25 Şub 2009

Şıracıyla Bozacı




Defolun gidin lan yakamızdan. Ne aşağılık heriflermişsiniz. Geçen sene soğuklarda bademciklerin şişti, torununu özledin, Leverkesen'deki kankana hezimet yedin uzadın gittin. Bilerek yapmadıysan şayet daha beter, bi bok değilmişsin. Sonra aman ha bir Alman yesin paramızı, gelsin dolandırsın koca kulübü diye yolladın başımıza. Canımızdan bezdirdin çoğumuzu, maymuna döndük maçlarda. Bir maç 15 pasla gol atan takım, diğer maçta toplamda 3 pas yapamaz duruma geldi.

Gönderdiğin adamın başına getirdiler seni, adamın sesini çıkarmadı, yardımcılarını kovdular bana ne dedi. Şimdi nasıl bakacak suratlarına onların. Cukka sağlam, ben olsam bende sesimi çıkarmam, hırsızlar ülkesi zaten bizim ,ülkemiz, bir kaç milyonda adını lanetle anacağımız adam götürsün.

Şimdi de sen moruk, bu saatten sonra ne yapacaksın parayı. Git bir söğidün gölgesine anılarını yaz, vardır muhakkak iyi bir şeylerin. Adamını, vatandaşını kovuyorlar, koskoca tribünler küfür ediyor seyirci kalıyorsun. Racon kessene, ben de giderim desene. Ne onursuz adammışın sen, senden bize na fayda gelecek. Sen bulaştıkça boka batıyoruz.

Normal gitmez bu Almanlar, disiplinlidir, onur, insanlık arama bunlarda. Düşene bir tekme de bunlar vurur. Ben Dünya'da sadece Alman'a karşı ırkçıyım. Dedelerimizi bizlerden alıp ırgat ettiler belki de bundandır gıcıklığım. Ne Alman futbolcusu, ne Alman Hocası isterim.


Hadi Bülent Kaptan, sıra sende bir omuz da sen at, takımı Alman boyunduruğundan kurtaralım. Sonrası kol kırılsın yen içinde kalsın. Ona danışacağına tribüne danış daha iyi. En azından saf kan Galatasaray'lılardır, dediklerini yapıpta kaybedersen seni taşırlar. Sana yakışan, takım arkadaşlarından birini yardımcı yapmandır. Arkandayız, Gençlerbirliği maçında yaptığın hareketleri de yapmamış olsaydın ne güzel olacaktı. Mertliğine verdik. Gözümüz sende......

24 Şub 2009

Bu Film Daha Önce Oynamıştı


Alavere dalavere Kürt Memet nöbete kalktı, son 12 maç nöbetine. Skibbe defterini kapattık, er kişi niyetine kıldık cenaze namazını, hakkımızı helal etmiyoruz, en azından ben etmiyorum. Bana yaşattığı 8 aylık travmayı atlatmam biraz zor olacak. Fakat yanında gitmesi gereken biri daha vardı ve mutlaka o da gidecek. Adnan Sezgin mikserinden kurtulmadan başımız beladan kurtulmaz bizim bilesiniz.

Geçen sene gelen akıl almaz şampiyonluktan sonra( bana göre akıl alırdı da aptallıklarından riske sokmuşlardı) cepteki akçeye göre hoca bulanları Galatasaray tarihi affetmeyecektir. Bu hatayı yapanlar, akıllı adamlar, ya hırsız ya da Galatasaray'ı hiç tanımamış olanlardır. Dünyada Florya'ya gelecek en son kişiyi getirip ortalığı bok içinde bırakmışlardır. Sıçtıkları boku temizletme işini de her zaman ki gibi taraftara bırakmışlardır.

Her zaman söylerim, Galatasaray kayıtsız şartsız Galatasaray taraftarınındır. Bu görev milyonlarca Galatasaray'lı adına tribünlerde desibel desibel yırtınan 5-10 bin kişinindir. Yani içlerinde bulunmaktan onur duyduğum yığınlarındır. Bizimdir Galatasaray, bakmayın 2 senede bir prostatlı fosillerin sarı kırmızı oylarıyla şekillenen baronların mazbataları ellerine geçirmelerine. Karar onlarındır, bir şey yapamayız gelenlere. Ama gidenlerin kararı bizimdir. Bizim istemediğimiz bir futbolcu asla sahada olamaz, hocaya iki dakika bağırdık Lufthansa'dan bilet aldırdık, istesek başkanı değiştiririz.
Bunu en iyi demokratik dedikleri seçimle gelmiş başkan ve yöneticeler bilir. O yüzden sıçtıkları boku temizletme işini taraftarın en sevdiği insana bırakmışlardır. Cesur yürek, Cengaver, Büyük Kaptan; Kredisi sonsuzdur, daha beter bile olsak gıkımız çıkmaz. Biz, Hanry'le, Raul'la, Zidane'la, Totti'yle boğuşan Korkmaz'ımıza ne diyebiliriz ki, tabela Galatasaray aleyhine tecelli etse bile.

Aynı filim, Fatih Terim'in ikinci gelişinde itin götüne giren takımın leşini Hagi'ye taşıttıkları zaman seyredilmişti tarafımızdan. Taarruzu atlattıktan sonra yediler sevgili Hagi'yi. Bir hokkabazlık sürmekte yıllardır. Taraftar sitelerini takip etseler bu noktaya asla gelmezlerdi. Taraftarın maçlarda söylediği şarkılara kulak verseler hangi takımın yöneticisi olduklarını anlayabilirlerdi. Hadi Skibbe profesyonel, alacağı aldığı cukkaya bakar, siz ne güne ordasınız. Paramı alıyorsunuz yönettiğiniz takımdan. Galatasaray'lı değilmisiniz, gençliğinizde, fakirliğinizde tribünlerde hiç bağırmadınız mı?.

Galatasaray; Adını anarken yazarken bile tüylerim diken diken olduğu takım. Kimlere kaldın sen ya, senelerce bi ölü yönetti seni, Avrupa Şampiyonu teslim aldılar, sıra takımlarına elettiler. Biz bir zamanlar, Milan'a, Real'e geçirirken şimdi Bordeaux'a geçirebilirmiyiz hesabı yapıyoruz. Şu çok basit denklemi kuramıyorlar ne yazık ki. Galatasaray'ın başında ya Lucescu gibi ölüye top oynatan, şeytana papucunu ters giydirecek bir lazım, ya da hiç kimse. Yani Metin Oktay, Fatih Terim, Hakan Şükür, Hagi, Bülent Korkmaz, Uğur Uçar, Sabri. Bize Trapattoni, Mourinho, Capello uymaz usta. Biz re re re ra ra ra dediğimiz müddetçe profosyonel takım olamayız. Ne zaman bu tezahürat duyulmaz olur o zaman biz de zamane takımı olur, adımız kupalarla değilde kasadaki paralarla anılır olur. O zaman da biz olmayız zaten.

Başkan olası bir vehameti yumuşak geçişle atlatmak istemiştir. Keşke Bülent Korkmaz ile 10 yıl mukavele imzalasalar. Hatta sonsuza kadar, başımızda eski Galatasaray'lı futbolcular olacak diye tüzük değiştirseler, ferman çıkarsalar.

Şimdi ne olur acaba diye bana soranlar oluyor. Görüşümü merak ediyor genç Galatasaray'lılar. Hiç kimse korkmasın, daha kötü olmaz. En azından beklediğimiz, kayboldu diye arayışa çıktığımız Galatasaray ruhu geri gelmiştir. Bülent Korkmaz'ın, Lincoln'e, Kewell'e futbol öğreteceği yok, 352 den 433 den de anladığını pek sanmıyorum. Hayatı 18 içinde geçmiş birinin rakip sahada 8 kişiyle cirit attırmasını beklemiyorum. Şundan eminim ama, Fenerbahçe maçından sonra üstelik yenildikten sonra futbolcularımız forma değiştirmeyecekler. Mağlup bitirdikleri ilk yarıdan sonrai devre arasında yedekler maymunluk yapıp ortada sıçan oynamayacaklar. Oyundan çıkan futbolcu duşunu alıp eve gitmeyecek. Gol atıldığı zaman sevinmeyen futbolcu aramızda olmayacak. Tribün takımı çağırdığında, takımın yarısı tezahüratı duymamazlıktan gelmeyecek.

Ve herşeyden önemlisi, yerlisi yabancısıyla maçta ben yenilmem diyenler sahada olacak. Ve Galatasaray her şeye bıraktığı yerden başlayacak. Unutulmaya yüz tutmuş Ali Sami Yen cehennemini dosta düşmana tekrar hatırlatacak. Perşembe cenk günü, kavga günü şölen günü. Ne mutlu o gün tribünlerde olacak olanlara, ne mutlu o gün sahadaki futbolculara. Görecek günler var daha büyük Galatasaray Taraftarı, doğumundan ölümüne kadar efsanenin bir parçasısın sen. Efsaneler ölmez, şekil değiştirir.

23 Şub 2009

Galatasaray'ın Guerdialo'su



Herkese geçmiş olsun. Büyük zaiat verdik ama üzülmeyin zaferler zaiat ister zaten. Kader işte, koskoca Galatasaray, birinden 5 yerse olay olması gerekir. 5 psikolojik skordur futbolda. 6 yersen değişmez de 5 yersen ya da 5 atarsan mutlaka bir şeyler değişir. Sıradan bir Alman takımından 5 gol yiyerek elenince bize 5 atan takımın hocasının bokunda boncuk buldular. Aynı anlarda bendeniz 5 yediğimize sevinmiştim. Çünkü Kalli moruğundan kurtulmuş, kendimize gelmiş, hortlamıştık. Bu hortlama, devamında devrime dönüştü, kırık, dökük, sakat futbolcular kudurmuş, şampiyonluğu getirmişlerdi.

