Örnek var önümüzde, arkamızda, tarihimizde. Ne yapıp yapılacak 200o yılı aşılacak. 100 yıldır oynuyoruz, ne oldu ki acaba 2000 yılında da efsane Ümit Burnu'ndan Sibirya Bozkırları'na kadar dilden dile dolaştı. Ne büyük bir sihirdi ki 1 yıl boyunca Avrupa'nın başında heyula bela gibi dolaştı. Gelen başkan, gelen hoca, gelen futbolcu, seyreden taraftar hep o yılı aradık. Aynısı gibi olmak için uçurumlara gittik. Nasıl bir takım kurulmalıydı ki aynısı gibi oynasaydık. Hep Taffarel'i, Popescu'yu, Hagi'yi aradık, başka şeyleri görmezden geldik. Acaba keşke o günleri görmeseydik mi. Acaba rüyamıydı neydi, neden arkası gelmiyordu.
Aslında çok basitti. İnsanın aklı hafsalası almıyordu. Bu kadar büyük finansmanın döndüğü pazarda bu işler çok basit adamlar tarafından nasıl idare edilebiliyordu. Tamam biz onlardan daha basit daha cahil olalım, çapulcu bir taraftar gözüyle o günleri canlı yaşamış biri olarak nacizane tahlil yapalım istedik.
2000 senesinde Galatasaray 12.5 kişiyle oynuyordu. Dolayısıyla topla daha fazla oynuyor, daha çok pozisyona giriyor ve kalesinde daha az tehlike görüyordu. Futbolda en büyük yatırım topa sahip olabilen futbolcuya yatırılıyor. Top sendeyse gol yeme ihtimali sıfır. Öyle ise gol yememek için birinci görevin topu kaptırmamak. Gol atmak için de topun sende olması lazım. Peki nasıl oluyordu bu işler o örnek alınası senede.
Top Taffarel'e geldiğinde eğer topa kolay sahip olmuş durumdaysa, kaleci asla topu degajla oyuna sokmuyor, en kısa en müsait bir şekilde oyun kurucuya gitmesini sağlıyor. Kaleciye pas verilmişse yine aynı şey oluyor, Taffarel gelişigüzel vurmak yerine kendisi pas olarak kullanabiliyordu. Yani o zamanlar Galatasaray kalecisine top gelmişse topun kaptırılma ihtimali çok düşüktü. Oysa yıllardır(Mondragon dahil) kalecimize gelen en basit topu bile 7 dönümlük tarlada ya tacdan, yada rakipten alıyorduk. Tekrar o yıllara dönersek Taffarel'in sadece kaleci olmadığı top rakipteyken fazladan son adam vazifesini üstlenmesi, ayrıca kurtarış kalecisi olarakta çok büyük olması nedeniyle 1.5 adam saymak abartı değildi.
Savunmaya bakalım şimdi. Esame listesine bakıldığında bu alanda 4 kişi var sanılıyor. İçerde iki kesici biri topa basarsa diğeri kademede. Her takım aynı kurguyu yaptığından ilave adam saymıyoruz, Popescu tekniğindeki bir adama rağmen. Kenarda oynayanlar ve onların önünde oynayanlar top bizdeyse oyunun forsesine top rakipteyse üstün ciğer avantajıyla prese katılıp karşısında oynayanları canından bezdiriyordu. Orta sahadaki Okan- Emre- Suat kabus gibi çökerdi top kimin ayağındaysa ona. Hagi'ye aktarılan top bir müddet sonra golcülere aktarılıp tabela değiştirme işçisine havale ediliyordu.
Bu hesapla Galatasaray hücümdayken, öndeki iki kişinin yanında 6 kişi daha bulunuyor hatta takım mağlup ise, kaybedecek bir şey kalmadığı dakikalarda stoperlerde hücüma kalkıyor ve top çoğu zaman Galatasaray'lı oyuncularda kalıyordu. Bu hesapla her iki kenarda fazladan yarım adam tasarruf ediliyordu. Taffarel'in sağladığı yarım adamı da katarsak ortalama bir maçta Galatasaray 1.5 kişi fazla oynuyor gözüküyordu.
Bu sene bilerek ya da bilmeyerek yüzyılın takımı oluşmuştur. Kaleci Sanctsiz, topu oyuna elle en yakın adama vererek sokmaktadır. Dolayısıyla topu kalecinin kaptırma ihtimali yoktur. Meira, Popescu tekniğinde, belki de daha iyidir, topu oyuna kendisi sokacaktır. Servet, ya da her kimse kesici oynayacak, topla fazla haşır neşir olmadan teknik bir adama kazandıracaktır. Kenarlarda oynayanlar, oynayacak olanlar en az Okan ciğerinde olacaktır. Ve bu ciğere sahip oyuncular mevcuttur.(Barış, Uğur, Sabri, Alpaslan, Balta) Oyunu Lincoln kuracaktır. Orta sahada topu kapacak teknik, koşan, bela 2 futbolcu yeter. Gerisi hücum mangasıdır. Tabelacıdır.
Bu söylediklerim kafaları karıştırmış olabilir, belki düşüncelerimi tam açıklayamadım. Ama siz somut olandan gidin ve bu yazdıklarımı bir tarafa not edin.
1- Türkiye'de hiç bir takım, oyun üstünlüğü ile Galatasaray'ı yenemez. Galatasaray'ın topla oynama oranı % 51 in altına asla inmez. (Kadıköy dahil)
2- Galatasaray oynadığı her maçta mutlaka kalesinde daha az tehlike görecek ve mutlaka daha fazla pozisyona girecektir.(Kadıköy dahil)
3-İlk iki maddenin gösterdiği verilere göre başkaları takımı bozmadığı ya da başkaca bir taktik üretmediği sürece(Çaylak dahil) Galatasaray hiç kuşkunuz olmasın açık ara bu ligi önde bitirecektir.
Galatasaray'ın ve Galatasaray'lıların yolları yolları açıktır. Kendi yollarımızın da en az tuttuğumuz takımın yolları kadar açık olması dileğimle.
2 yorum:
Döktürmüşsün yine abi ellerine sağlık...
Kadıköy'e "yine" bekleriz. :)
Yorum Gönder