17 Şub 2012

Bu Ateş Üfleyerek Büyür; Mersin 1- Galatasaray 3


MAÇKOSKOP
KADRO:
Muslera
5
Ebu
6
Semih
5
Ufo
4
Hakan Balta
6
Selçuk
6
Engin
7
Emre
5
Ceyhun
5
Elmander
6
Necati
7.5

ZURNANIN ZIRT DEDİĞİ AN:
Elmander’in sakatlanıp yerine Sercan’ın oyuna girmesiyle takımın hücum aklı gözle görülür şekilde düştü. Hele ki Sercan’ın ikinci devre kaleciyle karşı karşıya kaldığı pozisyonda vuruş tercihi kendisinden tamamen umudumun kesilmesini sağladı.
VARİL:
Sercan Yıldırım; Gerçi sonradan oyuna girdi ama oyunun büyük bölümünde sahadaydı. Galip takıma şu kış kıyamet günlerde cillop gibi sahada lider ve istim üstündeki Galatasaray’a Elmander’in yerine girdiği halde katkısı sıfırdı. Büyük umutlarla transfer edilmişti artık ne zaman sonra bir daha böyle uygun ortam bulur mu bilinmez?  
-
GLADYATÖR:
Necati Ateş; Gol kısmeti, futbol tanrısı devamlı yanında olan bir futbolcu. Attığı kafa gölü çok güzeldi. Attığımız ve kaçırdığımız bütün pozisyonlarda vardı. Aldığı balık penaltıya sevinecek değilim.
-
BOROZANCI:
Tolga Özkalfa; Futbolumuzun global kraliyet ailesinin klasik hakemlerinden biriydi işte. Büyük takımlara verilen kıyak penaltılardan birini çaldı. Futbolun selameti için yapması gerekeni yaptı. Aynı penaltıyı, aynı sarı kartı bize gösterebilirmiydi?  
-
BİR SORU – BİR CEVAP:
Mersins İdman Yurdu 10 kişi kalmasa sonuç değişik olurmuydu? Olurdu, daha kolay galip gelirdik. Sanki 10 kişi kalan takıma acır gibiydik. 1-0 üstüne aman fazla atmayalım rakibi ezmeyelim düşüncesi gibi bir şey vardı. Galatasaray hiç pozisyon vermedi, Muslera’ya top gelmedi. Kaleye gelen ilk top gol oldu, başka top da gelmedi zaten.

-İMPARATOR:
-Ben bu maçta İmparatore’yi beğendim. Ebu’yu takıma koyması, Sabri’yi oynatmaması, Ceyhun’la başlaması, 1-1 den hemen sonra hepimizin umudunu kestiği Aydın’dan umut kesmemesi  çok olumluydu.
ORDAKİLER:
Akdeniz Galatasaraylıları tribünlerde yoğun bir şekilde yerini aldı. Ne var ki o yoğunluktan beklenen tezahüratları duyamadık.
-
ANALİZ:
Afrika’dan yetişen Ebu sağ tarafta gelişigüzel atak yerine göze hoş gelen varyosyanların yapılmasını sağladı. Çok süper oynamasa da hücum beki nasıl oynar birkaç örneğini verdi. Bundan böyle sağ tarafta yol geçen hanı bir bek görülmez kolay kolay. Sol tarafta ise yedeğin sakatlanmasıyla tam iyileşmese de hakan Balta takımda yerini aldı ve bu sene ki ortalamasının üstünde bir performansla bitirdi.

Galatasaray’ın nasıl oynayacağını, ne sonuç alacağını, hatta ne zaman gol atıp yiyeceğini artık çoğu akil taraftar biliyor. Maçın başında ve maç sırasında hemen hemen ne konuştuysak o gerçekleşti. Çok kolay giden maç, Elmander’in sakatlanıp çıkmasıyla biraz bilmeceye dönüştüyse de, gol çok klas hareketle ve çok klas bir kafa vuruşuyla gelerek takımı rahatlattı. İkinci golün gelmesi an meselesiydi, gelseydi çok rahat hezimete giderdi. Hezimete gitmese bile takımı aktif dinlenmeye götürebilirdi.

Mersin hocası, 0-0 a maçı bağlamıştı, 1-0 geriye düştüğünde bile kendisi açısından sorun yoktu. Amacı farklı yenilmemek olan klasik vasat altı bir hocaydı. 80. dakikalara kadar tek farkla maçı götürüp, can havliyle, şeytanla, evliyalarla bir gol bulup geceyi mutlu kapatmak arzu ve isteğindeydi. Her ne kadar haksız penaltıyla geriye düştüyse de bırak beraberliği 2 farklı bir mağlubiyete bile şükretmesi gereken bir oyun oynattı.

Necati benim her daim benim sevmediğim bir oyuncudur. Ve sevmemem sebeplerim ortadan kalkmadığı sürece de öyle kalacaktır. Muhteşem bir gol attı, tam gevşeyecektim, tam bütün kötü futbolcuları gönderip keyif yapacakken, yine aynı beni sinir eden hareketini yaptı. Golden sonra ilk olarak Engin baytar’ın üstüne atlaması gerekirken o önce yüzüğünü sonra armasını öptü. Şu saç şeklini değiştirse ve de golden sonra ailesine golü göndermese belki detant uygulayabilir sorunları geçici bir süre askıya alabilirim. Nitekim ben bu yazıları yazarken televizyona konuştu gollerini iki çocuğu için attığını söyledi. Biz boşuna sevinmeyelim bizim için atmamış.

Engin Baytar şu anda benim takımda en çok sevdiğim futbolcuların başına geçti. Ben futbolcunun sedye ile sahadan çıkanına kurban olurum. Her maç ya yorgunluktan dermanı kalmayarak, ya baldırı atarak sahayı sedye ile terk ediyor. Futbolun en güzel görüntüsü çalımı en güzel o atıyor. Adam eksiltiyor, gelişi güzel bir hamlesi yok. Prese girdiğinde adamı bezdiriyor. Okan’ın iyi zamanlarını hatırlatıyor. Takımın bankosu oldu, her geöen hafta üstüne koyuyor, ilk mili maçın da bankosu olacaktır.

Aydın Yılmaz için neler yazdık, hepimiz umudu kestik. Konya’daki maçını seyretmiş biri olarak belki de taraftar içinde kendisinden hala medet bekleyenlerden biriyim hala. Ve hala iddam var, belki bu şu anda çok geç ama 5-6 naç banko oynasa, çıkarılmayacağından emin olsa bu süratte bir açık olarak hem Sercan’dan, hem yeni gelen Yiğit’ten çok daha verimli olacak. Şu haliyle bile her ikisinden çok daha iyi futbolcu olduğunu maça katkı yaparak gösterdi.

Cuma maçlarından, hele deplasmanda galip dönmek, camia da çaycı, kapıcı dahil herkese büyük bir keyif verir. Bize ne kadar keyif verdiyse aynı oranda tersi olarak en yakın rakibe ve onun taraftarına kahredesi bir hafta sonu geçirttirir. Rakip maça kafadan yenik başlar. Olası bir Fener yenilgisi, ve muhtemel bir Beşiktaş galibiyeti lige pley of oynatma kararı alanları, bu kararı aldıklarına pişman eder.

Şimdi Terim’i tatlı bir sıkıntı bekliyor. Gel de şimdi Beşiktaş maçına takımın çift santraforunu belirle. 2 gol atmış, bir penaltı kazandırmış Necati banko oynayacak elbet. Baros’ta yansın yansın hakeme küfür ettiği maça dövünsün.

Yediğimiz gol Ebu’nun laeciyle konuşamamasıyla oluşan bir kornerle geldi. Futbolun klasik tekerlemelerinden biridir. Gereksiz korner gol olurdu oldu. Atamayana atarlardı, attılar. Emre, Selçuk, Engin gibi teknik futbolcuların tekniklerinden bir kaç pozisyon seyrettik. Kaleye de birkaç şut çekilseydi de Muslera’nın plonjonlarını seyredebilseydik. Şimdi gidin yatın, rahat bir hafta sonu geçirin. İmkanı olanlar, maççılar daha sonra hazırlıklara başlasın. Arena’da bir önemli maça çıkılacak, kuşanın çocuklar.     

9 Şub 2012

Galatasaray'da Necati Ateş Sorunsalı

Gitmeye ramak kala  başlamıştı sorunsal. İnek yalamış saçlarıyla, attığı golden sonra öptüğü yüzüğüyle, taraftarın önderleriyle papaz olmasıyla başlamıştı limoni duygular. Herkesten bağımsız koymuştum tavrımı o zamanlar. Kendine çalışıyordu, CV sine çok gol attı yazdırmanın telaşındaydı bana göre. Nice golleri ben atayım sevdasından, kimseye pas vermeyerek heba ettiğini unutmadım. Pas vereceği yerde vurur, vuracağı yerde pas verirdi, hatırı sayılır gol atmıştı, ama bana göre çocuklara anlatılacak masaldı. Gol attığında yüzüğünü öpmesi yok mu? orada tutulmuştum. Büyük Galatasaray Taraftarı, adınızı andıkça tüylerim diken diken olur, yaşantımın en büyük anlamı sizlersiniz. Daha ileri gideyim, ben Galatasaraylılıktan daha fazla, Galatasaray Taraftarlığıyım. Ne anlama gelir bilmem, benim için Galatasaray taraftarlığı, Galatasaraylılıktan daha büyüktür. Galatasaray golü  kim atarsa atsın, büyük Galatasaray taraftarındır. Hiç kimseye hediye edilemez. İsterse Galatasaray taraftarı o gölü başkalarına hediye edebilir. Necati veya bir başkası gol attığında o gol, her hakka mahfuzdur, bizim hilafımız dışında hiç kimseye hediye edilemez.

Geçtik, o unutulmaz Konyaspor maçına geldik. Hava -20, Büyük Galatasaray Taraftarının öncü birliği donarak da olsa Konya'ya ulaşmış. Orasını pek bilmiyorum rivayettir, taraftarın şampiyonluğa koşan takımının yanında olabilmek uğruna, o kadar zor şartlara rağmen yolculuk için bir miktar maddi desteğe ihtiyacı olabilir. Çocukluğumda çok gittim bilirim, deplasmana gidenler, taraftarın en sefil çocuklarıdır. Necati'den yardım istenmiş olabilir, Hasan şaş'tan isteselerdi keşke ama ondan istemişler. Cimrinin Allahı, çapulculara para verecek değildi tabi. Olsun, taraftar yine de gelmeyi başarmıştı. Bendeniz iş dolayısıyla zaten Konya'daydım, bekliyordum. Takımın kaldığı otelde kalıyordum. Maçı kazandık, hava daha beter oldu, taraftar dönemedi, kimi ser sefil oldu, kimi Meram Ekspresine kaçak bindi. Tribün önderleri ki- hiç sevmediğim insanlardır- takım uçağıyla kendi paralarıyla dönmek istedi. Necati ile yolculuğun başında papaz olanlar haliyle dönerken kendisiyle atıştılar. Muhtemelen Necati onları uçakta istemedi. Kavga çıktı, Mehmet Kızılay, Yılmaz Tutuş Necati'yi tartakladı. Zaten uçak da kalkamadı otele geri geldiler. Amigoları polis arıyordu odamda sakladım. O maç Necati'nin biletinin kesildiği maçtı.

Geçtik, bir de baktık ki yıllardan sonra koca Galatasaray'ın kadrosuna geri dönüş yaptırdılar. Hangi Galatasaray'ın? Uzak ara fark atmış, en çok gol atan, en az gol yiyen, şampiyonluğunun garanti olduğu bir Galatasaray'ın. Galatasaray tarihinin belki de Hakan-Arif'den sonraki en büyük forveti Baros-Elmander ikilisinin önüne, yanına. Hiç ihtiyaç yokken, damımız akmazken kiremitleri değiştirdiler. Türk futbolunun belki ilk 10 senesine damga vurmasına kesin gözüyle bakılan Sercan'ın, yetmedi 100 metreci olduğu söylenen Yiğit Gökoğlan'ın olduğu takıma, huzur evine kabul edilen yaşlı misali davul zurnayla geri getirdiler.

Dandik bir golle başladı ikinci zemheri. Saçlar aynıydı, insan 20 sene aynı model saçla nasıl yaşar? özel hayat bizi ilgilendirmez. Parmağındaki yüzüğü çıkarmamış, usulden bantla çerçevelemiş. O balık golü atar atmaz yine aynı hamlesini yaptı, yüzüğünü öperek yıllar sonra Galatasaray adına attığı golü yine sevgili karısına yolladı. Helal olsun karısına aşkını eleştirecek değiliz bize ne? Bak kardeş, tekrar uyarıyorum, babamın oğlu değilsin, sevmediğim futbolcuların da en başındasın o da ayrı, düşmanım da değilsin. Galatasaray için ben kavimden kardeşten vazgeçmiş adamım En nefret ettiğim futbolcu bile olsan attığın gol bizimdir. O gölün peşi sıra biz atacağız naraları, taklaları senin karın değil. Sen sevgili eşine, yengemize bizden kazandığın parayla cip al, pırlanta al, helal-ı hoş olsun, bizim golümüzü verme, verdirmem.   .

Futbolculuğuna gelince; Bu gözler ne iğrenç futbolcular seyretti. Bizim Mahalle Takımı'mızda oynayamayacak yetenekte neler gördük. Sen bunların yanında Maradona'sın. Ne varki biz yeni ve büyük bir maceranın arefesindeyiz. Kuşandık, yine düşeceğiz yollara. Nice kibirli takımlara Arena'yı cehennem etme azim ve kararındayız. Yampiri yengeç gibi koşuşunla, yalandan deplaselerinle, atacağın balık 1-2 golle sen bu büyük macera içinde olamazsın, eğer olursan biz bu macerada olamayız. Seni kimse tanımaz, sen varsın diye hiç bir takımın defansı bizden ürkmez, sana önlem almaz, Galatasaray'ın istikbalinde sana yer yok.

Müşteri ilişkilerine bakalım. Hiç bir çocuk Necati yazılı forma almaz, hiç bir baba doğan Galatasaray'lı çocuğuna Necati adını vermez. Burada iddia ederim ki en az 200-300 Galatasaraylı benim sayemdedir, Necati sayesinde tek bir Galatasaraylı olmaz. Ve işte ben  tam da bu noktadayım. Ben Galatasaray'dan daha çok Galatasaraylılığı seviyorum. Necati gol attı diye 3 puan alan Galatasaray yerine, gol kaçırdığı zaman dövünen Hasan Şaş'ın ardından Galatasarayı seven çocuklar için seviniyorum.

Misyonumuz bellidir, hedef 1-2 veya daha fazla çocuğu Galatasaraylı yapmak. Necati bu rüyada yoktur, o yüzden benim kara listemdeki futbolcudur. Nasıl ki Mustafa Sarp, Servet Çetin bu takıma tek bir taraftar kazandıramadan gitmiştir, en kısa zamanda bu yanlıştan dönülecek, belki bir kaç puan kazandıracak ama tek bir çocuğu Galatasaraylı yapamayarak aramızdan ayrılacaktır.

4 Şub 2012

Şapkadan Çıkan Tavşan; Antep 1- Galatasaray 2


MAÇKOSKOP
KADRO:
Muslera
6
Sabri
1
Ufo
4
Semih
4
Hakan Balta
-2
Melo
5
Selçuk
5
Emre
5
Engin
7
Elmander
6.5
Necati
5

ZURNANIN ZIRT DEDİĞİ AN:
Sahanın en kötü futbolcusu, saatle bombamız Hakan Balta’nın ıskasıyla Antep’li futbolcu kaleciyle karşı karşıya kaldı. Üstten  aşırdı, top bom boş içeri germek üzereyken yetişen Balta, hayatının hamlesini yaparak kurtardı.
VARİL:
Hakan Balta; Klasik kötü oyunlarından birini daha oynadı. Çıkardığı top çift vuruştu, dolayısıyla da kırmızı karttı. Tek bir olumlu hamle yapamadan maçı tamamladı. Hamlelere geç kaldı, isabetli pas trafiğinde yoktu. Diğer kanattaki saatli bombayla uyum içersinde çalıştı. Fakat bu hafta varilliğini Sabri’den aldı.
-
GLADYATÖR:
Necati Ateş; Ne yalan söyleyeyim bu kadar oynayacağını beklemiyordum. Hele gol attı ki, bir çok okur makineli tüfekle beni taramaya şimdiden başladı. Tabelacıları ikna etmem mümkün değil, saç şekli aynı, gol attıktan sonra bantladığı yüzüğünü öpmesi aynı, ben aynıyım.
-
BOROZANCI:
Bülent Yıldırım; Hakan Balta’nın pozisyonunda eğer hatalı değilse başkaca hakemlik bir pozisyon yoktu. Rahat bir maç çıkardı, yanlarla uyumu çok iyiydi, hatalı bayrak kalkmadı. Kartlar doğru, uzatmalar haklıydı.
-
BİR SORU – BİR CEVAP:
Takım yeni bir seriye girer mi?
Oynadığımız lig langırt ligi. Her maçı kazanabilir, her maçı kaybedebilir. Gaziantep deplasmanda ürkütücü bir rakip. İsmi bile maçın zor geçmesine yetiyor. Aman aman bir futbol oynamadan yendiğimize göre en azından önümüzdeki ilk maç banko kazanır, sonrasına bakarız.
-
İMPARATOR:
Şapkadan tavşanı çıkardı yine. En gözde oyuncumuz Semih’in hatasından gelen gole, benzer hatayla çok erken cevap vermeseydi sıkıntıya girerdi.-
ORDAKİLER:.
Her zaman söylediklerimiz bu maç için çok daha fazla geçerliydi, . Tıklım tıklım dolu stadyumda 90 dakika bizimkilerin tezahüratlarını dinledik. Helal olsun.
-
ANALİZ:
Terim’in masasında iki küçük torba var. Birinde Ufuk ve Aykut’un ismi yazılı, diğerinde Gökhan ve Servet’in. Hoca maç kadrosunu tahtaya yazarken son iki oyuncu için torbaya elini daldırıyor, kimler çıkmışsa yanında onları oturtuyor. Bu maç keseden, kale için Aykut, savunma için Servet ismi çıkmış demek.

Baros’un kendini iptal ettikten sonra, 5 sene önce kovduğumuz Necati’yi davul zurnayla geri getirerek oynattık. Kendisi hakkında söyleyeceklerimi söyledim, daha fazlası gereksiz, artık sıradan bir taraftar olarak bize olacakları seyretmek, haklı çıkarsak övgü almak, yanılırsak da biz demedik mi yorumlarını dinlemek.

Son maçlarda oynanan kötü oyunun sebebi henüz teşhis bile edilemedi. Zor maçta alınan tabela, elbette ki sorunları yok saydıracaktır. Melo ve Selçuk’un ileriye doğru fazla oynayamadığı zaman oynana oyun göze hoş gelmiyor. Ne var ki bu gün takım oyun olarak çok kötü oynamadı. Sahanın zemini çok kötüydü, bu kötü zemine rağmen Engin Baytar takımın en iyi futbolcusu olarak parladı. Futbol adına en büyük güzellik olan çalım, adam eksiltme gol pası, her pozisyonda mutlaka olması, Hasan Şaş’ın iyi maçlarını hatırlattı.

Her iki kanat bekimiz formsuzluklarına ısrarla devam ediyorlar.Hadi Sabri’nin mazereti var Eboue gelince oturacak, tedirgin, Hakan Balta’ya ne demeli. Yedeği yok, rahatsız edeni yok, yıllardır banko oynuyor, insan bir gol ortası yapar.

Elmander de günün iyilerinden di. Attığı gol bilerek, hedefe gönderilen bir toptu, usta işi bir gol attı. Necati’nin attığı golde de mükemmel bir kafa hamlesi yaptı.Semih Kaya’nın maçtaki yaptığı, daha doğrusu yapamadığı hamlenin golle sonuçlanması şanssızlığıydı. Onun dışında yine kritik hamlelerin adamıydı. Artık savunmanın lideri pozisyonunda çok güvenli oynuyor. Uzun yıllar stoper formasını tapuladı, seneye başlarken de kaptan yapsınlar olsun bitsin.

İlk gol Muslera'nın asistiyle başlıyor. Bir kalecinin atılan gollere de katkısı varsa o kaleci büyük kalecidir. Yediği golde hatası yoktu, kurtarabilirdi de.

1 Şub 2012

Adaletin Bekçisi; Galatasaray 1- Antalya 1

MAÇKOSKOP
KADRO:
Muslera _top gelmedi oynamasa da olurdu
_
Ufo; defansın Mustafa sarpı
1
Semih Kaya; kahraman
8
Gökhan Zan ( zavallı futbol fakiri)
1
Hakan Balta(üşüdü acıdım)
-2
Melo( hırlamaya her zaman kemik yok)
5
Selçuk(teşekkürler oynadığın futboldan iğrendim. Dua et Mustafa Sarp kovuldu)
-5
Engin Baytar( Galatasaray’da oynadığına kendisi bile inanamıyor)
-2
Emre Çolak( aşının tesiri geçti galiba)
-2
Riera( sen futbolu biliyorsan, seni oynatan adam da biliyorsa ortada kesin bir kazık var)
-4
Elmander( Çabuk uyum sağladı, Türk olmuş, sahtekarlığa başlamış)
-2
 
ZURNANIN ZIRT DEDİĞİ AN:
Galatasaray’ın kazandığı penaltı; Net penaltı değil, adamın eline çarpıyor ama elle oynama yok. Daha sonra sabri’nin pozisyonunda elle topu kurtarma var ama penaltı yok. Dandik penaltı verilirken bir şey yoksa, verilmeyince de ağlamak yok. Elmander de çaktırmadan pislik yapmaya kalktı, gerek yoktu.   
-
VARİL:
Selçuk İnan; Mide bulandırıcı bir futbol oynadı. Ne yalan söyleyeyim, onca attığı gole, onca asistine rağmen futbolunu beğendiğimi söylemedim, tek bir isabetli pas yapamadan maçı tamamladı. İlk oynadığı maçlar böyle olsaydı, ikinci yarıyı göremezdi. Bir iki maç sonra farkına varılırsa kulübeye oturur.  
-
GLADYATÖR:
Semih Kaya; Maçın demiyorum, Galatasaray’ın kahramanıdır. Bağıra bağıra Servet’le değiştirmeseydik şu an 6. sıradaydık. Takımın en büyük futbolcusu olmasında Fatih Terim’in hiç payı yok. Söke söke formayı aldı, Ufo’nun bile kötü oyunu sayesinde görünmüyor.     
-
BOROZANCI:
İlker Meral; Verdiği ve vermediği penaltı tam tersti. Kötü bir hakem izledik. Maçın kötü olması için elinden geleni yaptı. Oyuncular da yardım etmeyince yönetimi bu.
-
BİR SORU – BİR CEVAP:
Önümüzdeki maçlara bakalım mı?
Bakalım; Futbolun içinde bunlar var, saha kötü, 3 günde bir maç oynuyoruz, hakem bizi sevmiyor, şansımız yok, ayakkabı sıktı, kılım döndü. Gerçek bu, langırt liginin langırt maçlarını oynuyoruz. Galatasaray şu ana kadar oynadığı bütün maçları kaybedebilirdi veya kazanabilirdi. Bundan sonra bütün maçlarını kazanabilir veya kaybedebilir. Ne var ki bu futbolcular ilk çıktığı Avrupa maçında hezimet yerler.
-
İMPARATOR:
Futbol tanrılarının sevgili Peygamberi, kendiliğinden oluşan şartlarla takımı tıkır tıkır işleyen duruma getirmişti. Ligin en çok gol atan takımıyız, istim üstündeyiz. Tamamı kötü takımlardan oluşan ligimizde eh işte diyebileceğimiz durumdayız. Sen kalk forvete Yiğit’i, Necati’yi al, Kazım’ı gönder. Takım kötü oynayıp kazanınca dokunma, iyi oynayıp kazanamadığı zaman al eline tırpanı. Acı, Gökhan’ı oynat hocam yazıktır. Kimse sana dokunamıyor nasılsa, bu takım senin.     
-
ORDAKİLER:
Büyük Galatasaray Taraftarı, her maç kendini aşıyor. Sayıları ne olursa olsun, ister az ister fazla bir takımın yanında nasıl olunur en iyi örneklerini veriyorlar.  
-
ANALİZ:
Şimdi berabere kaldı, vak vakları ürkütmek istemiyor. Kazayla yenilseydi de, Mehmet Özdilek deseydi ki- Galatasaray maçından önce en iyi futbolcumu transfer ettiler, dengemi bozdular, golcüsüz sahaya çıktım, motivasyonum kayboldu bu yüzden yenildim- % 100 haklıydı. Geçen yıl Emenike’nin Fener’e karşı oynamamasıyla Necati’nin oynamaması bana gör aynı şeydir. TFF delikanlı olsa, 58. Maddenin spor müsabakalarının sonucunu direk etkilemeye teşebbüs suçunu işledi kanaatine varıp küme düşürse ben sesimi çıkarmazdım.

Bu işin idari boyutu, Necati’nin transferi, Yiğit’le beraber Galatasaray’ın dengesini bozmuştur. Devre arasında gelip de kalıcı olmuş, iyi oynamış, tarihe olumlu yönde geçmiş tek bir futbolcu yoktur. Üstelik takımın en etkili bölgesi forvet iken, forvette değişiklik yapmak tokken lokantaya gitmek gibi bir şeydir.

Bugün ilginç bir futbol oynama stili seyrettik Hakan Balta sayesinde. Soğuk bir futbolcu olduğunu biliyorduk ama bu bir deyim sanıyorduk. Meğerse keşime manasında soğukmuş. Donarak oynama nasıl olur bize gösterdi. Pozisyonlarda bildiğin donuyordu işte. En son yaptığı isabetli ortayı hatırlamıyorum. Ben bu konuda nankör bir taraftar olduğumdan, bu sene hiç olmadı diyorum.

Hoca kötü oynadığını bizlere söylemiyor. Maçtan sonra da 1-1 başarı dedi. Bize söyleyecek söz bırakmadı. Koskoca Galatasaray, ligin en kötü futbolunu oynayan bir takıma karşı 7 kişi bile oynasak ne yazar. Sanki 11 kişiyle tek bir şut atmış, tek bir pozisyona girmiş gibi. Futbolcuların hocası gibi değil de babası gibi sanki. Oynatmadığı futbolcuya içi parçalanıyor. Göreceksiniz birkaç maç sonra Servet’i tekrar oynatacak. Gökhan’a acımış, sahaya sürmüş. Madem Gökhan’a acıdın oynatacaksın, kaleye geçir, stopere Muslera’yı koy. Daha verimli olmazlarsa şerefsizim. Hatta maçın sonlarında Sercan’ı sokarken Muslera’yı çıkarsa çok daha fazla pozisyona girerdi.

Sercan hayatının en büyük futbolunu 3 gün önce Bursa’ya oynamıştı. Daha iyi oynaması için 5 sene bekleyecektik hocam 3 gün değil. Aleyhimize döşenmiş mayın gibi. Patlasa bile bizim elimizi ayağımızı parçalayacak.

Bana rahat yok, 2000 senesinde doyamadığım takımı bir daha ne zaman seyrederim bilmiyorum. Futbol tanrısı beni cezalandırıyor, mutlaka nefret ettiğim biri formamızı giyiyor. Orhan Ak’lar, Cihan’lar, Bülent Akın’lar la uğraşarak geçti koskoca 2000 li yıllarım. Sonrasında Mustafa Sarp beni verem etmişti, Servet kısmi felç geçirtti beynime. Tam kurtuldum derken Necati takıma dahil edildi. Gömdüğüm baltamı yeniden çıkarttım, artık onu kovana kadar uğraşacağım. İstesem maça giderdim, gitmedim. Son yıllarda tiksindiğim futbola Melo azıcık da olsa döndürmüştü. Semih Kaya ile coşmaya da başlamıştım ki, Necati’nin transferiyle geçen yıl ki muduma geri döndüm.

İçimde en ufak bir kuşku yok ki bu sene takım Şampiyon olacak. Avrupa’nın en kötü takımlarının oluşturduğu ligimizde Şampiyonluk sırası bizde. İstediği kadar yenilseler bile yine Şampiyon olacaklar. Beni ötesi düşündürüyor, keşke Türk futboluna sıkı bir ceza verseler de 5 sene Edirne’yi göstermeseler. Bütün yabancı futbolcuları kovsak, eldekilere de asgari ücretten ödeme yapsak. Sakatlandıklarında sigorta hastanesine göndersek. Mevcut bütün idarecilere de ömür boyu stadyumlara sokmasak. Yeni bir gaz, yeni bir kanla yeniden başlasak her şeye. Eminim her takımın bir Messi’si olur. Aksi, yani bu Galatasaray’ın, Şampiyonlar liginde kafa takımlardan biriyle deplasmanda oynayacağı bir maçı düşünün. Düşünün de bu gece uykularınız kaçsın, korkulu rüya görün. 

28 Oca 2012

''Oynayın Lan'' Bursaspor 1- Galatasaray 0

MAÇKOSKOP
KADRO:
Muslera
1
Sabri
-8
Ufo
-2
Semih
2
Hakan Balta
-4
Selçuk
-5
Melo
1
Emre
-2
Riera
-7
Elmander
-4
Sercan
-6
 
ZURNANIN ZIRT DEDİĞİ AN:
Maçın başlamasıyla beraber gelişen Galatasaray atağında top en son Sercan’ın ayağına geldi. 8. Saniyede falandık. Topa değil de balona vurdu sanki Sercan. O anda yazmaya başladım çok kötü futbol oynayacağımızı.
-
VARİL:
Sabri Sarıoğlu; İlk çıktığı maçtan beri ne oyunlarını gördüm, ne küfürler ettim. Ama Sabri’den bugün tiksindim. Hiçbir zaman futbolcu dememiştim zaten ama bu maç itibariyle sildim. 76 numaradan sonra sıra benim nazarımda kendisine gelmiştir.
GLADYATÖR:
Bu maçı televizyondan izleyen milyonlarca Galatasaray taraftarı; Maçı küfür etmeden bitiren bir Galatasaray taraftarı olduysa ben bir daha Galatasaraylıyım demem. Hani her takımın kötü oynadığı maçlar olur, inat mı ediyorsunuz lan şerefsizler. Rakiplerin nasıl olsa başı belada, ‘’ne oynıcam, kerizmiyim’’ hesabı mı yapıyorsunuz?  
-
BOROZANCI:
Fırat Aydınus; Türkiye’nin en büyük hakeminin bu kadar kötü bir maçı yönetiyor olması büyük şanssızlık. Acıdım kendisine, hele ki Ufo kendisini kandırıp serbest vuruş aldığı zaman o top gol olsaydı çok yazık olacaktı.
-
BİR SORU – BİR CEVAP:
Şu olsaydı daha iyi olurdu dediğimiz bir futbolcu var mı?
Yok; kötü bir maç oynayacağımız ilk 10 dakikada belli oldu. Kim oynarsa oynasın kötü oynayacaktı. Çünkü bizde kötü oynamak bulaşıcı.
-
İMPARATOR:
En kötü maçını yönetti. Puan kazanmaktansa adam kazanmayı tercih etti. Sabri’den, Riera’dan geri dönüş, bir kıpırdanma bekledi. Çok bekler. Torbasında da bu sefer tavşan falan yoktu. Koca bir ilk yarıyı, tribündeki bayan taraftarların maça ilgisizliği kıvamında izledi.  
-
ORDAKİLER:
Cezalı Bursaspor erkek taraftarı yüzünden  tribünleri dolduran, cezasız bayan taraftar maç boyu şarkı söyleyip eğlendiler. Bu iş ciddiyetten çok uzak. Sanki gazozuna maç gibi oldu, aslında gibisi fazla ama neyse.
-
ANALİZ:
3 gün önce Ankaragücü PAF takımına karşı oynanan iğrenç futbola mazeret bulanlar vardı. Galatasaray’ın rakibe saygıdan futbol bile oynamadığını sanmıştık. Ve bu maçta da Riera’ya futbolcu yakıştırması yapmıştık. Koskoca Dünya Şampiyonu ülkeden alınan sol açık, antrenmanda bile oynayamayacağı kolaylıkta bir iki çalım atabilmişti. Dolayısıyla Adaletin Bekçisinin, adaletli hocası ilk maçta kendisini banko oynatacaktı. Ne yazık ki oynattı, umarım oynadığı oyunu beğenmiştir. Morali bozulmasın diye de önümüzdeki maçta da oynatır. Hocamız için puanın ne önemi vardır, oyuncu kazansın yeterdir. Aksi olsa son kullanma tarihi çoktan geçmiş, küflenmişi kokmuş, cıvımış Sabri’yi kazanmak için maç kaybetmeyi göze alırmıydı?

Türkiye ve Galatasaray tarihinin aynı nesilde görüp, görebileceği en kötü iki stoperinden hangisinin kadroda olacağı Hoca için fark etmiyor. Elini torbaya daldırıyor, hangisi çıkarsa onu kadroya alıp, yedek kulübesini pas paslatıyor. Sonra da eğer galip gelmişsek cebine para dolduruyor. Ama benim için hangisinin olduğu far ediyor. Benim her zaman tercihim Gökhan Zan’dan yana olmuştur. Daha iyi futbolcu olduğundan değil tabiî ki. 76 numaralı kazma, geldiği sezon bir iki göt dayamayla girdiği takımın 7 hocasına, 4 şampiyonluğuna mal olduktan sonra ancak kovulabilmiştir. Halbuki diğer kazma için bu kadar süre beklemeye gerek yoktur. Dünyanın en büyük stoperi bile olsa oynayacağı maç sayısı en fazla 5 dir. Sakatlanıp gider, bizi fazla üzmez. Bu maçın kadrosu belli olduğunda ne büyük bir keyifle oturmuştum televizyon başına. Uzun yıllardan beri ilk defa yedek kulübesi, yedek kaleci dahil nefret ettiğim bir futbolcu yoktu. Ne yazık ki maçın bitiminde o çok sevdiğim Sabri’den nefret ettim. Ve bu nefretim artık yapışmıştır, geçmez, elimi ayağımı desteğimi çektim. Yarına kadar sinirim geçmez ise saldırıcıların o şanlı sancağını ben ellerime alacağım.

Büyük takım dizilişine geçtiğimiz maçları geride bıraktığımızın resmiydi Bursaspor maçı. 4-4-2 hücum futbolunun iki beki Sabri ve Hakan Balta ise, her ikisi de kötüyse sistem hak getire olur. Bırak hücuma çıkmayı, isabetli orta yapmayı. Elleriyle taç atmaktan aciz iki balta, savunma beki. Savundukları şeye bakın, bu iki beke bırakın Galatasaray kalesini savundurmayı, aynı anda askerde nöbet bile tutturmazlar. 3-5 nöbetinde iki kulenin nöbetçisi Sabri ve Hakan olsa, bir kertenkele görseler  bunlar bir birlerini vururlar.

Sercan Yıldırım’ın Bursa’da ilk 11 başlaması, beni herkesten çok daha fazla nikbin yapmıştı. İyi kötü bizde futbol oynamıştık, insan kendi köyünde, eski oynadığı takıma karşı veya kendisini seyredenlerin olduğu maçta insan üstü oynar. Ben Sercan’ın nasıl futbolcu olduğunu bilmiyordum. Dolu dolu bir maçını seyretmemiştim. Şampiyon takımın santraforunu da bir bok sanmıştım. Bırakın futbol oynamayı, gol, çalım atmayı adam ofsaytı tribünlerdeki kadınlar kadar bile bilmiyor. Her pozisyonda cırlayan bayanlar ofsayttaki Sercan’a top geldiğinde en ufak bir heyecan duymuyorlardı.

Hepimiz aynı fikirdeyiz, Galatasaray bu sene takım olmuştur. Eğer içlerinde kötü oynayan birini fark etmişlerse büyük bir dayanışma örneği göstererek toptan kötü oynamaktadırlar. Afferin çocuklara, düşünsenize Sabri’nin iğrenç oynadığı maçta Hakan iyi oynasa Sabri dart tahtasına dönmez mi? Şimdi Sabri’ye küfür etmek için elini vicdanına götüreceksin. Bir tek o mu kötü oynadı?  İşte takım, işte Şampiyon.

Şampiyon derken kinaye yapmıyorum. Bu sene isterseler her maç böyle oynasınlar, hatta daha beter oynasınlar yine Şampiyon olacaklar. Belki de bilerek kötü oynuyorlar, yırtınıp, parçalanıp, Baros’un salaklığı gibi debelenip de ne yapacaksın. Oynayacağın maçlar son Piley of 6 maçı. Yatın anasını belleyeyim. Boşuna çırpınmayın. Dicitürk patronu karalar bağlamış, Fener’e Beşiktaş’a zeval gelecek, batacağım diye düşünüyor. Biz de bir omuz atsak da endüstri futbolcuları hepten gebersin diye de kötü oynamış olabiliriz. Yalnız beni aldı şimdiden büyük bir vesvese, evham. Bir an için gözünüzü kapatın, özlediğimiz Şampiyonlar Ligi maçında Noy Kamp’ta Barcelona’yla oynadığımızı düşünün. Korku filimi gibi ya.  

Kim bilir kaç kez yazmışımdır? Bu kadar kötü bir Galatasaray seyretmedim diye. Artık yazmayacağım, aklıma da dahiyane bir fikir geldi, Fener’e, Beşiktaş’a, Hızlı Balık Mali’ye koltuk çıkalım derim ben. Hiçbir şey olmamış gibi salağa yatalım da Platini bizi kupalardan 5-6 sene atsa. Bütün yabancı futbolcuları kovsak, kendi kendimize Papazın Çayırı günlerimize dönsek diyorum. Emre Çolak’ın, Engin Baytar’ın gazete kağıdı ateşi gibi parlayıp, çabucak kaybolmasıyla avunsak, 100 metreci Yiğit’i maraton tadında seyretsek. Arada garip bir takım bulsak da yensek, sonrasında Amigo Sabri bize 3 lü çektirse. 2. 5 senede bir sırayla Şampiyonluk kupasını kaldırsak, Avrupa Maçlarında cezalı olmasak Şampiyon olurduk diye kendi kendimizi avutsak. Messi’yle, Ronaldo’yla, Gerard’la sanal alemde karşılaşabilsek de rahat uyusak. Aksi kabustan da beter. 6 ayda bunca kazmaya kimse futbol oynamayı öğretemeyeceğine göre, hezimetlere şimdiden hazırlanın çocuklar.
Birkaç maç şapkadan tavşan çıkınca Polayanna taraftar çoğalmıştı, eski kavak yelleriyle serinleyen taraftar, büyük günlerin yeniden geleceğine inanıyordu. Demek verilen ilacın tesiri buraya kadarmış, pelteye dönmüş büyük futbolcularımız! Oynadıkları son 3 maçta acı gerçeği bir kez daha hatırlattı. Bizde futbolun çapı, hacmi bu işte.  
Biz bir garip çingeneyiz, nemize gerek gümüş zurna

25 Oca 2012

BastıramayANKARAGÜCÜ; Galatasaray 4- Ankaragücü 0


MAÇKOSKOP
KADRO:
Muso
8
Sabri
-1
Semih
7
Gökhan
1
Çağlar
1
Ceyhun
1
Emre
6
Engin
7
Riera
8
Elmander
1
Sercan
1

ZURNANIN ZIRT DEDİĞİ AN:
58.dakika; Galatasaray taraftarı oynanan orta oyununa seyirci kalmadığını ve kalmayacağını ilan etti. Yok öyle yağma, bir puştluk varsa ki fazlasıyla var, bedelini ödeyecekler.
-
VARİL:
Sabri Maalesef; İçim elvermiyor, Sabri’nin şu en kolay maçta takımın en kötü futbolcu olduğunu yazmaya. Futbol terk etmiş bir görüntü çizdi, uzun pas trafiği top kendisine geldiğinde son buldu. Çok da moralsiz bir duruşu vardı. Sanki Ankaragücü’nün durumuna üzülmüş, yenmek istemiyor gibiydi. -
GLADYATÖR:
Muslera; Top hemen hemen hiç gelmedi, ama sanki Urugay’la final oynuyor gibi dikkatliydi. Böyle kolay maçlarda kaleye kim geçerse geçsin ilk gelen topu yer. Maçı önemsemez, üşür, konsantre olamaz, oyundan kopardı. Dikkatle izledim, maça en çok asılan futbolcuydu. Bu ironik yaklaşımdan sonra, Riera kolay maçta tekniğini, klasını gösterdi. Beni bu maçta oynadığı futbol bağlamaz, ileriye bakalım.
-
BOROZANCI:
Barış Şimşek; Hakem hiç maça gelmeseydi bile değişen bir şey olmazdı. Maça hiç ekleme yapmayarak, Ankaragücü’ne duyduğu saygıya, saygı duydum.
-
BİR SORU – BİR CEVAP:
Bugün rakibin kolay olması sebebiyle forma giyen futbolcularından kulübeye veda edebilecek futbolcu sayısı kaç?
Yazıyla sıfır. Yedek kalanlar, yedekliği sonuna kadar hak etmişler. Kadroyu zorlayacak hiç bir futbolcu yok. Yiğit Gökoğlan için de peşin söyleyebilirim ki en geç bir sonraki sezonun devre arasında kiralanır.
-
İMPARATOR:
Terim çok haklı olarak kupa maçlarından bile önemsiz geçmesi kesin olan maçta, takımın bankolarını dinlendirmiş. İki kişiye daha yatak istirahati verebilirdi. Biri kendisi, diğeri de Muso idi.  
-
ORDAKİLER:
Galatasaray taraftarı, özellikle Arena taraftarı gün geçtikçe daha da büyüyor, Rakibe saygıda, futbolun patronlarına attığı fırçada, alınacak muhtemel karara vereceği tepkide büyük taraftar olduğunu bir kere daha gösterdi. Kimse tribünleri dolduramıyorlar diye düşünmesin. 1.5 sezonluk topal kombine satışının kurbanı oldu maça gelemeyen seyirci.
-
ANALİZ:
İyi ki maça gitmemişim dediğim maçların belki de başında gele bir maç oldu. Hele sahaya çıkan takımı da görünce neredeyse televizyondan bile seyretmeyecektim. Bereket maç seyretmek için çilingire oturur oturmaz Belediye’nin Kadıköy’e boru döşediği haberini aldım.
Gerek dandik kupa maçları, gerekse skoru önceden belli kolay maçlar iki bakımından çok faydalıdır. Hem yedeklere şans gelir, şans gelen yedek oyuncu öyle bir maç çıkarır ki hoca oynattığına pişman olur, bir sonraki maç oynatsam mı diye karalar bağlar. Hem de uzun süre oynayan futbolcular, kenarda rahat bir maç izler, dinlenirler, ufak yarası, sakatlığı olan iyileşir, kenarda olmaları, oynayan gençlere moral verirler.
Bu maçın nesini yazacağız bilinmez, ne var ki bu kadar kolay maçta bile benden futbolcu olmaz diye bas bas bağıran futbolcularımızın olduğu manidar. Gökhan Zan, Çağlar, Sercan, Ceyhun kadroyu zorlayabilecek futbolcular değil. Sonradan katılan Yiğit için hiçbir iyi şey söyleyemeyeceğim. Yerine Aydın olsa arı eksi hiçbir şey fark etmez. Galatasaray futbolcusu değil. Ben hiç beğenmedim.

Ankaragücü benim en sevdiğim takımlardandı, dı diyorum yolcunun geri dönüşü yok. Türkiye belki de Dünya da tektir. Başşehri şampiyon çıkaramamış başka ülke yok her halde. Fener’i kurtarmak isteyen zihniyet ondan çok daha kıymetli Ankaragücü’nü kurtarsaydılar. Her takım oynatmadığı bir futbolcuyu verse bu günlere düşmezdi. Ankaragücü lan bu yolcu ettiğimiz takım, bütün futbol severlere, hocalara, para alamıyoruz diye Ankara’dan kaçan futbolculara yazıklar olsun. Fişini çekin bari acı çekmesin Gecekondu delikanlıları. Her takıma kafadan 3 gol 3 puan yazın.

Ben bu maçı saymıyorum, benim için oynanan futbol, zorluk derecesini ortaya koyarsak Eskişehirspor maçından bile kötüydü. Engin ve Emre Çolak’ın bir iki çalımı, şutu haricinde organize hiçbir varyete yok.  Gökhan Zan gol attı sanan taraftar varsa göz yanılmasına uğramışlar derim. Gol Gökhan’a değil topa yazılmalı, tarlada karga kovalayan korkuluk gibi dikilirken top geldi kafasına kondu, oradan da içeri girdi. Utanmadan gol attım der şimdi.

Maçın benim için en önemli hadisesi, 76 numaralı futbolcunun aramızdan ebediyen ayrılışının müjdesiydi. Tribünde bile değildi. Bir daha forma yüzünü göreceğini sanmıyorum.

Büyük Galatasaray’ın büyük taraftarına bir kere daha duyduğum sevgi ve saygıyla geceyi noktalıyorum.