Verilmiş sadakamız varmış da medya maymunu, şebeği olmamışız. Aksi taktirde yarın sabah kovulmuştum. Eğer kovmamışlar ise de, bu maç için yazacak hiç bir şeyim yok diye not bırakır.kendim siktir olur giderdim. Elimde not kağıdı, maçı her zaman ki gibi dikkatle izledim, iki takıntılı futbolcumuzun istatistiğini tuttum. Fazla merak etmeyin, birincisi Amrabat'tı. Çıkana kadar 28 kere topla buluştu, bozuk saat bile günde iki defa doğruyu gösterir, bu küçük takımın, sıradan futbolcusu bir defa doğruyu gösterdi. Gözlerime inanamadım, gol pası verdi. Sanırım Burak'da aynı fikirdeydi, topu beklemedi, gol pozisyonu, tehlike bile olamadan kayboldu. 27 defa topu kaptırdı. Kendisini boka bakar gibi seyrettim. Bir şeye daha inanamadım, Fatih Terim ilk defa benimle aynı fikirdeydi, kementi salladı içeri doğru Amrabat'ı aldı.
Aslında klasik küçük takım hocası görüşüyle başladı maç. Ne olursa olsun, kazanan takım bozulmaz felsefesi aynı takımı sahaya çıkardı.İyi ki yenemedik, yoksa devre arasında misal Messi gelse yedek bekleyecekti. Demek ki İmparatore bir önceki maçta, sondan bir önceki kötü maçını oynadığının farkında değildi, olsaydı, ligin en kötü futbolunu bu gece oynamazdı. Kendi kalesine bir gol, ardından serbest vuruştan ikincisi, ve kaleye gelen ilk topun tabelaya yazılışıyla, Kadıköy'ü uçuruma göndermeyi yeterli görmüştü. Ve hafta boyunca yaptırdığı çalışmalarda, ilk 11 i hak eden bir futbolcu da çıkmamıştı. Ne yapsın Hoca? çıksa oynatmaz mı?
Tek rakip, bir gün önce çarpılmış, sonuç takıma motivasyon sağlayacağına, kasko vazifesi görmüş. pert olsak, yenilsek bile önemli değil modunda bir takım ve futbol seyrettik. Maçtan sonra yorum dinlemediğime yemin ederim.Muhtemelen Fatih Terim aldığı 1 puana sevinmiş, oynattığı futbolu, futbolcularını övmüştür. Polyanna, Allaha şükürcü taraftar neticeden memnundur muhakkak. Bizim gibi nankör, iyi oyun delisi olan, iyi oynasın ama yenilsin diyenler, kötü oynadıktan sonra alınan puana, puanlara lanet edenler için ızdırap maçıydı Trabzon'da maç diye tezgahlanan soytarılık.
Tutuklu kaldığım ikinci oyuncumuz Muslera'ydı. İki kere top kurtardı, beni şaşırttı. Şaşırmak iyidir, insana ufuk açar, şaşırmayan insanlar yarı ölüdür. 42 senedir maç seyrederim, 1000 maç seyretmiş olsam 2000 kaleci seyretmişim demektir. Kurtarışları tek eliyle yapan kaleci ilk defa gördüm. Kendisine gelen topları her maçta olduğu gibi şişirip rakibe attı. Gol yemediğimize göre Hatice'yi de mutlu etti. Ve bu sene oynadığı en büyük maçını oynadı. Allah razı olsun.
Ne yazayım bilmiyorum, maçla ilgili hiç bir şey hatırlamıyorum. 40 gün 40 gece oynansa bırak golü gol pozisyonu bile olmayacak bir maçı izlemek durumunda kaldık. Maçı kalabalık bir kafede izledim. Homurdanmalardan, seyredenlerin çoğunun Fenerli olduğu anlaşılıyordu. Hayat garip, Fenerliler, Trabzon'un ocağına düşmüş, gol atması için gök tanrıya yalvarıyorlardı.Bir maç için edilen duaları, yukarısı dikkate almadı. Neticede adı büyük kendisi aşşağılık bir maç bitti. Benim için Galatasaray bu maçta yenilmiştir.
17 lig maçı izledik. Hiç birinde Galatasaray iyi oynamadı. Bu kadar kötü oyunla rakibine 6 puan fark attı. Beterin beteri var diye kendimizi teselli edecek değiliz. Bu kadar kötü futbolu büyük takıma, kendi takımıma yakıştıramıyorum. Sıkıldım, maçlar iptal 5 sene futbol yok deseler 6 puan farkla lider olmamıza rağmen ilk ben sevinirim. Fener maçından sonra yazdığım son cümleyi ne yazık ki tekrarlıyorum.
Bu kadar kötü futbolu oynatanlara, oynayanlara yazıklar olsun. Şu resimdeki çatapatı atan Trabzonluya bin selam ediyorum. İki takım futbolcusuna birden taciz atışı yapan taraftar, bizim hislerimize tercüman olmuş. Keşke bu eyleme diğerleri de destek verip, Asimo Semih hariç bütün futbolcuları dövselermiş
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder