19 Eki 2014

Bizim El Sikko ve Sneijder'in Ateşlediği Ekim'in Füzeleri


Bu bir maç yazısı değildir, maç seyretmeyeceğimizi, dolayısıyla da yazmayacağımızı daha önce anons etmiştik. Biz, elimizde imbiklerle bize maç diye Dünya Derbisi diye kakalanan tiyatronun özünü süzüyoruz.

Atılan ve yenen sayılara gol, Sneijder'e de, Veysel'e, Hasan Ali'ye, Burak'a, Selçuk'a, Alves'e, Melo'ya futbolcu demek, varsa eğer futbol, onun ırzına geçilirken kıyakçılık yapmaktır. Kıyakçılığın ne olduğunu da yazalım, anlatmak istediklerimizi anlamayan kalmasın. Boğaların taşaklarının ağırlığı çiftleşme anında 2 ye 3 e katlar, İneğe zorluk çıkartır, tecrübeli çiftçi taşaklara yardımcı olur. Şebekasyon dediğimiz futbolumuzu idare edenlerin işi tam da budur. Top oynamasını,oynatmasını bilmeyenlerin bizi düzmesine ortam hazırlamak.

Bizim seyrettiğimiz, Melo'dur, Sneijder'dir, Şedju'dur, biraz da acaba ne yapacak diye dikkatli gözlerle izlediğimiz Tarık Çamdal'dır. Muslera'yı seyredeyim diye maça gitmenin de bir nostaljisi vardır elbet. O istisna da Simoviç içindi, kalemize top gelse de suplaj, blokaj, uçuş, yaylanış seyredelim diye iç geçirirdik. Muslera'ya top gelsin diye yalvaran Galatasaraylı olduğunu sanmıyorum. Kaleye vurulan şut, yaklaşan top gördüğümüzde korku filmi seyretmeye başlıyoruz. Biraz daha eşelerler, futbolu biraz daha pisleyebilirse bu güzel insanlar da kaçar gider, daha doğrusu onlara gerek kalmaz, biz de daha önce ülkemizde futbol diye bir spor yapılırmış diye tarih kitaplarından okuruz. Galatasaray Müzelerine gider kupaları seyrederiz.

2-0 mağlup, maç bitmiş, top taca çıkacak bir ivme kazanmış, topun başında en tecrübeli savunma oyuncusu Şedju var. Bu nasıl bir akılsızlık, nasıl bir maça asılış, nasıl bir konsantre? topu kovalayış. Yarım metre çıkmış topu içeriye sokuş, milyon kere olsa bir kere bile hakemi kandıramayacağın garanti. Ne düşündün acaba? Bir baktın hakem devam diye yırtınıyor, Galatasaraylı futbolcular maçı bırakmış, nasıl bir ruh hali, nasıl bir sahtekarlık, nasıl bir adilik o topu getirmek? Açıklaması son saniyelerde bile maçı bırakmıyoruz demek olamaz. Demek hakem 1 gol atın 2 sayacağım dese kabul diyeceksiniz. Fenerbahçe sporcusunun kontratında şerefsiz olacaksınız diye bir madde var anlaşılan. Bu golü Galatasaray'lı Melo atsa, Mustafa Sarp'tan beter ederim. Bir anda silerim.

Galip sayıldık diye unutulur gider bizim cephede de, Bu gol Şampiyonluğa bile mal olabilir. Kadıköy'de hangi skorla yenilirsek yenilelim genel averaja kalacak. Galatasaray'ın şu anda Başkanı, yöneticisi yok, bu gol için kıyametin kopması lazım. Ben bu gol için 20 sayfa yazı yazabilirim. Fenerbahçeli futbolcuların şerefsizliklerine bir somut örnek daha görmenin yanında, Sneijder'in gecesine bir limon sıkılmasına üzülebilirim.

Benim için maç 0-0 berabere bitti. 87 dakika boyunca girilmiş gol pozisyonlarını uzun zamandır ilk defa dikkatlice defalarca seyrettim. Kafamda sildiğim oyuncular dışında sahanın en kötü oyuncusu Semih Kaya idi. Futbolunda çok büyük bir gerileme var. Teknik sıfırın altına inmiş durumda, ve en beğendiğim huyundan vaz geçmiş ki benim stoperlerde aradığım tek özelliktir. Atılan bir şut, Semih'in sırtından dönmüşse benim için o şut goldür. Dün tam 3 pozisyonda topa götünü döndü ve biz bunları Fenerbahçe gol kaçırdı diye gördük, öyle sayıldı. Aslında iyi bir Semih olsa hiç biri tekrar gösterilmeye bile değer olmayan pozisyonlardı.

Kadlec kazmasının yarım metreden atamadığı kafa şutu, aslında auttan gelen korner ortasıydı, Melo'dan sekti, yine Semih nereyi seyre dalmışsa kafa vuruşunu seyretti. Emenike'nin karşı karşıya kaldığı pozisyonda Şedju yerine Semih olsa, kırmızı kart, penaltı %90, gol kesin di. Meyreleş'in çektiği şut, Muslera'ya da top gelsin diyebileceğimiz güzellikteydi. Kurtarış seyretmiş olduk. Başka ca bir pozisyon yok. İyi oynadı dedikleri Fenerbahçe buysa, devam etsinler, her maç böyle oynasınlar. Alınacak neticelerle ilgilenmiyoruz zaten.

İlk yarı biterken, Olcan, kendisini bile giderken hayret içinde bırakan bir pozisyonda buldu. Allahım ben şimdi ne yapacağım der gibi gidiyordu. Ben 10 metre sonra düşer derken 18 içine kadar bile girebildi. Satranç oynar gibi düşünüyordu, geriden gelip kornere attılar da Olcan Bey kurtuldu, yanlış pas atmamış oldu.

İkinci yarı taraftarla beraber en azından bir süre, debelenme, cebelleşme bekleyenler yanılmadı. İki başıboş salak eksinin çarpışmasıyla, büyük futbolculara has bir elektrik, şimşek gibi bir verkaç oluştu. Olcan kaleciyle karşı karşıya kalınca Volkan büyüdü, kale küçüldü her halde. Ben vuramam diye karar verdi, vuramaz diyen biri daha vardı. Sneijder yaklaşıyordu olay mahalline, bom boş pozisyonda bile pas veremedi, top geriden gelen salak bir Fenerli'ye daha temas edip, zor pozisyonda Sneijder'in önüne düştü, usta vurdu ama, hakkını yemeyelim kalede büyük bir kaleci vardı. Bu ayı onları yemezdi, başka türlü ateşlemeye ihtiyacı vardı Avcı'nın

Sneijder takımdaki olanca çöpe rağmen, gol aramaya kaleyi dövmeye devam ediyordu. Devre arasında Büyük futbol düşünürü Rıdvan, Sneijder'in çok kötü oynadığını çıkarılması gerektiğini bizlere bildiriyor, Güntekin çanak yalayıcısı da tasdikliyordu. Televizyon başındakiler, maçtakilere haber verecek, ikinci yarı Sneijder'e kötü enerji göndereceklerdi. Belki Çöp Sezar'a bile Rıdvan Düşünürü'nün ne yorum yaptığı ulaştırılır, oyundan çıkarılması sağlanabilirdi.  Olcan'ın önüne bir top gönderdi, Çünkü vermese döveceklerdi sanki, nitekim 2. gol sonrasında Burak'tan, Selçuk'tan dayağı yemişti. Top Usta'ya geldiğinde sağdan soldan çöpler top istiyor, Galatasaray golüne engel oluyorlardı. Olcan topla buluştu, Trabzonspor'da oynasa, pozisyon bizim kaleye olsa kesin atardı, direkten döndü, mental eksikliğindendi. Başaltı takımın vasat futbolcusuydu. Oynayabileceği en büyük maçları oynamıştı Olcay, yani gelişimi artık olmayacak. Bu futbol, Galatasaray'da oynamaya yetmez diyeceğim demesine de, daha kötü futbolcuları izleyeceğimiz garantisi varken, Olcan'a futbolcu değil dememin bir gerekçesi de yok. O zaman o da bana, abi kim futbolcu ki dese ne cevap vereceğim. Adam haklı. Çocukluğu bir Türk takımı alt yapısında geçmiş birinin büyük futbolcu olma ihtimali 20 senede en fazla 1dir, Arda Turan o kontenjanı hala işgal etmekteydi.

Çöp Sezar, Galatasaray Hocası, abartmıyorum, 43 senedir maçlara giderim, Sigi Held, Saftig, Sikkibe dahil tüm zamanların gelmiş geçmiş en kötü Hocasıdır. Kurduğu, aldırdığı futbolcular, kadro gurubundan sahaya çıkardığı 11, maçı sevk ve idare, maça müdahale, oyun okuma, taktik bilgisi, konsantrasyon, maç öncesi, sonrası konuşma İsmail Kartal'ın bile en az 5 basamak aşağısında. Lig bitiminde Galatasaray başında bu hoca varsa, ligi 5. bitirdiğimizin resmidir. Mustafa Sarp, tek başına Reykart'ın götün teneke bağlamıştı. Çöp Sezar'ı da bu gidişle Veysel gömecek. Aklımızla alay ediyor gibi, Sabri, Eboue,Yasin, Hamit,Tarık,aklımıza ilk gelen sağbekler varken, PTT liginde bile oynaması şüpheli Veysel'i ısrarla oynatmasını taraftara açıklamak zorundadır. Zorunda diyorum, çünkü Galatasaray taraftarı aptal değildir, geçerli bir nedeni yoksa oynatmaz, ıslıklar.

Çöp Cemali saymıyorum, onun için kötü futbolcu demeyi bile gereksiz görüyorum. Pandev'le birlikte alanlar, aldıranlar hırsızdır, dolandırıcıdır. Eğer bir spor savcısı olsa, yüksek dolandırıcılıktan, ayıplı mal kakalamaktan içeri atması, zararın tazmini için dava açması gerekir. Yoksa bu iş yine bize düşecek, devre arasında kovacağız., Yeni çöpler alınması için yeni hırsıza zemin hazırlayacağız.

Burak Yılmaz, Galatasaray'a gelmeden önce, bizim futbolcular haricinde en sevdiğim futbolcuydu. Şimdi, eminim, bu kararı alırken de çok düşündüm. Galatasaray tarihinin en iğrendiğim futbolcusudur. Adam bile değildir, bırakın futbolculuğunu. Seyircisiz oynadığımız Eskişehirspor maçında verdim bu kesin hükmü. Futbolcuların nefes alışı bile duyuluyordu, çoğu ofsaytta, her durumda top ayağında olana bağırıyordu bana at diye. Bu denenebilir, maçtan sonra Burak konuşsun anlarsınız. Sesi kısılmış vaziyette oluyor, ben maçta sarf ettiği efora bağlıyordum, meğer top isterken bağırmaktanmış. Kendisi atmadıktan sonra Galatasaray golünün hiç bir önemi yok onun için. Yalvarıyorum 2. golü dikkatle izleyin, 51 metre top sürüşü boyunca yırtındı bana at diye. İyi niyetli Polyanna Galatasaraylı Sneijder'e pozisyon açtı der şimdi. Öyle olsa Sneijder vuruş anında, kendisi 2 metre ofsayt iken bana at diye bağırır mı? Galatasaray gol atsın da kim atara atsın diyen biri, atılmış 100 yılın golünden sonra kendini yerlere atmaz mı? Allah için dikkatle bakın sevinmeyi bıraktım Umut'la beraber kadrajdalar, Ayı'dan daha fazla üzülüyorlar,şaşkınlık içindeler. Maçın başındaki Galatasaray forsesini de tek başına bertaraf etti. 2 defa ofsaytta kaldı, bir defa faul yaptı, bir kere de hakemi kandırmaya teşebbüs etti. Bence o pozisyon penaltıydı, hakem ben olsam, Burak'ın ayağı kırılsa bile penaltı çalmam. Burak topla buluştuğunda yarım metre içeride bile olsa kaldırırım ofsayt bayrağını. 1 metre eninde 50 metre bir koridora sok duvara çarpmadan top süremez, vuruş tekniği, vuruş standartını geçtik. Bunları bilmeyen yok. Ben adam olmadığını Galatasaray sporcusu olmadığını söylüyorum. Kayda geçsin diye yazıyorum. Ligin ikinci yarısının ilk maçının kadrosunu öğrendiğinizde bu yazıya geri dönün. Sneijder ile Burak ilk 11 deyse Galatasaray 5. dir. Burak'tan kurtulamazsak ya 5. liğe razı olacağız, ya Sneijder'i feda edeceğiz. İstikbaliyle oynuyorlar. Hadi Drogba zevkine oynuyor, katlanıyordu. Operasyon geçen yıl yapılsa, Burak kovulsaydı, Drogba tarihi bir rekor kırardı. Sneijder daha çok genç, çok daha büyük takımlarda oynayacak. Burak için son sözlerim; içinizde iyi, atıyo beaaaya, Qral o diyen, savunan varsa bana selam vermesin. yazdıklarımı da çöpe atsın.

Selçuk İnan yukarıda deşifre ettiğimiz futbolcuyla beraber Galatasaray'a 2. bir Emre-Okan ihaneti yaşatıyor. Kurdukları çete,  Melo'nun, Sneijder'in futbolunu geriye doğru tetikliyor. Galatasaray'ın iyi futbol oynamasını imkansız kılıyor. Oynadığı ilk sene hatırına katlanılacak bir durum olamaz bu ihanet. Bakıyorum her maç en çok koşan listesinin başında. Bu ne demek 50 metre adamla beraber koşuyor, müdahale edemiyor, etmiyor. Aynı pozisyonda Melo 5 metre sonra basıp, bozup, pası verip duruyor. Takometre Selçuk'un Melo'dan 45 metre daha çok koştuğunu yazıyor. Bize de bu manipülasyonu yutmak kalıyor. Medya maymunlarına, Çöp Hocalara göre Selçuk vazgeçilmez oluyor. Tekniği de kaybolup gitmiş, ne şut çekmeye, ne uzun dikine pas atmaya cesareti var, uçurumdaki çalıya tutunmuş bekliyor.  Dünkü maç dediğimiz Hisseli Harikalar Kumpanyası tersine sonuçlansa Selçuk 37.000 kişinin tükürükleriyle sahayı terk ederdi, ve görün bakın çok yakında bir maç üstüne yıkılacak. Umarım bu maç Dortmund maçı olmaz. Tabela yanıltmasın, Fener'i yenmenin dayanılmaz hafifliği geçtikten sonra karar vermek durumundayız. Yedek bırakmak kesmez, uymaz, daha kötü. Kadro dışı bırakmak lazım. Yıkarıdaki sahtekarmanla beraber defolup gitsinler. Benim için yok hükmündeler. Bu saatten sonra istedikleri kadar ihanet edebilirler. Ne attıkları gole sevinirim, ne yedirdikleri gole üzülürüm. Küfür etmeye bile değmez.

Umut Bulut'un şifresini çözdüm. Bir kere futbolcu değil. Büyük bir şantiyeye git, onun gibi fit, ondan çok daha çevik 100 lira yevmiye alan işçilerden en az 10 tane bulursun. Bir kere şahit oldum, 8 katlı siteye mantolama yapılıyordu, fırtına çıktı, iskele uçtu uçacak. en üst katta işçiler var, düşseler serbest düşme yere çakılma 2 saniye, inanın 3 saniyede indiler, 2 saniye sonra da iskele uçtu. Yani o işçiler Umut Bulut'un en az 10 misli daha çevik. Umut zengin olduğundan yediği etler, aldığı vitaminler,ilaçlar, kullandığı konforlu spor malzemeleri, kendisini Galatasaray futbolcusu yaparken onları iskeleye çıkarmış, helva ekmek yiyorlar. Burak'tan farkı, artık iyi mi kötü mü bilmem, yedek kalmayı, atmayı, atamamayı sorun yapmıyor. Maçtan sonra sor, kaç kaç bitti de, sanırım bilmez. Maç ilgilendirmiyor, 50.000 kişi tükürse yarabbi şükür der. Top pas verme ihtimali olan birine geldiğinde, öne doğru koşuyor 3 kadar sayıp, havadan geliyorsa zıplayıp, kafayı, yerden geliyorsa ayağını sallıyor. Top çoğu sefer değiyor. Gol olması veya olmaması tamamen şans. Kıl payı ya ofsaytta ya değil. Hiç kimsenin atamayacağı bir golü de atabilir, mantolama işçisinin bile atacağı golü kaçırabilir. Para verdik kardeşim atsak atılmaz, satsak 5 kuruş veren çıkmaz diyorsanız, oynayacağı tek yer Semih'in yerine stoperdir. Her topa şöyle ya da böyle dokunsun yeter, teknik meknik de gerekmez hani.

Tarık Çamdal'da yörüngemizdeydi. Tanımadığımız bir futbolcu takıma katılmışsa mübarek Galatasaray forması içinde bir büyük maçını seyretmeden karar veremezdik. Sağ bek oynasa daha iyi oynayacak sanki. İlk yarı Fenerbahçe maçının büyüklüğü, acemilikler yapmasına yol açtı. Medya prensi Gökhan Gönül, kendi bölgesinde, kendisinden daha fazla göründü. İlerleyen dakikalarda Gökhan'dan eksiğinin olmadığını, eğitiminin Almanya'da geçtiğini göstermeye başladı. İkinci yarı oynadığı futbolla, bu takımın sağında veya solunda banko oynayacağını zapta geçirdi. Çeteler rahat bırakırsa, ya da dağılırsa kendisi de vurmaya başlar, çok daha iyi oynar.

Maç yazısı değil demiştik. Çöp Sezar- Daimi Çırak İsmail el sıkışmış kazasız belasız,El Sikko'yu 0-0 a bağlamayı planlamıştı. Bizim cephe işini o kadar iyi yapıyordu ki, Hamit'i oyuna sokma işi bile 7 dakika sürdü. Maksat Hamit oynamadı denmesin, ve dakikalar mümkün olduğunca azalsın. İyi, kötü, topu Ayı'nın kaleye götürme ihtimali olan Olcan'da çıkıp, taraftarın bir türlü sevemediği Emre Çolak oyuna girince az daha başarabiliyordu. Melo meğerse serumla oynamış. Nasıl olmuşsa hastalanmış, kusmuş. İnsan o servetin içinde ne yer de mideyi bozar, zengin adam hastalanır mı? o da ayrı konu da, normalde oynamaması gerekiyormuş. Futbolcu olsa oynatmazlar, ama o Pitbull, bildiğin it. Safra kesesini serum masasında bırakır gene çıkar hırlar. Pitbull'suz Fener maçı, rakısız balık gibi bir şey. Rakı içmeden yenen balık, kendisini inek yedi sanarmış, O da dayanamayıp çıkınca, yenemiyorsak yenilmeyelim küçük hoca mantığıyla kalan çöpler, teslim olalım çağrısı yaptılar. Sneijder ateşle karşılık verdi. Attığı iki insanlık dışı golle Şebekasyon'un içeriden dışarıdan Aslan'a kurduğu tuzağı çökertti, kuşatmasını yardı. Hakkını verelim, Fenerbahçenin kalesinde de kaleci yoktu. Bir Ayı kaleyi koruyor, sakat makat, Anti Galatasaray salyaları salgılayıp bizim maçlarda kaleye geçiyordu. İnsan olmadığından insan golü yemezdi bizden.  Sarı Ejder cezalandırdı. Sağına, soluna atılan cehennemi ateşleri, hayvani golleri ömür boyu unutmayacaktır, biz de öyle. Sneijder, biz de öyle. Seni Veysel'le aynı takımda oynattığımız için bize sitem koyma bu ayıp bizim değil, Türk Futbol Şebekesi'nindir.

Büyük Galatasaray Taraftarı bir kez daha Galatasaray adını göklere yazıp, yeni
filmi Dünya'ya izletip yaptı yapacağını. Biraz daha adam olduk, biraz daha gururluyuz. El Sikko'dan sonsuzluğa aktarabildiklerim bunlardır.

Dünya'nın en büyük 10 numaralarından biri bizim takımda, Bu rüyadan sakın uyanmayın,

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Melo hollywood filmlerindeki ekstrem karakterler gibi. Mermi yiyip kalkıp savaşmaya devam eden veya baltayla yaralanıp, yarasını kadın saçı teliyle dikip hiçbir şeyi yokmuş gibi devam eden karakterler gibi.onların gerçek hali.

Adsız dedi ki...

Sneijder yillar sonra duygulaninca iki duble icip youtubeden acip seyredecegimiz 2 tane gol atti.benim icin anlami budur.