12 Kas 2011

Lili Marlen Türküsü

Maçla ilgili yazacaklarımızı daha önce defalarca yazdık. Pisliğinde boncuk bulunan Hiddink, geldi, dolandırdı gidiyor. Bakın göreceksiniz, o da diğer 8 hoca gibi son maçını 76 numaralı sümüklüyle oynayacak.

Ben aslında milli maçları sevmem, seyretmem. Hele ki maç İstanbul'da ise mümkün olduğunca uzak dururum. Elemelerde tesadüfen Fenerbahçe Stadının önünden geçerken Avusturya maçı var dediler girmiştim. Nuri-Hamit-Mehmet Ekici- Selçuk İnan- Arda Turan orta sahasını, ve en geride Serdar Kesimal'ı, en ilerde Tay Burak'ı seyretmiş hayran kalmıştım. Bir kere de dünkü maçı o da restoranda kafa çekerek yarım yamalak seyrettim. Yazı falan yazmayacaktım da, Volkan ile Emre'nin seyirciyle girdiği diyoloğu yalaka Fener medyası yanlış aktaracak diye yazma gereği duydum.

İddia edildiği gibi Arena'da Milli maça gidenlerin çoğu Galatasaraylı değildir. Galatasaraylı, kombinesi olduğu halde bile kendi maçına bile ulaşım sorunları yüzünden gitmemektedir. Kaldı ki ulusal takımda Galatasaraylıyı maça götürecek tek bir futbolcu bulunmamaktadır. Kalecisinden, kaptanından oynasa, stoperinden nefret eder. Arda Turan'a bile sempatisi kalmamıştır. Oynayan Galatasaraylılardan Sabri ve Hakan Balta çoğu Galatasaraylı tarafından kendi maçlarında bile küfür yer. Kimi seyredecek de maça gidecek. Gitse bizim çocuklar gider, Galatasaray o stadyumda antrenman maçı yapsa bile maça gidenler, 10 lira verip Milli Takım'ın kader maçına gitmemişlerdir.

Benim iddiam da şudur ki, Arena'da maça milli maçlara gidenler, olsa olsa Pegasus tribününe başka takım taraftarı oturmasın diye, maça gitmese en fazla kahvede okey oynayacak olan bizim çapulcular gider. Onlar da zaten maçtan falan anlamazlar, tezahürat yaparlar. Futbolcuların çoğunu tanımazlar, hele küfür hiç etmezler. Volkan'a sataşanlar ise Milli maçtan ziyade, Arena'da maç seyredeyim bari diyen, 10 lira verebilen Milli duyguları kabarık insanlar. Yıkıntıların altından 100 lerce ölüsü çıkmış bir Milletin, ay yıldızı yan yana gördüğü her yere göğsünü kabartarak gideceği bir parçası olabilmek için Arena'da yerini almış, bir umudun, bir cebelleşmenin, debelenmenin şahidi olabilmek için bağıran, çağıran gerektiğinde de sapına kadar haklı olarak oynadıklarını sanan kansız futbolculara küfür eden onurlu bir parçasıdır.

Ne diyecekler lan size? Daha millet yerine oturmadan, depremden sağ kurtulanlar sıcak bir mekanda sizlerden bir moral beklerken, Çoğunuzun ayağı topa değmeden, Yalama medyanın üflediği balonla şişirilmiş aklı sıra protesto için sakal bırakmış sağ bekiniz maymuna dönecek, diğer protestocu sakallı kaleciniz eliyle topu adamın önüne bırakacak, gol yiyeceksiniz. Çıkartmak için savaşacağınıza, sakallıların maçtan başka her şeyi düşündüğü bir pozisyonda ikinciyi bulup, ikinci maçtan arazi olmak için çareler arayacaksınız. Nitekim sarı kartları peş peşe alıp 2. maçtan dolayısıyla bu milletin küfüründen kurtulacaksınız, ve bu ülkenin Milli futbolcusuyum, maçlarda yenmek de var yenilemek de deyip sıyrılacaksınız.

Hadi eskiden kaleci yoktu da, mecburen bu mağara adamı oynuyordu. Sinan Bolat varken, ligin en formda kalecisi Tolga iken, ve yine Volkan en berbat sezonunu geçirirken tapulu mal mı kale ki yine bu adam kalede? Fenerbahçe'den alınacak tek adam o da maziyi hatırlatmak, maç sıkışırsa eyvah dedirtmek için son 10 dakikada oyuna sokulmak üzere Semih Şentürk'tü. Galip gelmemiz gereken bir maçta ligin en formda oyuncusu Burak'ı tek başına Hırvatların içine salmak için hocan Hiddink olacak, 5. dakikada çıkması gerekeni iş işten geçtikten sonra çıkaracak, soktuğu adam takımın en iyi futbolcusuymuş meğer diyeceğimiz bir takımımız var.

Bizi 3-0 yenen Hırvatlardan dün en iyi oynayan futbolcu Galatasaray'a gelse istemem. Dünya üzerine dağılmış, Türk pasaportu taşıyan futboculardan bu 11 çıkıyorsa biz boşuna maçlara gidiyoruz, bizde boşuna futbol diye bir spor, bir yarışma var. Her hangi bir Anadolu kabasından her hangi bir çobanı alıp getirsen alacağın netice en kötüsü budur. Kaptan, Arda, Sabri, Balta sarı kart alarak ikinci maçtan kaçmışlardır. Kaçamayanlar ve kaçmayacaklar la beraber hazırlanalım. 15 Kasım gecesi Zagreb radyosundan Lili Marlen Türküsü'nü dinleyelim. Bu dönemi savalım,  Maçtan kaçan Arda Turan dahil, Burak'ın haricindeki tüm takımı emekli edelim, dost söyler karanfilim, marş söylemeden ölmek bize yakışmaz.

9 Kas 2011

Bak İşte Yaklaşıyor Fırtına

Şimdiye kadarkiler fasa fisoydu, hatta önümüzdeki Beşiktaş maçı da olsa olsa en fazla gerçek mermilerin kullanıldığı bir tatbikat olur. Türkiye'de maç dedin mi esas duruşa geçeceksin. Ak koyunun, kara koyundan ayırt edileceği, edile geldiği ANAMAÇ'a bakacaksın. Fenerbahçe'yi yenmeyen takımın aldığı zaferler hep bir tarafımı eksik bırakır benim. Sayıyorum günleri, kamptayım ara verdiğim tribünlere o maç için bir kereliğine yeniden dönüyorum.

Kalbimin turuncudan iz taşıyan sarısı Mecidiyeköy'de kaldı benim. Hepimizin bir hatırası var dı orada elbette. Bizim emeğimiz belki de hepinizden çok daha fazla olduğundan, en geç biz alışacağız Yeni Dünya Düzeni'ne. Arena; Vestfealen'i, Barnabeu'yu, San Siro'yu, Stamford Köprüsü'nü görmüş gözler için söylüyorum ki, bu stadyumlar yanımıza bile yaklaşamazlar. Ne var ki Ali Sami Yen ruhuna da o kadar uzakta. Aslında olmayabilirdi, Eski sabık Başkan kendi egosunu tatmin peşinde olmasaydı, bütün stadyumlardan önce alacaktı Arena'da büyük Galatasaray Taraftarının tüylerini diken diken eden CEHENNEM namını. Tarihin en kötü takımıyla, en berbat sezonunda apar topar taşıdılar bizi daha Aslan olamamış, Seyrantepe'ye. Yarım sezon 15.000 kişi olan taraftarı, bellli belirsiz 15-2000 kişiyle takviye yoluna gittiler. Gel kim olursan gel, kombineni al, sığır gibi maç seyret. Halbu ki takım kurmaktan çok daha zordur taraftarı kurmak. Biz o 15.000 öncü birliği, en kemik, en aktif, taraftar taburunu oluşturabilmek için ne maçlar, ne savaşlar verdik. Sen bastır parayı, caf caflı koltuklarda Galatasaray'ı seyret adına taraftar densin. Aslantepe'ye zebani diksen gelenleri korkutsa, aşağıdan su sıksan, metro da sabaha kadar nefessiz bıraksan, geçen seneden daha kötü bir takım kursan, Tınaz Tırpan'ı hoca olarak getirsen bile o 15.000 kişi o tribünlerde olacaktır. İş  nitelikli diğer 30.000 kişinin seçimidir.

Olmazdı, o takımın futbolcuları o stadyumda Galatasaray formasıyla çıkamazdı. Çıktılar en ufak bir katkı yapamadan, tek bir taraftar daha yaratamadan kaybolup gittiler. Beklenecekti, başında Terim'in olacağı bir takım beklenecekti. Yeni bir gaz yeni bir ivmeyle o yiğit 15.000 kişinin harmanlayacağı bir 30.000 kişi daha bulunacaktı. Bize kalsa yapardık, bize kalsa en az 5 sınavdan geçirirdik kart alacakları. Gerekirse yine 15.000 kişiyle oynardık, ama taraftar olmayanı o muhteşem mabede sokmazdık.

Taraftar denince, içinde bulunmaktan onur duyduğum ilkeli ve gönüllü birlik gelir aklıma. Forma seyretmeye giden, tabelaya asla bakmayan, yenilmemek için önlem almayan, en umutsuz anlarda bile asla pes etmeyen, yenildiğinde, yenen takımı anasından doğduğuna pişman eden bir büyük takımın taraftarıyım ben. Muslera'nın kurtaracağı penaltıyı seyretmeye gitmem ben, ağlaya ağlaya, küfür ede ede takıma koyduğumuz Semih Kaya'nın yatarak top kesmesini de, Ufo'nun fuleli saçlarını savura savura topu ön cephelere götürmesini de. Ligin sıradan bir takımına karşı bile bariz bir üstünlük kuramayan, lanet olası 3 puan peşinde olan, 2. bir golcüyü sahaya süremeyen takımı da. Kendisi coşan ardından taraftarı coşturan futbolcular arıyorum. Sezon başında gelen yabancı futbolcuların Melo dahil hiç birini tanımıyordum. Yani beni Galatasaray kombine satıcısının masasına koşturacak bir futbolcu yoktu. Yine yok, şu geçen fasa fiso maçlarında da Melo oldu biraz. Onu da dedim ya ben Fenerbahçe maçında seyredeceğim olanca coşkumla.

Arena dolmuyor, dolmaz. Ne biletler pahalı diye, ne ulaşım sorunu var diye değil. Takımda büyük futbolcu yok diye dolmaz. Bir Lincoln, bir Hagi, hatta bir Misimoviç olsa şimdikinden en az 5.000 kişi daha fazla taraftar olurdu. Turgay Şeren 10 çocuğu Galatasaraylı yapabilir, ama  Metin Oktay doğan bütün çocuklara metin ismi koydurur. Hiç kimse çocuğuna Simoviç adını koymadı, ama hepimizin oğlunun adı bir zamanlar Prekazi'ydi. Elmander belki çok büyük futbolcudur, ama son senelerde doğan küçük Galatasaraylı çocukların adı Baros'dur.

Biz zaten vardık,15-2000 Galatasaraylı, yarın Fenerbahçe maçında bize ilave 30.000 kişi daha gelecek. Kaçının taraftar kalacağını göreceğiz. Taraftarı çoğaltan alınan kupalardan çok, büyük futbolcularıdır. En azından ben bu sene Arda gitmeseydi, tribünlerde olacaktım yine de. Taraftarlık için yaşım geçti, eskisi gibi bağıramıyorum, sevinemiyor, üzülemiyorum. son senelerde 2 futbolcu beni maçlardan soğuttu. Takımın büyük futbolcusu olmadığı için de sıradan maçlara gidemiyorum. Başta dedim ben bunlara maç diye bakmıyorum. Real Madrid'e geçiren formayı, Mersin'e bile geçirmesi garanti olmayan formayla değiştiler, Her sene Milan'a geçirdik diye bağıranları, Gaziantep'e yenilirken Arena'da hakeme küfür ettirdiler.

Fırtına yaklaşıyor, Fener maçı ben o maça kadar izinliyim. O maçtan sonra da izine çıkacağım. Kadıköy'deki Fener maçına kadar. Fenerbahçe maçında Hagi'yi bekliyorum. Ekstra bir taraftar motivasyonu sağlanır, maç hafta içi, saat erken, Nevizade yasak, hava muhtemelen kötü. Yani bir Anamaç için ev sahibi takım adına işler iyi gitmiyor. Yapılacak iş o maça gelecek diğer 30.000 kişiyi iyi seçmek. Ben derim ki hepimiz başka şehirlerden azılı Galatasaray taraftarı avına çıkalım. Kendi payıma 2 kişi getiriyorum Kayseri'den, Parken'e götürdüğüm  adam ve o maça götürmediği için 2 sene babasıyla konuşmayan oğlu.

Arena'nın cehennem olmak için Sami Yen gibi senelerce beklemesini istemiyorsanız paçaları sıvayın. İstanbul dışındaki deli taraftarlar size de lafım. Birilerine ulaşın en az bizim gibi taraftarsanız ne yapın yapın maça gelin. Gelenler işin keyif tarafını başka maça saklasınlar, maça erken girsinler. Mutlaka ilan edilecek olan parçalı formayla maça gelsinler. Uyarına gelirse ufaktan da çakır keyif olsunlar. Maçın başlama vuruşuyla birlikte sahaya çöksünler. Görceksiniz, böyle bir ortamdan hiç bir takım sağ selamet çıkamayacak. Derdim o maçta Fenerbahçe'nin sağ selamet çıkamamasından çok, taraftar parametresini en az 40.000 kişilere çıkartmak.

Şanlı şerefli geçmişimiz asla tükenmeyecek. Çok daha beter sezonlar geçirsek bile Galatasaray büyümeye devam edecektir. Geçse de yolumuz bazen bozkırlardan, adımız Galatasaray olduğu sürece zaferlere çıkacak bütün yollar.

Bayramınızı olanca coşkumla kutlar, yolunuzun ve bahtınızın tuttuğunuz takımla özdeşleşmesini gönülden dilerim.    

