20 Eyl 2022

Netflix GRANDE TERIM 5.Bölüm

 

Türkiye'nin yerini haritada bile gösteremeyen, futbolu hakkında hiç bir şey bilmeyen bir Futbol analisti gözüyle, Ali Sami Yen Kapalısından olanca objektifliğimle belgeselle ilgili görüşlerimi Büyük Gala Taraftarına saygıyla arz ediyorum. 

1- Belgeselden anlaşılacağı üzere hikaye, Galatasaray özelinde kurgulanmış, Kurucusu Ali Sami Bey'i geçiyoruz ve tüm  Galatasaraylıların istisnasız kabul ettiği tek efsanesi Metin Oktay'la başlamamış, yani olmasalarmış olmayacak olan bir Mitoloji kahramanının kendi başarısı hikayesi bu seyredilen.

2- Yine anlaşıldığı üzere ülkenin tek büyük takımında aralıksız 13 sezon üst düzey kaptan olarak oynamış, bu süre zarfında Galatasaray hiç Şampiyon olamamış. Çok garip, zaferi tek başına üstlenen, başarısızlığı bütün bir camiaya (doğrusu budur) izafe etmiş, en ufak bir sorumluluk almamış. Anılan periyotta alınan kupalar, atlanan turlarda da haklı olarak kendini ön plana koymuş.

3- Belgesel çekilmeye konu en büyük maceralarda alınan saha sonuçlarında baş rolü oynayan Hakan Şükür'ün bırak adını buğulanmış şekilde bile attığı goller gösterilmemiş. Atılmayan gollerle, sırmalar saçılmış yollarına.  Mitolojiye uygundur, sokarsın elini boş bir şapkaya, kulağından tutar çıkarırsın tavşanı. Şaşırmadık, halbuki şaşırmak sonsuza açılan penceredir. Şaşırmayan insan ölüdür.  Aynştayn'ın ağzı bir karış açık şaşıran fotoğrafı ne güzel anlatır konuyu. Keşke şaşırtabilseydi.


4- Büyük Gala Taraftarı Avrupa'ya tribünlerini CEHENNEM  diye, kanla irfanla kazımış. Nice maçları hançerelerini parçalayarak çevirdiğine anlı şanlı en büyük takımların hocaları şahit olmuş,  bir zamanlar kurada karşılaştıklarında verdikleri tepkileri, endişeleri hep gördük, duyduk. Destansı tribünlerin en büyük kahramanlarından biri, ulu önderi Alpaslan Dikmen bir an bile gösterilmemiş. 

5- En çok kullanılan kelime ''ben'', anlaşılıyor ki belgesel, bir boksör, bir güreşçi, bir tenisçi gibi bireysel bir sporcunun kazandığı tek şampiyonluğun epistemolojik araştırmaya gebe hikâyesidir. Mademki alınan 8+3+5 ve bir UEFA kupası tek başına, pardon sadece tüm ailesinin desteğiyle alınmış, gerçek bir belgesel çekicisi, 15 sezonda onorer 5 kupa( 2 Avrupa, 3 yerel) 75 kupadan, almadığı(alamadığı değil) ya da ailesinin destek vermediği 58 kupanın sorumlusunu da (tabi ki belgeseldeki baş rol oyuncusu değildir), başkan olur, medya olur, hakem olur, her kimse, futbol dizi film izleyicisine göstermeliydi.

Hocanın almadığı (alamadığı değil) kupaların sebebini ailesi açıklamış. Eşi sürekli sen yapamazsın, köyümüze dönelim diye baskı yapmış, belki de doğruyu en iyi onlar biliyordu, bir gün devran dönerse gerçeğin ortaya çıkacağını. Nitekim ailemin desteği diye övünürken, zaferleri çekirdek ailesine mal ederken kızı sahneye çıkıyor, 10 yaşıma kadar golün nasıl bir şey olduğunu bilmiyordum diyerek tezlerimizi doğruluyor, teşekkür etmeliyiz. Doğruluğu test etmek de mümkün oluyor, yaşayarak öğreniyoruz, babalarının her maçını antrenmanını tüm aile gayri mevcut izlerken, bizden daha fazla tezahürat yaparken, babalarının maaş almadığı maçların hiç birine gelmeyerek, bizi haklı çıkarıyor.  

6-İtalya Cumhurbaşkanından Comandatör ödülü almış, Siyasi bir ödüldür, bir futbol takımı hocasına acaba bu ödül neden verilmiştir. Tarihini bilmeyen, ders almayan yaşadığı kötü anıları misliyle yeniden yaşar, o günlere geri gittik, Acaba İtalya ile Türkiye arasında ne gibi bir siyasi kriz çıkmıştı da, Terim sayesinde Türk kamuoyu, İstiklal caddesinde Versace kravatlarını yakarken birden bire  Fiorentino'nun, Milan'ın maçları izleyerek yumuşamıştı. Siyasetten anlamıyoruz, belgesel çekimcisi sebebini söylemeliydi.