Ah işte! zurnanın zırt dediği yer burası. Takım yabancısız, hocasız, büyük taraftarı ve büyük Galatasaray'lı futbolcularıyla bitim noktasına önde girince, kılı kırk yararak düşündü Adnangiller. Kimi alsak acabaydı?. İşin kolayına kaçtılar, bize 5 atan hocayı aldılar. Veeeee Galatasaray'a yapılacak en büyük ihaneti yaptılar. Liverpool'un Şampiyonlar ligi finali forvetini transfer ettiler. Fenerbahçe'ye özenip, anlı şanlı profosyonel büyük futbolcuları getirdiler. Portekiz Ulusal Takımının bankosu'nu getirdiler tamtam çalınca kuduran, ağlayan, aslanla kafesinde konuşabilen Song'un yerine.

Birde baktık, saydık Galatasaray 11 ini. Normal bir adam yönetse, normalde rakip takımı 18 in dışına çıkarmayacak bir takım kuruldu. Bir konuyu atladılar, Çok büyük futbolcuları alırsak çok büyük netice alırız sandılar. Keweel ile Baros Fenerbahçe'ye gitse çok daha büyük sükse yapabilirlerdi. Onlara yakışırdı, bir kademe daha atlatabilirlerdi Fenerbahçe'yi. Formaları kapış kapış giderdi. 50.000 kişi bağırırdı ''Herry, Herry Keweell'' diye. Biz 10.000 kişi zor bağırabildik tuvaleti olmayan stadımızda. Sırtında Hagi yazan biriyle, Alex yazan birinin farkıdır Galatasaray'lılık.

Nasıl Galatasaray'lı olduğumu bilmiyorum. Ama yaşamım Galatasaray'lılığımla biçimlendi. Ve şundan eminim, Dünya'da hiç bir futbol kulübü Galatasaray'a benzemez. Hiç bir taraftar Galatasaray'lıyla kıyaslanamaz. Bizler asla profosyonel olamayız, istedikleri kadar futbolu Endüstri, sanayi yapsınlar bize sökmez. Biz başka alemlerin, başka duyguların peşindeyiz. Bizi kupalar, şampiyonluklar, farklı galibiyetler kesmez. Neticede oyanan oyundur, 3 ihtimal vardır. Bizim için ise ihtimal tektir. Her maça Galatasaray'lı gibi çıkılacak, sonuç ne olursa olsun Galatasaray'lı gibi bitirilecek. Bizler son haftaya küme maçına çıkmış taraftarız. Olsun düşebilirlerdi de, ama o son haftaya küme düşme potasında giren futbolcuların tamamı Galatasaray'lıydı. Hiç biri yenildikleri bir maçtan sonra eğlenceye gitmedi, paramı niye yatırmadınız diye muhasebecinin yolunu kesmedi. Taraftar yani biz, hiç bir zaman hiç bir futbolcumuzla dalaşmadık, hepsinin maç bittiğinde 5 metre koşacak dermanı olmadığından emindik.

Dün akşamki maçta kapalının tam ortasındaydım. Bom boştu, bizler bir zamanlar, o boş olan yerlere(koltuklara demiyorum) tüneyebilmek için, bir metre daha fazla yer alabilmek için sabahın ilk ışıklarında cenk yapmıştık, dövüşmüştük. Şimdilerde taraftarın kombine kartı var, maçtan 5 dakika önce içeri girme şansı var, ve bağırmıyor. Şu son senesini geçiren Ali Sami Yen Stadının hatırına dolduramıyor tribünleri. Ben bu yaşta bundan sonraki bütün maçlara gideceğim, çünkü bir daha olmayacak o mitolojik stad. Bunun bile keyfini çıkaramayan taraftara sahibiz.

Dedik her zaman, yine deriz, her şeyin bir sebebi var. Bizi yıktılar kardeşlerim, ellerimizden aldılar takımımızı, baba ocağından ileri bellediğimiz Ali Sami Yen'imizi. Yeni stad yapıyorlar, zengin Galatasaray'lılar için. O büyük yapılaşmanın getireceği dolarları şimdiden saymaya başladılar. Gelen paralarla profosyonel büyük futbolcular alacaklar. O parçalı unutulmaz formayı giydirecekler. Ben dün Metin Oktay'ın formasını Nonda'da görünce ağladım. Ne anlar lan bu ruhsuz herif o parçalı formadan. Ne kadar para düşkünü futbolcu varsa Metin Oktay'ın formasını giydirmişler. Yerli yabancı istila etmiş ruhumuzu. Bir an düşünün, sahada Metin Oktay var, kulubede Skibbe taktik veriyor. Oynayabilir mi? koca Metin.

Karar vermemiz lazım kardeşlerim. Ya Galatasaray'lı olacağız, bizi biz yapan harsa, sıkı sıkıya bağlı kalacağız, beklentilerimizin hiçbiri gerçekleşmese bile büyük bir soğukkanlıkla sonuca katlanacağız, Galatasaray'lı futbolcularla kavgaya karışacağız, yenilselerde yenselerde arkasında olacağız. Ya da bizde sistemin içinde eriyeceğiz, şansımıza Galatasaray'lı olmuşuz, en profosyonel, en para düşkünü en iyi futbolcuların götünü yalayıp bir kupa kazanıp, 5 dakikalık bir sevinçten sonra yolda görsek tanımayacağımız, beş kuruş fazla para verseler en kızdığımız takıma gitmekte bir sakınca görmeyen futbolcularımızla avunacağız.

Büyük Galatasaray taraftarı; bu sütunlarda başarı vaadeden pek çok sözümü okudunuz. Bahtiyarım ki çoğunuz düşüncelerimi onayladınız. Bir kez daha haykırıyorum, tuttuğunuz takım bir takım değildir. Bir yaşam biçimidir. İnternette okey oynasanız, Galatasaray'lıyı tanırsınız. Ben 100 kişinin içinden 10 Galatasaray'lıyı teşhis edebilirim. Bize hoca moca gerekmez, hatta futbolcu bile gerekmez. Bize sahada saldıran, yenildiğinde ağlayan, yendiğinde bizimle birlikte sevinen futbolcular yeter. Başımızda Mourinho'ya ihtiyaç yok, inanın gelse bile bir bok değişmez. Bize, bizim gibi adam lazım. Çıkık koluyla final maçına çıkmış, muzaffer olmuş, Galatasaray'dan başka hiç bir takımla idmana bile çıkmamış adam lazım. Cesur yürek lazım, gerekirse Galatasaray için Dünya'yı yakabilecek adam lazım. Gerekirse kaybolup giden, gerekirse çağrılıp gelen, her zaman her koşulda tribünlere çağrılan, En büyük maceralarda takımın başında sahaya çıkan, en büyük futbolcuların kabusu olan bir lazım. Bize Bülent Korkmaz lazım. Korkmayın sakın, bundan daha kötü asla olmayız.

Bülent Korkmaz, şampiyon olabilir mi?, Avrupa Kupasını alabilir mi?. Bilmem, almasa ne yazar, benim için önemli değil, ben Galatasaray'ı kupa alsın diye sevmedim, Ben Galatasaray'ı Galatasaray gibi sevdim. Her kim beni Galatasaray'ımdan soğutmuşsa onun düşmanı oldum. Bundandır son senelerdeki savaşım, genç Galatasaray'lı kardeşlerim. Beni Galatasaray'dan soğuttular, Şampiyon olduğumuz sene Gerets soğutmuştu, Bu yavşak dondurdu.

Dünkü maçtan sonra içim ısınmaya başladı, çok geç oldu, olsun, herkes gider biz kalırız. Büyük Kaptan arkandayız, en azından kalplerimize yeniden sarı kırmızı kan pompalamaya yardımcı olursun. En azından biz o büyük günlerimizin hayalini yeniden yaşarız. Yeni hayallere dalarız. 1996 yılda yattığımız rüyalara yatarız. Kim bilir yeniden yazarız hep beraber Galatasaray destanını, dinletiriz Ümit Burnundan Sibirya Bozkırları'na kadar Galatasaray hikayesini, kimbilir.

Ben Demedim mi?


Sizlerden bir ricam var, nasıl yazacağımı bilemiyorum. Lütfen Skibbe etiketli yazılarımı bir kez daha okuyunuz. Ve bu konuyu artık kapatıyorum. Ne yazık ki iş işten geçtikten sonra siktir olup gitti. Galatasaray tarihi, gelmiş geçmiş en kötü hoca olarak yazacaktır kendisini.

Ben bıraktım, bu andan itibaren benim için zaten yoktu şimdi hiç oldu. Kötü dersek eksik diyeceğiz, hiyanet etti bize. En büyük hasletimiz, Galatasaray ruhumuzu çaldı bizlerden. Takım 2-1 mağlup devre arasına gitmiş, ısınan futbolcular neşe içinde ortada sıçan oynuyorlar. Oyundan çıkan Ümit Karan devre arasında eve gidiyor. İkinci yarıya her şeye rağmen taraftar iş başa düştü deyip takımı çağırıyor, kaptanı yok takımın. Lincoln getiriyor tribüne. Sahi ikinci yarıda kaptanlık pazubandı kimdeydi? ben farkedemedim.

Her şeyin bir nedeni var, bu gerilemenin de. Koskoca adamların bizim bildiğimizi bilmemesi imkansız. Adnan Polat hepimizden iyi bilir Galatasaray'ı. Bu Skibbe'yi fabrikasında meydancı çalıştırmaz, 2 sene oturup, yatıp, narkozda geçiren bir işçisi olsa t utar mı?. Para vermese Nonda, Meira bu takımda oynayabilir mi?. İş bizim bildiğimiz, dahası bilemediğimiz gibi değil. Manipilasyon var, dilim söylemeye çekiniyor ama üç kağıt var. İnat var, eleştirilme korkusu var, belki de seçimlerden dolayı birilerine gebelik var.

Kılıçdaroğlu hangi takımı tutuyor acaba?. Bir elde bize atsa bir şeyler çıkarabilirmi?. Dua etsinler taraftarın yarısı parasını perşembe maçına yatırdığı için maça gelemedi. Yoksa tükürükle kovardık Skibbe denen illeti. Yine kovduk bana göre, geçmiş olsun hepimize. Biz bu yükün altından da kalkarız. Hasan Şaş'ı hortlatırız, geçiririz halayların başına, daha önce yaptık tecrübeliyiz, atarız irinleri içimizden yürürüz yine aynı yollarda. Yeter ki re re re ra ra ra diye yırttığımızda ortalığı kan gölüne döndürecek oyuncularımız sahada olsun.

Tez elden, kansız futbolcular kovulmalı, Galatasaray yenildiği zaman gülen varsa dövülmelidir. Baştaki balıktan başlayalım. Siktir git lan Saftiggibe.
Not; tekrar ediyorum bu yazıyı okuyan, daha önce yazılmış bütün skibbe yazılarını okumadan yorum yazmasınç

22 Şub 2009

Ben Yazmadım; Galatasaray 2- Kocaeli 5


Kadrosunda, İtalya Milli takımının kalecisi var. Defansında, Portekiz Milli takımının stoperi, Avrupa 3.sü Türk Milli takımının defansı hazır kıta. Forvetinde, Şampiyonlar Ligi finali oynamış 3 futbolcu, Türkiye'nin en değerli oyuncusu Arda, Avrupa takımlarının transfer listesinde yazılı Topal, Lincoln, kimi ararsan burada.

Ben demedim, atladım, takımın başında Dünya'nın en büyük hocalarından biri varmış. Skibbe'ye teslim edilmiş bu son yılların en büyük takımı. O kadar yazı yazdık da bu konuya hiç değinmemişiz. Çok tecrübeli, kariyeri kahramanlıklarla dolu Alman sihirbazı hakkında hiç olumsuz bir şey yazamamışız. Kusura bakmayın, atladım, ben Galatasaray'ı tanıyamamışım.

Galatasaray tarihinde defansa gelmişş geçmiş en kötü yabancı oyuncu Meira'ya çok ümit bağlamışım. Demişim ki Popescu da kimmiş, yanında götüyle top oynayarak taraftarın gönlüne girmiş Servet varken bu takım artık gol yemez. Bir ölü, bir leş, bir kamplumbağa, bir tank, bir ayının sadece 30 cm.lik uzvuyla hatırlanacağı, benim lanetle anacağım Nonda, Hakan Şükür'e futbolu bıraktırdı iyi oldu yazmışım. Çok sevmişim, Lukunku'yu özletmez diye savunmuşum.

Sabri'yi biraz dinlendirsin taraftar biletini kesecek diye ön görememişim, yazıklar olsun bana. Bütün takımlar Sabri tarafından yüklenip sonuca giden hocaları görememişiz. Sabri'yi taraftarın önünden alıp sol açığa gönderen Hoca'nın dahiyane taktiğini yazamamışım. Mehmet Güven denen virtözü her maç oynatmadı diye eleştirmişiz haksız yere. Biz ne anlarmışız futboldan Galatasaray'dan.

Murat Hacıoğlu'nun kaval kemiğinden gol yiyen kaleciyi Taffarel'le bir tutmuşuz. Başkan'ı Federasyon'a saldırırken haklı bulup şakşaklamışım. Hakemlerin yüzünden yeniliyoruz yazmışım. Kural hatası aramışım her maçtan sonra. Nankörlük etmişim Skibbe'ye, Avrupa maçlarındaki destanlarında sessiz kalmışım.

Büyük Galatasaray taraftarı, ben bir bok bilmiyorum kusura bakmayın. Belki bir süre yazı yazmayacağım. Taraftarları takım aleyhine örgütlüyorum. Yanlış bilgiler veriyorum. Sabri, Nonda, Meira, Linderoth, Ümit Karan kovulmadan, Hoca dövülüp gönderilmeden, takımın belini doğrultamayacağını, 5. olacağını yazıp moral bozuyorum. Çaylak'la uğraşıp genç Galatasaray'lıları üzüyorum.

Yazık oldu, kıydılar bize. Adnan'ların kaprisi camınızdan bezdirdi. Nerede sakat futbolcu varsa toplamış getirmişler, takımın ruhunu satmışlar, en azılı taraftar bile bağıramaz duruma gelmiş, hava yok, coşku yok.

Sabri son maçına çıktı nihayet. Her şeye yeniden başlıyoruz. Feda oldu bu senemiz, sebep olanları taraftar affetmeyecektir. Perşembeye kadar beklerler, bu Hocayla o maça da çıkarlar, sonrası hüzün. Kusuruma bakmayın yazamıyorum, kaderde lig sonuncusundan 5 gollü yenilgiyi seyretmekte varmış veda maçlarına gittiğimiz Ali Sami Yen tribünlerinden.

21 Şub 2009

Nerde O Eski Şevk O Heyacan



Bir kaç gündür yazmıyorum, maçla ilgili gelen yorumlara baktım sadece. Kimisi beni Hakan Ünsal'lıkla suçlamış, meğer Galatasaray yenilirse ''ben demedimmi'' diye böbürlenecekmişim. Burada 1 yılı aşkın yazıyorum, en az 50 tane ben demedim mi yazısı vardır içlerinde. Geçen yıl Leverkusen'e elenmeseydik, şampiyon olamazdık o yüzden biraz ironiyle beraber Leverkusen'e teşekkür etmiştik.


