Sakin kafayla berabere kaldığımız maçı yeniden yorumlayalım. Önce kendi hislerimi yazayım, dünkü maçın kaybedilmesini o kadar çok istedim ki anlatamam, yazamam. Servet daha maçın başında maymuna dönmüştü ya, o pozisyon, devamında Ali Turan'ın şebek olduğu an gol olsa inanın Galatasaray'ın bu senesi kurtulmuş olacaktı. Şimdi bekleyin bakalım bir daha ne zaman yeniliriz diye?
Dikkat eden var mı? Mustafa Sarp'ın olmadığı oyunlar sonuç ne olursa olsun sezonun en iyi futbolları. Yani sadece bizim değil, yayıncı kuruluşun, normal futbolseverin bile Mustafa Sarp'a tepki vermesi lazım. Ayhan'la Servet'de bir şekilde oynamasa o Galatasaray'ı kimse yenemeyecek. Mustafa Sarp sakat olmasa her iki lig maçında da sahada olacaktı, bu kesindi. Kadroyu nasıl Reykart yapmadıysa Hagi'de yapamaz. Hagi antrenör falan değil, o Galatasaray hissidir. Kayseri'de eşi dostu, akrabası, arkadaşları tribünde otururken 5 tane bile yedirse Ali Turan'ı oynatan, o varken onu değil de Sabri'yi çıkartıp, Ali Turan'ı rencide etmeyen his. Dünyada başka kim hoca olursa Ali Turan'ı çıkartır, Sabri'yi yerine gönderirdi.
Ne var ki başımızda hissizler padişah olmuş vaziyette. Bizi bize bıraksalar, son şampiyonluktaki gibi, hastaneden kaçıp maça gelen Hasan Şaş oluruz biz bazen. Bazen oynamadığı maçta bile gol atan Hakan Şükür oluruz. Biz bazen Ayhan olup, Ayhan'ı aşar 40 metreden Sivas Temeltepe'ye bozuka göndeririz. Sabri olur 3 lü çekeriz, Arda Turan olur tribünlere esas duruş gösterir saygılar sunarız. Bıraksalar hepimiz futbolcu oluruz, Dünyayı dar ederiz. Kaleye geçeriz hepimiz, Ufuk'a yardımcı oluruz. Biz Galatasaraylıyız, hepimiz aynı damardan besleniyoruz, ölüye top oynatırız biz. Biz, Dünya'da hiçbir takımda olmayan enerjinin sahibiyiz, Orhan Ak'a, Cihan Haspolatlı'ya şampiyonluk kupasını elletiriz biz.
Bırakmazlar, o yüzden, ne Lincoln oynayabildi bu takımda, ne Elano oynayabilir, ne Misimoviç, ne Kewell. Bunlar şampiyonluk kupasını elleyemez. Elletmek işlerine gelmez. Servet eller, Mustafa Sarp eller de, Cana elleyemez. Terim eller, Hagi elleyemez. Hagi'nin yapabileceği bir şey olsa yapar, nitekim oynarken yapmış, en büyük Avrupa Kupalarını taşımıştı. Ne yapacak şimdi Hagi? Sezonun en büyük topunu oynamış takımdan, maçın göğüs göğüse çarpışmaya döndüğü anlarda çıkardığı Elano, duşa gidiyor. Sikinde değil Galatasaray'ın akibeti Elano'nun. Hagi o anda bile, gelsin kulübeye diye haber gönderiyor. Sende bizim umurumuzda değilsin Elano bey. Brezilya Ulus takımı da bizim s.kimizde değil. His yok lan sende, her futbol takımında üst düzey futbol oynarsın ama his takımında oynayamazsın sen arkadaş.
Sen hiç oynayamazsın Hakan Balta. Sol çaprazdan adam kaleye şut çekerken götünü topa dön sen. Aman hayalarına falan top çarpar, bu güne kadar top çarpması sonucu bir kaç futbolcu hadım oldu, sende olma nemize lazım. O top gitsin gol olsun, sana ne, sen maç başı al paranı koy cebine, bin cipine. Senin yerine topun önüne gavur Neill yatsın. Onun hayaları parçalansın.
Bir şeyi çok merak ediyorum, 2.5 senedir Mustafa Sarp banko oynadı bu takımda. 3 maçtır yok, arayan soran merak eden var mı? Galatasaray sahaya eksik mi çıkıyor? Servet'de sakatlansa kimse oynamayacak mı orada? Gökhan Zan demeyin sakın, o ilk oynadığı maçtan sonra zaten takımdan ayrı bölmede çalışır, maçlarda da çekirdek çiter. Oynayacak adam hazırdır, kimsenin kuşkusu olmasın. Ama oynatmazlar, oynatamazlar. Devir hesap devri, para devri. Şundan da kimsenin kuşkusu olmasın, Adnan Polat, en az Morinho kadar futbolu bilir. O yüzden yüz yıllardır takımın içindedir zaten. İstese Galatasarayı Avrupa Şampiyonu bile yapar. Ama işte her sene tam isabet kaydetmektedir. Galatasaray'ın her sene Şampiyon olması, aldığı adamların Hagi gibi, Popescu gibi çıkması işine gelmez. Millet Adnan Sezgin'le uğraşıyor, suçu ne ki dallamanın. Adam onursuz, o kadar parayı, erki nereden bulacak, kapıdan kovsan bacadan girer. Galatasaray her sene kötüye gittikçe transfer yapıyorlar, son dakikada kimsenin itiraz edemeyeceği futbolcuları alıyorlar, ne yapalım oynayamadı diye geri gönderip yenisini getiriyorlar. Her alış veriş, kasalarını dolduruyor.
Bakın ben bir kere daha yazıyorum. Seleksiyona aykırı bir şey var ise mutlaka sebebi vardır. Kewell, Baros gibi futbolcular, bu ülkeye futbol oynayamaya geliyorsa iki şeye bakacağız. Ya oynayamayacaklar, ya sakatlanacaklar. Aynı şey Tüpçü içinde geçerli. Kuarizma Beşiktaş'a, rehabilitasyona, tedaviye hava değişimine geldi, sıra Guti'de. Ya sakatlanacak, ya ikinci yarı ortalarında kovulacak. Büyük takımların bir kozmik odası var. Futbolcularını sokuyorlar o odanın içine, çıkarıyorlar, raporu okuyorlar. Rapor 2 ay sonra sakatlanacak diye yazıyorsa, arıyorlar Seramik'çiyle, Tüpçü'yü, soyduruyorlar güzelim kulüplermizi.
Toparlayalım, konudan uzaklaştık. Dün akşam takım sezonun en iyi maçlarından birini oynadı, diğeri Fener maçıydı, bir diğeri Trabzon maçı. Yani deplasman maçları. Ve iyi oynadığı 3 maçtan sadece 2 beraberlik çıkarabildi. Vah Galatasaray'ım vah. Sıradan bir Anadolu takımına evrim geçirttiler seni. Kadrodaki tek Galatasaraylı, oyundan çıkan Sabri. Yani futbolu bıraktıktan sonra, Galatasaray'dan ayrıldıktan sonra Florya'da volta atabilecek tek adam. Evinde Galatasaray köşesi bulunan tek Galatasaray futbolcusu. Velev ki Kewell'in vurduğu top içeri girse, hiç değinmem buralarda ama o puşt hakem 2.5 penaltıdan birini çalabilse de yensek ne değişecek ki benim için. Hangi Galatasaraylı atılan golde yerlerde takla atıyor. Ali Sami Yen'de bile atılan golde ses çıkmıyor. Futbolcular golde(o da en son ne zaman gol attık unutmuşum?) yalandan gülümsüyor. Sahaya çıkarken tabut taşıyorlarmış gibiler. Maç bittiğinde alacakları parayı hesaplıyorlar. Ayı Servet'in meneceri, yani pazarlamacısı taşşak geçiyor. ''Bize Galatasaray'ın verdiğini kimse veremez'' diye beyanat veriyor ve biz bu adamları sadece sırtlarında bizim formalar var diye baş tacı ediyoruz.
Ortada maç falan, takım falan yok. His bitmiş, ruh uçmuş, yapılacak tek şey var. Cana, Neill, Sabri, Arda Turan hariç bütün takımı istisnasız, acımasız kadro dışı bırakmak. Kimle çıkılırsa çıkılsın, bundan daha beter tabela yapamazlar. Takıma girecek olanlar laktak testinden değil de his testinden geçecekler. Galatasaraylılıktan sınava girecekler. Yeni baştan yaratılacak 20. asrın son senelerinin takımı. İhtiyacımız olan şey, damarlarımızda aktığını iddia ettiğimiz sarı kırmızı kansa, vakit gelmiştir. O kan bizde vardır. Harekete geçmek için, maç beklemeye, yenilgi beklemeye gerek yoktur. Gerekirse, galip gelinen bir maçtan sonra başlanmalıdır eyleme. Yenildiğinde, büyük bir maçı kazandığında ağlamayan futbolcunun bizimle işi yok.
Bizden geçti, bizim artık bir kupa daha görmeye ömrümüz yetmez. Siz ne yapacaksınız peki? Galatasaray ruhunu, gaflet uykusunda olanlardan, hiyanet şebekelerinden kurtaramazsanız, şampiyonluksuz geçen yıllara dayanamazsınız. Bizim yaşımıza geldiğinizde,gelecek nesillere anlatacağınız Galatasarayınız kalmayabilir.
Galatasaray, kayıtsız şartsız, okulsuz, seçimsiz kongresiz sizlerindir. Bizim babalarımız Ekmekspor taraftarıydı, biz onlardan miras almadık Galatasaray'ı. Şimdi tribünlerde özgürce, bağımsız tepindiğiniz, marşlar söylediğiniz Galatasaraylılıkta bizim de payımız var. Bizden miras aldınız, gelecek nesillere daha da büyüterek aktaracaksınız.
Ne mutlu bu günlerde Galatasaraylıyız diyebilenlere...
22 Kas 2010
21 Kas 2010
Neyin Peşindesiniz Lan; Kayserispor- Galatasaray Maçı Öncesi ve Sonrası
Maç kadrosu cep telefonuma geldi. Oynayacağımız daha doğrusu oynayamayacağımız futbolun kurgusu gçzümün önüne perde gibi indi. Sinirden elim ayağım tutmuyor, tuşlara gelişi güzel basıyorum affolaç.
Neyin peşindesiniz lan siz orospu cocuklaruı. Galatasarayı kğüme mi düşiürteceklsinşz. Velevki servet bu maç.ta hayatının en buyuk topunu oynadı, ayhan 25 kmç koştu, Hakan Balta olur ya bu maçta atılan gole şimfdiye kadar hiç sevinmediğikadar sevi,ndi. Ne olacak, seneye gene oynayacaklarmı. bana onu söyleyın lan şebekler, bunlar var mı takımda. İyileşimiş olsa Mustafa Sarp da sahada olacaktı demı, onu da soyleyın ibneler, hırsızlar.
Ne yaptırmakıstıyorsunuz Hagi'ye. Aldığı kupayı bir tarafına sokmaya mı calışıyorsunuz. Boş işler bunlar. Aklınız sıra Reykartı itin götüne sokup gönderdiniz. Adam sizle taşşak geçt,i lan taşşak. Ben Reykart olacam, bana emiri Adnan Polat'la Adnan Sezgin verecek. Aldığın butun paralar helal olsun lan reykart.
Ulan Servet, iş bana düştü. Ne verşiyorsun,i ne yapıyorsun bu takımda oynamak için bilmiyorum ama, kolla kendini bundan sonra. Seni Aslantepeye çıkartırsam Galatasaraylılığımın hayrını gçrmeyeyim. İkimizden biri fazla bu takıma.
Maç ne mi olur. Allah belalatrını versin. İnşallah hezimet olur.
Maçtan sonra;
Devam edelim, berabere bile kalamayız yazmışım onu sildim. Yani yazdığımı yemek falan değil, benim için eğer bir netice değilse beraberlik yenilgidir. Yenilelim daha iyi. 5 kere berabere kalacağımıza 3 kere yenilip 2 kere yenmek daha çok puan topluyor.
Neyin peşindesiniz lan siz orospu cocuklaruı. Galatasarayı kğüme mi düşiürteceklsinşz. Velevki servet bu maç.ta hayatının en buyuk topunu oynadı, ayhan 25 kmç koştu, Hakan Balta olur ya bu maçta atılan gole şimfdiye kadar hiç sevinmediğikadar sevi,ndi. Ne olacak, seneye gene oynayacaklarmı. bana onu söyleyın lan şebekler, bunlar var mı takımda. İyileşimiş olsa Mustafa Sarp da sahada olacaktı demı, onu da soyleyın ibneler, hırsızlar.
Ne yaptırmakıstıyorsunuz Hagi'ye. Aldığı kupayı bir tarafına sokmaya mı calışıyorsunuz. Boş işler bunlar. Aklınız sıra Reykartı itin götüne sokup gönderdiniz. Adam sizle taşşak geçt,i lan taşşak. Ben Reykart olacam, bana emiri Adnan Polat'la Adnan Sezgin verecek. Aldığın butun paralar helal olsun lan reykart.
Ulan Servet, iş bana düştü. Ne verşiyorsun,i ne yapıyorsun bu takımda oynamak için bilmiyorum ama, kolla kendini bundan sonra. Seni Aslantepeye çıkartırsam Galatasaraylılığımın hayrını gçrmeyeyim. İkimizden biri fazla bu takıma.
Maç ne mi olur. Allah belalatrını versin. İnşallah hezimet olur.
Maçtan sonra;
Devam edelim, berabere bile kalamayız yazmışım onu sildim. Yani yazdığımı yemek falan değil, benim için eğer bir netice değilse beraberlik yenilgidir. Yenilelim daha iyi. 5 kere berabere kalacağımıza 3 kere yenilip 2 kere yenmek daha çok puan topluyor.
14 Kas 2010
Hepinizden Özür Sevgili Kazmalarımız; Galatasaray 0- Manisaspor 2
Herhalde devre arasında yazmış biri. ''Ne olur abi maç yorumu yazma, beni Galatasaray'dan soğutacaksın'' halbuki, bizim buradaki varlık sebebimizdi. Bir kişiyi daha Galatasaray sevgisiyle donatabilmek, Galatasaray'ın oynadığı futbol değilde benim yazdıklarım soğutmaya başlamış anlaşılan. Bana müstehak zaten, sezon sonu deklarasyonu yayınlayıp, önce tribünlerden sonra televizyon başından çekilmiştim. Çünkü ben gelinen noktayı ön görmüş, sebebi olanları deşifre etmiştim. Sonradan yazdıklarım fasa fiso bile değil. Koskoca Reykart geldi gitti, koskoca Hagi'yi maymuna çevirmeye çalışıyorlar.
Ben penaltı olduğunda seyretmeyi bıraktım. Maçla ilgili hiç bir şey yazmayacağım. Yalnız son maçlar ve bu maç tabi ki bana bir bok bilmediğimi öğretti. Servet başta olmak üzere, Mustafa Sarp'tan, Ali Turan'dan, Ayhan Akman'dan özür diliyorum. Boşuna saldırmışım, ve bir kez daha çekiliyorum. Bakalım bu sefer sözümde ne kadar durabileceğim.
Futbol tanrılarının sevgili Peygamberi; Tanrılar senin için daha nasıl bir belirti göstersinler? Mustafa Sarp'ı durup dururken revire gönderdiler, Servet'e götüyle gol yedirdiler, taraftarın ciğerine girip Ali Turan'a küfür ettirdiler. Sen bu uyarılara kulak asmadın devam ettin. İşin ne kadar kolaydı oysa Hagi. Alacaktın takımın isim listesini eline, taraftar paylaşım sitelerine tek tek girecektin. Taraftar kimden nefret ediyorsa onları Florya'dan kovacaktın. Kimi seviyorsa onları oynatacaktın. Galatasaray'ın şovu Galatasaray taraftarı içindir. Bizim sevmediğimiz futbolcuları oynatarak bize Galatasaray şovu izletemezsin. Çıksanız Tugay'la beraber sahaya Jübile maçı yapmaya çıkmış Kewell'le, berteraf edilemeyen ayrık otu Ayhan'dan daha iyi oynarsınız.
Lafım yok, buyrun takım sizin. En azından bir halt bilmeyip boşuna ahkam kestiğimizi itiraf ediyoruz. Bu da bir erdemdir. Sen Hagi'sin, sana akıl vermek bana yakışmaz. Reykart'a verdim ama sana veremem. Reykart'la öküz ölür ortaklık bozulur, senle bozulamaz.
Büyük Galatasaray taraftarı; başta da yazdım. Artık zarar vermeye başladım sizlere. Adı geçen futbolcular ve kalecilerden bir kişi bile kalsa yine yokum. Tamamı değil Florya'dan, İstanbul'dan defolup gidene kadar bana müsade. Sanmayın ki, batan gemiyi terk ediyorum. Keşke elimden bir şey gelse. Vah zavallı Galatasarayımız vah.
Not; Yazmayı unuttum, inanın çocuklar bizim gençliğimizde bu saydığım futbolcular 2 maça çıkamazlardı. Taraftar çok geç kaldı çok. Dışarda biraları içip, 10 dakka kala kapalıya çıkan taraftar, en az başkan kadar suçludur bana göre.
Ben penaltı olduğunda seyretmeyi bıraktım. Maçla ilgili hiç bir şey yazmayacağım. Yalnız son maçlar ve bu maç tabi ki bana bir bok bilmediğimi öğretti. Servet başta olmak üzere, Mustafa Sarp'tan, Ali Turan'dan, Ayhan Akman'dan özür diliyorum. Boşuna saldırmışım, ve bir kez daha çekiliyorum. Bakalım bu sefer sözümde ne kadar durabileceğim.
Futbol tanrılarının sevgili Peygamberi; Tanrılar senin için daha nasıl bir belirti göstersinler? Mustafa Sarp'ı durup dururken revire gönderdiler, Servet'e götüyle gol yedirdiler, taraftarın ciğerine girip Ali Turan'a küfür ettirdiler. Sen bu uyarılara kulak asmadın devam ettin. İşin ne kadar kolaydı oysa Hagi. Alacaktın takımın isim listesini eline, taraftar paylaşım sitelerine tek tek girecektin. Taraftar kimden nefret ediyorsa onları Florya'dan kovacaktın. Kimi seviyorsa onları oynatacaktın. Galatasaray'ın şovu Galatasaray taraftarı içindir. Bizim sevmediğimiz futbolcuları oynatarak bize Galatasaray şovu izletemezsin. Çıksanız Tugay'la beraber sahaya Jübile maçı yapmaya çıkmış Kewell'le, berteraf edilemeyen ayrık otu Ayhan'dan daha iyi oynarsınız.
Lafım yok, buyrun takım sizin. En azından bir halt bilmeyip boşuna ahkam kestiğimizi itiraf ediyoruz. Bu da bir erdemdir. Sen Hagi'sin, sana akıl vermek bana yakışmaz. Reykart'a verdim ama sana veremem. Reykart'la öküz ölür ortaklık bozulur, senle bozulamaz.
Büyük Galatasaray taraftarı; başta da yazdım. Artık zarar vermeye başladım sizlere. Adı geçen futbolcular ve kalecilerden bir kişi bile kalsa yine yokum. Tamamı değil Florya'dan, İstanbul'dan defolup gidene kadar bana müsade. Sanmayın ki, batan gemiyi terk ediyorum. Keşke elimden bir şey gelse. Vah zavallı Galatasarayımız vah.
Not; Yazmayı unuttum, inanın çocuklar bizim gençliğimizde bu saydığım futbolcular 2 maça çıkamazlardı. Taraftar çok geç kaldı çok. Dışarda biraları içip, 10 dakka kala kapalıya çıkan taraftar, en az başkan kadar suçludur bana göre.
7 Kas 2010
Anılara Saygım Var, Susuyorum;Trabzonspor 2- Galatasaray 0
Ben 2. golü görmedim. Değişiklikler tamamlanıp, takım bokla sıvazlanınca seyretmeyi bıraktım. Şimdi bütün bir hafta medya şebeklerini dinleyeceksiniz. Daha önceki iki haftada dinlediniz. Ama önce şu deliye kulak verin. Hagi'nin gelişiyle birden bir Türk Futbolunun gelmiş geçmiş en kazma banko futbolcusu Servet'e vahiy gelecek, Servet Thuram'a falan dönüşecek, Mustafa Sarp, Zidane olacak ve bizi kötü oynatan Reykart'ı iyi ki kovmuşuz diyeceğiz.
Bakın çocuklar, ben futbolcuların sözleşmelerini okudum, açıklıyorum!
Mustafa Sarp'ın sözleşmesi aynen şöyle; Banko oynadığı, oyundan hiç çıkmadığı maçlarda 50.000 Euro ceza kesiyorlar Sarp'a. Oynadığı her maç, biz ağız ishali oluyoruz ama Galatasarayımız para kazanıyor. Hele bir de gol mol yedirirse ceza iki misline çıkıyor. Buluşamadığı her topta zavallı Sarp içeri para ödüyor. Sen Hagi ol, gel de oynatma. Adnan Paşa'nın sehpası Metin Oktay Tesislerinde hazır, Sezgin lavuğu ipi sürekli yağlıyor.
boşuna kızıyorsunuz hocaya.
Benzer maddeler Servet'te var. Hatta Servet'te yazılı olmayan başka bir tehlike var. Adamımız Iğdır'lı, aşiret sahibi. Reykart keriz mi, başına iş mi alsın? eline mi yapışacak oynatıyor. Servet'i oynatmasa, o maçta kapalıda en az 5.000 vara vara, bizimkilere kafa göz dalacak. Benden söylemesi, sakın Servet'e küfür falan etmeyin başınıza iş alırsınız. Bunlar evliya torunu, Hocaları korkutuyorlar, Servet'i oynatmazsan rüyana girer diyorlar. Adamlarda para çok üstüne veriyorlar oynamak için. Ha bende olsa ben de oynamak için üstüne veririm Galatasaray'a. Ama ben sevgimden veririm, bunlar bir sonraki seneleri garanti altına alıyorlar. Sen Reykart olacan, Sen Hagi olacan, Servet gibi bir kazmayı takıma koyacan. Hassiktirsinler lan.
Bir zamanlar Lutu diye bir Rumen gelmişti 2. yarı Galatasaraya. Sözleşmesinde eğer bir maç bile banko oynarsa 200.000 dolar alacaktır yazıyordu. O parayı vermemek için zavallı çocuk hiç bir maç ilk 11 çıkmamıştı. Benzer madde Cana'nın sözleşmesinde var. Reykart'a boşuna kızıyordunuz, Hagi'ye de kızmayın. Elinde değil, dayatmayla getiriyorlar,mecburdur Hagi. Eğer Cana bir maçı çıkmadan tamamlarsa eşşek yükü para alacak. Siz Galatasaray'ın zarar etmesini mi istiyorsunuz? Adamı getirirken çakal Adnangiller bunu yazdılar. 3 istiyorsan biz 5 verecez dediler.Ama bir şartımız var, seni taraftar pek tanımıyor, niye aldınız bunu demesinler diye kendimizi garantiye almak istiyoruz yazdırdılar. Cana da kendine güveniyor, nasıl olsa her maç banko oynar iki misli paramı alırım diye çakıyor kafayı sözleşme kağıdına. Tam o sırada bizimkiler geçirdik diye çak çak yapıyorlar. Yani boşuna beklemeyin, her maç Cana oyundan çıkacaktır. Bunun oynadığı oyunla, taktikle falan alakası yok. Muhasebe kasasıyla alakası var.
Ben çok daha fazla şeyler gördüm de şimdilikbu kadar yazabiliyorum. Ben ne Raykart'a kızdım ne Hagi'ye kızarım. Bu iki adam da inanın Galatasaray'ın Hocası değil. Ellerine listeyi veriyorlar şunu çıkar, bunu sok, bunu oynat şunu oynatma. Yoksa ben biliyorum da Hagi bilmiyor mu? sahanın en son çıkacak, hatta bir maç daha oynansa o maçta bile çıkmayacak olan Cana'nın çıkmayacağını. Hadi Cana çıktı, sonra bir şeyler yapma ihtimali olan tek adam Misimoviç'i çıkarmaması gerektiğini Hagi bilmez mi? Hadi hiçbir şey bilmediğini farzedelim, 1.40 boyunda, 30 kilo gelen iddiaya girerim korner atsa topu yetiştiremeyecek olan Emre Çolak'ın futboldan başka bir spor yapması lazım geldiğini nasıl bilmez. Hagi'nin oğlundan daha iyi futbolcuysa eşşek olayım.
Velhasıl çocuklar, zerre üzüldüysem şerefsizim. Sami Yen zaten yıkılacak, Aslantepe'nin başınıza yıkılmasını istemiyorsanız yapacağınız tek yol var. Takımı Adnanlardan kurtarmak. Bunlar soyguncu, hırsız, Galatasaray düşmanı. Ben kendisine bunu bugün söylemiyorum, bilenler bilir zapta geçirmişliğim var. 22 sene önce ''sen Galatasaraylı değilsin'' diye dalaşmışlığım var kendisiyle. İyi ki yazıyorum da, daha önce haklarında ne düşündüğümü hepiniz biliyorsunuz. Eğer başınızda Adnan'la devam ederseniz, her gün, gelecek günlerden daha iyisiniz demektir.
Ben Metin Oktay'ı seyretmedim bilmiyorum, ama futbol denince tüylerimi diken diken eden iki futbolcu vardı dünyada. Biri Maradona, diğeri Hagi'ydi. Birini televizyondan, diğerini canlı izledik yıllarca. Sen Hagi, bu şartları kabul ede ede Galatasaray'a geldin ya. Adnan varken ben gelmem diyen Fatih Terim kadar olamadın ya, Servet'i, Mustafa Sarp'ı banko oynattın ya. Takımın en iyi 3 adamını çıkarıp, en kötü 3 adamı soktun ya. Adam değilmişsin kardeşim. Beni unut. Hakkında bu son olumsuz yazımdır, sen benim için I love you Hagi'sin. Reykart'la anımız yoktu, öküz öldü ortaklık bozuldu, bırakalım bari senle anılar güzel kalsın.
Bakın çocuklar, ben futbolcuların sözleşmelerini okudum, açıklıyorum!
Mustafa Sarp'ın sözleşmesi aynen şöyle; Banko oynadığı, oyundan hiç çıkmadığı maçlarda 50.000 Euro ceza kesiyorlar Sarp'a. Oynadığı her maç, biz ağız ishali oluyoruz ama Galatasarayımız para kazanıyor. Hele bir de gol mol yedirirse ceza iki misline çıkıyor. Buluşamadığı her topta zavallı Sarp içeri para ödüyor. Sen Hagi ol, gel de oynatma. Adnan Paşa'nın sehpası Metin Oktay Tesislerinde hazır, Sezgin lavuğu ipi sürekli yağlıyor.
boşuna kızıyorsunuz hocaya.
Benzer maddeler Servet'te var. Hatta Servet'te yazılı olmayan başka bir tehlike var. Adamımız Iğdır'lı, aşiret sahibi. Reykart keriz mi, başına iş mi alsın? eline mi yapışacak oynatıyor. Servet'i oynatmasa, o maçta kapalıda en az 5.000 vara vara, bizimkilere kafa göz dalacak. Benden söylemesi, sakın Servet'e küfür falan etmeyin başınıza iş alırsınız. Bunlar evliya torunu, Hocaları korkutuyorlar, Servet'i oynatmazsan rüyana girer diyorlar. Adamlarda para çok üstüne veriyorlar oynamak için. Ha bende olsa ben de oynamak için üstüne veririm Galatasaray'a. Ama ben sevgimden veririm, bunlar bir sonraki seneleri garanti altına alıyorlar. Sen Reykart olacan, Sen Hagi olacan, Servet gibi bir kazmayı takıma koyacan. Hassiktirsinler lan.
Bir zamanlar Lutu diye bir Rumen gelmişti 2. yarı Galatasaraya. Sözleşmesinde eğer bir maç bile banko oynarsa 200.000 dolar alacaktır yazıyordu. O parayı vermemek için zavallı çocuk hiç bir maç ilk 11 çıkmamıştı. Benzer madde Cana'nın sözleşmesinde var. Reykart'a boşuna kızıyordunuz, Hagi'ye de kızmayın. Elinde değil, dayatmayla getiriyorlar,mecburdur Hagi. Eğer Cana bir maçı çıkmadan tamamlarsa eşşek yükü para alacak. Siz Galatasaray'ın zarar etmesini mi istiyorsunuz? Adamı getirirken çakal Adnangiller bunu yazdılar. 3 istiyorsan biz 5 verecez dediler.Ama bir şartımız var, seni taraftar pek tanımıyor, niye aldınız bunu demesinler diye kendimizi garantiye almak istiyoruz yazdırdılar. Cana da kendine güveniyor, nasıl olsa her maç banko oynar iki misli paramı alırım diye çakıyor kafayı sözleşme kağıdına. Tam o sırada bizimkiler geçirdik diye çak çak yapıyorlar. Yani boşuna beklemeyin, her maç Cana oyundan çıkacaktır. Bunun oynadığı oyunla, taktikle falan alakası yok. Muhasebe kasasıyla alakası var.
Ben çok daha fazla şeyler gördüm de şimdilikbu kadar yazabiliyorum. Ben ne Raykart'a kızdım ne Hagi'ye kızarım. Bu iki adam da inanın Galatasaray'ın Hocası değil. Ellerine listeyi veriyorlar şunu çıkar, bunu sok, bunu oynat şunu oynatma. Yoksa ben biliyorum da Hagi bilmiyor mu? sahanın en son çıkacak, hatta bir maç daha oynansa o maçta bile çıkmayacak olan Cana'nın çıkmayacağını. Hadi Cana çıktı, sonra bir şeyler yapma ihtimali olan tek adam Misimoviç'i çıkarmaması gerektiğini Hagi bilmez mi? Hadi hiçbir şey bilmediğini farzedelim, 1.40 boyunda, 30 kilo gelen iddiaya girerim korner atsa topu yetiştiremeyecek olan Emre Çolak'ın futboldan başka bir spor yapması lazım geldiğini nasıl bilmez. Hagi'nin oğlundan daha iyi futbolcuysa eşşek olayım.
Velhasıl çocuklar, zerre üzüldüysem şerefsizim. Sami Yen zaten yıkılacak, Aslantepe'nin başınıza yıkılmasını istemiyorsanız yapacağınız tek yol var. Takımı Adnanlardan kurtarmak. Bunlar soyguncu, hırsız, Galatasaray düşmanı. Ben kendisine bunu bugün söylemiyorum, bilenler bilir zapta geçirmişliğim var. 22 sene önce ''sen Galatasaraylı değilsin'' diye dalaşmışlığım var kendisiyle. İyi ki yazıyorum da, daha önce haklarında ne düşündüğümü hepiniz biliyorsunuz. Eğer başınızda Adnan'la devam ederseniz, her gün, gelecek günlerden daha iyisiniz demektir.
Ben Metin Oktay'ı seyretmedim bilmiyorum, ama futbol denince tüylerimi diken diken eden iki futbolcu vardı dünyada. Biri Maradona, diğeri Hagi'ydi. Birini televizyondan, diğerini canlı izledik yıllarca. Sen Hagi, bu şartları kabul ede ede Galatasaray'a geldin ya. Adnan varken ben gelmem diyen Fatih Terim kadar olamadın ya, Servet'i, Mustafa Sarp'ı banko oynattın ya. Takımın en iyi 3 adamını çıkarıp, en kötü 3 adamı soktun ya. Adam değilmişsin kardeşim. Beni unut. Hakkında bu son olumsuz yazımdır, sen benim için I love you Hagi'sin. Reykart'la anımız yoktu, öküz öldü ortaklık bozuldu, bırakalım bari senle anılar güzel kalsın.
4 Kas 2010
Genç Galatasaraylı'lardan Rica,
Malum veda maçı yaklaşıyor. Sami Yen nedendir bilinmez bizim çocukluğumuzda kapalıydı. Amatör maçlar oynanırdı. Belki Mecidiyeköy o yıllarda şehir dışında gerçekten bir köydü. Belki haksızlık olmasın diye, bütün maçlar İnönü'de oynatılırdı. Dolayısıyla çocukluğumuz Sami Yen'de geçti diyemiyoruz sizin gibi. Biz Sami Yen'e 1980 yılında çıkmıştık. O zaman Metris'te askerdim, maç günleri kaçar, maça gelirdim ki- bir seferinde yakalanıp 21 gün oda hapsi cezası almıştım. Yani çocuklar 30 senemiz geçti o mübarek stadyumda. 1 metre fazla yer kapabilmek için saatlerce kavga ettiğimiz, civar birahanelerde komalara girdiğimiz, kapalısın dışında geceden yattığımız, uzun yıllardan sonra şampiyon diye bağırdığımız baba ocağı.
Ne takımlar geldi geçti sırasıyla. Denk gelmeyen ucuz atlattı, atlatamayanlar cehennemi tanıdı. ''her sene böyle, Milan'a da böyle'' diye bağrıldı trübünlerinden. Hepimizin her tribününde nice anısı var. Kolay değil, bir gün Mecidiyeköy'den geçeceğiz, bir bakmışız orada stad falan yok.
Şimdi sadede gelelim. Bugün özgürce, risk almadan, kavga etmeden kurtarılmış tribünlerde bağırıyorsunuz. Bol bol yetiyor size stadyum. Bizim geçmiş yıllarda bi götlük yer tutabilmek için aç susuz beklediğimiz, erken girip merdivenlerde uyuduğumuz mabede, siz dışarda biralarınızı yutup, maçın başlamasına 20 dakika kala giriyorsunuz.
Veda günlerini sayıyoruz, hakkımızı sapına kadar helal ediyoruz. Ama bir ricamız olacak sizlerden. Adı cehennem olan stadımızı elimizden ancak bir kıyamet günü alabilir. Ve o kıyameti çıkarmak bize nasip olmalıdır. Ağıtsa en iyi biz ağlarız, stat yanacaksa biz yakarız, yıkılacaksa da biz yıkarız. Yaşı 30 dan küçük olanlar, 500 den az maça gitmişler o maçlığına stadı bize bıraksınlar. Her birinizin kombinenizi verecek mutlaka bir ağır abisi vardır. Biz kurduk, bırakın biz yıkalım. Sami Yen'i biz kapatalım, Aslantepe'yi de siz açın.
Büyük Galatasarayın, büyük taraftarı yakışanı yapacaktır.
Ne takımlar geldi geçti sırasıyla. Denk gelmeyen ucuz atlattı, atlatamayanlar cehennemi tanıdı. ''her sene böyle, Milan'a da böyle'' diye bağrıldı trübünlerinden. Hepimizin her tribününde nice anısı var. Kolay değil, bir gün Mecidiyeköy'den geçeceğiz, bir bakmışız orada stad falan yok.
Şimdi sadede gelelim. Bugün özgürce, risk almadan, kavga etmeden kurtarılmış tribünlerde bağırıyorsunuz. Bol bol yetiyor size stadyum. Bizim geçmiş yıllarda bi götlük yer tutabilmek için aç susuz beklediğimiz, erken girip merdivenlerde uyuduğumuz mabede, siz dışarda biralarınızı yutup, maçın başlamasına 20 dakika kala giriyorsunuz.
Veda günlerini sayıyoruz, hakkımızı sapına kadar helal ediyoruz. Ama bir ricamız olacak sizlerden. Adı cehennem olan stadımızı elimizden ancak bir kıyamet günü alabilir. Ve o kıyameti çıkarmak bize nasip olmalıdır. Ağıtsa en iyi biz ağlarız, stat yanacaksa biz yakarız, yıkılacaksa da biz yıkarız. Yaşı 30 dan küçük olanlar, 500 den az maça gitmişler o maçlığına stadı bize bıraksınlar. Her birinizin kombinenizi verecek mutlaka bir ağır abisi vardır. Biz kurduk, bırakın biz yıkalım. Sami Yen'i biz kapatalım, Aslantepe'yi de siz açın.
Büyük Galatasarayın, büyük taraftarı yakışanı yapacaktır.
31 Eki 2010
Değişen Reykart'la, Hagi; Galatasaray 2- Antalyaspor 1
Bu sefer sondan başlayalım. 2 dakika daha oynansa kesin berabere, 5 dakika daha oynansa kesin mağlubiyet. Değil Hagi, Dünyadaki en tecrübeli 10 hoca kulübede olsa bu takıma iyi futbol oynatması imkansız. Geçen hafta, 2525 has Galatasaray evladı, takımları son 10 senede tek puan alamamış, 11. maçı gol yemeden bitirmek üzere son dakikalara girdiğinde''bizim için Fener'e de koy'' diye inletiyordu koca stadı. Ellerinden gelse hakeme yalvaracaklardı 5 dakika fazla oynat diye. İşte o 2525 kişi her zamanki yerindeydi dün akşam. Takımları son dakikalara mucize eseri, 2-1 önde giriyor ve taraftar olası bir kaza golü ihtimaline karşı hakemi ıslıklıyordu maçı bitirsin diye.1.5 sezon Reykart'a yalvardık, oynatma şunları dedik kendi gitti onu bıraktı yadigar. Ne inat varmış be Surinamlı'da diye sitem ederken, gidişi acımızı hafifletirken, Hagi'nin gelişine coştuk. Artık kurtulduk diye sevindik. Oynatmazdı, klasik kovulan hocanın yerine gelen hoca refleksiydi en azından. Oynattığını oynatmamak, oynatmadığını oynatmak. İkinciyi yaptı Hagi. Cana, Pino, Elano sahadaydı ama birinciyi yapmadı. Servet ve 16 numara sahadaydı. Bize de iman etmek düşer bu saatten sonra. Bir bok bilmediğimi biliyorum en azından artık. Devam et Karpatların Maradonası senin de mezarını kazar bu iki kazma çok yakında.
Tribündeki futbolculara bakıyorum, Gökhan başta, Baroş, Kewell, Aykut, Aydın, Arda, Kıvanç Tatlıtuğ! taraftar kan işerken neşeli neşeli çekirdeklerini çitiyorlar. Bir gol yesek işimizin bütün bir sezon için biteceği dakikalarda istifler hiç bozulmuyor. İnsan kameralardan kaçar, kimi kadro dışı, kiminin bacağında sivilce çıkmış, kimi bunca doktor kontrolü varken gribe yakalanmış, yok işte bir şekilde oynamıyorlar ve hallerinden, oynayanlardan çok memnunlar.
Son bölümde oyuna Emre Çolak girdi. Bu fizikle top oynamış 3 adam var Dünya'da. Maradona, Saviola, Messi. Galatasaray'da da Suat oynadı. Her maç 20 km koştu. Emre Çolak, 20 metre uzağa topu atamayacak kadar güçsüz, tam bir halı saha futbolcusu. 5 e 2 lerin, ayak tenisi maçlarının vaz geçilmez futbolcusu. A2 liginde oynuyorsa ne kadar şanslıyım diye şükretsin. Serdar Eylik'in yarısı kadar bile etmez, benim taraftar kuruşumla, 10 kuruş etmez. Hagi Baba'ya itelemişler. utbolcu falan değil.
Golü yiyen kalecimize ne diyelim? Hagi'nin tekrar aramıza katılışına şarkı düzecek taraftarın coşkusuna limon sıkmasına ne demeli. Tipe bakarsan kalecilik için her şey var. Kafa kel, kaleci imajı, boy bos kapı gibi, kaleyi kapatıyor, eller basketçi eli gibi top kayboluyor. Yan topa çıktığında 3 metreden topu kapabiliyor. Refleksler iyi, Mondragon vari. Gel gelelim beyin, ah işte bir o eksik. Bunların piri Rüştü, ellerini havaya kaldırıp, yan hakeme bakarak topu ağlardan en az 100 kere çıkarmıştır Rüştü. Bekleyelim Eyüp Peygamber sabrıyla. Ufuk'a kaleci dememiz için en az 200 gol yemesine katlanacaz. 2000 senesinin takımını hatırlıyorum. Miso'nun yerinde Hagi, Ufuk'un yerinde Taffarel var. Ve Taffarel Hagi'ye 70 metre mesafeden degaj yapıyor. O Hagi gidip Taffarel'i tokatlardı maç içinde. Bizim Ufuk, Turgay Şeren dönemine geri döndürmüş takımı. Eline gelen topta, Ragbi kalecisi gibi, elleriyle takımı uzağagönderiyor, yaradan sığınıp degajmanı şişiriyor rakip 18 e doğru. Devam et kardeşim benim, oynadığın takım Galatasaray nasıl olsa, Hocan Nezihi, Başkanın Ultradnan. Senden kaleci olsun atın çükünden tulumba tatlısı haydi haydi olur. Ben idare ederim sen de idare et kardeş, aman diyeyim Aykut'u gösterme bize. Senin yediğinden 1 fazlasını atarız olur biter.
Öyle bir hassas yerdeki Barış Özbek. Dünya'daki en kötü futbolcuların en iyisi, ve yine Dünya'daki en iyi futbolcuların en kötüsü. Futbolculuğun ekvatoru gibi bir şey. Bir altı, futbolcu değil, bir üstü her takımda banko oynar. Hoca için en kritik yerde yani. Oynatsa mı, Oynatmasa mı? Sıra dışı bu futbolcumuz için ben kararsızım. Maçına göre, Hocanın havasına göre,atılan zara göre koysan da olur koymasan da.
Ama biri var ki kadronda, onu sağlamsa koymuyorsan hocalığın tartışılıyor demektir. Bosnalı'nın futbol dışı bir suçu var sanki bu memlekette. Reykart hiç oynatmadı, Hagi, iki maçta da kement attı. Takımın en dirençli oyuncusuydu oysa. Yorulmuş diye çıkardıysa inanmam, o adam yorulmaz, sakatlanmaz. Takım 10 kişi kalsa bile farketmez o varken.
Hagi çıktı Sami Yen'deki veda maçlarına. Yer yerinden oynadı. Ali Sami Yen, ecelinden 7 maç önce yıkılacaktı nerdeyse. Hani uzun süre gitmediğin memleketine gidersin ve bir köy düğününe denk gelirsin ya. Geçersin halay başına çoşarsın, işte aynen böyleydi taraftarla Hagi'nin kavuşması. Her biriyle kucaklaştı. Halay bitince taraftar şöyle bir sahaya baktı, bizim takımda kimler oynuyor diye. Yarım kaleci kalede, esas oğlanın yerine iyi idare etmiş Serkan Kurtuluş'u, Sabri döndü diye kesmezdi Hagi, insandı. Ben olsam ben de oynatırdım Serkan'ı. E amigo Sabri geçen hafta çektirdiği 3 lüden sonra banko kaptan oynamayı hak etmişti. O da sahada. Reykart'a bir mesaj verilmesi lazımdı. İnsua yerine Balta, baltazar mevkisindeydi. Rakip ligin en iğrenç takımlarından biri, Sami Yen'e 3 forvetle çıkmış, sen itin götünde koskoca Galatasaray'sın 8 bekle oynuyorsun. Hagi futbolcu olsa, böyle bir kurguyu Lucescu yapsa, kafa göz girişirdi. Bazı pozisyonlarda Pino'ya acıdım. Tek başına 5-6 kişinin arasında kavgaya tutuşmuş, gol arıyordu.
Misimo'nun kornerine top,karambolde ağlara gidince içimden inşallah Servet değildir dedim. Maalesef oydu ve diyetini ödetecekti. Bu maç olmasa bir sonraki maç,attığı golü burnumuzdan fitil fitil getirecekti. Hagi bile seyretmedi korneri. Atış yapılırken Tugay'la konuşuyordu. Görüşüm değişmedi, Servet ve 16 numara oynadıkları, oynayamadıkları futbolla Hagi'nin de başına iş açacaklar. Yere düşenin sakatlandığı, biraz mücadele edenin sarı kartlardan ceza aldığı, onca ilaca, vitamine, pirzolaya rağmen grip olan futbolcuların olduğu ortamda bunlara neden bir şey olmaz? ulan bir maçta da siz sakatlanın, hastalanın, ceza alın ne olur. Baros, Arda, Ayhan, Elano takıma girince bunlar kesilir diye umutlanıyorum, eski defterleri karıştırıyorum, Kesilmemişler, bunlar varken de oynamışlar. Ne yapıp yapıp bir delik buluyorlar kendilerine.
Ben geçen hafta yenemediğimiz maçı yenmiş, bu hafta yendiğimiz maçı berabere bitirmiş sayıyorum. benim için tabelada yazılı rakamlar önemli değil, ikinci yarıdaki iğrenç futbol önemli benim için. İyi futbolu iyi futbolcu oynayacak, kötü futbolcular işte bazen hayatlarının en büyük maçını oynarlar ve sen ancak berabere kalabilirsin o maçta. Birde iyi futbolcularının, hayatının sezonunu geçirdiklerini düşün, düşünme hatırla. Uçağın biri kalkıyor, biri kupayla iniyordu. Avrupadan kupa getirmenin başka yolu yok.
Futbolcun iyi olacak, iyi futbolcuların da hayatlarının topunu oynayacak. Dünkü kadroda, Miso ve Pino hariç bizleri büyük futbol beklentisi içine sokacak bir futbolcu yok. O halde kötü futbol seyretmeye devam. Madem kötü futbol seyredeceğiz, takım sahaya çıkarken bari ''I love you Hagi'' diye bağıralım.
Tribündeki futbolculara bakıyorum, Gökhan başta, Baroş, Kewell, Aykut, Aydın, Arda, Kıvanç Tatlıtuğ! taraftar kan işerken neşeli neşeli çekirdeklerini çitiyorlar. Bir gol yesek işimizin bütün bir sezon için biteceği dakikalarda istifler hiç bozulmuyor. İnsan kameralardan kaçar, kimi kadro dışı, kiminin bacağında sivilce çıkmış, kimi bunca doktor kontrolü varken gribe yakalanmış, yok işte bir şekilde oynamıyorlar ve hallerinden, oynayanlardan çok memnunlar.
Son bölümde oyuna Emre Çolak girdi. Bu fizikle top oynamış 3 adam var Dünya'da. Maradona, Saviola, Messi. Galatasaray'da da Suat oynadı. Her maç 20 km koştu. Emre Çolak, 20 metre uzağa topu atamayacak kadar güçsüz, tam bir halı saha futbolcusu. 5 e 2 lerin, ayak tenisi maçlarının vaz geçilmez futbolcusu. A2 liginde oynuyorsa ne kadar şanslıyım diye şükretsin. Serdar Eylik'in yarısı kadar bile etmez, benim taraftar kuruşumla, 10 kuruş etmez. Hagi Baba'ya itelemişler. utbolcu falan değil.
Golü yiyen kalecimize ne diyelim? Hagi'nin tekrar aramıza katılışına şarkı düzecek taraftarın coşkusuna limon sıkmasına ne demeli. Tipe bakarsan kalecilik için her şey var. Kafa kel, kaleci imajı, boy bos kapı gibi, kaleyi kapatıyor, eller basketçi eli gibi top kayboluyor. Yan topa çıktığında 3 metreden topu kapabiliyor. Refleksler iyi, Mondragon vari. Gel gelelim beyin, ah işte bir o eksik. Bunların piri Rüştü, ellerini havaya kaldırıp, yan hakeme bakarak topu ağlardan en az 100 kere çıkarmıştır Rüştü. Bekleyelim Eyüp Peygamber sabrıyla. Ufuk'a kaleci dememiz için en az 200 gol yemesine katlanacaz. 2000 senesinin takımını hatırlıyorum. Miso'nun yerinde Hagi, Ufuk'un yerinde Taffarel var. Ve Taffarel Hagi'ye 70 metre mesafeden degaj yapıyor. O Hagi gidip Taffarel'i tokatlardı maç içinde. Bizim Ufuk, Turgay Şeren dönemine geri döndürmüş takımı. Eline gelen topta, Ragbi kalecisi gibi, elleriyle takımı uzağagönderiyor, yaradan sığınıp degajmanı şişiriyor rakip 18 e doğru. Devam et kardeşim benim, oynadığın takım Galatasaray nasıl olsa, Hocan Nezihi, Başkanın Ultradnan. Senden kaleci olsun atın çükünden tulumba tatlısı haydi haydi olur. Ben idare ederim sen de idare et kardeş, aman diyeyim Aykut'u gösterme bize. Senin yediğinden 1 fazlasını atarız olur biter.
Öyle bir hassas yerdeki Barış Özbek. Dünya'daki en kötü futbolcuların en iyisi, ve yine Dünya'daki en iyi futbolcuların en kötüsü. Futbolculuğun ekvatoru gibi bir şey. Bir altı, futbolcu değil, bir üstü her takımda banko oynar. Hoca için en kritik yerde yani. Oynatsa mı, Oynatmasa mı? Sıra dışı bu futbolcumuz için ben kararsızım. Maçına göre, Hocanın havasına göre,atılan zara göre koysan da olur koymasan da.
Ama biri var ki kadronda, onu sağlamsa koymuyorsan hocalığın tartışılıyor demektir. Bosnalı'nın futbol dışı bir suçu var sanki bu memlekette. Reykart hiç oynatmadı, Hagi, iki maçta da kement attı. Takımın en dirençli oyuncusuydu oysa. Yorulmuş diye çıkardıysa inanmam, o adam yorulmaz, sakatlanmaz. Takım 10 kişi kalsa bile farketmez o varken.
Hagi çıktı Sami Yen'deki veda maçlarına. Yer yerinden oynadı. Ali Sami Yen, ecelinden 7 maç önce yıkılacaktı nerdeyse. Hani uzun süre gitmediğin memleketine gidersin ve bir köy düğününe denk gelirsin ya. Geçersin halay başına çoşarsın, işte aynen böyleydi taraftarla Hagi'nin kavuşması. Her biriyle kucaklaştı. Halay bitince taraftar şöyle bir sahaya baktı, bizim takımda kimler oynuyor diye. Yarım kaleci kalede, esas oğlanın yerine iyi idare etmiş Serkan Kurtuluş'u, Sabri döndü diye kesmezdi Hagi, insandı. Ben olsam ben de oynatırdım Serkan'ı. E amigo Sabri geçen hafta çektirdiği 3 lüden sonra banko kaptan oynamayı hak etmişti. O da sahada. Reykart'a bir mesaj verilmesi lazımdı. İnsua yerine Balta, baltazar mevkisindeydi. Rakip ligin en iğrenç takımlarından biri, Sami Yen'e 3 forvetle çıkmış, sen itin götünde koskoca Galatasaray'sın 8 bekle oynuyorsun. Hagi futbolcu olsa, böyle bir kurguyu Lucescu yapsa, kafa göz girişirdi. Bazı pozisyonlarda Pino'ya acıdım. Tek başına 5-6 kişinin arasında kavgaya tutuşmuş, gol arıyordu.
Misimo'nun kornerine top,karambolde ağlara gidince içimden inşallah Servet değildir dedim. Maalesef oydu ve diyetini ödetecekti. Bu maç olmasa bir sonraki maç,attığı golü burnumuzdan fitil fitil getirecekti. Hagi bile seyretmedi korneri. Atış yapılırken Tugay'la konuşuyordu. Görüşüm değişmedi, Servet ve 16 numara oynadıkları, oynayamadıkları futbolla Hagi'nin de başına iş açacaklar. Yere düşenin sakatlandığı, biraz mücadele edenin sarı kartlardan ceza aldığı, onca ilaca, vitamine, pirzolaya rağmen grip olan futbolcuların olduğu ortamda bunlara neden bir şey olmaz? ulan bir maçta da siz sakatlanın, hastalanın, ceza alın ne olur. Baros, Arda, Ayhan, Elano takıma girince bunlar kesilir diye umutlanıyorum, eski defterleri karıştırıyorum, Kesilmemişler, bunlar varken de oynamışlar. Ne yapıp yapıp bir delik buluyorlar kendilerine.
Ben geçen hafta yenemediğimiz maçı yenmiş, bu hafta yendiğimiz maçı berabere bitirmiş sayıyorum. benim için tabelada yazılı rakamlar önemli değil, ikinci yarıdaki iğrenç futbol önemli benim için. İyi futbolu iyi futbolcu oynayacak, kötü futbolcular işte bazen hayatlarının en büyük maçını oynarlar ve sen ancak berabere kalabilirsin o maçta. Birde iyi futbolcularının, hayatının sezonunu geçirdiklerini düşün, düşünme hatırla. Uçağın biri kalkıyor, biri kupayla iniyordu. Avrupadan kupa getirmenin başka yolu yok.
Futbolcun iyi olacak, iyi futbolcuların da hayatlarının topunu oynayacak. Dünkü kadroda, Miso ve Pino hariç bizleri büyük futbol beklentisi içine sokacak bir futbolcu yok. O halde kötü futbol seyretmeye devam. Madem kötü futbol seyredeceğiz, takım sahaya çıkarken bari ''I love you Hagi'' diye bağıralım.
25 Eki 2010
Surinamlı'nın Ütopyasından, Gica'nın Pratiğine,
Marifet ezilmemekti elbet, ama bir punduna getirip ezerlerse de güzel kokmaktı. Nane gibi, kekik gibi, fesleğen gibi mesela. Ezildik, Reykart gibi koktuk, daha da ezildik Hagi gibi, Galatasaray gibi koktuk. Hiç kimsenin şüphesi olmasın, daha da ezerlerse bizi Metin Oktay gibi, Al, Sami Yen gibi kokmasını da biliriz.
Surinamlı bir ütopyaydı. Onun top oynadığı, hatta Barca'da hoca olduğu zamanlarda biri Galatasaray'ın başına geçecek deseydi bu bir rüyaydı. Tamamı ulusal takımlarda oynayan futbolcuların hocası olarak bizi rüya görürken uyandırdı. Ve başladı o lanet olası dar alanda kısa paslaşmalar. Antrenmanlarda, takım sahaya ısınmaya çıktığında hep aynı varyasyonları gördük. 5 kişi aralarına 2 kişiyi alıyorlar, bizim 40 sene önce oynadığımız ortada sıçanı oynuyorlar. 40 senede futbolun ordinaryusları sıçan sayısını 2 ye çıkarmışlar yani, başka da yeni bir şey yok. Servet'e de aynı idman, Elano'ya da. Hatta yedek kaleci bile 5 e 2 idmanı yapıyor seyrediyoruz. E maçta da öğrendiklerini uygulasın istiyor hoca. Takımın tamamı teknik futbolcuymuş gibi, adam ayırmadan dar alana bütün futbolcuları gönderiyor haliyle. 5 kişi her zaman ortaya 2 kişi alabilseler iş kolay. Kabiliyet sınırlı, kondüsyon zayıf, karşı takım da armut toplamıyor, giriyorlar 6 kişi sıçan mevkisine. Sonra da biz küfür ediyoruz Mustafa Sarp'a, Barış'a, Ayhan'a topu kaptırdıkları için.
Surinamlı, bu işin böyle güzel olduğuna inanıyordu. Ezilmek pahasına da olsa böyle oynamak istiyordu. Ustalarından öyle öğrenmişti, Gullit'le, Van Basten'le Ajax'da, Milan'da destanı böyle oynayarak, Barca'da aynısını oynatarak yazmıştı. Eğer futbolu oynayan en büyük takım sen olacaksan, alınacak en değerli kupayı senin futbolcun elleyecekse, o daracık alanda topu kaptırmadan 20-30 pas yapabilecek futbolcuların olmalıydı. O kadar uzun pas trafiği, stadyumu dolduran taraftarları coşturacak, arkasından güzel futbol ve zaferler gelecekti. Eğer Galatasaray kendi tarihini aşıp Şampiyonlar Ligi Şampiyonu olacaksa Surinamlı'nın rüyasındaki futbolu oynayacaktı. Kimi denediyse yapamadı. 7 dönüm arazinin, ancak 2 dönümünde oynatmaya çalıştı Servet'i. Servet ne yapsın, yeteneği sınırlı, pas vermek üzere attıkları topu şişirdi ileriye. Sıfır isabetli şişirmeleri bizim kayışları kopardı. Mustafa Sarp toptan kaçtı, Ayhan emekliliğine gün sayıyordu o kaçmadı, küfürü yedi. Hakan Balta inceci değildi, 5 metrekare alanda ver kaçlara giremezdi. Cana dar alan paslaşması yapabilecek teknikte değildi Surinamlı için. Barca'da olsa da oynatmazdı, Galatasaray'da olsa da. Elano ısrarla topa geniş alan kazandırıyordu. Top oynama alanını genleştiriyordu. Bir türlü hocanın istediği gibi oynayamıyordu. Elano'yu da oynatmadı. Pino'da, Kewell'de onun futbolcuları değildi. Hatta Arda, Arda olmasa, canımız kanımız olmasa, yeni transfer olsa onu da oynatmayacaktı. Dar alanda ortada sıçan oyununda sıçan olmak istemiyorsan, rakibinden çok koşacaksın.Aslanlara yem olmak istemiyorsan,öyle en yavaş koşan ceylan olacaksın ki, en hızlı koşan aslandan daha hızlı koşacaksın.
Mustafa Sarp'ı, Barış'ı, Servet'i oynatmasındaki sır buydu belki de. Onlar çok koşabiliyorlardı, bir tek eksiklikleri vardı sadece o da futbolcu olmalarıydı. Lisans verildiğine göre, bunlar futbolcuydu, hem çok koşacaklar sıçan olmayacaklar, hem de her daim 2 veya daha fazla futbolcuyu sıçan gibi oynatacaklardı. Ne bilsindi koskoca Reykart, bunlara futbolcu lisansını o mu vermişti? Katır gibi kuvveti olan bu futbolcular ah bir de kendi aralarında 30 pas yapabilseydiler. Belki biz bu sene Seyrantepe'de Avrupa Ligi'nde yarı final rüyalarına yatıp, Final için para biriktiriyor olacaktık. Rüyadan uyandık,ezildik, ezdiler, bir birimize girdik. Kendi futbolcumuza sövdük, bu takım bir daha asla Avrupa Şampiyonluğu göremeyecekti, Reykart ütopyasını koltuğunun altına alarak aramızdan ayrıldı. Ve biz kokmaya devam ediyorduk hala.
Pratik, her zaman teorinin a.mına koymuştur. Hagi kokmaya yeni başlamıştık ki bela maça çıkmamız gerekti sıcağı sıcağına. Bir de baktık, Surinamlı'nın oynatmadığı Elano-Cana-Pino sahada. Artk mecburiyetten mi, Hagi pratiği mi yakında görürüz. Gördüğümüz maçın kokusu geçmedi henüz. Elano 20 pasla kat edilecek mesfeyi tek pasla halletmenin daha efektif olduğunu ispatlama derdine düştü. Oyun bütün bir alana yayıldı. Ortada sıçanı onlar oynamaya kalktılar top onlara geçince. Ne var ki biz 2 den fazla sıçan soktuk aralarına. Kadıköy'deki maçın pratiği böyleydi. Orta sahada rahat paslaşamasınlar, 50.000 kudurmuş salyalarını akıtamasın, 2525 yaralı aslan kükresin diye koydu presini Hagi. Top bize geçtiğinde de ortada sıçan oynamanın alemi yoktu. Ayhan'la, Elano'yla açtılar yelpazeyi. Pino'yla, Miso'yla indireceklerdi az kalsın. Berabere kaldık diye de sevinmedik, bakmayın siz yalama basına. Evliyalar elimizden aldı, yatırdık ama işi bitiremedik. Biz güzel koktuk, yenilseydik bile aynı eylemi koyacaktık.
Amma ve Lakin, her pratik, bir teoriye dayanmalıdır. Eğer biz bir daha asla Avrupa Şampiyonu olmayacaksak, teoriye falan gerek yoktur. Olur da yüz senede bir bir deli nesil gelir, bir Maradona bir Hagi denk gelir, kırık bacakla, çatlak kabugayla bir final daha oynar, kupayı yine getiririz. Yok kardeşim burası Türkiye futbolu pratiğidir diyorsan, hedefin Fenerbahçe'nin önünde ligi bitirebilmek ise eğer bu futbolcular Hagi'ye yeter de artar bile. Trübündeki çapulcu da bir kaç maç sonra unutur gider, ihaneti. Nasıl olsa Hagi bir daha yenilmez ve bu defter sümen altında daha çok bekler.
Surinamlı bir ütopyaydı. Onun top oynadığı, hatta Barca'da hoca olduğu zamanlarda biri Galatasaray'ın başına geçecek deseydi bu bir rüyaydı. Tamamı ulusal takımlarda oynayan futbolcuların hocası olarak bizi rüya görürken uyandırdı. Ve başladı o lanet olası dar alanda kısa paslaşmalar. Antrenmanlarda, takım sahaya ısınmaya çıktığında hep aynı varyasyonları gördük. 5 kişi aralarına 2 kişiyi alıyorlar, bizim 40 sene önce oynadığımız ortada sıçanı oynuyorlar. 40 senede futbolun ordinaryusları sıçan sayısını 2 ye çıkarmışlar yani, başka da yeni bir şey yok. Servet'e de aynı idman, Elano'ya da. Hatta yedek kaleci bile 5 e 2 idmanı yapıyor seyrediyoruz. E maçta da öğrendiklerini uygulasın istiyor hoca. Takımın tamamı teknik futbolcuymuş gibi, adam ayırmadan dar alana bütün futbolcuları gönderiyor haliyle. 5 kişi her zaman ortaya 2 kişi alabilseler iş kolay. Kabiliyet sınırlı, kondüsyon zayıf, karşı takım da armut toplamıyor, giriyorlar 6 kişi sıçan mevkisine. Sonra da biz küfür ediyoruz Mustafa Sarp'a, Barış'a, Ayhan'a topu kaptırdıkları için.
Surinamlı, bu işin böyle güzel olduğuna inanıyordu. Ezilmek pahasına da olsa böyle oynamak istiyordu. Ustalarından öyle öğrenmişti, Gullit'le, Van Basten'le Ajax'da, Milan'da destanı böyle oynayarak, Barca'da aynısını oynatarak yazmıştı. Eğer futbolu oynayan en büyük takım sen olacaksan, alınacak en değerli kupayı senin futbolcun elleyecekse, o daracık alanda topu kaptırmadan 20-30 pas yapabilecek futbolcuların olmalıydı. O kadar uzun pas trafiği, stadyumu dolduran taraftarları coşturacak, arkasından güzel futbol ve zaferler gelecekti. Eğer Galatasaray kendi tarihini aşıp Şampiyonlar Ligi Şampiyonu olacaksa Surinamlı'nın rüyasındaki futbolu oynayacaktı. Kimi denediyse yapamadı. 7 dönüm arazinin, ancak 2 dönümünde oynatmaya çalıştı Servet'i. Servet ne yapsın, yeteneği sınırlı, pas vermek üzere attıkları topu şişirdi ileriye. Sıfır isabetli şişirmeleri bizim kayışları kopardı. Mustafa Sarp toptan kaçtı, Ayhan emekliliğine gün sayıyordu o kaçmadı, küfürü yedi. Hakan Balta inceci değildi, 5 metrekare alanda ver kaçlara giremezdi. Cana dar alan paslaşması yapabilecek teknikte değildi Surinamlı için. Barca'da olsa da oynatmazdı, Galatasaray'da olsa da. Elano ısrarla topa geniş alan kazandırıyordu. Top oynama alanını genleştiriyordu. Bir türlü hocanın istediği gibi oynayamıyordu. Elano'yu da oynatmadı. Pino'da, Kewell'de onun futbolcuları değildi. Hatta Arda, Arda olmasa, canımız kanımız olmasa, yeni transfer olsa onu da oynatmayacaktı. Dar alanda ortada sıçan oyununda sıçan olmak istemiyorsan, rakibinden çok koşacaksın.Aslanlara yem olmak istemiyorsan,öyle en yavaş koşan ceylan olacaksın ki, en hızlı koşan aslandan daha hızlı koşacaksın.
Mustafa Sarp'ı, Barış'ı, Servet'i oynatmasındaki sır buydu belki de. Onlar çok koşabiliyorlardı, bir tek eksiklikleri vardı sadece o da futbolcu olmalarıydı. Lisans verildiğine göre, bunlar futbolcuydu, hem çok koşacaklar sıçan olmayacaklar, hem de her daim 2 veya daha fazla futbolcuyu sıçan gibi oynatacaklardı. Ne bilsindi koskoca Reykart, bunlara futbolcu lisansını o mu vermişti? Katır gibi kuvveti olan bu futbolcular ah bir de kendi aralarında 30 pas yapabilseydiler. Belki biz bu sene Seyrantepe'de Avrupa Ligi'nde yarı final rüyalarına yatıp, Final için para biriktiriyor olacaktık. Rüyadan uyandık,ezildik, ezdiler, bir birimize girdik. Kendi futbolcumuza sövdük, bu takım bir daha asla Avrupa Şampiyonluğu göremeyecekti, Reykart ütopyasını koltuğunun altına alarak aramızdan ayrıldı. Ve biz kokmaya devam ediyorduk hala.
Pratik, her zaman teorinin a.mına koymuştur. Hagi kokmaya yeni başlamıştık ki bela maça çıkmamız gerekti sıcağı sıcağına. Bir de baktık, Surinamlı'nın oynatmadığı Elano-Cana-Pino sahada. Artk mecburiyetten mi, Hagi pratiği mi yakında görürüz. Gördüğümüz maçın kokusu geçmedi henüz. Elano 20 pasla kat edilecek mesfeyi tek pasla halletmenin daha efektif olduğunu ispatlama derdine düştü. Oyun bütün bir alana yayıldı. Ortada sıçanı onlar oynamaya kalktılar top onlara geçince. Ne var ki biz 2 den fazla sıçan soktuk aralarına. Kadıköy'deki maçın pratiği böyleydi. Orta sahada rahat paslaşamasınlar, 50.000 kudurmuş salyalarını akıtamasın, 2525 yaralı aslan kükresin diye koydu presini Hagi. Top bize geçtiğinde de ortada sıçan oynamanın alemi yoktu. Ayhan'la, Elano'yla açtılar yelpazeyi. Pino'yla, Miso'yla indireceklerdi az kalsın. Berabere kaldık diye de sevinmedik, bakmayın siz yalama basına. Evliyalar elimizden aldı, yatırdık ama işi bitiremedik. Biz güzel koktuk, yenilseydik bile aynı eylemi koyacaktık.
Amma ve Lakin, her pratik, bir teoriye dayanmalıdır. Eğer biz bir daha asla Avrupa Şampiyonu olmayacaksak, teoriye falan gerek yoktur. Olur da yüz senede bir bir deli nesil gelir, bir Maradona bir Hagi denk gelir, kırık bacakla, çatlak kabugayla bir final daha oynar, kupayı yine getiririz. Yok kardeşim burası Türkiye futbolu pratiğidir diyorsan, hedefin Fenerbahçe'nin önünde ligi bitirebilmek ise eğer bu futbolcular Hagi'ye yeter de artar bile. Trübündeki çapulcu da bir kaç maç sonra unutur gider, ihaneti. Nasıl olsa Hagi bir daha yenilmez ve bu defter sümen altında daha çok bekler.
24 Eki 2010
Daha Ölmedik; Fenerbahçe 0- Galatasaray 0
Fenerbahçe şut çekmeden tamamladı maçı. Aykut hayatının en büyük maçını çıkardı. Top gelmedi. Ve son dakikalara girerken hopörlör destekli 50.000 balon sustu ve bizim 2525 yaralı aslan kükredi. Ne desek, ne yazsak? bu futbolla normalde hezimete uğratmamız lazımdı. Ne var ki bizim eski Galatasaraylı ataların ürküttüğü yatır var, evliya mezarı var sanki bu stadyumda. Aynı oyunu onlar Sami Yen'de oynasalar çok rahat yenip dönüyorlar. Kanama durmuştur en azından, Kadıköy'de Fener'in ambarına fare girmiştir. Darısı bir sonraki maçadır.
Daha maçın başında geçiriyorduk, çizgiden çıkardılar. Lukas'ın bazukasına Volkan uzadı, Pino'nun şutları az farkla girmedi. Son saniyede kendimi hazırlamıştım. Taraftarın olduğu kaleye Pino asababilseydi, atacaktım kendimi yere.
Galatasaray, Galatasaraylı beraberliğe asla sevinmez. Ancak oynanan futbola gırtlağını parçalar. Ölmedik daha, biz buradayız diye bağıran taraftar Hagi'yi, Hagi taraftarı selamladı. Maçla ilgili fazla bir şey söylemeye gerek yok. Biz Galatasarayız, bu günler için varız.
Galatasararayın maça giden taraftarına, direniş başlatan futbolcularına ve Hagi'ye teşekkürlerle.
Daha maçın başında geçiriyorduk, çizgiden çıkardılar. Lukas'ın bazukasına Volkan uzadı, Pino'nun şutları az farkla girmedi. Son saniyede kendimi hazırlamıştım. Taraftarın olduğu kaleye Pino asababilseydi, atacaktım kendimi yere.
Galatasaray, Galatasaraylı beraberliğe asla sevinmez. Ancak oynanan futbola gırtlağını parçalar. Ölmedik daha, biz buradayız diye bağıran taraftar Hagi'yi, Hagi taraftarı selamladı. Maçla ilgili fazla bir şey söylemeye gerek yok. Biz Galatasarayız, bu günler için varız.
Galatasararayın maça giden taraftarına, direniş başlatan futbolcularına ve Hagi'ye teşekkürlerle.
2525 Şir-i Jiyan
2525 has Galatasaray evladı tribünde korkma,
Galatasaray kayıtsız, koşulsuz, seçimsiz kongresiz Galatasaray Taraftarınındır. Milyonlarca Galatasaraylı adına Ali Sami Yen'de sonuç ne olursa olsun tepinen 20.000 kişidir. Bugün Kadıköyde olacak olanlar da o 20.000 kişinin usaresi, çekirdeği, DNA sıdır.
Hepiniz Metin gibi oynayın, yenilmekten sakın korkmayın. Hayatımda belki de ilk defa Fenerbahçe maçından korkmuyorum. Geçirip geleceksiniz, sadece Fenere geçirmekle kalkmayıp, bütün bu klab-ı zulme karşı muzaffer olacaksınız.
Başında, Commandante, yanında Tugi, köşedeki kafesin içinde 2525 şir-i jiyan, 11 artı 3 nefer ve bütün Dünya üzerine dağılmış milyonlarca Galatasaraylı arkanda.
Ey büyük Galatasaraylı 2525 kişi, bu güne kadar utku vadeden pek çok lafımı işittin. Bahtiyarım ki çoğunda Galatasaray beni isabetsizliğe uğratmadı. Bugün yine aynı kararlılıkla sesleniyorum, bütün Galatasaraylıların öncü birliği sizlersiniz. Gırtlağınız parçalansın, kısılmış televizyon sesini yırtın, bir gün Büyük Galatasaray Kadıköy'de evire çevire yenecek, ve o gün oradaydım diyecek olanlar bir ömür boyu boyunlarında kahramanlık madalyalarını taşıyacaklardır.
O gün bugündür, yüreyedurun, parlayadurun, kükreyedurun çocuklar, gazanız mübarek olsun.
Galatasaray kayıtsız, koşulsuz, seçimsiz kongresiz Galatasaray Taraftarınındır. Milyonlarca Galatasaraylı adına Ali Sami Yen'de sonuç ne olursa olsun tepinen 20.000 kişidir. Bugün Kadıköyde olacak olanlar da o 20.000 kişinin usaresi, çekirdeği, DNA sıdır.
Hepiniz Metin gibi oynayın, yenilmekten sakın korkmayın. Hayatımda belki de ilk defa Fenerbahçe maçından korkmuyorum. Geçirip geleceksiniz, sadece Fenere geçirmekle kalkmayıp, bütün bu klab-ı zulme karşı muzaffer olacaksınız.
Başında, Commandante, yanında Tugi, köşedeki kafesin içinde 2525 şir-i jiyan, 11 artı 3 nefer ve bütün Dünya üzerine dağılmış milyonlarca Galatasaraylı arkanda.
Ey büyük Galatasaraylı 2525 kişi, bu güne kadar utku vadeden pek çok lafımı işittin. Bahtiyarım ki çoğunda Galatasaray beni isabetsizliğe uğratmadı. Bugün yine aynı kararlılıkla sesleniyorum, bütün Galatasaraylıların öncü birliği sizlersiniz. Gırtlağınız parçalansın, kısılmış televizyon sesini yırtın, bir gün Büyük Galatasaray Kadıköy'de evire çevire yenecek, ve o gün oradaydım diyecek olanlar bir ömür boyu boyunlarında kahramanlık madalyalarını taşıyacaklardır.
O gün bugündür, yüreyedurun, parlayadurun, kükreyedurun çocuklar, gazanız mübarek olsun.
22 Eki 2010
Eski Tüfek Derki; Spartaküs ve Commandante
Çok şey yazıldı seninle ilgili, çok şey anlatıldı. Ben hep aynı şeyi söyledim Hagi, Hep aynı şeyi haykırdım…
“ADAMSIN ULAAN, ADAM”
Çok şükür, çok şükür diyebildim hep, hiç bir eyleminde beni yanıltmadın…
Bildiğim ve bildiğimce söylediğim birkaç şey var,
Birincisi bu ülkede çok az adam gibi adamın yaşadığı, yaşatıldığı bir alemdir futbol dünyası… Sen de eğer yaşayacaksan bir tek nedenle yaşayacaksın anladığım. Yarattığın derin ve içten sevgi seli seni yaşatacak. Çok az bilinen bir duygudur benim ülkemde vefa. Ama gezindiğim sitelerde gördüğüm ve beni bahtiyar eden derin sevgi, bağlılık ve vefadır gencecik dimağlardan yükselen. Bu şarap çanağına edilesi heyüla içinde o güzel çocukların senin için yazdıklarını okudukça gurur ve umut duyuyorum. Ve yarattığın bu sevgi selinden dolayı sana bir kez daha teşekkür ediyorum HAGI…
İkincisi geliş tarzın elbette. Ben insanımı bilirim. Nasıl ki hep önde ve cesur olduysan gene öylesin. Misal İstanbulspor maçında o kağıttan kaplanlar için korku dağları beklediğinde gidip çaktın penaltıyı ve uzun yürüyüşü başlattıysan yüreğin ve on kere canlı gözlerinle. Gene onlar kağıttan kaplan ve korkak ve hain ve sen gene değişmedin…
Ateşten gömlek en çok sana ve Spartacus’a yakıştı tarihte…
Üçüncüsü biz biliriz ki pezevenkler satar yalnız dostlarını. Biz seni satmayacağız. Haydi çocuklar!..
Sahip çıkalım HAGI’MIZE…
Yemeyelim, yemelerine müsaade etmeyelim beş paralık adamların!…
Gazan mübarek olsun. YÜRÜYEDUR ASLAN YÜREKLİ ADAM!….
Çetin,
Çetin,
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)