarışçılarımızın kıçına nışadır sürer, koşturur dereceyi öyle kovalarsın inşallah.

Kendileri dahil, kendi taraftarı hariç herkesin emin olduğu, mahkemelerim hüküm verdiği, Avrupa'ya çıkışı yasaklanmış takımlara ceza vermediler, Kainatın sahibi Yüce Gök sana da şikeyi tamamen serbest bıraktırma kararı verdirir inşallah.

Ve yüce mevlam senden sonrakine aynı huzur içerisinde bir başka kemik yalayıcı arkadaşına görevi teslim etmeyi nasip eyler inşallah.

Abdestimizi aldık namaza geçiyoruz.

Keçi Boynuzu(Muz bile değil) Cumhuriyetimizin Şeyhülislamının, benim de memleketim Gayseri'deyiz. Senede 3 defa daha hareketli olsun, para kazansın, hemşehrisi din kardeşlerinin duaları yüce ihsana maruz olsun diye Süper Lig'teki ikinci Gayseri takımıyla Erciyes Ovasında'yız. Hak geçmemiş, 2 -2 berabereler, Rize-Kasımpaşa'ya karşı, 2. Gayseri takımı.

Kardinal Mancini, takımı 11/6 gavurla sahaya çıkardı. Allah sonumuzu hayır etsin. Muz Cumhuriyeti deyip aşağıladıkları Fildişi Sahillerinden ülkemize top oynama gelmiş, Drogba, İsa'ya, Kamerun'lu Şecu Muhammed'e yaranıyor, yedikleri içtikleri ayrı gitmiyor, biz güçlü ileri demokrasi sahibi ülkeyiz ya, Selçuk, Uzza, Menat'ın etrafında dans edeceğim dese, Burak öküze tapsa bir birlerine selam bile vermezler. Günahlarımızı affet Allahım.

Yanarım yanarım, şu takımın başında Sabri'nin kaptan çıkmasına yanarım. Hiç kimseyi kıskanmadım Sabri'yi kıskandığım kadar.Ferrarilere, porşeler biniyor, o arabaların motor tamircisi Sabri'den daha iyi futbol oynamaz ise kahrolayım yarabbi. Hangi maç, hangi taraftar bir büyük günah işledi de hala bağışlamadın? Bizi 2014 yılında Sabri'den mahrum eyle Yüze Gök.

Kıble tarafındaki kaleye saldırdık. Kıble derken, Kabe değil, Beyaz Saray'dan söz ediyorum.  Ey büyük Allahım, dinimizi, kıblemizi, yeşilden sakın men eyleme, Kayseri'li başta olmak üzere ülkemizin tamamı Yuroya, dolara iman ettik, imanımızı koru. Sen bakma bizden değil diyenlere inanma, Melo bu mübarek takımın sadece bu maçta değil, tüm zamanlarındaki en büyük ön liberosudur. Köpek gibi hırlar ama eli hep sana doğru dönüktür. Hayvani bir pas attı. Topu ustayla buluşturdu, maça golle başladık. Çok şükür diyoruz, geçen hafta Onur'dan sonra bu hafta da başka bir belayı kaleye koydun, imanımızı mı sınıyorsun Ya Rab? Biz görmüyoruz yok sa kaleye sen mi geçiyorsun? Vallahi de Billahi de maça golle başlamasak, bu kaleci bir kaç topu kafadan kurtarsaydı, biz bu sahadan çıkamayacaktık.

Burak Yılmaz bu takımda tiksindiğim, fakat hoca ben olsam her zaman ilk 11 oynatacağım biri. Tam klasik bir maçını tamamladı. Ey büyük Allahım Hocalar engelleyemiyor, belki farkında bile değiller, benim küfür etmekten her maç çenem yırtılıyor. Her hareketi faul, her pozisyonu ofsayt, her maç en az 3 gole mal oluyor, her maç bir tanecik atıyor. Gemicik değil be Büyük Allahım, golcük. Değer mi, değmez mi bilmem? Sen de ne nankör bir taraftarsın diye şimdi benim  amel defterini açtırdın, yazdırıyorsun biliyorum, beni daha fazla günahkar eyleme, şu adamı ofsayta sokma, elini kolunu mühürle faul yapamasın. Mübarek Noel günlerinde ülkemizin şirazesi sana tam tevcih edilmişken, şu taraftar kulunun duasını kabul eyle.

Spor bakanı duayla açtı ilk yarının son haftasını, biz beddua etmeyelim, duaya devam edelim. Milyarlarca yıllık insanlık yaşamında, 2013 yılını Türkiye'de bitirme bahtiyarsızlığını yaşadık. Tek tesellimiz, Galatasaraylı oluşumuzdur. Sadece bu onur için bizi lanetli bir ülke vatandaşı da olsa Cim Bom Bom diye bağırttığına  ne kadar şükran etsek az. Şükranlarımızı kabul eyle.

Bizim, Hoca'nın yapacağı bir şey yok, ama sen yaparsın. Günahımızı çekeceğiz, Sabri oynayacak, bari topa değemesin, top bizdeyken oyundan çıksın, pas trafiğine katılmasın. Top rakibe geçtiğinde kendi bölgesinde adamla beraber koşsun, basmasın, basmadığı için çalım yemesin, şut pozisyonuna girerken ufak bir çarp işte sen bilirsin topa vuramasın. Görmedin mi be Büyük Allahım, trivole vuruşu yaptı. sıfır derece falso verebildi topa, bizi daha fazla kepaze edip, sevmeyenlerimizi güldürme.

Duayla bedduayla geçen haftadan sonra, kendimce metafiziğin ne müdahil olma olasılığını düşündüm. Şu tespiti yaptım. Duanın tutma olasılığı, bedduanın tutma olasılığından az, dolayısıyla  takımımızın oynayacağı bu senenin en büyük maçı Chelsea maçında  pratiğe geçirelim, Galatasaray'a dua yerine Chelsea'ya beddua edelim. İspatı, Amerika'daki halisilasyonisttir. Muktedirin köyünde bile birinin evi yansa beddualarının tamamı tutmuş olacak. Langırt ligimizde daha fazla Ya Rabbimizi sıkıntıya sokmamıza gerek yok. Hakkımızı, ölüm kalım maçlarında kullanalım derim ben.

Neye inanıyorsanız veya inanmıyorsanız, bu yazıyı okuduktan sonra hepiniz iki ölçek ritüeli şükür niyetine gerçekleştirin, yatıp kalkıp, Galatasaraylı olduğunuzla şeref duyun, hepinizi, Juventus maçındaki gol sevincinin olanca coşkusuyla kucaklıyorum, Yeni Galatasaraylı yıllarınıza Jüpiterden gelen sızıntıyla değil, savaş kahramanı Melo'nun enerjisi
yle girmenizi gönülden diliyorum.

Ne mutlu Galatasaraylıyım diyene.

22 Ara 2013

Onurla Yenilmek; Galatasaray 2-1 Trabzonspor

Ülkemizde futbol bu hafta en son konuşulacak şey olacaktı. Fenerbahçe her maçta olduğu gibi son dakikalarda sehpada yırtsaydı, bizden önceki Şampiyon'un kalesinde Onur olmasaydı. Maçta kaleci seyredilir mi? seyredilir kardeşim. Sneijder inat etti, bu maçta sana atacağım diye büyük bir direniş gösterdi. Unutulmaz füzeler gönderdi, unutulmaz suplajlar seyrettik. Sana helal olsun diyorum, Simoviç'ten beri bir kurtarış kalecisi görmedim. Maçın özetini kayda alıp, defalarca seyredeceğim.

Ayı Eboue'nin yerinde Sabri'yi görünce komedi filmi seyredeceğimiz garip olmadı. Eboue oynamıyor diye ne kadar memnunsam, Sabri oynuyor diye o kadar memnuniyetsizim. Hele ki sol bek Riera çıkıp, sağ bek Sabri yi sol kanatta seyrederken eğer maç büyük maç olmasa makara yapılabilirdi. Ne var ki maç iki temiz takımın maçı diye nerdeyse dostluk maçı gibi oynanıyordu. İlk yarı boyunca özellikle Burak ve Selçuk Trabzonlu futbolcularla lütfen mücadele ediyordu. Melo itiraz edip, kafa göz Olcan Adın'a girene kadar.

Bir diğer banko, kazma Şecu bu sefer kenardaydı, kenardan da bir kademe daha geriye tribüne çıkması yakındır. Semih bu sezonun en iyi oyununu oynadı. Stoper bankosu, 1. numarası Semih'e kimse dokunamaz. Gökhan Zan'da bu maç 2 acemilik yapmasına rağmen, yerine Jecu'yu oynatarak kontenjanı harcatmaz. Muhtemel bir transferle, Şecu ikinci yarıyı Arena'nin en güzel yerinden seyrederek geçirir.

Bir ikinci Melo'ya ihtiyacımız olduğu kesin. Mancini geldiğinden beri, hemen hemen bütün ıskarta futbolcular, Melo'nun yanında, Selçuk'un arkasında oynadılar. Bu maçta da kupa maçının eh iştesi Yekta, daha çok savunma çapası olarak, Melo'nun nispeten yükünü hafifletti. Böyle bir geyik vardı, gerçi Melo hamalı yükünü bir başka futbolcuyla paylaşacak kadar kaytarıcı biri değil, madem yardımcı alındı öyleyse Onur'un kaleye daha yakın oynayabilirdi. Attığımız gollerin asistlerine asist yaptı. İl golde muhteşem bir cesaretli kafa koyuşu topu ustalarla buluşturdu. Burak bey her zamanki gibi topu ofsaytta bekliyordu. Bereket biri araya girdi de Burak'ın arkasına gelen topta Burak ofsayt değildi. Bom boş pozisyonda milyonlarca Galatasaraylı, ''Allahhhh belanııııı gooooooollllll'' sesi çıkardı.

Bir topa bu kadar mı kötü vurulur diyeceğim ama Burak bu maç için haklı.''Sneijder Onur'u Muhammed Ali gibi dövdü, Selçuk'u Drogba'sı Yekta'sı muhteşem vurdu da ne oldu abi'' dese diyecek lafım yok. Burada bir kere daha Onur'u şanla şerefle anıyorum. Tarihe not düşüyorum, elbet bir gün buluşacağız, bu böyle yarım kalmayacak. Onur'u kıskanırken, bizim Muslera'ya da bir top gelmez mi. Sabri Bey'in ıskasından 6 pas içinde kafayı vurdular. Ben daha top kafa vuracak oyuncuya gelmeden kapadım gözlerimi. Bir baktım Muslera uzamış.Bana göre şu ana kadar ki en büyük, en anlamlı, en değerli kurtarışıydı. 2 gollük kurtarıştı. Dönen topta biz öne geçtik.

Her şeyi yaparız, bakarsın bir gün Atatürk Hava Alanına Şampiyonlar Ligi kupasıyla ineriz, olasıdır. Ama galibiyete yatamayız. Öyle uzun süre maçı bağlayalım, küçük takımların büyük taktiğine baş vuralım, olmaz bize uymaz. Uymadığı için de mutlaka golü yeriz. Futbol Tanrısı ben olsam ben de cezalandırırım Galatasaray'ı. Büyük takımsın, sen gol yemeyerek değil, gol atarak yeneceksin. O ana kadar savunmadaki en klas adam, Matador'a patladı kabak. Sabri'den de o topu çıkarmasını istemek, ölüden fıstık istemek gibi bir şey.

Bu maçta oyuncu seçimi ve oyun düzeni Mancini'nin somut hoca hamlesiydi. Yalnız 2 gol attı diye söylememezlik etmeyeceğim. Koca bir ilk yarı Burak'ın yaptığı fauller, ve ofsaytta olması sebebiyle gol pozisyonuna top oynayarak giremememizin sebebiydi. Kimse söylemez mi bu adama, topu ofsaytta bekleme diye. Bu maçta ofsayt çalınmadıysa, kendisine pas verecek oyuncuların Burak'ı kollaması sebebiyleydi.

İkinci golü yemeyeceğim diye direnen Onur'u ancak Burak gibi dengesiz biri avlayabilirdi. Düşün, Drogba'nın vurduğu hayvani şutu çıkar, aradan sahanın en yeteneksiz futbolcusunun gelişigüzel içeri vurduğu topa ayağının burnuyla aradan biri dokunsun, topu göreme, sonra bir bak ki o burun Burak'ın kramponunun burnu çıksın.

