28 Eyl 2012

Kuper Testi; Ordu 2- Galatasaray 0,

12 dakikalık süre içerisinde koşu hesabını tutanlar, bu testi başarıyla geçemediğimizi söyler zaten. Biz Hektör testinden başlayacağız. Adamlık testinden. Güney Amerikanın pampaları nere, Yukarı akan dereleriyle ünlü Ordu nere? Koskoca Hektör, ya alabalık yemek için serin suları tercih etmiş, ya da bizim bilemediğimiz bir hastalığına fındık yağı iyi geliyor. Daha 3 ay evvel, Katar takımlarından eşşek yükü parayla transfer teklifi almıştı, demek sebebi varmış gitmedi. Reykart paranın peşinde koşarken, Hektör romantik takılmayı tercih etmişti. helal olsun diyorum, gelmiş geçmiş en büyük 10 hocadan biri için.

Rotasyon; Kötü futbolcunun piştideki karo bacağı. Dandik bir maç gelse de oynasamın futbol literatürüne girmiş ifadesi. İyi futbolcu her maç oynamak ister. Değil 3 günde bir, günde 2 maç bile oynansa oynar. Eskiler bilir Spor yazarları turnuvası yapılırdı. Fikstür hesabı bir takım hem Cumartesi, hem Pazar oynardı. Banko futbolcular her ikisinde de oynardı. Semih Kaya'yı dinlendirmek nedir hocam? 35 yaşına gelmiş kıçının kılları ağarmış kazmanın koskoca Galatasaray'da ne işi var. Galatasaray tarihindeki en nefret ettiğim defans oyuncusu Servet'ti, daha sümüğü kurumadan, aynı özellikte biri daha bulaştı. Bir sezonu, hiç bir futbolcuya takılmadan geçiremeyecek miyim ben ya?  Başımıza iş aldık, Kris'i kovmadan bana rahat maç izlemek haram.

Kayseriliyim, bu yüzden iddialı da konuşabilirim. Ticarette kafana koyacaksın. Destur olarak ezberleyeceksin. Kayserili'den mal almayacaksın. Yüzyıllardır sürüp gelen geleneklerini bırakmış olamazlar. Genlerinde var eşşeği boyayıp, at diye bilezik gibi geçirirler. Acaba mı? bu mal da defolu mu? diye temkinli oldumsa da. Amrabat için Kayserili kazığı demenin vakti benim için çoktan geldi geçti. Emre Çolak varken, Amrabat namında birine verilmiş para, Kayserili tüccara kaptırılmış paradır, geçmiş olsun.

Hocalarına duyduğum saygıdan dolayı Ordu deplasmanını en tehlikeli maç olarak ilan etmiştim maçtan önce. Belli ki bizim maç izleyicileri Ordu'ya gerekli saygıyı göstermemiş, sıradan bir maç gibi oynamışlardır. Geriye yaslanmış, timsah misali hata yapılmasını bekleyen kalabalık Orduspor savunmasına karşı şişirme toplarla gol aradık. Yaptıkları hataları golcüler değerlendiremeyince, girilen tek pozisyonda kalemizde golü gördük. Hamit'in erken çıkmasına bağlamıyorum ben yenilgiyi. hiç olmazsa yerine giren Aydın, hızıyla da olsa adam eksiltebiliyordu. sol taraf kısmi felçle oyuna devam etti. Hakan Balta, Amrabat ikilisi sezonun en kötü sol kanat performansını oynadı.

Eboue'den bu maç fazladan bindirme ve artık gol bekliyorum. Şom ağzımın kurbanı olduk. kaleye dürtmek yerine düşmeyi tercih etti o koca adam. Futbolun tanrısının adaletine güvenmek lazım. Sen misin kandırmaya çalışan? O top gol olarak bütün takımı cezalandırdı. 2-0 olduktan sonra da artık geçmiş olsun du.

Ders çıkarmak en iyisi. Elmander'i Galatasaray atletizm takımına mı göndersek acaba? Her maç en çok koşanlar listesinde birinci. Deli dana gibi koş, gol yollarında güçsüz kal atama. Hocanın beynine girsem, ya Elmander'i hiç oynatmam, ya da takımın en az koşan adamı olmasını sağlarım. Bu Elmander, sezon sonuna kadar 5 gol ya atar ya atamaz. Takımın golcüleri Burak ve Umut'tur. Ne kadar çok beraber oynarlarsa o kadar verim alınır.

Tabelaya yenilgi yazdı. Bu oyunla yengi yazsaydı bile şu yukarıda yazdığım şeyler aynı olacaktı. Braga maçının kafalarda olması mazeretse, durum çok daha vahim. Büyük takım olmak için daha çok yolumuz var demektir. Salı günü asla aynı şeyler olmayacaktır. Büyük Galatasaray taraftarı takımın bu kadar kötü oynamasına izin vermez. Bu maç için cımbızla iyi bir şey çıkaracaksak, Pitbull'un geri dönüş maçı diyebiliriz. Yenilmemek için direndi. Muslera'yı bu sezon hiç beğenmiyorum. Selçuk'ta serbest vuruşlara ortaklar çoğaldıktan beri istenen formda değil.

Alınamayan puanlar, ligin sonunu ekilemez. Belki şampiyonluk için 1 maç fazla oynarız o kadar. Ben Şampiyonlar ligine etki eder mi onun kuşkusundayım. Maçın siniri Fenerbahçe puan kaybedinceye kadar geçmez. Polyanna Galatasaraylılar bu maçı yok saysın.

23 Eyl 2012

Galatasaray Türk Telekom 3- Akhisar Ramiz Köfte 0

Şampiyonlar Ligindeki en zor maç, Manu deplasmanıydı. Ligteki en kolay maç ise Arena'daki Akhisar maçıydı. İngiltere'deki maçın sonucu nasıl olursa olsun, sonrasında böylesi cillop gibi maçın antrenman havasında geçeceği belliydi. Değişiklikler bekliyorduk ama Riera ve Sercan'ı doğrusu beklemiyorduk. Bu iki futbolcuyu biz unutmuştuk sanki.  Sen kalk 3 gün önce Old Trafford'da Mançester Birliği'yle maça çık, 3 gün sonra küçük bir ilçenin belediye takımıyla oyna. Vallahi benim taraftar olarak bile motivasyonum yoktu. Maçtan hiç zevk almadım. Fakat işte bu maç, pazılın bir parçası. tek başına hiç bir şey ifade etmiyor ama, doğru yere koyarsan sonunda bir şekil çıkıyor.

Galatasaray kadrosu benim için oldukça sinir bozucuydu. Bu kadar kolay geçeceği belli maça, kaleci, 4 savunma oyuncusu, önlerinde ön liberoyu yabancılardan oluşturmuş hoca. Ne gerek var anlamadım? Rotasyon dedikleri zabazingo olsa anlayacağım. Orta saha ideal orta saha, ileride Burak banko, Umut ile Hakan balta istirahatli, Semih kafa iznine çıkmış. Onların yerine oynayacak olanlar, 12., 13. futbolcular olsaydı keşke. Takımın 20., 21. futbolcuları iyi oynasa ne yazacak, kötü oynasa ne?

Oyunun başında belli oldu zaten. Oyun üstünlüğü uzak ara Galatasaray'da olacaktı. Bu kadar fazla bekle oynamak şart mı? Bek derken hakkını yemeyelim takımın, Riera ve Eboue'ye bek demek haksızlık olur. Öyleyse beklere bir kaç kelam edelim. Bu Kris'in oynadığı futbolu, her halı sahasında en az bir abi futbolcu oynar. Geliş biçimine tutukluk yaptığım için bu maçta istatistik tuttum. İki defa topu ileri attı, diğer bütün toplarda 10 derece bile ileriye oynamadı. Her topu ya kaleciye ya sıfır veya eksi dereceyle yana verdi. Santrayı bir kere bile geçmedi. üstelik ligin en kötü, en zayıf takımına karşı. Ayrıca seyrek de olsa Akhisarlıların kullanığı serbest vuruşlar ya da içeri ortalarında bütün topları rakibe vurdurdu. 5 santim zıplamadı. Çok açık konuşuyorum, Dani, 3, Semih 5 misli  daha iyi futbolcu. Bu oyun sitiliyle değil 35, 55 yaşına kadar futbol oynayabilir insan.

Galatasaray futbol şovunda illet olduğum bir olay var, herkes bilir. Kaleci topu gelişigüzel oyuna sokuyor, her topu şişiriyorsa, isterse bir çataldan, bir çatala top çıkarsın benim için 5 para etmez. Bugünkü Muslera'dan tiksindiğim kadar Aykut'tan tiksinmemişimdir. Sahanın en kötü futbolcusuydu.  Kaleci demeye bin şahidin gerektiği Oğuz bile topu oyuna elle sokarken, Muslera topu şişirirken büyük takım taraftarı olarak utandım. İyiki geçen sezonu seyretmişim yoksa bu maç itibariyle sehpayı kurardım.

Bu gecenin adamı Tay Burak'tı. Gol attığı için değil, gol zaten onun işi. Bir adamı işini iyi yapıyor diye madalya verecek değiliz. Ben bu notu adamlığına, futbolcu aklına veriyorum. İnsanlık yapıp, takımda belki de son maçına çıkan, çok da kötü oynayan Sercan'ı bekleyip, kendisinin de rahatlıkla atacağı golü ona attırması unutulmayacaktır. Benzer pozisyonda, çok daha zor olmasına rağmen Emre Çolak, yine oynamayan Riera'ya acımayı aklına getirmemiş, topa vurmuştu. Gol olsa bile fırçayı yiyecekti.

Selçuk İnan'a henüz takdire şayan asist yazılmadı. Bu maçta da unutulmayacak iki gol öncesi pas son anda Tay Burak tarafından kontrol edilemedi. Edebilse hem çok güzel goller atmış olacak hem de Selçuğu sadece dikkatli olanların değil, bütün seyredenlerin huzuruna çıkaracaktı. Selçuk'a kaptanlık çok yakışmış. Kaptanın orta sahada oynaması büyük takımların karakteridir.

Gelen biri daha var. Hamit büyük futbolculuğunu sevenlerine sergilemeye devam ediyor. Bavyera Münih'te banko oynamış, Morinho ile çalışmış, takımın en kariyerli futbolcusu olarak kendisinden çok şey beklemek hakkımız. Galatasaray tarihinin en şanssız futbolcusu ilan ettim geçen maç, bu maçta da çektiği bir iki füze gol olmadı. şanssızlığı devam ediyor, bakalım Hamit kime patlayacak? Üst düzey maçla, dandik maçı aynı ciddiyetle oynamak büyük bir ustalık gerekir, bu da Hamit'te fazlasıyla vardır. Galatasaray'ın çıktığı uzun ve tehlikeli macerada en büyük kozu olacaktır.

Bir futbolcuyu tuttuk, iyi de oynasa kötü de olsa savunacak değiliz. Dany bu maçta beni yanılttı. Kendisinden gol bekliyordum. Belki Hoca ileri çıkma demiştir, ama maçın sonlarına doğru kaleciye en yakın futbolcu oldu. Bir atağı sürükledi, son topu kullandı. Büyük takım stoperi tadında topla oynuyor, top kendisine gelsin istiyor. Eğer bu seneyi iyi kötü atlatırsa, gelecek yıllar Galatasaray tarihine adını kara kalemle yazar. Bir de benim nedense siyahi futbolculara pozitif ırkçılığım vardır. Daha fazla severim.

Emre Çolak tam kendisine göre rakip buldu. Yapmak istediği bütün hamleleri bir maça sığdırdı. çalım, şut, ver kaç, serbest vuruş. Oynadığı oyundan zevk almıştır. Bir maç daha olsa oynar. Melo ise yaz tatilini çok uzun kullanmanın belasını çekiyor. Başka futbolcu olsa maçlarda çok sırıtır. Büyük futbolcu refleksiyle açığını kapatıyor. Ancak bu gözler Pitbull'u hırlarken, havlarken seyrettiği için sıradan futbol bizi kesmiyor. Ondan da bir gol bekliyordum bu gece. Gerçi ofsayt bile olsa kendine özgü vuruşla kaleye topu gönderdi. Braga maçıyla geri dönüş yapar.

Takımla beraber seyircide büyüdü. Geçen sene olsa, Akhisar maçına, 20.000 kişi gelmezdi. Bu gece Arena doluydu, taraftar coşkuluydu, Avrupa Ligine konsantre olduğunu, tabela garantilendikten sonra Braga'yı değil Mançesteri çağırdı. Şanlarına yakışır şekilde ağırlayacağımızdan kuşkuları olmasın. Arena Cehenneminin nasıl bir yer olduğunu onlarla beraber biz de göreceğiz.

Maçın zayıf maç olması hiç bir şey değiştirmeyecek. Galatasaray çok aptalca bir şey yapmazsa, somut hakem kıyımına denk gelmezse en fazla 3 maç daha berabere kalır. Onlarda da oyun ve pozisyon üstünlüğünü rakibe vermez. Kaptanları şampiyonluk kupasını kaldırmak için son maçın, son düdüğünü beklemez. Son maçlara da taraftar zevk yapmaya, eğlenmeye gider. Gol kralı bizden çıkar.

Altın adam; Hamit
Gümüş adam; Tay Burak
Bronz adam; Eboue

21 Eyl 2012

Galatasaraylı Gözüyle; Fenerbahçe 2- Marsilya 2

1907 Derneği'nin davetlisi olarak maça gittim çocuklar. Ayrıca Fener forması da hediye edildi ama korkmayın giymedim tabi ki. Yıllarca tribünlerin cefasını çekmiş profesyonel taraftar olarak, böylesi lüküs bir tribünde Fener maçı bile olsa sefa sürmek bayağı heyecanlıydı. Bir sezon için 5.000 dolarlık bir sunuya, istekli bulunuyorsa bizim gibi cefakar taraftarların sayesindeydi elbet. Etraf yüzlerce, binlerce Fenerbahçe formalılarla doluydu. Hayatını sarı kırmızı renkler arasında geçirmiş biri olarak, bu iki güzelim rengi koskoca bir stadyumda görememek bayağı garibime gitti. İnsan canlı olarak böylesi ortamda bulununca bayağı bir garip oluyor, hiç bir Fenerbahçeliye dalaşmak gibi bir şey de içimden asla geçmedi. geçse ne yazar demeyin, her halde bizi oraya davet edenleri ayıplayacak bir şey yapmayız. Saha manzaralı restoranda döner yemek, neskafe içmek, önünde televizyon olan son derece rahat ve geniş koltuklara kurularak maç seyretmenin tadında ilk defa bir Fenerbahçe maçı yazacak olmanında bir garipliği vardı üzerimde.

Fenerbahçeye gönül verenler, geçen sezonun son maçındaki üzüntülerinin cezası henüz biterememiş olmanın hasretiyle, takımını özlemiş, yoğun ve coşkulu bir şekilde tribünlerdeydi. Maç başlamadan önce başlayan tezahüratları, maçın son saniyesine kadar aralıksız sürdü. Zaman zaman gözlerimi, okul tarafındaki kale arkasından alamadım. Bizim söylemediğimiz tezahüratları söylüyorlardı. Ancak tezahürat oynanan oyundan bağımsızdı. kaleleri abluka altındayken atkıları açmışlar Samanyolu'nu söylüyorlardı. Maç kopmamışken karşılıklı tezahüratları uzun süre devam etti. Zaman zaman sahaya gaz vermek için yaptıkları büyük tezahüratlar, takımın oyununa bir katkı yapmadı. Yapılan tezahüratlardan artı eksi etkilenecek iki oyuncusu vardı zaten. Biri Volkan diğeri Aleks'di. Örnek verirsem 50.000 kişinin Caner'e küfür etmesiyle, olumlu tezahürat yapması arasında Caner için hiç bir fark yoktu. Aynı şekilde taraftardan etkilenmeyen, ekstra 1 metre bile koşmayan Mehmet Topal, Mehmet Topuz gibi oyuncular sahadaydı. Hepsinden önemlisi Hocaları da aynı duygusallıktaydı. 3 kişi istifa diye bağırdı diye gitmişti Fatih Terim, maç bitiminde Migros tribününün ''Aykut istifa'' diye bağırmasının Hoca için hiç bir hükmü yoktu. Ya da Hoca öyle sanıyordu, taraftarın göz bebeğini, üstelik iyi oynarken, üstelik harika bir gol atmışken oyundan alırken, kendi mezarını kazdığının bile farkında değildi.

Maçın analizine girmeden önce şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, bu sene Galatasaray Kaptanı, Şampiyonluk kupasını ellemek için son maçın son dakikasını beklemeyecek. Geçen sezon bilinen nedenlerden dolayı aşırı motivasyonla kupaya tutunan Fenerbahçe'nin, bu sezon aynı gazı bulamayacağının garantisini verebilirim. Oyunu daha çok motivasyona dayalı yarım takım Emre'nin yeri, cebi parayla doldurulan yabancı futbolcuyla, veya Mustafa Sarp'ın İspanya Ligi görmüş gamsız futbolcusuyla dolmaz. Hücreleri bir sene daha yaşlanmış, anlamsız bir şekilde tasfiye sürecine girişilmiş ve bu operasyon taraftar korkusu yüzünden yumuşak geçişle halledilmek istenen, Brezilya'ya dönmek için gün sayan Alek'ten de fazla bir şey beklemesin Fenerbahçeli çocuklar. Fenerbahçeli çocuklar diye özellikle yazdım, ne yalan söyleyeyim, Fenerbahçe yenildiğinde ne kadar mutlu oluyorsam, Fenerbahçeli üzülen bir çocuk gördüğümde de içim o kadar parçalanıyor. Bu geceki maçtan da bu duygularla ayrıldım. Yazık oldu kale arkasında sesleri kısılan, gırtlağı parçalanan, meşalelerin barut kokusunu solumuş Fenerbahçeli çocuklara.

Fenerbahçe kadrosunu gördüğümde bir Fenerbahçeli olsam fazla umutlanmazdım. Omuzu yeniden yerinden çıktı çıkacak tedirginliğindeki kaleci Volkan bu maçta kaledeyse, Hoca, büyük bir takımı yönettiğinin farkında bile değil derim ben.  Marsilya adı kulaklara büyük bir Fransız takımı çağrısı yapıyorsa da, benim tanıdığım tek bir futbolcusu yoktu.. Böyle bir takımı da ben ciddiye almam  bile. Demek Aykut hoca çok ciddiye almış, kalelerinde dalga dalga Marsilya akını gelecek hesabını yapmış olmalıydı. Tabi dağları bekleyen korku, sadece 1. kalecisini oynatarak, gol yememeyi planlamaya yetmemiş. En küçüğünden, en büyük takıma kadar olması gereken 4 savunmacıyı saymıyoruz. Önlerinde iki kazma ki- bunlardan Mehmet Topuz bana göre Fenerbahçe'nin en iyi oyuncusuydu- pisliğinde boncuk bulunup milyonlarca yuro indirilerek son dakikada alınan 14 numaralı futbolcu, hücum yapsın diye oynatılan kafası kesik tavuk misali yön problemli Caner'ide sayarsak toplam 9 futbolcu gol yememek için yapılan Aykut Kocaman planının parçalarıydılar. Geriye kalan Aleks ve ileride yanlız Sowboy ile beklenmedik iki pozisyonla gelen 2-0 lık galibiyete büyük takımı yatıran Küçümen hoca olarak kendini medya maymunlarının kucağına atmakla kalmadı, taraftarın ambarına fareyi soktu. 42 yıllık tribün tecrübemle dayanarak söylüyorum, bir Galatasaraylı olarak hiç istemem ama Aykut'un gidişi Allende gidişidir. Keşke gitmese ama 2013 yılını göstermezler.

