Şebeke; 17 Mayıs 2000 gecesi, biz kupayı sırtlamış uçaktayken, Aslan takım yıldızının en parlağı, kaptanı, 10 numarası Yüce Gala Gök'ü Regulus'u selamlarken kurulan De Facto kuruluş.
Misyonu; Galatasaray kupa alamasın maksadıyla bütün takımları, hakem heyetini, futbolcuları, medyayı, hocaları konsolide etmek.
Finansman; KÜS( Ülkeyi yöneten Koç-Ülker-Sabancı Oligarşisi) ün kaptanı Koç'un liderliğinde Global Kraliyet Ailesi'nin futbol departmanının bütün bileşenlerinin yalını, yemini, samanını ödeyip esir alan yasa dışı yapılanma havuzu.
Başlıyoruz, ŞEBEKE bu sezon artık işini şansa bırakmak niyetinde değil, Ana kapitale tek katkı forma satışı, Acun'la yapılan hülle satışlarından her ne kadar kasaya kar girişi yapılsa da diğer cep delik, serum hortumuyla giren para, arozöz hortumuyla boşalıyor. Az da olsa resmi giriş için alamadığı 4 yıldızlı forma yerine yıldızsız forma satışının tek bir aspirin kadar faydası olmadı, 5 yıldızlı forma mitolojisine de Rambo Okan bile inanmadı, almadı. Elinden ne gelirse fazlasını yaparak aklı sıra 20. Şampiyonluğu alacak. Diğer takımları Şebeke kuruluş felsefesi doğrultusunda motive edip, Gala'yı çok geçmeden devre dışı bırakacak. Parası çok ya aklı da çok sanıyor.
Elinden şimdiye kadar neler gelmiş bakalım, açıyoruz, putları yıkıyoruz.
Fikstür randomu büyük bir üst akıl yazılımıyla mevcut şekilde denk getirilmiş. Biz buna elle yazıldı diyoruz. Maksat geçen sezondan ağır yaralı Galatasaray, Hocalar, başkanlar değişmiş, sıradan futbolcularla şişirilen kadrodan kurtuluş umudu yok, Okan Hoca'yı yemek için para harcamaları bile gereksiz, kendi kendimizi yakarız biz.
Önce çok büyük bir kazan kurdular, soğuk suyla doldurup yoldaş Gala Kurbağasını içine attılar, biz aheste aheste yüzerken, kısık ateşi açtılar, sandılar ki su ısındıkça kurbağa mayışacak, kaçmak için gerekli sıçramayı yapamayacak. Öyle bir felsefeyi benimsettiler ki, lehimize hakem hatası yapılmadı diye seviniyoruz. lağımda top oynatıyorlar, bok kokmadık diye şükrediyoruz. Gün dürüst olma günü değil, silahı onlar belirliyorsa, buna da varız, aynı silahı kullanamazsak kazanamayız. Öldü derler değil kaynar kazandan sıçramak, mezarlardan fırlarız. Büyük takım refleksimiz en büyük futbolcumuzdur.
Fenerbahçe sezonu erken açtığı için takım hazır olacak, muhtemel zayıf rakiplerle ön eleme antrenman maçları yaparken Galatasaray kazanda ya, acelesi yok ya, kadrosu çok zayıf ya, Fener'e İstanbul maçları yazıp, Gala'ya ölüm kalım maçları oynattılar. Bir kere deplasmana gitti, onda da başka şehirde oynayıp kaybetti. Hesapta yoktu, Ligin geçen sezonu en iyi finişle tamamlayan takımı Antalya, ilk maçtan Nuri'yle çarpacak, arkadan o moralsizlikle yine kendisine göre iyi bir dereceyle 2. sezonuna giren Giresun maçı oynatılacaktı. Hakem elde birdi, Giresun'dan umdukları medet yeterli değilse heyet eşek başımıydı, 1 puana razılarken 3 puan ballı ekmek kadayıfıydı. Plan dört beşlik yolundaydı.