7- İnzagi'nin bilerek penaltıyı dışarı attığını söyledi o zaman ki prensi, kader ortağı, yardımcısı Ümit Davala, anladık ki iş adamlarına parasıyla nasıl daha başarılı, daha zengin olacaklarının aklını veren Grande, iki ülke arasındaki problem kalktıktan sonra, Maldini çetesi tarafından gönderilmiş. Akabinde Milan'ın başına ne gelmiş diye araştırdık. Normalde  çökmesi gereken takım Dünya Şampiyonu olmuş. keşke Netflix senaristleri de araştırsaydı. 

Yine net olarak anlaşılıyor ki aile kendi filmini kendi çektirmiş (yakışır böyle bir ailem bu kadar servetim olsa ben de böyle bir miras bırakmak isterdim), Netflix ticari olarak düşündüyse bir danışmana danışsaydı keşke. Penaltılardan 2 bölüm daha çıkarırdı, Hagi'nin İstanbulspor'a, Ümit Davala'nın Milan'a, Popescu'nun Aresenal'e attığı penaltılarla apoleti takmıştı, İnzagi'nin kaçırdığıyla mı söktürecekti sırmalarını?  

8- Milli takımlar başındayken ayrı bir efsaneymiş, hatta ufak bir anket yaptık, 2002 Dünya kupasında şampiyonluğu kaçıran Hoca kimdi diye. Eğri gemi bu sefer aslında doğru sefer yapmıştı, Fatih Terim'di dediler ki haklılardı(Şenol Güneş değildi). Arada kaynadı gitti, gösterilseydi,  bir kaç milyon kişi daha izlerdi, kaçtı güzelim reyting. 

9- Popescu topu Arsenal ağlarına gönderdiği an kıyamet koptu, Belgeselin en can alıcı sahnesiydi, binlerce defa izlenir, izlenecek. 2 maç daha oynarım ama bir ağırlık çöktü yere çömeldim dedi. Tek başına kazandığı zaferi, neden paylaşsındı ki, Dağ Başını Duman Almış Marşıyla kaleye geçmiş Büyük Gala Taraftarıyla.

10- Belgeseli izlemeye devam ediyoruz, yani belge niteliği taşıması gereken izlenceyi. Olması gereken isimsiz kahramanları aradık filmde, kendi devri iktidarlarında( 5 ayrı periyotta görev almış) Galatasaray'a aldırdıkları futbolcuları. Dünya yıldızlarına da rastladık elbette, Hagi'lere Popescu'lara, Drogba'lara, Taffarel'lere,,, daha nicelerine. Büyük futbolcuların transferi olmaz biliyoruz, büyük futbolcu oynayabileceği istediği her takımda oynar. Gala taraftarı oynadıkları için hepsiyle istisnasız övünç ve kıvanç duyabilir. Devam ediyoruz, Futbol İmparatorunun filmini izliyoruz, Ümit Davala baş rolde, biraz daha kazınca Capone çıkıyor, gerisi zaten transferin gözdeleri. Ne var ki esas belge bizim elimizde, koordinat var, buralarda olması lazım , biraz daha eşeliyoruz ve toplu mezarı buluyoruz. Gala cari açığının %80i, yazma yasağı var, görüntüyü yayınlıyoruz.

 
11- İnsanlık tarihinin görüp görebileceği en büyük nefret ikincinin birinciye duyduğu nefrettir. Türkiye'de 100 yılda oluşmuş taraftar popülasyonuyla mevcut ikincinin yerini hiç bir takım alamaz. Bu yüzden birinciye duyulan nefret ikincinin sponsorluğunda konsolide edilmiş. Bütün takım taraftarları Galatasaray'a duydukları kinle huzur buluyorlar. 

Büyük Galatasaray taraftarının belgeselle ilgili olumsuz düşünmesini gerektirecek bir şeyi yok. Ama olumlu düşünmesini gerektirecek, övünecek tek şeyi var ki 100 belgesel daha çekilse eksik kalacak. Fatih Terim, Fener Şampiyonluğu görmedi, çektirdiği belgeselle, Global Kraliyet Şebekesi ideolojisine verdiği rahatsızlık, tahterevalliyi sallayarak ayarını bozduğu hassas denge, Gala'ya karşı oluşturulmuş şer cephesinin siyatik sinirini zıplatması her şeye değer.  

Resmini duvarlarda gördükçe, filmi ekranlarda döndükçe kudurmaya devam edecekler, 

Kuduradursunlar. Galatasaray'ın olduğu yerde efsane bitmez. Kumhan Irmağından Karaburun'a söylene, anlatıladuracak.     

Hiç yorum yok: