26 Şub 2013

Sir-i Jiyan'ın Başkaldırısı

Dünya'nın gelmiş geçmiş en büyük forveti, Didi, Vava, Zagolla, Garricha, Pele'nin birlikte oynadığı 1962 şampiyon Brezilya forvetidir. 4 yaşındaydın nereden biliyorsun diyenler çıkar. 1970'e kadar her gittiğimiz Türk filmi öncesinde bu takımın oynadığı maçların özet filmini izleyerek büyüdük. Sonralarında da zaten kendimiz şahit olduk, tek tek bu futbolcuları geçenler çıktı kuşkusuz. Ama bir blog halinde yanlarına yaklaşanı henüz futbol tarihi yazmadı, bekliyoruz.

Selçuk, Hamit, Sarı Ejder, Tay Burak, Parçalı Fil'in oluşturduğu forvetimizden biri dün gece topla ilk buluşmasında çocukluk günlerime geri gittim. ve canlı izlediğim 1000 den fazla Galatasaray maçını taradım hafızamda. Net yazabilirim, Bu forvet, tüm zamanların en büyük forvetiydi. İş artık netice olarak da zapta geçirilmeye kalıyordu. Bir lig maçında direnip, büyük geri dönüş yaptıkları için değil bu yargı. Galatasaray tarihi, nice büyük zaferler tarihidir, yaptığımızdan daha büyüğünü yapma ihtimali olduğu için di beni küçük lokma yeyip, büyük konuşturan.

Türkiye'de oynanan lige son 10 senedir hep kuşkuyla bakmışımdır. Futbolun endüstri haline gelmesi, çok büyük paralarla finanse edildiğinden beri görünmez bir oligarşi tarafından kurulmaktadır. Okuyanlar bilir savcılardan, polislerden önce açtım ben bu kan davasını. Ve haklılar, kinaye yapmıyorum gerçekten haklılar, olması gereken şeyi yapıyorlar. Bu ülkede para Fenerbahçelilerde var.Bir şekilde fenerbahçeli diye bir ırk oluşturuldu. Varsın olsun ona da itirazım yok, bizde Galatasaray ırkıyız. her koşulda söyleyebileceğimiz sloganımız ''hodri meydan''dır. Fenerbahçeli her koşulda mutlu olabilen, asla üzülmeyen, maça gitmeyi statü haline getirmiş, medya maymunlarının en önemli hedef kitlesidir. Sadece bu yüzden, Fenerbahçe'ye hak ettiği cezayı vermeye kimsenin  yüreği yetmemiştir. Aslında yürekleri yetiyordu da, ah şu gerçek padişah para olmasaydı. Fenerbahçe olmasa, biz Drogba'yı, Sneijder'i falan seyretmeyecektik. Lig Tv batmıştı, Şansal Büyüka pazarda limon satıyordu. İzin verilmedi endüstrinin çökmesine, çünkü temiz, yaşamım her alanında olduğu gibi futbolda da azdı. Az olan emperyaliste göre, kapitaliste göre 5 para etmezdi. Aynı olayların bizim tarafımızdan yapılmış olması durumunda hiç düşünmeden bizi en dibe atarlardı. Atmazlar, biz zaten kendimiz giderdik ve endüstri de para ve zaman kaybına uğramazdı.

Bütün bu paragrafı bilmeyen kabul etmeyen yok zaten. benim bir daha hatırlatma sebebim, dünkü maç öncesi korktuğumun başıma gelmesi, önümüzdeki maçlarda çok daha beterinin tezgahlanacağından emin olmamdı. Bu yüzden maç öncesi endişelerimi zapta geçirdim, çoğu tam isabet kaydetti. Durumdan vazife çıkarıp, Galatasaray Genel Kurmay'ına sitemlerimi söylüyorum sadece. fakat bir şeyi yanlış yaptığımı fark ettim. Salak gibi, hocayı, bazı futbolcuları şer cephesini memnun ettim. Bundan sonra hiç kim oynarsa oynasın, ne netice alınırsa alınsın bir başka pencereden bakıp aktaracağım.

Galatasaray forveti saydığım futbolculardan oluştuğu müddetçe, diğer 6 kişinin kim olduğu hiç önemli değildir. Galatasaray 2 yerse 30 dakikada 4 atacak bir takım olmuştur. fatih terim'in kulübede veya evde olmasının da pek önemi yoktur. Her Galatasaray taraftarı, Fatih Terim'dir. Kadıköy'e bir final daha taşımak isteyenlerden korkumuz yoktur. Fakat anlayamadığım bir şey daha vardır. Digitürk daha fazla para kazanmak için neden Fenerbahçe'nin şampiyon olmasını istemektedir ki? Fenerbahçeli zaten Polyanna'dır, her koşulda takımın seyredecek bir neden bulabilir. medya maymunlarının Fenerbahçeli olmasının parasal olarak da bir mantığı yoktur. Zaten ortalık Fenerbahçeli kaynamaktadır. Galatasaraylı olduğu söylenenler de program öncesi aldıkları talimatları kusup, Galatasaray'a saldırmaktadır. Bunlar kendi mezarlarını kazmaktadırlar. Galatasaraylı ekabirdir, 6 puan geride olan, leş gibi futbol oynayan, hakem yardımıyla puan alan, kenarda karizma sıfır, başkanı mahkum olan takım kendi takımı olsa maça gitmeye utanır, gitmez, televizyon seyretmez, gazete okumazdı. Yani iş Fikirtepe'li, Çorumlu bir Fenerbahçeli'yi sömürmek ise kemik yalamaya gerek yoktu. Param olsa bu anketi yaptırırım. Arena'nın, Saraçoğlu'nun kapısında herkese sordururdum. Kaç kişi televizyondan spor programları izliyor diye.  Kendim ortalama bir taraftar olduğumdan iddia ederim ki, maça giden 50.000 kişinin en az 25.000 i televizyon seyretmez bizde. Yani demem o ki madem 12 parmak bağırsağı yalaman gerekiyor, Galatasaraylıları kollayacaksın.

Büyük Galatasaray taraftarı gözünüzü dört açın. Arena'ya erken gelin, maç bitmeden çıkmayın. Her maçı böyle çeviremezsin, şebekenin tuzağına düşmeyin. Oynanan maçlar adil değil, bunu bilerek seyredin. Bu ligte Şampiyon olmak bizim için sadece araçtır. Bizim amacımız çok yakın bir gelecekte, o en büyük kupayı getirmenin çarelerini aramalı ve bulmalıyız. Bu bir hülya değil, bu bir rüya değil, Galatasaray hasletidir. Kükre sen her zaman, dün gece kükrediğin gibi. Yaralandıkça, ezildikçe kükre, sakın gaflet uykusuna dalma, nazlı nazlı gezdiğin sahraları, zulüm köpeklerine bırakma.

25 Şub 2013

Ağlama Fener Ağlama; Galatasaray 4-2 Orduspor

Lig Tv Futbol Oligarşisi, ligi 33. maça kadar taşımak için mahkemelik olduklarından bin beter bir tezgahın içindedir. 3 haftadır, Fenerbahçe'nin koluna serum bağladılar. Canlarına can katıyorlar, lig tarihimizin gelmiş geçmiş en pislik bir o kadar da büyük futbolcuları Emre ile Şebeke'nin vesikalı, damgalı eşşek takımını  uçurumların dibinde tutmayı başarıyorlar.

Geçen hafta, ligin dibindeki takımı zor geçerken, üstüne peş peşe hakem yardımlarıyla gelen 3 er puanlardan sonra en korktuğum şey bizim başımıza geldi. Hakemi geçmeden bundan sonra kolay kolay maç kazanamayız. Ve maç öncesi endişelerim, maçta birer birer yaşandı. Dalavereye tekrar döneceğiz, biz şimdi işimize bakalım.

Dünkü Fener maçını, seyircisini, futbolcuların maça konsantresini görüp, bizim maça döndüğümde sanki 6 puan farklı takım onlarmış gibi geldi. Ligin en kötü zemininde bu kadar büyük futbolcuları oynatmaya mecbur bırakanlar başımıza iş açmazlar umarım. Takım ısınmaya çıkmış, yedek futbolcularımız çalışacaklarına şebeklik yapıyorlardı. Sabri, Emre'nin kulağına fiske vuruyor,bir birlerine sarılmalar, şakalaşmalar, sanırsın ki GS televizyonuna görsel şov hazırlıyorlar.Bu arada, ikinci yarıda tarihe geçecek olan büyük Galatasaray taraftarı metroda maça yetişmeye çalışıyordu. Hep söylemişimdir, maç 90 dakika değildir. Takım ısınmak için sahaya çıktığında taraftar da tribünde olması lazım.

Selçuk, Hamit, Drogba,Sneijder, Burak forveti bana göre Galatasaray tarihinin gelmiş geçmiş en büyük forvetidir. Ve bu forvet bu kötü zeminde, henüz tribünleri doldurmamış taraftarının önünde, talimatlarını harfiyen yerine getiren hakemin düdüğüyle maça başladı. Karşımızda 2 golden fazla yemeyen, anti futbol oynama ustası takım ve onun ünlü hocası Hektör vardı. Takım büyüdü büyümesine de, oyun olarak ne kadar büyük, test etmemiz için bir felakete ihtiyacımız varmış demek. Drogba en önde 3 kişinin kontrolünde, Burak sağda, sol taraf futbol tanrılarına emanet. Grande'nin kimi futbolculara acıması mı desek, adrenalin bağımlılığına mı saysak, Amrabat ve hiç oynamamış Hakan Balta'nın aynı kanatta kritik, diken üstünde bir maçta sahaya sürülmesini yazmak, eleştirmek istiyorum ama bu maçtan sonra bana yakışmaz.

Hatta Galatasaray kalecisine bile saydırmayacağım.  Bir musibet, bin nasihatten daha iyi demiş atalar. 1.5 senedir yırtınıyordum, Muslera'nın hocasının Taffarel olduğuna inanamıyorum dedim, büyük takım kalecisi degaj yapmaz dedim, Taffarel yaptırmaz dedim , dedikçe yaptı. Sonunda komedi golü yedirip, video seyretme rekoru kırdırdı. Umarım aklı başına gelmiştir.

Kaleye top gelmeden 2-0 geriye düştük. net konuşuyorum tüm zamanların en adi hakemini seyrettim. Yalancı, taraflı medyanın söyleyecekleri umurumda bile değil, şebek Markus muhtemelen hakemin verdiği her kararı doğru bulacaktır. Kanaldan Erman Toroğlu'nu boşuna kovmadılar. Biz taraf olduğumuzdan kaldıramıyoruz dümeni. Ne var ki Karamehmet'in oğlu olsam ben de aynı şeyi yapardım. Ufak bir Güney Amerika muz cumhuriyeti merkez bankası parası ödediğim futbolu sadece Galatasaray taraftarının izlemesine müsade etmezdim. Galatasaray lehine tek puan aldıran hakemin hayatını söndürürdüm. Arkadan gelen kirli takımların devre dışı kalmasını futboldur diye geçiştirmezdim. Kızmaca darılmaca yok, olması gereken oluyor. Bizim bütün bu olanları bile bile şer cephesine kızmaya hakkımız yok. Bizim kızacağımız tek merci Fatih Terim'in liderliğini yaptığı Galatasaray Genel Kurmayıdır. Geçen sene bin türlü dümenle ligi son maçın son saniyesine kadar taşıdılar. Geldi geçti, ders almadık mı? Ligi koparmayacaklar, peki nasıl olacak bu iş?
Geriden gelenlerin kazaya kurban gitmesi engellenecek, Galatasaray'ın tekerine çomak sokulacak.

Ligin son düzlüğü daha beter geçecek. Galatasaray her maçta, bu gece olduğu gibi hakemi de yenecek. Şimdi önümüzde Şebeke için çok zor karar vereceği, çözemeyeceği büyük bir problem maçı var. En az ikisinden bir çöpe gidecek, berabere kalırlarsa ikisi el ele intihar edecekler. Beşiktaş Şebeke'nin üvey evladı, kaskosu, abi olmazsa kardeşi, takip etme geleneği yok. Etse bile para etmiyor, Beşiktaş'ın Şampiyonluğu, Bursa'nın şampiyonluğundan daha fazla önemli değil. Bu yüzden ne yapıp yapıp Fener'i İnönü'den alacaklar.

Bu maçın hikayesini sakinleşince yazacağım. Galatasaray hocası ve yönetimiyle aynı fikirdeyim. Kaç kere neler yazıp vaz geçtim. Fakat şunu yazabilirim, Fener maçını geçtiğimizde bile bu kadar sevinmedim. Büyük takımlar geri dönüş maçlarıyla büyürler. Beni bu yaşta 4 defa yerlere yatırdığınız için sizlerle ne kadar övünsem azdır. Galatasaray taraftarının bu sene mottosu oldu,''Ağlama Fener''  Tribün tarihinini en büyük tezahüratıdır. Ama yanlış söylenmektedir ben düzelteyim.

''Ağla Fener, ağla şansal Büyüka, ağla Karamehmet, ağla Türk spor medya şebekleri, ağla Türk Futbol oligarşisi'' KUDURADURUN:

22 Şub 2013

Savaş Ey Şir-i Jiyan; Galatasaray 1-1 Schalke 04

Kuralar çekilip Schalke bize çıktığında çok sevinmiştim. Bayern Münih çıksa yine sevinirdim. Eleme ihtimalimiz fazla diye değil, Galatasaray, daha fazla insanın gündemine gireceği, daha fazla taraftarın deplasman maçına gitme, seyretme ihtimalinin ve dolayısıyla biraz daha  fazla çocuk Cim Bom diye bağıracak olduğu  içindi. Yoksa ben Galatasaray'ın guruptan çıkmasını başarı olarak görenlerden değilim. Bu kadar büyük bir takım son 16 ya kalabilmek için muhtemel takımlardan en kötüsünü çekmek için şans faktörü fazla olan yöneticisini kuralara göndermez, çekerse de sevinmez. Eminim ki oynayabileceğimiz takımlar içinde en kötüsü maçtan önce bile Schalke değildi. Takım büyüktü, hatta dün Barca'yı yenen, muhtemelen eleyecek olan Milan'dan bile büyüktü. Her iki takım futbolcularını sivil elbiselerle Çin'in Tienenman meydanında gezdirsek, hangi futbolcuları daha çok tanıyan çıkar diye test ettirsek ne demek istediğim anlaşılacaktır.

Galip gelinen lig maçından sonra hiç kimsenin dikkatini çekmedi. Ligin en kötü zeminli stadında biz oynuyorduk. Maçtan bir gün önce Schalke idman yaptıktan sonra, zeminin bir görüntüsü vardı. Dehşete kapıldım, bizden bir hocanın da gidip zemini kontrol ettiğini sanmam. Hele takımlar ısınmaya çıktıktan sonraki görüntü vahimdi. Ünal Başkan bana demiş olsaydı ki,''şu kadar paramız var, Drogba'yımı getireyim sahayı halı mı yapayım'' deseydi, kesin sahayı yapın derdim. Bu kadar büyük takımı, bu kadar büyük futbolcuları bu sahada oynatmaya mecbur bırakmak, ne yaparsak yapalım daha uzun yıllar alaturkalığımızdan vazgeçmeyeceğiz anlamını taşıyordu. Her iki takımda aynı sahada oynadı diyenler çıkar, aynı şey değil, biz daha çok maçı isteyen, dolayısıyla daha iyi futbol oynamak zorunda olan, hatta daha iyi futbolcuları olan, daha iyi sahaya mecbur olan takımdık.

Galatasaray taraftarı son yılların en büyük maçına çıktı. Şanına yakışır yoğunlukta, görsellikte, ve desibel rekoru kıran avazıyla, tribünlerini doldurdukları stadın adını cehennem diye bir kez daha yazmak için hazırdı. Galip takımın taraftarı olmak ne güzel bir durumdu. Büyük Galatasaray taraftarı Israfil'in borazan sesini duyar duymaz kükredi. Boşuna cehennem bekçileri denmemişti adına. Taraftar dediysek oraya gelen 52.000 kişinin tamamı böbürlenmesin. Karıncayı incitmeyiz demişsek hamam böcekleri durumdan vazife çıkarmasın. Bizim taraftar dediğimiz onlarca örneğini veren Büyük Ali Sami Yen taraftarıdır. Yeni oluşmuş 30.000 kişinin taraftar olabilmesi için belki bir Avrupa kupası daha yetmeyebilir. Takım beraberlik golünü yedikten sonra susan, kişisel olarak ayrı ayrı Drogba dahil bütün futbolculara edilen küfürle, tezahürat sesini homurtuya dönüştüren, futboldan, futbolcudan anlamayan, geri dönüş yaptırma olasılığı olmayan yığınlar değil benim taraftar dediklerim. Yeri geldi, iddia ederim Real Madrid'e 2-0 yenik gönderdiğimiz takım Arena'da olsa  biz bırakın o destansı geri dönüşü, takımın çoğunu ikinci yarıya çıkarmaz, hezimetle kaybederdik.

Galatasaray ilk 11 i, hepimizin beklediği gibi oyuncu gurubu içerisinden sahaya çıkan en tecrübeli, en büyük ilk 11 di. Kalesinde kıta şampiyonu olmuş kalecisi, 2 Avrupa Şampiyonu olmuş, 2 si final oynamış oyuncusu, tarihin en büyük İspanya milli takımın sol açığı ile oynayanı oynamayanıyla bu düzey maçları sıradan maç gibi oynama geleneği olan futbolcularıyla mutlak favoriydi. Galatasaray son 13 senenin en büyük maçına çıkıyordu çıkmasına da, oynayan futbolcuların çoğu açısından durum böyle değildi. ne vardı ki bu maçta o kadar büyütülecek, çıkacaklar sıradan bir maçı oynayacaklardı. Beklediğimiz 11, gayri mevcut(Sabri dahil) sahadaydı ama diziliş olarak Sarı Ejder sol açıkta oynuyordu. Bildiğimiz kadarıyla kendisini en uçta, sol tarafta pek görmemiştik. Bizim kenarımızda da büyük maçların İmparatoru vardı, bir bildiği vardı elbet dedik, olanca gücümüzle yüklendik. Tay Burak, Parçalı Fil, Sarı Ejder'den oluşan forvet hattı, savunmaları ürkütmeyecek gibi değildi. İlk dakikalarda çok dikkatli oynayarak, bir kaza golü arayıp seyircinin nefesini kesmeyi planlıyorlardı. Ta ki tahminlerimiz doğru çıkıp, ürken savunmadan topu Sneijder kapana kadar. Topu Drogba'ya aktardı, kendine has tek pasıyla Profesör Selçuk'u gördü. Selçuk topu  Tay Burak'a aktardığında top, ustalara değdikçe sanki zevk alıyordu. Krallara layık bir topukla önüne düşürdü, düzeltti Burak. Mıhladığında, bir süreliğine cehennem hayatının nasıl olduğunu yabancı spikerler kendi vatandaşlarına değişik dillerle aktarmaya çalışıyorlardı.

Golün referans gösterisi bittikten, taraftarın 3 lüyü rahat çekmesini sağladıktan sonra takım 2 ci golü aramaya erken başladı. Nefes almalarına bile izin verilmemeliydi. Drogba sol taraftan topla buluştu. nasıl vuracağını kim bilebilirdi ki. Kaleciden dönen topa en yakın Galatasaray formasının içindeki futbolcu Hamit'ti. '' ben şansa inanmam'' dedikçe Futbol Tanrıları cezayı kesiyordu. Üst direk adlı bir melek, Hamit'in gol atmasını istemiyordu. Olsun du, vamos bien di iyi yoldaydık. Rakip fırsat buldukça, iyi çıkarak hem de dersini iyi çalışmış vaziyette Riera tarafından geliyordu. Hamit'in büyük maç tecrübesi, Sabri'nin beklenmedik formu sağ tarafımızı no pasaran yapmıştı. Henüz çerçevemize top gelmemişti. geldiğinde ne olacağını en iyi ben biliyordum ama bu maç farklıydı be kardeşim, değilmiydi yoksa? Bir keresinde kafalardan seken topa direk dibinde iki Schalke futbolcusu felç geçirmiş dokunamamıştı. Bir keresinde de Asimo az daha çerçeveyi bulup beraberlik golünü atıyordu.

İlk yarı bitti bitiyordu, 15 dakika nefes alalımdı. Dani çok gördü, çok rahat pozisyonda topu kaptırdı. Bu birinci aptallığımızdı bu maçta. Hataya lafım yok, ama futbol aptallığına dayanamıyorum. Dani'nin kaptırdığı topu tek pasla Riera tarafına yolladılar ve Riera adamla beraber müdahele edebileceği noktada koşmaya başladı. Sarı kart sınırındaydı, belki sarı kart almaması için uyarılmıştı. Belki kendisi formayı kaptırmamak için adamı indirmedi. Popescu olsa indirirdi, bu gün bayağı andık o unutulmaz geri dönüş maçında durumu 3-2 ye getiren Galatasaray'ın zaferine limon sıkmamak için kendi Avrupa maçı kariyerini bitirip 3. gole mani olmuştu. Riera büyük ihtimal gol olacak pozisyonda müdahale etmemeyi tercih edip rakibi sağ çaprazdan vurmaya zorlayıp, gerisini Muslera'ya bıraktı. Semih'in duruş ve kademe hatası vardı. Topla kaleci arasına girmenin alemi yoktu. Arkadan gelen adamı kollasa, şuta zorlayacak, çaprazdan atılacak şutu da kaleci kurtaracaktı. Tamam, Dani bir aptallık yapmıştı yapmasına da geride kalan 3 kişi büyüklerse kurtarsalardı. Ne yazık ki klasik değişmedi, çerçeveyi bulan topa geçmiş olsun du, Dani'yi ipten alamadılar. Korkarım bundan sonra Gökhan Zan'ın sakatlanmasını bekleyeceğimiz maçları izleyeceğiz, yazık oldu.

İkinci yarıya Grande hamleyle başlayacaktı, bilirdik. Riera gole mani olamadığı içindi belki, sol tarafa sanki Sneijder'den daha faydalı olacak diye Amrabat'ı, kafası kesik tavuğu aldı. Amrabat'ın tek isabetli pası rakibe gitti, Dani kadar şanssız değildi Amrabat, gol olmadı pozisyon ve balık hafızalılar da nasıl olsa unutur giderdi. Maç ortada geçiyor, sonradan oluşmuş taraftar maçtan düşmüştü. UltrAslan taraftarı maçtan bağımsız gırtlağını parçalıyordu, takım 2. yi bulmak,2. yi yememeyi de garanti alacak bir futbol oynuyordu. Dayanılmaz bir dikkatle en azından bir aptallık daha yapmak istemiyordu. Ne mümkündü, Drogba topu sökmüş, Burak'la beraber kaleciyle burun buruna kalmıştı. Burak'ın yarım metre ofsaytta pas isteyeceğini nasıl tahmin etsindi. Ama işte golcü bencilliğine bürünmüştü Tay Burak. Ronaldo'yu kovalayacaktı. Bu bencilliği ile, Drogba'nın indirdiği topa, golden daha net pozisyonda vuruş ihtimali varken aceleye getirip kötü vurmuştu.

Son hamleler yapılıp, Burak'la Umut'un birlikte oynadığı dakikaların nasıl geçeceğini çok iyi bilen ekabir Galatasaray taraftarları, artık maçtan çok metroya nasıl yetişeceğini düşünmeye başladı. Ah lar, vah lar, sitemler, küfürlerin toplamı homurtularla maç bitti. Acaba her şey bitmişmiyidi. Muslera'nın yaptığı aptallığı da zapta geçirerek maçı noktalayalım. Bu kadar üst düzey olduğu söylenen bir kalecinin bu kadar aptalca sarı kart almasını da kendisine büyük diyenlere havale ediyorum.

Her zaman söylemişimdir, Galatasaray'dan beklentimiz her maçı kazanma ihtimalini, eleme ihtimalini son düdüğe kadar taşımalarıdır. Gerisi maçtır 3 ihtimallidir. Bu Galatasaray, çok da iyi oynamadığı maçta bu ihtimali taşıdığını bizler göstermiştir. Almanya'da oynanacak maç da 3 ihtimallidir. Hatta bana göre oynadığımız maçtan çok daha iyi oynayacağımızın garantisini veririm. Çünkü Galatasaray karakteri, aslan karakteridir. Yaralandığı zaman, kaybedecek bir şeyi olmadığı zaman neler yaptığını futbol tarihi defalarca görmüştür. Birini daha göreceğinden şüphem yoktur. Yüreyedur, Galatasaray, sevmeyenlere inat, bir tur daha atlamak için.

19 Şub 2013

Yine Düştük Yollara


Ey Büyük Galatasaray Taraftarı;
Galatasaray’ın şanlı tarihinin en büyük maçlarından birine çıkacaksın. Son 13 senenin en büyük maçına. Daha önce imtihan verdiğin çok daha büyük maçları oynadın. Parken’de tarihimizin en büyük macerasından utkuyla ayrıldık. Devamında Real Madrid’i devirip Süper Kupa’yı getirdik. Daha öncesinde Gençaga’da, Steeua Bükreş’a yarı finalde kaybettik. Yine Real Madrid’e unutulmaz geri dönüş maçının rövanşında çeyrek finalden döndük. Saymakla bitecek gibi değil bu takımın büyük maçları.

İşte biz bu yıllara yayılan büyük maçlarda, marş söyleyerek, üçlü çekerek, Ali Sami Yen’in yanına cehennem yazdırdık. Son yıllarda unutulmaya yüz tutmuş yüksek karakterimizin, bir kez daha Avrupa göklerine, bir ses, nefes, avaz olarak yayılacağı bir imtihana daha çıkacaksın. Arena’nın adının cehennem olarak zapta geçirilmesi için katipleri fazla bekletmeyeceğimize inancım tamdır. Bu büyük imtihandan da utkuyla çıkacağına yürekten inanıyorum.

Galatasaray kadrosu, tarihinin en karizmatik, geçmişi en şanlı futbolculardan oluşmaktadır. Kıtanın en büyük kupasını ellemiş iki büyük futbolcumuz vardır. Ellemeye ramak kalmış, finali oynamış iki futbolcumuzun yanlarında, tarihinin en büyük ispanya Ulus takımın sol açığı vardır. Ligimizin en büyük Türk futbolcusu orta sahamızda, yanında hırlama nöbetine kalkmış, zincirlerinden boşalmak için çırpınan 10 numarası, en uçta son yılların en büyük golcüsü, geride Asimo, kalede Kıta şampiyonluğu kupasını kaldırmış kalecisiyle de tarihin gelmiş geçmiş en büyük takımıdır. Bu takımın, Avrupa şampiyonu olmuş takımı geçmesi için de kendi geçmişlerinin parlayaduran zaferleri yanında, Galatasaray zaferinin madalyalarını da boyunlarına takma vaktidir vakit.

Galatasaray’ın büyük taraftarıyla bütünleşip birlikte oynadıkları maçları kaybettiğine pek şahit olmadım. Ne var ki kazandığı pek çok maçta, tribünlerde olmanın gururunu yaşadım. Bu gece Drogba’yla, Sneijder’le bir büyük zafer daha yaşayacak olmanın heyecanı içindeyim. 100 lerce defa maça gitmiş, tecrübeli  bir taraftar olarak, aynı coşkuyla tribünlerde olacağım. Takımı sahaya cehennem gibi çıkaralım. Öyle bir kükremeliyiz ki, maça 1-0 galip başlamalıyız. Unutulmaması gereken, rövanş maçının bizim için çok daha kolay geçme ihtimali olduğu gerçeğidir. Yeter ki oradaki maça tutunamama gibi hiç aklımızdan geçirmediğimiz, ve asla olmayacak bir netice almayalım.

Bu Galatasaray’ın anormal, futbol dışı bir şey haricinde Schalke’yi, evire çevire yeneceğine inanıyorum. Pek yakın zamanda bu düzey maçların artık sıradan maçlar olduğunu göreceğiz. Galatasaray, tarihi, kültürü, stadı, Dünya’nın her stadında meşale yakan taraftarı, bütçesi, ve büyük futbolcularıyla katıldığı her turnuvanın son saniyesini oynayacak büyük bir takımdır. Aslında çok geç kalmış bir son 16 maçı oynuyoruz. Gözümüzde büyüteceğimiz fazla bir şey yok. Biz daha sonraki maçlara hazırlık yapmalıyız. İşte o maçları oynamanın yolu da bu maçları kazanmaktan geçiyor.

Büyük Galatasaray Taraftarı; Bu güne kadar pek çok defa zafer öngören sözlerimi işittin. Ne mutlu bana ki Şanlı Galatasaray bana  çoğunda zafer naraları attırdı. Takıma, benimde içinde bulunmaktan onur duyduğum taraftara, Terim’in büyük maç yönetme hasletine güvenerek, bir kez daha yineliyorum. Galatasaray bir kez daha hepimizi gururlandıracak, hepimize Gelsenkirşen'e gitme hayali yaşatacak, Tüm Avrupa, televizyonlarına, gazetelerine sarı kırmızı renkleri dayatacak bir galibiyet alacaktır. Futbolcularımızın oynayabilecekleri en büyük maçları oynayacağına inanıyorum. Yeter ki hepsi, Metin gibi, Hasan gibi oynasın. Parçalı Fil, Drogba, sarı Ejder Sneijder gibi oynasın, gerisini biz hallederiz.

Yeter ki, maç bitiminde elimizden şu da gelirdi yapamadık demeyelim. 52.000 kişiyle Arena’da, milyonlarca taraftarla televizyon başlarından çullanacağımız, her şeyimizle savaşacağımız maçtan, olur da hiç beklemediğimiz bir sonuç çıkarsa da maçtır deyip, 3 ihtimallidir deyip, takımı yeni bir maceraya eskisinden çok daha kuvvetli hazırlamak için söz verelim.

Haydi Galatasaray, taraftarınla birlikte savaş. Yensen de büyüksün, yenilsen de. 

15 Şub 2013

Türkiye'nin Teki; Akhisar 1-2 Galatasaray

Ramiz Köfte ile Telekom bırak futbol maçını, deve güreşi, uzun eşşek, pişti, misket ne oynarsa oynasın sonuç bellidir. Sonucu riske sokanlar ise Hoca hataları, hakem eyyamı, bariz futbolcu salaklığıdır. Maçı izleyenler zaten gördüler, biz görmeyenler varsa eğer onlar için yazmaya çalışacağız.

Elmander İstanbul'da bırakıldı, Melo cezalı yok, Sabri Reiz'in formaya asılışı dolayısıyla Eboue Afrika'ya gittiğine bin pişman, Parçalı Fil görücüye çıkmak için maçın sıkıntıya düşmesini bekleyecek. Bu şartlar altında Galatasaray'ın Fatih terim'ine karşı Akhisar Hamza Hamzaoğlu takımlarını yönetiyor. Büyük haksızlık esasında, orantısız güç kullanımı. Bence puan farkına göre başka bir puanlamaya gidilmeli en azından bu maç sonunda puanlar paylaşılmalıydı.

Digitürk'ün patronu ben olsam ben müdahale ederdim lige. Bana göre ediyorlar, eğer etmiyorlarsa büyük eşşeklik yapıyorlar demektir. Bu lig normal şartlar altında çoktan bitmesi lazımdı. Bu kadar kötü bir Fenerbahçe'nin, kötü bile olmayan Beşiktaş'ın oynadığı futbola bakınca bu kadar kaliteli kadronun 5-6 puan fark atması haksızlık. Bu yüzden ligin son maça kadar taşınması için bu hakemler ne kadar iyi hakem olurlarsa olsunlar işi başında olacaklardır. Eğer maçta hakem olsaydı, Akhisar 9 kişi oynardı ikinci yarıda. Riera'nın fantazi yaparak sırta basmasına medya maymunları kırmızıydı diye hafta boyunca ağlayacak.

Şunu net olarak söyleyeceğim, kızmaca darılmaca yok. Bu takımda, herkes herkesle oynar ama iki kişi asla bir arada oynayamaz. Eskiden bir bilmece sorarlardı, kurt, kuzu, ot derenin karşısına geçirilecek ama çobanın en fazla birini  kayığa alma şansı vardır. Fatih Terim aynı o durumda, Burak, Elmander, Umut üçlüsünden ikisini sahaya sürdü sezon boyunca. Burak ile Umut'u aynı takımda oynatmak, kayığa kurtu alıp, kenarda kuzuyla otu bekletmek gibi bir şey. Formanın aslanın midesinde olduğu bir ortamda Burak, Umut'un, Umut, Burak'ın gol atmasını istiyorsa eğer, ben hiç bir şey bilmiyorum.

Fatih Terim'in babacan, adaletli görüntüsü, maçın önüne geçiyor zaman zaman. fantezilerinin pahalıya patladığını bu sezon kaç maç gördük. Umut'a acıyıp 65 dakikayı çöpe attı. Çevre illerden parçalı Fil'i seyretmeye gelenlere saygı göstermek lazımdı. Diken üstünde oynanıyor her maç. Çarşamba günü son 13 yılın en büyük maçına çıkılacak, rakip ligin dibinde, kaybedecek hiç bir şeyi yok direnecek belli ki. senin maçı çeviremediğin her dakika gücüne güç katacak. Maçın başında tabelayı almak, sonradan almaktan çok daha kolaydı oysa.

Takım ilk yarıyı yok sayarak, nasıl olsa yeneriz taktiğiyle oynadı. Kötü bir futbol, akıllar Shalke maçında, ama işte taraftar aynı şeyi düşünmüyor. Taraftar için en önemli maç seyrettiği maçtır. Bizim hiç birimizin aklına Şampiyonlar Ligi maçı gelmedi, benim hiç gelmedi bu yüzden handikaplı 2 oynayarak bir kez daha Galatasaray maçını bilemedim.

Yekta bir maç daha oynayıp, emaneti sahibine devredecek. Teknik, akıllı bir futbolcu ama büyüyen bu Galatasaray'da ancak yedek kulübesinde oturabilir. Riera'da cortladı cortlayacak gibi. Dani'nin delikanlı, mert futbolu yürekleri ağızlara getirse de ben razıyım. Topu gelişigüzel şişiren kazma stoperlerden bıktım.Fakat kalede Muslera çuvalı varken stoperlerin futbolcu hünerlerini göstermeleri yürekleri ağıza getiriyor. ne güzel 2 maçtır çerçeveye top gelmiyordu. Muslera'da hayatının maçlarını çıkartıyordu. Çok saldırdım kendisine, benden başka bütün herkes Dünya'nın sayılı kalecisi diyor ya, ben de dikkatle bakıp, benim görmediğim ne var diye çözmeye çalıştım. Yok, fikrim değişmedi, çerçeveye top geldiğinde kurtarması imkansız. Gekas'ın vurduğu top direğe çarpıp çerçeveyi bulmadı, 10 cm içeri gitse çuval gibi atlamıştı, gölünü önceden yemiş olacaktı. Maçın sonlarında bir Mustafa sarp golü daha yedi. Golde hayalet, kabahati yok.

Futbol iyi futbolcularla oynanır, bunu biliriz. Kötü futbolcular da zaman zaman iyi maçlar çıkarabilir gördük. Ama büyük futbolcular, kötü futbolcularla asla iyi oyun oynayamaz. Sarı Ejder, idare eder bir futbol oynadı Parçalı Fil girene kadar. Umut ile Burak birbirinin düşmanı gibi oynadığını hoca uzun süre seyretti. İmparator ya bir bildiği elbet vardı. Taraftarın adrenalini de düşünmek durumunda. Drogba'yı bizden önce seyreden Ege Galatasaraylılarını kıskanmadım desem yalan olur. Girince sarı Ejder döktürmeye başladı. Atılan iki golün de asistten önceki asistini yaptı. Tabela yapılınca maç bitti sanıldı. çerçeveye gelen ilk top içeri girdikten sonra da maçı, lanet olası 3 puanı koruma yoluna gidildi.

Tay Burak, bu akşamki 6 lıda da  benim tek geçtiğim futbolcuydu. Umut çıktıktan sonra maça, koşuya başladı, son virajı ekürisi Parçalı Fil'le beraber döndüler.  Benim iddiayı Fatih terim yatırdı, canı sağ olsun ama tek geçtiğim Tay, 6 lıyı tutturdu. O ortayı o pozisyonda eğer Umut olsaydı yapmayacağına inancım tamdır. Sarı Ejder-Tay Burak-Parçalı Fil şovuna taraftar hazırlansın, bayraklar hazırlansın. Bir maç daha Melo'suzluğa katlanacağız, sonrası bizim için efsane maçlar, başkaları için kabuslu Lig Tv geceleri.




10 Şub 2013

Sabri Reiz'in Direnişi; Galatasaray 2-0 Antalyaspor

İşte benim takımım bu. Her zaman gururla haykırdım. Galatasaray, tarihi, kültürü, stadı, Hocası, zaferleri, imajı, bütçesi, Dünya'nın her stadında Pınarbaşı çeken, meşale yakan taraftarıyla Dünya'nın en büyük 10 takımından biridir. Bugün en büyük dedikleri, Barca'nın büyüklüğü şampiyonluk büyüklüğüdür. Onlar Şampiyon oldukları için büyüktür, biz olursak Büyük takım olduğumuz için şampiyon oluruz. Galatasaray oynadığı her maça yenmek için çıkacak, futbolcusu elinden geleni yapacaktır. Gerisi spordur, maçtır, 3 ihtimallidir.

Sarı Ejder sahada, Parçalı Fil tribündeydi. Ne var ki tüm takım sanki yeni transfer gibiydi. Sadece 14 numara, taraftarı Arena'ya koşturmaya yetti. Yarın 12 numara da içeri girdiğinde bu lig 7-8 maç kala bitecektir. Bu durum Digitürk patronlarını, ve Ülkemizin büyük bir bölümünü elbette memnun etmeyecektir. Ama artık zaman Galatasaray taraftarının zamanıdır.

Umut, Elmander, Eboue, Drogba sahada yok. Bakıyoruz çıkan takıma, Yekta, Melo gelene kadar idare edecek. Parçalı Fil'in emanetçisi Amrabat'a da katlanacağız. Sabri Reiz, Eboue'yi kıta turnuvasına gittiğine pişman edecek bir futbol oynadı. Hamit, büyük futbolcularla, büyük futbol oynamaya, üstüne katmaya devam edecek.

Galatasaray, söyledik, 12 senede tamamladığı küçülmesini, 1 günde kapatmış görünüyor bana göre. Çünkü, bu takım artık her maçını 50.000 kişiye oynar, bu takımda kötü bir maç oynayan kendini tribünde bulur. ve bundan sonra Galatasaray'a sıradan futbolcu transfer yapılmaz. Mutlaka Drogba'dan da büyük futbolcu gelir sezon sonunda. ve o özlenen, beklenen Avrupa'nın heyula belasını yeniden hortlatırız.

Bu gece son yılların en kötü hakemi vardı maçın çok daha güzel olmasını engelleyen. Birde maçın başında Şifo Mehmet, bala, şansa geldiği yere, oynayacağı takıma bakmadan yenmeye geldik demişti. yenmeye değil, fark yememeye oynayan bir küçük takım hocası görüntüsü verdi. Gol erken gelmese çok daha büyük pisliğe tenezzül edeceğinden eminim. Bu senenin modası sahtekar futbolcular, kendi takımında fazlasıyla mevcuttu.

Emre Çolak, hayatının en güzel günlerini aylarını geçirdi. taraftarın kanser üretme hücresi olarak Sarı Ejder'in gelmesini sağladı. İkinci yarıda oynanan 3 maça baktığımızda, kötü oyunu Hoca'yı rahatlattı, formayı gönül rahatlığıyla Sneijder'e bıraktı. Aynı şeyler Elmander'in verimsiz maçları dolayısıyla Drogba'nın ilk 11 e girecek olması için de geçerli. Nasıl olsa Hocanın kredisi var bir kaç puan kaybı için. Bu kayıp puanlar Burak'ı kademe atlattı. Bu takımın santraforu tay Burak'tır. Devamlı topun arkasında bulunacak, ileride basacak, geldi mi de affetmeyecek.

2000 senelerinin unutulmaz orta sahası Çin Ordu'suna benzetilirdi. Bu akşam zaman zaman o 3 lüyü görür gibi oldum. Hamit-Selçuk- Melo, rakiplere cehennem gibi çökecektir. Hamit derken, büyük futbolcu olduğundan emindik, kendisini, küçük maçlara alışması zaman aldı. Ronaldo'yla oynarken, Aydın'la, Engin'le oynamanın travmasını yaşadı. Büyük futbolcularla, çok daha büyük futbol oynayacağını garanti ederim. Asimo Semih ve Dani belki de sezonun en büyük maçlarını oynadılar kendi bölgeleri açısından. Tek bir pozisyon vermeden, çok önemli hamlelerle savunmaya da top geldiğinde taraftarı mutlu ettiler. Bence Dani ile Asimo'yu bağlayacaksın, aynı odada yatıracaksın, tuvalete bile beraber göndereceksin. İkisinin aynı dili konuşmasını sağlayacaksın. Topu oyuna iyi sokamıyor geyiklerini de boşa çıkardılar. Takımla beraber kendileri de büyüyecektir.

Galatasaray'ın büyük taraftarı bu gece büyüklüğüne yakışır şovlar yaptı. Dünya'ya nam salmış Ali Sami yen cehenneminin adını Arena Cehennemi yazdırmak için bizim gibi yıllarını geçirmeyeceklerdir. Kendi büyüklüklerine yakışır takımları olduğunda neler yapabildiklerini, takımlarına neler yaptırdıklarını futbol tarihi yazmıştır. Mesaj verilmiştir, Shalke 04'ün adı yarım puan düşürülecektir.

Eskiden Galatasaray  futbolu kötüleştiği anlarda gol yemeyi isterdik. İlk yarının sonlarına doğru aynı duygular içindeydim. Bir gol yesek, Galatasaray'ın oyunu forsesine doyamayacaktık. Yine de doyamayacağımız günler maçlar yakındır. Son sözlerimi Sabri Reiz'e ayırıyorum. Senden umudu kesmeyenlerdendim sakın unutma. Direnişine hayran kaldık, sen de ödülünü Drogba'nın, Sneijder'in kaptanı olarak aldın. Bu onurla daha da çok övünmeni, çok daha büyük futbolcuların önünde Galatasaray'ı sahaya çıkarmanı gönülden dilerim.

2 Şub 2013

350. Maç; Bursaspor 1-1 Galatasaray

Ne güzel başlamıştı her şey. Takım, Beşiktaş'ı devre dışı bırakmış, Sarı Ejder'in sevincini yaşarken Kıta Afrika'sından haber gelmiş. Kıta'nın gelmiş geçmiş en büyük futbolcusu Kara Tren'in geleceği haberinin üstüne Yılmaz Tutuş'un içerden çıkışı, gelmiş geçmiş en büyük deplasman tribünün olacağı beklentisiyle milyonlarca Galatasaray taraftarı maç başındaydı.

Televizyon maymunları Galatasaray kadrosunu veriyordu 1 gün öncesinden. Sarı Ejder yoktu, Burak vardı. Galatasaraylı bir prostatlının torpilinden artık emin olduğum Emre Çolak sahadaydı. Küçük takımların küçük hocalarının vazgeçilmez teoremiydi. Galip takım değiştirilmez mantığı geçerliydi. Melo ve Hamit cezalı olmasa onlar oynayacaktı. Hoca için sorun değildi, onların yedeklerini oynatarak galip takımı değiştirmemiş oldu. Sarı Ejder'in maç eksiği vardı, tıpkı Emre Çolak'ın maç fazlası olduğu gibi.

Hayatım boyunca büyük Galatasaray taraftarın ali menfaatlerini düşündüm. Her maça galip gelme olasılığıyla çıkan bir taraftar olmak istedim. Gerisi maçtır 3 ihtimallidir, benim takımım, imajı, tarihi, kültürü, stadı, Dünya'nın her stadında meşale yakan taraftarıyla büyük takımdır. Yener yenilir, hiç itirazım yok ama aptallığa savaşım var benim. Oyuncu gurubu içerisinde en kuvvetli 11 le sahaya çıkamayan Hocaya itirazım var. Bozuk saat misali doğruyu 1 kere göstermiş, bir gol atmış oyuncuyu ısrarla oynatana itirazım var.

Galip takım değişmez, iyi ki yenemedik. Eğer yenseydik Sarı Ejder'i seyredemeyecektik. Eğer yenmeye devam etsek, Kara Tren Hoca'nın yanında kulübenin koltuklarını pas pas yapacaktı. Bilen bilir, ben bazen Galatasaray'ın kaybetmesini isterim. Nitekim devrimin yapıldığı bir önceki sezon misali. O sezon kazayla, 3. olsaydık bugün bu takım yoktu. Şimdi yine sevinçliyim yenemedik diye. Sezonu kurtardık, eğer yensek aynı takımı sahaya süreceklerdi.

Milyonlarca yuro ödenerek alınmış Sarı Ejder son 20 dakika takımı kurtarsın diye sahaya sürüldü. O anda Emre, Aydın, Amrabat sahadaydı. Bu üçlü aynı anda sahada olduğu bir maçı Galatasaray'ın kazanma olasılığı sıfırdır. Futbol tanrısı dualarımızı kabul etmedi. Fas ulusal takımının final oynamasını, hatta süper final oynamasını istedik. Hangi hırsızın, hangi salağın, hangi hainin marifetiyle koskoca Galatasaray'da oynatılan Amrabat'ın  hesabını bu tribün elbet soracaktır. Ama ve lakin bu Emre Çolak'ın bu takımın banko futbolcusu olduğuna karar veren mekanizmanın kim olduğunu biliyoruz. Neyin bedelini ödüyoruz, akıl tutulması yaşıyorum. Değil 350, 3500 maça çıksa görüşüm değişmeyecek. Fatih Terim bu takımın başında ölene kadar kalması gereken, yerine başka adam olmayan tek adamdır. Ama kesin olarak söyleyebilirim ki, futboldan zerre kadar anlamamaktadır.

Galatasaray başkanı elbet bu duruma da müdahale edebilecek bilgi birikimine sahiptir. Milyonlarca yuro ödeyerek, rakipleri ürküterek getirdiği adamı sıkışınca oyuna sokan hocasını derhal hastaneye kaldırmalıdır. Fatih Terim cinnet geçirmektedir. Bu normaldir, her kes delirebilir, sahanın en kötü 2 oyuncusu Emre Çolak ve Engin Baytar'ı oyunda tutup, Yekta ve Elmander'i çıkartan hoca normal değildir. Balıklı Rum Hastanesinde format atılması gerekir.

Muslera'ya çok yüklendim. Çuval ilan ettim. Aykut Erçetin tekrar takıma gelince de artık yüce göke iman ettim. Futbol tanrısı benim belamı veriyordu. Bu maç itibarıyla Muslera'cı oldum. Benim için bundan sonra Dünya'nın en büyük kalecisidir. Maçtan önce bu duygular içindeydim. Kaleye gelen ilk top gol olduğu zaman bile kızmadım. Kızmadığımın ödülünü aldım. Muslera sanki beni duydu, 1.5 senedir ilk defa bir maçta Galatasaray'ın kaybetmesini önledi. 2 muhteşem kurtarış yaptı, maçın adamıydı.

Burak acaba ne suç işlemişti? Hoca eğer bizim bildiğimiz delikanlı hocaysa bu hafta da Burak'ı oynatmasın da görelimdi. Ben yaptım oldu demekle olmaz hocam. O kadar büyük kredin var ki, benden başka hiç kimse sana direnemiyor.İş işten geçmesini mi bekliyorsun? Bekleme o günü hocam gelmeyecek. Galatasaray eğer başında bir hoca varsa yenemez ancak. Bu Galatasaray'ın bir maçı kazanması için başında bir hocaya ihtiyacı yoktur. Takımın başında hiç kimse olmasa bu takım her takımı zaten yener.

Maç öncesi medya maymunları konuşuyor. Fatih Terim'in mesajlarını çözmeye çalışıyor. Umut, Burak'tan daha fazla koştuğu için takımda olduğunu ve hocanın haklı olduğunu savunuyor. Eğer bu doğruysa büyük bir yanıltmaca vardır. Salak futbolcu koşar, ben 45 senedir maç seyreden ben, bu maça kadar büyük futbolcunun koştuğunu görmedim. Gole en yakın adam sandalyesini alır 18 çizgisinin üstünde oturur, bekler, dinlenmiştir top gelirse kalkar tabelayı değiştirir tekrar oturur. Jardel,Terim zamanında gelseydi, Florya'da çaycılık yapacaktı demek.  Neymiş, Burak, Umut kadar koşmuyormuş. Niye koşsun kardeşim, söyledik salak futbolcu koşar. Geçen hafta Beşiktaş golü attığı anda Umut kafaya çıkacağına eğildi. O anda gelmese daha iyi.

Ey büyük Galatasaray taraftarı; Bunca yıldır tek başıma kelle koltukta savaşıyorum. Amacım çıktığın her maça en iyi 11 le çıkman, yapabileceğinin en iyisini yapman içindir. Gerisi maçtır 3 ihtimallidir. Maçtan önce, maç esnasında yenme ihtimalin her zaman saklı olmalıdır. Dünya'nın her stadında meşale yakacağının gururunu taşıyorum. İçinizden biri olmanın onur ve güveni içinde bir şeyler aktarmaya çalışıyorum. Hiç kimse Galatasaray'ın bu büyük macerasına engel olamayacaktır. 13 senedir bekledik, aldığımız derecenin yanına yaklaşan olmadı. Lig Tv şebekleri, bu sene de son maçın son saniyesine kadar şovun bitmemesi için savaşacaktır. Geçen hafta hakemi yenen Galatasaray bu hafta Lig Tv.yi yenememiştir. Deplasman tarihinin kitabını bu maç yazan büyük Galatasaray taraftarını göstermemek için ellerinden geleni yapmışlardır. Ellerinden gelen ne varsa yapacaklarından emin olunuz. Milyonlarca Galatasaray taraftarının selameti için elinden bir şey gelecek varsa göreve buyursun. Emre Çolak'ı bu takımdan ayıramazsanız, mutlu rüya görmeyeceğinizden emin olunuz. Fatih Terim büyülenmiş, gözüne perde inmiş, yapacak bir şey yok o bizim gelmiş geçmiş tek İmparatorumuzdur yardımcı olmalıyız. Amrabat futbolcu falan değildir, anlamanız için 3 şampiyonluk mu verelim? Durumdan vazife çıkaralım, Emre, Amrabat'ı bu takımda bir daha limon bile taşıtmayalım.

Hiç kimsenin en ufak bir şüphesi olmasın. Bu takım 8 kişi bile saha çıksa bu sene en az 8 puan farkla şampiyon olacaktır. Medya maymunlarının gazına gelmeyin, Melo'yu Yekta'ya yedirrmeye kalkmayın, Büyük Galatasaray bu sene hakemleri, medyayı, Lig Tv'yi yenip şampiyon olacaktır. Başında hastanelik bir hoca olmasına rağmen.

27 Oca 2013

Hakemi de Yendik; Galatasaray 2-1 Beşiktaş

Hakemin son düdüğünden başlayalım yazmaya. Hatta direk hakemden başlayayım. Bu kadar kötü maç idere eden hakem görmedim dersem abartmış olmam. Çünkü ben maçlarda hakeme falan bakmam. Beşiktaşlı Oğuzhan cin olmadan adam çarptı. Tükürük konuşma modaydı, aman unutulmasındı. Melo hayatının futbolunu oynuyordu, Beşiktaşlı futbolcu hakemi kandırdı, hakem görmeden tükürdü diye orta hakeme ispiyonladı. Ve Melo hikayesi de burada bitti. Şimdi ben bu Beşiktaşlı Oğuzhan'ın yüzüne balgam atıyorum, şerefsiz, emek hırsızının.

Son düdükten saniyeler önce Hasan Şaş da ıslık çalıyordu tüm Arena tribünlerine katıldı. Aynı anda sol açıkta Hakan Balta'nın  aciz halini görünce içim hüngür hüngür ağladı. Bu stadyumda demek taraftara son dakikalarda şarkı söylemek haram. Bu kaçıncı son dakikaları ıslık çalarak tamamladığımız. Takımın 3 golcüsünden hiç biri yoktu bu son dakikalarda. 10 kişi kaldık diye itiraz edenler, 10 kişi kalan takımda Arsenal'e karşı uzatmalarda Hasan'ı sokan hoca, 10 kişi kalan takımda golcüyü çıkartıp sol açığa Hakan Balta'yı oyuna soktu. Üstelik karşında psikolojik olarak adı büyük, ama bana göre ligin en sıradan bir takımı vardı. Sanki küme düşmemek için hayatlarının maçını oynayan oyuncular gurubuydu Beşiktaş.

Emre Çolak nihayet golünü attı, üstelik kendi ortalamasının da üstünde bir maç çıkardı, o da kurtuldu, Hoca'da kurtuldu, bizde kurtulduk. Ben bilirim siz bilmezsiniz diye ısrarla Emre'yı oynatan Terim, artık haklı çıkmış ve bu maçtan sonra da yavaş yavaş takımdan kesecek, yanına çekecektir. Bozuk saat bugün doğruyu göstermiştir.

Geçen hafta kaybeden takımda gol atamayan Burak, bu maçı kulübede tamamladı. Tercih edilen Umut, bu maçta atamadığına göre bir sonraki maç Burak oynayacaktır. Drogba'nın da takıma gelmesiyle takımda en sağlam yer Burak'ın olur. yarım saat oynayan Sarı Ejder için en ufak bir fikrimiz oluşmadı. Tırıs tırıs koşmayı tecih etti. 10 kişi kalan takım tabelayı korumaya kalkınca klasını konuşturacak pozisyonlar oluşmadı.

Kalenin şifresini çözdüm. bizim kalemizde Mustafa Sarp var. Bu güne kadar yediği hiç bir golde hatası yok. Top gol anına girdiğinde Muslera hayalet oluyor, buhar oluyor kayboluyor. Eğer kalemizde kötü de olsa bir kaleci olsa yediği gollerin bir kısmını kurtarabilirdi. Bu maç ta dua ettik futbol tanrısına, çerçeveye başka top gelmedi. Melo, Selçuk, Riera, Sabri, Emre beklenmedik bir şekilde iyi oynuyorlardı. Devereye de 2. golün moraliyle girdiler. Hezimet içten bile değildi, ama işte top çerçeveye gelmeseydi.

Bu maç büyük bir maç olsaydı, bu gece Hamit için çok güzel şeyler yazacaktım. Sağ tarafın en ucunda karşı takımın hücum etmesini neredeyse tek başına engelledi. Sıradan bir takıma karşı bu oyunu oynadığı için fazla da bir övgü şeyleri yazmayacağım. Futbolu aklıyla oynayan futbolcuların başında geliyor Hamit. Drogba, ve Sarı Ejder'le beraber oynayacağı maçlarda çok daha tempolu ve iyi oynayacağından eminim. Akıllı adam, akıllı, iyi futbolcular, iyi futbolcularla daha iyi oynarlar.

Postun pahalı olduğunu anlayan futbolculardan Sabri şu son oynadığı 2 maçta da kendisinden beklenilenden daha iyi oynadı. Gelişi güzel şut çekme sevdasından vazgeçmiş, 50-60 metreye isabetli paslar atar duruma gelmiş, Eboue'yi aratmayan bir futbol oynadı.

Sıradan bir lig maçı daha kazasız atlatıldı. Galatasaray ortalama altı bir futbolla 3 puanı aldı. Hoca'nın da cenazesi varmış, bir kaza golüyle berabere kalsak üzüntüsü katlanacaktı. Puan farkı giderek açılır, ama benim gönlüm açılsa bile tekrar kapatıp 33. hafta bir kupa daha kaldıralım Kalkedon'dan.

18 Oca 2013

Eleman'ın Cinneti; Kasımpaşa 2-1 Galatasaray

Avrupa'nın en kötü lideri olarak kapadığımız ligi, çok daha beter olarak açtığımız maç oldu. Öküz vursa yıkılmayan, üfleseler yerden kalkmayan Eboue ve kafası kopuk tavuk Amrabat Afrika'ya gidince bayağı umutlanmıştım. Galatasaray kadrosunu yine yüce gök oluşturuyordu. Hamit sağ beke geçecekti, alındıysa Sınayder 10 numara oynayacak, beklenen sol bek transferi de olursa, Riera sol açık oynayacaktı. Bir hafta daha sabredelim elimize mi yapışırdı canım. Alt tarafı Taksim'den aşağı Kasımpaşa'ya gidecektik.

Bağıra çağıra Ufuk'u tribüne yollayıp, Eray İşcan'ı kulübeye aldırdık. Görevimiz bitmedi, hayırlısıyla Muslera'da bir maç kenara gelirse hayatımın takımı kurulmuş olacak. Bu Muslera için çok şey söyledim, ama bir şey gözümden kaçmış. Çocuklar haklıymış, Dünya'nın en büyük kalecisiymiş. Ben 43 senedir maç seyrederim, top çatala giderken böyle melun melun bakan, çaresiz seyreden, tüy gibi uçan kaleci seyretmedim. Gerçekten giren topu seyretme de Dünya'nın en büyük kalecisiymiş, kabul ediyorum. Yediği golleri sıradan kaleciler çıkaramazdı. Ben de aynı şeyleri söylüyorum zaten, köşeye giden topu çok güzel seyrediyor diye adamımıza 5 bavulla götüremeyeceği kadar para veriyoruz. Neyse biz anlamıyoruz zaten futboldan, kaleciden, devam kardeşim, yanıma bir kişi daha alana kadar ye yiyebileceğin kadar. Benim için kaleci falan değilsin, benim kalecim şimdilik sana ısınma antrenmanı veriyor, çok yakında sen ona vereceksin. Umarım o gün çok geç kalmış olmayız.

18. lig maçını seyrettik. İlk yarı bittiği anda takım daha önce oynadığı 17 maçtan çok daha güzel oynuyordu. Selçuk kendi iyi performansını yakalamış, Melo orta sahayı tutmuş, Riera aklıyla oynuyordu. Sabri ise kendi ortalamasının çok üzerinde bir maç çıkarıyordu. Klasik martı kovan şutlarını atmıyor, kale arkasına orta yapmıyor, son derece dikkatli oynuyordu. Fakat biri vardı ki, taraftarın kanser hücresiydi. 30-40 sene önce olurdu böyle torpilli futbolcular. Fosil, zengin yöneticinin kazma oğlu, hocanın akrabasının yeğeni, hocanın karısının komşusunun tanıdığı gibi her takımda fasulyeden oynayan biri bulunurdu. Artık eminim Emre Çolak'ın torpili çok kuvvetli. Bu torpil Fatih Terim'in bizzat kendisi değilse, bilin ki Emre Çolak, Grande'nin mezar kazıcısıdır. Mustafa Sarp nasıl, Reykart'ı tek başına yemişse, Bu Emre de Eleman'ı yiyecektir. Umarım yol yakınken biri müdahale eder de Galatasaray'dan başka hiç bir takımda limon taşıyamayacak kabiliyette futbolcu olan Emre'den kurtuluruz. İş Terim'e kaldıysa, inadım inat der, sezon sonuna kadar oynatır, gerekirse Galatasaray'ı yakar.

İkinci gol an meselesiydi, çok rahat alabileceği topu Emre alamadı, o top gitti gol oldu. Kaleye gelen ilk topun gol olma kuralı Muslera'nın mukavelesinde yazıyordu anki. Önemli değildi, nasıl olsa takım iyi oynuyordu. 2 kişi eksik bile oynasak fark etmezdi, %65 le kapandı ilk yarı. 1-0 önde kapasaydık sorun yoktu. Aynı takım devam edecekti, ama 1-1 olmuştu durum. Hoca müdahale edecekti oyuna. Acaba attığımız gol de kimlerin payı vardı. Hoca, tecrübeli hocaydı, daha önce defalarca yapmıştı. Sıkıntılı girilen devrede mutlaka oyuncu değiştirmeliydi. Oyun iyi olsa gol yer miydi canım.

Bayern Münih'in bankosu, Real Madrid'li Hamit Kasımpaşa'ya karşı beraberliğin sorumlusu ilan edildi. Menagement, cinnet geçiriyordu kenarda. Atılan golün hazırlayıcısı Hamit çıkıp, 10 yıldır patlama yapması beklenen Aydın oyuna girdi. Kurtalan Ekspresiydi sağ tarafımızın. Şimdi topu ayağına alır, herkesi çalımlar golünü atar veya attırır, Hocaya bir kere daha ben bilirim siz bilmezsiniz dedirtirdi. Takımın futbol oynama aklı yarı yarıya düşmüştü ama, Hocadan iyi mi bilecektik. 60. dakikaya kalmaz 2 farklı öne geçerdi. Fakat beklenen gol bir türlü gelmiyordu. Tay Burak kötü günündeydi, Umut kenarda, umuda yolculuk için hazırlanıyordu. Böyle durumlarda Umut oyunda, Burak kenarda olsa iş kolaydı. Gol atamamış, kötü oynayan Umut çıkardı iş biterdi. Ama bu sefer Hocamız Umut'u dışarıda bırakarak Elmander tercihini kullanmıştı. Elmander de gol atmasın mı? hay Allah başına iş almıştı hoca. Riera'nın kestiği topa mükemmel bir kafa atmıştı Elmander. Maçın Galatasaray adına tek pozisyonuydu Cinnet geçiren hoca, yakalamıştı işte Elmander'i. O gol de kaçarmıydı? Umut olsa atardı, Hasan, Umut'u hazırlasındı.

Kel, Ceyhun, Sercan devre arasında yollanmış, Galatasaray'ın bağırsakları biraz olsun rahatlamıştı. Bana sorsalar sırada 10 kişi daha sayarım lağman için. Ancak toplu bir lağmanla temizlenirdi Galatasaray'ın yediği halt. Snaydır'ı bekledik 10 gündür. Gerçi gelse bile bu maçta oynamayacaktı.  Ancak önümüzde bir Hamit gerçeği vardı, Kasımpaşa'ya karşı oynayamıyordu. Snaydır'ın da Elazığ'a, Karabük' karşı oynayabileceğini sanmıyorum. Biz maçımıza dönelim. Sol tarafımızdan çok güzel bir gol yemiştik, sıra sağ yanımıza geldi. Futbol Tanrısı en adaletli tanrıdır. O topu seyir mahalline doğru gönderdi, kalecimiz zaten baş seyirciydi, hepimiz seyrettik.

Seyretmeyen Hoca, travmayı atlamadı. Bir hamle daha yapma ihtiyacı duyuldu . Bırakın bu maçı, Galatasaray'ı, uzak ara ligin en kötü futbolcusu Emre Çolak şimdi çıkar diyenler yanıldı. Ben yanılmadım, çıkarmaz dedim. Yekta oyuna girecekti, düşündüm acaba kim attığımız gole sebep olmuştu. İyi oynayan var mıydı acaba dedim? bana göre Selçuk iyi oynuyordu, yanıldım, Melo daha iyi oynamış anlaşılan. Takımın en iyi 3 adamını çıkartıp, takımın futbol aklını Bakırköy'lük yaptı. Bu dakikadan sonra  bizim kaleye evliyalar geçti. Muhtemel bir hezimeti önlediler. Bazı iyimser Galatasaraylılar, sosyal medya dediğimiz platformda bari berabere kalsak diye fala yattılar. Ben de ah bir kazayla galip gelsek diye bilmediğim duaları ettim. Futbol Tanrısı yutmadı benim yalan dualarımı. Eğer yutsaydı da galip gelseydik Fatih Terim'e büyük saldıracaktım. Yenildik de bu yüzden kusuyor demesinler diye elim kolum bağlı, hiç bir şey yazamadım.

Büyük maç bir başka olur, bu maça benzemez. Bu yüzden umutsuz falan değilim. Galatasaray'ın ilk yarı oynadığı oyun bizi uzak ara Şampiyon yapar. Ancak bir taraftan da bu oyunu acaba Şalke maçlarında da oynarmıyız diye de düşünmüyor değilim. Korku filmi görür gibiyim. Ne güzel devre arası vardı, maçlar yoktu. Huzurumuzu Cuma gününden kaçıran futbolcular rahat uyuyabilecek misiniz? Ben uyuyamayacağım da. Saygılar, çocuklar canınız sağ olsun.

28 Ara 2012

Galatasaray'ın İlk Yarı Karnesi

Muslera; 1- Galatasaray'ın ilk yarıda en iyi futbolu oynayan oyuncuları, Asimo Semih başta olmak üzere ikinci Dani, sonradan sol beke yerleşen Riera, ve hadi imbiklerden süzelim, bu kadar kötü futbolcu içinden birini daha alalım desek, sürüngen Eboue'yi de sayarsak bu savunmanın arkasında kaleye ben geçsem toplam 22 gol yerdim. Ne yalan söyleyeyim Dünya'nın en büyük kalecisi diye yutturulan Muslera'nın yediği 20 golü ben de yerdim. 17 maçta 2 kurtarış yapabilmiş, onları da yerdim. Zaten toplamda 22 defa kaleye top geldi. Küllüm hepsini yerdim. Takım da en fazla 2 puan daha kaybetmiş olurdu. Ama emin olun topu oyuna ondan daha iyi sokardım. Galatasaray'ı bu kadar kötü oynatmazdım. Avrupa maçlarını da hesaba katarsak, Manu maçında iyi oynadı diyebiliriz. Penaltı kurtardı, hatta bir iki top daha çıkardı. Ne var ki İngiliz futbolcuya attığı çelmeyi, bir Türk'e atsaydı zaten o dakikadan sonra kalede olmayacaktı. Kurtardıkları boşa gitti, yenildik. Benim adım Muslera olacak, takıma 30 milyon yuroya mal olacağım, önüme 4 tane yabancı bek koyan Hocaya isyan ederdim. Ayıp be hoca derdim, korkma kalede ben varken 2 bek çok bile gerisini hücumda kullan derdim. Demek Galatasaray bekleri Servet-Gökhan-Sabri-Balta iken kalede Muslera olsaymış, akibeti Leo'dan, Zapata'dan beter olurmuş. Hatırlayın geçen sezona hemen hemen bu savunmayla başlayan Galatasaray'ın kalesinde iyot gibi ortaya çıkmak üzereyken, kazmalar iptal oldu da, kaleye top gelmeden sezonu tamamladı. Galatasaray'ın kalesinde kaleci yok.

Eboue; 2- İnsandan başka bir yaratık olsaymış, kesin sürüngen familyasından bir hayvan olurmuş. Sivas'ın bir köyüne gitse öküz toslasa yıkılmayacak kadar kuvvetlidir. Bir oturuşta bir kuzu yer, içtiği ilaçlar, aldığı vitaminler, giydirilen antrenmanlarla demirin, taşın, kuru tahtanın kuvvetine erişmiş. Yanından biri geçerken, pat dese o koca cüsseli adam asırlık çınar gibi devriliyor. Palavracı, yanına düşen çatapattan korkup, 5 dakika yalandan kıvrandı. 100 lerce defa uzun taç attı, attığı taçların tamamı bize kontra olarak döndü. Eboue'yi geçemeyen forveti odunla dövmek lazım. Futbol aklı Mazhar Osman'lık. 18 içine kadar tay gibi gidince hücum bekimiz çok iyi pas verecek diye umut ediyoruz, kafada beyin olmadığından ne yapacağına karar veremiyor. Top kullanma anında verdiği tüm kararlar yanlış. En gereksiz mevkide oynuyor, mahalle aralarında hala top oynayan, seyreden varsa dikkat etsin. Mahallede en kötü oyuncuyu sağ beke koyarlar. Bir sağ beke eşşek yükü para veren bizden başka keriz varsa ne olur bana haber versin. Bugün köy takımlarını tarasam, Galatasaray'da bırak para almayı, üstüne para vererek Eboue'den daha iyi sağ bek oynayacak 20 adam çıkarırım. Futbolcu değil.

Asimo Semih; 10- Florya'da yangın çıksa, deprem olsa, bomba atılsa ilk kurtarılacak futbolcudur. Galatasaray'ın en büyük futbolcusudur. Kestirmeden yazıp kurtulayım, Bülent Korkmaz dahil tüm zamanların en büyük stoperidir. Gökhan Zan'a ne kadar teşekkür etsek azdır. Gaziantep maçında yere düşmeyip sakatlanmasa, ardından hazreti Sümüklü oyuna girip atılmasa da Galatasaray 2 golün altından kalksa ben kendisini Kartalspor'da seyrediyor olacaktım. Benden başka da kimsenin bu katakulliden haberi olmayacaktı.  üzülsek mi sevinsek mi bilemiyorum, Galatasaray maçlarında top Asimo'ya gelse diye iç çekiyorum. İyi de Asimo iyi oynuyorsa, bilelim ki takım kötü oynuyor. Bir paradoks var ortalıkta, iyi bir Asimo'yu ancak Galatasaray her zaman böyle kötü oynarsa seyredebileceğiz. Çok yaşa çocuk, aman ha çocukluk edip de hemen büyüme.

Dani; 8- Atatürk hoca olsaydı bir numaralı futbolcusu Dani olurdu. Zekidir, çeviktir, ahlaklıdır. Kimi taraftar risk aldığı için olumsuz yönde eleştiriyor kendisini. Bana göre en büyük risk risk almamaktır. Risk almayıp, topun taca, auta çıkacak kadar ivmesi varsa dayayıp o koca kıçını topa refakat eden kazmalar, risk almayarak kendi mezarlarını kazmışlardır.Ben sporcuda delikanlılık ararım kardeşim. Büyük takım stoperi topu uzaklaştıracağım diye dağlara taşlara şişirmez. Gerekirse kaptırır, hatta risk alarak topun kendi kalesine girmesini bile sağlayabilir. Büyük takımsan yediğini çıkaracaksın. Gol yemeyelim diye 100 er kilodan 600 kilo adamı, küçük bir muz cumhuriyeti bütçesi parası vererek istihdam ediyorsan sen ne kadar büyük takım olursan ol, beynin küçük takım beyni olarak kalacaktır. Ben inanıyorum, Dani'yi bırakmıyorlar ileri çıksın. 10 maç üst üste istediği futbolu oynasın, istediği kadar hata yapsın, başta taraftar, sonra hoca arkasında dursun, Popescu'dan daha büyük stoperdir. Ama ve lakin, transferin ipek yolu, baharat yolu açılmış bulunmaktadır. Bizim futbola Dani gibi düşünen futbolcu yaramaz. Yarasa bile yedek kalacaktır, yerine alınacak futbolcu için şimdiden eşşek parayla yüklenmiştir bile. Bakalım hangi dolandırıcı stoper diye bir kazmayı Florya'ya kakalacak.

Riera; 7- Takımı futbol tanrıları kuruyor bizde. Adnan Polat küme maçları yerine Şampiyonluk maçları oynasaydı, ve de bala kısmete birini kazansaydı son maç seyrettiğimiz 11 den hiç kimse takımda olmayacaktı. Fatih Terim, Katar'a, Yunanistan'ın dandik bir takımına da gidememişse, hala Bodrum'da mercan avına çıkıyor olacaktı. Tüp Gaz Federasyonu amele Apo'yu kovup, 5. defa Tarim'i Milli Takım'ın başına getirmiş olacaktı muhtemelen. Gökhan- Servet muhteşem ikilisinin aynı maçta iptal olmasıyla yüce Gök Asimo'yu paketledi. Taraftarın kanser hücre deposu Hakan Balta, ortalama baltalığıyla devam edebilse bizim kadro gurubumuz içerisinde topu beyniyle oynayabilen, Endülüs'lü matadorumuz olduğundan haberimiz bile olmayacaktı. Zamanında Semih ve yarım takım verilerek alınmış muhteşem yedek Çağlar'ın futbol Tanrısı Bekir'in arkasında durduğu gibi biraz arkasında dursa da 40 metreden bir gol attırsa Riera, Galatasaray maçının olduğu saatlerde Baros'la tavla oynayacaktı. İşte hikmet diye buna derim, sen kalk 8-10 milyon yuro harca, Arda Turan'ın yasını tutmak için bir futbolcu aldır, o da oynayamasın, takım bul lan diye ekmeğini suyunu kes, adam gidecek yer bulamasın da başına bela kalsın. Elindeki iki sol bek, yarım bek edemesin, mecburiyetten Riera'yı oynat. Futbolcuda önce beyin olacak sonra yetenek. Riera'yı kaleye geçir Muslera'dan daha faydalı olur. Şimdi ne yapacak Hoca? aldı başına belayı. Riera takım bulamayıp, pasif direniş göstererek takımda kendine yer buldu. Takıma sol bek lazım, sol bek alsan Riera'yı kesemezsin, esas yerine göndereceksin. Oraya katır yükü parayla katır aldırmışsın, oynatmasan olmaz. Valla işin zor be Hocam. Allah'tan futbol tanrılarının sevgili Peygamberi sensin. Yatarsın bir istiareye kendiliğinden yukarısı ol der olur.

Selçuk İnan; 6- Selçuk İnan geçen yılki performansının altında oynuyor diyenler var, ben katılmıyorum. bana göre ne bir eksik ne bir fazla aynı topunu oynuyor. Geçen yıl önde Baros- Elmander ikilisi vardı, rakipleri bu sene olduğundan daha fazla ürküttüler. Futbol genel terazisi, karizma bakımından o ikili Burak-Umut ikilisine oranla her zaman daha ağır basardı. Savunmalar  iki futbolcumuza daha fazla emek harcadığından, Selçuk ve Melo'ya bu sene olduğundan daha fazla ekmek çıkıyordu. Selçuk'un attığı son paslar veya sondan bir önceki paslar bu sene çoğu zaman harcanıp tabelaya yansımadı. Kıl payı kaçan serbest vuruşları da hesaba katarsak,  pozisyon açısından geride kaldığı bir durum söz konusu değil. Yine hesap yapmadım, yapan varsa yapsın, Selçuk'un geçen seneden daha az koştuğunu sanmıyorum. Belki yeni vuruş teknikleri geliştirmesi lazım. Bu sene kornerler daha etkisiz oldu. Bu açıdan bakıldığında aynı futbolu ikinci yarıda da sürdürürse sezon sonunda futbolu geriledi diyebilirim. İlerleyemeyen her şey, teorik olarak gerilemiş demektir. Hele ki işin futbolculuk ise her sene aynı futbolu Messi bile oynasa gün gelir teneke bağlar gönderirler. Aman kardeşim, takımda ikinci adamımsın, ben çok nankör bir taraftarım, gözümden gönlümden düşeyim deme sakın.

Felipe Melo; 7- Takımdaki bütün yabancı futbolcuları devre arasında gönderseler, hatta yanında da  4 kişi hariç diğer Türk oyuncuları postalasalar benim futbolu seven gözlerimin arayacağı tek adamdır Melo. Oynadığı kadar oynayan bulunur, bulunmaz değil. Ama bir Melo daha bulamazsın. Beni tanıyanlar bilir kediden küçük köpekten bile tırsarım ben. Sayesinde dobermanları okşuyorum. En azından bendeki köpek korkusunu aldı götürdü. Takımda her zaman futbolcuya ihtiyaç olmaz. Bazen öyle bir maça çıkarsın, öyle bir duruma gelirsin ki o an sana futbolcu lazım değildir. Daha dündür, Manu maçında Arena'da bize futbolcu lazım değildi o anda. Tribünler pusmuş, cılız arabeske dönmüştü. Bir deli lazımdı, uçarak çaktı kafayı. kaleci kurtardı sandınız hepiniz, benim için o kafa 20 saniye önce atılmış goldü. Deli tribünleri ateşe verdi, Selçuk topa düzgün hızlanan ivmeyi verip, yer çekimine havale ettiğinde Arena ''bizim için Mançester'e koooooooooy'' diye avaz kustu. Zaten atılmıştı gol, tabela yazdırılacaktı sadece, Tay Burak'la beraber kontr-garantiye kafaya çıktı. Bu gol delinin golüydü, ve Galatasaray 11 inin olmazsa olmaz bir deli kontenjanı vardı. ben delimizden memnunum. Hırla, kudur savaş Melo her zaman yanındayım.

Hamit Altıntop; 4- Galatasaray ve tüm Türkiye takımları kadrosunun en kariyerli futbolcusudur. 200 üst düzey maçta ,10 milyon kişinin önünde maça çıkmıştır. Dünyanın en büyük 5 takımından ikisinde oynamış, Dünyanın en büyük hocası tarafından transfer edilmiş, çalıştırılmıştır. Diğer bütün futbolcular Galatasaray'a çıkmış, Hamit düşmüştür. Akhisarlı, Karabüklü futbolculara karşı oynayacak olmanın travmasını atlatamadığı ilk yarı boyunca görülmüştür. Galatasaray tarihinin en kısmetsiz futbolcusu Erdal Keser'di. Vurduğu toplar direkte patlar girmezken, Galatasaray tarihinin en kötü santraforlarından Dominik Yorfa kaval kemiğiyle doksana takardı. Hamit, Erdal Keser'den bu unvanı geri aldı. Bekir'in bile gol attığı sezonda vurduğu her top kale direklerinin sağlamlığını test ediyordu. Oynadığında takımın futbol aklını bir kaç IQ daha yukarı taşıdı. Kendisinden beklenen oyun henüz seyredilmedi. Büyük futbolcudur, büyük maçlara daha fazla konsantre olup daha iyi oynamıştır. Kendisini sıradan bir ligte, sıradan takımlara karşı oynadığına inandırdığı an, takımın en iyi futbolunu kendisi oynayacaktır. Biri dürtsün, Barca'ya, Dortmunt'a karşı oynamadığını söylesin. Uykudan uyan Hamit, alt tarafı oynayacağın en büyük maç Fenerbahçe maçı, gerisi senin antrenmanlarda oynadığın maçlardan bile kolay. Büyük futbolcusun, bu ülkede tek bacağınla bile oynarsın. hadi kolay gelsin kardeşim.

Nurettin Amrabat; 1- Kıta Afrikasından unutulmaz uzun mesafe koşucuları çıktı. Milyonlarca insan içinden 100 metreyi en hızlı koşabilen bir Afrikalı'yı olimpiyat tarihi yazmadı. Bu fırsatı kaçırmış yazık olmuş. Fatih Terim yüzde yüz isabetle ilk defa bir sporcu kazandırmıştı Galatasaray'a. Keşke 8 milyon yuro daha kazık attırsaydı da, Nurettin, Galatasaray atletizm takımına alınsaydı. Şerefsizim önümüzdeki olimpiyatta, sadece adı bizim adlara benziyor sevdiğimiz Jameyka'lı Hüseyin'e harbi Müslüman Nuri Amrabat nal toplatırdı. Kayseri'liden mal alınmaz, hiç bir şey bilmiyorsan bu ticari mottoyu bileceksin. Faslı'nın kafasına beyin falan yok, 50 maç oynasa ancak 1 maçta iyi oynadı görünür. Ben Burak olsam, top Nuri'ye gelince yerimden kıpırdayıp 10 kalori yakacak kadar bile koşmam. Diri kalmaya bakar, topun, kafasında beyni olan bir Galatasaray'lıya gelmesini beklerim. Umut Bulut olsam bir yolunu bulup döverim. Golcüleri maymuna çevirecek bir kanat oyuncusu, Gayseri'li Hurma'nın Fatih Terim marifetiyle Galatasaray'a geçirdiği kol saati.  Bakın göreceksiniz Hoca'nın başına bela olacak. Formda Riera ile futbol oynama özürlüsü Nuri'den biri yalandan sakatlanıp Terim'i kurtaracak. Futbolcu falan değil, madem bu kadar para verildi  en fazla masör Veli'ye yardımcı olsun. Bir zamanlar yazmıştım, Mustafa Sarp için Alberto Aynştayn beyni var demiştim. Haklı çıktım, Mustafa Sarp'ın Briç şampiyonluğu varmış. Nuri, bırak satrançı, tavlayı, pişti oynamasını biliyorsa Arena'da anırırım.

Tay Burak; 8- Kendisine Fenerbahçe'de oynarken bile dahil özel bir sempatim var, bu yüzden belki 1 puanı torpille vermiş olabilirim. Her oynadığı maçtan sonra üstüne koyan, ustalığını artıran nadir futbolculardandır. Hagi'yle, veya Prekazi'yle oyamış olsaydı, bir yılda en fazla gol atan futbolcu rekorunu Messi'ye bırakmazdı. Gevur'u hatırlayanınız pek yoktur, daha dündü ölüye gol attıran Hagi'nin golcüsü Tay Burak olsaydı sezon 15. maçta biterdi. Dünyanın en çok gol kaçıran golcüsü Hakan Şükür, yatsın kalksın jenerasyon programcısı Allah'ına bir kere de bu yüzden şükretsin. Galatasaray'ın kanatlarında futbolcu olmadığı halde durum budur, Hadi Hagi mazide kaldı, Şu an ki Riera sola çıkta, kaybettiğimiz Keita sağ açıkta olsa golsüz geçen maçına bahis basan taraftar gelsin Mahalle Takımı bankasından parasını tahsil etsin. Eğer, Nuri'yle, Emre Çolak'la soldan, Aydın'la sağdan gol arayan takımda seneye kovulur gider. Galatasaray'ın tabelacısı Tay Burak, seni futbolcu görünümlü kazma açıklara yem etmeyiz, koş oğlum. Çok daha büyük yarışlarda koşacağına yürekten inanıyorum.

Umut Bulut; 6- Peşin söyleyeyim ki kiralık futbolculara hep bir vesveseyle bakmışımdır. Melo misali iyi çıkarsa, ayrılacağımız kuşkusuyla fazla sevmemeye çalışırım. Kel misali kazmaysa da nasıl olsa gidecek diye takip etmem, oynadığı iyi oyun umurumda bile olmaz. Umut için net bir görüşüm bu yüzden oluşmadı. Bir bakıyorsun, Dünya'da hiç bir futbolcunun atamayacağı golü atıyor, bir bakıyorsun 10 metreye pas veremiyor. Kiralık olduğu için takım içinde de sanki bir ikinci planda gibi. Gol atamadığı maçta ilk değiştirilen oluyor. Maçlara banko oyuncu özgüveniyle çıkamıyor. Kulübede bir hareketlenme sezince çıkarılacakmış endişesiyle oyundan düşüyor. Hoca da kendisine karşı çok acımasız olduğundan, her ne kadar en çok gol atan futbolcu o olsa bile bence verimsiz bir ilk yarı geçirmiştir. Aslında yanlış transfer politikasına kurban gitmek üzredir. Takımın sırtında dinamit fıçısıyla oynayan futbolcusudur. Attı, attı, atamazsa Hasan Şaş'la sessiz film oynar. Bu şartlarda Messi'yi getirsen Barca'da attığının yarısını atamaz. Burak ile kendisinden biri fazla, oynamazsa en çok acıyacağım futbolcu Umut'tur.

Emre Çolak; 0- Bu boyda bu fizikte futbolcu olacaksan adın Maradona olcak, Saviola olacak, Messi olacak, değilse başka bir yolu daha var. Adın Emre Çolak'sa Fatih Terim'in manevi oğlu olup yürüyeceksin. Bir patronum vardı, kovacağı, sevmediği adamı, yükseltir, maaşına  4 misli zam yapar, müdür, genel müdür yapardı. Altına şoförlü araba verir, emrine sekreter bağlar ne oldum delisi yapardı. Altındaki elemanlar başlarındaki bu yeteneksiz müdürün şansına küfür eder, kendilerinin ne kadar bahtsız olduğuna hayıflanırlardı. Hak etmediği lüks yaşama anında konsantre olan eleman, boyut değiştirip sınıf atlardı. Geri dönüşün imkansız olduğu bir anda patron işten kovar, eleman bir daha iflah olmaz bir sefalete düşerdi. Emre Çolak'ın ayağına top geldiği anda inanın aklıma bizim Servet müdür aklıma gelir, adı aklımdan asla çıkmaz. İddia ediyorum Emre Çolak Galatasaray'dan ayrılsın PTT liginde bir takımda banko oynasın, Nurettin yüzünden Arena'da anırmıştım ya, Emre için  danalar gibi böğürürüm. Maçlar teker kişilik oynasa ben 35 Galatasaraylı futbolcu içinden Emre Çolak'ı tercih ederim. Adamı geçer, kaleyi şaşırır, adam yeniden basar, yine çalımlar, pas vermek zorunda olmadığından kuş kadar beyninin olmasının bir zararı yoktur. Bitmek tükenmek bir enerjisi olduğundan kendisi çalım yese bile yetişir. Kesin şampiyon oluruz. 11 kişilik takımda yeri en fazla devre arasında şaklabanlık yaparak ısınan futbolcuların arasıdır.

Yohan Elmander; 5- Kaleye, beklere doldurulan yabancı pasaportlu futbolcular yüzünden diken üstündedir. Nurettin kontenjanına takılıdır. Hoca attırdığı kazık yüzünden, tercihini Faslı'dan yana kullanmaktadır. Elmander ancak işler sarpa sardığında, kötü oynayan takım gol atamadığında veya galibiyetin üstüne yatarken son saniyede oyuna girebilmektedir. İbrahimoviç'le aynı takımda oynayabilen Elmander, Burak'la oynayamamaktadır. Bu şartlarda iyi oynamasını, goller atmasını beklemek, piyangodan para beklemekle aynı şeydir. Çıkar mı çıkar? Hoca ben olsam ne yapar yaparım, gerekirse kalecisiz oynarım Elmander'siz oynamam. Elmander ben olsam bu takımdan bir an önce ayrılır, başımın çaresine bakarım. Bu kadar kötü futbol oynayan takımda takıma giremiyorsam, ya çok kötü futbolcu olduğumu kabul eder istifa ederim, ya çok iyi futbolcuyum der, kaçar giderim. Fantastik gollerin golcüsü Elmander, burası Tekelistan, oynadığın lig KÜS(Koç-Ülker-Sabancı) ligi, bir zamanlar Lincoln'ü kesip, Yaser Yıldız'ı oynatan hocaların padişah olduğu ülkenin turnuvasıdır. Git, kurtar kendini, bizim ne gidecek yerimiz ne de Galatasaray'dan başka sevdamız var. Hendeği atlayamıyoruz, deveyi güdüyoruz, cefayı çekiyoruz, 100 senede bir de olsa sefayı sürüyoruz.