5 Kas 2011

Güzel Futbol Yasak; Galatasaray 0- Mersin 0

MAÇKOSKOP
KADRO:
Muslera
5
Abooo
7
Ufo
5
Semih
10
Hakan
6
Selçuk
-2
Melo
4
Kazım
-3
Sabri
-4
Riera
-7
Elmander
-3

ZURNANIN ZIRT DEDİĞİ AN:
-Muslera’nın aptalca yaptığı penaltıyı, mükemmel bir kaleci kurtarışıyla kurtardığı an.
VARİL:
Riera;
Artık kesin hüküm verebiliriz. Bu kadar kolay bir rakibe karşı, takım istim üstündeyken, cillop gibi sahaya rağmen bu futbolu oynayan bir adam  futbolcu olamaz. Büyük bir kazık yenmiştir, yeri kulübe değil tribün bile olmaz. Yolda görsem girişirim.
-
GLADYATÖR:
-Semih Kaya; Uzun yıllardır sahanın yıldızının stoper mevkisinde birisinin olmasını görmemiştim. Kendisini dikkatle izledim, Emre Aşık’ı seyreder gibiydim. Kendisini bu kadar sene oynatmayanlara lafım yok, onlar bu işi elbet bizden iyi biliyorlar! Yani bok biliyorlar.
BOROZANCI:
-Fırat Aydınus; Türkiye’de tek geçtiğim, gelmiş geçmiş en büyük hakemdir. Geçen sene bizi Fener maçında yakmasına rağmen güvenim tamdır. Yönettiği maçın bu kadar kötü olması, futbolcuların ve Hocaların kusurudur. Verdiği ve vermediği penaltılarda sapına kadar haklıdır. Golsüz geçen bir Fırat Aydınus maçının ilk defa olduğuna bahse girerim.
BİR SORU – BİR CEVAP:
-Arena ne zaman tıklım tıklım olacak?
Bu gidişle olmayacak, takımın özel seyircisi olan, büyük futbolcusu yok. İyi futbol oynanacağının garantisi yok. Özellikle ben gündüz vakti stadın oralarda olmama rağmen maça gitmedim. Benim gibi birini bile maça götüremiyorlarsa bu stat dolmaz. Bu futbolla, bu kadar seyirci çok bile.
İMPARATOR:
Takımı iki maç üst üste iyi futbol oynatamayacak gibi görünüyor. Milli takım futbolcularının kötü oynaması belki de maçı düşünüyor olmalarından kaynaklandı. Şu dandik maça bile ilerde tek başına Elmander’le oynamasına aklım ermiyor. Koca bir ilk yarıyı heba etti.
-
ORDAKİLER:
Galatasaray tribünlerinin en aktif, en dinamik, en kemik taburu maçlardan önce Nevizade’de demlenir. Bu kez maalesef demlenememiştir. Başbakan’ın şerefine kadeh kaldıran taraftarı sokağa almamışlardır. Beyaz ehramlı hacıları Mekke’ye almamakla aynı şeydir. Bu kararı alanların taşaklarının kaç okka geldiğini Fenerbahçe maçının olduğu gün anlayacağız. Ordayım, delikanlı olan varsa bana içirmesin.
-
ANALİZ:
-Takımın belki de son 10 sene içinde ilk defa sıfır kazmayla sahaya çıktı. Dizilişe baktığımda en azından benim başlama düdüğünden önce saldırıya geçebileceğim kimse yoktu. Dolayısıyla çimleri gıcır gıcır olmuş Arena’da bu takımdan iyi futbol bekliyordum ne yalan söyleyeyim. Ne var ki dakikaları sayarken, tek bir hücum, tek bir şut, pozisyon göremezken umudu çabuk kestiğime de inanın.

İlk yarı bittiğinde benim televizyon Semih Kaya’dan başka hiçbir Galatasaraylıyı topa dokunurken göstermedi. Ya da ben kısmi körlük falan geçirdim. Topa ayağını sürmedi dediğim en az 7 futbolcu vardı sanki. Semih Kaya dedik te, kenarda ve tribünde oturan kazmaların yüzünü düşürdüğünü büyük bir gururla izledim. Sezon başında azıcık yazdıklarımızı okusalardı, 3 gün sonra oynanacak kader maçında ulus takımın stoperi kesinlikle Semih Kaya olurdu. Yüzümü kara çıkartmadığın, tükürdüğümü yalatmadığın için teşekkürler mavi gözlü çocuk.

Bu kadar güzel bir sahada, futbol için mükemmel bir havada, Arena’da bu kadar kötü futbol oynamak için acaba ne gibi bir idman yapılıyor Florya’da çok merak ediyorum. Ölünün bile çıkıp top oynaması gerekirken şu kepazeliğe bak. 2 hafta önce sahanın yıldızı olarak atılan kaptan, 2 hafta sonra aslan kesilmesi gerekirken hayatının en kötü futbollarından birini oynadı. Ne denge var, ne istikrar, 2 maç üst üste iyi oynasa şimdiye kadar çoktan büyük bir Avrupa takımına yolcu olurdu.

İkinci yarıya başlayan diğer kaptana ben saygılarını sunuyorum. İki Riera, üç Kazım’ı şort cebinden çıkartır. Taraftar son senelerde ekürileri salaklar yüzünden fena saldırmıştı, bundan sonra takımın bankosu olur. Yürü kaptan forma senin.

Elmander bugün kendisine gelen kısır gol pozisyonlarını değerlendiremedi. Aman aman gol pozisyonu da yoktu Galatasaray adına. Bir iki kaçırdığına pozisyon demem ben. Öyle hışım gibi, bilinçli atak sonucu, kodumu oturtacak bir pozisyonumuz yoktu. Muslera’nın yaptırdığı Aykut penaltısını, Muslera kurtarışıyla bertaraf ederek homurdanmaların önüne şimdilik set çekti. Abartacak bir şey yok, bu adam kurtarış kalecisi önden penaltı dahil kolay kolay şuttan gol falan yemez. Topu oyuna kısa yoldan pasla oyuna sokana kadar hakkında pek olumlu yazmayacağım.

Fener puan kaybettiğinde bizim kaybedişimiz bir klasik oldu sanki. Doğal motivasyon olması gerekirken maçın başı sanki maç değilmiş gibi umursamaz bir havada geçti. Aslı tam bir hatalı hoca tercihi bana göre. Ben olsam maçın başında sanki son 10 dakika kalmış gibi saldırırım. Golü bulursam, sanki atmamış gibi saldırmaya devam ederim. Bulamamışsam kendi kaleme korner atarım. Bilerek belki gol bile yerim. Takımı motive etmenin yolu bu sene gol yemekten geçiyor galiba.

Mersin, tek puan için oyunu çirkinleştiren bir futbol oynamadı. Penaltı ile birlikte inanılmaz bir golü kaçıranlar da onlardı. Galibiyet haklarıydı demeyeceğim, keşke o penaltı gol olsaydı. Bizim olmasa bile kesin onların dengesi değişirdi.

Maça gitseydim, kesin çok pişman olacaktım. Kaybedilen 2 puanın yanında Galatasaray’ın kazandığı uzun yıllar oynayacak bir stoperdi. 5 maç üst üste oynasın bundan sonra bu takımdan kendisini kimse kesemez. Son cümlem de şu olsun takıma iddia da artı 7 oynadım. Bu güne kadar oynadığım maçlarda gelen bozulmadı. Galatasaray’dan para kazanmak bana haram.

1 Kas 2011

Futbola Lanet Ettirenler!; Semih Kaya

Yolda görsem tanımam, Kartallıyım ya, denk geldim 2 maçını seyrettim. Hatta birine sonradan girdim. Adettendir, sordum yandakilere. Kimdir bu adam? bizde yalan çok, Galatasaray'a aldıralım. falan dedim. Dediler ki adam zaten Galatatasaraylı, bizde kiralık. O anlarda bendeniz bizde ki 76 numaralı oyuncuya küfür etmekle geçiriyorum futbol severlik, pardon Galatasaray taraftarlığı hayatımı. Yıllar önce aynı yerden, aynı takımda aynı bölgede seyretmiştim 76 numaralı Galatasaray formasının içindeki yaratığı. Futbol garip oyun derler ya ulamalar, garip falan değil, Dünyanın en kolay, herkesin oynayabileceği bir oyun işte o kadar.

Bu sezon ilk defa Galatasaray maçı seyretmedim. Kadroyu gördüğümde 76 numaralı sümüklünün, 5 numaralı kazmanın yerine Semih Kaya ismini gördüğümde hem futboldan, hem hocadan bir kez daha nefret ettim. Maçı seyretmemeye karar verdim. Demek cam Gökhan, kırılmasa, 76 numara, belini döndürebilip  o çalımı yemiş olsa da Galatasaray'ın bir gol daha yemesi pahasına adamı yaka paşa aşağı indirmese,Kayseri maçını boş ver, biz Semih Kaya'yı hiç bir Galatasaray maçında göremeyeceğiz. Nasıl oynadı bilmiyorum, Galatasaray'ın kazandığını 2 saat sonra öğrendim. Bir tek şeyden emindim, 2 senedir bizde oynayan stoperlerden hiç kimse daha kötü oynayamaz. Muhtemelen Semih veya başkası hiç fark etmez Ufo ustanın yanında taraftarın göz bebeği olur.

Evet, yıllar önce Galatasaray tarihinin o zamanki en büyük maçına 18 yaşında aynı yerde Bülent Korkmaz'ı oynatmışlardı. Gün oldu devran döndü o çocuk Galatasaray'a hoca oldu. Galatasaray, tarihinin en kolay Avrupa kupası maçlarından birini oynadı o çocuğun kumandasında. 2. Avrupa Kupası, 1. sinden çok daha yakın ve kolaydı. Stoperler yine böyle bir durumda hepten  iptal olmuşlardı. Aynı çocuk Semih'i oynatma cesaretini gösterememişti de Kewell'i oynatmıştı. Küçük Bülent'ti namı hep küçük kalacaktı.

Oysaki Bu hafta Galatasaray kulübesinde Büyük Grande vardı. Utanmadan ben Semih Kaya'ya güvendim göndermedim dedi. Ben Terim'i tanımamışım, benim tanığım bildiğim Fatih, mecbur kaldığı için değil, elinde 10 stoper varken oynatırdı Semih'i. İsterdim ki bu maçta Semih'i oynatmasın, iki kazma hazır olduğunda Semih'i oynatsın. Ne gezer, bizim bildiğimiz, sevdiğimiz futbol öleli, gebereli yıllar geçmiş. Yazıklar olsun.

Arsenal'e penaltı atmaya gönderdiği adamları tekrar yad edelim. Takımın sağ bekine, stoperine, solbekine penaltı attırdı. İhtiyaç olsaydı son penaltıyı da diğer sağ bek Capone atacaktı. O takımın hocasının, son maça çıkan Galatasarayın hocası olduğuna beni kimse inandıramaz. O takımın kalecisinin, şimdi her topu şişiren, degaj yapan Galatasaray kalecisinin hocası olduğuna da elbette.

Semih Kaya; Kardeş, kusura bakma seni tanımıyorum, başta dedim yolda görsem tanımam. Son Galatasaray maçına çıkmışsın, nasıl oynadın bilmem, gol yemediğimize göre Grande seni bir kez daha oynatır, yani kelebek misali, Galatasaray bir gol yiyene kadar senin ömrün. Akbabalar hata yapmanı bekliyor. Senin yerinde ben olsam bu ortamda oynayabileceğim en kötü futbolu oynarım. Bunu saymıyorum, seni bu şebeke yine tribüne gönderir. Hiç bir şey değişmez, su yolunu bulur. Başka bir platformda, başka bir ortamda bekliyorum yolunu, şimdi değil. 5 numaralı Galatasaray forması kazmalara tapuludur.

Hiç beklemediğim bir anda, zorunluluktan, Galatasaray tarihinin en iğrenç iki beki oynayamayacak olduğu için seni sahaya sürdüler ya, futbola bir kere daha  lanet ettim. Ortalama bir taraftarın bildiğinden hiç bir fazla bilgisi olmayanların imparatorluğundan da.

28 Eki 2011

Bu Son Servet Çetin Yazısıdır.

Son defa hakkında yazı yazıp kendisini naftalinliyorum. Benim için artık yok hükmündedir. Bundan sonra istediği kadar bu takımda oynayabilir, istediği kadar gol yedirebilir, isterse Dünya'nın en büyük stoperi olabilir, atacağı gollerle Galatasaray'ı Avrupa Şampiyonu yapabilir. Benim tuttuğum takımın futbolcusu değildir artık. Onun oynadığı takımın taraftarı değilim ben. Kendisini saymıyorum, adını bile anmıyorum. Bundan sonra oynayacağı bütün maçların notu 10 dur artık benim dükkanda.
 
Atılarak, takımı eksik bıraktığı için değil kendisine nefretim. Hakkında onlarca yazı yazmışım, görüşümü bir kez daha yazıp kafa ütülemeyeceğim. Söylediklerimizin doğru çıkmasıyla duymamız gereken gurur, takımın yenilmesiyle üzüntüye dönüşüyor. Kendisi tam 7 tane hocanın mezar kazıcılığını yaptı. Açın üşenmeyin bakın, 7 hocanın da Galatasaray'ın başında çıktığı son maçların stoperi Servet'ti. Ligin son maçına Galatasaray Servet'le çıkarsa bakın göreceksiniz o maç en iyimser ihtimalle playofflara kalma maçı olur. Eğer şike soruşturmalarından bir halt çıkıp ta leşe konamazsak, İddia ediyorum son maça Gökhan'la Servet'le çıkarsak Avrupa Liginde oynayabilirsek öpüp başımıza koyalım.

1.3.89 tarihinde, Monaco'ya karşı Fransa'da Şampiyon Kulüpler Kupasında çeyrek final maçına çıktık. Mustafa Denizli 18 yaşındaki Bülent Korkmaz'ı oynattı. Çocuk tir tir titrerken Papaz Erhan Korkma ben varım diye cesaret verdi. Bu kadar mı korkak takım olduk biz şu geçen yıllarda. Stopersiz savunmasız oynasan ne olacak? Koskoca Galatasaray'ın savunma futbolcusu mu olur? Nereyi kimle niçin savunuyoruz? Ben anlamam kardeşim futboldan elimdeki 30 adamdan en iyi 11 kişiyi çıkartır oynatırım. Mahalle maçlarını hatırlayın eski fosilleri. Diyelim ki 7 şer kişilik maç var. Mahallenin en iyi 7 kişisi çıkar oynar. Top rakipteyken her kes bek, top sendeyken herkes forvet. Ee iş milyon dolarlarla hesaplanınca şekil başka mı olacak? Bek oyuncusu diye illaki bir kazma mı istihdam edilecek?  Geçin bunları kardeşim, takımda 10 Hagi varsa 10 uda aynı anda oynayacak. 10 Sergen varsa 10 u da banko sahada olacak. Yorulan beke geçer dinlenir. Şu soruyu sormanın vaktidir? Misal hiç oynamamış Yekta'mı daha iyi oyuncudur, Servet'mi? Yekta diyenler için yine soruyorum o zaman niye Servet tercih edilir? Koyarsın beke Yekta'yı gelene geçene vur dersin vurur. Barcelona  neden büyük takım? Savunma futbolcusu olmadığı için büyük. Büyük takımın savunma futbolcusu olmaz. Büyük takımın savunacağı hiç bir şeyi de yoktur. Servet'in Gökhan'ın oynadığı takım büyük takım değildir.

Servet'i ilk defa kırmızı görerek oyundan çıkarken gördünüz değil mi? Takımın yarısı itirazdan sarı kart görürken kendisi sanki olayın tamamen dışındaymış gibi hiç umursamadı bile. Son adam değilmiş, haksız atılmış. Ne haksızı çocuklar, adam ayıklamış gidiyordu işte. Atılarak olmayan gururunu kurtardı aklı sıra. Yoksa o kalas belini döndürene kadar maymun olmuştu zaten.

Lafımın çoğu da Grande'ye aslında. Şu Galatasaray'ı, Arena'da Servet'e muhtaç etti ya yazıklar olsun. yüzlerce maç oynamış, yüzlerce maça komuta etmiş bir hocanın çıkardığı takıma inanası gelmiyor taraftarın. nasıl  bir piyango ise Melo'yu bulmuşlar, onun dışında maça gitmeyi tercih sebebi yaptıracak tek futbolcu yok. Ama kimisini, en azından beni Gökhan'ı, Servet'i seyredeceğime biletim, yerim olsa bile maça gitmem daha iyi dedirten sürüyle futbolcu var takımda. Çok mu zor? Ufo Usta'nın yanına koy gencecik bir çocuğu, arkasına ver 30.000 Galatasaraylıyı, çek kalecinin kulağını topa degaj yapmasın, kaleyi de kimse savunmasın. Gerisi maçtır, iyi oynayacağın garantidir, sonuç 3 ihtimallidir. Diğer 25.000 kişi maça gelebilmek için yarışacaktır göreceksin. İstersen her maç yenil ben tribünlerde olacağım.

Sıçan gibi takım seyretmekten bıktık. Bir gol atarsa gerisi gelmiyor, bir gol yeseler panik halindeler, bir adam atılsa her hangi bir büyük takım refleksi yok. Geride kalanlar % 10 daha fazla koşsa eksik hissedilmez. Lucescu 7 kişiyle Kadıköy'de korkmadı, beraberliği kovaladı. Sen de korkma Terim. Mecbur kaldığın için değil, kötü futbolcu olukları için çıkart şu kazmaları takımdan. Eğer çıkartmazsan bu kazmaların nereyi kazacağını çok yakında sen de göreceksin. 8. Hoca sen olma İmparatore, sana yakışmaz.

27 Eki 2011

Servet'in İhaneti; Galatasaray 2- Gaziantep 4


MAÇKOSKOP
KADRO:
Muslera
-4
Sabri
7
Ufo
2
Servet-Gökhan-Ceyhun-Aboo-Melo
-5
Balta(kelime manasında)
-4
Selçuk
-2
Melo
6
Kazım-Abooooo
-7
Engin
5
Elmander
9
Riera
-9

ZURNANIN ZIRT DEDİĞİ AN:
-Gökhan’ın sakatlandığı an; Üst üste bu kadar maçı kaldıramayan kazma bünye yerini sümüklüye teslim etti. Esas zurna Servet’in atılmasıyla öttü. Servet’i oynatan mezarını kazar felsefesi bir kere daha haklı çıktı.

VARİL:
-Riera; Aslında Aboo ile başa baş gitmesi lazımdı. Dünya Şampiyonu ülkeden gelen forveti Galatasaray’a kim aldırmışsa 12 parmak bağırsağına kına yaksın. Aydın Yılmaz’ın saçının yelesi bile etmez. Tiksiniyorum kendisinden de oynadığı futboldan da.

GLADYATÖR:
Elmander; Sahada bugün oynamadı savaştı.
-
BOROZANCI:
Hakemin adını bilmiyorum. Hakem değil aslında ama tek hatası Selçuk’a ikinci sarı karttan 3. Kırmızıyı çıkarmamasıdır. Yan hakeminin kurbanı oldu. İki kırmızıya yan hakem sebep oldu. Ne yapsın adam yan hakem Sabri’ye faul verdi, Servet’e faul kaldırdı. Hakem de son adamdan ve aşırı itirazdan attı.  
-
BİR SORU – BİR CEVAP:
Balta stoperlerden kurtulduk mu?
Evet, eğrisi doğrusuna denk geldi, futbol tanrıları bir kere daha Fatih Terim’e kıyak yaptı. Uzak ara süper ligin en kötü iki stoperi birden iptal oldu. Fatih’e kalsa Gökhan sakatlanana kadar idare ediyordu, olmazsa sümüklü Servet’in kıçı ne güne duruyordu, sürerdi sahaya onlar da daha önceki 7 hocayı olduğu gibi kendisini de yolcu ederlerdi.   
-
İMPARATOR:
Grande en berbat performansını gösterdi. Sakatlıktan yeni çıkmış iki futbolcuyu tarla gibi sahaya yeniden sürdü. Bu kadar güzel stadın bu kadar kötü zemini olması ne kadar manidar. Stoperde oynamayan futbolcu kalmadı bu maçta. Golü yiyene kadar geçen haftaki maç dahil en iğrenç futbolunu oynattı. Bunca maça kumanda etmiş Terim’in iki maçta organize atakla tek gol pozisyonu bulamaması çok yazık.  
-
ORDAKİLER:
Son yılların en büyük taraftarı tribündeydi. 7 kişiyle bile(Aboo ve Reira zaten yoktu) maçı alacaklardı nerdeyse ama yan hakem bırakmadı.
-
ANALİZ:
-Maça giriş biletim vardı, gitmedim. Takımda Başkanımızın dediği gibi beni heyecanlandıracak tek futbolcu yok. Hadi ben taraftarım, elimden bir şey gelmiyor, koskoca Galatasaray başkanı  kendisini bile heyecanlandıracak bir futbolcu alamamışsa yazıklar olsun. Koskoca Galatasaray’da tek bir futbolcu var Melo, tek bir de Galatasaraylı var Sabri.

Dünyanın parası verilerek yapılan stadyumun zemini 30 sene önceki zeminlere benziyor. Bir futbolcu alınacağına 1000  bahçevan alsalar çok daha iyi olacak. Burada son oynanan maçta 2 gazi verilmişti, 15 günü revirde geçirdiler, sanki adam kalmadı bir baktık aynı cephede yeniden sahadalar. 5. Sınıf hocalar ne yapıyorsa Terim’de yanısını yapıyor. Bala şansa yenmişse aynı takımla oynuyor, çok iyi oynayıp da yenememişse takımı değiştiriyor. Hoş geçen hafta rezalet oynamışlardı, ne fark ederdi iyi oynasa da Kazım’ına ve şapkadan yeni çıkardığı Engin’ine formayı verecekti. Bu motivasyonla Aydın nasıl oynayacaktı? Zaten eti ne budu ne?

Gol atılsa ayrı, yense ayrı bir panik hali var kenar yönetiminin. Beleş bir gol attılar, maçın bitimine 85 dakika varken yatmaya kalktılar. Tınaz Tırpan’dan, Bülent Korkmaz’dan ne farkın var o zaman Hocam? Biz 10 sene önına atmace başka Hocamı seyrettik? Koskoca Arsenal’e 10 kişi saldıran sen değimliydin? Kendi sahanda Elmander’i ateşin içine tek başına atmak neyin nesi? Gökhan’ın bu maça kadar sakatlanması zaten mucize, kenarda sümkürerek Gökhan’ın sakatlanmasını bekleyen haini sen nasıl fark edemezsin? Senelerdir izlemedin mi bu kazma kaç hoca yedi saymadın mı? Servet atıldıktan sonra sırasıyla, Melo , Abooo, Ceyhun’u oynattın çok önemli sanki o bölge? Adam bulamadın, Hasan’ı, Ümit Davala’yı oynatsan inan daha iyi oynarlardı.
Dünya Şampiyonu İspanya’nın futbolcusu Arda’nın yerine transfer edilmiş, günah be hocam Culio’ya. Sadece Hagi getirdi diye kılıç çektiğin adamın yerine oynattığın futbolcuya bak. Ya Aboooo’ya ne diyelim? Bir futbolcu bu kadar  mı çuvala benzer. Ne oynar bu adam, bir kaleye geçir bakalım belki orada iyidir. Ben anlayamadım Aboo’nun hangi mevki adamı olduğunu. İş müracaatlarında sorarlar, ne iş yaparsın diye? Ne iş olsa yaparım der iş arayan. Aynı hesap Aboo jokermiş, nerde koysan orda oynarmış. Oynuyor nereye gönderseler orada dikiliyor. Mustafa Sarp gitmeseydi bari de küfür etseydik. Buna ha şimdi oynar diye, ha çok para verildi diye, ha Arsenal’den gelmiş diye, ha ırkçılık diye küfür de edemiyoruz. Bu kadar kuvvetsiz zenci futbolcu mu olur be? Gelen gideni aratırmış hesabı Nonda’yı bile arar oldum.

Kaleciden verim alınmak isteniyorsa Aykut’un takımdan kovulması gerekiyor. Ne kadar çok parası varmış bu takımın ya. Her maç sırayla Ufuk ve Aykut’u görüyoruz kulübede. Biz onları gördükçe bu iki şanslı kalecinin cinleri perileri ne ya ar eder kaleye geçirir bunları. Muslera 4 gol yediği için değil geldiğinden beri ilk defa benden küfür yedi. Bir kere bile topu oyuna elle sokmadı. Taffarel’in kenarda oturduğuna da inanmıyorum ben. Hayatında tek bir pozisyonda bile topu şişirmeyen Taffarel’in gözü önünde topu gelişi güzel oyuna sokan kaleciyi içime sindiremiyorum.

Ya biz bir bok bilmiyoruz, ya başımızdakileri gözümüzde fazla büyütüyoruz. 10 futbolcu alınıyor, içinden 2 si iyi çıkıyor. 8 i fosil olmuş. Çok büyük futbol oynamış Selçuk’u izliyoruz uçuruma gidiyor. Net bir aşağı ivmeyle her maç daha kötü oynuyor. Yakında Hasan Şaş’la kenarda sohbete oturur.

Bu maçın tek hayrı her iki  kazma stoperin 5 dakika arayla en azından 1-2 maçlığına iptal oluşu. Ben artık son 5 senede Galatasaray amentüsünü yazdım. Servet’i oynatan hoca kendi mezarını kazar. Servet’i oynatan hocaya hoca demem. Bakın göreceksiniz önümüzdeki maç oraya mecburiyetten koyacağı yeni biri olursa o kim olursa olsun takımın stoperi olarak kalacak.

Çok kötü geçen yıllardan sonra insan kendini kandırıyor, umutlanıyor. Bir kere daha gördük ki  değişen hiçbir şey yok. Kaleci topu şişirerek oyuna soktuğu, kazma stoperlerin savunmayı oluşturduğu, tek forvetle oynandığı, gol atınca yatıldığı, yenildiğinde eyvah çekildiği sürece iyi oyun seyretmek hayal.

Hakem konusunda taraftarla belki ayrı düşünüyorum o yüzden yazayım. Maçın hakemi bir kere hakem falan değil. Verdiği can alıcı kararlar yan hakemin ısrarı üzerine verildi. Gerek Servet’in, gerekse Sabri’nin atıldığı pozisyonlarda kararı yan hakem verdi. Hakem yiyicileri zavallıyı yiyecekler şimdi. Ben bir tek şey bilirim, hakem ne kadar kötü olursa olsun, sen büyük takımsan hakemi de yenmelisin, 9 kişi kalsan bile.

Maç eski futbolcularımız Eken kardeşlere adanmış, ben de Elmander’e adıyorum. Sabri’yle beraber dövüştükleri için. Sabri, Melo, Ufo, Elmander'in dışı palavra, kulübe dahil.  

21 Eki 2011

Hakem Galip; Antalyaspor 0- Galatasaray 0


MAÇKOSKOP
KADRO:
Muslera
6
Sabri
5
Gökhan
5
Ufo
7
Hakan
4.5
Selçuk
1
Melo
5.5
Abaue
-4
Aydın
-2
Baros-Riera toplamı
0
Elmander
2

ZURNANIN ZIRT DEDİĞİ AN:
-Emekli Baros’un çıkıp, kolpaçino Riera’nın oyuna dahil olduğu 2. Yarı. Zaten kötü giden maçtaki hücum gücünü potansiyel olarak daha da düşürülmesine neden oldu.

VARİL:
Abaue; Böyle giderse varil rekorunu kıracak gibi. Gibisi fazla, en az 10 kilo fazlası var, o cüsseyle dokunduklarında kendisini yere bırakıyor. Galatasaray futbolcusu değil.

GLADYATÖR:
-Ufo; Popescu’dan varyeteler izledik. Sezonun en kötü maçında bile kendisinin ne kadar büyük bir futbolcu olduğunu bir kere daha gösterdi. Tek başına oynasa bile sonuç değişmezdi. Bütün Antalya forveti üstüne gelse baş edecek görüntüsü vardı.

BOROZANCI:
-Yunus Yıldırım; Hakemler hakkında hiçbir şey yazmam genelde. Seyrettiğim en aşağılık hakem performansı gösterdi. Saymadım ama faul rekoru kırıldı her halde. Maçın kötü olmasının 2 numaralı sorumlusuydu. 1. Numaralı elbette Mehmet Özdilek’ti. Yan hakemi Melo'nun tek pozisyonunda ofsaytı tespit edemedi, iyi ki gol olmamış. Hadi onu görmedi, Deniz Riera'ya ince bir tekme atıp feryat figan yere düşüyor. Elini ağzına kapatarak Riera'ya sarı kart aldırıyor. Ne göz varmış?

BİR SORU – BİR CEVAP:
Şu ana kadar, ligin  en kötü takımı ve en kötü hocası kim?
Tartışmasız ligin en kötü takımı Antalyaspor ve ligin en kötü hocası Ziya Doğan dahil, Mehmet Özdilek’tir. Alsın 1 puanı başına çalsın. Ligte kalmasına umarım yetmez.
-
İMPARATOR:
Geçen hafta iyi oynayan takımı sakatlıklar dışında değiştirmedi. Baros için serden, ve yardan geçemedi. Oynatmasa Baros’a, oynatsa kendisine yazık. Ligin en kötü takımına karşı oynadığının farkında değildi.  
-
ORDAKİLER:
Orda kimse vardı da ben mi görmedim. Antalya stadı iğrençti, şimdi nisbeten stada benzer bir mezbelelikte bile tribünler boştu. Antalya otellerindeki çalışanlar bile gelse dolması lazımdı. Galatasaraylıların sesini duyurtacak en ufak bir pozisyon yoktu.  
-
ANALİZ:
Maç şehitlerimize saygı, hürmet ve minnetle başladı. Ve öylece de bitti. Belki de iki takım anlaşmış, millet kan ağlarken biz gol atıp, sevinecek miyiz? Diye de düşünmüş olabilirler. Özellikle Selçuk İnan’ı ben çok üzgün gördüm. Televizyon yüzünü gösterdiğinde sanki şehitlerden biri yakımıymış görüntüsü veriyordu. Ben kötü ve isteksiz futbolu ülkedeki vahim, yürekleri dağlayan olaylara bağlıyorum. Gol atsak bile ben sevinmeyecektim.

Hadi bir an için ben yanlış düşünüyorum varsayalım ve maç için gördüklerimizi yazalım. Geçen sene maç seyretmemiş olsaydım, Galatasaray’ın bu kadar kötü oynadığını görmedim diyebilirdim. Hakkını yemeyeceğim takımın, kötü oynamasının sebebi hakem ve Antalyaspor’du. Şu lanet olası 1 puanı alabilmek için futbolu kurşuna dizer bu Mehmet denen hoca. Onun içindir ki, kendisinden çok daha kötü futbolcu olan Ertuğrul haca olur, kendisinin yöneteceği en büyük takım da ancak Antalya olur.

Takımın banko oyuncuları 1-2 maçlık hafif sakatlık geçirdiğinde ben ironik olarak memnun olurum. Yerlerine oynayanlar için bulunmaz şanstır böyle durumlar. Abaue için çok erken yorumumu vermiştim, acaba mı? Diye bu maçta bir medet bekledim. Bu kadar kötü bir takıma karşı bu oyunu oynayan adamım benim takımımda yeri yok. Abbas olarak kadroyu işgal eder bu maçtan sonra. Ben erken bıraktım, yok hükmündedir. Diğer medet beklenen yaratık Aydın Yılmaz’a ne demeli. Bir son dakika gölü bir futbolcuyu bu kadar mı taşır? Her halde 10 hoca bugün yarın diye kafayı yedi Aydın için. Baros’un geçen hafta takımı ipten alması ve Riera’nın bomba transfer olarak hayatını idame ettirmesiyle bir piyango çıktı kendisine. Kazım’ın yerine bir olası patlama maçında daha ilk 11 deydi. Cillop gibi rakip karşısında. Ligin en kötü bekleri Deniz, Mehmet Eren, Ali’ye karşı hiçbir üstünlük sağlayamadı. Üstelik iyiye doğru ivme kazanmış Sabri’nin önünde, iyi bir zeminde, kötü ve zayıf takıma karşı bile bu kadar oynayabilerek benim gibi olumsuz gamlı baykuş fakat kendisinden umudu hala kesmemiş taraftarı pes ettirdi. Güle güle Aydın Yılmaz, o attığın golü canlı seyretme bahtiyarlığına ulaşan bendeniz umarım bir kez daha seni seyretme bahtsızlığına uğramam.

Milan Baros’a artık Semih şentürk diyebilir ve aynı muameleyi gösterebiliriz. Sonradan oyuna girecek o da maç sıkışmışsa. Elmander’in kötü oynamasının sebebiydi belki de. Çok uyumsuz bir forvet hattımız vardı. Bir çok kere atılan tahmini paslar çok acemice görüntülere yol açtı. Sonradan oyuna girenler de hiçbir katkıda bulunamadılar. Sercan için ben çok umutluydum, çok şeyler bekliyordum. 2 sene önce seyretmemiş olsam basardım fırçayı. Aynı şeyi kendisi içinde yazayım. Bu kadar kötü futbolcuları normalde maymuna çevirmesi lazımdı. Sercan Sercan olsa Ali’ler futbolcu mu sayılırdı bu gece?

Ligin en büyük hocasıyla en kötü hocasının maçıydı. Fatih Terim, kendisine hücum etmeyen, etmeyecek olan bir takıma Muslera yerine diğer iki kalecimizden biri olsaydı yenilmiş olacaktı. Maçın başında cümbür cemaat çullanmasını beklerdim. Maçın 20-25. Dakikalarında kötü oyunun süreceğini hissettiğimde bir gol yememizi çok istedim. Ben hoca olsam böyle kötü takımlara karşı ilk yarım saatte üstünlük sağlayamamışsam kendi kaleme gol atarım. Takım gol yemeden dirilmeyecekti, gol yemediği için de dirilemedi.

Maçın Galatasaraylı için tek olumlu durumu, tek bir pozisyon vermemesiydi. Hal böyle olunca savunma kurgusu kesin olarak bozulmayacak dolayısıyla Servet bir maç daha garanti oynamayacaktı. Servet nefretinin Gökhan Zan’ı bana sevdireceğini biri söyleseydi kavga ederdim. Aman kardeşim sakatlanayım, kırmızı kart alayım da biraz Servet oynasın deme sakın. Böyle iyiyiz, keyfimiz zaten yoktu, ne kadar kötü oynarsanız oynayabilirdiniz, daha fazla keyif kaçıracak haliniz yok ya.

Bu maç sayılmaz, kayıt dışı. Alınan tek puanı da ben yazmıyorum. Mazeretimiz vardı, yaslıydık.

16 Eki 2011

Vamos Bien(iyi Gidiyoruz) Galatasaray 2- Bursaspor 1

MAÇKOSKOP
KADRO:
Muslera
6
Sabri
8
Gökhan
6.5
Ufo
6.5
Hakan
6.5
Selçuk
6
Melo
7
Engin
6.5
Abaue
-3
Elmander
7
Riera
-4

ZURNANIN ZIRT DEDİĞİ AN:
-Sercan’ın yerde sakat oyuncumuz varken topu bilerek taca atmayıp, gelişi güzel abanmasıyla kornere giden topun, Bursaspor’un ilk ve tek tehlikesi olarak kalemize gol olarak girmesi.

VARİL:
-Riera; İddia ediyorum Aydın Yılmaz’dan çok kötü futbolcu. Yabancı hakkını gereksiz işgal ediyor. Bu kadar iyi takımda bu kadar kötü oynadığına göre geçen sene gelseydi, şimdiye kadar odunla döver gönderirdik.

GLADYATÖR:
-Sabri; Sezona çok kötü giren Tommiks, eleştirilen iki Ulusal maç sonrasında bu maç için beklenmiyordu. Sezonun en iyi futbolunu oynadı, Bursaspor sol tarafını mükemmel kapadığı gibi, attığı şut kıl payı gol olmadı. Ne var ki Galatasaray’ın 2. Golünde muhteşem bir ince saz çalışı, kem söz söylemek için fırsat kollayanları epeyce bir maç sayısı süresince püskürttü.

BOROZANCI:
-Hüseyin Göçek; Kendisinin çok kötü yönetimine karşı muhteşem geçen ilk yarı batmış olacak ki, ikinci yarıyı daha kötü yönetti. Penaltıyı vermediği için söylemiyorum, iki net Galatasaray atağında avantajı keserek, bu sene hakemler için ilk defa kötü şeyler yazmama sebep oldu. Sarı kart vermek için futbolcuları kolladı. Ufo’nun eline çarpan top da bana göre penaltıydı.

BİR SORU – BİR CEVAP:
-Sarı Forma?
Çok güzel görünüyordu, özellikle gece maçında taraftar, kırmızı yerine sarı formalarla olsa muhteşem görüntü oluşur.

İMPARATOR:
Grande yavaş yavaş form tutmaya başladı. Galip olan takımı değiştirmeyerek ödüllendirmeye devam etti. Gittikçe üstüne koyacak takım, öyle görünüyor.
-
ORDAKİLER:
Taraftar Arena’nın tamamını dolduramadı bu maçta da. 35.000 kişi vardı ve bu sayı 2 Ali Sami Yen taraftarı demekti. Takıma çok büyük destek verdiler, 2. Golü neredeyse kendileri attılar.  
-
ANALİZ:
Maç sıra dışı dostane başladı. Bir moda defilesine çıkar gibi çıktı takım. Sarı formasıyla, Turgay Şeren’i yad ederek. Sabri görme özürlü vatandaşla sahaya çıktı, maçın başı ciddi bir maçtan çok sanki bir jübile maçı gibiydi. Maç konsantrasyonu bozulmadığı sürece sorun yok, spor dostluk, birlik, dayanışmadır zaten.

Hoca artık takımı ezberletecek gibi görünüyor. Her maça aynı takımla çıkması, çıkan takımın bir birini ezberlemesi her maç güzel futbolun üzerine koyacak. Savunma pozisyon vermedi, kolay kolay da vermez. Taraftarın Servet nefreti, eğriyi doğru yaptı, yerine oynayan Gökhan Zan Servet sakatken banko birkaç maç oynayarak güven tazeledi. Servet antipatisini Gökhan sevgisine dönüştürdü. Maçın başında bariz hata yapmasına rağmen çabuk toparlandı, ve fedakarca kaleyi savundu. Ufo’yla birlikte son senelerde görmediğimiz tandem oluşturdular. Sabri hariç savunma sezon başından beri çok iyiydi, bugün Sabri’de aralarına katıldı ve Abooo çuvalına formayı kaptırmadan 4 lü savunmayı oluşturdular.

Muslera, takıma ve taraftara güven veriyor, eskiden Simoviç zamanı kalemize top gelse de simo’nun uçuşunu seyretsek derdik. Şimdi ben için için kaleye top gelmesini istiyorum. Bir anlık Melo gafletiyle top Bursaspor’lunun kafasına çarpan topu bile nerdeyse kurtaracaktı. Olsun her maç gol yese bile önemli değil, yalnız bu maçta topu oyuna sokuşları iyi değildi. Belki sahanın bozuk zemininde böyle karar aldılar, sorun yok.

İlk yarı Galatasaray son yılların en büyük futbolunu oynadı. Muhteşem paslaşmalar ve muhteşem bir gol vardı. Bu sene gollerin çoğu fantastik olacak, takımın takım olduğunu anlamak için gol sevincine bakacaksın. Gol sevinci, golün kimin attığını bile belli etmiyorsa korkma, takım oldun demektir. Kulübe dahil bütün herkes taraftar gibi seviniyor.

Fatih Terim 2000 li yıllardaki gibi hepimizin ezbere sayacağı bir takım peşinde. 3 maç aynı takımla oynadı, sakatlık ve cezalar olmaz ise devam edecek gibi. Yalnız Baros’a da yazık oluyor sanki. Büyük takımın büyük hocasıysa bir formül bulacak, takımın en iyi futbolcularını sahaya sürecek. Ne var ki ileri uçta biri olacaksa ilk adam Elmander olmalı. Elmander kötü gol atma özürlü bir futbolcu, sanki dandik bir gol atarsa saymayacaklarmış gibi bir görüntü veriyor. Ve Hakan Şükür gibi ilerde basıp, topla çıkılmasını engelliyor.

Pitbull, dosta güven düşmana korku saçmaya devam ediyor. Tam bir Galatasaray futbolcusu, seyretmeye doyamıyorum. Hakemler yolunu kesmezse, top rakipteyken Çin setti, bizde iken Fatih’in fedaisi. Özel seyircisi oluştu, taraftarın sevgilisi. Düşünüyorum da 4 ay önce Melo’nun yerine biz Mustafa Sarp’ı seyrediyorduk. Yani lafın gelişi hepimiz küfür ediyorduk. Bizim sinir hastalığımız geçti, orta sahasına bahar geldi takımımızın. Engin Baytar kendisini benim gibi tanımamışlar için piyango bir futbolcu. Hırvatistan Milli maçında orta sahada banko oynar. Ancak sakat gibi sanki. Kasığını tuttuğuna göre devamlılığı olmayacak. Hiçbir maçı tamamlayamaz ama oynadığı süre içinde son sağlıklı nefesi bitene kadar koşacak.   

Abooo, ve Riera’yı ben hiç tutmadım. Bu kadar iyi takımda böyle oynadıklarına bakılırsa, insan Culio’ya, Stancu’ya acıyor. Stancu’yu bilmem ama kesin Culio bundan daha iyi oynardı şimdi. Ama işte içten içe Hagi nefreti vardır Terim’in, onun futbolcusunun iyi olmasını istemez.

İkinci gol gecikti, aynı zamanda Bursa gölü ben geliyorum diye bağırıyordu. Hakem kötü niyetli olsa Ufo’nun eline çarpan topa penaltı çalardı. Kötü niyetli olmadığını anladık ama kötü bir gece geçirdi. Bizim penaltıyı çalamadı, çok düdük çaldı, sarı kart vermek için sanki pozisyonları kolladı. Terim ikinciyi atmak için çok geç kaldı. Bursa 1-0 yenikken bile acelesi yoktu. Onlar da biliyordu ki beraberlik golünü ne kadar geç atarlarsa o kadar iyiydi. Duran toptan gol yemek bizim için çok kötü, üstelik topa en yakın adam da Melo olunca insan daha çok üzülüyor.

Maçın adamı Sabri’ydi, kötü başlayan sezona umarım nokta koymuştur. Sağ bekte yeri iyi, orta sahada macera aratılmasına gerek yok. Yorulmak bilmeyen enerjisini gol varyasyonunu başlatarak süsledi. Bu takım eğer tesadüfen olmaz sa berabere bile kalmaması lazım. Hatta Arena’da berabere kalmak için intihar etmesi lazım, iyi gidiyoruz.