Tam sahanın en kötü oyuncusu Caner diyecektim arkadaşıma, o anda gol attı. Benim görüşüm değişmedi, toptan kaçan, futbol oynamaktan asla zevk almadığına, işi olmasa topu ayağına asla sürmeyeceğine emin olduğum Mehmet Topal'dan bile daha kötüydü. Golü atan, Marsilya'nın en iyi oyuncusu, Hasan Ali'ye zaman zaman kısmi felç geçirtiyordu. Aykut Hoca, Caner'in yardımcı olamadığını fark etse bile, oyun başında değiştirecek değil elbet, ama saha içinde bir pansuman yapmayı da akıl edemedi bana göre. Golü de Caner'in gelişigüzel vuruşuyla kazandığı için en azından kendisi ben bittim diye çıkana kadar Hoca'nın gözünden kaçmayı başaracaktı.

Fenerbahçe büyük takımdır, büyük takım gibi oynamalıdır. Kendi sahasında sıradan bir takıma karşı bile ileride tek kişiyle oynuyorsa en azından geçici bir süre büyük takım kimliğini dondurmalıdır. Oyun ve pozisyon üstünlüğünü bu kurguyla ancak isminden korkan küçük Anadolu takımlarına kabul ettirebilir. Son saniyede o golü balta Bekir kendi kalesine dürtmese, gerçekler bir süre daha sümen altına atılacaktı. Yıllar önce elindeki maçı vererek elenen Bülent Korkmaz'ı biz derdest etmiştik. Hem de tarihimizin bayrak adamlarından biriydi. Çünkü küçük hocaydı Hiç kimse büyük bir takımı, küçük futbol oynatma hakkına sahip değildir. Oynarsın, hatta kötü oynarsın, hezimete uğrarsın anlarım, futbol 3 ihtimallidir her türlü sonuca katlanırım. Ama maç başlamadan, ben senden  daha büyüğüm, sen bana önlem al demeyen, kurgusunu galibiyet üzerine yapmayan, kendi taraftarı önünde oyun kapasitesini artıramayan, taraftar tabiriyle çökemeyen hocanın, büyük takım kulübesinde işi olamaz.

Oynayacağı diğer takımları tanımıyorum, bu sıradan Marsilya'yı altlarına alamazlar. Fakat son olarak şunu söyleyebilirim, diğer takımlar ne kadar kötü olurlarsa olsunlar, eğer futbol şansları yanlarında olmazsa, bu Fener 2013 yılında bu sezon için Kapıkule'den dışarı adımını atamaz. Bizi ilgilendirmez, hariçten gazeli bu kadar atabildim. İlk ve son defa bir Fenerbahçe maçı yazmaya çalıştım. Çok kötü yazmış da olabilirim, kusuruma bakmayın.

 

20 Eyl 2012

Sör de Sensin, İmparator da; Manu 1- Galatasaray 0

Galatasaraylı futbolcular esas duruştayken, Şampiyonlar Ligi marşı duymayalı uzun zaman olmuş. Vay be, ne günler gelip geçmiş. Ne yazık? şampiyonlar ligini biz kurmuştuk oysa, hem de Manu'yu eleyerek , 8 yıldızlı logonun bir parçası da sonsuza dek biz olmuştuk. Yıllarca ara verdikten sonra bir Manu maçıyla geri döndük.  Gururla kurulduk televizyonların başına, ha kimimiz yine eski kavak yellerini yeniden estirmek üzere Yaşlı Trafford'taydı elbet. Bilmem kaç 10.000 İngiliz hem de galip durumdayken onların sesini dinledi. Onlar cehennemin  öncü birliğiydi, kızılca kıyametin habercileriydi.

Kenardakilerden hangisi Sör, hangisi İmparatordu acaba? Grande kıyafetiyle Sör'e uzak ara tur bindirdi. Sör endişeyle sakız çiğnerken, İmparator kör talihine sitem ediyordu maç boyunca. Son düdük çaldığında öfkeli fakat mağrur ifadeyle göz göze geldi. Bu maç Arena Cehennemine odun taşımaktan başka bir işe yaramamıştı.

Sahaya çıkan 11, 30-40 Galatasaraylı oyuncudan çıkacak en büyük en adaletli 11 di. Ülkenin iki büyük golcüsünün yanında, son gün şapkadan çıkan Kris yerine Dani, Semih'in yanı başındaydı. Maç başlamadan, benim gözümde Terim maçı kazanmıştı. Tek korkum Muslera idi. Sezona kapattığının en az 10 kat altında başlamış ve devam etmekteydi. Anlaşılmaz bir şekilde topları sektiriyor, oyuna gelişi güzel sokuyor, yan toplara çıkamıyordu. Nitekim maçın başı beni yanıltmadı. Yediği gol için değil, yaptığı penaltı için ne kadar yüklensek yeridir. Delikanlı adammış ki, yere yatıp, kırmızıyı, penaltıyı almadı da golü attı. Gidişi iyi değil,  Muslera'ya top gelirken benim de yüreğim ağzıma geliyor, hiç rahat değilim.

Yıllardır, biz sahnede olamadığımız zamanlarda işte bunun için saldırdım futbocularımıza. Keweel'den, Neil'e Elano'dan, Cana'ya. Ben bu düşler arenasında değilsem, nerem büyük takım benim? Ben Dünya'nın her takımıyla kafa kafaya bir maçı oynayamayacaksam, beni kendi ligimiz tatmin eder mi? Ben Avrupa şampiyonluğu görmüş bir takımın taraftarıysam, beni Kendi ligimizin şampiyonluğu kesmez. O yüzden oynayan çoğu futbolcuyu beğenmedim. Günler, aylar, yıllar geçti, hatta milenyum bile değişti biz ortadan kaybolalı.

Ve bu geceyle birlikte Avrupa'nın hayula belası tekrar hortladı. Dünya'nın en büyük 5 takımından biriyle göğüs göğüse çarpıştı. Yenebilirdi bu oyunla, farklı da yenilebilirdi. Mesele şuydu, ülkeye başı yukarıda gelmeliydi. Arena'da bunlar parçalarız demeliydi herkes. Golü yeyince, maçın  hezimete gideceği beklentisinde olanların ağzı kulaklardaydı. Ülkenin yüz akı bir şekilde kepaze olmalıydı. İlk direnişe geçen Semih Kaya oldu. Belki de topa en çok değen futbolcumuzdu. kahramanca savaştı. Milyonlarca Galatasaraylı her müdahelesinde gurur ve onur duydu. İçimizde bile mutlaka patlayacak diyenler vardı. Ve artık Galatasaraylılığımın olanca coşkusuyla ilan edebilirim ki, tarihimizin en büyük savunmacısı olarak yazdı ismini sarı kırmızılı bir kalemle.

Ufo 3 gün sonra sakatlansa Kris diye bir futbolcunun varlığından çoğumuzun haberi bile olmayacaktı. En azından benim. Endişemiz de olmayacaktı Ufo gitti diye. Dani vardı. Çevik, cesaretli, gözünü budaktan sakınmayan, topla yarı sahayı geçmek isteyen. Ama işte yeni biri gelmişti, Şampiyonlar Liginde çok tecrübeli olduğu söyleniyordu. Belki de çok büyük futbolcuydu. Fakat Grande'de belki aynı şeyleri düşünmüştü. Ya Kris'i almakta geç kalsaydık. O zaman Grandeliği gösterme zamaınydı, hem de hiç kimsenin beklemediği ilk büyük maçta. Dani maçın başında bir kaç pozisyon bocaladı, gol de yenildi nasıl olsa. Rahatlayan, oyuna alışan Dani, takıldı Semih'in peşi sıra. Bu büyük takımın, gol yememesi için savaşacak iki kişi Dani ve Semih'ti bundan sonra.

Eskiler bilir, bana soruldu ben bildim. Bu takımın gelmiş geçmiş en kısmetsiz futbolcusu Erdal Keser'di bu sezona kadar. Hakan Şükür kaval kemiğiyle vurur çatala gider, Erdal Keser vurur çataldan geri gelirdi. Kısmetsizlik yarışında Hamit'in ayağına kimse su dökemezmiş meğer. Her maç mutlaka unutulmaz bir şut atıyor, ama top bir türlü çerçeveden içeri girmiyordu. Götüyle balık tutan futbolcuların yanında Hamit çölde kutup ayısıyla karşılaşıyordu.

Galatasaray yediği golü çıkarmak, dahasını Mançester Birliği'nin kolladığı yerlere bırakmak için olanca gücüyle ve futbol aklıyla mücadele etti. Maçın başlarında Hakan Balta yoğun piyade atışı altındaydı. Golün derdine düşen, tabelayı değiştirmek üzere yoğunlaşan Amrabat'ın sol tarafımıza inmekte olan felçe derman olamadığı dakikalardaydı. Kulübeden, Sör İmparator'dan medet bekliyorduk. Ameliyatı çabuk yaptı, Hamit'i sola, Hakan Balta'nın imdadına gönderdi. Hücumsa sağ taraftan yapılabilirdi. Kara Boğa ile Amrabat o dakikalarda gol için olanca kuvvetleriyle yüklendiler. Futbol Tanrıları maça müdahale etmeseler, Galatasaray, Mançester'e yıllar önce gördükleri kabusu yeniden seyrettirecekti.

Futbolda bir laf vardır. Hatice'ye bakma neticeye bak denir. Ben işin Hatice'sine bakıyorum. Böyle oynasınlar netice peşi sıra gelecek zaten. Sıçan gibi oynayıp, galip gelmektense aslan gibi oynayıp yenilmeyi her zaman tercih ederim. Benim takımım bu gece gördüğüm takımdır. Yenildiği zaman yenene kan kusturmalıdır. Bu işin Arena'sı var, asla şüphem yoktur ki Büyük Galatasaray, verdiği imaj, çizdiği rotayla, büyük taraftarıyla  unutulmuş karakterini bir kez daha o mağrur takımlara kabul ettirecektir. Takımı maceraya gönderirken haykırdığımız sloganı bir kez daha seslendiriyoruz. Büyüksün Galatasaray, yenilsen de yensen de.

Altın adam; Semih Kaya
Gümüş adam; Dany
Bronz adam; Hamit Altıntop






15 Eyl 2012

Asisti Olmayan Goller; Antalyaspor 0- Galatasaray 4

Oynanan 2 milli maç, Galatasaraylı futbolcular ve taraftarları için hiç de sevindirici geçmedi. Ülkenin en iyi futbolcusu 2 maçta da oynamadı, en kariyerli futbolcusu ise son maçı kulübede tamamladı. Küçük hocanın bizi sıktığı maçlardan sonra, Galatasaray bir başka küçük hocanın takımıyla, büyük macera öncesi deplasmandaydı. Küçük Şifo'nun taktiği dahiyaneydi. Oynatma, bir gol yersen bile kafana takma, bekle, vakit geçir, timsah sabrıyla rakibin açığını kolla, faul yap, yere yat vakit geçir. Oldu da son 4 maçta ki gibi tutturursan, seni bir halt sanarlar, tutturamayıp da duman olursan sorun yok. Koskoca şampiyona yenilmiş olacaksın, kimse sana kızmaz, ceza kesmez.

İlk yarı oynanan oyuna tahammül etmek gerçekten ızdıraptı. Oynayan takımlardan biri  Galatasaray olmasa hiç kimse bana bu maçı seyrettiremezdi. Gözüm Cris'teydi, dikkatle izledim. Bu kadar kolay bir maçta bile bir defa santrayı topla geçmedi. Aldığı topları Semih'e ve daha çok Muslera'ya doğru kullanmayı tercih etti. Hüküm verdim desem üstüme çullanacaksınız biliyorum ama yine de ilk benden duyun. Dany, bu Cris'e en az 5 basar. Son gün apar topar yapılan transfer eğer Popescu çıkmaz ise benden çekeceği var. Ben nankörüm kardeşim, o bölgede benim birine iyi futbolcu demem için ağzıyla kuş tutması lazım.

İlk yarı 2-0 biterken maçla ilgili ilk cümlemi yazmıştım. Semih kaya'dan gayrisi yalandı. Uyanıklık yapıp gol attıran, sonrasında da kendi mıhlayan Amrabat bile benim için Semih'in çok altındaydı. Ah ulan Bülent Korkmaz, biz de seni adam sanmıştık. Hamburg maçında Kewell'i stoper oynatıp, Semih'in, dolayısıyla Büyük Galatasaray'ın 3 senesine, çok daha kolay gelecek 2. UEFA kupasına ve olası Süper Kupaya mani oldun. Semih her geçen gün demeyeceğim, her saniye futbol aklını geliştiriyor. Ofsayt'ı mükemmel okuyup, oynuyor, bu konudaki profesörüm Cannavaro idi, Semih aynı yolda. Bir savunmacı için en değer verdiğim şey, pozisyona müdahale anının kararıdır. Ne zaman ve nasıl müdahale etmesi gerekiyorsa öyle yapıyor. Gelişigüzel şişirmelere girişmiyor, son goldeki muhteşem çıkışını da her maç bekliyorum, yürü be koçum.

Kadro biraz da yüce gök tarafından yapılıyor gibi. Hamit hastalanmış, oynayamayacak olmasına sevindim. Hamit zaten bilinen, büyük futbolcu. Oynamaya oynamaya paslanmış, iç dış bakımdan geçmesi lazım. Bu formuyla Engin Baytar'ı oturtamaz diye fetva vermiştim, Engin kendi kendini oturtarak Hamit'e kolay yol verdi. Hamit hastalanarak Amrabat'a ilk 11 yolunu açtı. Yoksa biz Amrabat'ı banko seyretmek için Hamit'in kötü oyunlarına katlanacaktık. gerçi bugün Hamit yerine Aydın oynadı, ama Hamit olsaydı  muhtemelen Amrabat oturacaktı. Çünkü sıra bu maç için Aydın'da idi. Geçen maç Emre topla fazla oynamış, hakkını kullanmıştı.

Bu takımın ucundaki ikili Umut ve Burak'tır. Elmander sakatlanmasa Burak'ı bu kez banko seyretmek için Umut'un golsüz geçen maçlarını seyretmek zorunda kalacaktık. Hatta, Hakan Balta galiba sıkıntıya girdi de, ilk defa Çağlar Birinci benden azar işitmeden maçı tamamladı. İnanılır gibi değildi ama ben Çağlar'ı bu maç Hakan'dan daha iyi oynarken seyrettim. Selçuk ilk yarı pek ortalıkta görünmedi,bence ikinci yarıya da iyi başlamadı. Kaptanlık bandını takarken hatırladım ve o dakikadan sonraki 10 dakikalık futbolu tüm zamanların en büyük Selçuk İnan futboluydu. İki muhteşem asist güme gitti. Bir büyük şut kıl payı auta gitti. Kendi kullanacağı iki serbest vuruşu Burak'a bıraktı. Ve bu 10 dakika oynadığı futbolla benim maç adamım oldu. Aslında gol olmayan muhteşem asistlerin de sayılması lazım. Adam atamıyorsa o ne yapsın, henüz istatistiğe giremedi. Küçük Hoca sevinçten havalara uçuyordur.

Galatasaray ne kadar onurlu ve büyük takım olduğunu yine gösterdi. Gerçi topun geliş biçimi muhteşem di ama sonra cortlayarak bir langırt golüne dönüştü. Hiç kimse sevinmedi, hatta Burak'la Amrabat niye gol oldu diye tartıştı. Belki de Burak  takımın böyle dandik gol atmasını içine sindiremedi. Takımda doğru dürüst top gelmemsine rağmen en kötü oyuncu Muslera idi. Bütün topları Aykutvari oyuna soktu. Bana hiç güven vermedi. Manchester maçında en korktuğum adamımız bana göre o. Melo'da kendini fazla kasmadı, haklıydı. Melo iş sarpa sardığı zaman devreye girecek bir futbolcu. Gereğinden fazla gücü kullanmak biz zaten yakışmazdı.

Neticede pis geçmesi muhtemel bir maçı, antrenman tadında atlattık. Bu maçı da topla fazla oynayarak geçirdik. maçın en güzel golü, Burak'ın göğsüyle indirip çaktığı, direkten dönen goldü! Avrupa artık duysun sesimizi, Cim Bomun ayak sesleri kapıda.

Avrupa göklerinde eski hayula bela görünmeyeli değneksiz gezenler çoğalmıştı. Biz de özlemiştik Şampiyonlar Ligi marşı dinlerken takımızı seyretmeyi. Yüreyedurun çocuklar, gazanız mübarek olsun, yenilseniz de büyüksünüz, yenseniz de.

Altın adam; Selçuk İnan
Gümüş adam; Semih Kaya
Bronz adam; Amrabat

NOT; evet yazmayı unutmuşum, gelen uyarıdan sonra not düştüm. Burak Yılmaz çok rahat penaltı alabileceği pozisyonda, dengesini kaybetmesine rağmen düşmeyerek, Büyük Galatasaray'ın şerefli bir futbolcusu olduğunu gösterdi. Afferin Tay Burak, maç berabere bile olsa aynı şekilde diren.

2 Eyl 2012

1000. Galibiyet; Galatasaray 3- Bursaspor 2

Hafta başında idmandan kötü haber geldi. Ufo uzun süreliğine yatak istirahati aldı. ne yalan söyleyeyim, insani üzüntüden gayri, Galatasaray adına hiç üzülmedim. Yerine oynayacak olan Dany bana göre 5 Ufo ederdi, ama ne zaman oynayacaktı ki. Ufo öyle böyle idare edecek, sezon sonu futbolu bırakacak ve Dany 1 seneyi çöpe atacaktı. Geçen yıl Şamipiyon olduğumuzdan bazı gerçekler sümen altı yapılacaktı, normaldi. Bana göre geçen yıl, Semih'i ağır işçiliğe gönderiyordu Ufo. Kafaya çıkamıyor, topu oyuna iyi sokamıyordu. Yani elimde, Emre Aşık, Vedat, Bülent Korkmaz olsa Ufo nasıl oturacaksa, yine oturması için sakatlanması mı gerekiyordu?. Neyse, her işte bir hayır vardı, nasıl ki geçen sene baltalardan biri sakatlanıp, diğeri atılmasa bugün Semih'i Kartalspor da seyrediyor olacaktıysak, Ufo Reis'in sakatlanmasıyla da  Dany takıma girmiş oldu.

90 lı yılların sonlarında, Galatasaray'ın oyununu seytretmek için gol yemesine razı olurdum. Galatasaray'ın forsesine doyum olmazdı. Bu akşam ki maça tam da buradan dalış yapacağım. Çok kolay gol atıyor, öyle böyle 90 dakika uzun bir zaman. Eğer atamazsa kenarda mutlaka, içerdekinden daha iyi oynayacak adam var. Ve biz artık ezberledik. Galatasaray galipken, 2. gol gecikirse korku filmi geri sarıyor. Bugün kaleciye sitemim olacak. Galatasaray galipken topu oyuna sokarken 1 dakika geçiyor. Kötü oyunla idare edilirken, beraberlik golünü erken yiyelim diye dilek tuttum. Gol yiyeceğimiz garantiydi. Kaleci bu sene bana hiç güven vermiyor. Rüştülük yapmaya başladı. Golü atan futbolcudan daha önde pozisyon alıyor. Gollerde stoperlere diyecek lafım yok. 20 kişinin kafaya çıktığı top, langırt topu olur. 3 maçta attığımız 8 golün 7 si langırt golü. Yediğimiz 6 golün 6 sı yine langırt golü. Şansın neticeye bu kadar tesir ettiği bir sezon yaşıyoruz.

Dedik, takım kendiliğinden oluşuyor. Burak'ın gol atmasına çok sevindim. Elmander bu sene oyuna son yarım saatte girecek iyi bir yedek olur. Her maç en çok koşan listesinde başa yazılmak beni tatmin etmiyor. Takımın gol bölgesinde iki adam olacaksa, Burak ve Umut olacaktır. Amrabat'ın takımı ne kadar hareketlendirdiğini gördükten sonra bundan sonra ilk 11 başlaması kaçınılmaz oldu. Ve Melo bu maçla geri dönüşü gerçekleştirdi. Maçın başında biraz tedirgindi, oyuna ısındıkça kaldığı yerden başlamış oldu. Bu takımın yine en büyük futbolcusu olacağına inancımızda bizi şüpheye asla düşürmeyecek. Bu gece takımın en formda futbolcusu Eboue, yine muhteşem bir hücum beki performansı gösterdi. Oyununu merakla beklediğimiz Hamit'ten ise henüz tık yok. Tanımasak şüpheye düşeceğiz, beliki bir Hamit golüne ihtiyaç vardır. 1 sene oynamamış, bana ne kardeşim, yattın mı? antrenmana çıkmadın mı? Büyük futbolcu olduğuna emimin, bu kadar silik futbolunu tolere edemem. Artık Ulusal maçlardan sonra o da hazır olur. Eboue ile beraber bir kaç kombinasyon yaptılar. Hamit de bildiğimiz, gördüğümüz futboluna ulaştığında sağ taraf rakibe felç geçirtir.

Büyük Galatasaray Taraftarı kendisine yaraşır büyüklükteydi. Aralarında Arda Turan'da vardı. Büyük takım seyircisi, örnek seyirci imajına devam ediyor. beraberlik golünden sonra takıma verdikleri gaz, kolay kolay unutulmaz. Bu taraftar ölüye top oynatır. Arena'dan takımı başı önde ayırmaz. Sezon başı öngörümüzde iddaya devam ediyoruz. Galatasaray, içeride dışarıda oyun ve pozisyon üstünlüğünü asla rakibe vermez. Bir sezonda yemeyi planladığım gol sayısına şimdiden ulaştık. Bu arada Selçuk'tan söz etmedik. vasat bir oyun çıkardı. verdiği bir kaç pas kıl payı yerini bulmadı. Bulsa, bulduğu zaman yine asist krallığını kimseye kaptırmaz. takımın en büyük eksikliği bana göre zamanı iyi kullanamıyor. Sıkışmayınca vitesi büyültmüyor. Ligde zaten rakibi yok, ama bu oyun Şampiyonlar liginde bizi kalifiye yapmaz. Ama maçlar da ona göre oynanacağından büyük futbolcular kendini o maçlara hazırlarlar. takımda en çok acıdığım futbolcu Aydın Yılmaz. Keşke maçlar 12 şer kişi oynansa da o da oynasa.

Necati'nin transferi golcüleri rahatlattı. Burak ve Umut'un golsüz bir maçı geçireceğine ihtimal vermiyorum. çağlar Birinci de ikinci, üçüncü bir takım bulup gitse, ya da sakatlanıp tribüne çıksa da Hakan Balta rahatlasa. Sağlam bir Çağlar'ın Galatasaray'a hiç bir faydası yok, ama Hakan Balta'ya somut zararı var. Bursaspor kendilerinden beklemediğim bir oyun oynadı. Sıçan gibi oynamadı, az daha başımıza iş bile açacaklardı. Milli maç arasının, takımın kötü futbolcularının toparlanması için iyi geldiğine mi sevinelim, bu takımı özleyecek olmamamıza mı üzülelim bilmiyorum.

Altın Futbolcu; Eboue
Gümüş Futbolcu; Melo
Bronz Futbolcu; Dany
Teneke Futbolcu; Hamit

27 Ağu 2012

Tüy Burak

Bu canımızdan can bellediğimiz, uğruna kutuplara gittiğimiz, yenildiğinde karalar bağladığımız takıma ne golcüler gelip geçtiler. Jardel'den sonra en büyüğü Milan Baros'tu. Topu ellemeden, sarı kart almadan, hakemi aldatmaya kalkmadan oynadığı maç sayısı o kadar azdı ki, nefret ettim. Onun yüzünden kim bilir  kaç Galatasaraylıyla dalaştım. Attığı gollerin çoğuna sevinmedim. Keşke kovulma sebebi bunlardan dolayı olsaydı. En azından bir öngörümüz daha gerçekleşti, bir isteğimiz daha yerine getirildi der böbürlenir dik. Komadılar kardaş, komadılar. Meğerse, Umut ve Burak Galatasaraylı oldu diye, ve daha çok Fatih Terim'in kendi futbolcusu değil diye iptal edildi. Önemli değil dedik, sineye çektik, maksat böylesi aşağılık futbolculara bu takımın forması haram olacaktı.

Necati de sevmediğim, 10 takımım olsa birinde bile ilk 11 koymayacağım biriydi. Geçen seneyi, Selçuk- Melo yapımı bir destanla, Elmander'in yoğun katkısıyla kıl payı da olsa önde kapadık. Fatih Terim'in aldığı oyunculardan Sercan, bu takımın forveti olamayacağını çok önceden zapta geçirmişti. Yiğit Gökoğlan ise ileride çocuklarına anlatacağı, resimlerini göstereceği bir albüm yapıp, cebine de parayı doldurup uzadı. İlk önce hepimiz için merakla beklenen Umut transferi yapıldı en öne. Kiralık olduğu için, fazla da bel bağlamaya gerek yoktu. Oynarsa piyango, oynamazsa defolu malın geri iadesi işlemi yapılır geçer giderdi. Ve beklenen gerçekleşti, beklettiğine değdi ,oynadığı bütün takımlarda sevdiğim, oyununa güvendiğim Selçuk'un kankası ligin gol kralı, Ulusal takımın banko golcüsü Tay Burak aramızdaydı.

Nasıl oynayacak acaba? diye bir soru asla sorulamazdı. Şampiyon olmuş 3 takımı tavaf ettikten sonra sıra en büyüğünde oynamaya gelmişti. Maç kadrosu ve kurgusu, Tay Burak'a göre şekillenecekti. Lig başı kehanetçileri ileriye adını Elmander'le birlikte yazdılar. Burak'la başlanılacak, Umut yakın koruma olarak konuşlandırılacaktı. Geçen seneden kalma cezası vardı. Cezayı Trabzon çekeceğine, forma değiştirdiği için Galatasaray çekecekti. Biri kupa maçı olmak üzere Burak'sız iki maç kazasız belasız atlatılmıştı. Fakat hesapta olmayan bir şey ortaya çıktı, Umut kendisinden beklenmedik bir performans sergiledi. Oynadığı güzel oyunun yanında oynadığı her maçta golleri de sıralayınca gol koklama görevi ilk ona verilecekti. Elmander'i kulübede görmeyi Galatasaray taraftarı içine sindiremeyeceğine göre, cezası biten Burak'tan ziyade Fatih Terim'in ne yapacağı merakla beklendi Burak'ın Galatasaray formasıyla çıkacağı ilk maç öncesinde. Terim'den beklenildiği gibi Burak Galatasaray macerasına kulübede başladı.se Fener maçı olsun

Çimlere sarı kırmızı forma içinde ilk ayak bastığında takım yenikti. Goller Umut'tan geldiği için Elmander feda edildi. Muhtemelen Burak için çok zor dakikalardı. Beşiktaş'a deplasmanda yenik takımı kurtarsın diye sokuldu. Mücadele etmek yerine faul almayı tercih etti. aldırdığı 2 faul pek işe yaramamıştı anlaşılan, vakit daralmaktaydı. Ve bizim Tay Burak 18 içine girerken feryat figan balıklama atlayarak birden Tüy Burak oldu.  Hakem kötüydü, iyi olsa ne yazardı. Ben hakem olsam, pozisyonu hiç görmemiş olsam bile 25 yaşındaki bir delikanlı bağırarak yere düşmüş kıvranıyorsa çalarım penaltıyı arkadaş. Milyonlarca dolar alan, sporcu çocuklara inanmayıp kime inanacağım? Halbuki maçın başlarında Beşiktaş kalecisinin Hamit'e yaptığı penaltı vardı. Ama Hamit bağırmamıştı düşerken, elini kaldırıp penaltı da istenmedi. çalıp da başını belaya sokmaya gerek yoktu hakem için, çalmadı. hatta Emre'nin kaleye giden ştu bir Beşiktaş'lı futbolcu tarafından elle kornere atıldı. Artık hakem kimin sesi daha fazla çıkmışsa doğal olarak ona inandı o pozisyona da çalmadı. Ama bu defa koskoca gol kralı Burak'tı avaz avaz bağıran. Hakem çaldı, o penaltıyla lanet olası 1 puan aldık döndük. O puan hesabı bizim gibi taraftarların işi değildi. Bizim hesap başka adisyona yazılacaktı.

Mehmet Topal elle kontrol edip gol attı, ne var bunda diyen Galatasaraylı da çıkar aramızdan. Onlar için Galatasaraylılık kitabını bir kere daha açalım ve na yazıyor yeniden okuyalım. Fenerbahçeli futbolcu hile yapar, hakemi kandırır, taraftarı için sonuç önemlidir. Gol at da nasıl atarsan at. Kendi medyası böyle durumda taş kesilir, futbolcusu inkar eder, hocası içine sindirir. Aksi olsa şaşarım ben. Ama Galatasaray futbolcusu, en az taraftarı kadar diğerlerinden farklıdır, ve öyle olmalıdır. Nitekim Burak'a ilk cezaları Galatasaray medyası kendisi kesmiştir. Bizi Galatasaraylı yapan, Galatasaraylılığımızla övündüren şiarlar, hasletler bunlardır.

Formayı ilk giydiği maçın tansiyonuna veriyorum. Belli ki Burak'ın adı, en azından Baros gibi sahtekar futbolcular arasında anılıyor. Ben anlamam isterse Fener maçı olsun, isterse Real Madrid maçı. Eğer sevgili Tay Burak, hangi maç olursa olsun bir kez daha Tüy Burak'lık yaparsa, Mustafa sarp'tan, Servet Çetin'den beter ederim. Evvel Allah 43 senelik tribün hayatımda benim gazabımı uğrayıp da oynayan futbolcuyu bu gözler görmemiştir. Sevdiğim bir kardeşim de aynı şeyi düşünmüş benimle. Şampiyon olmuş 4 takımın santrforu olmak ne kadar övünülecek bir şeyse de şampiyon olmuş 3 takımda barınamamış olmak da o kadar yerinilecek bir durumdur. Burak Galatasaray futbolcusu olduğunu bir maçın, bir anı daha aklından çıkarırsa en kısa yoldan şampiyon olmuş 5. takıma golcü olarak gider. Bu negatif rekor da yaşamı boyunca üzerine yapışır, her platformda karşısına çıkar.

Tay Burak, endişelenmene gerek yok. Bu takımın 1 santrforu sensin. Atsan da atmasan da Umut senin asistanın dır  Taraftarın yoğun isteği üzerine transfer edildiğini aklından çıkarma. Bir şey daha unutma, her Galatasaray forması içindeki delikanlı Galatasaray Futbolcusu değildir. Bazıları göz yanılsamasıdır. Forma ile içindeki özdeşleştiğinde o bütünlüğe biz Galatasaray Futbolcusu deriz. Çok sevdiğim bir delikanlı futbolcuydun, seni de en kısa zamanda Galatasaray Futbolcusu olarak görmeyi gönülden diliyorum. Yarın ilk antrenmandan önce serin suyla yüzünü, hile yaptığın ayağını iyice yıka arın. Önünde çok büyük maçlar var, şu ana kadar ne yaptıysan, hangi kademeler geldiysen inan bunların hiç bir şey olmadığını anlayacaksın. İnanmazsan Selçuk'a sor, Galatasaray'la beraber yürümenin dayanılmaz huzuru, güveni seni bekliyor. Tay Burak'ın yolları Büyük Galatasaray Destanının yazılacağı yollardır. gazan mübarek olsun canım kardeşim.

6 Balık Gol; Beşiktaş 3- Galatasaray 3

Maç öncesi garanti Galatasaray kazanır diyorduk biz yandaşları olarak.Yandaş olmayanlar da aynı fikirdeydi,  fanatik Beşiktaş taraftarını ihmal edilebilir sayarsak. Kadro yapılarına baktığımızda, bir önceki hafta da oynadıkları oyunu gördükten sonra içimde berabere kalacağımız konusunda bile en ufak şüphem yoktu. Zaten ben sezon öncesi kehanetimi ortaya koymuş Galatasaray'ın bütün maçlarını kazanacağını öngörmüştüm. Bu maçta da yanılmadım. Penaltı golünü saymasam bile, maçı tabela 3-2 yenik yazsa bile görüşüm değişmeyecekti. Galatasaray 34 maçın tamamında rakipten iyi oynar, çok pas yapar, çok gol pozisyonuna girer. Bu maçta da beklediğim oldu, özellikle ilk yarıda Galatasaray geçen sene en iyi oynadığı maçın bile üstüne çıktı. Bir futbolcu da kahramanca oynadı. Yenilseydik hiç bir şey değişmezdi ama Emanuel Eboue'ye yazık olurdu.

Maça Galatasaray hepimizin öngördüğü 11 le başladı. Benim de beklediğim 11 buydu ama istediğim sahadaki kadro değildi oyun başında. Bu Elmander bu sene Terim'in ve bizim başımıza bela olacak söylemedi demeyin. Oynatmasan gönül razı değil, oynatsan yerine oynatmadığın futbolcunun getirisinden mahrumsun. Maço kopardın sorun yok, koparamazsan bu gün olduğu gibi, Elmander yüzünden ligin gol kralını oynatmayacaksan işin zor. Elmander'i illa ki oynatacaksan defansta 3 kişi yeter, Ufo'yu kes, yerine Elmander'i oynat. Koskoca Galatasaray, kalesinde Dünya'nın sayılı kalecisi varken 4 kişiyle neyi savunacak?

Ufo dedik de Dany'de takılı kaldım ben. Seyrettiğim futbolcuda yanılmam. Dany eğer Kasımpaşa maçında hayatının topunu oynamamışsa, benim Popescu'dan sonra seyretmek için maçına gideceğim en büyük yabancı savunma oyuncusuydu.  Geçen maçta en fazla topla oynayan 2. oyuncuydu. Top ayağıma gelmesin diyen  kazma stopeleri  yıllarca seyredip söven ben için Dany muhteşem bir stoperdi. Bu gidişle kendisini bir kere daha seyretmek için her maç böyle 3 tane yemeyi belemeyiz sanırım. Ufo kötü demiyorum, Dany iyi diyorum kimse nankörlük ettiğimi sanmasın. Dany, bence Ufo'dan çok daha iyi stoper.

İki maçtır kendi kalemizi bombardımana tutuyoruz. Juventus'u taklaya getirip dolandıracağız diye Melo çok geç takıma katıldı. Geçen seneden kalma öz güven, kendini ispatlamaya gerek olmayış, beklenmedik bir gol yememize sebep oldu. Melo bu sene gelmiş olsaydı o topa mutlaka başka türlü dokunurdu. Bir başka futbolcumuz da kötü dokunuşla bir gol yedirdi. Aslında bu göl tamamen Fatih Terim'in yanlış tercihidir. Çağlar Birinci yedek kulübesinde oturduğu müddetçe Hakan Balta'yı unut gitsin. Ne gerek var anlamıyorum? uzak ara ligin en kötü sol beki, kimin basiret bağlanması, kimin hilesi, dümeni sonucu olmuşsa olmuş Galatasaray'da bulmuş kendisini. Onca futbolcu varken, Riera gibi bir yabancı dururken Hahan Balta'nın ayağı kırılıp maçtan çıksa bile oyuna sokmayacağın yedeği yanında oturtmanın ne mesajı olabilir? Tamam Sabri olsa anlarım, formasını yedeğine kaptırmamak gaza getirmeye çalışırsın. Hakan Balta'nın hiç aklında yokken forma riskinin onun içinde geçerli olduğı endişesi, onu eski alışkanlığına çok çabuk geri döndürür. Saçma sapan hamleler yapma hastalığı.

Sahtekarlığı yüzünden, çok büyük bir golcü olan Baros'tan soğumuştum. sarı kartsız, topu ellemeden, hakemi kandırmadan bir maç oynamadı. Korkarım oynadığı her takımda beğendiğim, sevdiğim Tay Burak, Baros'u izinden gitmiyordur. Penaltı bana göre penaltı değil. Hakem de çalmadı zaten, yan hakem bulaşmasa vermezdi. Kötü hakem maçta 6 gol olmasını sağladı. Gol olan bütün pozisyonlar şanstı veya şanssızlıktı. Olması gerekenler olmadı, hiç alakası olmayan toplar gol oldu. Muslera oynanan 3 resmi maçta 6 tane gol yedi, bir kaleci de bu kadar mı şanssızlık olur. Tek kapııya gele atan tavlacılara döndü. Beşiktaş ise beleş bulduğu gollerle direnişi sürdürdü. Görüşüm değişmedi bu Beşiktaş ligi ilk 10 takım arasında bititirse, siyah beyaz ehrama bürünmüş hacıların, evliyaların hakkını ödeyemez.

Beşiktaş sanki, İnönü Stadına gelmiş çok kuvveti bir Şampiyonlar Ligi takımına çıkıyor gibi çıktı maça.(Aslında pek haksız da sayılmazlar ya) Aşırı taraftar gazı, sıçan gibi bir hocanın saya sürdüğü takım, sadece Galatasaray'a karşı balı tutuyor diye oynatılan Holosko, 3 stoper, maça yatmaca, tabelayı yüce göke emanet etmece. 10. saniyedeki pozisyon maçın en net pozisyonuydu. Atsak maç hezimet olacaktı. Elmander'de gol kaçırma makinası olunca, futbol şansının devereye gireceği dakikar beklendi.

Baş sıkıştığında iki maçtır oyuna giren Amrabat için bu maçta da görüş sahibi olamadım. Gayserilinin eşşeği boyayıp at diye geçirdiği futbolculardan olursa çok gülerim kendi memleketim adına.Kesin bir görüş sahibi olmak için ilk 11 oynadığı bir maça bakmak lazım. Ama kesin görüş sahibi olan bir oyuncumuz da var kadroda.Yıllardır her transfer sezonunda her milli maç sırasında hayali kurulan Hamit, henüz maçlara büyük futbolcu mühürü basamadı. Bir Hamit golüne bakar diyorum, demesine de kendisini banko futbolcu olarak görmek istiyorum. Hamit oyundan çıkacaksa, maç koptuğu için çıkmalı, kötü oynadığı için değil.

Takımın oynadığı oyundan memnunum. Burak, Amrabat, Melo geç geldi. İlerleyen haftalarda şimdikinden çok daha iyi olacakları garanti. Ama ben yine de takım dizilişine döneceğim yeniden. Galatasaray büyüdü, eminim ki hiç bir takım Türkiye'de Galatasaray'ı boğamaz, baskı altına uzun süre alamaz, kısaca Galatasaray hiç bir takıma karşı yatmaz. Öyleyse, Terim 'de aynı fikirdeyse ki- her maç başı aynı şeyleri o da söylüyor. Her maçı kazanmak için çıkıyoruz diyor. O zaman çoğu maçı yenilmemek üzere çıkan takımdan ne farkı var diziliş olarak? O kadar kaliteli futbolcu var ki, oturmak zorunda kalıyor. Allahtan Engin Baytar atıldı da Hoca'nın eli rahatladı. Bir de Engin olsa, kimi oynatmayacaksın? Savunma da her zaman söylüyorum 1 adam fazla. Varsın Ufo olmadığı zaman 1-2 gol daha fazla yiyelim, ama Burak'da oynasın, ilerde çok adamla maça çıkalım yediğimizden çok daha fazlasını atacağımızı garanti ederim. Hatta Arena'daki maçlara 2 savunma oyuncusuyla bile çıkılır. Her maç 6-7 atar 2 tane yeriz.

Toparlarsak bütün bir sezonda yiyeceğimiz dandik gol yeme kontenjanını doldurmuş bulunmaktayız. Çağlar Birinci acil tribünden bile uzaklaştırılıp Hakan Balta'nın kafasının tepesinin atılmasına engel olunmalıdır. Bu takımda Melo sonuç ne olursa olsun oyundan çıkartılmaz. Hele ki kafasına çarpan top gol oldu diye hiç çıkarılmaz. Burak-Umut mutlaka ilk 11 oynamalıdır. Emre'yi kesemezsin, Amrabat'ı oynatacaksın, Elmander'e yazık, Hamit'i oynatmasan deli derler. Aydın'a iş bulundu, son yarım saat LPG bağlanacak. Sayıyoruz 11 kişiden fazlayız. Biz ancak gizli formülü bulması için Terim'e yardımcı olabiliriz. Bu maçları ben Şampiyonlar Ligine hazırlık maçları sayıoyorum, bu gece de iyi bir hazırlık maçı oynadık. Takımdan umutluyum.

Maçın Adamı; Eboue
Maçın Bidonu; Hakan Balta

21 Ağu 2012

Umut'a Yolculuk Başladı; Galatasaray 2- Paşa 1

Rakip olacak iki takımın maçlarını seyrettikten sonra, lige başlamaya bile gerek görmüyorum. Bu maçı kaybetsek bile görüşüm değişmeyecekti. Ligin ilk yarısı bittiğinde uzak ara şampiyonluğu garantileriz. Bu maçın başındaki görüşüm ise Kasımpaşa'nın her iki büyük takımdan çok daha başımıza bela olacağını öngörmüştüm. Orta sahaları her iki takımın orta sahasından çok daha iyi. İyi ve iddialı bir takıma karşı, o takım da beraberliğe oynayacaksa 2. golü bulamazsak beraberlik golünü yiyeceğiz klasiği bir kere daha işledi. Ben golden az önce dedim, eminim milyonlarca Galatasaraylı beraberlik golünü yiyeceğimizi söylemiştir.

Maçın başında zemine baktım, maç başlamadan bir de bu yönüyle görüş ortaya attık. Bunca pahalı futbolcuları bu zeminde oynatmak Galatasaray ilgililerine yakışmadı. burası Aslan Yuvası, futbol sahası, konser alanı değil. Bir kaç yüz bin dolar kira geliri elde etmek istiyorsan, garanti para alan bir kaç oyuncu oynatma çimleri tamir et.

Maç yorumuna maçın sonundan başlayacağım. maçı anında yaşayan ve not düşen Galatasaraylıları okuyunca dehşete düştüm. Gökhan Zan'ın omuzuna Dany'yi feda edecek taraftarlarımız bile varmış ne yazık. Peşin ve ilk iddamızı yazalım bizi takip eden çocuklar için. Popescu'dan sonra Galatasaray stoperinde Dany kadar büyük futbolcu seyretmedim. Teknik, isabetli derin dikine ve uzun top atabilen, risk alan, futbolu güzel oynamak isteyen, en önemlisi bir savunma oyuncusu için topla buluşmayı isteyen harika bir futbolcu seyrettim.   Yeni transferler içinde ilk bankomdur. Semih Kaya'nın ilk toplara daldığı pozisyonlarda topu toplar, ikiyle çarpar ve bu sezon en az 4 gol atar. Galatasaray savunması en kısa zamanda Semih- Dany kademesine döner, Ufo gönül rahatlığıyla, bizim de rızamızla tüfek tesisatsız terhisini bekler gün sayar, emekli ikramiyesini alır Büyük Galatasaray taraftarına veda eder.

İkinci bankom'da Emre Çolak oldu bu maç boyunca ve maçtan sonra. Kaka bile gelse Emre Çolak'ı bu takımdan en azından 3-5 maç kötü oynayana kadar kimse kesemez kesmez. Dikine paslar, futbolun en temiz, en fizibil adam eksiltme yöntemi olan çalım, pas, kavisli serbest vuruş ne ararsak vardı. güzel futbol seyretmeyi, tabeladan daha önde belleyen taraftarlar için tercih her zaman Emre Çolak olacaktır.

Engin Baytar'ın hesapta olmayan uzun zaman iptalinden sonra Hamit Altıntop rahatladı. Büyük futbolcu olan Hamit, ilerleyen maçlarda takıma damgasını vuracaktır. Hele ki orta sahanın tapusuna sahip Melo, Selçuk İnanla beraber rakiplere azap çektirdiği dakikalarda, Abo'yla beraber sağdan çökecektir. Umut'a pas verse topla beraber kaleye Umut'u gol yapacaktı, vurmayı tercih etmesi ilk maçına golle başlama isteği olmalıydı. Hamit 10 maç oynamış olsaydı o pozisyonda pas verirdi. ne var ki olanca gücüyle vurduğu top üst direği dövdü.

İlk bankodan sonra ilk oturacak futbolcuyu da tespit ediyorum. Umut iki gol attıktan sonra oynamaya devam edecek, ligin gol kralı da Sercan'ın yanında oturmayacağına göre Elmander'e yedek kulübesi pas pas görevi yakındır. Gol yollarında bu kadar kaliteli futbolcu varken Elmander yerine kim olsa tedirginlik yaşar. Zaten gerek de yok, golcü değil, orta sahada orgeneraller, askerler içtimadalar. İçimiz kan ağlayacak belki ama Elmander'e kulübede alışalım.

Yenilerden Amrabat'ı tahlil edebileceğimiz süre yoktu. Savunmada kuvvetli bir takım, maçın sonlarına doğru beraberliği yakalamış, Kanije Kalesi savunmasına geçmişken, git kaleyi teslim al diye sokulan Amrabat kalabalık savunmayı delemedi. Kendisi hakkında görüş için bir başka maçı beklemek durumundayız.

Galatasaray dandik, şamssız gollerli kalesinde görmez ise 34 de 34 yapar bütün maçları kazanır. Ben Galatasaray ile berabere kalabilecek bir takım göremiyorum. Belki ütopyadır bu görüş ama hadi biraz esnetelim, Galatasaray 34 maçın 34 ünde en azından % 55 oyun ve pozisyon üstünlüğüyle maçları tamamlar.

İlk maç uzun yıllardır seyrettiğim en iyi ilk maçtı. Her zaman hazır olmayan futbolcularla başlanır, mutlka yeni bir transfer ilk maça yetişemez, mutlak bir aksilik olur, futbolcular daha ilk maçtan kendilerini kasmaz sıkmazlardı. Ama Galatasaray'da işler bu sene bütün sezonlardan daha zordu. Bu forma için futbolcular Melo'nun geçen sene yaptığını yaparlarsa şaşırmam. Forma savaşı, umarım kavgaya dönüşmez.

Tribünde cep telefonuyla mesaj çekmekte olan Samet Aybaba'yı görünce acıdım kendisine. Fernandez hariç, PAF takım seviyesindeki takımla bu Galatasaray'la ne düzey bir maç oynayacak? Hamit'le Abo, Uğur Boral'ı geldiği takıma geri gönderir. Ayrıca bu sene takım ve futbolcu farkından başka, gözle görünür şekilde Hoca farkı var. Metin Diyadin'e karşı Fatih Terim'le oynamak orantısız güç kullanımdır ve haksız rekabettir.

İkinci yarıya başlarken Gaziantep'ten bir felaket haberi geldi. Maç tatil edilse razıydım. İkinci yarı maça konsantre olmadım, acaba şehit haberi en az 3 ay gelmeyene kadar ligleri oynatmasalar bir işe yarar mı diye de düşünüyorum. Maçı bırakıp, olayla ilgili tezahürat yapan Galatasaray taraftarıyla bu yönüyle de gururu duydum.

Takım her şeyiyle büyümüş, uzun seneler oynamış büyüyemeyen futbolcular, başta Sabri olmak üzere bundan böyle zayıf takımlarla oynanacak kupa maçlarında oynarlar. Çağlar Birinci, Necati, Gökhan Zan, Sabri tamamı toplam bu sezon 10 maça çıkamaz. Aydın'ın bile bu takımda oynayabilmek için olağanüstü gayreti varken en ufak bir hata yapan futbolcu tribüne çıkar.


Gel Şampiyonlar Ligi maçları diyoruz.  

13 Ağu 2012

Bir Normal, Bir Süper; Galatasaray 3- Fenerbahçe 2

Sanki Kadıköy'deki maç bitmemiş de 2 devre daha oynanmıştı.  Ve sanki beraberlikle gelen kupadan sonra bir ikincisi için devam edildi. İş kupa almaya gelince de Galatasay klasiği hayata geçecekti elbette. Gerçi maç sanki sıradan bir gazozuna maçtı öncesi itibariyle. İki Erzurumluya iki forma giydirilmiş, omuz omuza yürütülmüştü. Kaptanlar ve teknik direktörler sanki bir jübile maçına çıkar gibi büyük maçın tansiyonunu düşürmeye çalışmışlardı. Elit hakemimiz maça verilmiş, yeni yapılmış bir Anadolu stadyumunda bulunmaz, tezgahlanamaz bir maçla sezonu açmanın gayreti içindeydiler. Doğrusu Fener- Galatasaray maçlarının pratiği öyle 3-5 Polyanna'nın iyi niyetiyle 100 yılda oluşturduğu mecrasının dışına çıkacak gibi değildi.

Stad yabancı da olsa uzun yıllardan sonra yarı yarıya ve tıklım tıklım tribünler maçı canlı seyretmişler için unutulmaz heyecanlar yaşatmıştır kuşkusuz. Biz televizyon başındakiler de onlar kadar olmasa bile yine de kendimizi eski kavak yellerinin tatlı serinliğine bıraktık. Maçın başındaki durum, kazanın uzun süre sevineceği, kaybedenin de gazozuna maçtı deyip züğürt tesellisiyle avunacağı bir atmosferdeydi.

Rahattık, 3 gün önceki Fenerbahçe'yi seyrettikten sonra içinde bir acaba taşıyan tecrübeli Galatasaraylı sanırım yoktu. Nitekim maç öngördüğümüz biçimde başladı. Takım ileride basıyor, acemi Fenerbahçe savunmasını hataya zorluyordu. Zorlamaya bile gerek yoktu aslında, çok basit bir mahalle takımı taktiğiyle oynasa bile yine de pozisyon bulacaklardı. At topu Egemen ile Bekir'in üstüne sonra saldır 3 kişiyle top mutlaka sana gelecektir. Sonrası golcülerin hünerine kalmış diyecektik ki, bizim Golmander'in tatilden henüz dönmediğini hesaba katamadık.

Gözümü Hamit Altıntop'tan ayırmadım. İsterse real Madrid2de oynasın ben gözümle bir futbolcuyu seyretmeden pek ahkam kesmem ama biraz iddialı konuşacağım ki Hamit Altıntop bu takımın bankosu olamayacak. İki nedenim var bu öngörümle ilgili, biri Melo, Selçuk'un değişmez ortağı olduğuna göre başka bir yer arayacağız kendisine. Engin Baytar atılmasaydı, biraz daha zordu Hamit'in işi. İkincisi de ileride ben Umut ve Burak'ın oynayacağına inananlardanım. İlk makasım Elmander için olacaktı bu sezon. Ancak Elmander'in taraftar tarafından kredisi olması ve Şampiyonluğa yoğun katkısı sebebiyle kolay kolay sakatlanmaz ise oturtulamayacağını hesaba katarsam, geriye orta sahaya çekilecek ve 11. adam olarak Hamit'in hayatı tehlikeye girecekti. Bir üçüncü sebep daha saymak gerekirse, Hamit çok profesyonel futbolcu, tribünde bile otursa sorun yapmaz, Hoca'nın kafasını ütülemez, taraftarla muhatap olmazy, yani Terim için Aydın'ı yedek bırakmak, Hamit'i kesmekten çok daha vicdanını sızlatır. İlk maç diyelim ve dikkatle izlemeye devam edelim.

Selçuk için geçen sene yazdıklarımıza bir virgül koyuyoruz cümleyi kapatamıyoruz. İki öldürücü pasla iki gol attırdıktan sonra, iki gol atanın yaptırdığı penaltıya Cim Bomun kupa mührünü basarak Arena'ya davet ettiği Büyük Galatasaray Taraftarının gözdesi olmaya devam edecek. Muslera formsuz başladı, topu oyuna sokmada sıkıntı vardı. Toplara pek çıkmadı, gerek baraj esnasında, gerek yerde yatan Fenerlinin pozisyonunda duruş hatası vardı. Ama Muslera, Muslera'ydı kale bu sene de emin ellerdeydi.

Amrabat, her ne kadar Türkiye'de oynayan, önemli bir takımın önemli bir futbolcusu ise de ben can alıcı seyretmedim. Hadi bu genç kardeşimiz için de bir kehanette bulunalım seyretmemiş olsak bile. Oynayacağı en kuvvetli takıma karşı oynayan Amrabat, diğer takımların bekleriyle kedi fareyle oynar gibi oynar. 34 maçın en az 25 inde banko oynar. Hakan Balta seçeneksiz olmanın verdiği güvenle, futbolunun üstüne koyarak devam eder. Dany, Ufo'yu kolay kolay oturtamaz. Ben çok daha teknik bir stoper olduğunu sanıyordum. belki taktik icabı fazla çıkmadı, o da uzun farları yakarak izleyeceğimiz futbolculardan olacak. Sağ taraf, takımın en kuvvetli olduğu bölge. Kara Boğa da sanki son Fener maçı bitmemiş gibi oynadı.

Avrupa Şampiyonluğu yarı finalini yönettiler bizim monşer hakemimiz, maçı karakolda bitirdi. Her zaman söylemiştik, yanıltmadı dışarıda maç yönetmek kolay. Futbolcular hakeme yardımcı olurlar, yerde biri yatarken maça devam etmezler, baraj kurulurken hakemi zorlamazlar, düdük çalmadan topa vurmazlar, pek hile yapmazlar, edilen küfürü anlamazsın, maçı kimin kazanacağı umurunda olmaz,maçı kötü yönetsen de iyi yönetsen de gazete seni yazmaz, televizyonlardaki şebeklerin diline düşmezsin, tribünlerden anana sövmezler. İşte böylesi maçları da hatasız yönetirsen kendini ülkenin Anamaç'ında bulursun kendini. 25 er milyondan 50 milyon kişi mutlak bir anda seninle temasa geçmiştir. Sarı- kırmızı kartlar senin can yoldaşın, yakın koruman olur Cüneyt Abi.

Son 180 dakika 2 Fener maçı, kazanılan 2 büyük kupa. Biz olsak bu travmayı atlatamaz, ligi başlamadan verirdik. Ama biz değil, son iki maçta iki kupayı veren Fenerbahçe olunca korkulacak bir şey yok onlar için. Mutlak şimdiden unutmuşlardır bile. Sabiha Gökçen'den alırlar takımlarını, tabelayı Cüneyt Çakır'a yıkarlar, kendilerini meşgul edecek bir şeyler bulurlar. Kupanın da allahı vardı, bence Şampiyonluk kupasından güzel, caf caflı ve pahalıydı. Bu kupaya da bu maça da dandik, önemsiz maç derler önlerine umutla bakarlar, 30-35 sene önce oynanmış maçlardaki bit yenikleriyle uğraşırlar artık. Ben yine yanarım da Fenerli küçük, aklı bozulmamış, Fenerli aşısı yememiş çocuklara yanarım.

Sezon başladı, en büyü rakibimizin hali bu, ve içler acısı. 10 kişi kaldığımız anlarda bile maçı uzatmalar ve penaltılara taşıma gayreti içindeler. Bitti dedikleri, Aziz Yıldırım olmasa oynatmayacakları Alex'in hünerli ayaklarına ve balına bağlanmış umutları. Asla ustalaşamayacak, çaylak vizyonsuz Hocasıyla bize tehlike oluşturamaz. 2013 yılına uzak ara şampiyon gireriz. Ben zaten artık lig maçlarına pek önem vermiyorum, takım esas yolunda, unutulmuş karakteriyle Avrupa sahalarında yürüyecek. Gözle görülen bu büyümeyle her sene Şampiyonlar Liginde kafaya oynar.

Pitbull'la geceyi noktalayacağım. İşte Büyük Galatasaray Taraftarının Büyük futbolcusu budur. Oynamadığı maça taraftar olarak girmiştir. Taraftar kendisini yeniden takıma aldırmıştır. Galatasaray bir kez daha beni haklı çıkarmış final kaybetmemiştir. Ne kadar övünsek azdır, övünün çocuklar.