Ortak sevdamız Galatasaray elbet. Yendiği zaman sevinip, yenildiği zaman üzülürüz. Ben Galatasaray'ın Trabzon'da Trabzonspor'u yenip, Fenerbahçe'yi Şampiyon yaptığı zaman bile sevinmiştim. Kısacası Galatasaray kimle ne zaman hangi kademede maç yaparsa yapsın kazansın isterim.


Biraz yaşlandık, yorulduk herhalde. Herkesi kendim gibi sanıyorum. Eski havam yok, Galatasaray gol attığı zaman eskisi gibi coşamıyorum. Avrupa Kupası maçı olduğu zaman içim içime sığmazdı, şimdi sıradan maç gibi geliyor. Song'un motivasyonu, maça asılması, yenilgide üzüntüsünü Meira'da görmek istiyorum, göremeyince bende tansiyon düşüyor. Bir Mondragon gol yediğindeki durumunu hatırlayın, bir de Santchiz'i. Hasan Şaş ruhunu arıyorum, geriye düştüğünde bir şeyler yapabilme ihtimalini özlüyorum. Nonda hayaletini, Nonda tuhaf bir gol atacak beklentisiyle seyretmek işkence geliyor.


Takım Juventus'la Torino'da oynarken arkadaşlarına beraberliği veren bir oğul var bende tribünlere armağan ettiğim. Bu kadar takımına güvenen genç Galatasaray'lı kardeşlerim, hanginiz bütün kazandıklarınızı basabilirsiniz Bordoux maçında Galatasaray'a.


Ben başka alemdeyim, benim için tabela önemli değil. Galatasaray elenir, eler futboldur der geçerim. Ben takımın teslim olmasına dayanamıyorum. Taraftara bu kadar uzak bir takım görmedim bugüne kadar. Profosyonellik bizi de boğdu, saha başarıları geldikçe takım bizden uzaklaşacak göreceksiniz. Hadi başarılar ne pahasına olursa olsun bizi bir arada tutar, ama olası bir gerileme de dağılır gideriz. Toparlayacak adam bulamayız. Hoca kaçar gider, üst düzey oyuncular, hemen takım bulurlar, bana ne kardeşim ben profosyonelim diyen uzar gider, yine biz kalırız o beton tribünlerde. Tıpkı küme düşen takım gibi dağılır gideriz. Juventus neden büyük takım gördünüz, küme düşürüldüler, o anlı şanlı futbolcuları 2. ligte oynayıp takımı tekrar çıkardılar. Aynı şeyi Göztepe yapsaydı bugün hangi ligte oynadığı bilinmeyen bir takım olmazdı.


Korkum şudur, Galatasaray elenir giderse ki- normal bir neticedir-, ligte bir iki maç daha kaybedersek, 5. oluruz. İşte o zaman seneye Avrupa'da olmayan Galatasaray darmadağın olur. Öncelikle takım ruhu, bizi biz yapan haslet hangi maç olursa olsun sahada olmalıdır. İşte o zaman şevkini kaybetmeye yüz tutmuş benim gibi taraftar da coşar, taraftarı coşan, futbolcusu koşan Galatasaray'ın da neler yapabileceğine futbol tarihi şahittir.


Galatasaray, sen nerede olursan ol, biz oradayız, tarafız, tarafındayız.


Nerde o eski şevk o heyecan,

O güler yüzlü adam ben değilim, sen şampiyon olmazsan.

18 Şub 2009

Eşek Aramaya Sami Yen'e; Bordoux 0-Galatasaray 0


Maçtan kuşkularımız vardı. Sabri ve Volkan'ın kanatlarda oynayacağı ihtimali, takımın ruh hali, taraftarın eski coşkulu günlerinden çok uzakta oluşu, Hocanın büyük maç yönetme aczi, ne ararsan vardı maç öncesi.

Isınan takıma bakınca kare asın ilk 11 oyunda olduğunu gördük. Büyük maçları, büyük futbolları büyük futbolcular oynar dedik ve gol için umutlandık. Sahaya Metin Oktay formalarıyla, ve seyirci üstünlüğümüzle çıkınca eski günleri hatırladık. Takımda sağbek, sol bek yoktu. Nöbetçi stoper, büyük maçların futbolcusu Emre sahadaydı. 3 stoper karşıdan gelen atakları önleyecek, orta saha kalabalık tutulacak, Barış, Topal, Ayhan üçlüsüyle svaşılacak, punduna getirebilirse mahşerin 4 atlısıyla ameliyat yapılacaktı.

Maçın başlamasıyla beraber çöktüler, ne oluyoruz du. Bir topu direkler çıkarınca eyvah dedik. Kalecimiz maça ağırlığını koydu, hatasız oynadı. Direkten dönen top biraz aşağıdan gitse bile kurtaracaktı. Taarruzu atlattıktan sonra bizde klas adamlarımızla yüklenmeye başladık. Kewell'e Ayhan'ın servisi mükemmeldi. Gelişine çaksa kaleciyi de içeri sokacaktı. Mehmet Topal geçen yıl ki formunda bir oyun sergiliyor. Top daha çok onlarda görünse de tehlike yaratan atakları olmadı. Baros gol pozisyonlarına giriyor, kadranda fazlasıyla görünüyordu. Elle kolla karambole girdi ve malum sarı kartını yine gördü. İlk yarıyı kafa kafaya bitirdik. Takım tertibi, ilk yarıda kim olursa olsun başedebilecek düzendeydi.

İkinci yarıya Baros, Nonda değişikliğiyle başlanınca, tamam dedim. Moraller bozuldu taraftarda. Ölünün top oynayanı Nonda, ofsayttan çıkamadı. Takım küçülmeye, futbolu da doğru orantılı küçülmeye başladı. Kewell çıkıp, Sabri girerken bir kademe daha küçüldük. Top artık sürekli onlardaydı. Servet'in aşırı dikkati her ne kadar pozisyon verdirmese de, Meira'nın bütün topa dokunuşları Fransızlara servis olarak sunuluyordu. Recep İvedik'imiz sağ kanattan garip çalımlarla girdi, geriye çıkardı Lincoln iyi vuramadı. Lincoln demişken maç boyu bir kaç sihirli pas attı ama golcüler topa sahip olamadılar. Yine de Lincoln son vuruşu yapar mı diye beklerken, Kabusu Mehmet Güven'in çizgiye yaklaştığı görüldü. Başlangıç, takımıyla bitiş takımı 2000 lerden 2009 lara nasıl girdiğimizin belgesiydi. Hey gidi anlı şanlı Galatasaray, sen bu takıma son dakikalara sıçan gibi vakit geçirerek mi girecektin.

Şimdi hep beraber, 2001 de kaybettiğimiz eşeğimizi arayacağımız son tepeye gidiyoruz, Ali Sami Yen'e. Orada bulursak, artık bırakmayız. Ya bulamazsak, işte o zaman o büyük günlerimizin büyük hatıralarımızın peşine düşeceğiz sil baştan yaparak. İşe çobandan başlarız artık.

Hayatımın En Rahat Maçına Çıkıyorum


Galatasaray amatör kümeden bir takımla oynasa bile heyecanlanırım. Taaa 40 yıldan beri. Hele ki Avrupa maçlarında içimden bir şeyle fışkırır, hakim olamam kendime. Maçın sonlarına lehimize girmişsek bakamam televizyona. Uğur yaparım, toteme yatarım, maç bitiminde tarifi imkansız sevinç gösterileri yaparım.

Ve, yıllardır şu ilke ve ülküye inandım. ''Galatasaray, Dünyanın neresinde, kiminle oynarsa oynasın maç 3 ihtimallidir.'' Bugün bu vasıflarla bir maça daha çıkıyoruz. Benim hayatımın en rahat, ve hiç heyecanlanmayacağım maçına. Bana heğpiniz kızacaksınız biliyorum ama yazıyorum işte, maçtan en ufak bir beklentim yok. Ne yani bu maçta Sabri'nin kullandığı serbest vuruşlar 90 dan Fransız ağlarına mı takılacak?. Volkan sol kanatta 3 kişiyi geçecek, muz orta yapacak, Baros'un kafasından gol mi atacağız?. Galatasaray defansındaki sıçan Meira, korkak Meira doğru dürüst kademe yapacak, hatasız oynayacak ve gol yedirmeyecek öyle mi?. Servet boğuşacak elbet, elinden geldiğince savaşacak, her saniye aynı dikkati verebilecek mi?.

Baros, ofsayttan çıkıp, elle kolla değilde, ayağıyla, kafasıyla top oynayabilecek mi?. Kaleci, bir maçta da takımı ipten alır mı dersiniz?. Peki kimle oynayıp, hangi motivasyonla zaferle döneceğiz?. Arda'nın sorunu var, iki günde halletmedilerse aynı silik futbolunu oynayacaktır. Kewell oynar mı oynamaz mı bilinmez, zaten 2 aydır yok. Geriye Lincoln kalıyor, bütün takımın yükünü sırtına yükletmişler, hadi iki haftadır yoksun çık şu takımı ele diyorlar. O da bakacak maçın başlarında oldu oldu, olmaz sa o da salar.

Geriye Trapattoni kalıyor, Capello, Morinho, Guardialo karmasından daha klas, kariyerli tecrübeli Galatasaray Hocası. Kriz anında el koyar takıma, şapkadan bir tavşan çıkarır, ne de olsa büyük Alman Hocamız var, kulübede. Allahtan umut kesilir Skibbe'den kesilmez.

Çok rahatım çok, Hoca'nın eşeği kaybolmuş, bütün köylü arıyor, hoca sakin, gülüyor. Ya hoca biz kaygı içindeyiz senin eşek için sen sırıtıyorsun, bu nasıl eşek arama böyle demişler. Hoca'da şu tepenin ardında bir umudum var da ondan demiş. Eşek orda da çıkmazsa siz görün bendeki feryat figanı o zaman.
Maçtan sonra hemen görüşürüz.

16 Şub 2009

Şerefsizlik Para Ediyor



Sadece Baros olsa kolay, Anelka olsa gene işimizi hallederiz. Nobre yapsa, Ümit Karan yapsa hani yine bir derece. Koskoca Adriano elle gol atıp koskoca Moironho'ya koşuyor. Ulan Gattuso adammısın sen lan. Yapıştırsaydın şu şerefsize kafayı, serseydin San Siro'nun çimlerine de tarihe geçseydin.
Hakem ne yapsın kardeşlerim, haftalardır yenemediğimiz maçları hakemelere yıkıyoruz. Alın size Dünya'nın en büyük maçlarından biri ve muhtemelen Dünya'nın en büyük hakemini maymuna çeviren Adriano. Haram olsun lan sana aldığın paralar.
Demek işin içinde para olunca farketmiyor, hangi ligte olursak olalım işimiz sahtekarlık. Yalan, dolan, hile..... Bir an için kontrpiyede kaldın elinle vurdun diyelim, hakem de göremedi, ne kaybedersiniz kazandığınızın yanında aşağılık futbolcular doğruyu söyleseniz. Futboldan iğreniyorum yavaş yavaş. Diyorum ki şu Bordoux bize geçirse, ardından da Skibbe ile 10 yıllık sözleşme yenilense, Arda Turan kovulsa, Hasan Şaş dövülse, Özhan Canaydın yeniden başkan olsa da kurtulsam şu futbol vereminden.
Ulan hokkabaz futbolcular, delikanlıysanız Maradona olun, atın elle golü, yutturun hakeme, sonra diyetini ödeyin. Bütün takımı çalımlayıp atın bir tane daha da göreyim bakalım kaç okka geliyor testisleriniz. Alın tek başınıza bir Dünya Kupasını, dövün küfür edin hakeme Hagi gibi, alın bir UEFA kupası geçin tarihe, yazalım destanlarınızı.
Adriano, şu andan itibaren Dünya'daki en nefret ettiğim futbolcusun, yazıklar olsun emi. Futbolu sevdiğimize lanet ettirdin.

15 Şub 2009

Arda Sen Bizim Herşeyimizsin


Dünkü maçta en çok kızdığım futbolcu sendin. İnsan sevdiğine sitem eder. Meira kötü oynadığı zaman(iyi oynaması mümkün değil), kızmam ona. Bugün var yarın yok. Bir maç denk gelir, kapalı tribünden bir küfür ederiz siktirir gider. Servet'e de kızmam, ben hala onun futbolcu olmadığını savunuyorum. Estetik olarak bana hiç zevk vermiyor. Götüyle top oynuyor, ikili mücadeleleri kazanıyor, bütün enerjisini oyununa veriyor da bir şeyler eksik. Onun oynadığı oyun futbol değil. Verkaç yapamaz, rakip kaleye her kafa topuna çıkıyor, devamlı beynine geliyor top. O da bugün var yarın yok topçulardan. Bel bağlamam, giderse en ufak bir tepkim olmaz. Baros dersen, saatli bomba, her an atılacakmış gibi oynuyor. Kendini postal gibi yere bırakıyor, sahtekar, topu elleme hastalığı var. Ofsaytta çok yakalanıyor. 90 dakikayı atılacakmı travmasıyla tamamlıyoruz. Kötü oynarsa, yüzde yüz golleri kaçırsa bile ona da kızmam. Bizim kiralık futbolcumuz kendisi. Parasını almazsa topa ayağını sürmez.

Aydın desek, takım onca eksikken, bir umut sahaya sürülen gencecik çocuk. İnsan o durumda kudurur, adam ısırır, delirir de takıma bir payanda olur. Görüntüsüyle saha dışında ki yaşamıyla da muhtemelen Galatasaray futbolcusu olamayacak bu gence umut bağlamam. Kendini geliştiremez, bundan daha iyi oynayamaz.

Mehmet Güven'e kızamayız. Kabiliyeti yok, senede bir maç iyi oynar onu da oynadı. Yenik Galatasaray'a kurtarıcı sokuluyor, bizimle alay ediyorlar sanki. Mehmet Güven ancak bir ölüm kalım maçında Galatasaray'ın skoru koruması gereken dakikalarda oyuna girebilir.(Ben olsam o anlarda bile almam da). Kızamayız, kızmamız, sitem etmemiz için önce sevmemiz gerekiyor.

Sabri'yi yazdık uzun uzadıya. Onu da geçelim, başka kimimiz kaldı be Arda, söyle senden başka kimimiz. Yenemediğiniz bi maçtan sonra soyunma odasında ağlayan, her maçtan önce bizlere Galatasaray'a bağlılığının örneklerini veren, Sami Yen'e ilk çıktığı maçta kalbimize giren futbolcunun kötü oynamasına dayanamıyoruz.

Sen takımın kaptanısın, her ne kadar en çnde çıkmıyorsan sahaya, pek yakındır en önde çıkacağın maç. Bir derdin varsa Galatasaray Taraftar siteleri emrindedir. Seni çok eskiler bilir Büyük Mehmet'e benzetirirm. Çok büyük futbolcuydu ama devamlı küserdi. Küstüğü maçta topa ayağını sürmezdi. Silkin be Arda, koskoca Aslantepe'de sadece lig maçımı seyredeceğiz biz.

En çok sana kızdım, izlediğim kadarıyla da taraftarlar aynı gerekçelerle sana sitem etmişler. Sevgidendir Arda Turan. Sevgi özgürdür hesap sorulmaz, insan olmayana sitem konulmaz.