24 Nis 2021

Crear Dos, Tres Muchos Fanaticos De GALA, Esta Es Conrasena; Adios Grande, Gracias





Pek çok şey hatırlıyorum Fatih Terim. 5 numaralı formayla  7.9.74 de ilk çıktığın Giresunspor maçından, 2.6.85 deki Altay maçına, Kulübedeki, 10.8.96 Vanspor maçından, 15 Mayıs 2021 Malatya maçına kadar pek çok şey.

Karanlık gecelerde Trabzonspor'a son penaltıyı atarak aldığın ilk kupayı, Gala'nın  ezildiği bir maç sonu uzatılan mikrofona  ''Yenilse de büyük yense de'' diye kükrediğini, hakem Hamza Alan nezdinde henüz kurulma aşamasında olan Teşkilatın yüzüne tükürdüğünü, Milano sokaklarına hezimetine iddiaya giren Halil Özer'i dövdüğünü, taraftarın bilmediği pek çok şeyi.

Mithatpaşa Stadı, deniz tarafındaki kale arkasındayım. Rapid Wien'le 1-0 yenildiğimiz maçın rövanşına çıkmışız. 3-1 e taşımışız sonlara doğru, rakip üstümüze cehennem gibi çökmüş. Son pozisyon hala gözümün önünde Krankl vurdu Yasin'i geçen top ağlara gitmek ve biz elenmek üzereyken bir ayak girdi topla kale çizgisinin arasına, doksan dediğimiz yerin bir karış aşağısında. Samantha ilk adıydı, o zamanlar başı sıkışanlara yardım eden sevimli bir cadı vardı televizyonlarda. Allah'tan umudun kesildiği anlarda kendisinden umut kesilmeyenlere hep o cadının  tatlı ismi verilirdi. Biz de verdik.

Son şampiyon olduğumuz kadroya  dahil olmuştu. Unutulmaz maçlar, unutulmaz yıllar çocukluğumuzun geçtiği nesil bitmişti. Galatasaray'ın gelmiş geçmiş en büyük futbolculardan biri olarak, Kadıköy'den 40.000 kişiyle uğurlamıştık sahalardan, Büyük Galatasaray'ın büyük kaptanını. Bu onu ilk ve son uğurlayışımız olacaktı.

1996 yılının yazında  çıktı geldi, hiç gitmemişti, futbol tanrısının da bir hesabı vardı.Koskoca Fatih Terim'e seneler boyunca kaptan olarak elletmediği şampiyonluk kupasını defalarca aldırarak günahını temizleyecekti. Çok daha fazlası oldu, takım Avrupa göklerine UEFA Şampiyonu takım yıldızını bıraktığında Samantha'nın adı artık İmparator'du. Dünya döndükçe parlayaduracak olan Avrupa Kupası, Ali Sami Yen'e indiğinde Galatasaray son lig maçına şampiyon çıkıyordu. İmparator'un veda ihtimaline karşı, gitme diye ağlayan 30.000 kişinin arasında bende vardım elbette. Bırakıp gitti İmparator takımı, yapacak çok daha güzel şeylerimiz vardı oysa, eminim gitmese o takım, o gün verdiği imaj, çizdiği rotayla şampiyon Kulüpler kupasını da alırdı, nitekim almaya da ramak kalmıştı.

O zaman başladı benim Fatih Terim'le kavgam. Aslında sitem, sevmediğin birine sitem edemezsin. Benim Terim'e olan kinim Galatasaray'a geldiği için değil, gittiği içindi. Gidişiyle Galatasaray'a zarar vermişti. Galatasaray'a bilerek veya bilmeyerek zarar veren her kimse benim baş düşmanımdı. Galatasaraylılıktandı bunca savaş. Ben Terim'in Florya'da olmadığı zamanlardaki zebanisiyim. Dünya'nın en büyük  5 takımından birinin başında sahaya çıktığı zamanlar, bütün ülke gurur duyarken, ben tek başıma nefret ediyordum. Ne yapalımdı, herkesin gidecek bir yeri olurdu da bizim yoktu. Biz Galatasaray'la beşik kertiğiydik. Bağrımıza taş, yaramıza tuz basacaktık. Derman bulunmaz yaranın kanaması azdığı bir sezonun bitiminde geri çağırdık.

