19 Şub 2011

Arena Evliyaları Galip; Galatasaray 1- Bucaspor 0

Bu stadyumda yeniliriz diye korkan varsa bir daha maç seyretmesin. İnşaat aşamasından haberim var! her iki kalenin arkasına Galatasaraylı evliyaların kemiklerini gömdüler. Takım istediği kadar leş oynayabilir, ben garanti ediyorum bu sezon bile, bizi kimse yenemeyecek burada.

Rakip Buıcaspor, ligin tescilli en kötü takımlarından. İyi takım yok da zaten, biz kötülere bakalım. Eh işte bizden kötü takım diyecem ama değiller. Hem bizden daha iyi oynadılar, hem daha net gol kaçırdılar. Yenilmeyi de hak etmediler. Ligin açık ara en kötü takımı biziz. Aslında tek tek baksan hepsi  çok iyi futbolcular  sayılıyorlar, ne var ki umarsız bir hastalığa yakalandı takım. Parkinson hastalığı gibi bir şey, kimi getirsen vibratör gibi titriyor.

Ruhsuz Balta'nın yerine bu kez mecburiyetten ruhlu Çağlar var. Onun da adı çağlar, kendisi kurumuş çeşme. Jübilesini yapmaya Galatasaray'a gelmiş, giderken de cebine para dolduruyorlar. Her hangi bir halı saha maçını izleyin, mutlaka teknik biri vardır, alın getirin bu iki bekten de daha iyi oynarlar. Şu küfür ettiğimiz Hakan Ünsal her iki sol beke iki kafa atardı. Gelelim sağ beke, şapkadan tavşan çıkmaz Hagi Hoca, o adamdan futbolcu olmaz. A2 ligi çok bile bunlar için.

Hafta içi amigo Tommiks'i motive etmiştim. Beni dinledi, ilk yarı 3 şut çekti biri sıyırdı kaleyi, diğerleri evliyaların üstünden taca gitti. Olsun Sabri vur anasını satayım. Senden Hagi baba Zidane yapar bu gidişle. Ne günlere kaldık, Sabri orta sahada pasörlük yapıyor. Olsun Hagi Hoca'nın bir bildiği vardır. Yanlız her halde Lukas'la Cana'yı karıştırıyor benden söylemesi.

Hani yanlış anlamayın,  bu maçla ilgili falan değil yazdığım şey. Şu hepinizin kaptanlığa layık gördüğü, yere göğe koyamadığınız Cana var ya, ben o adama limon taşıtmam. Resmen deli lan bu adam. Kazma desem, Servet'e ayıp olacak, kareteci desem Lugano kızacak. Her hareketi en az sarı kartlık. 10 metre geriden gelen adam için ofsayt istiyor yan hakemden, gözlük işareti yapıyor. Sen kendi gözüne tak o at gözlüğünü. Serseri mayın, her maç patlar, bu maç patlamadıysa yatın kalkın kale arkasındaki evliyaya üç kulvu allah, bir elham okuyun. İğrenç bir adam benim için. Tam Amerikan futbolu futbolcusu. Hayallerinizle oynamayayım diyorum ama her köyde mutlaka Cana gibi oynayan biri çıkar.

Takımda futbolcuya benzer tek adam Kulyo. O da zaten tabelayı yaptı. Şu hale bakın, kulübedeki hocalar, oynayan futbolculardan daha iyi durumdalar. Orta sahaya Tugay'ı koysan kesin oynar, Hagi'de beklesin korner, serbest vuruş kazanılınca topun başına geçse yeter.

Maçları artık Anadolu'nun bir kulüp lokalinden izliyorum, iş icabı. 20. dakikada Stanku'ya top değdi. Yine bir maçı sonuna kadar izleyemedim. Artık Galatasaray'ı izlerken midem bulanıyor. Bir ara Mustafa Sarp'ı gösterdi kameralar, köy kahvesi cümbür cemaat ağıza alınmayacak küfür saydı. Maçın seyredilmeye değer tek enstantanesiydi, hayatında hiç canlı maç seyretmemiş Galatasaraylılardan Mustafa Sarp'a edilen küfürlere ne kadar mutlu oldum anlatamam. Benim de zaten oyundan midem bulanmıştı, kusmayayım diye çıktım gittim.

1-0 olsun bizim olsuncular kazandılar. Ben bir kez daha kaybettim iddada Galatasaray'dan. BAM ı göremeyince yapıştırdım artı 7 yi. Senmisin Ölüspor'dan canlı bir skor bekleyen. Bir de benim anlamadığım(her şeyden anlıyoruz ya) Servet'in her maç en çok koşanlar arasında ilk 5 e girmesi. O kadar dikkat ediyorum, ne zaman 10 km koşar hayret.

Maçın hakemleri benim için yok hükmünde, hiç iplemem kasıt aramam. 2 tane penaltıyı çalmadı. Servet'in kafa vurduğunu sandığınız pozisyonda adam resmen eliyle smaç vurdu, Lukas'ın tepesinde tepindiler. Yani anlayacağınız bir tekme de hakemden geldi. Düşenin dostu yok.

Topu oyuna Servet'in soktuğu, oyun kurucunun olmadığı, son saniye de de olsa Mutlaka Mustafa Sarp'ın oynadığı, ve kenardan Hagi'nin yönettiği takımın iyi futbol oynaması imkansız. Artık bundan sonraki maçları izlemesek yazmasak olur.  Hepsi aynı olacak, ölmez sağ kalırsak, Hagi'yi de sağ bırakırlarsa seneye allah kerim.

17 Şub 2011

Hagi Hoca

direğin arkasındaki ben, yanımdaki ökkeş, ayaktaki becali, 1997 şampiyonluk yemeği öncesi; bükreş

982-1983
1983-1986
1986-1990
1990-1992
1992-1994
1994-1996
1996-2001
Toplam
Farul Constanţa
Sportul Studenţesc
Steaua Bükreş
Real Madrid
Brescia Calcio
FC Barcelona
Galatasaray
18 (7)
107 (58)
97 (76)
64 (15)
61 (14)
35 (7)
132 (59)
485(242)
Bu futbolcu Hagi'nin karnesi. Dünyanın en büyük iki takımında oynamış sonra gelmiş 3. dünya ülkesinin birine, gazozuna maçların oynandığı 2.5 takımlı liginde oynamış. Geçmiş başına, o ulu takımı Avrupa Şampiyonu yapmış. Yetmemiş Süper Kupayı almış ve bir satılık hakemin yüzüne tükürüp gitmiş. Gidiş o gidiş, tekrar 1996 öncesi futbola dönülmüş ve gazozuna maçlar yerini langırt maçlarına bırakmış. Yani demem o ki bizim takım oynadığı bütün maçları kazanabilirdi veya bütün maçları kaybedebilirdi. Ne bir kurgu, ne bir oyun planı, ne o güzel günleri hatırlatacak bir kombinasyon. Ve gün gelmiş, devran dönmüş itin götüne girmiş o ulu takımın kendisine ihtiyacı olmuş. Daha önce olduğu gibi olmuş yani, tekrar gelmiş, geçmiş takımının başına.


Geçmiş geçmesine de, futbolcu Hagi'yken kan kusturdukları onu unutmamışlar. Hoca Hagi'ye saldırmak için takımının tökezlemesini- daha nasıl tökezlenecekse- diliyor her hafta, her maç. Bunlardan Galatasaraylı olmayanlara lafımız yok, haklılar. Ama Galatasaraylı olduğunu söyleyen soytarılara lafımız bitmez bizim.


Zurnanın zırt dediği delik tam burada. Onlarla aynı fikirdeyim. Hagi, Hoca değil. Bize de hoca lazım değil mi? Öyleyse defolsun gitsin. Galatasaraylılığın G sini öğrenememiş çocuklar beni iyi dinleyin. Bu takıma Dünyanın en büyük hocası geldi de ne oldu? Sizin küfür etmekten boğazınızın yırtıldığı futbolcuları oynattı. Takıma doğru dürüst bir idman yaptırmadan bizi tokatladı gitti.


Galatasaray, her zaman söyledim yine söyleyeyim, hiç bir takıma benzemez. Bize ne Hoca, ne futbolcu lazım. Biz his takımıyız, futbolu ayağımızla oynayamayız biz. Bunun içindir ki Galatasaray'ın başında olması gereken iki tane adam vardır zaten. Biri hiç sevmediğim Fatih Terim, diğeri en sevdiğim Hagi'dir. Gerisi yalandır, uçurumdur.


Hagi Hoca değil, diyelim ki Guardialo hoca. Ne yapıyo o da, Hagi yapamıyor. Sıçan gibi oynayan Barça'nın başında gününü gün ediyor. Tek bir topu kaptırmamak için 50 pas yaparak kalecisine kadar döndürüyor. Biz geriye oynuyorlar diye Mustafa Sarp ile Ayhan'ın kellesini aldık, sayın bakalım ilk Barca maçında İniesta kaç defa kalecisine pas verecek. Ne bir şut, ne bir serbest vuruş golü. Korneri bile kaptıracaz diye paslaşarak kullanıyorlar. Karşılarındaki rakip de sinmiş, rezil olmamak için topa bile girmiyor, 100.000 sığır ''oleee'' çekerek maç izliyor, Dünya'da bu manipülasyonu yutuyor. Nitekim biz yuttuk, daha önceki hocalarını getirdik. Bokunda boncuk olmadığını anladığımızda çok geçmiş olsundu hepimize.


Ben ortada sıçan seyretmek istersem, takımlar maçtan önceki ısınmada yarım saat oynuyorlar, seyreder giderim. Pas seyretmek istersem voleybol maçına giderim, her el en azından 3 pas garanti. Misimoviç'i oynatmıyormuş Hoca Hagi. Reykart oynattı da ne oldu. Ben olsam ben de oynatmam. Ne yapacak Misimoviç bizim takımda? Onun oynadığını tek bacağıyla oynayanları kovduk biz. Biz ne anlarız futboldan da, Hagi'ye sallarız işkembeden. 


Çağırmışlar gelmiş ölü sporun başına. Siz seyrettiğiniz takımı Galatasaray mı sanıyorsunuz? Ne yapacak Hagi, Servet için, Balta için. Adam işe kaleciden başladı, topa bomba muamelesi yapan sepetlerin yerine kaleci aldı. Neymiş efendim, aldığı kaleci 3 maçta 6 tane yemiş. Yesin, topun bizde kalmasını sağladığı müddetçe yemeye devam edebilir. Ama Hagi Hoca değil, getirdiği adam da kaleci değil. Kaleci kim? Volkan Babacan, ölüm kalım maçında karşı kalede kiralık. O maçta gol yemese lisansı yırtılacak. Hagi Hoca değil, Şota hoca. O kaleciyi, sahibine karşı kaleye geçiriyor. Hoca kim? Şenol Güneş, yense şampiyon olacak, sıçan gibi geriye yaslanıp an meselesi yiyeceği golü önlemek için gök tanrıya yalvarıyor. Ertuğrul Sağlam Hoca, Hagi değil. Senede iki takımdan aşağı çalışmayan Ziya Doğan Hoca, bizim ki değil.


Bırakın bu işleri, bir kez daha tekrarlıyorum. Hagi Hoca değil ve bizim hocayla falan işimiz olmaz. Bize iskambil kağıtlarını devirmeden kule yapabilecek hokkabaz lazım değil. Bize son iskambil kağıdını koyarken devirdiğinde, hiç bir şey olmamış gibi tekrar toparlanan, kırık dökük aletlerle yeniden kule yapmaya girişen, Herkesin saldırıya geçtiği anlarda soğuk kanlı durabilen şebeklerin bir omuz darbesiyle devrilmeyecek El Commandante, Galatasaray taşşağı taşıyan biri lazım.


Ve hiç kuşkunuz olmasın bu taşşak, Hagi'de fazlasıyla var. 

16 Şub 2011

Tommiks

Yıllardır Galatasaray sağ tarafında çırpınan, didinen, cebelleşen biri var. Karizma yok, görüntüsü daima gariban, öksüz, ne yaparsa yapsın yakışıklı olamıyor. Adı, normal halk çocuğu adı, muhtemelen dedesinin adını koymuşlardır, yeni yetme Galatasaraylı çocuklara koyulacak gibi değil. Tek ve biricik özelliği Galatasaraylılığı.

Futbolunun üstüne koyabilmiş değil. Attığı şutlar gök kubbeyi dövüyor hala. Hala, ortaladığı topların çoğu dağlara taşlara doğru yol alıyor. Hangi hoca olursa olsun, takımın bankosu. Milli takımda bile mutlaka kendine yer buluyor. Ve bu çocuk senelerdir gözümüzün önünde. Ve biz da dalgamızı geçiyoruz. Arkadan gelen 10 larca Sabrimiz var ya, o yüzden. Yarın sözleşmesi bitince uzayıp gidecek yabancılara verdiğimiz değerin yarısını vermediğimiz Tommiks.

Gelinen noktada tek suçlu Başkandır elbet, ama ondan sonraki pay taraftarındır.Linderoth'a, Kewell'e, Baros'a, Cana'ya hayran olup, Mehmet Güven'e küfür eden taraftardır. Bu taraftara da bu netice bu takım fazladır. Alt yapıdan kimse seneye oynayamayacağına göre, daha beter bir sezon geçirilmesi garantidir.

Ulan Sabri, her maç 40 metreden şut çek. Taca gitsin, korkma. Serbest vuruşların başına geç. Nasıl olsa hiç kimse atamıyor, bari kırk yılda bir iyi atılan bir serbest vuruş sana yazılsın. 40 tane takımım olsa 40 ına da banko seni yazarım. Bana kapıdan kovsak, bacadan girecek futbolcu lazım. Galatasaray yenildiğinde ağlayacak, geriye düştüğünde savaşacak adam lazım.

Ben bu takımla oynayacağıma, Uğur, Semih Kaya, Oğuz Sabankay, Ferhat Öztorun, Mehmet Güven, Serdar Eylik, Sen ve Arda'yla  oynamayı yeğlerdim. İddiaya girerdim ki, iyi bir kaleci, Baros gibi bir golcü, ve Lincoln gibi pasörle takım 2000 li yıllardaki havasını yakalardı.

Bu gidiş gidiş değil, önce kaptanı yediler, şimdi senle dalga geçiyorlar. Oynasın, Serdar Kurtuluş senden iyi onlar için. takımda Galatasaraylıya yer yok. Tribünde olmadığı gibi. Yarın Arda yok olur gider, kınaları yakarlar, sen de zaten pamuk ipliğiyle bağlısın, düştün düşeceksin. Galatasaray semtinin nerede olduğunu bilmeyenler oynar yerinize. Avrupa şampiyonluğu mu? geç bunları Tommiks Sabri, bir kere olduk boyumuzun ölçüsünü gördük. Bir daha olacak aptal başkan çıkar mı sanıyorsun?

Hagi'den önce gazozuna maçlar oynanıyordu bizim buralarda. Hagi'den sonra da gazozuna maçlar devam ediyor. Arada sırada gelen tesadüfi şampiyonluklarla idare edilir gidilir. Taşıma futbolcularla iki maç üst üste iyi oyun oynayamazsın. 10 tane yabancı var, en fazla 6 sı oynayabiliyor. Oynayamayanlar oynayanların can düşmanıdır. Galatasaray hiç bir takıma benzemez. En fazla 4 yabancı olacak, ve en az 7 tane adam alt yapıdan beri birlikte oynayacak. Böyle bir kadro kurulamadığı her sezon kayıp sezondur.

Böylesi bir kadronun içinde de Sabri olacak ve taraftarıyla birlikte savaşacaktır.

14 Şub 2011

Parlayadur Kaptan Arda

Zamanı geldi kaptan, her şeyin yolunda gittiği maçlardan sonra yazmak kolay. Gol attığın zaman bağırmak daha da kolaydı. Sana Paris Hilton'u yakıştırmıştı, şimdilerde siktir çeken taraftarın. Halbu ki ne güzel başlamıştı macera. Sami Yen'e ilk çıktığın maçta kapalının önünden bir yıldız gibi kaymış, topu ağlara bırakmıştın. İlk koyduğun o gol, bardağa düşen ilk damlaydı Arda. Farkı yoktu yani bardağa düşen damlaların. Cezayı son damlaya kestiler. Birilerinin vak vaklarını ürküttün. Birilerin sırça köşklerine taş attın. Güzel futbol seyretmek isteyenlerin sayısını fazlalaştırdın aynı zamanda. Yeni  doğan Galatasaraylılara ismini vermeye başlamıştın ne güzel.

İlk seyrettiğim maçtan, son seyredemediğim maça kadar düşüncelerim değişmedi. Sen büyük bir futbolcusun. Başka takımlar Arda'larını yaratabilmek için yıllarca ne futbolcularına katlandılar. Semih, Fenerbahçe'nin Arda'sı olmak için 10 senedir kulübede. Boğazın diğer yakasına düşseydin heykelini dikerlerdi. Ne mutlu ki bize dememiz lazım ki Galatasaraylısın, Galatasaray'dasın.


Arda Turan, takım, tarihinin en karanlık sezonunu geçiriyor. Kaleye gidemiyoruz, şut çekemiyoruz. Fantastik bir harekete hasret kaldık. Ne futbolcular gelip geçiyor, yerine birini koyamıyoruz. Kimi oynatsak olmuyor, sakatlandın, hücum hattı öksüz kaldı, takım kaptansız kaldı. Kaleciler bayram ediyor, en dandik takımların taraftarı ''kümeye cim bom'' diye tempo tutuyor.  Biraz daha geç kalırsan köpeklere maskara olacağız. Gerçi olduk bile.


Galatasaray kaptanlığını yakıştıramıyorlar sana. Ayhan'a yakışan, Servet'e yakışan kolluk sana yakışmıyormuş. Ne bekliyorlar bilemiyorum? Sen ki- limon sandığından Kewell'li Leeds'i Ali Sami Yen'de indirdiğimiz maçı seyrettin. Şimdi o Kewell'e fırça atmanı istiyor taraftar senden. Daha dün formasını almak için kapısında yattığın Ayhan'a küfür etmeni bekliyor. Rahip hayatı yaşamanı istiyor taraftar senden. Sen Galatasaray taraftarıyım dedikçe vebalı gibi kaçıyorlar senden.


Bu takıma çok yıldız geldi geçti Arda Turan. Hiç kimse çocuğuna Prekazi adını koymadı, Hagi isimli hiç bir Galatasaraylı yok. Kim bilir 2-3 yaşına gelmiş kaç Galatasaraylı çocuğun adı Arda'dır, onu da bilen yok. Varsa yoksa kilo aldığın, koşamadığın, çalım atamadığın. Milli takım bile sen yokken gol atamıyor. Somurtuyormuşun kaptan. Takımın şu halinde bir Galatasaraylı somurtmayıp ne yapacak? 


Takım ülkenin en güzel stadında oynamaya başladı, kimsede şevk yok, heyecan yok, coşku yok. Alınan saha neticelerini geçtik, bir güzel maç yok. Eskiden Galatasaray ilk dakikalarda gol yediği zaman sevinirdik, maçı dar ederdik bize gol atan takıma. Şimdi oyunu forse edebilecek, ben yenilmem diyecek hiç kimse yok. En güvendiğimiz adamlar sakat, yarın gitseler kimsenin hatırlamayacağı futbolculara methiyeler düzüyoruz, yüz yılda bir gelmiş, kendi öz evladımızı yuvadan kaçırmak için şebekeler kuruyoruz. 


Bu takımın taraftarları ellerinde örnekleriyle  yaşayabilecekleri en büyük maceraları yaşadılar. O büyük maceralarda mutlaka içlerinde kendi öz evlatları vardı. Gelmiş geçmiş en büyük efsane Hagi'yle beraber Avrupa'da imtihan verdiler. Sıkıntımız burada aslında, ne kadar büyük futbolcular gelirse gelsin, Galatasaray harsıyla bütünleşemezsek o büyük günler bir anı olarak kalacak, yenisi gelmeyecektir. 


İşte şimdi kaybedilen yıllardan sonra, aklımızı bir kez daha devşirelim. Bir daha belki de hiç gelmeyecek olan Arda'mızı büyük Galatasaray taraftarının bağrına basalım. 


Bir yıldızsın Arda Turan, sonsuza kadar parlayadur kardeşim.

12 Şub 2011

Eski Tüfek Der ki;ULEMALARA ATFEN (CACATUM NON EST PICTUM- SIÇMAK RESİM YAPMAK DEĞİLDİR)


ULEMALARA ATFEN (CACATUM NON EST PICTUM- SIÇMAK RESİM YAPMAK DEĞİLDİR)

Bu ülkede görüş bildiren yüz kişiye sorsak arkadaş bir şeyler söylüyorsun da, kaynağın ne? Neye dayanarak söylüyorsun? Benim yurdumun görüş bildiren her vatandaşı muhakkak bir şeyler geveleyecektir. Ama inanın hepsi boş lakırdılardır. Bu ülke insanının "a" dan "z" ye her konusunda görüş bildiren, fikir beyan eden adamların hepsinin büyük ve ezici çoğunlukla kaynağı tektir...

Evet arkadaşlar, bu ülke insanının ezici çoğunlukla kaynağı "Götü"dür!...

Hiç bir yurdum uleması, "Yav bunları söylerken götümden uyduruyorum!" demez...

Bu ülke insanı Edirne’den Hakkâri’ye, Isparta’dan Artvin’e kadar tek tiptir.  Okumaz, okuduğunda anlamaz. Yorum yapmaz, kolaycıdır. Eleştiri yapmak bilgi ve birikim işidir. Az bilir, bilmediğini bilmez, bilenin ne bildiğini anlayacak, değerlendirmeyi yapacak bir dağarcığı yoktur. Muhakeme yeteneği zayıftır, hafızası zayıftır. Ama eleştirmek konusunda müthiş ataktır…

Eleştiri yapar çünkü bilir ki ortam buna müsaittir. Etrafındaki herkes de aynıdır, kendisi gibidir. Haddini bildirecek birisinin sağında solunda olma ihtimali yok denecek kadar azdır. Bu nedenle rahattır.

Buna uygun olarak ve bunlara kanıt olarak;

Bu ülke gazetelerinin %99 (tiraja göre) bulvar basınıdır.

Bu ülkenin televizyonları ve radyoları magazin ağırlıklıdır.

Bu ülkenin okunan kitaplarının bir edebi değeri nadiren olur. Onların da en babası onbin baskı yapmaz.

Bu ülkede ekonomi yorumcularının çoğu özgün değildir.

Bu ülke siyasetçilerinin hiçbir ciddi öngörüsü tutmaz.

Bu ülkede bir tane şehir planlamacı belediye başkanı olamaz.

Bu ülkede temel bilimlerle uğraşan adam açtır.

Bu ülkede eğitim, sağlık, barınma, beslenme alanlarında üç adım ötesine planlama yapacak adamlara değer verilmez.

Bilgi bu ülkede en değersiz şeydir.

Bu nedenle en beceriksiz adamlar en önemli eleştirmenlerdir. Bilgisiz ve liyakati olmayan adam en önemli yerde ise, en tehlikelisi odur. Bilgisiz adamın saçmış olduğu en önemli tehlike bilgi kirliliğidir.

Dünyanın hiçbir yerinde Hıncal Uluç tipi bir adam bu denli prim yapmaz. Acun tipi bir adam milyon dolarları birkaç senede istifleyemez. Mustafa Denizli diye biri otorite olmaz...

Bakın size kaynağın belirttiğim şeyden başka bir şey olmasının zor olduğu bir genel geçerliliği olan bir kelime topluluğu söyleyelim…

“İyi futbolcudan iyi hoca olmaz. Misal Hagi iyi bir futbolcu ama çok kötü bir hoca!”

Bunu söyleyen adamlara sormak lazım. Kaynağın ne? Dürüstçe “götüm” demeyecekse şunlara cevap verebilmelidir;

  1. İyi futbolcu üstelik dünyanın en iyi oyun kurucularından biri akılla değil de neyiyle futbolcu olacaktı? Aklı daha doğrusu futbol aklı üst düzey mi?
  2. İyi futbolcu, kötü futbolcu ayrımını yapamayacak kadar futbolun dışında mı?
  3. Dünyanın en büyük takımlarında en büyük taktisyenlerle üstelik verileni ve isteneni en iyi alarak, en iyi yaparak gelmemiş mi bu güne? İdrak problemi mi var?
  4. İyi hoca Hagi olmayacak da, Ziya Doğan mı olacak? Schuster olmayacak da Ertuğrul Sağlam mı olacak?
  5. İyi hoca nasıl olunur?
  6. İyi futbolcu nasıl olunur?
  7. Hiç iyi hocalık konusunda transa geçip on dakika düşündün mü?

Bir de bunların dışında işsiz güçsüz kerameti kendinden menkul Mustafa Denizli tarzı adamlar var ki onlar bir başka alem. Sanki bizi hayatımızdan bezdirmek için konuşuyor böyleleri. Arkadaş ben bir şey itiraf edeceğim. Ben Galatasaraylı olmayan birinin takımım hakkında konuşmasından nefret ediyorum bu bir. Ayrıca Hagi öncesi ve sonrasında gazozuna “aldım verdim ben seni yendim” maçlarını unutan vefasız taraftardan hiç ama hiç hoşlanmıyorum. Hagi çok ama çok büyük bir vefa hakkediyor UNUTMA, UNUTTURMA! 

Bir iki soru da Dürülü efendiye sormak lazım;

  1. Aklı olan, birikimi olan, idraki olan, bilgisi olan, adam gibi adam olan Hagi iyi hoca olmayabilir. Ama sen gazozuna şampiyonluk dışında, şapkadan tavşan çıkararak yürüyüp gittiğin yolda neredesin?
  2. Almanya’da üçüncü sınıf takımdan götüne teneke takıp gönderdiler, İran’da bir halt yiyemedin, Hıncal dışında bir tane hayran kazanamadın, Fenerli dalga geçti, milli takımda rezil oldun, bir tane futbolcu yaratmadın torbandan bir tek Bülent Korkmaz çıktı, çıktığında sen bile fark etmedin…
  3. Biz senin futbolculuğunu ve o dönemki futbolunu da biliyoruz.
  4. Titrek sakatlanmasa Neuchetel maçını bile alamayacaktın. Kimi kandırıyorsun?
  5. İYİ HOCA SEN MİSİN?

GİDİN İŞİNİZE KARDEŞİM!.

 Hagime kızacaksam ben bildiğim gibi kızayım. Sevdiğimi ve sonuna kadar böyle kalacağını bilerek.

Hagi Hoca; Gaziantep 1- Galatasaray 0

Kewell sakat, ben yazamadan sakatlandı. Bu maça saklamıştım Kewell sakatlanacak yazısını, yetişemedim. Adam 6 maç 120 şer dakika katır gibi oynuyor, bizde tam bir maç bile oynayamadan sakatlanıyor. Yok arkadaş bu böyle gitmeyecek. Çağıracaklar Veliefendi'den at doktorlarını. Bütün takımı at kontrolünden geçirecekler, en ufak bir sakatlığı olanın sözleşmesini iptal edecekler. Normal insan doktoru bize yaramıyor. Gerçi atı oynatsan bu takımda ikinci yarıya çıkamaz o bile sakatlanır.

Diğer sakatımız Baros iyileşmiş aklımız sıra. Bir daha sakatlanmayayım diye zıplamıyor, koşmuyor. Bu takım lanetlenmiş bir kere. Kimi getirsek oynayamayacak. Adamlar Real Madrid'den futbolcu alıyor, biz Kasımpaşa'dan.

Maça aslında iyi başlamıştık. BAM üçlüsü öyle ya da böyle sahada değildi. Ve ne yazık ki tek maçlıkmış saadet. Bu hafta en az ikisi sahada olur. Kalemize gelen ilk topa bakalım. Hakan Balta kaybettiği topa geri geri koşuyor. Bir paket sigara içip maça çıkmış izlenimi var. 3-0 galip değilsek iğrenç gözüküyor Hakan Balta. İçeri şişirilen topa Servet kafaya çıkıyor ve vuramıyor. Vuramadığı topa vuran Zapata'nın bacağının arasından kaleye sokuyor. Kalemize gelen ilk top gol. Bu kaçıncı? Çuvalın biri gidiyor, biri geliyor. Uğursuz Aykut bakalım daha kaç kaleci harcayacak?

Hagi baba, bırak bu işleri. Galatasaray'ın gençlerinden bir bok çıkaramazsın. Hatta sana da bir akıl vereli. Paf takımını iptal et, yok say. Oradan bir Servet, bir Balta  çıkmıyorsa unutun gitsin, boşuna para harcamayın. Ne Anıl'dan, Ne Serkan'dan, ne Emre Çolak'tan futbolcu olmaz. Biz Arda çıksın istemiyoruz, Sabri'den de vaz geçtik. Bir Mehmet Güven de çıkmaz mı?

Bir golü çıkaracak kadar bile derman yok takımda. Galip gelmemiz için en az 3 tane gol atmamız lazım. Gol atmayı bıraktık pozisyona giremiyoruz. Acı çekiyoruz maç seyrederken, maç bitmeden seyretmekten vaz geçiyoruz.

Söyleyecek, yazacak hiç bir şey yok. Delik kapamakla olmadı, takımın tamamı değişmeden de olmayacak. Kimi getireceksin, kimi oynatacaksın. Gene kaldın 16 numaraya, Ayhan'a, Barış'a. Biz bittik, artık seyretmesek de olur da, vah zavallı yeni Galatasaraylılar vah.

Ah Hagi ah, hayatını serbest vuruştan kazandın, takımda penaltı atacak adamın yok. Attığın korner, kalene gol tehlikesi oluyor, serbest vuruş kullanacak kapasitede bir futbolcu çıkaramadın. Daha kötü günlere hazırlıklı olun çocuklar. Dua edin Arena'ya geçtiniz de oranın büyüsü bozulana kadar idare edersiniz. Sami Yen'de oynansaydı alınan iki galibiyet de gelmez, iyice küme mücadelesinde bulurdunuz kendinizi. Bulmayacağınızın da garantisi yok ya, haydi hayırlısı.

6 Şub 2011

Çağın Vebası; Galatasaray 4- Eskişehirspor 2

Her şeyin tanrısı olduğu gibi futbolun da tanrısı var. Ve futbol tanrısının peygamberi de Hagi'dir işte. Bank Asya ligi dahil, bütün takımların orta sahasından daha kötü olan, Barış-Ayhan- Mustafa Sarp kombinasyonunu, başka bir sıfattaki insan bozamaz. İster Reykart ol, ister Trapattoni, bozamazsın. Bunlar cezalı veya sakat değilse mutlak oynayacak. Oynatmamak için peygamber olacaksın. Ayhan cezalı olmasa, Barış sakat olmasa  bu 3ünden en az 2 si banko, diğeri sonradan oyunda olacaktı. Dedik işte, futbolun tanrıları, peygamberlerine yardım ediyor. Oynatamıyor Hagi, kepaze orta sahayı.

Mustafa Sarp'ın sözleşmesinde oynamazsa daha fazla para alır maddesi yoksa, bir dakika bile onu oynatan hoca, hoca değildir. Maçı Anadolu'da bir köy lokalinde izledik. O cahil dediğimiz insanların yorumları aynen bizim ki gibiydi. Mustafa Sarp kadranda gözükür gözükmez, maç en az 3-2 ye gelir demeyen tek bir Galatasaraylının olmadığından eminim. Bu lanet, veba mikrobu yüzünden Baros'un attığı gole bile sevinmedim.

Hagi değil, Yüce Gök sayesinde son yılların en büyük orta sahasıyla Arena'daydı. Cana'nın geride, Neill'in önde oynaması orta sahanın tamamen top tekniği yüksek, dikine oynayan, top isteyen futbolculardan kurulması demekti. Buradaki gereksiz hamle, Sabri'nin orta sahada oluşuydu. Ne gerek var, yılların sağ beki kadronda, Yekta denen bir adamın da var. 4 senedir bir şeyler yapar diye bekletilen Serkan Kurtuluş'u oynatmanın mantığı yok. Tezlerimizin arkasındayız, Antrenörlük bilgisi, sevk ve idare kabiliyeti yok. Ancak futbolcunun iyisinden anladığından, iyi takım kurar. Kurduğu iyi takım iyi futbol oynarsa işte bu gece ki gibi, milletin burnundan fitil fitil getirir.

İlk yarıda BAM'sız oynanan oyunda, Servet ve Balta dahil hiç kimse batmadı. Hatta Cana'yla  böyle bir kaç maç oynasın Servet'i savunuyor duruma bile geçeceğiz. Kim bilir belki, Balta Hakan'ı bile seveceğiz. Stancu için gelmeden aldığımız istihbaratın ne kadar doğru çıktığını gördük. Kulyo maç oynadıkça daha iyi olur. Böylesi adamların yanındakilerle oyunu , uyumu çok önemlidir. Takımı tanıdıkça, kendine güveni geldikçe derin Galatasaraylılardan talimat gelmezse kimse kesemez.

Kaleci için beklemedeyim henüz. 2 maçta 5 tane yedi, yediği golleri sağ olsunlar, bizim mevcut kaleciler de yiyebilirdi zaten. Yabancı kontenjanına değer mi diye düşünen varsa, değer. Ömrümden, Galatasaraylılığımdan en az 20 senesini aldılar çuval kaleciler.

Artık eksprese son yolcuyu bekliyoruz. Arda Turan'da katıldıktan sonra ufkumuz açık. Ve artık sen de gör Hagi. Bam 3 lüsünü kadro dışı bırak, takım gol yemez. Sen bırakamıyorsan, biz yalvarmaya devam edelim. Sevgili futbol tanrısı, Ayhan ve Barış'tan sonra, Mustafa Sarp'ı da bertaraf eder nasıl olsa. Peygamberine küfür ettirecek değil.  

3 Şub 2011

Karpatların Kırosu; Gaziantep 3- Galatasaray 2

2 senedir ilk defa, takımı ben yapsam aynı kadroyla çıkardım. Futboldan, Galatasaray'dan, hayattan soğutan hiç bir futbolcu yoktu sahada ilk kez 2 sene sonra. Galatasaray'a bahis bastık canlı bahis sitelerinden. Hatta 2 farklı yeneriz dedim. İnanılır değildi, futbol tanrıları, sevgili peygamberlerine yardım etmişti. Biri sakat, biri kırmızı kart cezalısıydı. ne yazık ki diğeri kulübede oturuyordu. Babamın mezarında dua etmemiş ben, metafiziğe yalvarmaya başladım. Şu maçı, şu yedekte oturan Galatasaray tarihinin gelmiş geçmiş en kötü futbolcusu oyuna girmeden farklı galip bitirelim. Bitirelim ki sevgili kıromuz, galip takımı değiştiremesin.

2 senedir ilk defa, Galatasaray maçında içim kıpırdadı. Gol yediğimize üzüldüm, gol attığımızda havaya sıçradım. 2 senedir ilk defa bir maçta yenik duruma düştüğümüzde kesin yeneriz dedim. takımda Servet'i saymazsan  sıfır kazmayla, Hakan Balta'yı saymazsan sıfır hisssiz 11 le oynuyorduk. Bu kazma ve his yoksunu bu takımın içerisinde ihmal edilebilir noktadaydı.

Topla biz oynuyorduk, iyi oyunla kötü oyun arasında pamuk ipliğine bağlı pozisyonlar oluyordu. Kıl payı geçse çok güzel olacak kombinasyon, geçmeyince kötü olarak yazılıyordu amel defterine. Olsundu, ustalar takıma geri dönmüştü. Kewell'la, Neill'le takım iyi oynamasa bile karizma olarak yukarı seviyedeydi.

Öyle kötü vurdu ki adam, top taca gidiyordu asist oldu. Endişeye gerek yoktu, takım golü garanti atacaktı. Sol taraftan, Hakan Balta karanlık günler gibi geride kaldı sol tarafta ki atakta. Kewell usta, Kulyo'yu topla buluşturdu. Aynı yerde, aynı pozisyonda Aydın olsa, Emre Çolak olsa, Balta Hakan olsa, milyon kere ortalasalar, ortalayamayacakları topu Kulyo kesti. Bir yerde takım lanetlenmişti, nerdeyse bu top bile gol olmayacaktı. Kazım aynı ortaya 2 defa kafa atarak topu nerdeyse zorla kale içine soktu. Ve futbolu masada oynayanlar, hesap kitap peşinde olanlar için kabul edilebilir bir tabelayla ilk yarı bitti. Ne var ki, en azından ben, futbolun sahada oynanan güzel bir oyun olduğunu sanıyordum. Ve elbette de haklıydım, kenarda takımın sevk ve idaresinde Dünyada en çok sevdiğim adam(istediği kadar kıro olabilir) ve yanında Galatasaray tarihinde en çok sevdiğim 2. futbolcu vardı.

İkinci yarı başlarken bir baktım ki oyuna kollarını yana açarak, yelkenli olacağına futbolcu olmuş yaratık giriyordu. Aynı anda hayatımızda ilk defa Galatasaray aleyhine bahis oynadık. Nasıl ki, kazanacağımızdan emindim maçın başında şimdi kaybedeceğimizden emin oldum. Ben artık bu 16 numara için pek fazla yazıp bitmiş sinirlerimi daha da bitirmem. Milletin de kafasını yeteri kadar şişirdim, artık şişirmem. Ama burada yazıyorum, not edin. Bu Mustafa Sarp'ı biri en azından bıçaklayacak. Ya da abartmıyorum, kinaye yapmıyorum, bırakın top oynamayı normal yürüyemeyecek şekilde kemiklerini kıracak.

Tabelayla işim hiç olmadı, yine yok. Ama burada not düşeyim, Galatasaray bu adamla oynarken gol yediğinde, yenildiğinde elimde olmayan, içimi tarifsiz bir huzur kaplıyor. Zaten  kapıcı İbrahim'in oğlu bizi Galatasaraylılıktan attıktan sonra, içimizden de hiç bir şey gelmiyor ya.

Kıro Hagi, Kewell'i çıkartıp, Aydın'ı soktu. Birden bire takım Bank Asya kalitesine indi. Bir futbolcu bu kadar mı seviye düşürür? Daha 1 hafta önce her maçı 120 dakika oynamış, Kewell, 20 dakika daha oynayamaz mı? Oynar da şebeke iş başında, çeteler iş başında, Aydın oynayacak sıra onda. Bir sonraki maç, Emre Çolak'da sıra, o oynayacak.  Ayhan'ın da cezası bitti. Hazır takım da yenilmiş, kötü hoca ne yapar, takımı değiştirir.

Bu takım turu atlasa bile, Beşiktaş'a duman olma ihtimali yüksek. Koskoca Reykartı gönderen çetelere, büyük insan Hagi'nin minnet borcu bitmez. Dolayısıyla, bu takımda Ayhan, Sarp, Servet, Aydın, Emre, Balta, Arda her zaman oynayacaktır.

Beni sormayın, ben zaten bıraktım bu işleri. Bakmayın gene moral bozucu şeyler yazdığıma. Aslında suç, ne kıroda, ne bu saydığımız iğrenç ötesi futbolcularda. Başımızda bu Başkan olduğu müddetçe, Öz Galatasaray kupa falan alamaz, Öz Galatasaraylı da altın kafes stadında bile olsa hiç bir maç çıldıramaz, coşamaz.

Biz mağlubiyet yazmaya bıkmayız da, Adnan'da yalan söylemeye, takımı daha beter hale getirmeye de bıkmayacak.

30 Oca 2011

17 de 17; Bursaspor 2- Galatasaray 0

Lafımızın arkasındayız, 17 de 17 olur! Ne yani, kaldı 15 maç, 14 puan daha alamayacak mı takım? Ben 17 maçtan 17 puan alırız demek istemiştim. İnanmıyormusunuz, koskoca başkanınız Provökatörle, protestoyu karıştırıyor da benim ki çok mu? Korkmayın lan, ilk 10 içinde kalmamıza yeter 17 puan. Ben de geçen hafta yaladığıma bu hafta tükürmemiş olurum!

Aramızda futbolcu taraftar ilişkisinden çok daha fazla bağlar var bizi bağlayan. Hayatımda onu tanıdıktan sonra, nerede olursa olsun topun adı geçtiğinde adını anar, tüylerim diken diken olur. Tanıdığım yerli yabancı tüm futbolcular içinde Dünyada en çok sevdiğim o dur. Ve ömrüm ne kadar vefa ederse öyle kalacaktır. Pek fazla sevdiğim futbolcu da zaten yoktur. Ve ne yazık ki, bu büyük sevdanın su yüzüne çıkmasını engellediği gerçekler de vardır. Ne pahasına olursa olsun çocuklar. artık yazmam gereken gerçekler.

Hagi kırodur çocuklar. Hani bizde ki karşılığı Ziya Doğan gibi bir şey. Karizma sıfırdır, cahildir, diksiyonu bozuktur, giyimi kuşamı bilmez, Romanya'daki en çirkin iki kız kardeşten biriyle evlenebilmiştir (diğer öçirkin kardeş Popescu'yla evlidir) kurduğu cümleler basit ve iğrençtir. Tercümanına bakın anlarsınız, tercümandan iyi Türkçe konuşur, Romencesi'de pek farklı değildir. İçgüdüyle oynamıştır futbolunu, tarihe yazmıştır adını. Ne var ki antrenörlük iç güdüyle yapılacak bir şey değildir.

Belki bir çoğunuz bana saldırıya geçecektir. Önemli değildir, ben tabelaya bakarak yazı yazmıyorum.Maçtan önce kadroyu gördüğümde bu yazdıklarımı defalarca söylemişimdir. Romanya'dan futbolcu alınışında bu sefer Adnan Sezgin'in eli parmağı yoktur. İndire gandiyi, Becali yapmıştır. Hagi'nin allahın kuruşunu almadığına eminim de tanıdığım Becali'ye de eminim. Tokatladığı paralardan elbet birilerine sakal atmıştır. Bana öyle görünüyor ne yapayım, Başkan'ın boyu sanki bu 3 transferden sonra  biraz daha uzamış gibi.

Dünyanın en kötü hocalarından biri olan Hagi'de diğer en kötü hocaların literatüre kayıt ettirdiği desturu uygulamiştır. ''kazanan takım bozulmaz'' Kazanan takım, yani geçen haftanın Galatasaray'ı. 50.000 kişinin önünde ilk defa oynayan, tarihe geçen takım. İçlerinde, müzeye kalkan ilk formayı Ajax'lı futbolcuyla değişmekte mahzur görmemiş Barış'ı, çıktığı 60. dakikadan sonra bu tarihi maçta gol olacak mı, kim atacak sikinde bile olmayan, direk duşa giden Hakan Balta'yı, kendisinden beklenmeyen bir bok yediğinde bir sonraki maç kaşıkla verdiğini kepçeyle alan kazma Servet'i, girdiği son 5 dakikada iki defa topla buluşup, birini taca, birini ofsayttaki Kazım'a atan kanser virüsü Mustafa Sarp'ı, ağız ishalli, ligin en iğrenç futbolcularından ilk 5 e garanti girecek Ayhan'ı, kendisine top gelmediği zaman gol yememeyi başarabilen çuval Ufuk'u barındıran takım.

Bu arada gol atamadığımız için, daha doğrusu girenleri çıkaramadığımız için Becali'ye tokatlandiğimız santrafor, galip takımda başlamadığından yedekte. İki çuval kaleciyi bozsan bir asker bavulu yapamayacağın, Galatasaray olmasa, Bank Asya'da sıradan bir takımın bile kalesine geçemeyecek kalecilerimiz var diye alınan Zapata, Arda'nın yanında. Çekirdek yok galiba geldikleri memlekette. Niye oynamıyorlar? e boru mu? Galatasaray kendi sahasındaki 4. maçını pozisyona bile giremeden, kendi kaleinde 2 net pozisyon vererek kazanmış, takım bozulmaz. Yani yeni bir paradoks yaşayacağız, Zapata'nın kaleye geçmesi için bok çuvalı kalecilerin ancak tabakhaneye bok yetiştirirken çuvalı yere düşürmesi şeklinde, somut, iğrenç goller yemeli ki artık emin olalım. İçimiz rahat olsun, hak geçmesin. Aykut senelerdir yiyordu zaten, Ufuk'da Galatasaray kariyerinin son golünü 40 metreden yemiş, artık Karpatların Kırosu, yeni aldırdığı kaleciyi kaleye geçirebilir.

Hoca kıro olunca, kendisinden önceki Dünyanın en elit hocalarından birinin yapmadığını yapacak elbet. Ya oynattığını oynatmayacak, ya oynatmadığını oynatacak. Her maç futbolcu yapacağım diye Emre Çolak'ı sürüyor sahaya. O fizikte futbol oynayacaksan ya Maradona olacaksın ya Messi, onlardan biraz daha kötü olursan futboldan başka bir spor dalı yapacaksın. Korneri yetiştiremiyor, varsa Galatasaray halı saha takımında banko oynar, yoksa tüy siklet güreşir ya da ondan iyi jokey olur. Veliefendi de yakın takılsın Halis Karataş'a, o bünyeyle topçu olunmaz. Hiç bir takımda oynayamaz, inat edilip 3 maç 90 dakika oynasın 3 sene sakatlıktan kurtulamaz.

Benim için maç, Mustafa Sarp oyuna girdiği anda bitti zaten. Mustafa Sarp'ın oynadığı takım gol yediğinde içimde tarifsiz bir huzur, yenildiğinde sonsuz sevinç peyda oluyor. Çok futbolcu gördüm, Mustafa Sarp'dan ettiğim nefreti hiç kimseden etmdim. Ama artık ona hiç kızmıyorum, küfür etmiyorum. Mustafa Sarp oyuna girerken onu oyuna alana ediyorum ağıza alınmayacak, adamı ipe götürecek küfürleri. Bu kıro, göreceksiniz bu hafta onu ilk 11 sahaya sürecek, artık ne kadar seyirci maça gelirse(başkanın adamları hariç) o kadar insan kısmi felç geçirecek, kanser olacak, küfür edecektir. Barış sakatlanıp çıkarken, üzülen yok kimse yanlış anlamasın, sakatlandığı pozisyona bak. Cillop gibi çime düşüyor adamın omuzu çıkyor. Denemesi bedava, ben bu yaşta aynı mesafeden betona düşeceğim bakalım bir bok olacak mı? İnsan bu kadar mı salak olur, çaresiz kalır yer çekimine karşı. Yerine giren Mustafa Sarp en akıllı futbolcu oysa. Yerle işi olmaz, hep ayakta kalır. Değiştirme işareti, yapıldıktan sonra formayı giyip hazırlanması 4 dakika aldı. Bulaşıcı hastalık, yanında Maradona oynasa kötü oynar. Onu oyuna düşünerek alan Hagi, yan yana oynuyor olsa inanın tekme tokat atar dı maçtan. Demitik ya, topu iç güdüyle oynuyordu, kendi beyni yerine futbol tanrıları düşünüyordu. Pislik Ayhan atılırken, hakeme dayılandı, akıllı ya, televizyon kadranına görünecek, hala kalmış sa futbolcu sanan taraftara şirin görünecek.

Boş şeyler yazıyoruz, hatta yazdığıma pişman bile oldum. Yediği sopadan  5 gün sonra kükremeyi aklına getiren Galatasaray'ın Aslan Başkanının ve Galatasaray'ın aslan başkanının yaptığı icraattan memnun olan eski kükremiş Aslan Başkanlarının sevgili Galatasarayını yazıyoruz. Bizim taraftarlığından atıldığımız, itin iti ısırmadığı bir düzenin, dümenin, dalaverenin Galatasarayını.

Halbuki iş bizim Galatasarayımıza kalsaydı, kalecinın yediği iki dandik golle yaralansaydı, o Galatasaray'ın kükremesi Marmara Denizinden İstanbul'a yankılanır 3-4 tane atar kaleciyi de aslanın şerefini de kurtarırlardı. Kraliyet Ailesinin Öz Galatasarayı yediğini çıkaracak ha, yaralandığında, ölmeyeyim diye bir delik bulup saklandılar, daha fazla gol yemeyelim diye sıçan gibi kaçtılar. Bırak kükremeyi, tıslayamadılar bile.  

Hepinize yazıklar olsun, benden yana geçen zerre kuruş varsa haram olsun.

24 Oca 2011

Stad Yemiyor Abi; Galatasaray 1- Sivasspor 0

Aslında oturacaksın, sabah akşam stadı yazacaksın. Ben ki, hatırı sayılır stadları görmüş biri olarak racon kesebilirim. Barnebau bok yemiş bizim Arena'nın yanında. Ne var ki, 3 maç sonra çıkmayın, Pegasus tribünü alt kısma bakın. Fil seyretse olmaz arkadaş, o koltukları bırak insan, hiç bir mahlukat kıramaz. O koltukta, Galatasaray lehine sandığı tepinişi gerçekleştirmiş mahlukata istediği aleti vereyim, zarar veremez o sağlam üstü koltuklara. Tel cambazı olsa, koltuğun üstünde zıplayamaz. Nasıl bir senkron yakalamışsa ayı, zıplıyor, o sırada koltuk tam kapanacakken , koltuğun üstüne düşebiliyor. Yazıklar olsun diyorum sadece. Bir de o tribün Galatasaray'ın en has evlatlarının oturduğu tribün olarak geçiyor. Yönetim yanlısı, maşa, eylem kırıcı, kurtlar vadisi sempatizanı. Diğer 30.000 Galatasaraylı olmayanların oturduğu yere bakın bir de. Taraftar farkı olmasa da yaratık farkını göreceksiniz.

Neyse futbol işte böyle bir şey. Taraftarlık, siyaset, din iman dinlemiyor. En azılı faşist de var içimizde en iflah olmaz komünist de. Yani ne sağcıyız ne solcu, futbolcuyuz futbolcu.

Galatasaray liderden 19 puan geride ya, stadı dolduramaz demişlerdi. O stadyumda maç olmasa bile 30.000 Galatasaraylı olmayan 15 günde bir gider, tavaf eder orayı.

İlk maç, ligin en kötü takımı, başında ligin en kötü hocası ve Arena'da hodri meydan. Ben kafadan muhalifim, en başta formaya. Değiştirilemez yönetim kurulu kararı çıkartılması ve Arena'da sonsuza kadar Galatasaray'ın aynı formayla çıkması sağlanmalıydı. Biz şimdi her şeye sıfırdan başlıyoruz. Cehennemden kurtulanlara yeni bir azap yeri yaratmaya çalışıyoruz. Saha sonuçları zor gibi görünüyor, öyleyse en kestirme yoldan, tribünlerden gitmeliydik. Desibel ölçme aletleri hatırı sayılır bir gürültüyü kaydettiler, sıradan bir lig maçında. Bir Fener maçı, o stadın çıkartabileceği maksimum avazı, narayı, anırmayı test edecek. Desibel metre patlamazsa ben bir şey bilmiyorum.

Maçtan ziyade, yeni transferleri mercek altına aldım. Romanya'dan aldığım tüyoları sizlerle paylaşayım. Zapata'nın tek başına çok maç aldığını seyretmiş benim Sıkoutt. Bir zamanlar, onun seyredip, bizim Türkiye'de Vanspora bile aldıramadığımız Cosmin Contra var portföyünde. O yüzden çok güvenirim futbol bilgisine. Çok penaltı kurtarırmış, saçma sapan goller yermiş ama, yan toplarda iyiymiş, teknik bir kaleciymiş. Yani korkmayalımmış, kale emin ellerdeymiş. Stancu için Pino'nun daha tekniği, Arda'nın mücadele edeni dedi, yakın geleceğin büyük futbolcusuymuş. Baros'u unutun, diğerini zaten hepiniz tanıdınız. Bir de dikkat ettiniz her halde, 8 tane ayrı dil konuşulmayacak soyunma odasında bundan sonra.

Amaç koşan, mücadele eden, savaşan bir takım yapmak. İş Hagi'ye kalsa, seneye, olmazsa bir sonraki seneye bu takım bir Avrupa Kupası daha indirir, ne var ki komazlar. Benim ise hiç umudum yok. Hagi'ye yedirmezler.  Devre arasında gelenleri, Adnan Sezgin tanımıyor o yüzden içim çok daha rahat. Söyleyeceklerimi söylediğim için, bu konuda yazmakta zorluk çekiyorum.

Kimse yazmadan ben yazayım, Yekta'yı yakında İniesta diye çağırırsınız. Kazma orta saha oyuncularından sonra, topla oynayan, topun kendisinde kalması için çırpınan oyuncular doluştu orta sahaya. Tabela hiç önemli değil, dün Galatasaray yüzde 70 le oynadı. En net pozisyonları Sivas kaçırdı, yeseydik bile kesin atardık. Ama ayıp be çocuklar, şu stad gol yer mi? Ufuk kurtardı sanıyorsanız yanılıyorsunuz, sen atamasan bile korkma bu satadyumda sana kimse atamaz. Ufuk demişken, kaleci olarak her şey var kendisinde. Heybet desen tam kaleci heybeti, tip desen, hafif kaçık gibi, kel tam kaleci yani. Uçma, kaçma  o da mevcut. Ya kardeş, Galatasaray kalecisi degaj yapar mı? Vakit geçirir mi Sivasspor'a karşı. Yedeğin yedeğine gelince,

Aykut için vikipedyaya girdim bakalım ne yazıyo diye. 2001 den önce soru işareti var. Egişligen diye bir takımda bankta oturup resim çektirmiş. Stutgart yazıyor 2 sene, 2 maça çıkmış. Çok merak ediyorum, kaseti varsa üşenmeden seyrederim o iki muhteşem performans maçını. Demek bizim o zamanki Adnan Sezgin için muhteşem bir 2 maçmış ki Florya'ya getirmişler. 11 senedir çekirdek çitiyor, 69 maça çıkmış. Kaç tane yediğini araştırmaya üşendim. İnsan da biraz şeref haysiyet olur be kardeşim. Her gelen kalecinin yedeği olmayı nasıl kaldırıyor miden. İlerde torunlarına ne diyeceksin, ha hocan Nezihi'nin izindesin kabul. O da hiç oynamadan kariyer yapanlardan.

E hagi baba, sana ne desem, ne söylesem. Şu dandik maçta bile, tek forvetle çıkıp milletin yeni stad heyecanına limon sıkmaya değer mi? Taraftarın en sevmediği iki futbolcuyla siftah yaptın, haydi yolun bahtın açık olsun. Paragrafa uymadı bilyorum ama, Cana'dan ben çok tırsıyorum. Tam konsantre olduğu maçtan sağ selamet çıkamaz. Fener maçında bizi yakabilir. Çok kasap giriyor, başka takımda olsa nefret ederiz, bizde diye çok seviyoruz, benim aklım karışık.

Kapatıyorum, 17 de 17 bile olur. Cana'yı size bırakıyorum, bundan sonra benim adamım, Yekta Kurtuluş.