18 Mar 2011

Düşümde Ali Sami Yen'i Gördüm

hayırdır inşallah düşümde ali sami yen'i gördüm.
-kalk gidelim, galatasaray'ın son antrenmanını seyredelim.
dedi, beraber uçtuk florya'ya, hagi antrenmanı bitirdi, herkesi duşa giderken ali sami yen kükredi.
-hepiniz santra yuvarlağının içine toplanın.
insan rüyada başka oluyor, heyecandan titriyordum ve başkan bana dönüp sordu.
-fenerbahçe'nin kadrosu bizden kuvvetli mi?
boynumu büktüm, adnan polat'la yüz yüze geldim,
-maalesef başkanım, kadromuz çok kötü maçtan çoğumuz korkuyoruz.
-bütün yabancı oyuncuları eve gönder.
dedi, isterlerse memleketlerine gitsinler, maçı isterse seyretmesinler, isteyen diskoya bile gidebilir. galatasaray'ı bu hale getirenler, beni rahat uykumdan uyandıranlarla bizden daha iyi bir takımı yenemeyiz. takımdaki yabancı oyuncuların hiç birine güvenmiyorum, onlara galatasaraylılığı öğretmeme imkan yok. onlar için bu maç sıradan bir istatistik maçından öteye gitmez, yenmiş yenilmiş önemi yok, maç başı parasını alır ve bizden ayrıldıktan sonra da türkiye'ye tatile bile gelmezler. oysa ki biz maça değil tarih yazmaya çıkıyoruz. biz bugün maç değil, başka bir şey yapacağız ve bana kadromuzdaki yabancı futbolcuların hiç bir faydası olmaz.
yapmasak başkan, duman oluruz diyecektim ki, kükremeye devam etti. mustafa sarp'ı işaret etti,
- şu türk futbolcuyu da eve gönder. ona da ihtiyacım yok. taraftarın kimyasını bozuyor, takıma verdiği zararı ben yattığım yerden görüyorum, hocalar görmüyor mu? hagi'den önce, reykart da oynatmış, bunlar cinnet mi geçiriyor?
sustum, başkan ben ilk farkedenim ama engelleyemedim diyecektim, ama dedim ya rüyadayım, çenemi kımıldatamıyorum.
diğer bütün futbolcular santra yuvarlağında kala kaldılar, başkan konuşmaya devam etti.
-hepinizin nasıl futbolcu olduğunuzu biliyorum. bütün maçlarınızı seyrettim. bu maçta şimdiye kadar oynadığı en büyük maçtan daha iyi oynayacağından emin olmayan varsa onlar da gidebilir.
hiç kimse yerinden kımıldamadı, bütün futbolcular hıçkırarak ağlıyorken, başkan maç kadrosunu okudu.
-aykut, ufuk, serkan kurtuluş, gökhan zan, servet, hakan balta, çağlar, barış, ayhan, aydın,yekta, kazım, arda, anıl, emre çolak, berk.

ufuk'u yanına çağırdı
-bak oğlum, iyi kaleci olmadığını biliyorum, işte sana tarihe geçme şansı. bu maç yeni bir tarihin başladığı maçtır. nice maçlar vardır böyle, 7 kişiyle 7-0 yendiğimiz maç milyonlarca galatasaraylının sebebidir mesela, metin'in ağları yırttığı maçtan sonra türkiye'de doğan çocukların yarısının adını metin koydular. şimdi sıra sizde, sizden sonraki nesiller, arena da ilk maçı kazanan takımın kalecisi babamdı, dedemdi diyecekler. bu maçı kazanırsanız yeni galatasaraylı çocuklara isminiz verilecek. yenilirseniz bir şey kaybetmeyeceksiniz, zaten devamlı yeniliyorsunuz, ama ya yenerseniz bu takımın resmini soyunma odasına astıracağım. ve 10 sene boyunca kale senin, hadi koçum duşa gidebilirsin.
savunmayı, barış-gökhan-servet-çağlar,
orta sahaya, hakan balta-ayhan-yekta-emre
ileriye de kazım ve arda'yı yazdı. gazanız mübarek olsun dedi ve beraber uçtuk.
-başkanım olacak mı diyecektim ki, başıma dokundu
-eğer kadromuz, fenerbahçe kadrosundan daha iyi, fakat bizi yönetenler, hocalar kötü o yüzden bu haldeyiz deseydin, maça, ufuk- neill, cana, kewell, insua- hakan balta-yekta-culıo-kazım,pino, arda ilk 11 iyle çıkacaktık
dedi ve gitti, neyse ki rüyadaydım,

14 Mar 2011

Canlı Bahis; Ankaragücü 3- Galatasaray 2

Arena da oynanan Eskişehir maçı öncesi,
-maç ne olur baba?
-hezimet olur.
Galatasaray ilk yarı sezonun en büyük futbolunu oynuyor. Durum 3-0. 4, 5, 6 an meselesi, Hagi Hoca değişiklik yapıyor. Soruyu beklemden ben arıyorum.
-3-2 biter, 3-3 dicem de vakit yok. 3-2 ye gelen maçın gitmemesi bir mucize.

Tarafatar sezon planlaması yapılırken işaretlenmiş bir Ankaragücü deplasmanı. Yataklı trenle gidilecek, Bileciğe kadar kafa bulunacak, sabah ayazında Gençlik Parkı'nda mercimek çorbası içilecek, takım Ankara'dan muzaffer uğurlanacak ve kudurmuş kurtlar gibi 50.000 kişi Fenerbahçe beklenecek. En güzel duygular sayılmazdı bunlar, sıradan bir beklenti. Taraftarın kombinesini aldığı Arena'ya gidecek havası yok, Ankaragücü maçı bir kafede seyrediliyor. Nasıl ki beklenmedik şeyler yaşıyoruz, bu maçta da beklenmedik şeyler oluyor. Pino, İniesta pası veriyor, Aydın, yıllardır kendisine küfür eden taraftarın kafasını karıştıracak işler yapıyor, derken takım en azından Fener maçı için detant uygulama, sorunları geçici olarak rafa kaldırma şansı yakalıyor. Ve o an gelip çatıyor.

Hayatımda gördüğüm en kötü, en iğrenç, en nefret ettiğim Galatasaray futbolcusu, büyük bir şevkle heyecanla oyuna dahil oluyor. Ve biz masada 3 Galatasaraylı aynı anda yatıramadığımız bir canlı bahis oynuyoruz. Galatasaray mutlaka gol yiyecek, yedi, ne olur bir daha yiyelim. Yedik. Galatasarayın yediği gole sevinen her maça giden ufak bir Galatasaraylı timiyiz.

Dünyanın en büyük 10 futbolcusuydu bizim için. Şimdi cinnet geçirmekte olan, Galatasarayın başına gelmiş en kötü Hoca. Almiş makinalı tüfeği resmen tarıyor hepimizi. Canımız kalmadı, Galatasaray yense sevinmiyoruz, yenilse üzülmüyor hatta seviniyoruz, içimizdeki fer söndü.

Çağlar Birinci, her pozisyonda topu gelişigüzel bir tarafa atabilen bir sap. Balta sapı, kendi kalesine doksana taksa şaşırmam. Sarı kart alacak diye canlı bahis yaptığımız Ayhan, Cana. Cana; Bosna kasabı, ayağı hariç her uzvuyla top oynayan Rambo. Futbol dışındaki güce dayalı bütün sporları yapar. Fener maçında yüzde yüz atılır, penaltı yaptırır.

Kewell usta emekli orgeneral. Bir zamanlar çok büyük muharebelere girmiş, çok büyük orduları yönetmiş, şimdi siperde. Ara sıra kırıkkaleyle ateş ederse edecek. Servet'i çok yazdık, okuyan da bıktı, okumayan da. Sümük atılmayacak bir stoper.

Becali'nin 5 lik burma bilezik olarak geçirdiği Stancu. Yaser'in yabancı olanı. Fener maçında oynarsa ayağına top gelmeden maçı bitirir, bitirmez 65. dakikada Hagi Hoca tarafından değiştirilir.

Kaleci Zapata'mı? ne güzel kaleci isimlerimiz vardır bizim. Haydar'ı, Hayrettin'i saymazsak. Turgay, Yasin; Eser, Simoviç, Taffarel,  Mondragon, Leo Franko, Zapata.... Sırf isminin güzelliği dolayısıyla devam lan Zapata. Bizde karpuz mevsimi 1 ay sonra başlar dayan kardeşim.

Polyanna Galatasaray taraftarı, bu takım, bu hoca, bu başkan inanın size çok bile.

9 Mar 2011

Ne Yapmalı?

Koskoca Galatasaray başkanından, koskoca Hagi'den umudunu kesmiş bir kaç kişiden birinin, bana son Gaziantep maçından itin götünde çıkarken sordukları soru. Yazdıklarımı okuyan, yazdığım zamanda bana küfür eden, hiç bir şeyi beğenmediğimi söyleyen, sapına kadar Galatasaraylı olan ve tarihin beni haklı çıkardığında da gelip büyüksün abi diyenlerden söz ediyorum. Ön görülerimizin isabetine mi sevinelim, yaşam biçimimiz, en büyük maceralarını seyretme bahtiyarlığına eriştiğimiz, futbol denince hayatta tek sevdiğimiz Hagi'nin ağzımıza sıçtığına mı üzülelim.

Aslında şu son hafta dikkatle incelendiğinde bile hemen herkesin ne yapmalı? sorusuna net bir cevap verebilmesi lazım. Beşiktaş Başkanı, Trabzon'un verilmeyen penaltısına, Rüştü'nün kırmızı kart almamasına, Fenerbahçe'nin 3 top direkten, 2 top Volkan'dan döndüğü, 5 metre ofsaytın gol verildiği, olmayan penaltıyla kazandığı maçtan sonra isyan bayrağını açtı. Ve bizim maçta 2 tane net penaltı verilmemişken, Galatasaray cephesinde, siperlere çekilen bir yönetim.

Yıllardır maç seyrederim, hakemlerle hiç bir zaman işim olmamıştır. Hatta son gittiğim maçta hakemin Cüneyt Çakır olduğunu inanın 35. dakikada anladım. Ben şunu bilir şunu söylerim, bu ülkenin majör takımı Fenerbahçe'dir. Bu kadar yoğun manüpilasyona karşın çocukların, daha doğrusu onların babalarının nasıl Galatasaraylı oldukları inanılır gibi değildir.  Bu yüzden belki hakem ben olsam, ben de Fanerbahçe'ye meyilli çalacağım düdükleri. Büyüksen hakemi de yeneceksin. Bu Fenerbahçe soytarılığına seyirci kalanlar, bizim baş çelişkilerimizdir. Bunlar başımızdan gitmeden, Dünyanın en büyük 5 hocası birden bizde olsa sonuç değişmeyecektir.

Ne yapmalı? Milyonlarca Galatasaraylının cevabını beklediği can alıcı soru. Lisede en sevdiğim dersti, ispat geometrisi. Teorem, analiz, sentez.... metotlardan biri olmayana ergi metoduydu. Benim hayatın her alanında kullandığım şaşmaz metot. Şimdi teoremi ortaya atıyorum. Bütün bu gelinen nokta, tam da Adnan Polat'ın beklediği, istediği öngördüğü noktadır. Ancak böyle iğrenç sezonlar geçirdiğinde para alış verişi doruğa çıkar. Aldığı, gönderdiği bütün futbolculardan, hocalardan komisyon almıştır. Almamıştır diyenlerinizi duyuyorum, öyleyse teoremi geliştiriyorum. Bütün bu alınan, gönderilen hocalar ve futbolcular, Galatasaray'ın ali menfaatleri düşünülerek, isabet kaydedilerek yapılmıştır. Yaptığımız bütün icraatlar doğrudur. O zaman benim için daha vahim bir sonuç ortaya çıkıyor. Adnan Polat'ın bu işi bilmediği, bilmediği halde kulübün onca parasını sokağa attığı, takımı kepaze ettiğini kabul etmesi gerekiyor ki bunun adı ihanet oluyor ve de ihanetin cezası, ihanetin boyutuna bağlı olarak kesilecektir.

Bir Lindroth'a harcanan parayla hastane açılırdı. Bayern Münih doktoru Volfart vardır. Ben çocukken de vardı, şimdi de var. Tek bir futbolcu alma, bu işte Dünyanın en büyük Volfart'ını al getir. Dört bir kıtadan gelen sakat futbolculara bakarak kendi parasını fazlasıyla çıkartır. Galatasararay'ın başına gelen şeyin çoğu sakatlıklardan geldi. Düşünün 2000 yılında, Taffarel'in, Hagi'nin, Hakan Şükür'ün sakatlandığını. Takımın yarısı sakat ve iyileşemiyor. İlk yapılacak iş, budur.

Takımın kadrosunda en fazla 5 tane yabancı futbolcu buklundurulacaktır. Şimdi 6 sı sahada, 2 si kulübede, 2 si diskotekte hatta en az 2 si hastanede, 10 yabancı bulunduruyorsun. Bütün yabancılar bir birinin düşmanı. Sen İnsua'nın yerinde olsan, Galatasaray'ın kazanmasını, Hakan Balta'nın iyi oynamasını istermisin. Koşuların, asistlerin, sayıldığı, ona göre fiatın belirlendiği ortamda sana puan kazandıracak pozisyonları, düşmanın rakibinle paylaşırmısın. Düşünün Mehmet Topal'ı bugün Valencia'da oynatan şey, kendisi hakkında tutulan mizandır. Biz ileriye doğru niye pas vermiyor diye küfür ederken o maçta en çok koşan adam olarak hissesine tavan yaptırmış. Aynı yollardan Mustafa Sarp'da gidiyordu ben olmasam.

Takımın iskeletini, Türk futbolcular, hatta uzun yıllar bir bir birleriyle oynayan, alt yapıdan gelmiş futbolcular oluşturacak. Yazık bizim öğrettiğimiz yoldan gidenler varken, biz doğru yoldan sapmışız. Alt yapıdan bir Servet, bir Serkan çıkaramamışız, çıkardıklarımızı da harcamışız . Çıkmıyorsa da kapatacaksın kardeşim alt yapı birimini. Bu yüzden eldeki somut verilerden yorumlarsam, Sabri, Mehmet Güven, Uğur Uçar, Ferhat Öztorun, Serdar Eylik, Oğuz Sabankay, Arda Turan, Yekta Kurtuluş gibi Galatasaraylı bir omurga kurulacaktır.

Kadro yapılanmasında, topu oyuna elle sokabilecek, kaleci değilde topu elleme oynama hakkı olan bir futbolcu geçireceksin kaleye. Gerektiğinde gol atmak için karşı kaleye gidebilecek bir kaleci oyuncu. Aklımda biri var, 10 tane futbolcu alacağına onu al. Akınfeev'i getir, geçir kaleye. Taffarel'den bahsediyorum. İki stoperden biri, teknik olacak, diğeri istediği kadar kazma olabilir. Gözünü budaktan sakınmayan, topa götünü dönmeyen bir kazma. Yani, Popescu'yla Bülent Korkmaz geldi aklıma. Sağ bek, sol bek pek önemli değil. her iki tarafa 2 şer has Galatasaray'lı yerleştirsen tamam. Capone, Fatih Akyel- Ergün Penbe, Hakan Ünsal.

Bir oyun kurucun, serbest vuruş, penaltı kullanan, ben yenilmem diyen, yenildiğinde ağlayan bir Hagi'n olacak. Vardı kazma Bülent kovdu, Lincoln'ün, Elano'n olacak. Ona top taşıyacak Okan, Suat, Emre, Ümit bulunacak kadronda. Baros'un sahtekar olmayanı, sarı kart almayanı, topu ellemeyeni, ofsayta düşmeyeni, sakatlanmayanını bulacaksın.

Yani demem o ki çocuklar. Bütün ligler dahil, bütün takımların 2000 senesi kadrosunu bir kağıda yazıp torbaya atsak, rastgele çeksek, biz istisna bütün takımların şimdiki kadrosu mutlaka daha kuvvetli çıkacaktır. İnanmayan alt liglerden deney yapabilir, git sıradan bir takıma bak şimdiki takımda mutlaka tanıdık birine rastlarsın. Ama bizim şu para olarak belki 10 misli değere sahip takımdan 2000 senesi takımında kimi oynatırsın. Ben hakan Şükür yerine Baros'u bile oynatmam misal. O kadar zorlarsam, belki Arif'in yerine Arda'yı koyabilirim sadece.

Gelelim zurnanın zart dediği deliğe. Hani şu kale arkasında konuşlandırılan, her kes gider biz kalırız diye bağıran taraftar dediğimiz  sürüye. Halbuki  ilk gitmesi gereken onlardır. Galatasaray serbest vuruş kullanıyor, onlar bağırıyor''elimde sigara , deplasman yolunda, seeeen var ya seeen'' Sorsan maç kaç kaç diye bilmez en az yarısı. Maçı da seyretmezler zaten. Gelen ağam giden paşamcılar. Galatasaray'a en çok zarar verenler, Fatih Terim'i, getiren, kovan, Lincoln'e küfür eden, Arda'yı bitiren, asıl dolandırıcı Kewell kolpasını yiyen, benim uzun yıllar aralarında bulunduğum, çoğunu tanıdığım sürü. Tribün kültürü değişmeden, o kale arkasında bulunanların başındaki çete dağıtılmadan, beleş bilet olayı kalkmadan, ne kadar iyi takım kurarsan kur, diken üstündesin demektir. Çanağı dolduranın vereceği bir talimatla, Morinho olsan palavradır. Bir olayı anlatmanın zamanı geldi. Hagi'nin 2. senesinde, Kocaeli'ndeki kupa maçının 60. dakikasında Petre'ye küfür edilecek haberi geldi maçtan önce. Petre'nin oynatılacağını bilen, hatta en iyi topunu oynadığı halde 60. dakikada Petre dışarı diye tezahürat yapan satılmıuşları hatırlayanınız vardır.

Toparlarsak, suçluyu biliyoruz hepimiz. Gerisi teferruattır. Bizim sıradan bir taraftar olarak bildiğimiz şeyleri bu kodamanların bilmemesi imkansızdır. Bizim tuttuğumuz, iyiliğini istediğimiz takımla, bunların yönettiği,  yönetmek uğruna yedi ceddine küfür yediği takım aynı takım değildir. 2000 tane kongre üyesi dedikleri, eski sporcu,  prostatlı lise mezunu, yeni zengin'in sahibi olduğu söylenen takım bizim değildir. Onlar öyle sanmaktadır, öyle olsun istemektedir. Ama kazın ayağı bildikleri gibi değildir. Galatasaray, milyonlarca Galatasaray taraftarınındır. Seçilmek, başa geçmek, geçtikten sonra istediklerini yapma hakkı elbet onlarındır. Ama gelenlerin dönüş bileti taraftarındır. Galatasaray Başkanı bile taraftar istemediği sürece başkanlık yapamaz. Nitekim şimdi yapamadığı gibi.

Ne yapmalı? Ne yapmalı yı bir kere daha dikkatle okumalı. Kulübü Adnan Polat haininden kurtarmalıdır.

3 Mar 2011

Kes Kopyala Yapıştır; Galatasaray 0- Gaziantepspor 0

Her maç aynı şeyleri yazıyoruz, kadro aynı olduğu sürece, maçın niteliği ne olursa olsun 100 maç oynasalar 95 maç yazısı bir birinin aynı olacaktır. Serkan-Servet- Cana- Çağlar'ın savunmasını oluşturduğu bir takımın taraftarlarına, futbolseverlere sunabileceği güzel bir şov asla olmayacaktır. Üstelik bu maçta, Servet, benim seyrettiğim en iyi oyununu oynamış olsa bile.

Kale arkasındaydım, bir ara Servet pas verebilecek, topu def edecek birini bulamayıp, çalımlarla üstümüze üstümüze aktı. Güzel bir pozisyondu. Yazık, ikinci yarı golleri kaçıran futbolcu Servet'mi olacaktı.

İsteyen deney yapabilir. Her ligten takım isimlerini bir torbaya at, ve rastgele çek. Galatasaray hariç, istisnasız bütün takımların 2000 senesi kadrosu, 2011 senesi kadrosundan zayıftır. En iyimser Galatasaray'lı cevap versin, şu takımdan 2000 senesi Galatasaray'ında oynatabileceği futbolcu varmıdır?

Aslında alınan neticeye üzülmemek lazım. Olası bir galibiyet, tur, Adnan'ların ömürüne ümür katacaktı. Kimi kötü futbolcular kredi kazanacaktı. Hedef kalmadığına göre, artık ne olacaksa olacaktır. Ancak bu büyük yangın, Hagi'yi de yakacak. Bu takımı, sıradan bir  kupa çeyrek finalinden medet umar hale getiren, ve medet bile bulamayan tek kişi vardır. Ve artık Adnan'ın ambarına fare girmiştir. Her Fener maçı, ya bizim ya onların bir devrim maçıdır. Bu sene ilk ana maça, Reykart, Hagi değişikliğiyle çıkıldı, 2. sinde Adnan Başkan olmayacaktır artık.

Bu günkü maçta artık Galatasaray bağırsaklarında kalan son boku da sıçmıştır. BAM üçlüsünde direnen, Hagi Hoca, Ayhan'ı son maçına çıkardı. Tek bir olumlu pas atmadan ilk yarı geçiren Ayhan, 2. yarıdaki homurdanmalardan sonra, oyundan çıktı. Çıkarken rekor bir desibelle yuhalandı.

Stadın büyüsü de işe yaramadı. Bu düzey maç için çok yoğun  ve coşkulu bir taraftar vardı. Zaman zaman, ölüyü diriltecek tezahürat yapıldı. Ne var ki takım ölü bile değil, ölü olsa inanın dirilir, parkinson hastası, titriyorlar, ne yazık ki felç geçirmiş Galatasaray, bağırmayla çağırmayla düzelecek gibi değil.

Şu maçta son yarım saatte Mustafa Sarp'ın oyuna girmesini çok istedim. Ayhan'ı yuhlamadım, Hasan Şaş'ı da yuhlamamıştım, ama bütün bir içtenliğimle Mustafa Sarp'a küfür etmeyi kaçırdım.

Gaziantep bütün bir maçı 0-0 a bağlamış, idare ettiler, gol lazım olsa mutlaka atarlardı. Ve biz utanılacak bir futbolla bütün bir ikinci yarıyı sanki son dakika gibi doldur boşaltla, karambol gole umut bağlayarak geçirdik, ve hatta ne yazık ki son 10 dakika tamamen teslim olmuş bir şekilde sıçan gibi debelenerek bitirdik.

Geçmiş olsun,

26 Şub 2011

Hagi Hoca; Belediye 3- Galatasaray 1

Başlığı değiştirmeye gerek yok. En iyi bildiğim iş bilgisayarda, kes, kopyala yapıştır. Galatasaray baytarları, 6 aydır sakat olan Arda'yı iyileştiremedi ama, 3 gün önce sakatlandı müjdesi gelen Mustafa Sarp'ı iyileştirdi. Bu haberi okuduğumdan beri küfür ediyorum.  Bir ihtimal ilk 11 oynamaz  beklentisinde olsam da maça 1 saat kala gelen mesaj, maalesef ön libero denen lanet olası mevkide Hagi Hoca tarafından tahtaya yazıldığını bildirdi. O andan itibaren de suratım kısmı felç geçiriyor, hala çözülmüş değil.


Eski tüfekler bilir. Lenin der ki; Eğer halkın iki adım ileri atması garantiyse, ve fakat aynı halk bir adım geri atmakta direniyorsa, devrimcinin görevi, bir an evvel o geri adımın atılmasına katkıda bulunmaktır. Bir musibet bin nasihatten evladır. Şu maçın kaybedilmesi, dolayısıyla 1 adım daha geri adım atılması, 2 adım ileri atılacağının garantisidir.


Koskoca Reykart'ı maymuna çevirdi, 2 şampiyonluğa mal oldu, tek başına Hagi efsanesini bitirecek. Son kez yazayım, Galatasaray tarihinin en, belki de tek  hain futbolcusudur. 5 milyon dolar verilerek alınan Yekta'nın oynamadığı maça, 5 lira etmeyecek Mustafa Sarp'ı oynatan hoca, taraftara tatmin edici bir açıklama yapmak durumundadır. Ben yaparım olurla geçiştirilecek bir mevzu değildir. Galatasaray'ın şovu Galatasaray taraftarı içindir. Ve o büyük Galatasaray taraftarı, kayıtsız koşulsuz, kongresiz seçimsiz futbol takımın sahibidir. Bu yüzden istemediği futbolcu oynayamaz. Oynatan her kimse, taraftarın tamamının sevdiği, peygamber ilan ettiği Hagi bile olsa Galatasaray şovunu yönetemez.


Geçelim Mustafa Sarp'ı yeter. Kendisinin sahada olmasını sağlayan şeyin futbol olması imkansızdır. Mutlaka futbol dışı hiç birimizin bilemediği bir sebep vardır. Benim bildiğim, gördüğüm şeyi, bırakın Hagi'nin, Tugay'ın, Galatasaray malzemecisi Veli'nin görmeme ihtimali yoktur. Ben delirmeden, biri ne olur bir sebep göstersin.




Bu orta sahanın, Baros'a servis yapamayacağını maçtan önce ön gördüm. Sabri kendisinden beklenmeyen bir hareketle, müthiş bir özgüvenle ters bir ince pas attı. Sabri için önemli değil, o pas büyük ihtimalle rakibe gidebilirdi, usta yerine bir başka kazmaya atılsa yine akıllarda kalabilecek bir pas değildi. Ne var ki gole susamıştı golcü, düzeltti, mıhladı. Gol olan kaleye rüzgar değil kasırga esiyordu. 2. yi bulamadıktan sonra maçın garantisi yoktu. Hele ki follaş, kazma, ağır savunmayla.


Ligin en ağır forveti Gökhan, 80 metre depar attı. Futbol dışı yaratık, çelimsiz, benzi soluk, rüzgardan üşüyen, üşüdüğü için kazak, atkı, eldivenle oynayan, uçtu uçacak Serkan Kurtuluş'u anlayana kadro dışı bıraktırdı, anlamayan için 4 gün sonra sağbekte o ayrı.


Lorik Cana'nın bir sorunsal olduğunu yazdık, okuyan okudu. Yazımızın sanal alemde mürekkebi kurumadı daha, dandik bir gol yedirdi. Aslında Mustafa Sarp'a belki de pas verdi bilmiyorum. Toptan kaçamadı hain. İstemediği top dizine çarpıp asist oldu.
,
Kaleci'ye bir kişi demez mi ya, hatta demeye gerek var mı? Her topu havaya dikti, o top 5 metre uzağa gidemedi. Ama ben kaleciden umutluyum. Topu kimse istemiyor ki, o yüzden gelişi güzel şişirdi. Akıl tutulması yaşıyorum, Hagi'yi , Hagi'li Galatasarayı doya doya seyrettim. Diyelim ki Taffarel, Popescu dururken topu degajla oyuna soksa ne yapardı oyuncu Hagi? Hoca Hagi'nin futbolu güzel oynatmak için ne gibi bir planı olabilir? 


Tarihin en kötü neticeleri alınıyor, daha önceki en kötü neticeleri alan takımla kıyaslıyorum. İnanın şimdikiler daha iyi değil. Yani Serkan Kurtuluş, Müfit'ten, Çağlar, Çaycı Ahmet'ten, Servet Çetin, Feti'den iyi değil. Ama onlar 1 lira aldıysa bunlar 1000 lira alıyor, insana koyan da bu. Nasıl bir şebeke, nasıl bir düzen ve biz bu düzenin içinde niye varız? Yüce gök, eğer varsan, beni duyuyorsan aklımı koru delirecem.


Ayakta kalan, Galatasaray markasına da yakışan, her taraftarın seneye de ilk 11 yazacağı tek adam olan, Galatasaray'lı Tommiks, Hagi Hoca'yla anlaşamadı. Ambara fare girdi artık, Hagi'nin takımında Sabri'ye yer yok. Serkan Kurtuluş'a var, ona yok. Muhtemeldir, Arda için de ısrarcı değildir. Arda gidecek olsa, yoluna engel olmaz. Hagi'yi tanımasam, takımın küçük olması işine gelir diyecem. Nitekim zavallı Şuster'i, büyük futbolculardan kurulu takımdan beklenen büyük beklenti yaktı. Takım küçük olnca, taraftarın beklentisi olmaz, kendi kredisi de tükenmez. Gül gibi geçinir gideriz. Ama Hagi bu değil, futbolu bırakacağı bizdeki 3. sezonun sonunda, Avrupa Kupası aldırmadan bırakmam dediğini ben kulaklarımla duydum. Futbolu bıraktığında hepimiz ağladık, Milli Takıma koca bir ulus yalvararak döndürdü. Yatayım paramı alayım, kovulayım tazminatı Becali'yle bölüşeyim derdinde olmadığına eminim.


Dünyanın en kolay işi Hagi'nindi oysa. Servet'in yerine birini çıkarsa alt yapıdan, Sabri'yi kendi yerinde oynatsa, Solda İnsua varken macera aramasa. BAM üçlüsünü kadro dışı bıraksa, saha sonuçlarının kendiliğinden geldiğini görecektir. Benim ne faydam oldu diye de tasalanmasına gerek yoktur, o aldığı 2000 yılındaki apdestle, bizim Galatasaray'lı torunlar bile namaz kılar. Yok inadım inat derse ne olur?


Hiç bir bok olmaz. Çeker gider, biz, Hagi Hoca için , futbolcu Hagi'ye ne kötü söz söyler, ne laf söyletiriz.  

23 Şub 2011

Lorik Cana Sorunsalı

Benim gibi, 40 sene önce maça gidenler hatırlar ancak. Tarık namlı bir futbolcumuz vardı. Kasap aleyhessselam. Senede 6 maça çıkardı. 2 Fener, 2 Beşiktaş, 2 Avrupa Kupası maçı. 2 den fazla Avrupa maçı oynanmadığından, kupalarda da diğerleriyle karşılaşmazsan başka da hiç bir maçta oynatmazlardı. Velhasıl kelam, büyük maç futbolcusuydu yani. Karşı takımda tutulması gereken bir olurdu mutlaka, ve maç, Tarık sayesinde o etkili futbolcu ayağına top gelmeden  tamamlanırdı. Yani onların en iyi adamıyla bizim en kötü adamımız oyunda olmazdı. Ve ticaret iyi bir ticaretti. O zamanlar, şimdiki gibi ulama olmadığımızdan, Tarık'ın nasıl bir futbolcu olduğunu anlayamadan ortamdan çekildi, kulakları çınlasın. Çok net hatırladığım bir maç vardı, Atletik Madrid'le Madrid'te oynanan maç. Onların en iyi adamı Luis Aragones'in bertaraf edilmesi söz konusuydu, ve Tarık askerdeydi. Brian Birch,''Tarık'sız Galatasaray'ın mesuliyetini alamam'' demişti. Özel izin alınan Tarık, Aragones'e kene gibi yapışmış, maç, pozisyonsuz, dolayısıyla golsüz, Mithat Paşa Stadyumuna taşınmıştı.

Ne zaman Lorik Cana'yı seyretsem mutlaka Tarık'ı hatırlarım. Ve Cana'nın nasıl bir futbolcu olduğunu yorumlamaya çalışırım. Kafadan mevzuya gireyim. Uzak ara ligin en kasap futbolcusu. Bu iyi mi, kötü mü tartışılır. En geride oynadığı maçlarda farzedin ki kale önünde dinamit fıçısı var. Hele ki yanında kazma, futbolcu dışı yaratık Servet varsa, her küçük maçta en az 3 saçma sapan pozisyon verdirir. Bunlar gol olur olmaz, ben ona bakmam. Ben girilen pozisyonları sayarım. Sonunda mutlaka sen fazla pozisyona girersen fazla atarsın, rakip fazla girerse rakip atar. En son oynanan maç benim için berabere bitmiş maçtır örneklersek.

Şimdi,bizim Les Adnan, kedi olalı bir fare getirmiş Florya'ya. Uzun senelerdir, takım için futbol oynayan futbolcuya hasret Galatasaray taraftarı, Cana'yı bayrak ilan etti. Kaptanlığı Arda'dan alıp, Cana'ya verelim diyenlerin sayısı, vermeyelim diyenlerden daha fazla. Oyununa bakıyorum dikkatlice. Kasap havası oynamadığı anlarda, top kendisindeyse önüne sünerek, garip bir iç vuruş tekniğiyle topu birine kazandırıyor. Dikkat edin kaybediyor demiyorum, kazandırıyor. Gözünü budaktan sakınmadığı için her topa salla pati giriyor. Sicil kötü geldiğinden, bizim hakemler kendisini devamlı kolluyor. Sarı kartsız bir maçı bitirmesi imkansız. Şut çekemiyor, çalım atamıyor, sürat yok. Kafaya imkansız çıkmıyor, daha doğrusu kafa hariç her uzvuyla çıkıyor da, kafasıyla çıkmıyor.

Lorik Cana ağır silah. Ancak çok kuvvetli ordulara karşı kullanılması gereken savaş silahı. Biz onu tatbikatta kullanıyoruz. Yanında da acemi erler var. Silah her an kendi kendimizi yakacak risk taşıyor. Hoca Hagi için tam bir bela futbolcu. Kendisini oynatmayan Reykart, tatile çıktı. Oynamasa, tarihin en nefret edilen futbolcularından biri oynayacak. Oynatmasan, taraftarın çoğuyla başın belada. Oynatsan, maçı kazanman için en az 2-3 gol atman lazım.

Cana, Galatasaray futbolcusu değil. Bu, Galatasaray'da oynayamaz manasında değil. Eğer Galatasaray her sezon, bu sezon ve geçen sezon ki gibi, yenilmemeye, sıra takımı olmaya devam edecekse, Lorik banko oynamalıdır. Yok biz çoğu maçta oyunu domine eden taraf olacağız, rakip bizden korkacak, onlar bize önlem alacak diyorsanız, kendinizden daha büyük bir takımla oynamadığınız müddetçe Cana oynamayacak. Yani, gerek yok, bu kadar tehlikeli bir sporcuya ihtiyaç yok. Galatasaray yerine misal, Bucaspor'da oynasa, şimdikinden çok daha verimli olacak. Nitekim geldiği yerlere bakarak not veren taraftar için söylüyorum, evet oynamış. Her an yenilecek takımların, neferi, silahı, ağır abisi, cengaveri, ciğeri. Hoş bu sene ki Galatasaray, tam Lorik'lik takım. Yenilmemeye oynayan, şerbete gol atarsa yatan takım. Mehter takımı bile değil, biliyorsunuz mehteran bizim gibi bir ileri bir geri değil, iki ileri bir geridir.

Ne demiş usta şair, ölümden korkmak ayıp değil. Önümüzde Fener maçı var. Lorik Cana, Tarık'lık yapacak, Aleks'le beraber kendisini bertaraf edecek ve maçı 10 a 10 oynayacağız. Başka bir taktik, bizi Beşiktaş'tan beter edebilir. Bu sene oynanacak bütün maçlarda, bariz üstün olmadığımız için kendisine her maç ihtiyaç vardır. Saatli bomba riskini Hagi almak durumundadır. Olur olmaz patlar ise de bizim için beklentimiz dahilindedir.

Lorik Cana küçük takımların büyük bir silahıdır. Yolu bizim gibi eski büyük takıma düştüğüne göre, küçük kaldığımız sürece oynayacaktır. Eğer eski günlere dönüş ihtimali var ise, ve dönülürse ancak büyük maçlarda oynatılacak, etkili ve güçlü bir silah olarak siperlerde hazır ve nazır bekletilecektir.        

19 Şub 2011

Arena Evliyaları Galip; Galatasaray 1- Bucaspor 0

Bu stadyumda yeniliriz diye korkan varsa bir daha maç seyretmesin. İnşaat aşamasından haberim var! her iki kalenin arkasına Galatasaraylı evliyaların kemiklerini gömdüler. Takım istediği kadar leş oynayabilir, ben garanti ediyorum bu sezon bile, bizi kimse yenemeyecek burada.

Rakip Buıcaspor, ligin tescilli en kötü takımlarından. İyi takım yok da zaten, biz kötülere bakalım. Eh işte bizden kötü takım diyecem ama değiller. Hem bizden daha iyi oynadılar, hem daha net gol kaçırdılar. Yenilmeyi de hak etmediler. Ligin açık ara en kötü takımı biziz. Aslında tek tek baksan hepsi  çok iyi futbolcular  sayılıyorlar, ne var ki umarsız bir hastalığa yakalandı takım. Parkinson hastalığı gibi bir şey, kimi getirsen vibratör gibi titriyor.

Ruhsuz Balta'nın yerine bu kez mecburiyetten ruhlu Çağlar var. Onun da adı çağlar, kendisi kurumuş çeşme. Jübilesini yapmaya Galatasaray'a gelmiş, giderken de cebine para dolduruyorlar. Her hangi bir halı saha maçını izleyin, mutlaka teknik biri vardır, alın getirin bu iki bekten de daha iyi oynarlar. Şu küfür ettiğimiz Hakan Ünsal her iki sol beke iki kafa atardı. Gelelim sağ beke, şapkadan tavşan çıkmaz Hagi Hoca, o adamdan futbolcu olmaz. A2 ligi çok bile bunlar için.

Hafta içi amigo Tommiks'i motive etmiştim. Beni dinledi, ilk yarı 3 şut çekti biri sıyırdı kaleyi, diğerleri evliyaların üstünden taca gitti. Olsun Sabri vur anasını satayım. Senden Hagi baba Zidane yapar bu gidişle. Ne günlere kaldık, Sabri orta sahada pasörlük yapıyor. Olsun Hagi Hoca'nın bir bildiği vardır. Yanlız her halde Lukas'la Cana'yı karıştırıyor benden söylemesi.

Hani yanlış anlamayın,  bu maçla ilgili falan değil yazdığım şey. Şu hepinizin kaptanlığa layık gördüğü, yere göğe koyamadığınız Cana var ya, ben o adama limon taşıtmam. Resmen deli lan bu adam. Kazma desem, Servet'e ayıp olacak, kareteci desem Lugano kızacak. Her hareketi en az sarı kartlık. 10 metre geriden gelen adam için ofsayt istiyor yan hakemden, gözlük işareti yapıyor. Sen kendi gözüne tak o at gözlüğünü. Serseri mayın, her maç patlar, bu maç patlamadıysa yatın kalkın kale arkasındaki evliyaya üç kulvu allah, bir elham okuyun. İğrenç bir adam benim için. Tam Amerikan futbolu futbolcusu. Hayallerinizle oynamayayım diyorum ama her köyde mutlaka Cana gibi oynayan biri çıkar.

Takımda futbolcuya benzer tek adam Kulyo. O da zaten tabelayı yaptı. Şu hale bakın, kulübedeki hocalar, oynayan futbolculardan daha iyi durumdalar. Orta sahaya Tugay'ı koysan kesin oynar, Hagi'de beklesin korner, serbest vuruş kazanılınca topun başına geçse yeter.

Maçları artık Anadolu'nun bir kulüp lokalinden izliyorum, iş icabı. 20. dakikada Stanku'ya top değdi. Yine bir maçı sonuna kadar izleyemedim. Artık Galatasaray'ı izlerken midem bulanıyor. Bir ara Mustafa Sarp'ı gösterdi kameralar, köy kahvesi cümbür cemaat ağıza alınmayacak küfür saydı. Maçın seyredilmeye değer tek enstantanesiydi, hayatında hiç canlı maç seyretmemiş Galatasaraylılardan Mustafa Sarp'a edilen küfürlere ne kadar mutlu oldum anlatamam. Benim de zaten oyundan midem bulanmıştı, kusmayayım diye çıktım gittim.

1-0 olsun bizim olsuncular kazandılar. Ben bir kez daha kaybettim iddada Galatasaray'dan. BAM ı göremeyince yapıştırdım artı 7 yi. Senmisin Ölüspor'dan canlı bir skor bekleyen. Bir de benim anlamadığım(her şeyden anlıyoruz ya) Servet'in her maç en çok koşanlar arasında ilk 5 e girmesi. O kadar dikkat ediyorum, ne zaman 10 km koşar hayret.

Maçın hakemleri benim için yok hükmünde, hiç iplemem kasıt aramam. 2 tane penaltıyı çalmadı. Servet'in kafa vurduğunu sandığınız pozisyonda adam resmen eliyle smaç vurdu, Lukas'ın tepesinde tepindiler. Yani anlayacağınız bir tekme de hakemden geldi. Düşenin dostu yok.

Topu oyuna Servet'in soktuğu, oyun kurucunun olmadığı, son saniye de de olsa Mutlaka Mustafa Sarp'ın oynadığı, ve kenardan Hagi'nin yönettiği takımın iyi futbol oynaması imkansız. Artık bundan sonraki maçları izlemesek yazmasak olur.  Hepsi aynı olacak, ölmez sağ kalırsak, Hagi'yi de sağ bırakırlarsa seneye allah kerim.

17 Şub 2011

Hagi Hoca

direğin arkasındaki ben, yanımdaki ökkeş, ayaktaki becali, 1997 şampiyonluk yemeği öncesi; bükreş

982-1983
1983-1986
1986-1990
1990-1992
1992-1994
1994-1996
1996-2001
Toplam
Farul Constanţa
Sportul Studenţesc
Steaua Bükreş
Real Madrid
Brescia Calcio
FC Barcelona
Galatasaray
18 (7)
107 (58)
97 (76)
64 (15)
61 (14)
35 (7)
132 (59)
485(242)
Bu futbolcu Hagi'nin karnesi. Dünyanın en büyük iki takımında oynamış sonra gelmiş 3. dünya ülkesinin birine, gazozuna maçların oynandığı 2.5 takımlı liginde oynamış. Geçmiş başına, o ulu takımı Avrupa Şampiyonu yapmış. Yetmemiş Süper Kupayı almış ve bir satılık hakemin yüzüne tükürüp gitmiş. Gidiş o gidiş, tekrar 1996 öncesi futbola dönülmüş ve gazozuna maçlar yerini langırt maçlarına bırakmış. Yani demem o ki bizim takım oynadığı bütün maçları kazanabilirdi veya bütün maçları kaybedebilirdi. Ne bir kurgu, ne bir oyun planı, ne o güzel günleri hatırlatacak bir kombinasyon. Ve gün gelmiş, devran dönmüş itin götüne girmiş o ulu takımın kendisine ihtiyacı olmuş. Daha önce olduğu gibi olmuş yani, tekrar gelmiş, geçmiş takımının başına.


Geçmiş geçmesine de, futbolcu Hagi'yken kan kusturdukları onu unutmamışlar. Hoca Hagi'ye saldırmak için takımının tökezlemesini- daha nasıl tökezlenecekse- diliyor her hafta, her maç. Bunlardan Galatasaraylı olmayanlara lafımız yok, haklılar. Ama Galatasaraylı olduğunu söyleyen soytarılara lafımız bitmez bizim.


Zurnanın zırt dediği delik tam burada. Onlarla aynı fikirdeyim. Hagi, Hoca değil. Bize de hoca lazım değil mi? Öyleyse defolsun gitsin. Galatasaraylılığın G sini öğrenememiş çocuklar beni iyi dinleyin. Bu takıma Dünyanın en büyük hocası geldi de ne oldu? Sizin küfür etmekten boğazınızın yırtıldığı futbolcuları oynattı. Takıma doğru dürüst bir idman yaptırmadan bizi tokatladı gitti.


Galatasaray, her zaman söyledim yine söyleyeyim, hiç bir takıma benzemez. Bize ne Hoca, ne futbolcu lazım. Biz his takımıyız, futbolu ayağımızla oynayamayız biz. Bunun içindir ki Galatasaray'ın başında olması gereken iki tane adam vardır zaten. Biri hiç sevmediğim Fatih Terim, diğeri en sevdiğim Hagi'dir. Gerisi yalandır, uçurumdur.


Hagi Hoca değil, diyelim ki Guardialo hoca. Ne yapıyo o da, Hagi yapamıyor. Sıçan gibi oynayan Barça'nın başında gününü gün ediyor. Tek bir topu kaptırmamak için 50 pas yaparak kalecisine kadar döndürüyor. Biz geriye oynuyorlar diye Mustafa Sarp ile Ayhan'ın kellesini aldık, sayın bakalım ilk Barca maçında İniesta kaç defa kalecisine pas verecek. Ne bir şut, ne bir serbest vuruş golü. Korneri bile kaptıracaz diye paslaşarak kullanıyorlar. Karşılarındaki rakip de sinmiş, rezil olmamak için topa bile girmiyor, 100.000 sığır ''oleee'' çekerek maç izliyor, Dünya'da bu manipülasyonu yutuyor. Nitekim biz yuttuk, daha önceki hocalarını getirdik. Bokunda boncuk olmadığını anladığımızda çok geçmiş olsundu hepimize.


Ben ortada sıçan seyretmek istersem, takımlar maçtan önceki ısınmada yarım saat oynuyorlar, seyreder giderim. Pas seyretmek istersem voleybol maçına giderim, her el en azından 3 pas garanti. Misimoviç'i oynatmıyormuş Hoca Hagi. Reykart oynattı da ne oldu. Ben olsam ben de oynatmam. Ne yapacak Misimoviç bizim takımda? Onun oynadığını tek bacağıyla oynayanları kovduk biz. Biz ne anlarız futboldan da, Hagi'ye sallarız işkembeden. 


Çağırmışlar gelmiş ölü sporun başına. Siz seyrettiğiniz takımı Galatasaray mı sanıyorsunuz? Ne yapacak Hagi, Servet için, Balta için. Adam işe kaleciden başladı, topa bomba muamelesi yapan sepetlerin yerine kaleci aldı. Neymiş efendim, aldığı kaleci 3 maçta 6 tane yemiş. Yesin, topun bizde kalmasını sağladığı müddetçe yemeye devam edebilir. Ama Hagi Hoca değil, getirdiği adam da kaleci değil. Kaleci kim? Volkan Babacan, ölüm kalım maçında karşı kalede kiralık. O maçta gol yemese lisansı yırtılacak. Hagi Hoca değil, Şota hoca. O kaleciyi, sahibine karşı kaleye geçiriyor. Hoca kim? Şenol Güneş, yense şampiyon olacak, sıçan gibi geriye yaslanıp an meselesi yiyeceği golü önlemek için gök tanrıya yalvarıyor. Ertuğrul Sağlam Hoca, Hagi değil. Senede iki takımdan aşağı çalışmayan Ziya Doğan Hoca, bizim ki değil.


Bırakın bu işleri, bir kez daha tekrarlıyorum. Hagi Hoca değil ve bizim hocayla falan işimiz olmaz. Bize iskambil kağıtlarını devirmeden kule yapabilecek hokkabaz lazım değil. Bize son iskambil kağıdını koyarken devirdiğinde, hiç bir şey olmamış gibi tekrar toparlanan, kırık dökük aletlerle yeniden kule yapmaya girişen, Herkesin saldırıya geçtiği anlarda soğuk kanlı durabilen şebeklerin bir omuz darbesiyle devrilmeyecek El Commandante, Galatasaray taşşağı taşıyan biri lazım.


Ve hiç kuşkunuz olmasın bu taşşak, Hagi'de fazlasıyla var. 

16 Şub 2011

Tommiks

Yıllardır Galatasaray sağ tarafında çırpınan, didinen, cebelleşen biri var. Karizma yok, görüntüsü daima gariban, öksüz, ne yaparsa yapsın yakışıklı olamıyor. Adı, normal halk çocuğu adı, muhtemelen dedesinin adını koymuşlardır, yeni yetme Galatasaraylı çocuklara koyulacak gibi değil. Tek ve biricik özelliği Galatasaraylılığı.

Futbolunun üstüne koyabilmiş değil. Attığı şutlar gök kubbeyi dövüyor hala. Hala, ortaladığı topların çoğu dağlara taşlara doğru yol alıyor. Hangi hoca olursa olsun, takımın bankosu. Milli takımda bile mutlaka kendine yer buluyor. Ve bu çocuk senelerdir gözümüzün önünde. Ve biz da dalgamızı geçiyoruz. Arkadan gelen 10 larca Sabrimiz var ya, o yüzden. Yarın sözleşmesi bitince uzayıp gidecek yabancılara verdiğimiz değerin yarısını vermediğimiz Tommiks.

Gelinen noktada tek suçlu Başkandır elbet, ama ondan sonraki pay taraftarındır.Linderoth'a, Kewell'e, Baros'a, Cana'ya hayran olup, Mehmet Güven'e küfür eden taraftardır. Bu taraftara da bu netice bu takım fazladır. Alt yapıdan kimse seneye oynayamayacağına göre, daha beter bir sezon geçirilmesi garantidir.

Ulan Sabri, her maç 40 metreden şut çek. Taca gitsin, korkma. Serbest vuruşların başına geç. Nasıl olsa hiç kimse atamıyor, bari kırk yılda bir iyi atılan bir serbest vuruş sana yazılsın. 40 tane takımım olsa 40 ına da banko seni yazarım. Bana kapıdan kovsak, bacadan girecek futbolcu lazım. Galatasaray yenildiğinde ağlayacak, geriye düştüğünde savaşacak adam lazım.

Ben bu takımla oynayacağıma, Uğur, Semih Kaya, Oğuz Sabankay, Ferhat Öztorun, Mehmet Güven, Serdar Eylik, Sen ve Arda'yla  oynamayı yeğlerdim. İddiaya girerdim ki, iyi bir kaleci, Baros gibi bir golcü, ve Lincoln gibi pasörle takım 2000 li yıllardaki havasını yakalardı.

Bu gidiş gidiş değil, önce kaptanı yediler, şimdi senle dalga geçiyorlar. Oynasın, Serdar Kurtuluş senden iyi onlar için. takımda Galatasaraylıya yer yok. Tribünde olmadığı gibi. Yarın Arda yok olur gider, kınaları yakarlar, sen de zaten pamuk ipliğiyle bağlısın, düştün düşeceksin. Galatasaray semtinin nerede olduğunu bilmeyenler oynar yerinize. Avrupa şampiyonluğu mu? geç bunları Tommiks Sabri, bir kere olduk boyumuzun ölçüsünü gördük. Bir daha olacak aptal başkan çıkar mı sanıyorsun?

Hagi'den önce gazozuna maçlar oynanıyordu bizim buralarda. Hagi'den sonra da gazozuna maçlar devam ediyor. Arada sırada gelen tesadüfi şampiyonluklarla idare edilir gidilir. Taşıma futbolcularla iki maç üst üste iyi oyun oynayamazsın. 10 tane yabancı var, en fazla 6 sı oynayabiliyor. Oynayamayanlar oynayanların can düşmanıdır. Galatasaray hiç bir takıma benzemez. En fazla 4 yabancı olacak, ve en az 7 tane adam alt yapıdan beri birlikte oynayacak. Böyle bir kadro kurulamadığı her sezon kayıp sezondur.

Böylesi bir kadronun içinde de Sabri olacak ve taraftarıyla birlikte savaşacaktır.

14 Şub 2011

Parlayadur Kaptan Arda

Zamanı geldi kaptan, her şeyin yolunda gittiği maçlardan sonra yazmak kolay. Gol attığın zaman bağırmak daha da kolaydı. Sana Paris Hilton'u yakıştırmıştı, şimdilerde siktir çeken taraftarın. Halbu ki ne güzel başlamıştı macera. Sami Yen'e ilk çıktığın maçta kapalının önünden bir yıldız gibi kaymış, topu ağlara bırakmıştın. İlk koyduğun o gol, bardağa düşen ilk damlaydı Arda. Farkı yoktu yani bardağa düşen damlaların. Cezayı son damlaya kestiler. Birilerinin vak vaklarını ürküttün. Birilerin sırça köşklerine taş attın. Güzel futbol seyretmek isteyenlerin sayısını fazlalaştırdın aynı zamanda. Yeni  doğan Galatasaraylılara ismini vermeye başlamıştın ne güzel.

İlk seyrettiğim maçtan, son seyredemediğim maça kadar düşüncelerim değişmedi. Sen büyük bir futbolcusun. Başka takımlar Arda'larını yaratabilmek için yıllarca ne futbolcularına katlandılar. Semih, Fenerbahçe'nin Arda'sı olmak için 10 senedir kulübede. Boğazın diğer yakasına düşseydin heykelini dikerlerdi. Ne mutlu ki bize dememiz lazım ki Galatasaraylısın, Galatasaray'dasın.


Arda Turan, takım, tarihinin en karanlık sezonunu geçiriyor. Kaleye gidemiyoruz, şut çekemiyoruz. Fantastik bir harekete hasret kaldık. Ne futbolcular gelip geçiyor, yerine birini koyamıyoruz. Kimi oynatsak olmuyor, sakatlandın, hücum hattı öksüz kaldı, takım kaptansız kaldı. Kaleciler bayram ediyor, en dandik takımların taraftarı ''kümeye cim bom'' diye tempo tutuyor.  Biraz daha geç kalırsan köpeklere maskara olacağız. Gerçi olduk bile.


Galatasaray kaptanlığını yakıştıramıyorlar sana. Ayhan'a yakışan, Servet'e yakışan kolluk sana yakışmıyormuş. Ne bekliyorlar bilemiyorum? Sen ki- limon sandığından Kewell'li Leeds'i Ali Sami Yen'de indirdiğimiz maçı seyrettin. Şimdi o Kewell'e fırça atmanı istiyor taraftar senden. Daha dün formasını almak için kapısında yattığın Ayhan'a küfür etmeni bekliyor. Rahip hayatı yaşamanı istiyor taraftar senden. Sen Galatasaray taraftarıyım dedikçe vebalı gibi kaçıyorlar senden.


Bu takıma çok yıldız geldi geçti Arda Turan. Hiç kimse çocuğuna Prekazi adını koymadı, Hagi isimli hiç bir Galatasaraylı yok. Kim bilir 2-3 yaşına gelmiş kaç Galatasaraylı çocuğun adı Arda'dır, onu da bilen yok. Varsa yoksa kilo aldığın, koşamadığın, çalım atamadığın. Milli takım bile sen yokken gol atamıyor. Somurtuyormuşun kaptan. Takımın şu halinde bir Galatasaraylı somurtmayıp ne yapacak? 


Takım ülkenin en güzel stadında oynamaya başladı, kimsede şevk yok, heyecan yok, coşku yok. Alınan saha neticelerini geçtik, bir güzel maç yok. Eskiden Galatasaray ilk dakikalarda gol yediği zaman sevinirdik, maçı dar ederdik bize gol atan takıma. Şimdi oyunu forse edebilecek, ben yenilmem diyecek hiç kimse yok. En güvendiğimiz adamlar sakat, yarın gitseler kimsenin hatırlamayacağı futbolculara methiyeler düzüyoruz, yüz yılda bir gelmiş, kendi öz evladımızı yuvadan kaçırmak için şebekeler kuruyoruz. 


Bu takımın taraftarları ellerinde örnekleriyle  yaşayabilecekleri en büyük maceraları yaşadılar. O büyük maceralarda mutlaka içlerinde kendi öz evlatları vardı. Gelmiş geçmiş en büyük efsane Hagi'yle beraber Avrupa'da imtihan verdiler. Sıkıntımız burada aslında, ne kadar büyük futbolcular gelirse gelsin, Galatasaray harsıyla bütünleşemezsek o büyük günler bir anı olarak kalacak, yenisi gelmeyecektir. 


İşte şimdi kaybedilen yıllardan sonra, aklımızı bir kez daha devşirelim. Bir daha belki de hiç gelmeyecek olan Arda'mızı büyük Galatasaray taraftarının bağrına basalım. 


Bir yıldızsın Arda Turan, sonsuza kadar parlayadur kardeşim.