Bir hışımla başladı 3. Grande sezona. Takımı değiştirdi, 2000 ruhunu geri çağırdı. Galatasaray mutlaka o olmasa da şampiyon olurdu ama o olmazsa asla 2000 li yıllardaki ruh, heyecan, coşku olmazdı. ve bizim de ihtiyacımız olan şey futboldan, futbolcudan ziyade ruhtu. Grande sanki kaybolduğu yıllarda Ganj Nehrinde yüzmüştü, Dalay Lama'ya takılmış arınmıştı. Katmandu'da, Nepal'de evliya olmuştu. Kulübede dosta güven, düşmana endişe veriyordu. Sanki taraftarın ortalama görüşünü uyguluyordu. Hepimiz hocaydık, kimi istersek o oynuyor, kimi istemezsek tribüne gönderiyordu. Ve artık büyümeyi tamamlamış, küçülmüştü.

Çocuklar inanın, taraftar sayısı sanıldığı gibi kupalarla şampiyonluklarla artmıyor. En azından bizim için böyle. Biz Şampiyon olamadığımız 13 sezon boyunca büyüdük, takım Şampiyon olamadıkça durumdan vazife çıkarıp tribünleri doldurduk, doldurdukça gırtlaklarımızı parçaladık, takıma daha da bağlandık, bağlandıkça peşimizden gelenleri sürükledik. Bağıra bağıra Şampiyon olduk. Deplasman trenlerine otobüslerine bine bine kendine has bir Gala tribün ultrAsı, öğretisi oluşturduk. Övündüğün, yüz akın, yaşamındaki tek gerçek yol göstericindir, sahip çık. O çileli doktriner  eğitim yıllarının  en büyük kahramanı, öğretmeni Şampiyonluk kupasını kaldıramamış Terim'dir, iyi belle.

Biz bir his takımıyız, Dünyada futbol takımı hocasına ihtiyaç duymayan, kim gelirse gelsin başarısız olacağı garanti tek takımız. Biz deliyiz, azız, farklıyız. Ülkede futbolu tezgahlayan Teşkilatın belalısıyız. Ne zaman tabutumuza son çiviyi çakmaya bir cenaze levazımatçısı gönderseler, hatta gömseler mezarlardan fırlayan bir hortlağız.  Aldığımız kupaların, kaybettiğimiz Şampiyonlukların futbol takımı hocalığıyla alakası yoktur. Sebep sorumlu aramayın. Bize kulübede, ceza aldığında tepede tribünde bir yerlerde tek başına , Florya dışında hangi delikteyse başımız derde girdiğinde, ezildiğimizde tam yeniliyoruz dediğimiz anda göz göze geleceğimiz, omuzuna yaslanıp ağlayabileceğimiz biri lazım. Olsa söylemez miyim, inanın ondan başkası yok. 

Büyük Fatih, Samantha, İmparator, Grande; 

Gelmeseydi, hoca olmasaydı belki çok daha fazla Şampiyon olurduk, belki de çok daha az. Bunu bilemem, ama eminim, üç kıtada 30 dan fazla ülkede bayrak salladım, Avrupa'nın en büyük statlarının deplasman tribünlerinde tepindim,  Gala adı nerede yaşıyor yaşatılıyorsa yanında Terim'le yaşatılıyor. Macellan Boğazından Sibirya Bozkırlarına, Yeni Zelanda'dan Alaska'ya dünyanın 4 bir köşesinde kalbi Gala için çarpanların en az 1/3 ü Fatih Terim sayesindedir. Kaybedilen kupalar gün gelir fazlasıyla alınır, aldığımız en büyüklerinin de büyüğünü alabiliriz, taraftarlık bir çocukluk hastalığıdır. Ve sonuç ne olursa olsun Fatih Terim bir taraftar makinasıdır. 

Turuncudan iz taşıyan tok bir sarı, vişneye çalan koyu kırmızılı beşiklere düşen tek bir Gala taraftarı bebek, inanın benim için  şampiyonluktan daha değerlidir. Ve bu yazıyı yazan abiniz, yüzlercesine şahittir ki son on yıllardaki Galatasaraylı bebeklerin sebebi Terim'dir. 

İşte bundan dolayıdır ki Fatih Terim ölene kadar, hatta ölse bile, en az 5 sene o da acınız, yasınız soğumaya yüz tutana kadar  Galatasaray'ın başına geçirilmek istenen yer yüzündeki hiç bir hocaya razı olmayın. Benim bildiğim, istediğim  Galatasaray hocasını analar henüz doğurmamıştır, yoktur, direnin.

İki üç ve daha fazla fanatik Gala taraftarı yaratmak; Parola budur. Elveda Grande, Teşekkürler.


Hiç yorum yok: