Bize denk geldi, seneye kaldırırlar. Ne olur ne olmaz, bakarsın Galatasaray geriye düşer de ülkenin majör takımı açık ara ligi şampiyon bitirir. O zaman Galatasaray'a bir şans vermek aptallık olur. Seneye kim ole kim kala, biz gelelim bu sene uygulatılan kurnazlığa. Bir önceki sezon yapılan katakulliyi Futbolu yönetenler değil de hayatında hiç maça gitmemiş polisler yakalar yakalamaz, kurallar gereği en az puan silme cezası verilecekti. Dolayısıyla zaten kağıt üzerinde bile olsa Galatasaray Şampiyon olacaktı. Puan olarak Fenerbahçe'den geride olup da, masa başında Şampiyonluğu en başta Büyük Galatasaray ve onun Büyük Taraftarı içine sindiremezdi. 10 saniye düşünmeden çıkarılan icat, biz futbol tutkunlarının önüne konuldu.
Bu ülkenin mayasında var. Deseleksiyon ülkesi, hiç kimse hak ettiği yerde değil, olmamalı üzerine kurulmuş Global Kraliyet Sistemi. ''Ağlamayan bebene mama verme'' diye laf belletilen anaların şanlı ülkesi. Sezonun uzatma dakikaları oynanıyor, ve biz hokkabazlıktaki son tahlilde şunu görüyoruz. Mart kedileri yanlarında çok masum kalmış, hem tecavüz etmişler, hem bağırmışlar, ve anaların memelerinde süt kalmamış, yetiştiremiyorlar. Bağırmayan kim? kim olacak Şampiyon. Yani kirli sütten içmek istemeyen.
2 şer maç oynattılar. Son iki takım zaten fasülyeden oynuyor, konu mankeni. Aralarındaki maç kimseyi ilgilendirmiyor. Ben bunlardan büyük diye yutturulan için söyleyeceklerimi söyledim. Aynı sayıda maç oynadıkları halde Bülent Korkmaz'ın oynadığı kadar, Avrupa kupası maçı oynamamış takımın büyük takım olamayacağını yazdım. Oynanan orta oyununun kuralları gereği 5 takımının Avrupa kupası maçı oynama hakkı olan ülke liginde, her sene ilk 5 ine girebilecek kadar çap, vizyon olsa yeter. Sonrası turistik gezi, her sene sıradan bir takıma elen gel, hocayı kov, futbolcuları değiştir, umut dağıt, gök yüzünden arsa sat, kulübü soy.
1.maçlar oynandığında, Fenerbahçe şapkadan tavşan çıkararak 3 puan aldı. Biz başka maç seyrettiğimiz için anlayamadık ki Fenerbahçe sezonun en iyi futbolunu oynamış. Beklediklerinden kolay gelen galibiyet sırası ve sonrasında, taraftarı Galatasaray'ı strese soktuk zannıyla 24 saati rahat geçirdi. 24 saat sonra oynanan maç İnönü Stadındaydı. Liderden 22 puan fark yemiş bir takımın çapulcuları, sanki yense Şampiyon olacakmış gibi bir yanlış yönlendirmeyle, manüpülasyonla tribünlerdeydi. Ofsayttan yedikleri golle geriye düşmüş, oynayacakları bir 70 dakika daha vardı. Organize küfür yaratma ve etmede Dünyanın en büyük taraftarı tribünlerdeydi. O gol olmasa 2 dakika sonra başka bir top gol olacaktı. Bu sezon saymadım, seyretmedim kaç maçta çoluk çocuk ve kadınlara bırakmışlardı İnönü'yü. Ligin en çirkef taraftarı oldukları tescilliydi,bir daha kırılmamak üzere arayı açıyorlardı. Kendi rekorlarını da kırıp oynadıkları bütün maçlarda gol yediler. Ve kaybetmeleri garanti olan maçı kaybederken bir kez daha ağız ishali vasıflarını tarihe geçirerek takımlarının, ve kendilerinin büyük olmadıklarını bir kez kayıtlara düşürdüler.
2. hafta maçı ülkenin anamaçıydı. Arena'da 52.500 Galatasaraylının huzurunda oynandı. Galatasaray tarihinin en büyük maçlarından birini oynadı. Gol olan 3 pozisyonun toplam 1 dakikasını yayından kaldırıp, maçı Dünya üzerindeki milyonlarca futbolsevere izletseler, maçın sonucunu sorsalar, beraberlik veren bir kişi bile bulunamazdı. Ne var ki tarih maç sonucunu yazıyordu ve 9 puanlık fark alavere dalavereyle bir maçla 1,5 puana iniyordu. Her dakika gol pozisyonuna giren takımları bir türlü çerçeveye topu sokamadı. İmbiklerle süzseler maçın kaybedilmesine çok sebep bulabilirlerdi. Saldırmak için bahane Aramadılar, sanki yeminliydiler Arena'yı Galatasaraylı kadınlar ve 12 yaşından küçük çocuklara teslim etmeyeceklerdi. Ligin en Adam seyircisi olarak zapta geçtiler.(Seyircisi olmayan Gençlerbirliği'ni saymıyorum). Oynadıkları futbolla galip gelmeyi içine sindirip orta yerde şebeklik yapanlara bile hoş görüyle baktılar. Goydular eğleniyorlardı, Galatasaraylı taraftarlara garip gelmedi. Galatasaray Taraftarının işi başkaydı.
Ey Büyük Galatasaray Taraftarı. İşte yıllardır kavgasını verdiğimiz, böyle olması gerektiğini yazıp söyleyip, bir iki veya daha fazla çocuğu Galatasaraylı yapmaya özendirdiğimiz büyük taraftar duruşu. Son saniyeye kadar takımdan umudu kesmeyen, tam indirmek üzereyken rakibi elinden kaçırdığı, hayatını bağladığı maçı kaybetmeyi vakur gözlere seyredebilen, hasleti, olanca heybetiyle takımın yeniden denemesine yardımcı olmak olan büyük 52.500 UltraAdam, sizlerle, oluşmasına karınca kararınca yardımcı olduğum ve son nefesime kadar olmaya devam edeceğim büyük taraftarımıza bir kez daha sevgi ve saygılarımı iletiyorum.
Sizlerle, içinde bizzat bulunduğum ilkeli ve gönüllü büyük birlikteliğimizle onur ve gurur duydum. Biz ilke ve his takımıyız, asla aklından çıkarma biz Galatasarayı Şampiyon olsun diye sevmedik.
1 yorum:
Aynen abi, biz bir his ve felsefe takımıyız. Mesele sadece topu 2 direğin arasından geçirmek değil ve olmamalı da.. Geçen maç yenilmiş olmamıza rağmen hiç üzülmedim.. Eskiden ezeli rakip falan filan nefret ederdim boğazın diğer tarafından ama artık o nefrette kalmadı zira o nefreti hak etmek için öncelikle adam olmak ve büyük olmak gerekir.. Bir mafya babasının götünde metris, çağlayan, silivri arası cirit atmakla olmaz.. Neyse gelelim biz yine kendimize. Geçen mac gerek takımla gerekse taraftarla alakalı herşey mükemmeldi yalnız benim nahoş karşıladığım bir durum var. Koreografi görsel olarak muhteşemdi ve ince düşünülmüştü. Ama biz Galatasaray olarak kendimizi hiçbir zaman suyun diğer tarafı üzerinden ifade etmedik. Maalesef çok uğraşılmış, emek verilmiş ve muazzam bi görsellik sağlanmış koreografi üzerinde keşke Kadıköy'e sallanmasaydı. Çünkü biz kendimizi onlar üzerinden ifade etmeye başladığımız gün Ali Sami Bey'in felsefesinden, vizyonundan taviz verip rahmetlinin kemiklerini sızlatırız.. "Kadıköy'ü yakın" bu muhteşem taraftara yakışmadı bence..
Yorum Gönder