Dünya yıldızları peş peşe hava alanlarına iniyordu, acaba mı? bu sezonda mı olamayacağız endişesi, hiç bir korkuya benzemez Gala yine şampiyon olacak korkusu. Çakma Filozof Apo sırasını savdı, Fener'in veya küçük ortağının piyasada olmadığı bir sezon Şampiyon yapalım da hem 2011e pansuman yapalım, kulaklara pamuk tıkayalım hem bu sezon haddini bilerek yarışıyor gözüksün, emrimizden çıkmasın.
Şampiyona gönderdiler Gala'yı, penaltısını vermediler, %58 le oynayıp, bir topumuz direkten döndü. Son saniyelerde garanti bir golü atamadık. 2 puan kazandık diye sevindiler, olsundu Cim Bom'un puanını leş kuşları yesindi.
Muhtemelen ligin dibini görecek takımlarla, hedefi varken maç yaptırdılar. En tehlikeli gördükleri Demirspor'u ilk maç Kadıköy'e getirdiler. Deplasmanda oynasa hezimet yeme ihtimali olan takımı hakem marifetiyle çok kolay derdest ettiler. Gala'yı da aynı mantıkla Adana'ya sürgüne yolladılar. Takım yüz akıyla hakem heyetine rağmen döndü.
Büyükle küçüğün maçı komedi filmiydi, ne olacağı belli değildi, küçüğe yenilse erken sapma olacak, yense, ya başına halt gelirse kasko poliçesini imzaladılar. Aslında maç illegaldi. Futbolu dizayn eden oligarşinin başkanı olduğu takım, emrimizden çıkmayacaksın diye senet imzalattığı küçük takımın en büyük para kaynağıydı. Bakın son 20 yıla inanmazsanız, birbirleriyle asla çekişmezler, Gala'ya kim rakipse maçları o kazanır, maçları jübile maçı kıvamında oynanır, hakem hatası olmaz, ne sonuç çıkarsa çıksın diğeri itiraz etmez. 10 dakika bile konuşulmadan kapanır gider bu mecbur iki maçın konusu.
8 maç oynandı, lehimize bir kere bile VAR'a danışılmadı, saha içi hakem hatalarından biri bile lehimize değildi. Tacı bile gol olur belki diye oynatan hakemler gördük. Öğrendik, TFF de, ne alakası varsa, bile bile, tiksine tiksine bizden biri oturuyor. Yusuf Günay'ın Galatasaraylılığını sorgulayacak değiliz, usule girer, biz esasa bakıyoruz. HİÇ BİR MASADA YOKUZ. Sahalarda kükreyeceğiz.
Nefret katlanarak büyüyor. İnsanlığın görüp görebileceği en büyük nefret ikincinin birinciye duyduğu nefrettir. Kahrolası ki Paranın Padişah olduğu çağın, darphanesinin ülkesindeyiz. Para ikincide, birincinin dışında kalan tüm departmanları örgütlemesi çok kolay oluyor. Yani çocuklar her sezon olduğu gibi bu sezonda rakip ŞEBEKE, bilinmeyen şeyi değil anlatmıyorum. Hile yapan kaybederse gücünü üçe beşe katlar. Azı dişlerinden zehir saçar, çok güçlü, birde içimizden hocaya, futbolcuya ömür biçenler, akıl verenler türemesin. Kenetlenin, sizin Galatasaray'dan başka hiç bir şeyiniz yok.
Bakım onarımda olduğumuz haftayı Şebeke planı doğrultusunda firesiz atlattı. Gelin biz 23 yolu Ekspresinde uğradığımız 8 istasyon neticesinde ne durumdayız ona bakalım. Makinist yolu biliyor mu? enerji yeterli mi? tekleyen bir teker var mı?
1- Maç başı 15.1 şut çekmişiz.1 i kendi kalesine 9 gol atmışız, Ligin en iyi saldırı kanatları bizde, 3 büyük tabelacı var, berbat bir durum, önce analiz yapıyoruz, bakalım pozisyona mı giremiyoruz, golcüler mi kötü, rakipler mi iyi. Bilmeyene attığımız gol 8 maçta 9 desek liderden 10 puan geridesiniz der.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder