17 May 2008

17 Mayıs




Şu üstteki resmi ben çektim. 17 Mayıs 2000 Kopenhag, ünlü Tivoli Meydanı. Galatasaraylı olanı benim oğlum, Şu biz buyuz blog resimdeki, benimle olan delikanlı. Arsenalli olanı tanımıyoruz. Muhtemel oda şimdilerde bizimkisi gibi Arsenal tribünlerinde amigoluk yapıyordur. Küçükler böyleydi o gün sokaklarda, kafelerde. Şarkılar, marşlar söyleniyordu, iki takım taraftarları kenti görülmemiş renk yoğunluğuna bıraktı. Sarı formalı Arsenalliller ve kırmızı formalı Galatasaraylılar. O gün sanki Danimarka'lı yoktu şehirde. Ve şehir şehir olalı herhalde böyle kalabalık görmedi. Öğleden sonralarıydı, öğrendik, Reha Muhtar kafelerde program yapıyor. Galatasaraylıları kışkırtıyor, taraftarlar meydana doluşmaya yoğunlaşmaya başlıyordu.
Üstte, sağdaki resmi Fotomaç ekibi çekti. Büyükler böyleydi artık meydanda. Bir büyük arbede yaşandı, 17 Mayıs 2000, alınan kupayla birlikte artık bu yönüylede hatırlanacaktı. Maça gidenler ve orada bulunanlar tarafından.
Ve gecesi, ve kale arkası tribünü. Ve'' dağ başını duman almış'' naraları. Arif'in vurupta yandan dışarı giden şutuna ofsayt kaldırmayan hakemden sonraki ellerimizle yüzümüzü kapattığımız an. Tam önümüzdeki sol direğe Hakan'ın şutunun çarpması, Capone'nin Seamana çektiği şut, can havliyle kale önüne kadar gelen Hakan'ın dokunamayışı. Uzatmalara gidiş, takımın insan üstü direnişi. Hagi'nin atılışı, artık kendimizi teselliye hazırlama. An meselesi altın golü yememiz, ve final oynamış olmanın gururuna razı olmamız. Hanry'nin kartal gibi yükeselip, havada topu beklemesi ince hesaplar, denge, zamanlama ve unutulmaz kafa vuruşunun ağlarla kucaklamasını seyre dalmamız. Aynı anlarda Taffarel'in topu takip edişi, sağa bir adım atışı ve yaylanışı ve zamanlama, ve denge, ve teslim olmayış ve topun ağlara gitmesine izin vermeyiş ve iki ellerimizin gerilerek havaya kalkması.
Penaltıların atılacağı kale arkasında 12.000 kişiyiz. Taffarel'den geçerse biz kurtaracağız. Attılar, iki tanesini biz kurtardık. Sizlerin direk diye gördüğünüz şey 12.000 kişinin yüreğinden fışkıran tarifi imkansız enerjiydi. Bizimkiler atarken Seaman'ın bacaklarına yapıştırdık enerjiyi. Popescu topu ağlara gönderdiğinde artık bizim işimiz bitmişti. Sıra maça gelemeyen milyonlarındı. Bizler maçtan sonra Şampiyonluk turu attık Kopenhag'da. Çocuklar ne harukuladeydi, bir başka ülkenin başkentinde, bir finalde kazanıpta tur atabilmek.
Dönüş uçağında artık ses yoktu, kimse de derman yoktu. 6 saatlik yolculukta servis bile açılmadı, O zamanlar yapılan işin büyüklüğünün farkında bile değildik. Sabah hava limanı koridorları ıslıklarla İmparator Fatih Terim melodisini mırıldanabiliyordu ancak.
17 Mayıs, unutamam seni.

16 May 2008

Herkes Yerini İşaretlesin


Günler sayılıyor, Aslantepe her geçen gün taraftarı heyecanlandırıyor. Dünya da acaba eşi benzeri varmı. Bir inşaatın bu kadarmı çok kontrol mühendisi olur. Bir demir bağlanıyor resim basılıyor. Bir kazma sesi Dünyaya geçiyor. Yakında arazi olan bir işçi dövülürse hiç şaşmam şantiye de. Kapmanyalar başlasın, piknikler Seyrantepe'de yapılsın. Tepeler çıkıp bağırsın taraftar yaşasın Aslantepe işçileri diye. Ne büyük gururdur kimbilir, Galatasaray'lı bir amelenin, yıllar sonra ben bu stadın inşaatında çalıştım diyebilmesi.
Aslan yuvası diyeceğiz ama buraya yuva dersek ayıp olur.

Ulusal Takımdaki 8.Galatasaraylı


Ulusal takımdaki dengeyi çok iyi korur Hoca. Cımbızla çektiği Türk pasaportu taşıyan Fenerbahçe lisanslı topçular toplamı 6 kişi olunca, tamamı Türk olan Şampiyon Galatasaray'dan en fazla 6 kişialması gerekiyordu. Misal sezon başı kadrosu olupta, ilk 11 de Song, Bouzit, Linderoth, Lincoln, Carrusca, Barrusso ve Nonda olsaydı, hiç oynamasa bile Hakan Şükür'ü alırdı. Maksat kontenjan dolu olsun. Servet sakatlanınca sayı azaldı, ve hakkedenlerden Emre Güngör ilave edildi. Servet'ide çıkaramadılar oldumu sana şimdi Galatasaray lisanslı futbolcu sayısı 7. Şimdi bu Emre Güngör olayını daha sonra yazacağım. Hatırlatayım, Servet sakatlanmasa seçilmeyecekti. İlk 11 oynarsa ne olacak şimdi. Her zamanki gibi hikmetinden hesap sorulmaz İmparatore'nin. o ne yaparsa doğru kabul edilecek 1.5 ay daha.


Peki bu 8. Galatasaray lisanslı futbolcu kim olaki. Emre Aşık'ı niye aldın be Hocam. Oldumu şimdi 8 Galatasaray'lıya karşı 6 Fenerli. Sen işi fazla uzatmadan Ayhan'ı çıkar denge bozulmasın hemde çocuğun moralini sıfıra indirki seneye işi bitsin.

Senin bu son turnuvan, Türkiye'de işin bitti, seninle beraber senden Türk Futboluna hayır bekleyenlerden de kurtulacağız. Az kaldı.

15 May 2008

Efsane Takımı Yapıyoruz


Kaleciler ; Taffarel klasında, kalitesinde bir kaleci ve Aykut. (Orkun tip olarak, oyun stili olarak bize uymaz, yolcudur kendisi)



Sağ taraf ; Uğur Uçar, Aydın Yılmaz, Hasan Şaş, Sabri Sarıoğlu



Sol Taraf ; Hakan Balta, Volkan Yaman, Ayhan Akman, Arda Turan



Göbek ; Servet Çetin,Bülent Korkmaz yani Emre Güngör, Popescu klasında, kalitesinde biri, Song (giderse de kalırsada sevinmem),



Orta Saha ; Hagi, Lincoln oynar bu sene Hagi'nin yerine, Serkan Çalık, Linderoth, Mehmet Topal, Barış Özbek,



Hücum ; Nonda, Ümit Karan, Hakan Şükür(inşallah gitmez) Necati Ateş (inşallah gelmez)



Takımın Hocası ; Hagi

UEFA Kupası Finali,ve Show Tv


Bizim evde yasak, Show tv, Kanal D ve Atv kapalı. Ancak maç olursa bunlardan birinde belki seyrederiz. Serde Uefa kupası finalini canlı seyretmiş ve kupayla İstanbula inmiş bir taraftarlık var. Nostalji diyorlar, takılalım dedik. Show kanalı canlı yayınlayacakmış dediler. Bizde 21.30 da yasak televizyon kanalımızı açtık bekliyoruz. Ne görelim soytarı Acun Ilıcalı. Hadi yarışmacılar ne alakaysa katılımcılar diyelim, ortada yarışan yok. Bir kutu acmaca kapamaca, uzun zamandır varmış, tam bir ruh hastası işi. Ya seyreden ruh hastası ya da seyretmeyen. Bu programı seyretmek isteyen gitsin loto, piyango çekilişini seyretsin daha iyi. Bekliyoruz ne zaman bitecek programda maça geçeceğiz. Yok arkadaş bizim gibi adama da seyrettirdiler ya bu maymun programını, büyük televizyoncularmış helal olsun.
Acaba dedim UEFA Kupası finali, canlı verilemeyecek kadar dandik maçmı. Olabilir ne varki bunda elbet dandik. Galatasaray almıştı yıllar önce. Meğer ne kadar önemsizmiş, koskoca Show tv maçı yayınlama hakkını satın aldığı halde Acun'u seyrettirmiş bizlere maç yerine.

14 May 2008

Şu Hareketi Artık Yapma Başkan


Tamam anladık taraftar Başkansın. Üzerimizdeki ölü toprağını atmak için başkan oldun. Ve bizce de attın. Artık yeni bir şahlanışın arifesindeyiz. Taraftar yöneticilikti beklediğimiz yıllardır hepinizden. Ölçüyü fazla kaçırmayın, kendinize küfür ettirmeyin. Şu haraketi Mahmut Uslu yapsa ne kadar küfür ederdim. Ne bu saat kaç. Ne olacak, geçen yıl durdumu saatiniz. Ercan'ı çağırsaydınız dedesi Saaat'çiyi.
Bırakın bu ucuz, çocukça esprileri. Taraftar merak etmeyin hepinizden iyi çalıştırır espri mekanizmasını. Yaşına, makamına, eğitimine göre yapar bir şeyler. Siz artık çekilin piyasadan, işinize bakın. Sizin erittiğiniz puanlar yüzünden koskoca Galatasaray'ı torbaların en kötüsüne atmışlar, izmir torbaya. Daha işin başında şovun dışında kalmak var. Bu devirde Şampiyonluk naraları 3-5 günden fazla atılmıyor. Herkes derdine düşmüş, suratlar bin parça, tuzumuz ıslak bizim. Sokaklara caddelere millet para bulup bayrak asamıyor. Şu yok zamanda koşturup kombine aldırdınız bize. O saatin durursa sende orada fazla duramazsın. Takıma bir Taffarel, bir Popescu, Bir Hagi bul.
Lincoln, Bu yıl Hagi olurda, Popescu ile Taffarel lazım.
Takımın hocası var sakın aramayın, çağırın gelsin Karpatların Maradonası'nı

Keşanlı Ali'ler


Herkes bilir Keşanlı Ali'yi. Keşan'da kabadayılardan biri öldürülür, cinayet kerhanede çalışan Ali'ye yıkılır. Ben yapmadım dese de kimse inanmaz. Bakar kimse inanmıyor, zaten yatıyor oldu olacak ben yaptım der. İçerdeki namı dışarıya yayılır, kahraman olarak çıktıktan sonra da namlı bir kabadayı hürmeti görür. Korku ve dehşet saçarak haraç almaya başlar.

Ne varki cinayetin asıl sahibi çıkagelir bir gün.

Bakıyorumda ortalık Ali'den geçilmiyor. Daha 3 maç öncesine kadar takımın dağılacağını, futbolcuya dayalı düzenin iflas edeceğini, Galatasaray'ın İnter Toto turnuvasına yollanacağını, Fenerbahçe'nin açık ara şampiyon olacağını yazıp çizenler cinayete sahip çıkmaya, tozu dumana katma yarışına başlamışlar. Hıncal'ı, Osman'ı ,Tulun'u, Turgay Şeren'i daha ne bileyim okurken gözlerime acıdığım şaklabanları almış bir yalancı Galatasaray'lılık telaşı. Yazı yetiştiremiyorlar şampiyonluk leşine konmak için. Oh ne güzel, nasılsa Galatasaray'lısın herkes biliyor. Yaz ne yazarsan sezon boyunca tabelaya göre, emire göre, rüzgara göre. Dediklerin çıkarda misal geçen yıl ki gibi, yazdıklarını ben demedimmi diye çıkartırsın varsa okuyanın önüne, ne büyük yazarmışım diye prim kaparsın. Yok çıkmaz da, misal bu yıl gibi göt olursan, yazdıklarını bir tarafına sokar kaybedersin, nasılsa Galatasaray'lısın, hazır Aziz Yıldırım ortalıktan kaybolmuşken, sana kimse kızamaz iken yaz destanı okusunlar. Seni de bi bok sansınlar.

Sizi gidi Keşanlı Ali'ler. Gezin ortalıkta bir müddet daha, alın haraçları. Cinayetin asıl sahipleri hepinizi takip ediyor, yakında ortaya çıkacak.

Beraber Sevinmek


Sırayla sevinirlerdi geçen yıla kadar. Ümit Özat Fenerbahçe'yi tutan Fenerbahçe'li futbolcuydu. Her ne kadar taraftarları sevmese de, adam gibi futbolcuydu. Fenerbahçe'nin kaptanı sevindiğinde, Mondragon üzülürdü.
Galatasaray'lı kaleciydi. O sevindiğinde, Ümit Özat üzülürdü. İkiside adamdı. Ayrı ayrı sevinmelerine birilerinin gönlü razı olmadı. Ne Özat, Galatasaray'da oynayabilir, ne de Mondi Fenerbahçe'de kaleye geçerdi.
Onları iyi tanıyan biri, aldı götürdü uzaklara. Kockoca Köln alt ligte sürünüyordu. Şampiyon oldular, şimdi bir birlerine sarılarak seviniyorlardı. Ne güzel bir kader. Sanki biri çizmiş gibi.

13 May 2008

Şehitler Ölmez


Nuray Anne, onca yaşına rağmen, Galatasaraylı şehit oğlu için 10 Mayıs Cumartesi günü ne yaptığını anlattı. Nuray Anne, o gün koyu bir Galatasaraylı olan şehit oğlu için Ali Sami Yen Stadı'na gitti. Stada giremedi ama önünde, şampiyonluğu kutlayan Galatasaraylılar'ın içinde durdu. Sanki oğlu yaşıyordu da, o da onunla gitmiş orada eğleniyordu...
Analar gününde şehitlikte, televizyoncu bir anayla konuşuyor. Niceleri gibi toprağa düşmüş genç çocuklarımızın analarından biri. Düşen çocuklar, elbette en koyuları bu taraftarlar içinde olanların. Halk çocukları, şehit olmasalardı onlarda bağıracaklardı tribünlerde. Kimisi şampiyonluk turu atacak, kimisi seneyi bekleyecekti.
Fenerlisi, Beşiktaşlısı, Cim bomlusu....... bizim çocuklar.
Nuray Anayı o gün görseydik stadın dışında mutlaka sokardık içeriye. Yaşatırdık şehit oğluna da Şampiyonluğun onur ve gururunu.

12 May 2008

Hasan Olunmalı


Aykut, Orkun; Kaledeki yanlız adamlar. Mondragon gider gitmez acabalar başladı. Forumlar'da ''kaleciler yeterlimi'' konuları açıldı. Ben Orkun'u Tubikandu'ya benzettim, Aykut'ada hiç güvenemedim, ödüm patladı en küçük maçta bile. En az gol yeme ortalamasıyla bitirdiler sezonu.

Kaleci olunmalıydı bu yıl Galatasaray'da.

Sabri; taraftar kontenjanlı delikanlı, orta yapmayı becerebilse Dünya'nın en büyük sağbeki olacak. Fener maçlarının amigosu. Kadro dışı bıraktı moruk. Yüreği kadro içindeydi, atamadılar. Müthiş finalle noktaladı macerayı. Sabri'mi olsaydık bu sene yoksa.

Servet olunmalıydı galiba; Kuşkularımız vardı, saatli bombaydı bizim için, Fener'de oynamıştı. Hiç bir takımı tutmuyorum demişti. Son 10 dakikaya kadar kahramanca çarpıştı. Tekmeye kafa koydu, kendi ortaladığı topa kendi vurdu, en değerli golü attı Süleymanoğluna.

Emremi olsaydık; Song tamtam çalmaya memleketine gidince Boızıt oynayacak ve marmara çırası gibi yanacaktık. Bir delikanlı geldi Ankaragücü'nden. Tanımıyorduk, tanıttı kendisini. Unutulmaz kaptan 3 numaralı formasını bu yıl hediye ederse şaşırmayın.

Uğur Uçar olsaydık keşke; Geleceğin kaptanı deselerdi bize. O karlı, buzlu Konya Stadında, ne olur ne olmaz desek, topu kaptırmayıp balta Batista'ya ayağımızı kaptırsaydıkta, koltuk değnekleriyle Fener maçına gelebilseydik.

Ayhan olsaydık; Sezona fırtına başlasaydık, yerimizi aratmayacak bir nöbetçi bulur bulmaz ameliyat olsaydık. Tam ihtiyaç varken iyileşseydik. Hatta iyileşmeden sahaya çıksaydık. Sivas'a unutulmaz bozukayı gönderebilseydik.

Şu genç yaşımızda Arda olsaydık; Bassaydık çalımı, yapsaydık ortayı, attırsaydık golleri. Bazen daha da öne çıkıp kendimiz atsaydık. Getirseydik takımı kapalının önüne, Re Re Re çektirseydik. Ben yenilmem diyenlerin önüne geçseydik. Ali Sami Yen'de halay çekseydik.

Topal olunmalıydı; Linderoth sakatlanınca kimseyi istemem diye haykırdı. Bakmayın siz adımın topal olduğuna dedi. Ne topalı meğerse adamımızda 3 bacak 2 yürek varmış.

Ümit Karan olabilseydik de sezon başı transfer olmasaydık başka takıma. Göğsümüzde bir topu yumuşatıp havada ters parande atarak Belediye ağlarına topu gönderebilseydik. Fener maçında bitime 2 dakika varken yaratana sığınıp çaksaydık ta Ali Sami Yen'i ağlatsaydık. Ümiiiiiiiit deseydi hopörlör ve stad yıkılsaydı Karaaaaaaaaan diye.

Kral Hakan Şükür olmak vardı bu sene. Millet kudurdukça golü atsaydık, biz attıkça onlar kudursaydı. Yüzlerine tükürseydik bizi çekemeyenlerin. Gol rekorunu kırsaydık, en çok şampiyonluk gören diğer Galatasaray'lı kardeşlerimize yetişseydik. Veda maçımızda şampiyonluk golünü atsaydık. Kral Hakan Şükür olarak zapta geçirseydik adımızı Galatasaray tarihine.

Hepsi biz olsaydık keşke oğul. Hepsi bizdik zaten. Ama biri daha olunmalıydı. Fener maçını almazsanız Ameliyat olmam dedi. Aldılar, ameliyata gitti, hastaneden kaçtı Sivas yollarına düştü. Bu sene en az oynayan oydu ama , bütün büyük maçları o aldı. Herkese kendi yüreğinden bir parça verdi. O yüzdendi iki kişilik oynayanların sırrı. Hepsi olunmalıydı ama en çok,

Hasan olunmalı oğul, Hasan Şaş olunmalı.