Hesapların yapılması için erken diyenler çıkar, ama ben daha fikstür çekildiği zaman başlarım hesap yapmaya. Son oynayacağımız maçın Arena'da oynanıp oynanmadığına bakarım ilk önce. Olası kaybedilecek puanların maçlarını işaretlerim. Fark 11 puan değil 12 puandı. Şimdi 8 değil 9 olması gibi. Bizim maçı saymazsak fark 5 puan. Trabzonspor ve Beşiktaş maçlarını sayarsak Fenerbahçe'nin, öne geçtik bile. O yüzden her maç değil, her dakika hesap yapılması lazım. Eğer yapmış olsaydık Fenerbahçe maçında uzatmalarda kazandığımız 1 puan değerindeki penaltıyı kaçırmazdık.

İlk yarı çok disiplinli bir Trabzonspor vardı. Delik bulamadık, bulamayınca da Sneijder'in bu iş pasla ver kaçla olmaz deyip, Yüce Gök'e sığınarak vurmayı tercih etti. Kolman'ın Gökhan Zan kazmalığı sayesinde bulduğu pozisyondan başla da akıllarda kalan pozisyon yoktu. Türkiye'nin en iyi hakemi, Gökhan Zan ayakta kaldı diye korner pozisyonunda yaka paça indirilmek istendiği, tutulduğunu gözden kaçırdı. Kenardaki hakem nasıl ki Sabri'ye bir gol kurtarıp Fırat'ı yakma şansı vermediyse, o penaltıyı da atlamaması lazımdı.

Büyük Arena Taraftarı ikinci yarıda böyle olmasın, geçmesin diye, takımı şanına yakışır şekilde devreye gönderdi. Ve beklentisini görmenin coşkusuyla takımıyla bir kere daha şeref duydu. Galatasaray bu senenin en büyük futbolunu oynadı. O büyük futbolu, büyük bir skorla taçlandırabilirdi. Bir kaleye, kaleciye bir maçta daha ne kadar gollük şut gelecek. Maçı seyretmeyene anlatamazsın. En az 10 muhteşem şutu, kurtardı. Yani kalesine gelen her topu kurtardı. Yediği 2 gol, kaleye çekilen şut, gol vuruşu değildi. Biz kötü de oynasa umudu kesmeyiz takımdan ama, daha gerçekçi, bizim gibi işin romantizminde olmayan taraftar için oynanan futbol, maç arzusu, umutları tavan yaptırdı.

12 korner atıp sıfır tehlike yarattık. Bütün vuruşlar ön direkte eridi, hadi  futbolcu kendisi düşünemiyor, inanılır gibi değil, kenardan biri biriniz de ön direkte bekleyin demez mi? Koskoca Galatasaray'ın serbest vuruşlardan en direk golü yok. 8-9 kişi ortada arkada cebelleşiyor, çoğunda topa dokunamıyor bile. Bize ise tam tersi, kaleye atılan bütün serbest vuruşlar ölüm tehlikesi. Çare Drogba

Ligin ikinci yarısı büyük bir kaçma kovalama mücadelesine dönüşecek. Küçük hoca Ersun Yanal mutlaka çok daha büyük hatalar yapacak. Şampiyonu teslim alabilmek için fazla bir hüneri yok. Mancini'nin ölüsü, Ersun'un dirisine her maç ecel terleri döktürür. Gol atmak için her şeyi deneyen takımla ne kadar övünsek azdır. Bu Onur'a bu gece 2 gol atmak, Şampiyonluk müjdesidir.

Bir kere daha helal olsun kardeşim Onur diyorum, Trabzonsporlu futbolcuları ONUR'lu yenilgilerinden dolayı yürekten kutluyorum. Büyük Galatasaray Taraftarının ,sotaya açtığı, Lig Tv'nin seromonide mecburen gösterdiği, göstermemek için büyük çaba gösterdiği Trabzonsporun Şampiyonluk hakkını verdiği pankart, TFF'ye, hırsızlara kapak olsun.